SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim...

251
SONATA314 1

Transcript of SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim...

Page 1: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

SONATA314

1

Page 2: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

......Önsöz......

Bu kitap bir EVREN2 objesidir.EVREN1'i konu etmektedir.

Paralel EVREN1, EVREN2 ye yüzde 99 oranında benzer.Paralel EVREN3, EVREN2 ye yüzde 99 oranında benzer.

EVREN2 ile olabilecek isim benzerlikleri kozmolojik rastlantıtabiitı gereğinden ibarettir. Ötesine geçmez.

Bizimkine benzer yaklaşık olarak daha 10 üzeri 500 yani 100000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000 adetparalel evren (yapı değil!) vardır.

Bak: Tübitak Yayınları: Saklı Gerçekler.. (Brian Greene)

Bilmece:

3.1416..... .. .. ...222500282629000506210603060506001401281701221117....anahtar: 2005/TS13148 ....anahtarsız çözene büyük armağan...(be Honest!)

2

Page 3: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

SONATA314

3.1415926535897932384626433832795028841971693993751 Pİ sayısı mümkün olan bütün kainatları içerir. Hepsinin her zerresini, her zerrenin her salisesini, Doğmuş ve doğacak herbir canlının DNAsını, Cümle beyinlerin bütün neronlarını, Tüm neronların tüm kıvılcımlarını.

Bu kitap ve ahalisini Pİ sayısından derledim. Garipsiyenler sağlayabilir.

Y. Müh. Tahir Kutbi Ölçer

Gidemediğin yer, senin değildir. Y. Müh. Süleyman Demirel

3

Page 4: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kadıköy Süreyya'da Uluslararası Piyano Yarışması

22/08/2120 JÜRİ:

Başkan Viyana Devlet Konservatuarından Prof. Maria Hertstein St. Petersburg'dan Prof. Leopold Vanya

Ankara Devlet Konservatuarından Prof. Emine Sarp

Israil Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim

İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta

Pekinel Kardeşler

Gülsin Onay

Bu seneki yarışma çok iddialı. Virtiyöz seviyede 30 konserpiyanisti yarışıyor. Her yarışmacı kendi seçimi bir eserinyanında zorunlu eser olarak Fazıl Say'ın ünlü Gezi ParkıPiyano Sonatını çalacak. Ancak sadece “Parkta Akşam Güneşi”isimli birinci ve “Duran Kadın” isimli ikinci bölümler.

“RTE” isimli üçüncü bölümünü ise Fazıl'ın 2116 yılındaJaponların onur vatandaşlığı ve kültür bakanlığı tekliflerinikabul edip Tokyo'ya taşınmasından sonra çalan veya çalabilenhiçbir piyanist çıkmadı. 2113 tarihli bu eseri sadece kendisi,ancak birkaç defa çaldı ve sonra çok zor ve yorucu üçüncübölümünün icrasını açık ortamlarda hiç tekrar etmedi. Bir çokünlü sanatçı da notalarına bakıp “İmkansız, bu eser birseansta icra edilemez, parmaklar sakatlanabilir” yorumunuyapageldiler.

4

Page 5: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bir aralık jüri üyesi Michael Barenboim'in bu yılki yarışmaesnasında üçüncü bölümü bizzat yorumlayacağı söylentisi çıktıise de, üstad “Bir sene temrin ve birkaç parmak mafsalımınyenilenmesi gerekir.” diyerek söylentileri yalanladı.

Yarışmanın üçünçü gününde Kabataş lisesinden emekli müziköğretmeni Hasan Tosyalı yine erkenden gelip, izleyici olaraksalonda yerini aldı. İlk iki gün boyunca elenmiş olan ve şimdide izleyicilerin arasına yerleşmiş bulunan yirmi yarışmacınınarasında bir yer bulup oturdu. Yaşı itibarı ile kendisini saygıile selamlayan yarışmacıların hepsini teker teker tebrik edipilerisi için başarılar diledi.Bilhassa 14 -15 yaşlarındaki KuzeyKore'li bayan yarışmacı Chung-Cha 'nın iki elini avuçlarınaalarak Korece bir şeyler söyledi ki kızın gözlerindeki hüzünkayboldu ve yine Korece olarak neşe ile hocanın sorularını veiltifatlarını cevapladı.

Yarışmaya devam eden on pianist beşer kişilik iki gurubabölünmüştü. İlk guruptakiler saat 9'dan itibaren beşer dakikaara ile icralarına başladılar. Hepsi de birbirinden iddalı veprofesyonel sanatçılar olarak mücadele ettiler. Saat 10.30'da40 dakika ara verildi.

Hasan Bey sabahleyin erkenden, kahvaltı etmeksizin, acele ileAcıbadem'in arka taraflarındaki güzel bir bahçe içindeki tekkatlı dairesinden yola çıkıp egzersiz olsun diye beş kilometreyürüyerek küçük fakat güzel opera binasına gelmişti. Şimdi debu kısa aradan istifade ederek açlığını biraz yatıştırmakmaksadı ile fuayedeki kafeteryaya yöneldi. Bir fincan çay vebir sandviç alıp bir masaya ilişti.

Bazı jüri üyeleri de izleyicilerle kaynaşmak adına fuayeyeçıkmış, düğün sahipleri gibi gülümseyerek, masa masadolaşmaktaydılar. Kibarca tabiri ile oldukça kilolu olan ViyanaKonsertuarı piyano bölümü başkanı Bayan Hertstein masa-sandalye aralarından geçmeye çalışırken kocaman poposu ileHasan beyin küçücük masasını devirip adamcağızın çayını vesandviçini berhava etti, beton zemin üzerinde bardaklar,tabaklar kırılıp, saçıldı.

5

Page 6: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Olayların kendi sakarlığından kaynaklandığının farkınavarınca da çok mahcup olan Viyana'lı İngilizce olarak özürlerdilemeye başladı.

Hasan Bey ise hemen ayaklanıp bin bir gayret ile ve kendisi deİngilizce olarak “Aman efendim ne önemi var, bir yerinizincinmedi umarım!“ gibi nazik jestlerle, utanganç profesörüteselli etmeye çalıştı.

Ancak, Hasan Bey'in Oxford aksanlı mükemmel İngilizce'sineoranla Bayan Hertstein'ın ağır Almanca aksanlı İngilizce'si çokyetersiz kalıyordu ve kendisine ilave bir gerginlik vemahcubiyet yüklüyordu. Hertstein'ın zor durumunugözlemekte olan diğer iki jürisi daha, Rus Vanya ve İtalyanRoberta kadıncağızın imdadına yetiştiler.

Lakin muhatabının İngilizce konuşmaktaki sıkıntısını hemenfark eden Hasan Bey avuntu konuşmasına bu seferdekusursuz bir Almanca ile devam etti.

Aynı yabancı dil sıkıntısı hem Rus'da hem de İtalyan'da dadikkati çekiyordu. Fakat Hasan Bey için bunlar hiç sorunolmadı, Rus'u kusursuz bir Rusca, İtalyanı da kusursuz birİtalyanca ile cevaplandırıp, rahatlatmakta zerre kadartereddüt göstermedi.

Olayın bu boyutu etraftaki Türk ve yabancı basınmensuplarının dikkatini çekti. Fotoğraf makinaları, küçücükvideo kayıt cihazları ve kameralı telefonlar faaliyete geçti. BirAtina gazetesinin İstanbul muhabiri Aleko şaka mı yoksaşımarıklık yapmakta olduğu bilinmeksizin, Hasan Bey'inarkasından sağ omzunu tıklayarak müstehcen sayılabilecek birtekerlemeyle karışık Rumca bir soruyu müstehzi bir eda ilesordu. Hasan bey ise gözlüğünün tepesinden bakarakcevabını yine aynı tempoda ve aynı dilde takdim edince,muhabir kıpkırmızı olup alelacele video kamerasındaki sonkayıtları silmeye koyuldu.

6

Page 7: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Hasan Bey'i kızdırmak akıllıca bir taktik gibi görünmüyordu.Cumhuriyet gazetesi muhabiri Yaşar Arıca bu durumunfarkına vardı ve bir İstanbul efendisi edasıyla “Beyefendiacaba kaç yabancı dil biliyor ve bu kadar çok sayıda yabancıdili öğrenebilmesi konusundaki sırrı ne olabilir?” diye sorarakortamı yumuşatma görevini üstlenmeye çalıştı. Ancak aldığıcevap yine de beklediği yumuşaklıkta olmadı: “Zannederimyetmiş veya seksen kadar, birkaç gün evvel kafama ağırca birsaksı düşmüştü de, herhalde o zaman bir şeyler olmuş!” diyenHasan bey kinayeli bir tarzda ukalalığa tepkisini gösterdi.

Bayan Hertstein bu karışık durumdan pek bir şey anlamasa daolayı başlatmış olmaktan dolayı kendisine büyük birsorumluluk payı çıkartmaktaydı. Bu arada ikinci bölümünbaşlamakta olduğunu haber veren zil de çalınca Hasan Bey'inşefkatle koluna girdi ve koca gövdesi ile kalabalığı yara yaraonu juri masasına doğru yöneltti, Viyano konsertuvarı piyanobölümü başkanı ünlü profesör. Masaya ulaşınca da görevlilereişaret edip fazladan bir koltuk daha getirterek Hasan Bey'i sağyanına yerleştirdi.

Bu arada sahneye çıkacak bir sonraki yarışmacı hafifçerahatsızlandığı için aranın onbeş dakika uzatıldığı ilan edildi.Hasan Bey yarım kalmış olan kahvaltısını düşünüyor olsa dadurumdan vazife çıkaran Prof. Maria onu soru yağmura tuttu.Tabii ki Almanca olarak. Kısa zamanda Hasan Bey'in emeklibir müzik öğretmeni olduğunu, bekar ve tek başına yaşamaktaolduğunu öğrenince ilgisi daha da artıp belirgin bir koketriyedönüştü.

Sözün dolaşıp yarışmaya ve yarışmacılara gelmesi Hasan Beyaçısından çok faydalı bir gelişme oldu. Genç Kuzey KoreliChung-Cha'nın elendiği andan beri jüri üyeleri ile bir temasfırsatı yaratmaya çalışmaktaydı. Bu maksatla yarışmadakullanılan nota defterlerinde yakaladığı bazı 'muhtemelenbasın' hatalarını öne sürerek jürinin dikkatini çekmek gibi yoldüşünmüştü. Bu fırsat şimdi kendiliğinden ayağına gelmişoldu: Heyacanla aniden “Üç konuda itirazım var!” diye ortayaatıldı:

7

Page 8: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Jüri masasındaki, en azından Almanca bilen tüm üyelergözlerini hayretle bu iki masa komşusuna çevirdi. Hasan beyise hızla -fakat özellikle basitleştirilmiş bir İngilizceyle- devametti: Bir: Fazıl Say'ın eseri bir bütündür. Öyle yarım bırakılarak icraedilmesi eseri ifade ettiği manayı yansıtmaktan çokuzaklaştırır ve beste sahibinin onaylayacağı bir yaklaşım daolmaz. Üçüncü bölümün büyük zorluklar taşıdığını ben debiliyorum, ama bestecinin böyle bir yarışma maksadı içinseçilebilecek daha başka yüzlerce güzel eseri vardır.

İki : Ayrıca nereden temin edildiğini bilemiyorum amakullandığınız nota defterlerinde ilk bölümler için bile orijinalbesteden farklar, önemli yanlışlar var.

Üç: İlk guruptan genç Bayan Chung-Cha'nın elenmiş olmasınaçok şaşırdım. Çünkü hem zorunlu, hem -serbest seçilenin çokkötü bir beste olmasına rağmen- serbest her iki parçasını dakusursuz icra eden bir tek o genç kız vardı. Her halde yaşınıngençliğine aldanıp gerektiği gibi dikkatle dinlemediniz.

Ortam aniden hatırı sayılır derecede karıştı. Emekli bir lisemüzik öğretmeninin dünyanın belli başlı ve en ileri ondanfazla müzik otoritesi karşısında böylesine bir cüretgösterebilmesinin ancak bir tek izahı olabilirdi. Adam zır deliyahut da... hayır başka hiçbir izah yolu yoktu.

Bazı üyeler durumu çok komik bulduklarındandır ki katılakatıla gülmekte, diğerleri de kimi kızgınlıktan kimi hayrettenkafalarını iki tarafa sallayark cık, cık etmekdeydiler.

Ancak içlerinden, bazıları -özellikle koket bayan Hertstein- ilkiki defadan sonra üçüncü kez bir daha düşününce olayda birtakım ilginç noktalar bulur gibi olmaya başladılar:

8

Page 9: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bir: Hasan Bey, Almanca konuşmakta iken birden birden birene sebeple özellikle basitleştirmiş bir İngilizce'ye dönmüştü.Bu davranış, masadaki her üyenin söylenenleri kolaycaanlayabilmesini sağlayan, şüphesiz çok kurnazca bir tatkikolarak algılanmalıydı. Demek ki bu adam hemen düşünüldüğükadar saf birisi olamazdı.

İki: Adamın ileri sürmüş olduğu her üç iddia da, -aslınabakılırsa ne kadar radikal olurlarsa olsunlar- hiç de yabanaatılamayacak sağlamlıklar taşımaktaydı.

Üç: Bu kadar çok sayıda yabancı dili böylesine kusursuzkonuşabilen bir kişinin aklından şüphe etmek ne derece doğruolabilir.

Tam bu esnada yarışma sunucusunun tekrar sahneye çıkarakmikrofona püf, püf ve tık, tık etmesi dikkatleri mecburen oyana döndürdü. Sıradaki yarışmacı maalesef ilk düşünülenden daha kötürahatsızlanmıştı ve bu yüzden diğer dört yarışmacınındamorali ve konsantrasyonu epeyce bozulmuşdu. Bu durumda,bu gün için yarışmaya devam edilebilecek imkan kalmamıştı.Salondan yükselen vah, vah seslerini el işaretleri ilesakinleştirmeye gayret eden sunucu sonunda ilginç bir tekliftebulundu:

“Şu anda bu salonda çok güzel piano eserleri izleyebilmekbeklentisi içinde iken yarışmacılarımızın bu talihsizrahatsızlıklarından dolayı büyük hayal kırıklığına uğramışyüzlerce izleyicimiz buluyor. Ancak diğer tarafdan ve aynızamanda belki yüze yakın dünya çapında piyano virtiyözü dearamızda misafir. Ne dersiniz çok rica etsek, adeta yalvarsakdurumu müsait olanlardan gönüllü olarak sahnedekimuhteşem piyanomuzun başına geçip küçücük birer parçayılütfedip icra etseler acaba çok şey mi istemiş oluruzkendilerinden ?“

9

Page 10: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Salonda büyük bir alkış koptu. Bunun üzerine birkaç jüri üyesisahneye çıkıp arka arka nefis parçacıklar takdim etmeyebaşladılar.

Bayan Hertstein ise Hasan Beye dönüp, biraz piano çalmayıbilip bilmediğini sordu. “Biraz tıngırdatmışlığım vardır!”cevabını alınca el çırparak “o halde ben sıramı size veriyorum,bize güzel birkaç okul melodisi dinletiniz lütfen!” diyecoşkuyla reverans yaptı.

Henüz masada oturmakta olan jüri üyeleri bu emri-vakiye peksevindiler, hatta bazıları “hadi bakalım ukala herif şimdi rezilet kendini!” diye de düşünmüş olabilir. Ne de olsa sanatçılarınegosu yüksek olur. Rus profesör Vanya daha da ileri gidip“isterseniz yarışma parçamızı bile deneyebilirsiniz!” diyerekalaycı bir meydan okuma reveransı yaptı.

Hasan Bey ise hiç de şaşırmış görünmüyordu. Başını iki yanasallayarak “Ben Fazıl'ın eserini yarım bırakarak çalamam”tarzında bir cevap verdi. Rus profesör “Buyurun o zaman,bütün eseri icra edin, sizi kim tutar!” diyerek ve bir koydumtaşı gediğine edası yaparak sahneyi gösterdi.

Hertstein bu arada çokdan sahneye fırlamış bulunduğundanbu son restleşmenin farkında değildi. Yarışmacılar arasındanaynı zamanda kendi öğrencisi olan genç bir Türk hanımı datercümanı olarak kolundan tutup yanına almışdı.

Konuşması şöyle tercüme edildi:

“Bazılarımızı birer dahi olarak görebilirsiniz ama, bence esasdeha bizleri siz izleyicilerimizden çok daha önce keşfedip desonsuz büyük emek ve titizlik ile yetiştiren ve yine sizlerehediye eden ilkokul, ortaokul, lise öğretmenlerindedir.Aramızda işte böyle bir müzik öğretmeni bulunuyor. Bensıramı memnuniyetle ona veriyorum. Şimdi sizlere çok güzelbirkaç okul şarkısı takdim edecek. Saygıdeğer, Hasan TosyalıHoca, lütfedermisiniz?”

10

Page 11: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Hasan Bey mahçup bir tavırla sahneye yöneldi ve “Efendim,birkaç okul şarkısını maalmemnuniye takdim etmeye gayretederim. Ancak biraz evvel sayın Profesör Leopold Vanya banaağır bir vazife tevdi etmiş bulunuyorlar, sizlerin de yüksekmüsaadelerinizle ben de haddim olmayarak sevgili Fazıl Say'ınGezi Parkı Piano Sonatı'nı takdim etmeye çalışacağim.”.diyerek inanılmaz şaşkın bakışlar arasında piano başındayerini aldı. Nota defterini kapattı. Bir iki kere parmaklarınıgerip açtıktan sonra aniden birer beyaz kuğu görünüşünebürünen ellerini tuşlara doğru uzattı.

Daha ilk birkaç nota salonda bütün nefeslerin tutulması gibihipnotik bir etki yarattı. Sanki bulutlar arasında yüzen gümüş-kristal bir piyanoya lacivert ışıltılı bir gökyüzündenyüzbinlerce altın renkli yıldız tozu uçarak, yüzerek,dansederek dökülmekte idi. Güher ve Süher birbirine sarılmış,boğazlarında hiçkırık, gözyaşlarını tutmak gayreti içindeler.

Hiç kimse ilk iki bölümünün icrasının ne kadar sürdüğünü vene zaman bittiğinin farkına bile varmadı. Ta ki sadece birkaçsaniye aradan sonra RTE isimli üçüncü bölüm, bir cehennemkasırgası gibi başlayana kadar. Piyano şimdi erimiş, alev almışcoşkun lav selleri arasında, kayalardan kayalara çarparak,parçalanarak devrile devrile yüzmekteydi. Genizleri yakansülfürik asit buharı, zehirli biber gazı kapsülleri ile parçalananinsan kemikleri ve patlatılan gözleri eritmekte, neredenfışkırdıkları belli olmayan binlerce kara yaratık, sırtlan,kuzgun, yarasa salonu istila ederek bir taraftan öbür tarafaakmakta idiler. Korku, kin, nefret, küfür, yalan, iftira herbiribirer nota yumağı şeklinde tavanlarda birbirine dolanıp ateştopları şeklinde patlamaktaydılar. Tahammül edilemez birşiddet olgusuna rağmen sihirli bir şekilde müzik müzik, bestebeste, sanat sanat ve icra icra olarak neredeyse ilahi birkusursuzluk taşıyordu. Bu eser ve bu icra izleyicesinialgılanan evrenin ötesine ışınlıyor gibi idi. Parçanın bitişi dealışılmış kalıplardan çok farklı, sanki dev boyutlarda kör ediciparlaklıkta bir galaksinin, kasırga hızı ile saf çelikten sonsuzbir duvara çarpışı gibi oldu.

11

Page 12: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Hasan Hoca taburesinden kalkıp bir selam dahi vermedenmüsamereye çıkacak öğrencilerini takdim eden sınıföğretmeni edasıyla “Şimdi sizler iki güzel okul şarkısı” dedi veböylece insanlardan beklenecek bir alkış tufanına dahi fırsatvermeden daha da büyüleyici bir kadans ile Mozart'ın ünlüTürk marşına geçti. Yavaş yavaş kendilerine gelmekte olanizleyiciler yer yer ayağa kalkmaya, sanki görünmez birorkestrayı yönetirlermiş gibi ikişer kolları havada tempotutarak müziğe eşlik etmeye başladılar.

İcracı, Türk marşını daha son notası biterken aynı ihtişam ileVardar ovası türküsüne ve Onuncu Yıl Marşına bağladı,

Opera salonunun orkestra elemanları yarışmayı izlerkensalonda yer işgal etmemek adına orkestra çukurunda kendienstrumanları başında oturmaktaydılar. Daha Onuncu YılMarşının ilk notalarında hepsi birden enstrumanlarınadavranıp büyük bir heves ile piyanistin icrasına katıldılar.Onlara da zaten şimdi hemen hepsi ayaklanmış olan izleyicilerde el çırparak coşku içinde en güzel sesleri ile katıldılar.

Türküz, Cumhuriyetin Göğsümüz Tunç Siperi !

Duygusallık zirveye çıkarken Hasan Bey kısaca selam veripsahne arkasına doğru kayboldu. Onu bir daha bu şehirdegören -çok nadir birkaç kişi dışında- hiç kimse olmadı.

**********************

Bahariye kavşağındaki ünlü boğa heykelinin sağ boynuzununen ucundaki bir bakır atomundan Süreyya'ya doğruışınlanmakta olan karaşık dalga trenciği gözden kaybolmuştu.

12

Page 13: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

O akşam aynı salonda önemli bir opera temsili olacaktı.Yarışmanın kalan kısmı zorunlu olarak, iki gün ertelendi.Akşam için gerekli hazırlıklara başlama zamanı geldiğindenteşrifatcılar bütün kapıları açıp izleyicileri acele içindedışarıya sevkettiler. Bahariye caddesine taşan halkın büyükkısmı gruplar halinde kol kola girip caddeden rıhtıma doğruOnuncu Yıl Marşını söylerek aktılar. **********************

13

Page 14: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Salon dağılmaya başlar başlamaz juri masaının hemenarkasında oturan İsrail Kültür ateşesi Joshua Goldstein,Michael Barenboim'un koluna girerek onu hızla yan sokağaaçılan bir kapıya doğru sevketti. Konsosluğa ait zırhlılimuzinin sürücü koltuğunda yirmi yaşlarında alımlı bir israilkadın asker/koruma hazırdı. Hemen yola çıktılar.Konsoloslukta Barenboim şerefine bir akşam yemeğiverilecekti.

Limuzin yola konunca Goldstein büyülenmiş gibi uzaklarabakmakta olan belki de dünyanın en ünlü beş müzisyenindenbiri bu orkestra şefi ve virtiyöz piyaniste, acele ile “Nedersiniz bu işe, kim olabilir bu çılgın Türk?” diye birkaç defaısrarla sordu. Barenboim onu duyuyor gibi değildi.

En sonunda derin bir iç çekişten sona “Ağrı Dağının yürüyüpboğaz kenarına geldiğini duysam, belki de inanırdım. Fakatben bu performansa inanamam!” diyerek halini özetledi.Ve enson söylenen bilmem kaçıncı yıl marşı, ne coşkun bir marştıro?” diye devam etti.

“Öyle.” dedi ateşe, “Şeytanı şaşırttırmak istersen, Türkler'deniyisini bulamazsın.”

Ancak dedi, Barenboim, “Ben bu Hasan bey ile muhakkaktanışıp, görüşmek isterim. Bu tanışma için gerekirse bir seneİstanbul'da beklerim. Lütfen bu hususu bana temin ediniz!”diye israrla ateşenin kolunu sarstı. “Tabii, tabii! Emredersiniz,Derhal tanıştırılmanızı temin ederiz!” diye cevapladı askerieğitimli kültür ateşesi Goldstein. Sonra içinden devam etti.“Belki de daha fazlasını!”.

Gecenin sonunda Goldstein yatak odasından Telaviv dekiMossad özel merkezine şifreli bir mesaj gönderdi: “İstanbul'aacilen çok iyi Türkçe bilen, virtiyöz seviyede piyano çalan,genç ve çok cazibeli bir bayan eleman sevkediniz!”.

Top Secret and Urgent. **********************

14

Page 15: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Mühendis Ali ile eşi ve meslekdaşı Aliki de yarışmanınizleyicileri arasındaydılar.Ayrıca akşamki opera temsilini deizlemek niyetinde olduklarından, çıkışta Süreyya'dan fazlacauzaklaşmadılar. Birazcık olsa da karınlarını doyurmak içinsadece kırk dakika vakitleri vardı. Benzer durumlar içingelenekleri arasında bulundurdukları güzel rus salatalı vesosisli sandviçler yapan karşı sokaktaki kafeteryaya yöneldiler.

Ali ve eşi aslında yaz kış Bodrum'da yaşarlar. Orada çokgelişmiş bir özel laboratuvar kompleksinin sahibi olan ileriaraştırmacı iki süper mühendistir bu karı koca. Ancakİstanbul'a da sıkça işleri düştüğünden Üsküdar semtinde,şirince döşenmiş küçük bir daireleri de vardır. Araştırmalarısayesinde edindikleri yüze yakın Uluslararası patent hakkıdolayısı ile de hatırı sayılır bir gelir ve birikim sahibidirler.

Her ikisi de ileri derecede müziksever olan bu karı koca heryıl beğenerek izledikleri bu önemli yarışmaya bu sene ilaveolarak özel bir maksatla geldiler. Son iki yılda geliştirmişoldukları çok yüksek çözünürlüklü bir görüntü ve ses kayıtcihazını ve ilgili bilgisayar uygulamalarını test etmek gayesiile yarışmadaki icralari yüksek kaliteli dijital kayda almakistemekteydiler. Gerekli bütün özel izinleri almışlardı.

Sandviçler hazırlanırken “Bu işte inanılmaz bir gariplik var!”diyordu Ali. Bodrum' daki araştırma kampüslerinde çokkapsamlı bir “Veri Madenciliği” araştıması için hazırlamışoldukları, yüzbinlerce hatta milyonlarca klasik icra ve eserinkayıtlı olduğu devasa bir sistem geliştirmişlerdi. Hasan Bey'inüçüncü bölüm icrasının yaratabileği hızda bilgi akışınınuzağından dahi geçebilecek bir tek icra bile bulunabileceğinidüşünemiyordu bile, bu kadar kaydın arasında.

“Veri Madeciliği=Data Mining” süper güçlü bilgisayarlarkullanarak, çok kapsamlı bilgi depolamala sistemlerininiçeriklerini taramak suretiyle, işe yarabilecek yeni bilgilerkeşfetmek teknolojisine verilen yakıştırma isimdir.

15

Page 16: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Örnek olarak, tüm interneti taramak sureti ile hava şartlarınıngazete satışlarını nasıl etkilediğini -arada direkt kayıtlı bir“ilinti=korelasyon” bulunmamasına rağmen- istatistikimethodlar kullanarak keşfedebilirsiniz. Bu teknoloji ile nearadığınızı peşinen belirtmeksizin dahi yeni birşeylerkeşfetmeniz mümkündür. “Altın” ararken “petrol” bulmak gibi.Madencilik yakıştırması da zaten buradan geliyor olmalı. Ali ve Aliki Bodrum da geliştirdikleri sistem bir “hobi” faaliyetihem de araştırma projesi olarak ortaya çıkmış bulunuyordu.İkisinin de çok sevdikleri, Ali'nin yeğeni, eski“hacker=bilgisayar korsanı”, ve şimdiki İnterpol “anti-hacker=Korsanla mücadele” Daire Başkanlığı Baş DanışmanıYüksek Mühendis Zeynep Hanım da onlara sistemigeliştirmekte çok yardımcı olmuştu doğrusu.

“Tamamen aynısını düşünüyordum!” diyerek devam etti Aliki.“Hiç bir müzik ilgilisinin hakkında hiçbir şey duymuş olmadığıemekli bir müzik öğretmeni böyle bir eseri piyanoda değilancak gramofonda çalabilir. Şaka bile değil. Ciddi bir oyun varbu işte.”

Ali: “Elbette, ama ne olabilir ki, her şey gözümüzün önündeidi.. bir sihirbazlık gösterisi filan düşünülemez herhalde,böylesine bir ortamda”

Aliki: “Hemen kızma, ama Zeyno'nun bir parmağı olabileceğinisanırım bu işte. Kötü niyetle değil elbette. Teknolojinin nelerekadir olabileceğini ispatlayıp dikkatlerimizi bu yöne çekmeyihedeflemiş olamaz mı? Opera müdürünün çok iyi ahbabıolduğunu biliyoruz, sevgili yeğenimizin. Her zaman istediğigibi girip çıkabildiği bir yer orası. Piyanonun içine kendi icadıbir bilgisayarımsı bir zımbırtı yerleştirir. Eserlerin bir kısmınıHasan Bey'in elleri, daha zor notaları da bu zımbırtı icraederekten bize iki el yerine dört elli bir icra dinletmişolamazlar mı? ”

16

Page 17: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali: “Yani, Hasan Bey, Zeynep, Opera Müdürü iş birliğiiçindeler, tam bir teknoloji mafyası, ama iyi niyetli diyorsun,yani?”

Aliki kayıtsızca omuz silkerek sandviçini ısırdı.

“Aliki ve Zeynep çok güzel, süper akıllı, inanılmaz alımlı ikigenç bayan” diye düşündü, Ali. “Tabii olarak biraz kıskançlıkgirebilecek işin içine. Bazen de , beni pek paylaşamıyorlar,herhalde”, diye hüsn-ü kuruntulandı. **********************

17

Page 18: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Hasan Bey, salonun en coşkulu anında marşın icrasını orkestraelemanlarına devredercesine piyanonun başından kalkmış vekısacık bir baş selamı vererek sahne arkasına yönelmişti.Egosuna yenilip, birazcık ileri gittiğinin farkındaydı. Dikkatleriçekmemeye çalışarak yan sokağa açılan bir tali kapıya yöneldi.Şansına, arka kapısından son yolcusunu indirmekte olan birtaksiye denk geldi. El etti. Hemen ön kapıyı açıp koltuğayerleşti. “Acıbadem, Telecom arkası” demesi taksi şöförününtekrar hareketlenmesi için yeterli oldu.

Takriben yirmi dakika sonra bahçe kapısından küçük dairesinedahil oldu. Perdeleri çekti. Ilık bir duş alıp bornozu sırtındasalondaki divana uzandı. Tam uyuklamaya başlarken bahçekapısına bitişik pencerede bir yüz gölgesinin belirdiğinifarketti. Hemen ayaklanıp perdeyi yana çekti. Bahçede ortayaşlı biri vardı. Terliklerini giyip bahçe kapısını açtı. Kendiyaşlarında, iyi giyimli, efendi görüşlü biri. Adam yaklaşıp eliniuzattı. “Merhaba Hasan Bey, kusura bakma lütfen. Hiçbeklemeden, hemen benimle gelmesiniz!” dedi.

Hasan bey kızgın ve şaşırmış bakaraktan “O da ne demek, sizde kimsiniz?” diye sorguladı. Fakat adamın çehresi, çokuzaklardan aşina gibi geliyordu. Kapıdaki ziyaretçi“Zannederim, hatırlamazsınız, ben Haydarpaşa'dan resimhocası Cemil, Ancak fazlaca konuşacak hiç vaktimiz yok, sonraizah ederim, fakat hemen ve muhakkak benimle gelmelisiniz!”diye nefes nefese sıraladı. Hasan bey hatırlamaya çalışsa dabir sonuca ulaşamadı. Tam adamı azarlamaya başlayacakkendurumun farkına varan Cemil Bey sanki sihirli bir cümlesarfetti. “Ben Senim, Sen de Bensin!”

Bu cümle her şey için yeterli oldu. Hasan Bey hemen giyinipCemil Beyin peşine düştü. Az ileride park etmiş beyaz birminibüse ulaştılar. Araba hemen hareket edip, Acıbademcaddesinden Şile otoyoluna doğru kıvrıldı.

18

Page 19: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Karşı balkondaki Kürt babaanneden, kediler ve kargalardanbaşka hiç kimse gelip gidenlerin farkında olmamıştı. Aradanbeş dakika geçmeden bahçe katının önünde çok sayıdatelevizyon ve diğer basın minibüsleri eli kameralı elemanlarınıboşaltmaya başladılar. Babaanne “Gittiler, gittiler” diyebağırsa da o kargaşa içinde kimseye sesini duyuramadı.

**********************

Bahariye kavşağındaki ünlü boğa heykelinin sağ boynuzununen ucundaki bir bakır atomundan Acıbadem'e doğruışınlanmakta olan karaşık dalga trenciği gözden kaybolmuştu.

19

Page 20: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali ve Aliki ertesi sabah erkenden taksi ile Hazerfan havaalanına, oradan da küçük Cessna'larını havalandırıp dahakahvaltı saatleri dolmadan Bodrum'daki laboratuara ulaştılar.Sistemde Hasan Bey'e ait bir kayıt bulup bulamayacaklarınıçok merak ediyorlardı. Öyle ya, sistem CD'den DVD'yeBluray'den kasete her türlü ses ve video kaydına ilavetenInternette, facebook da, twitter da, YouTube ne varsa hepsinitarayıp örnekleyerek bulduğu her türlü bilgi kalıbınısınıfladırıyor, normal gözlerle ve sistemlerle görülemeyen ensorulan veya sorulmayan karmaşık ilişkileri ortayaçıkarıyordu.

**********************

“Belki bir okul müsameresi, bir özel piyano dersi, bir davetteçalınmış ağırlama parçaları, ne olursa olsun güvenirim bizimçakar-almaza” dedi, Ali. Kendine ait her türlü obje ve marifetialdığı tekke terbiyesi gereği tevazu içinde zikretmek onunbelirgin karakter özelliklerindendi. “Hasan Bey'in “TUŞE” siyani basitçesi klavyeye dokunuş tarzı birkaç nota için dahiortaya çıkar ise evvelallah ayakkabı numarasına kadar herşeyi söyler bizim bu hamur teknesi.” diyerek kayıt cihazınıbilgisayarın özel bağlantı noktasına kuple etti.

Bilgisayarın kayıtları okuması bir saniye bile sürmedi.

20

Page 21: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali ekranda beliren listeden Hasan Beyin altı kaydını sıra ileseçip ANALİZ butonunu tıkladı. Bu sefer cevaplar birazcıkdaha yavaş geldi. Ekran şöyle şekillendi:

Parça : Gezi Parkı Piyano SonatıBölüm: Parkta bir akşam üstüBesteci: Fazıl Sayİcracı/Yorumcu : Wolfgang Amadeus Mozart

Parça : Gezi Parkı Piyano SonatıBölüm: Duran KadınBesteci: Fazıl Sayİcracı/Yorumcu : Wolfgang Amadeus Mozart

Parça : Gezi Parkı Piyano SonatıBölüm: RTEBesteci: Fazıl Sayİcracı/Yorumcu: Wolfgang Amadeus Mozart

Parça : Rondo Alla Turca (Türk Marşı)Bölüm: K331 Besteci: Wolfgang Amadeus Mozartİcracı/Yorumcu: Wolfgang Amadeus Mozart

Parça : Vardar OvasıBölüm: ---Besteci: Anonimİcracı/Yorumcu: Wolfgang Amadeus Mozart

Parça : Onuncu Yıl MarşıBölüm: BirBesteci: Cemal Reşit Reyİcracı/Yorumcu: Wolfgang Amadeus Mozart

Aliki meraklı ve mühtehzi bir çehre ile fakat onu fazla dakızdırmamaya çalışaraktan Ali'yi süzdü. “Bu tenekeye devirus bulaşmış herhalde!, Mozart Bey daha 1892 de gençyaşta hakkın rahmetine kavuşmamış mı idi? Bu gerçeği benim100 liralık tabletim bile bilir herhalde! “ diye komik olmayaçalıştı.

21

Page 22: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali'nin verebilecek fazla bir cevabı yoktu. Sadece biraz yüzünüburuşturdu. Klavyeyi tırslayarak önüne çekip: “İlk 4icracı/yorumcu, doğruluk katsayıları?” yazdı ve ENTER tuşunabastı. Makina cevabı zaten biliyormuşcasına henüz parmaktuşu terketmeden ekranı aydınlattı:

Sonuç1: Wolfgang Amadeus Mozart Doğruluk : %100Sonuç2: Wolfgang Amadeus Mozart Doğruluk : %100Sonuç3: Wolfgang Amadeus Mozart Doğruluk : %100Sonuç4: Wolfgang Amadeus Mozart Doğruluk : %100

Aliki bu sefer hafifçe kıkırdamaktan kendini alamadı. Ali hemona hem de makinasına kızgın olarak : “Cevap tabii ki yanlışama, senin yorumun da çok yanlış, çünkü sistem bilinen vekayıtlı besteci / icracı ilişkilerinden korelasyon yaparakdosyalarda hiç eski kaydı hiç bulunmayan, yeni icracıların bilemuhtemel TUŞE lerini de hesaplayabilir, esas marifet de oradazaten”, “ Ama yine de 100 de 100 doğruluk katsayısı birazfazla iddialı!” diye böbürlendi.

Aliki fena mahçup olmuştu. İşi şakaya vurup tavşan gibiburnunu oynattı ama yine de intikam alırcasına: “Zeynep?”demekten kendini alamadı. Ali “Zeynep tabii!” dedi. Sen hertaşın altında Zeynep'i bul bakalım. “Sanki zavallı kızın bizimlematrak geçecek zamanı ve hevesi var!” dedi fakat “Velakinyine de bu işin yani bu arızanın içinden -altından değil- çıksa,çıksa o çıkar!” diye devam etti.

Düofona yönelip “Zeynep, nerelerdesin, yavrum?“ diyebirazcık nispet yapmaktan da kendini alamadı.

Bir cevap gelmedi, ama on saniye kadar sonra Zeynepküçücük bikinisi ve parmak arası terlikleri ile kapıda belirdi.“Havuz başında serinliyordum, ama yine de çalışarak!”diyerek elindeki kocaman tableti işaret etti. Beklemedendevam etti: “Ne yapmışım acaba yine?”

22

Page 23: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali ekranı işaret etti. Zeynep yaklaşıp yakından okudu veişaret parmağini baş parmağı ile kasnaklayarak ekranı bir, ikitıktıkladı. “Kafayı mı yemiş bu ?” diye dalga geçti. “Ancak dünakşamki olaylara bakılırsa artık hiçbir şeye şaşmamakgerekiyor!” diye ilave etti.

Aliki “İşte demedim mi ben sana, her işte bu şıllığın parmağıvar!” der gibilerden Ali'ye baktı. . “Nereden duydun demeyin,bütün İnternet çalkalanıyor, Alikiye yengecim!” dedi Zeynep,sanki Alikinin sessiz kelimelerini duymuş gibi. Aliki, Zeynep'intaktığı bu isme çok gıcık olsa da, şakaya alırmış gibicesine pekde belli etmezdi.

Zeynep Ali'yi kışkışlayıp klavyenin başına geçti. “Şimdi anlarızderdi neymiş, bu zavallı bebeğin!” diyerek çok karmaşıkmatematiksel denklemler yazmaya başladı. Her defasındabeklediği cevabı aldığını belirtmek için de güzel başı ileonaylıyordu. Birkaç dakika sonra ayaklanıp monitorun sağ üstköşesini sıvazlayayarak “Bir şeyciği yok bu paşamın, cillopgibi maşallah” diye ilan etti.

Aliki kızgın kızgın bakıyordu. Ali ortalığı yumuşatmak için“Demekki Mozart efendi uzaydan yeniden teşrif etmişler,Malum, birçok müzisyen, onun normal bir çikolatasever birAvusturyalı değil de, uzaydan gelmiş bir ziyaretçi olduğunudüşünür, eserlerinin ve performansının derinliği ve yoğunluğubabında!”

“Iıh” dedi Zeynep. “Malumunuz 1892 de terki-dünya eylediler,kendisi. Etse etse 220 sene eder topu, topu. Maalesef uzaydabu kadar kısa zaman zarfında gidip dönebileceği herhangi biryerleşke yok. En yakın mola yeri 600 ışık yılı mesafede. Işıkhızıyla bile gidip gelse 1200 sene sürer yolculuk. Ben şahsen4020 lerde filan bekliyorum kendilerinin yeniden teşriflerini!, Bu durumda gelse gelse kainatımızın dışından gelmiştir!Büyük Patlamanın hemen solundan, yani!”

23

Page 24: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Aliki alaycı tavrını sürdürecek fırsatı yakalamıştı. “Ancak orasıda biraz daha uzakça,14 buçuk milyar senecik. Gidiş geliş14.5+14.5 = 29 milyar sene, nasil gidip gelirsin oralara,kuzucuğum” dedi, tatlı bir Rum aksanı ile.

Zeynep gülümsedi. “E5 karayolundan gidip gelirsem belkidaha da uzun sürer, trafiğe bağlı. Ancak daha yola çıkmadanbir TIRın altında kalıverirsem çeyrek saniyeden çabukmenziline erişirim, alimallah, ağzımdan yel alsin ” dedi,çaktırmadan bir parçacık Aliki'yi taklit ederek.

Ali'nin keyfi yerine gelmişti. “Bak şu konuşana, seni giditenekeci!” dedi. Keyfi yerindeyken kendisi dahil elektronikmühendislerine “Tenekeciler” tabir ederdi, hani eskiden turşutenekelerinin ilk kapatılırken, havya ile “lehimlenmesinden”mülhem.“Ne zaman merak sardın kosmolojiye, felsefeye filan.Bilgisayar şifresi kırmaktan başka işlere pek kafa yormazdınsanırdım!”.

“Stephan Hawking'in, Morgan Freeman'ın blurayleri gibişeyleri izledikden sonra aldı beni bir merak. Gerisi benimyorumum. Cenevre'yi, Higgs de filan da unutmamak lazım.

Bakkal hesabı bilmeden kuvantum teorisinden ahkamkesenlerden de illahlah dedik yani... Neyse gelelimönümüzdeki soruna. Bu makine de bir arıza filan yok. Olsaolsa bir kimlik hırsızlığına filan aldanıyor herhalde. HaniFacebook’da, Twitter’da onun bunun adına açılmış sahtehesaplar gibi. Bak bu Hasan bey milleti epey şaşkına çevirdiama çok basit bir izahı da olabilir bu marifetlerin. Genetikmühendislik marifetiyle veya güzel bir hilkat neticesi olarakher iki elinde de ustaca saklayabildiği birer fazladan parmakolabilir.

Yahut mesela senelerce sadece dört-beş parça üzerinekonsantre olur. Ondan sonra da ot mu içer, performans artırıcıbaşka numaralar mı çeker, ilaçlar mı alır bilemem, bir şeyleryapılabilir, herhalde. Sonra da kendi kendini çok beğenip benherhalde Mozart'ım diyerekten sahte hesaplar filan açar.Bizim makinacıkta gider oralardan tüyo alır işte. Biliyorsun

24

Page 25: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Data Mining araştırmalarımız için Interpol'den filan özelizinler aldık. Banka hesaplarından tut, devlet arşivlerine,mobese kayıtlarından, uydu yayınlarına kadar her türlüsisteme girebiliyoruz buradan. Çok da şaşırmayalım bence buişlere. David Copperfield gibi siharbazların numaralarını filanda unutmayalım. İnsanın nasıl ağzını açık bırakabiliyorlartürlü sahtekarlıklarla... Unutmayalım, ünlü keman virtiyözüde Nikolay Paganini de buna benzer olaylar yaşayıp şeytanlaişbirliği yapmakla bile suçlanmışdı ya!” diye uzunca bir diskurgeçti.

Ali hayran kalmıştı gencecik kızın bu ferasetine. “Peki ama,”dedi, “kusursuz konuştuğu 70-80 yabancı dile nebuyurursunuz?”

“Orasını da sen bil abicim, ama bak şöyle de olabilir. Yine debu Büyük Patlama noktasıdan hareketle: Oraya gittin diyelim.Şu veya bu şekilde. Normal olarak bir daha geri dönülmezdiye biliyoruz, Yahya Kemal'in de dediği gibi. Ancak oradaMEKAN denilen şey kesinlikle yok. Yani ortasında çesme birköy meydanı, iki oda bir salon apartıman dairesi gibi değilyani. Herşey, sıfır boyutta üst üste iç içe. Daha evvel gitmişolan 72 milletin lisanı otomatikman entegre tesis olur,şıppadanak hepsini birden öğrenirsin. Orada ZAMAN diye debir şey de yok çünki.

Hani kazara gidipde geri gelebilirsen, yahut aynı boyuttabirileri, tanrılar filan gibi yani, şu veya bu sebepten seni gerisepetlerseler, demekki her bir lisanı, en iyi sahibinin sesindendirekt koplayamış olarak gelirsin. O zaman da milleti böyleşaşırtabilirsin işte...”

“Birbirinden epey uzak olup da pek de çeliştirmediğin ikiteorin var senin!” diyebildi, ancak Ali.

“Yok öyle şey be abicim, herşey BİRDİR, BİRE indirgenir!”

25

Page 26: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Şuraya baktığımızda pek de öyle görünmüyor, galiba.“diyerek karşı duvarda sesi kapalı fakat ekranı açık durankocaman TV ekranını işaret etti. Ekranda ne vesile ile bilinmezama 2113 yıllarından kalma bir miting videosu gösterilmekteidi. Altyazıda “Kazlıçeşmede 1 buçuk milyon katılımcı varmış”diyen bir altyazı geçiyordu..

“Evet” dedi Zeynep, “İnsanlar ve tanrıları burada pekkalabalık görünebilirler ama, sayı denen şey bizim kainatımızamahsus bir kavramdır. Dışarıda yani şematik olarak BigBang'in sol tarafında eksi sıfırda, mekan, zaman ve maddenamevcut olduğundan herhangi sayılabilecek obje ya dakavram yoktur. Tanrılar bile binlercesi bir arada bile olsa yinede tekdir. Şu veya bu şekilde kainatımızın dışına çıkıldığında,diyelim ki tarife uygun bir canlı ölüverince ve kainatımızındışına çıktıkta, oradaki diğer her şeyle yeniden entegre olur,BİR'e indirgenir. Kainatımızın yaratılmış olmasının en aklayatan sebebi de muhtemelen budur.

Yani TEK olan dış evrendeki varlığın geçici olarak çok sayıdavar olabilen kişiliklere dönüşebilmesi. Bizim açımazdan üzücübir şey olan içeriden dışarıya fücceten yolculuk ne kadarolağan ise, dışarıdan içeriye de benzer hızlandırılmış yolculukimkanları da muhtemelen mevcuttur.” diye devam etti.

O ana kadar bir kenarda oturup da sessizce örgüsünü ördüğüiçin kimsenin farkına varmadığı Neriman Hala gözlüklerininüstünden bakaraktan Zeynep'e cık cık etti. “Tanrılar filandeyip durma be kızım, günaha girersin. Tanrı TEK dir,başkaca Tanrı yoktur!” diye uyardı.

“Sen burada mı idin be benim alem halacım!” diye atılarakgidip kadının iki yanağından şapur şupur öptü. Sonra da“Tabii haklısın halacığım, insanlar, tanrılar, kediler, melekler,şeytanlar herbirimiz aslında orada BİR burada ÇOK'uz.”diyerek kadının saçını düzeltti, bir de makas aldı.

26

Page 27: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

En sonunda “Aman benim çok işim var, burada fazlauğraşamam” diyerekten kapıya yöneldi ve tam çıkarkenomzunun üstünden çok dramatik bir sesle “Enel Hakk!, BenTanrıyım! Tanrı da Ben!” diyerekten -sanki hafifçe dilini deçıkarmış gibicesine- Neriman halaya bir “Fesüphanallah!”çektirdi.

Aliki de “Ben de Meryem Ana'yım herhalde!” diyerek alaycıbir çaresizlikle protestosunu ayan etti.

**********************

Aliki'nin, Türkçe'ye hakimyeti on küsur senelik evliliktensonra mükemmelin ötesine yaklaşmış olsa da bazen eski-yeniterim kargaşası yaşadığı durumlar da oluyordu. “Nedir bukainat deyip durduğunuz şey allah aşkına, içi neresi, dışıneresi?” diye sordu Ali'ye, biraz da pekala biliyorum amadomuzluğumdan soruyorum edası ile. Ali birazcıkelektriklenmiş olan havayı düzeltme fırsatı bulduğunudüşünüp, sevinerek, “Kainat eşittir Evren eşittir Universe “dedi. “'Kainatın içi' bildiğimiz herşey, yani şimdiki haliyleBüyük Patlamanın 'sağ' tarafı 14 küsür milyar senede gelinenyer ve zaman ve madde ve enerji oluyor.. 'Kainat dışı' ise'extra-universe' de istersen, diyebilirsin, fakat şematik olarakbüyük patlamanın 'sol' tarafı ki orada hiçbir şey yok ve olamazda bildiğimiz kadarı ile olsa olsa felsefi açıdan tanrı vemelekleri filan olabilir. Çünkü madem tanrı kainatı yarattı ohalde kendisi kainatın dışında olmalıdır, aksi takdirde yanikainatın içinde ise kendi kendini yaratmış gibi olur ki bu dadüz mantığa aykırı” diye muzaffer bir eda ile ilan etti.

Aliki: Yani, eğer Zeynep kızımızın tahmin buyurduklarınınaksine Hasan Beyefendimiz kainat dışı bir varlık değil ise, şuanda olsa olsa buralarda bir yerlerde bulunur ve neredeolduğunu da bizim bu Makine şıppadanak bilir. Öyle ya,madem ki İnterpol'den tutta mobese kayıtlarına kadar herbiryerlere girebiliyor!

27

Page 28: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali: Öyle ya, bir soralım bakalım. Klavyeye davranıp:

“Hasan ve Emekli ve Öğretmen ve Müzik+ Şimdi + Nerede”yazıp ARA butonunu tıkladı.

Cevap tereddütsüz geldi:

“Şile Otoyolu, Narçiçeği Caddesi, No:98 İstanbul “

Aliki(hicvederek): Adamcağız güya kainatın dışındaymış. Pekiama, o kadar arayanı var, neden başka kimse bulamıyor bubeyefendiyi?

Ali: Şaka yapma, kimde var böyle bir Data Mining sistemibizden başka! Bak nasıl etmişte bulmuş, sorayım da gör!

Ali: “Son bilgi kaynaklar analiz...”

Sistem: “Mobese, Nüfus, Tapu, plaka, GPS, Navigasyon,Interpol, Emniyet”

Ali: Adresde kimler?

Sistem: Emekli müzik öğretmeni Hasan Emekli resim öğretmeni Cemil

Ali: Adres mal sahibi?

Sistem: Emekli resim öğretmeni Cemil

Ali: Görülüyorki Hasan Bey meslekdaşı Cemil bey tarafındanmisafir edilmekte. Olay bu kadar basit. Ancak bütün bukaynaklara aynı anda erişebilmemiz için çok özel izin veanlaşmalar yaptık. Bu yüzden bu sistemden elde edilen hiçbirbilgiyi, hiçbir kimse ile paylaşamayız. Bir tek BirleşmişMilletler Genel Sekreteri hariç. O da ancak tabii veendüstriyel felaketler sırasında. Aksi halde her üçümüz içindirekt vur emri var.

28

Page 29: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Aliki: Her üçümüz derken?

Ali: Sen, Ben ve Zeynep! Hem bütün bunları sen de zatenbiliyorsun! Neden beni işletip duruyorsun?

Aliki(hınzırca): İşleme sende, Yahutta sevgili yeğenini bukadar pohpohlama!

Ali: Kıskançlık yani!

Aliki: “Hadi canım, sen de!” derdi İsmet Paşa. Değil miNeriman Halacım?

Hala “cık, cık, cık, çocuk bunlar ayol ” deyip başınısallamaktan başka bir yorumda bulunmadı.

Bunun üzerine ayrı iki terminale geçip, kişisel mesaj trafikleriile ilgilenmeye başladılar.

Aradan bir saat kadar geçmişti ki, Ali'nin uydu bağlantılı çoközel telefonu gelen çağrı sinyali verdi. Garipsemeli kısa birşaşkınlık yaşandı. Bir iki çok önemli kişi dışında hiç kimsekullanamazdıki bu bağlantıyı. Ali parmak izini okuyucuyabastırıp “Evet?” dedi ve daha da çok şaşırdı. ArayanZeynep'di. Daha “Kız nasıl girdin bu hatta?” diyemedenkarşıdan bir şok cümlesi geldi.

“Abi, başımız dertte, yani kaçırıldım!”

Ali: Umarım, şimdi de yeni bir dört nallı şakası icatetmiyorsun!

Zeynep: “Yok abicim. Az evvel yanınızdan ayrılınca birazserinlemek için hemen önümüzden denize girdim.Konuştuklarımızı düşünürken epeyce açılmışım. Birden ikiayak bileğimden yakalanıp derine doğru çekildim. Birileriyüzüme oksijen maskesi geçirdi. Elektrik motorlu denizaltıtorpidoları kullanan iki balık adam beni evvela bir süratteknesine oradan da açık denizdeki bu tekneye çıkarttılar.

29

Page 30: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bağlı filan değilim ama her taraf açık deniz, kaçacak bir yeryok. Kötü bir muamele de görmüyorum. Ev sahibim yakışıklıdenebilecek orta yaşlı, sportif bir Amerikalı. Türkçede biliyorepey. Seni eskilerden tanırmış. İşte veriyorum. Kendisi ilekonuş.”

John Wilder: “Ali'cim, merhaba, keyfin yerindedir, inşallah!Ben eski Binbaşı...”

Ali:(sesinden tanıyarak): “Vay onun bunun çocuğu! Senelerdirortada yoktun. Hangi kuburdan çıktın? Hadi yanılıp da bendenkorkmayı unuttun diyelim, yakışır mı gencecik bir çocuk ileuğraşmak asker adama?”

John: “Ali'cim, Amerikan ordusundan kovulalı yıllar oluyor.Ama yeğenin için kötü bir niyetimiz yok evvelallah. Kendisi deepey eğleniyor gibi görünüyor, flört bişey, baksana!”

Ali: “Tek kılına en ufak bir zarar gelirse dünyayı başınayıkacağımı iyi bilirsin, oradan endişem yok. Ama bu seferhangi puştluk peşindesin? Paşa müsvettesi baban da mı geneişin içinde ?”

John: “General Wilder çok yaşlandı artık. Gemicikleri benyönetiyorum. Sadece çok büyük firmlara çok özel hizmetlerveriyoruz. Nasıl derler Türkler, ekmek parası işte!”

Ali: “Gösteririm sana ekmek paranı! Kızı derhal geri yolla! “

John: “Sinirlenme abicisi. Aliki yenge yok mu yanında? Versinsana bir buzlu viski. Konuşuruz elbette. “

Ali: “Öt bakalım, oruspu çocuğu.“

John: “Ama, tanırsın annem çok zarif bir kadın. Senden sadeceküçücük bir ricamız var eski dostlar(!) hatırına.”

Ali: “Hiçbir halt isteyemezsin, belandan başka! Sen bana verbakayım Zeynep'i telefona. “

30

Page 31: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

John: “Hah, işte ona sor. Buyur bakalım.”

Zeynep: “Abi korkacak bir şey, emniyette görünüyorm. Neisteğini bilmiyor bu salak. Güya bizde çok kuvvetli bir sistemvarmış. Herbir şeyi bilirmiş. Bir de müzik hocası mı imişneymiş, Hasan Bey diye birisi varmış, sen sisteme o beyinadresini sorup da bu herife verecekmişsin. Yoksa beni zenginArap şeyhlerine satarmış!”

John(paralel hattan): “Olur mu öyle şey canım, şaka yaptımşaka. Nedir ki eski dostlar arasında bir adrescik sorgusu? Amasen Hasan Bey'i bilirsin canım. Geçen akşam Güzelİstanbul'da konserindediyniz ya, TV de gördüm. Hah, Bütündünya şimdi o adamı arıyor. Bize de çok büyük bir eczanefirmadan sipariş geldi. Adamla tanışmak iş yapmak istiyorlar.Çok para veriyorlar. Nasıl olmuş böyle süper bir akıl, ilacıfilan mı varmış diyorlar. Eh biraz para da bize veriyorlar adresbulmak için. Biliyorsun, senin yüzünden koca bir filodan iki üçgemicik kaldı elimizde. Ama yine de var çok mesarif!”

Ali:”Vay köpek herifler, şimdi de insan ticaretine mibaşladınız!”

Ali telefonu kulağına mesafeli tutuyordu. Aliki de onun hemenomuz başında durduğu için konuşmaları takip edebiliyordu.Neyseki Neriman Hala biraz ağır işittiğinden ve uzakcadurduğundan olayın farkında değildi, yoksa çok telaşlanırdı.

Aliki el, göz ve kaş işaretleri ile Ali'yi sakinleştirmeye çalıştı.Bu John denilen adamdan ve bilhassa babasından herkötülüğün beklenebileceğini iyi biliyordu. Telefonunmikrofonunu avucu ile maskeleyerek Ali'nin elinden aldı:

Aliki: “John Efendi, bak buraya, bahsettiğin sistemininkumandası Ali'ye değil ben ve Zeynep'e ait. Zeynep buradaolmadan hiçbir şey yapamam. Sen Zeynep'i yolla, kibarcasorarsan belki yardımcı oluruz. Hangi ilaç şirketi imiş bubüyük müşteri, belki anlaşırız da biz iki kızlara da bir harçlıkdüşer.”

31

Page 32: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali “Ne de olsa politikacı kızı” diye düşündü.. Sağ gösterip solvurmayı ne iyi beceriyor.

John: “Vay, Aliki yenge, sana inanmam da kime inanırım. AmaZeynep'i gönderirsem elimde hiç pazarlık kozu kalmaz.Harçlığa filan da, ihtiyacın yok, onu da iyi bilirim. Denizdekum sizde para. Yüzlerce patent anlaşmalarınız ile büyükfirmalara hep ortaksınız. Bizim müşteri ilaç şirketi kim ben debilmem. Temsilen bir Paris' li avukat aracılığı ile konuşuyoruzkendileri ile. Ben Zeynep'i telefona vereyim. Şifre neyin sanasöylesin, öylece hallederiz.”

İki yabancı asıllının yarımşar Türkçe ile konuşması komik,fakat randımansız oluyordu. Neyse ki sonradan İngilizce'yeçevirdiler. Bir saate yakın pazarlıktan sonra Ali'nin de başıylaonayladığı bir neticeye ulaştılar. John diğer telefondan kendimüşterilerinin avukatıyla konuşup, onların da onayını almıştı.Neticede şöyle bir anlaşmaya varıldı:

Hasan Bey'in adresi hiç kimseye verilmeyecek.

Aliki gizli bir şekilde Hasan Bey ile temas edip onuaşağıdaki hususlara ikna etmeye çalışacak:

Paris'den gönderilecek konu hakkında hiçbir şeybilmeyen ve ilgililerden hiç kimseyi tanımayan iki uzmanüniversite mensubu doktor Hasan Beyi bir gün süreyleİstanbulda, özel bir klinikte muayene edip, radyolojik,kimyasal, psikolojik vesair her türden (güvenli) metodlazekası ve hafızasının muhtemel kaynakları hakkında bilgiedinmeye çalışacaklar. Gereksindikleri kan, doku vsörneklerini standartlara uygun şekilde alacaklar.

Zeynep Paris'e götürülüp oradan söz konusu iki doktorlaberaber İstanbul'a uçacak. Doktorların klinikte işleri bitinceyekadar onlara refakat edecek. Sonrasında Bodrum'a dönecek.Guruba John tarafından görevli en çok bir koruma eşlikedebilecek.

32

Page 33: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Özel klinik olarak her iki tarafca da tanınıp, bilinen,dördüncü Levent'teki ulusarası şöhrete sahip Dr. Güneşli'nintam teşekküllü muayehanesi kullanılacak.

Zeynep de yapılan anlaşmayı onayladı. John bir sürat teknesigönderip küçük hanımın pasaport ve diğer özel eşyalarınıaldırmayı kabul etti. Zeynep'in Aliki'ye özel bir mesajı ise“Ablacım, kredi kartlarımı göndermeyi unutma, her zamanParis'e gidemiyoruz. Bayağı lazım olur!” oldu.

Telefonlar kapanınca Ali ile Aliki başkaca veya daha iyi birçözüm tarzı bulunamıyacaktı olduğu konusunda hemfikiroldular. Aliki, “Bu herife güven olmaz, kızı götürür bir çölbedevisine satardı. Zaten senden çok kuyruk acısı var”diyerekten pazarlıkcı yaklaşım tarzını savundu. Ali ile John'unbabası Amerikalı General Wilder'in 10 sene kadar önceki çokçetin bir mücadelesi, bir nevi modern uluslarası korsan filosuolan Wilder ailesinin birkaç milyar dolar kaybıylaneticelenmişti.

Ali: Peki, Hasan Bey'i ikna edemezsen ne olacak?

Aliki: Ben değil canım, zaten John herifi birilerine beni takipettirip Hasan Bey'in yerini bizzat kendisi bulmaya çalışabilir.Hiç tahmin edilemiyecek birini göndermemiz gerekiyor. Hemde Hasan Bey'i ürkütmeyecek biri olmalı.

**********************

33

Page 34: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Zeynep'in Parise ayak bastığı saatlerde Narçiceği sokak 98kapı numaralı tek katlı evin önüne yanaşan bir taksiden ortaboylu, iyi giyimli, zarif bir bayan indi. Kapı numarasını birkere daha kontrol ettikten sonra açık kahverengine amatörceboyanmış kapının eski model mekanik zilini sadece çeyrek turkadar çevirdi.

Bir dakika sonra kapıyı açan orta yaşlı beyin “Buyurun,Hoşgeldiniz.” diyerekten onu doğrudan içeri davet etmesi ortayaşın biraz üstündeki asil görünümlü hanımefendi için epeybir şaşkınlık vesilesi oldu, fakat o da fazla bir tereddütgöstermeden kibarca yol gösteren adamın peşi sıra, basitfakat zevkle döşenmiş oturma odası olduğu anlaşılan bölümeulaştı.

Gösterilen koltuğa zarifçe ilişti. Adamın “İçecek bir şeyalırmısınız?” teklifini sıcak bir gülümseme ile geri çevirdi.“Beni birisine benzetti ya da zaten beklediği başka biri vardı”diye düşündü. Ev sahibi de hiç beklemeden söze girdi;

“Nasıl, adresi kolay buldunuz mu? Ama zaten bu civardaoturuyorsunuz değil mi?”

“Adresi taksi şöförü buldu, beyefendi ve hayır buralarda değilepey uzakta oturuyorum.”

Şaşırma sırası adama gelmişti.

“Nasıl olur efendim, her seferinde taksi ile mi geleceksiniz,biraz pahalı olmaz mı?”

Neriman Hala karşısındaki şahsın Hasan Bey değil de CemilBey olduğunu çoktan tahmin etmişti.

“Beyefendi, korkarım, bir yanlış anlamaya sebebiyet verdim,sanırım başka birisini bekliyordunuz, çok özür dilerim, lütfenbirkaç saniye müsaade buyurunuz, sebeb-i ziyaretimiarzedeyim.” dedi ve iç açıcı bir gülümseme beraberindebeklemeden devam etti:

34

Page 35: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

“Efendim bendeniz Nişantaşı Kız Lisesinden emekli fiziköğretmeni Neriman Çağlarsu. Sebeb-i ziyaretim çok cici birgenç kızımız ile ilgili çok önemli ve hayati bir mesele”diyerekten tüm dikkati üzerine toplamayı başardı.”

“Aman efendim, siz de benim kusuruma bakmayınız, peşinhükümlü davrandım, gazete vasıtası ile bulduğumuz, bize evişlerinde yardımcı olabilecek bir bayanı bekliyordum, amadaha sonraları. Zatıalinizin başka biri olduğu çok aşikarolmaydı, affınıza sığınırım, lütfen devam ediniz, kimdir bugenç hanımefendi ve biz kendisi için ne yapabiliriz?”

“Çok teşekkür ederim beyendi, Sanırım Cemil Uzmankul ilemüşerref oluyorum?”

“Bendenizim, Hanımefendi.”

“Cemil Bey, sizi öncelikle bütün kalbimle temin ederimkihiçbir basın kuruluşu veya ticari müessese ile alakalı değiliz,hiçbir maddi beklentimiz yoktur ve affedersiniz durumunetleştirebilmek için amiyane tabiri ile söylüyorum, SayenizdeKarun kadar da servet sahibiyiz.”

“Estağfurullah hanımefendi, buyurun anlatınız.”

Neriman hala üstün belagat gücü ve muhatabının ferasetisayesinde durumu on dakika gibi kısa bir zamanda, bütünaçıklığı ile, deliller gösterek anlattı. Ancak garip bir şekildeCemil Bey de zaten her şeyi biliyor gibiydi.

Sonunda:

“Çok iyi anladım Neriman Hanımefendi, ancak müsaadenizleesas konumuz olan Hasan Bey'i de davet edelim ki...” sözünüdaha bitiremeden Hasan Bey, yandaki bir kapıyı tıklatarakyandaki bir odadan ortaya çıktı.”

“Özür dilerim, ev çok küçücük, kapılar çok ince, zatengayriihtiyari olarak bütün mükalemenize muttali olmakdurumunda kaldım.”

35

Page 36: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Neriman Hala “Böylesi daha iyi oldu, Hasan Beyefendi, vakitkazanmış olduk.” diyerek yerinden kalkmadan zerafetle eluzattı.”

Bu sefer üçü birada durumu tekrar gözden geçirdiler. CemilBey'in adresinin de eninde sonunda basın ve medyakuruluşları tarafından keşfedileceği, bilhassa Hasan Bey'inistenilmeyen tacizlere uğrayacağı çok aşikardı. En iyisi şuanda bulundukları adresi de hemen terkederek izlerinikaybettirmekti. Aralarında çok kolay anlaşabilen ve aslındasanki altı değişik kişilikten oluşan bu üç cumhuriyet hocasıfikren bir ve beraber oldular.

Neriman halanın vaktiyle kendi oğlu gibi büyüttüğü fakir biröksüz/yetim şimdi İstanbul'da mucizeler yaratan hastanesahibi bir doktor olmuştu. Başka hiç kimsenin ulaşamıyacağıbir telefon numarasından onu aradı. Çok güçlü kişilikliinsanlar arasında yardımlaşma gereği belirdiği zaman hiçbirsoru sorulmaz ve talep edilen hususlar derhal ve mümkün olanson süratle yerine getirilir. İşin raconu, karşılıklı güvenparolası ketumiyettir.

Ve tabii ki öyle oldu. Yarım saat içinde sokağın başında belirenbeyaz Mercedes minibüs üç yolcusunu alıp ustaca karanlığıniçinde kayboldu. İki saat kadar sonra özel bir kliniğin en üstkatındaki üç ayrı suit odada arkalarında hiçbir izbırakmadıklarından emin olarak şimdilik istirahate çekildiler.

**********************

Bahariye kavşağındaki ünlü boğa heykelinin sağ boynuzununen ucundaki bir bakır atomundan Şile'ye doğru ışınlanmaktaolan karaşık dalga trenciği gözden kaybolmuştu.

36

Page 37: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Nörolog Bay Martin Lenski ve Psikyatris Bayan Anette Lenskimedyatik veya sosyetik açıdan Paris'in en ünlü doktor çiftiolmasalar da akademik çevrelerde her ikisi de Nobel ödülüneen azından aday olacak kadar hatırı sayılır bilim insanlarıdır.

Üniversitedeki görevleri dışında nadiren hasta kabul ettikleriiçin oturdukları evin bir bölümünü müşterek muayenehane veofis olarak kullanmakla yetinirler. Öyle özel klinikleri,sekreterleri filan yoktur. Telefona bizzat kendileri çıkacakkadar da tevazu sahibidirler.

Salı akşamı saat 13.00 civarında gelen telefona o anda yazımasasında oturan Bay Lenski cevap verdi. Hattın öbürucundaki genç sesli bir bayan hemen o akşam için bir her ikidoktordan aynı anda, birlikte bir randevu rica ediyordu. Bu hiçalışılagelmiş bir durum değildi ve Bay Lenski israrla ancak birgün sonrası için üniversite binasında genç bayanın ziyaretinikabul edebileceklerini ifade etmeye çalıştı.

Zeynep o fikirde değildi. “Bir sonraki gün siz sayın doktorlarıİstanbul da bekliyoruz. Bu teklifimi görüşmemizin ilk ondakikası içinde kabul edeceğinize, Eyfel kulesi üzerine bahsegirerim.” dedi. Doktor çok şaşırmıştı. Aynı akşam, saat16.00'da bu ilginç genç bayanı evlerine davet etmekten başkaçare düşünemedi. Bu kararda her bilim insanının ortak özelliğiolan “tecessüs” duygusu da önemli rol oynamıştı. Ayrıca gençbayanın telefondaki sesi de kulakta çok hoş bir etkibırakıyordu.

**********************

37

Page 38: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Aliki ile John'nun uydu telefonundaki pazarlıklarını takibenZeynep inisiyatifi ele alıp anlaşmaya birkaç madde daha ilaveettirmişti; aksi takdirde bu oyun biter, savaş baltaları tekrarortaya çıkardı. Özetle:

Operasyonun bütün masrafı John tarafına ait olacaktı. Bumaksatla bir tanesi bir milyon diğer beş tanesi ikiyüzbin'erdolar tutarında beş hamiline banka çeki avans olarak ZeynepHanım'a teslim edildi.

Paris'ten itibaren İstanbul 'daki klinik çalışmalarınınsonuna kadar bütün karar yetkisi Zeynep'de olacak, klinikmuayenelerinin sonunda Zeynep ve Hasan Bey serbestkalacaklar, doktorlar ise kendi imkan ve inisiyatifleri ileİstanbul'dan Paris'e dönecekler. John doktorların raporlarını,test sonuçlarını, doku ve kan örneklerini Paris'teki avukatı J.Granville vasıtası ile Paris' teki ofislerinden aldıracak.

**********************

38

Page 39: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Saat tam 16.00'da Avukat Granville'in Jaguar'ı muayenehaneönündeki ayrılmış park yerine yanaştı. Zeynep'in peşindenarabadan inip peşi sıra gelmeye hazırlanıyordu ki, Zeynepdurması işaretini yaparak “Lütfen burada bekleyiniz” dedi.Granville hiddetle “Hanımefendi, ben şöför değil, avukatım!”dese de “İyi ki avukatsınız, şöför olsaydınız, bekletmezdim.”cevabını aldı. Bu kız Avukat milletini pek sevmezdi.

Kapıyı bizzat Bay Dr. Lenski açtı. Salondan piyano seslerigeliyor. “Eşim Anette,” dedi. “Piyano dersi birazcık geç kaldı,sizi birkaç dakika ofis'de bekleteceğim” diyerek yol gösterdi.Sonra elini uzatarak “Martin” olarak ilk ismi ile kendisinitanıttı. Zeynep de zaten hep sadece ilk ismini kullandığınıbelirterek, tanışma merasimine devam etti. Yer gösterildiğişekilde oturdu ve içeçek bir şey teklifini “bir bardak soğuk su”olarak geçiştirdi. Birkaç saniye sonra Bayan Lenski beklettiğiiçin özür dileyerek geldi ve hep beraber salona geçtiler.

Zeynep Bodrumdan getirttiği eşyaları arasında olan Interpolkimlik kartını çıkarıp her iki doktora gösterdi. Sonrakonuşulacak şeylerin “top secret” olacağını ve herkesin bugizliliğe riayet etmesinin kanuni zorunluluk taşıdığıkonusunda resmi ikazda bulundu. Doktorlar gittikçe ilerleyenbir şaşkınlık içindeydiler. Ortalığı biraz yumuşatmak içinZeynep müzik ve piyano konusunu açtı. Lenski'lerin bukonuda çok bilgili ve hevesli olduğunu memnuniyetle öğrendi.Heyecanla televizyon ve diğer media vasıtası ile haberdaroldukları İstanbul'daki piyano yarışması ve Hasan Bey'inolağanüstü performansı konusunda Zeynep'in ilave bilgisiolup olmadığını ve kişisel fikirlerini sordular. Böylece taşlarkendiliğinden yerine oturmuş oldu.

“Konumuz tam da bu dedi Zeynep, gerçi müstakbel hastanızınbilinen hiçbir rahatsızlığı yok ama işte bu ünlü Hasan Bey.”

“Durum özetle şu:” diye devam etti:

Takdir edersiniz ki bu olağanüstü ve hatta olağandışıperformans bütün dünyada merak ve ilgi konusu oldu.

39

Page 40: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Hasan Bey böylesine yoğun ilgi ve merak selinin baskısıaltında kalmaktan sıkıldığı için bu ortamdan kaçıp“gizlenmek” ihtiyacını hissetti.

Konuyla ilgilenen kişi ve kuruluşlar arasında maalesefkötü niyetli olanlar da çok sayıda. En basiti sansasyon vereyting peşinde olan her türlü medya, yeni performans artırıcıilaçlar geliştirip büyük paralar kazanma fırsatları arayan dev“ilaç” firmaları, hükümetler, askeri makamlar, gizli servisler,mafia, şan şöhret peşindeki akademik kuruluşlar ve özelaraştırma laboratuvarları.

Şahsen, ben dünyadaki bütün bilgi kaynaklarının ve ilgiliteknolojilerin güvenliğini sağlamak sorumluluğunda olan vebu hususlarda gerekli her türlü imkan ve teçhizata sahip birkuruluşun yöneticileri arasındayım. Tabii ki bu meyandaHasan Bey'in halihazır konumu ile ilgili bilgilere sahibiz vekendisi ile yakın temas halindeyiz.

Hasan Bey olağanüstü bir takım güç ve yeteneklere sahipolduğu düşüncesinde değildir ve başaralı performansınısadece çok disiplinli ve sıkı çalışmasına bağlamaktadır. Ancak,bu konuda kesin delillere sahip olup toplumun aşırı ilgisi vemedya baskısından kurtulmak arzusundadır. Bu anlamdasadece ve ancak siz iki saygıdeger doktorumuz tarafındanolmak şartıyla her türlü tıbbi tetkike razıdır, taraftar veisteklidir.

Doktorlar adeta nefeslerini tutmuş, dinlemektediydiler. Buhususta kendilerine bir görev düşeceği belli olmakta gibiydi.Zeynep daha fazla geciktirmedi. Durumu bütün detayları ileanlattı.

40

Page 41: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ertesi akşam, gece ve daha ertesi bütün gün için İstanbul'daultra modern bir klinikte her türlü teçhizat ve personelin hazırolduğunu, hava alanında 6 kişilik özel uçağın beklediğini, oakşam saat dokuza kadar karar verip ertesi sabah saat dokuzcivarında hareket etmelerinin beklendiğini ifade etti.Çantasından biri pembe diğeri mavi, iki zarf çıkattı. Pembezarfı vizite ücretiniz, mavi zarfı da muhtelif masraflarınız içindiyerek aralarındaki sehpanın üzerine koydu. Pembe zarfta 1milyon, diğerinde ikiyüzbin dolarlık hamiline yazılı iki bankaçeki vardı.

Doktorlar zarflarla hiç ilgilenmeksizin birbirine gülümseyerekbaktılar. “Bizim için büyük onur ve heyecan kaynağı,memnuniyetle derhal kabul ediyoruz” dediler. Hatta dönüşteen az bir akşam İstanbul'da kalıp, fırsattan istifade çoksevdikleri bu şehrin bir nebzecik tadını çıkartmakisteyeceklerini söylediler. Mutlu bir tesadüf olarak tam daevlenme yıldönümlerine denk gelmekte imiş.

Bayan Lenski daha da heyecanlanmıştı. “Hasan Bey'in ünlüFazıl Say konserini yarışmanın programında olmadığı içinsalondaki görevliler video veya ses olarak kayda almamışlar.Biraz da şaşkınlıktan ötürü herhalde. Fakat, acaba başkabirileri tesadüfen kaydetmiş olabilir mi? Bir kere de olsadinlemek çok heyecanlı olurdu.” deyince Zeynep bir elindehazır tuttuğu USB belleği uzatarak “Bunu arzu edeceğinizitahmin etmiştim.” dedi.

Bayan Lenski sevinçle el çırparak “Ah, kaliteli bir kayıttırumarım.” diye ümitlenince Zeynep de “Uzay teknolojisi”diyerek havalı bir tevazu ile güvence verdi. Sabah dokuzcivarın da tekrar görüşmek üzere şimdilik vedalaştılar. İşlerinİstanbul ayağı ise Neriman Hanım ile tam koordineli olarakyürüyordu.

Avukattan ziyade bir mayfa fedaisi görünümlü J. Granvillehomurdanarak direksiyonda bekliyordu, yine de Zeynep'igörünce yerinden davranıp dolanarak arka kapıyı açtı, prenseshavalı yolcusunu buyur etti.

41

Page 42: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Dönüp tekrar direksiyona yerleşince “Şimdi nereye?”dercesine genç kıza baktı. “Lafayette!” dedi Zeynep “Oteldeğil mağaza, otel iki buçuk saat sonra, sabah oteldendokuzda tekrar bu adres.” Granville sessizcehomurdanmaktan başka bir şey yapabilecek durumda değildi.

Zeynep ünlü mağazanın müşteri hizmetleri bölümü vasıtası ileAli'nin iyi bir tanıdığı olan mali işlerden sorumlu genel müdürmuavini Bay Jefferson'a ulaştı. Hamiline yazılı banka çekleribu tip dev mağaza çevrelerinde nakitten bile daha geçerlidir.Jefferson ikiyüzbiner dolarlık dört çeki teslim aldı. Ricaüzerine internet vasıtası ile İstanbul'daki klinik sahibidoktor'un hesabına anlaşma uyarınca üçyüzbin, kiralanan altıkişilik uçağın sahibi firmaya ikiyüzbin dolar derhal transferedildi. Zeynep “Ben de Paris'e gelmişken üstüme, başıma birşeyler alayım, kendi kredi kartımı kullanırsam arkamda izbırakırım.” diyerekten mağaza nezdinde yüzbin dolarlık birhesap açtırdı, kalan ikiyüzbin doları da İstanbul HayvanSeverler ve Çocuk Esirgeme Kurumlarına eşit miktarlardahavale ettirdi.

Mağazadan Louis Vutton küçük bir valiz içine bir değişimliktam takım üst-baş ve ayakkabı ile kendine, Aliki'ye Ali'ye veNeriman Hala'ya deve tüyü birer kaşmir kazak satınaldı.Sonra lokanta bölümüne çıkıp saatlerdir ilk defa iyi birşekilde karnını doyurmak fırsatını buldu. Az pişmiş bir bonfile,bir bardak kırmızı şarap üstüne koca bir fincan kapuçino vebüyük bir dilim Sacher pasta sayesinde enerji bataryalarınıtekrar sonuna kadar şarj etmiş oldu.

J. Granville mağazanın park yerinde bir paket cipsi kuru kurugeveleyerek, oteline götürmek üzere bizim obur fakat aynızamanda sırım gibi prensesi beklemekteydi

42

Page 43: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Oteline dönünce telefonunu açtığında Bayan Lenski kaynaklıbir arama mesajı buldu. Geri aradı. Bayan Lenski halaheyecanlıydı. Müzik kaydını dinlemişti. “Benim de iyi birpiyano kültürüm var.” diyordu ve “Fakat doğrusunu istersenizverdiğiniz kaydı seyredip, dinleyinceye kadar bir çok kişi gibiben de, “Ne olacak olsa olsa bir sihirbazlık numarasıdır” diyedüşünüyordum. Şimdi tamamen şoke bir halde sabırsızlıklaönümüzdeki saatleri, bir an evvel Hasan Bey'le tanışmayıbekliyorum.” Ve sonra ilave etti: “Ancak verdiğiniz çeklerikesinlikle kabul edemiyeceğiz. Bu görev bizim için olsa olsabüyük bir şeref vesilesidir.”.

Zeynep ise çekleri geri almasının mümkün olamıyacağını veeğer ille de israr ederlerse, muhtemel masraflarını düşüp gerikalan kısmı istedikleri çocuk veya hayvanları korumavakıflarına hibe edebileceklerini bildirdi.

**********************

43

Page 44: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kiralık uçak sabah saat 10 civarında Paris'ten hareketehazırdı. Graville kendi kendini güvenlik sorumlusu olaraktayin etmiş, siyah gözlüklerinin arkasından durmadan etrafıtarıyordu. Henüz kahvaltı edemedeği şikayeti ilehomurdanarak kabin görevlisi gencecik kızcağıza dahamotorlar çalışmadan jambomlu yumurta, kruvasan, reçel vebir sürahi dolusu kahve hazırlattı. Pilot ise, henüz yolculargelmeden kokpit'e yerleşmiş, yolculuk boyunca kendini hiçgöstermeksizin kısacık bir kalkış anonsu yapmakla yetinmişti.Dönüş yolculuğundan sorumlu olacak olan Granville kokpitegirip pilotla görüşmek istediyse de kapıyı kilitli bulup yinehomurdanarak yerine döndü. Zeynep, Fransızca konuşmakkonusunda hiç de sıkıntılı olmadığını belli etmeksizin,başından beri hep İngilizce konuşarak, İngilizcesi pek yeterliolmayan Granville'i konuşmaların dışında tutmayı sağladı.Böylece, sözde avukat ne kadar uğraşsa da yolculuk HasanBey konusuna hiç değinilmeden felsefi ve tarihsel sohbetler ileçabucak geçti.

**********************

44

Page 45: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kliniğin En üst katındaki boğaz manzaralı beş yıldızlı otelkalitesindeki altı refaketçi ya da misafir odasının üç tanesineöğleden hemen sonra perdeleri kapalı bir minibüs ile ulaşanNeriman Hala ile Hasan ve Cemil Beyler yerleşmişlerdi. Parisgurubundakiler ise saat ikiotuzda havaalanından bir limuzinkiralamış olarak geldiler.

Bay ve Bayan Doktor Lenski'ler ayrı odalarda kalmayı tercihedince Granvillie'de ancak, görevliler katındaki daha mütevazıbir odaya homurdanarak yerleşmek zorunda kaldı. Bu kattadiğer kattaki 6 odaya mukabil tam 12 oda ve ilaveten bir deküçük müşterek oturma salonu bulunuyordu. Bir duş alıp,üstünü değiştirdikten sonra odasında sıkılıp barmensiz birbar-amerikanın da bulunduğu bu küçük salona çıktı. Kendisinebol buzlu bir rakı hazırladı. Ne de olsa Türkiye'deydi ya. Whenin Rome do what the Romans do.

Salonda kendisinden başka hiç kimse yoktu, “Görev saatiolduğundan hepsi görevleri başındadırlar.” diye düşündü,ancak zaten klinik görevlileri zaman zaman klinikde gecelemedurumunda kalan “dışarlıklı” görevlilerle pek“sosyalleşmemek” konusunda tembihliydiler.

On dakika sonra durum değişti, son derece sportmengörünüşlü, en az 1.90 boyunda, Amerikalıların “Golden Boy”tabir ettikleri cinsden 35 yaşlarında şarışın bir adam içerigirdi. “Guten Abend” temenni ettikten sonra o da içkidolabına yanaştı. Granville de kırkını birazcık geçmiş olmasınarağmen sportmenlikte iddialıydı ve eski günlerde bir Fransavücut geliştirme şampiyonu olarak nam yapmıştı. Yeni gelenGranville'nin elindeki kadehe bakarak Almanca “Neiçiyorsunuz?” diye sordu. Granville bu soruyu adamın ismiolarak algıladığı için elini uzatıp Fransızca “Ben de JuliardGranville” diye güya cevap verdi. Bir iki saniye salak salakbakıştıktan sonra durumu farkedip bu sefer İngilizce olarakyeni bir tanışma merasimi başlattılar. Alman adam adını“Günter Weiss” olarak takdim etti.

45

Page 46: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Sarışın --bazı erkek dergilerinin tabiri ile-- “ilah” da tavsiyeüzerine rakıda karar kıldı. Gunter “dışarlıklı görevli” sınıfınagirenlerden di. Bir Alman ileri tıbbi teknoloji firmasının başmühendisi olarak yepyeni bir beyin görüntüleme ve analizsistemini teslim etmek ve montajını gerçekleştirmek üzereklinikte bulunuyordu, fakat ambalajlardan eksik çıkan birparça yüzünden şu anda bekleme pozisyonunda kalmıştı.

Rakılar arka arkaya devrildi ve sohbet koyulaştı. Gunter Weissaçık bir şekilde “yumuşak” sinyaller vermeye başladı.Granville'in o zamana kadar hiç “o taraklarda bezi” olmuşdeğildi, fakat oldukça etkilendiğini farkederek kendini gariphissetmeye başladı. Erotik fakat aynı zamanda romantik vesentimantel hislere kapılıyordu. Aşık mı oluyordu ne? Etraftakikızlara hava atmaya çalışan -yaşı ne olursa olsun- toy birdelikanlı havasında koltuklanma ve boyun kırma modlarınagirmeye başladı. Gunter, firması, görevi ve mesleği hakkındatam bir Alman gibi üst tabakalardan dem vurarak payekapmaya çalışıyordu. Başka kimsede olmayan çok yüksekteknoloji imiş, ne Alzeimer'i kaçırıyormuş, ne Parkinson'u nede boksöre nakavt sayısı sayardırır gibi saydığı onlarca beyinkusuru veya problemini.

Eh, Granville de biraz övünmek, hava atmak zorunda değilmiydi? Ancak “orada ne yapmakta olduğu” konusunda kendiside, orada burada kulaklarını kabartarak duyduğu birkaç şeydışında pek fazla bir bilgi sahibi değildi. Nitekim “şey”dedi.“Burada hazıfası ve zekası süper üstü süper bir Türkvarmış. “Bu kadar zeka ve hafıza nasıl olurda bir adamdatoplanır diye merak eden hükümet bu hususları iyi bilen birFransız nörolog-psikiyatris bayan doktoru bu işlegörevlendirdi. (-iki ayrı uzmanlık alanını bir doktordabirleştirmekte mahzur görmedi-) Ben de bu projenin yönetimve güvenlik görevlisi olarak kadını buraya getirdim. Şimdibizim doktor o herifi bi güzel muayene etmekte. Her türlüröntgen, tomograf derken işin sırrını çözecek. Tabii birçokhastalığın tedavisinde lazım olacak çok kıymetli bilgilerfilan...” diyerek anlayabilmiş olduğu kadarı ile bildiklerinianlattı.

46

Page 47: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Günter ise kulaklarına inamadı. Hasan Bey olayını her türlümedyadan ve çok yakından takip etmişdi. Aradaki ilişkiyiderhal kurdu. Tam da baş mühendisi ve büyük ortağı olduğuileri tıbbi cihazlar firmasının ilgi alanına girerdi bu iş. Firmaçok ağır araştırma masraflarına girmiş, ekonomik krizyüzünden beklenilen satışları da yapamıyor durumdaydı.Muhtemel bir iflasdan kurtulmak için sansosyonel yeni birbuluş ilaç gibi gelirdi.

Günter hem neo-nazi hem de red-army-fraksiyon gibi gözünübudaktan sakınmayan, baş belası, radikal Alman gurupları ileyakından irtibatlı bulunuyordu. Kendisi de zaten Hitler'in engüvendiği doktorlarından birinin oğlu değil miydi? Şimdi işbaşa üştü diye düşündü. Granville ile flörtü en uç noktayagötürmek gerekiyordu, bulundukları sakin ve tenha ortam dabu maksat için son derece uygun görünüyordu. “Salon birazhavasız, sohbetimize odalarımızdan birinde devam etsek!”teklifini hiç geçiktirmedi ve karşı tarafdan derhal kabul gördü.

**********************

47

Page 48: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

CemilBey ve Neriman Hanım biraz hava almak için kliniğin genişmeyve bahçesine indiler.

-Cemil Bey, bir dakika bir yerinizi mi kestiniz, traş olurken...

-Henüz traş olmadım ki, Neriman Hanım, kliniğin berberi varmış,ona gideceğim biraz sonra...

-Sol kulağınızından sızarak geliyor... boynunuza doğru

-Hay allah... Damlamasa bari.. Yedek gömlek yok şu anda..

-Henüz Damlamıyor... Bir saniye... İlaçlı kağıt mendilim olacakcebimde...

-Zahmet olmasın...Neriman Hanım...

-Ne demek... Fazla değil zaten...

-Bazen oluyor, bu gün... -Hah oldu işte... Islak mendil.. Kanı da durdurdu...

-Oksijenli sudur herhalde... Mendili ıslattıkları...

-Hidrojen peroksit yani...

**********************

48

Page 49: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

-Neriman Hanım... Ceketiniz çok şık...

-Teşekkür ederim.... Cemil Bey... Yeğenim Ali Paris'ten almıştı...

-Onlar iyisini bilirler...

-Biraz fazla renkli değil mi? -Hayır çok güzel...

-Sıcak da tutuyor...

-Fakat o elma ağacının altında oturmasanız.. Yukarıda çok karga var... Neriman Hanım... Ah işte bak... Bir tanesi yaptı yapacağını... Kağıt mendilim var... Durun hemen silivereyim... Hınzır hayvan...

-Telaşlanmayın Cemil Bey... Karganın suçu değil!

-Öyle mi? Ya kimin, dersiniz?

-Dokuz onda sekiz metre bölü saniye kare..

-Yer çekimi yani... Çok alemsiniz...

**********************

Bahariye kavşağındaki ünlü boğa heykelinin sağ boynuzunun en ucundaki bir bakır atomundan Dördüncü Levent'e doğru üç karaşık dalga trenciği ışınlanmaktaydı.

49

Page 50: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Klinikte zaman zaman devlet başkanlarından, holdingpatronlarına, megastarlardan, tarikat şeyhlerine kadar VIPtabir edilen hastalar tedavi gördüklerinden hizmetlilerindenuzmanlarına kadar tüm kadro, yeminli ve güvenli kimselerdenoluşuyordu. Her türlü işlem ve yazışmada standard dil olarakİngilizce kullanılmakta. Tabii ki sistem ve teçhizat olaraksadece ultramodern en son teknoloji kabul görmüş.

Odalarına çekilenlerin kısa bir istirahat döneminden sonra altsalonda tüm kadronun hazır bulunduğu kokteyl havasında birtanışma toplantısı düzenlendi. Sadece birinci isim ve görevunvanı kullanılarak herkes herkesle tanıştı. Laborant Ayşe,Öğretmen Hasan vs. gibi. Bilahare isteyenler odalarında,isteyenler kafeteryada geniş kapsamlı menülerdan seçilenakşam yemeklerini yediler. Saat sekize doğru tüm ilgililergörev başı yapıp bir uzay gemisi disiplini içinde işlerinebaşladılar.Birinci seans saat ona kadar sürdü. Kan ve dokuörnekleri alındı. Fiziksel muayene ve mülakat yapıldı. Kısasohbetlerden sonra saat onbir civarında ertesi gün saatdokuzda kahvaltı, onda tekrar işbaşı sözleşmesi ile yatakhaneve oda ışıkları yavaş yavaş sönmeye başladı.

Ertesi sabah, beyin, sinir, dolaşım sistemleri çok yüksekçözünürlüklü cihazlarla bir çok açıdan görüntülendi. İşitmebaşta olmak üzere beş duyu hassasiyetleri ölçüldü, grafiklerçıkarıldı.

İki saatlik öğle paydosunda misafirler boğaz kıyısındaki çoközel bir balık lokantasında klinik sahibi ve baştabibi Dr. ZekiGüneşli tarafından ağırlandılar. Baştabibin eşi ve yardımcısıpsikiyatris Dr. Selda Güneşli ve Dr. Anette Lenski büyük vegüzel bir tesadüf eseri olarak Sorbonne'dan sınıf arkadaşıçıktılar. İki Doktoriçe, büyük sevinçle müteakip iki gün içindetaylı İstanbul ve civarı tetkik(!) gezisi planları yaptılar.Onları kim durdurabilirdi ki?

50

Page 51: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Dr. Martin Lenski ise Nemrut Dağı heykellerini görmekarzusunda idi. Martin'e refaket etme görevi de Zeki doktoradüştü, tabii gezi esnasında bol bol mesleki fikir alışverişibeklentisi de her ikisine de cazip geliyordu.

Doktorların bu yeni gezi ve eğlence planları, tıbbi işlemlerbiter bitmez hemen Paris'e dönmek niyetinde olanGranville'in hiç hoşuna gitmedi. Paris'teki patronları iletemasa geçip durumu izah etti. Sözleşme gereği karar yetkisiZeynep'e ait olduğundan ve Zeynep de doktorları haklıbulduğundan Paris'ten Granvillie gelen talimat şöyleneticelendi: “İşlemler biter bitmez Granville bütün testsonuçlarını, grafikleri, filmleri, doku ve kan örneklerini veLenski'lerin kısa bir sonuç bildirgesini teslim alacak ve dörtlükafileyi bir gün önce İstanbul'a getirmiş olan uçakla derhalParis'e hareket edecek. Lenski'ler Paris'e en geç üç gün içindekendi imkanları ile dönecekler.”

Bu arada hava alanında bekleyen uçağın pilotundan kabinmemuru kızcağazın aniden ateşlenip apandisit ilthabı teşhisiile hasteye kaldırıldığı haberi geldi. Granville bu seferlik kabinmemursuz uçmak zorunluluğuna homurdarak razı olmakzorunda kaldı. Dr. Zeki ise, Zeynep'e hostes kızı kendikliniğine aldırıp yakından ilgilenme sözünü verdi.

Öğleden sonra olaylar beklenildiği gibi gelişti. Doktorlarhastanın 59 yaşında çok zeki, çok sağlıklı bir erkek olduğunu,çok hassas işitme duyusu ve çok kuvvetli bir hafıza sahipolduğunu, fakat bu özelliklerin bilinen sınırların çok daötesine geçmediğini belirten kısa ve geçiçi bir rapor yazdılar.Kati bir hüküme varmak için bilhassa DNA yapısının çokyakından incelenmesi gereğini ilave ederek imza attılar.

**********************

51

Page 52: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Mesai arasında, yakındaki bir balık lokantasındaki öğleyemeğine Türk misafirperverliği icabı Granville veGünter de davet edildiler.

Yüksek tavanlı restoran salonundaki masalar altışarkişilik olarak gruplanmıştı. Zeki bey'in masasındaNeriman hanım ile Hasan ve Cemil beyler, Dr. Seldahanımın masasında ise iki Dr. Lenski'ler ve Zeynep yeraldılar.

Dr. Zeki annesi gibi kabul ettiği Neriman hanım'a sonderece saygılı davranmaktaydı. Kendisinin de yıllardıryakından tanıdığı Ali ve Aliki çiftinin selamlarını aldı vesıhhat ve afiyette olmalarını diledi. “Acaba gene hangiyeni yüksek teknoloji projeleri peşinde...” olduklarınımerakla sordu.

“Elbette...” dedi, Neriman hanım, bir saniye boşdururlar mı hiç... “Ultra yüksek hassasiyetli ölçme,kaydetme ve tekrarlatma teknikleri üzerindeçalışıyorlar, bir kaç zamandır. Kazanç bekledikleri birproje değil ama, sadece insanlar için değil, bütüncanlılar için hayati önem taşıyormuş bu yüksekteknoloji!”

Cemil ve Hasan beyler merakla “Ne demek olur ki ultrayüksek hassasiyet?” diye sordular.

“Mesela, ortamda, yani atmosferde , suda ve hattatoprakda bulanabilecek çok düşük orandaki madde,olgu ve olayları tespit etmek ve miktarlamak,tekrarlatmak gibi. Diyelim ki İstanbul'un ana sukaynağı Terkos gölüne bir tek kesme şeker attım. Su nekadar tatlanmış olur?”

“Aman Hoca Hanım...” dedi Cemil bey. Bu kadarcığı nefarkedir ki koskoca göl için? Hem de ne önemi olabilirki böyle bir tespitin?”

52

Page 53: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

“Kesme şeker için önemi yok tabii ki, ama Doktor Zekibey'e bir soralım bakalım, kesme şeker yerine birilerisiyanür, arsenik gibi daha bilmem ne bela nükleerzehirlerden bir kaşıkçık atılıverse, neler gelir sevgiliİstanbul halkının başına?”

Zeki : “Ancak madde, olgu ve olaylar dediniz, aslında,maddeyi anlamak kolay da olgu ve olaylardan kastiniznedir, birer örnek rica etsek?”

Neriman: “Şekerin tatlı olması bir olgu, göle şekeratılması bir olaydır elbette. Ancak daha geniş anlamdaalırsak mesela; iyi bir tiyatro oyunu veya grubununbütün vasıflarının toplamı ile bir olgular manzumesi, ooyunun belirli bir grup tarafında belirli bir seansdakisahneye konuş enstantanesi bir olaydır. Bahis konusugrup, mesela, bir workshop veya seminar vererekolgularının bir kısmını aktarabilir, oyunu sergileyerekde olay şeklinde kaydedilmesini sağlayabilir.”

“Kaydedilme derken ille de bir ses ve video kaydıyapılmış olmasını gereksinmiyoruz, oyunun bir seyircigrubu tarafından izlenilip, algılanması da bir kayıttır,kayda değer olması tabirinde kastedildiği gibi!”

Zeki bey hararetle, tasdik eder anlamda başını salladı.“Peki ne oranda hassiyetlerden bahsediliyor burada?”diye kendi adına biraz daha akademik seviyeli sorusunuilave etmiş oldu.

“Terkos gölü 5000m*2000m*10m yani 100 milyonmetreküp diyelim, kesme şeker 1 santimetreküp ya damilyonda bir metreküp... olsun. 0.000001/100000000lik bir orandan bahsediyoruz benim bu basit örneğimde.YüzMilyonMilyarda Bir... kolayca hesaplayabiliriz.”

Ama bir de okyanusları ve bütün atmosferi düşünün,bakalım: 0.00000000000001 gibi sayılar çok olağan,böyle sahalarda.

53

Page 54: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

“Telaffuz bile edemeyiz bu söylediğiniz sayıyı...” dedi,Hasan. Anneanne görünümlü emekli Fizik öğretmeninmatematik pratiğine hayranlıklarını ifade ederekten.

“Evet...” böylesine kocaman ya da küçücük sayıları pekseverim, ben... Ama matematikciler maalesef SONSUZve SIFIR diye sayı bile olmayan, tatsız tutsuz birtakımsayılar icat edip işin tadını kaçırdılar. Yoksa çok keyiflihikayeler anlatılabilirdi, bu konularda.

“Örneğin?” diye sordu, kurnazca Dr. Zeki bey. “Deminki örneğime devam edeyim, isterseniz” dedi,Neriman hanım... bilinen kainatımızı, bilinen en küçükatomaltı parçacıklarla tıka basa doldursak kaç taneciksığar dersiniz?”

“Bunu hesaplayabilsekdik, herhalde hemen Nobel fiziködülünü verirlerdi biz fakirlere...” dediler, Hasan veCemil beyler.

“O kadar zor değil canım...” dedi, Neriman ve hevesledevam etti: “Bildiğimiz epey bir şey var aslında. Bilinenkainat 10 üzeri 100 metreküp kadar, bilinen en küçükaltparçacık ise 10 üzeri eksi 100 metreküp hacminde.Oranlarsak 10 üzeri 100 / 10 üzeri eksi 100 = 10üzeri 200 ediyor. Yani 200 sıfırlı bir sayı...

Ancak gerçekte bu mekan, öyle kadar tıka basadoldurumuş filan da değil. Elektron'dan Protona,Kuark'dan süpersicimciğe kadar 100 den fazla değişikçeşitten, tüm uzayda, toplam olarak sadece 10 üzeri 82kadar (sayıda) atom altı parçacık çeşidi belirlenmiştir.Metreküp başına değil bir atom, sadece en küçük biraltparçacık bile düşmüyor. 200-82 = 118... yaniuzayımızın 10 üzeri 118 lik kahir bölümüalgıyabildiğimiz madde ve enerji parçacıkları cinsindentamamen boştur, BOŞLUKTUR.

54

Page 55: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Burada çok ilginç bir simetri olarak da, bizler, yanimemeli canlılar bu skalanın tam ortasına düşüyoruz,takriben bir metreküp hacimli objeler olarak...

Yani hacim olarak, bizim bilinen kainata oranımız ,bir altparçacığın bize oranı gibidir...

Ayrıca topolojimiz de bilinen kainatınki ile aynı gibi,ortasından sindirim kanalı geçen dışbükey bir gövde,yani, simit gibi, doughnut gibi bir şey, TOROID veyaTORUS da denilen...”

Zeki Bey: “Aman, anacığım, nerede öyle bir metreküphacimli insan?”

“Evladım bu gibi boyutlarda, hassas tartı değil,mertebe, kullanılır, order of magnitude yani, ama illede istersen insan yerine manda diyelim, onlar da çokyakın akrabamız... değil mi?”

Zeki biraz kızardı ama bir öpücük işareti göndererekdurumu idare etti.

Cemil: “Doğru ya, öyle muazzam 200 basamaklı sayılaryanında Bir'in, İki'nin lafı mı olur.”

Neriman bu gün kuru lafa papuç bırakacak niyette gibideğildi:“Neden 200 sıfırlı bir sayının o kadar muazzamolduğunu düşünürüz acaba? 201 sıfırlısı on misli, 202sıfırlısı yüz misli değil mi yani?... 200 sıfır bir ilk okulçocuğunun defterinde iki satır bile tutmaz... ya 2000sıfır? On altı bin, onaltı milyon sıfır, bütün defterlerisıfırlarla doldursak ortaya çıkacak sayıya ne diyeceğiz?”

“Matematikcilerin SONSUZ lafının salaklığı burada işte!Gerçekte ne SONSUZ ne de SIFIR boyutta hiç şey biryoktur ve en küçük ZAMAN veya MEKAN parçacığınıkaç kere ve de kaça bölseniz bile hiç bir zaman SIFIRbüyüklük elde edemezsiniz!

55

Page 56: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bütün bu kainatı da istediğiniz kadar katlayarak ya daçarparak, üstlendirerek milyarlarca haneli sayılarbulursunuz... fakat hiçbir zaman SONSUZ'aulaşamıyacağınız gibi! ”

Zeki gene dayanamadı: “Fakat;” dedi “Hiçbir fizikselkarşılığı olamıyacak olan böylesine büyük ya da küçüksayıların pratikde ne gibi önemi olabilir ki?”

“Pratik önemini şimdilik bilemem ama, fiziksel karşığıneden olmasın... hadi itiraz et bakalım, diyorum ki :Kainatların bütün atomaltı parçacıkları aslında eşdeğerönem ve detayda birer kainattırlar. Bütün bu kainatlarda ister dairesel, ister hierarşik ilişkiler içinde diğerbazı kainatlara ait alt parçacıklardır. Say bakalım kaçsıfırlı sayılar bulacaksın! Hiç de olasılık dışı değil busöylenenler!”

Hasan şaşkınlık içinde: “Peki bu kadar çok sayıdakikainatın hepsini bir tek tanrı mı yönetiyor, yoksa herbirinin kendi tanrısı mı var?”

Neriman: “Bildiğimiz kadarı ile bizim tanrımız bütünkitaplarında sadece ve tıpatıp bizim kainatımızla ilgilitalep ve tavsiyelerde bulunuyor. Halbuki benzer veyabenzemez diğer bütün kainatların muhakkak ve bir çokkonularda variasyonları, farklılıkları ve hatta tezatlarıolması gerekmez mi?”

“Örneğin, karbonhidrat bazının yerini silikon bazıalmıştır, pervanali hünsa canlılar 5000 santigradsıcaklıkdaki olimpik havuzlarda kükürt eriyiği içindeyüzme yarışı yaparlar. Su, onlar için siyanürden dahazehirlidir. Kainatlarının beklenen ömrü bir pikosaniye(bizimkinin 70 milyar sene) olsa da bize izafeten bineryıl filan yaşarlar!. Ee bizim ak saçlı ihtiyar böyledurumlardan hiç bahsetmediğine göre onların tanrılarıya değişiktir, ya da belki de hiç yoktur.”

56

Page 57: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Seyahat ve turizm hastası Cemil hevesle atıldı: “Pekiböylesine kainatlar arasında seyahat imkanları mevcutmudur acaba?”

Zeki bey konuya pek ısınmıştı: “Neden olmasın? Ancakmaddesel seviyede değil tabii ki. Madde ve enerjiyapıtaşlı vücudlarımız ait olduğumuz kainatın ayrılmazparçalarıdır. Seyahate giderken evinizin kapılarını,pencerelerini, lavobalarını, küvetlerini söküp berabergötürmüyorsunuz herhalde.“

Neriman hanım onaylayarak devam etti:

“Ancak bu günlerde özellikleri yeni yeni keşfedilmekteolan karaşık enerji (dark matter ve energy)muhtemelen supraüniverseldir. Yani, parçacıklardan,galaksilere, galaksilerden kainatlara kadar her yerin veher şeyin içini ve dışını kapsar, insan mantığının zorkavrayabileceği şekil ve seviyede özyinesel(recurvise)'dir.

Yani A,B,C..D iç içe iken uzak bir yerlerden dolaşarakD,C,B...A olarak da iç içe yansıyabilirler. Bilindikmadde veya enerji dalgalarından farklı olarak karaşıkenerji dalgaları alelade dört boyut yerine tam onbirboyut boyunca intişar ederler.

Bu yüzden mesela bildiğimiz ışık hızı gibi sınırlamalaratabi olmazlar. Büyük karşıtı küçük ve içbükey karşıtıdışbükey kavramları da dört boyutlu uzayımızınyanılgalarından ibarettir. Aslında evrenimizin bizikapsadığı kadar biz de evrenimizi kapsarız.”

Bu ilginç kavram Ressam Cemil bey'in pek hoşunagitmişti. Hemen bir görevliye kağıt kalem temin ettiripbir iki dakikada çizıktırdığı aşağıdaki resmi Nerimanhanıma göstererek “Böyle bir şey mi oluyor yani?” diyesordu.

57

Page 58: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Neriman hanım bu basit resme hayranlıkla bakarak“Bilim insanlarını izah edebilmek uğruna günlerceuğraştıran bir konuyu gerçek bir sanatçı iki dakikadaresmedebiliyor bir kağıt parçasına!” diyerek resmielden ele dolaştırdı ve devam etti:

“Halihazır kainatımızın dış sınırlarından taşıp herhangibir saç telinizin ucundaki daha büyük bir kainattan geridönebilirsiniz, zaman, mekan, madde, enerji, sayı, ya damiktar'a tabi olmaksızın. Nasrettin Hocamızın ağaçtanöteye giden yolu gibi. Öylesine marifetlidir işte bukaraşık enerji dalgacıkları.

Bizler de maddesel vücutlarımız vasıtası ile bu karaşıkenerjiyi modüle ederek, yani bir nevi dalgalandırarakvarlığımızı idame ettiriyor olabiliriz. “

“Karadenizin bir köşesinde şu an dünyaya gelen minicikbir hamsi yavrusu düşünün. O, kocaman olup da,kendisini bir kızgın bir tavada kızartılmış olarakbulacağı ana kadar, kadar hoplayıp, zıpladıkcahayatcığının her zerresini temsil eden ve karaşık enerjiolarak kodlayan bir dalga trenciği yaratır, Karadenizindiğer coşkun dalgaları arasında. Bu “trencik” genlik

58

Page 59: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

olarak ne kadar zayıflarsa, zayıflasın hiç bir zamansıfıra indirgenmeden bütün okyanusların bütündalgalarına binerek ( süperpoze olarak) kainatın enuzak köşelerine hiç durmaksızın intişar (propogate)eder. Karaşık enerji okyanusu zaman ve mekana tabiolmaksızın bütün kainatların içlerini ve dışlarını kapsarve büyük patlama dediğimiz olaylar bu okyanusunşıpırtı ve çırpıntılarından ibarettir”

“Bu dalga trenciği kendisi çoktan bir laz kız veyadelikanlısının midesini boyladıktan çok sonraları bilebizim hamsiciğin bütün “design” bilgi ve kodlarını ihtivaeder. Öyle ise, uygun teknoloji ve ortam kullanarak vemesela o ortamdaki alt parçacıkları yenidendüzenliyerek bizim yaramaz balıkçığı hayatınınherhangi bir devresinde tekrar gerçeğe çıkarmak, onoktadan sonraki hayatını tekrar yaşatmak mümkünolmalıdır, zannımca, hem de bir çok yönden farklıolabilecek yepyeni bir hayat!”

“Ve hatta sadece temel özelliklerini veya olgularınıtekrar kullanarak detay parametreleri değiştirmek vedüzenlemek suretiyle bizim hamsiyi bir balina, birtransatlantik veya bir gezegen formatında yenidengerçekleştirmek niçin mümkün olmasın? Bu durumdasorumuz şudur: Asıl hamsi hangisidir? Tavadaki mi,yoksa dolaşıp duran dalga trenciği mi?”

“Böylece, istenilen bütün hayatları istenilen herhanginoktalarında kopyalıp, değişik ortam ve şartlar altındadevam ettirmek mümkün olmalıdır. Hatta bir kaçdeğişik hamsiyi, hamsi veya deveyi, ve insanı birleştirikyepyeni yaratıklar ve senaryolar üretmemiz çok da zorolmamalıdır.”

“Belki de hamsinin bazı olgularını filtrelip, seçerekmevcut canlılara AŞILYAbiliriz. Da Vinci'nin zekasınıBanu Alkan Hanım’a veya Kemal Atatürk'ün dehasınıbağzı politikacılarımaza aşılayabilseydik...”

59

Page 60: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Hasan Bey: “Birincisi belki olabilir ama ikinci aşınınkatiyen tutmayacağından kesinlikle emin olabiliriz!”diye heyecanla atıldı.

Neriman: “Maalesef haklısınız, herhalde ama,Karadeniz dalgalarının bağrında doğmamış olsak dabiz insanlar dahi bahsettiğim karaşık enerji dalgacıklarıolarak kainat, kainat dolaşabilir, ve türlü kainatın lokalşartlarına intibak edebiliriz...

Ulaştığımız her yeni kainatın parçacıklarını yenidendüzenliyerek (konfigure ederek) oradaki cinsdenvücutlar edinmek suretiyle oralarda da varolabiliriz...”

“Unutmayalım ki bu parçacıklar da bizzatihi bağımsızkainatlar olduklarından onlara tümden sahip çıkmamızsöz konusu değildir. Sadece bazılarını kendi aralarındayeniden düzenlemek suretiyle, hani kardan adamlaryahut lego tipi oyuncaklar yaparcasına vücutlaşmamızsöz konusu olabilir...”

“Şu anda sahip olduğumuz teknolojiler bu cins işlemleribaşarabilmek için elbetteki yeterli olmaktan uzak kalır.Ne olguları ne de olayları mutlak doğruluk (accuracy),hassasiyet (sensitivity), çözünürlük (resolution) altındaalgılayıp, kaydederek tekrarlatacak imkanlara sahipdeğiliz. Ama bu bir sorun da değil. Sevgili kainatımız bucins işleri şimdilik de olsa bizler için yapa gelmektedir,bütün işlerin başından beri. Nasıl diyecek olursanız,biraz evvel bahsettiğim karaşık enerji dalga trenciklerisayesinde tabii ki. Mutlak eşdeğerlik taşıyan butrencilikleri yakalayıp, işletebilecek teknolojilerigeliştirdiğiz günlerde en azından Büyük Patlama'danberi olagelen bütün olgu ve olayları aynen tekrarlatmakmümkün olacaktır. Zaten içinde yaşadığımızı sandığımızbu kainat bahsettiğim karaşık enerji okyanuslarının birholografisinden ibarettir, yani biz, bu gördüklerimizdeğiliz aslında!”

60

Page 61: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Hasan hınzırlık etmek istedi: “Peki... şu anda benimdüzenimdeki parçacıklardan biri olan bir kainataseyahat etmek istersem!”

Neriman: “Bir karaşık enerji dalgacığı zamana vemekana tabi olmadığından istediği kadar büzülebilir(shrink) veya genleşebilir (expand). İlave yedi boyuttandolaşarak zamanı yavaşlatıp, durdurabilir, mekanlararasında kısa devreler gerçekleştirek sıfır zamandakainatın bir ucundan diğerine ulaşabilir...“

“Parçacık boyutlarının altına inerek (mikrokozmoz)kendi parçacıklarımızın kainatlarına intikal edebilir,kendi kainatımız boyutlarından taşarak komşukainatlarımıza (makrokozmoz) atlayabiliriz.

Büzülerek ya da genleşerek erişilen bu kainatlareşdeğer üyeler olduklarından aralarında büyüklük yadaküçüklük ilişkisi yoktur. Hatta büzülerek ya dagenleşerek ulaşacağımız kainatlar aslında üst üsteçakışabilir ve daha da hatta aslında bizzat aynı kainatolabilir (dairesel ilişki)...

Gücenmeyin ama, böylece, insan mantığının temelaksiyomu A, B den büyük, B de C den büyük ise A,C den büyüktür aslında dünyamıza has bir akılyanılmasından ibarettir.

Dairesel bir konfigürasyonda Soyut bir Saat 17, Saat16 dan bir saat sonradır ama yirmiüç saat önce de değilmidir aynı zamanda?”

Cemil beyin aklı hala tanrısız kainatlar lafına takılmıştı:“Hoca hanım, tanrının olmadığı yerde kaos hakim olmazmı?” diye çekine, çekine sordu.

61

Page 62: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

“Elbette olur, fakat bazen kaos da gayet düzenlikainatlar yaratabilir, hatta mecburen yaratır. Hesapkolay, verilen herhangi bir büyük patlama enstantesinitakiben enerjinin maddeye, basit atomların komplexmoleküllere, amino asitlerin DNA zincirlerine, basitcanlıların, bizlere, tesadüfen dönüşme ihtimalleri, --kibu ihtimallerin herbiri ayrıca ve kolaycahesaplanabilir-- üst üste değerlendirilirse ortaya 10üzeri 600 gibi bir sayı çıkıyor!”

Zeki bey: “Sanırım yine küçümseyeceksiniz bu muazzamsayıyı!”

“Günlük yaşantımız için oldukça büyük bir sayı. Amayine de bir ilkokul defterinin yarım sahifesini biledoldurmaz anlattığım gibi, bu altıyüz basamaklı sayı...Manası ise gayet açık: her 10 üzeri 600 BüyükPatlama’da bizimkine benzer bir kainat kendiğindenoluşabilir, plansız, programsız, tanrısız!. 10 üzeri 601 patlamada 10, 10 üzeri 602 patlamada 100, 10 üzeri 609 patlamada bir milyar başıbozuk kainat!”

Cemil Bey pek de ikna olmuş gibi gözükmüyordı:

“Her ne olursa olsun yine de ortada akıllı birmekanizma var, bana sorarsınız. Tümüyle birbaşıbozukluktan bahsedemeyiz... Bu kadar büyüksayılardaki Büyük Patlamalar ve arkalarından şaşmazbir sırayla takip eden titiz mekanizmalar “tümüylerastlantısaldır” diyebilimiyiz?. Örneğin, Evriminsonuçları tamamen tesadüfidir, diyebilsek bile Evrimmekanizmasının bizzatihi kendisi için ne demeli?

Yani bir değirmenin kendisi, öğüttüğü undan daha az mıönemlidir?

62

Page 63: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Büyük Patlamaları takiben Zaman neden belli bir yönçizerek ilerleyerek akıyor? Ortada bir ressam, birtuval, bir palet zaten varmış gibi görünüyor, O ressamyaptığı her tabloyu onaylayıp satışa çıkarmasa dahi...”

Neriman hanım kurnazca gülümsedi, cevabı hazırdı:

“Böyle düşünülür çoğu zaman, bir yaratıcının ille demevcut olması gereğinin ispatı maksadı ile.Değirmen ve un yerine bilgisayar ve program yada hardware ve software örnekleri de seçilirsıklıkla. Aslında bu ikiye ayrımın hiç de önemiyoktur. Herhangi bir bilgisayar tümüylehardware(donanım) ya da tümüylesoftware(yazılım) olarak gerçekleştirilebilinir,bilenlerin bildiği gibi. Benzer bir yaklaşımlakainatın şaşmaz düzeninden, hayranlıkvericiliğinden, çiçeklerin, böceklerin güzelliğindenve dolayısıyla ille de bir yaratıcının hazır ve naazırolması mecburiyetinden bahsedilir, ama yine de bumuhteşem yaratıcıyı yaratan daha da muhteşemyaratıcının kim olduğu sorusu cevapsız kalır herseferinde.

Bazı anlı şanlı bilim insanları bile bu işi hesaba vurupbizimkine benzer kainatların ortaya çıkması içingereken inanılmaz koşul ve rastlantıların imkansızlıkderecesini savunur dururlar. Bu cins hesaplamalar ikiönemli sebebden ötürü hiç bir geçerlilik taşımazlar:

İlki, zaten gerçekleşmiş olayların gerçekleşmeihtimalinden bahsedilemez, milli piyangoyu kazanmakçok zordur ve fakat her defasında birileri kazandığınagöre imkansız hatta değil ve hatta yüzde yüz garantidir.

İkincisi, önemli olan gerçekleşme ihtimali değil,gerçekleşme ihtimalinin deneme sayısına oranıdır,kazanma ihtimali milyonda bir ise ve bir milyar kereçekilişe katılırsanız bin keresinde büyük ikramiyekazanma şansınız vardır.

63

Page 64: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Çok büyük sayıda Büyük Patlamadan ise çokbüyük sayıda istediğimiz her türlü, bu aradabizimkinin tıpa tıp aynısı kainatlar doğabilir...

Diğer bir açıdan da söylenebilecek epey şey var aslında.Evrimin nihai gayesinin biz homosapienlerolduğundan niye bu kadar eminiz ki? Kainatımızhenüz 14 milyar yaşında. Beklenen ömrü ise 70 ila100 milyar sene. Bizler kürre-i arzı patlatmayı yada yaşanmaz hale getirmeyi başaramazsak dahakimbilir ne üstün varlıklar çıkabilecek önümüzdekibinlerce asırda. Yaratıcı bir zamanlar dinasorlarayapmış olduğu gibi bizim soyumuzu da tüketipbaşka bir türle devam edebilir yola, mesela Ebolavirüsleri bile bizler gibi egoist ve riyakar birtürden daha uygun görünüyor, tanrının enmuhtemel nihai gayesi olan her türlü madde veenerjiden ari kendine yoldaş, eşdeğer tanrısalvarlıklar evirmeye...”

Cemil Bey'in sanatçı hayal gücünü susturmak mümküngözükmüyordu:“Kuantumun belirsizlik ilkesine nedemeli öyle ise, Einstein'ın reddettiği gibi Tanrı zaratar, kumar oynar mı? Oynayabilir mi? Tanrının attığızarın sonucunu kararlaştıracak olan kimdir? Tanrınınyarattığı her kainat yokdan var olup, sonunda yokolduğuna ve kendi zamanını ve mekanını da O kainatınkendisi yarattığına göre her kainat sadece kendi içindemevcuttur, dışarıdan bakıldığında hiç bir şey YOK tur,hiç var olmamıştır. Tanrı hiç bir şey yaratmamıştır.Yaratamaz. Aksi takdirde kendisi ile çelişmeyemahkumdur.”

Zeki Bey tekrar itiraz hakkını kullandı: “Yaratıcınıngücü sonsuzdur demek her ne kadar zor anlaşabilir birkavram olsa da, bu kendisinin kendisi ile çelişmeye bilemuktedir olduğu manası da taşıyabilir. Aksi takdirde bizinsanlara serbest irade bahşetmeye bile muktedirolamayacağı manası da çıkardı.

64

Page 65: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Her şeye muktedir demek her şeye muktedir demektir.Kendine rağmen olmaya ve bir şeyleri kendisindenbağımsız kılmaya dahi.”

Neriman takdir içinde gülümseyerekten:“Biraz kelimeoyunu gibi oldu ama ne yapalım!” gibilerden devam etti.“Zaten hakiki POZİTİF BİLİMİN mutlak kararı herzaman şu olmuştur”:

BU KAİNATI YARATAN BİR TANRININ NE VAROLDUĞUNU İSPAT ETMEK MÜMKÜNDÜR, NE DEVAR OLMADIĞINI İSPAT ETMEK MÜMKÜNDÜR.

Ya da...

BU KAİNATI YARATAN BİR TANRININ VAROLDUĞUNU İSPAT ETMEK DE MÜMKÜN DEĞİLDİR,VAR OLMADIĞINI İSPAT ETMEK DE MÜMKÜNDEĞİLDİR.

Cemil bey “henüz ikna olmuş değilim” gibilerden:“Bence,” dedi. “bu kolayından bir kaçış manevrasıoluyor. Bilim dünyasının daha kararlı ifadeler serdetmesorumluluğu yok mudur, yani?, Büyük Patlamalarıtakiben Zaman neden bir yön çizerek, ilerleyerekakıyor? Nedensellik olmasa herşey olduğu yerde takılıpkalmaz mı? Zaman ve nedensellik sıkı sıkıya birbirinebağlı değil midirler? Nedensiz kuş uçmaz demez miyizhep?”

Neriman hala bu meydan okumayı derhal üstüne alındı:“O halde,” dedi, “Hodri meydan... biraz daha derineinelim, bakalım: İnsan beyninin en önemli mekanizmasısayılan nedensellik ilkesi hakkında --aslında kuantumfizikçileri tarafından zaten oldukça ciddi şekilde tahripedilmiş bulunmakta ise de-- yeni bir soru işareti dahavereyim sizlere..”

65

Page 66: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kainatı, başlangıçta hiç bir şeyin var olmadığı bomboşbir tuval değil de herşeyin başından, sonuna kadar veolup bitmiş halleri ile zaten mevcut olduğu dopdolu birtablo olarak görmek çok daha akla uygundur.

Gerçek dediğimiz şey İnternet’ten indirip izlemekteolduğunuz –-aslında zaten başından sonuna kadartümüyle peşinen kayıtlı-- bir film gibi birşeyden ibaret.Başka seçimler yaparak başka hayatlar yaşayamazsınız.Sadece başka filmler izlersiniz. Ünlü Pİ sayısı da bununispatı işte.”

Cemil bey: “Sanırın bu Pİ sayısı geometri derslerindegeçiyordu. Çizilebilinecek bütün dairelerin çevrelerininçaplarına oranı! Peki ama kainatımızla ne alakası var bugarip sayının?”

Neriman: “Bu garip sayının dev bilgisayarlarkullanılarak şimdiye kadar ilk 30 milyon hanesihesaplanmış... Ancak ispat edilmiş bulunuyor ki buhesap hiç bitmeyecek ve herhangi bir noktadan sonrabir tekrarlama kalıbına girmeyecek. Bu bakımdanbilinebilinecek her bilginin, hesabın, formülün, resmin,müziğin, kitabın, filmin ve benzerlerinin bu sayınıniçinde gerekli çözüm anahtarları ile beraber kodlanmışolarak kayıtlı bulunması gereğine inanmaya mecburuz.

Ayrıca sadece tüm bir daire değil en küçük bir yayparçası, bir kıvrımcık bile PI sayısını hemen ortayaçıkarır.” Süpersicimcik teorisi evrenin dokusunun analog değildigital yapıda olduğunu anlatır. Mekan üç yönde yanyana dizilmiş minicik odacıklara benzer şekilde oluşur.

Bu bakımdan, her defasında kalan yolun ancak biryarısını daha kat'erek yol alabileceğimizi ve yine de herdefasında geriye kalan son yarımın hiç bitmeyeceğinive bu bakımından hiç bir yolculuğun menziline ulaşmakgibi bir şansının olmadığını iddia eden ünlü klasik

66

Page 67: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

paradoks da geçerli değildir, çünkü en son kalan parçaartık ikiye bölünemez ve bir odacıktan yan komşusunaancak tek adımda zıplayarak geçiş yapılabilir.

En küçük mekan mesafesini ve en küçük atom altıparçacıcıkların boyutlarını PLANCK sabiti denilen onüzeri eksi otuzbeş mertebesindeki sayı belirler. Busayı ancak hesap yolu ile bulunabilmiş bir sabittir,fiziksel olarak bu kadar küçük boyutlara erişebilmemizmümkün değildir. Neticede en küçük mekan odacığınınboyutları 10 üzeri eksi 35*35*35 metreküp olarakhesaplanır.

Zaman boyutu da diğer üç boyut gibi ancak bir noktayakadar bölünebilirlik gösterir. Zaman ve mekandakikayan süreklilik algımız, tıpkı sinema filmiseyrederkenki göz yanılması gibidir. İlginç bir şekildeburada da yine Planck sabiti önem taşır. 10 üzeri eksi43 saniyeden küçük bir zaman parçacığı yoktur, bunoktada saatin ibresi kayarak değil tıklayarak döner.

Basit bir hesapla, bir takvim yılı 60*60*24*365 kere10 üzeri 17 saniye, yani takriben 10 üzeri 60 Planckzamancığı oluşturur. Bu günlerde kainatımızın 14milyarıncı yaşını yani 14*10 üzeri 60 ıncı Planckzamancığını yaşamaktayız. Kainatımızın beklenen ömrüise 100*10 üzeri 60 yani takriben 10 üzeri 61 Planckzamancığı olacaktır.

Elektron'dan Protona, Kuark'dan süpersicimciğe kadar100 den fazla değişik çeşitten, 10 üzeri 82 kadar(sayıda) atom altı parçacık çeşidi belirlenmiştir.

Zaman ve mekan adres uzaylarını birleştirirsek 100milyar senelik kainatımız 200+61=261, 10 üzeri 201binerbilgilik bir adres uzayına ultra seyrek olarakserpiştilmiş 10 üzeri 82 süpersicimcikden (haniya pixelgibi) ibaret bir digital mültimedia objesinden ibaretolur.

67

Page 68: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bu çok büyük bir obje midir? Neye oranla?Kozmolojide büyük ya da küçük kavramlarışaçmalıktan başka bir şey ifade etmezler.

Sonsuz güçe sahip bir yaratıcı yukarıda hesapladığımızsayıda süpersicimciğini eteğine doldurup sıfırcasaniyede (Fermi-Dirac fonksiyounu, merhum TarıkHoca'ya selamlar) yukarıda hesapladığımız adrestarlasına isteği biçimde serpiştirerek ilk anından sonanına bütün kainatımızı bir defada yaratmış olabilmişolmalıdır.

Bir Süper yaratıcıya da zaten böylesi yakışır. İşingaribi bu eylemi içinde bulunduğumuz andan sadece birsaniye önce gerçekleştirmiş de olabilir. Yani 14 milyaryıllık evren tarihi de belki de beyinlerimizeyerleştirilmiş sinema filmlerinden ibarettir.(Keşkeelimizde kafi büyüklükte harddiskler olsa dayaşadığımız! güzel anların backuplarını alabilsek!)"

Sadece Karaşık Enerji tümüyle süreklidir ve analogolarak bükülüp dalgalanabilir. Sayısallığa tabi olanmaddesel kainatların, zamanların, mekanların sınırlarınıtanımaz. Büklümlerinde ise Pİ sayısını yani olabilecekher türlü öge, olgu ve olayın yanılmaz reçetelerini taşır.

Nedensellik takıntımız, kainatı hep bir mutlak yoklukile başlatıp her türlü uzay, zaman bilgi, enerji vemaddeyi müteakiben ilave etmek gibi zor bir yaklaşımıdoğuruyor. Aslında, söylediğim gibi hiç de akla uygundeğil bu yaklaşım. Şöyle ki: Bomboş, -ya da sadecekaraşık enerjiden olaşan- ve tümüyle düz ve tekdüze biruzay ile işe başladığımızı düşününelim. Ya da "Bu cinsbir evren zaten ezelden beri vardı" diyelim. Ancakböylesi bir evren maalesef hiç bir işe yaramaz. Başını,sonunu, topolojisini, geometrisini tarif etmek mümkündeğildir. İçini veya dışını, içinde veya dışında herhangibir referans noktasını tespit edemeyiz.

68

Page 69: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Böylesine bomboş bir evren ölçü, sayı, miktar, şekil,zaman kavramları taşıyamaz. Algılıyabildiğimiz cinsdenenerjiler üretip, maddeler yerleştiremeyiz. Orada daolamıyacağımız için bu evrene bir isim dahi veremeyiz.

Bu 'kozmotik tuval' -kaçar boyutta olursa olsunlar-sadece tümüyle mutlak düzlerden oluşur vekusursuz yapısının elde edilebilmesinin sınırsızzorluk derecesine rağmen herhangi bir bilgi kırıntısıasılabileceği hiç bir çengeli yoktur.

En mantıksal ve mümkün topoloji ise kendi üzerinekapalı bir eğriliktir ve küçücük bir eğrilik bilebahsettigimiz sınırsız bilgi taşıyan Pİ sayısını hemendoğurur.

Kitab-ı mukaddes Tanrı kainatı kendi imajındayarattı der. Böyle bir selfie için karaşık enerji ortamını-belki de bir tek karaşık madde bozoncuğu (parçacığı)kullanarak- birazcık kıvırtması yetmiş olmalı. ÖyleBüyük Patlamalara filan hiç ihtiyaç yoktur. Sıfıra enyakın büyüklükteki bir yay parçacığı bile Pİ sayısınıhemen doğurur ve tarif eder. Pİ sayısı ise ezeldenebede, mümkün olan bütün evrenleri mutlak surettegerçekleştirir. Yani bu bitmez tükenmez bu sayımümkün bütün kainatların DNAsıdır. Zeki bey: "Sanal veya sayısal anlamda haklı olabilirsiniz,ama gerekli fiziksel gerçekleştirmeyi, yani bilgininmaddeye ya da enerjiye dönüştürülmesini -ne denklikapsamlı olsa da- bir sayının içinden çıkarabilmek nasılmümkün olur ki? Bir yemek kitabının içinden çikolatalıpastanın çıksa çıksa sadece tarifi ve fotoğrafları çıkar?"diye bir itiraz geldi.

"Yemek kitabı sınırlı bir objedir. Pİ sayısı ise atom altıseviyedelerden başlayarak ve karaşık enerjikıvrımlarından hologramlar yansıtarak tüm uzay-zamanevrenini ortaya çıkaran muhteşem bir mutfak gibiolmalıdır." diye düşünülüyor... son zamanlarda...

69

Page 70: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

"Peki bu mutfakta bir şef, ya da baş aşcı vardır!" da mıdeniyor?

"Olabilir de deniyor, ille de gerekmez deniyor, evvelcekonuştuğumuz gibi!"

Yani bu mutfağı biz -aşçı yamakları?- serbest irademizile yönetiyor mu oluyoruz?

"Maalesef bu modelde serbest irade anlamında pek birşey yok... Ünlü sayımız ortaya çıktığı anda tüm kainatsonuncu saniyesi ve sonuncu zerresine kadar tespitedilmiş oldu. Bilemeyiz ve hesaplayamıyız ama herbirimizin tüm hayat oyunu bilmem kaç katrilyon kerekatrilyon üzeri katrilyonuncu hane itibari ile şifrelenmişve kaydedilmiştir. "İki kere iki dört eder" indeğişmiyeceği gibi hiç bir dairerinin çevresinin çapınaoranı da değişmez!

Ancak bu kayıt düz bir çizgi değil de, dallanan veyapraklanan bir ağaç ağıdır (tree network). Herdefasında gövdeden veya herhangi bir düğümden(node) başlayarak yukarılara doğru süzülür, herhangidüğümden ya da -şanslıysak- bir yaprağın ucundanağacımızı terkederiz. Ağaç hiç değişmez, bizimyaptığımız yolculuk algılaması değişir. Bu bir reinkarsondeğildir. Sadece aynı hayatın -oldukca- değişikversiyonlarını algılamaktır. Mutemelen söz konusu olanserbest irade değil de bir cins idmandır. Bünyesindetaşıdığı cezalar ya da ödüller uyarınca bu ağaca sadecebir defa mı yoksa değişik izler boyunca defalarcatırmandığımızın -kolayca- farkında olamayız.

Yaşamış, yaşamakta ve yaşacak olan tüm ağaçlar çokboyutlu bir orman teşkil eder. Ormanda gezinenlerormanı değil de birbirlerinin gezintilerini etkilerler.

70

Page 71: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Birbirlerine yakın ağaçtakiler daha sık, diğerleri belkidaha seyrek... Fakat bazı özel gezginler çok daha genişçapta ve daha derin etkilerler ormanın bölgelerini. AdolfHitler ya da Cengiz Han, Thomas Alva Edison, İsa Mesihgibileri.

Komşu masadan kulak misafirliği yapmakta olansumma-cum-laude MIT diplomalı, genç bir bilişimmühendisi lafa karışmaktan kendini alamadı: "Kesinliklemümkün olamaz öylesine başıboş bir topoloji... Değilinsan mantığı en basit bir bilgisayar modülü bile derhalya kısır döngü (cyclic error!) ya da yığın taşması (stackoverflow!) hata mesajı verip de hemen pes eder!!

Gencin masasının başında oturan elektronik grup lideriyaşlıca mühendis --gençlerin dinasor tabir ettiğicinsden-- kaş-göz işaretleri ile gencin gereksizmüdahalesine engel olmaya çalıştı: "İstenildiği sayıdaçoklu işlem yapabilen sistemler alternatif topolojilerkullanıp algoritmalarında gerekli genelleştirmeleriyapabilirler. Ben babamın beşiğini sallar ikentekerlemesine karşı çıkacak taze bir çocuk beyninehemen hiç rastlanmaz değil mi?”

Cemil beyin kafası iyice karışmış gibiydi: "NerimanHanımcığım... Bazen iflah olmaz bir ateist, bazen deevliyaların bile kıskanacağı dindarlıkta bir mümin gibikonuşuyorsunuz..." dedi.

Cevap ciltler değerde iki cümleden ibaretti:

"Ne biri, ne öteki.."

"Sadece fikri hür, vicdanı hür bir bilim insanıyım!"

71

Page 72: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Cemil Bey tabağındaki Gaziantep'den özel olarak getirtilmişve halis Afyon manda kaymağı ile bezenmiş, Maraşdondurmalı, antep fıstıklı çıtır baklavadan bir çatal daha aldı.;“Yine de bu lezzette bir taam bulanabileceğini sanmıyorumbahsettiğiniz o milyarca sayılardaki kainatların hiç birinde...ya da PI sayısının filan içinde...” dedi.

O da paleti hür, fırçası hür bir sanatçıydı.

***********************

72

Page 73: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Klinik personeli yemek masalarında “iş” konuşulmamasıdisiplinine her zaman riayet ederdi. Yine de“dışarlıklılar” için ayrılan yanyana iki yer uzun masanınuzakça bir köşesinde bulunuyordu.

Klinik sahiplerinden Dr. Selda Güneşli o akşam üstü birkokteyle davetli olduğundan üzerinde bir işyeri öğle yemeğiiçin fazlaca frapan kaçacak bir kıyafet vardı. Bu yüzdenüzerine her zaman arabasında bulundurduklarından beyaz birdoktor önlüğü geçirmişti.

Alman mühendis hala bir gün evvel Granville anlattığı süperüstü süper zeki Türk adam olayına odaklı idi. Ancakmesleğinde ketumiyete riayetin önemini sonradan hatırlamışolan Granville bir gün önceki serbest boşboğazlığından ötürüepey pişmanlık duymaktaydı. Nitekim Gunter laf arasında gibi“Hangisi bu Fransa'dan getirdiğin uzman nörolog-psikiyatrisdoktor?” diye sorduğu zaman, topu taça ataraktan, durumubirazcık sislendirmek maksadı ile yanlış doktoru yani Dr.Anette Lenski yerine Dr. Selda Güneşli'yi işaret etti.

Günter için garipsenecek hiçbir durum olmadı, çünküaralarında Fransızca konuşmakta olan iki bayandan beyazönlüklü ve sarışın olanı, sivil giyinişli esmer bayana kıyaslaçok daha Fransız görünüşlü idi.

Günter gerekli bilgiyi aldıktan biraz sonra saatine göz atıp“bir telefon etmem gerekiyor” tavrıyla ayaklandı ve lavaboyadoğru yönlendi. Üzerindeki anlık dikkat dağılıncaya kadarbekledi. Kendi imalatı, konuşur pozisyondan bile kalitelifotoğraflar çekebilen telefonu ile Dr. Selda'nın ve birazcıkyandan bile olsa Granville'nin birkaç poz fotoğrafını çekti.

Fotoğraflarları kısa bir notla beraber Berlin'deki bir temizlikfirmasına 4G olarak yolladı. Konu hakkındaki detaylı bilgiyi iseşifreli olarak daha kahvaltı bile etmeden önce, Granvilleuyumakta iken, aynı adrese zaten postalamış bulunuyordu.

73

Page 74: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Yarım saat kadar sonra, henüz kahveler içilmekte iken,lokantanın karşısında, biraz ilerideki park yerine içindeşöforler dahil dörder kişi olan iki lacivert minibüs yanaştı.Lokanta ve etrafı hemen göz hapsine alındı. O andan itibarenDoktor Selda Güneşli ve Avukat Granville 24/7 takip vegözlem altında olacaklardı. **********************

Granville ilgili bütün evrak va malzemeyi uygun şekilde teslimaldı ve kliniğin servis arabalarından biri ile hava alanınabırakıldı. Saat 8.30 da Paris'e doğru havalandılar. Bir buçuksaat kadar sonra Sırbıstan hava sahasına giren uçakBelgrad'ın kuzeybatısındaki geniş ovalar üzerindeyken anidenradardan kayboldu. Garip bir şekilde aşağıdaki dümdüzarazide herhangi bir enkaza rastlanmadı. Ancak Granville ogünlerde Paris'e ulaşabilmekten çok uzak kaldı.

**********************

Zeynep Fransız Doktorları Türk Doktorlara emanet ettiktensonra Neriman Hala ile Hasan ve Cemil Bey'leri de teslimalarak, evvelce kiralanmış olan minibüsü kullanarak kliniktenayrıldı. Hasan ve Cemil Beyleri Narçiçeği Sokaktaki mütavazieve bırakarak Hazerfan Çelebi Havaalanı'na saat 9.00civarında ulaştılar. Kiralık minibüsü ilgili firmaya iade ettiktensonra onları Bodrum'a götürmek üzerine gelmiş olan Ali veAliki'ile buluştular. Dönüş yolunda hep Hasan ve CemilBeyler'den konuşuldu.

**********************

74

Page 75: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ertesi gün henüz kahvaltı sofrası esnasında Dr. SeldaGüneşli'nin telefon ettiği Topkapı Sarayının yeni müdüresiDoçent Dr. Ayşegül Sencanlı, liseden sınıf arkadaşı ve kankasıolmak hasebi ile hemen o gün saat 11.00 de randevü verdi.Ayşegül hanımın yegane şartı, misafiri olacak iki bayandoktorun öğle yemeğini için de sarayın yakınındaki KonyalıLokantasında kendisine katılmaları idi. Dr. Anette İstanbul'aher gelişlerinde -ki bu en az beşinci defaydı- sarayın haremdairesini görmek istemiş ancak zamanlama konusunda başarılıolamamışlardı. Bu seferki kolay çözüm onu çok mutlu etti.

Ancak daha kahvaltı bitmeden gelen yeni bir telefon işleribiraz aksattı. Dr. Selda çok yakındaki başka bir hastanedetedavi gören ve hemen ameliyata alınacak olan önemli devletmemuru bir hasta için çok acil konsültasyona çağrılıyordu.“Hayır.” diyebilme şansı yoktu. Öte yandan saat neredeyse onolmuştu ve saraydaki buluşmaya yetişmek için vakit güçbelayeterliydi.

Selda, Anette'i kliniğin makam arabası ile Topkapı Sarayıistikametine yolladı. Kendisi de “sabah rehavetini de böyleceüstümdem atarım” diye düşünerek sadece bir-iki sokakötedeki hastaneye yürüyerek gitmeye karar verdi.Konsültasyonu çabucak bitirip oradan bir taksiyle sarayayetişmeyi planladı.

Beş dakika içinde yolu nerede ise yarılamışken üzerindeyürüdüğü kaldırıma lacivert bir minibüs yanaştı. Dört-beşmetre ileride durup kaldırım tarafındaki geniş sürgülü kapısınısonuna kadar açtı. Aynı anda Selda sol kalçasında bir batmave yanma hisseder gibi oldu. Üç adım daha atamadandizlerinin bağı çözüldü, yığılmak üzereyken arkasından hamleeden eli sessiz uyuşturucu tabancalı adam sağ koluna girdi.Minibüsün içinden uzanan başka biri de sol kolundan tutupbayan doktoru içeri aldı ve sürgülü kapıyı çarparcasınakapattı. Araç hızla harekete geçip hemen gözden kayboldu.

**********************

75

Page 76: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ayşegül Hanım Fransız misafirine kırk dakika süreyle haremdairesini bizzat gezdirip geniş izahat verdi. Yemek saatineancak 10-15 dakika kalınca Selda Hanıma telefon edip dahane kadar gecikeceğini sorma kararı aldılar. Ancak telefonaulaşmak mümkün olmuyordu . “Konsültasyon henüz devamediyordur.” diye düşünerek 12.15'e kadar beklediler. Yine deolmadı. Saat yarımda lokantaya geçip yemeğe başlamakzorunda kaldılar, zira her ikisinin de müteakiben başkarandevüleri de vardı.

Soğutulmuş beyaz şarap eşliğinde beğendili kebap olağanüstülezzetliydi, fakat öylece huzursuz bir bekleyiş yüzünden pekde keyfine varamadılar. Saat 13.30'u bulunca, Anette öğleyemeği için civardaki ünlü köfteciyi tercih etmiş olanşöförünü geri çağırıp kliniğe dönmeye karar verdi.

Klinikde Dr. Zeki karısının saraya hiç gitmediğini duyuncaderhal konsültasyonun yapılmış, bitmiş olması gerekenhastaneye telefon etti. Selda Hanımın hastaneye de hiçuğramamış olduğunu öğrendi. Telefonuna da ulaşılamıyordu.Hep beraber seferber olup klinik ve hastane arasındakibölgeyi birkaç defa taradılar. Doktor Selda Hanım buharlaşıpuçmuş gibiydi.

**********************

76

Page 77: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Granville'in tek yolcusu olduğu Cessna uçak İstanbul'danhavalanalı iki saat kadar olmuş, Sırbıstan hava sahasındaBelgrad'ın kuzeybatısındaki geniş ovaların semalarındaseyretmekteydi. Hava kararalı epey olmuştu. Aniden soltarafta, pilot kabinin hemen üstünde, tehditkar tavırlı birMig16 avcı jeti belirdi. Savaş uçağının pilotu gözle görülecekkadar yanaşmış, sağ eliyle aşağıdaki belli belirsiz pistışıklarını gösteriyor ve telsiz bağlantı ile “Hemen inmezsen,vurulacaksın!” mesajı veriyordu. Cessna'nın pilotu her haldebir yanlışlık var, sivil bir uçakla Sırp hava kuvvetlerinin ne işiolur diye düşünse de, eldeki tehdit göze alınabilecek cinsdendeğildi. Bir yabani kaz ustalığı ile ani bir dalış yapıp pistinbaşına kondu ve birkaç yüz metre uzaktaki pistin sonundakihangar görünümlü binanın önüne kadar taxi yaptı.

Apronda üç kişi vardı. Önce pilot sonra Granville uçaktanindiler. Üç kişiden biri, pilot ceketli ve şapkalı olanı, silahınıCessna pilotunun alnına dayadı ve beklemeksizin ateş etti. Pistkenarında beklemekte olan bir minibüs motorunu çalıştırıp,farları yakarak cansız pilotun yanına kadar geldi. Aprondakidiğer iki kişi arka kapıyı açıp cesedi yüklediler. Apron ışıklarıaltında minibüsün iki yan tarafında otlanan sağlıklı inekleriresmeden bir sosis fabrikasının reklamları görünüyordu.

Granville sıranın kendisine gelmesini beklerken pilot kılıklıcellat gayet sevecen bir şekilde onu tekrar uçağa binmesi içinbuyur etti. Çaresiz Fransız avukat süklüm püklüm uçağayönelip henüz soğumuş bile olmayan eski yerine oturdu. Cellatpilot da arkasından kokpite yöneldi. Olduğu yerde geridöndürülen küçük uçak tekrar havalandı. Sadece istikametdeğişmişti. Paris yerine Berlin'e doğru. Çok alçaktan uçarakradarlara yakalanmaksızın.

Bir buçuk saat kadar sonra uçak tekrar yere indi. Öncekinebenzer bir hava alanı, daha doğrusu sadece bir pist ve dahabüyücek bir bina. Granville uçaktan indirildi, bu sefer cellatpilotu ortalıkta görmediği için çok memnun oldu. İki cüsseliadam hiçbir şey söylemeden kollarına girip onu mevcut binayadoğru sürüklediler.

77

Page 78: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İçeride uzun bir koridor ve yanyana dizilmiş çelik kapılar gözeçarpıyordu. Sonuncuya doğru kapılardan biri açılıp Granvilleiçeriye yuvarlandırıldı. Kapı kapatılıp kilitlendi. İçerisi zifirikaranlık olduğundan alttaki soğuk beton dışında hiçbir şeyalgılamak mümkün değildi.

Bir müddet sonra zaman kavramı kayboldu. Duvarlarıyoklayarak üç çarpı üç büyüklüğünde bomboş bir odadaolduğunu anladı. Sonradan köşelerden birinde pis kokulu birtuvaleti keşfetmesi başlı başına bir sevinç kaynağı oldu. Dahasonraları karnı çok açıktı. Açlığa hiç alışık değildi. Ceplerindebir ciklet bile yoktu. En sonunda artık dayanamayıp birkaçkere sifonu çektikten sonra tuvaletin çanağından susuzluğunugiderdi.

Neden sonra kapı tekrar açıldı. Biraz daha büyük, ama yine dehiç penceresiz ama en azından ışıkları yanan bir odayagötürüldü. Burada da görünürdeki üç sandalye ve bir masadanbaşka hiç bir eşya yoktu. Eline bir paket bayat cips ve bir şiseılık su tutuşturdular. İştahla yedikten sonra masanın üzerindeduran, İstanbul'da teslim aldığı normalde organ bağışlarınınmuhafaza edilmesi ve taşınması maksadıyle kullanılan cinsdenbuzluğu gördü.

Odada kendisinden başka sadece izbandut görünüşlü vesuratında hiçbir ifade taşımayan ve böylece muhafız olduğuanlaşılan bir insan bozuntusu vardı. Yarım saat kadar öylecebekledikten sonra kapı nedense birdenbire tekmelenerekaçıldı ile ötekiyle tam bir tezat teşkil edecek şekilde sıska,kısacık boylu, ekşi suratlı, kalın yuvarlak camlı gözlüklü,kadın mı, erkek mi olduğu anlaşılmayan biri hışımla içerigirdi. Anlaşıldığına göre bu insanlar -her kimseler- teatralyaşam tarzına pek meraklı kişilerdi.

Yeni gelen adam veya kadın Granville'e sanki adam birbebeğin elinden biberonunu çalmışmış gibi ters ters veiğrenerek baktı. Sonra masada duran “buzluk fonksiyonlukutuyu” işaret etti.

78

Page 79: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Alman aksanlı bir İngilizce ile havlarcasına “Aç bakalımbunu!” dedi.Esaret altındaki avukat bir çaresizlik tavrıyaparak kapaktaki küçük tuş takımını ve onun hemenyanındaki ikaz levhasını gösterdi.Levhada “Üç kere arkaarkaya yanlış şifre girildiğinde bu kutu ve muhtevasıkendiliğinden imha olur!” şeklinde gayet açık bir uyarı yeralıyordu.

Yeni gelen Granville'e okkalı bir tokat aşketti ve “O zaman bende seni imha ederim!” buyurdu. “Gir bakalım doğru şifreyi!”diye devam etti. Granville “Dr. Anette Lenski!” dedi. “Doğruşifreyi bir tek o bilir. Çünkü bu kutuyu o kapattı ve sadece otekrar açabilir!”. Sıska birazcık düşündü. Sonra “Öyle midersin, bir bakarız?” diyerek izbandut korumaya “Git, getir!”tarzında bir baş işareti yaptı. Koruma hemen odadan çıkıp üçdakika sonra Granville kadar olmasa da oldukça bitap görünensarışın bir kadını kolundan sürekleyerek geri geldi. Sıska “İştebuyurun!” tavrı yaparak söz konusu buz kutusunu her ikitutukluya ayna anda iki eliyle işaret etti.

Granville dudakları titreyerek “Ama bu bayan Doktor Lenskideğil ki!” diye inledi. Sarışın kadın ise muzaffer bir eda ilebaşarılı bir “Ben size demedim mi? Salaklar!” mimografisiyaptı.

**********************

79

Page 80: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Granville'in uçağının kaybolma haberi eski binbaşı Johntarafından sabahleyin erkenden Ali'ye ulaştırıldı. John ilkbaşta kızgınlık mertebesini bol Texas acılı barbekü sosluküfürler ile ifade etse de Ali'nin hemen yaptığı akıllı analiz vesorduğu soruler sayesinde sakinleşti. Bu kaybolma işindeAli'nin parmağının olacağını zaten pek düşünmüyordu, zira Alitanıdığı en sözünün eri insandı. Başka ihtimalleri düşünüpolayı üçüncü şahıslara hamletmek gerektiği kanısına ulaştılar.Her iki taraf için de tehlikeli bir netice hasıl olması ihtimalimevcuttu. O halde işbirliği yapmak ihtiyacı içinde idiler. Johnhala unutmamış olduğu orta karar Türkçesi ile “Düşmanımındüşmanı benim dostumdur!” dedi. Ali de “Gerekmez amaşimdilik olsun bakalım.” diye cevapladı. İkinci mesaj öğleden sonra saat iki civarında Zeynep'e geldi.Dr. Anette şu veya bu şekilde bir ilişki olması ihtimalinisezinleyip Dr. Selda'nın kaybolma durumunu her açıdan çokgüvenilir bulduğu Zeynep'e telefon ile bildirme gereğinihissetmişti. Zeynep de aynı görüşü paylaşıp Fransız doktorateşekkür etti ve konuyla derhal ilgileneceği sözünü verdi.Granville'in kayboluş şekli de olayın kesinlikle tuzu ve biberiolmuştu.

Saat ondörtotuzda Ali ve Zeynep, John'u da uydu telefonuvasıtası ile bağlayarak bir koordinasyon konferansıdüzenlediler. Saat onbeşte Zeynep ve Ali'nin derhal İstanbul'aintikali kararlaştırıldı. Saat 15.30'da Ali'nin ortaboyuçaklarından biri havalandı, 16.45'de İstanbula indi.

Saat 17.30'da klinikde Üç doktor (Zeki,Martin, Anette) ve ikimühendis (Ali,Zeynep) gerektiğinde telefonla bir AmerikalıBinbaşı bir kriz masası teşkil edip devamlı toplantı halindeolmaya karar verdiler.

Öncelikle genel bir durum değerlendirilmesi yapıldı. EvvelaGranville'in uçağına ne olmuş olabileceği ve sevimsiz avukatınbu işte bir kurban mı yoksa esas sorumlu mu olduğu sorusuortaya atıldı. Binbaşı John, Granville'e sadakat yönünendenkefil oluyordu. Fakat çok zeki değildir, bir aptallığınadakurban gitmiş olabilir diye de ilave etti. Zeynep bir gün

80

Page 81: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

evvelki öğle yemeğinde Granville beraber oturan şarışınadamın görevinin ne olduğunu sordu. Dr. Zeki onun bir“dışarlıklı” Alman mühendis olduğunu, firmasından satınalınmış olan bir yüksek teknoloji görüntüleme cihazınınmontajı gereği klinikte misafir olarak bulunduğunu ve nitekimdünkü yemekten hemen sonra beklenilen son parça daAlmanya'dan gelip yerine takıldıktan sonra işini bitirip akşamüstü Berlin'e döndüğünü anlattı.

Gözünden çok az şey kaçırmakla ünlü olan Zeynep, Gunter veGranville'in dünkü yemekteki samimiyeti ve hatta Gunter'inbir keresinde yerinden kalkıp ortalıkta aval aval dolaştığınıhatırladı. Dr. Zeki'ye bu düşüncesini anlattı. Zeki “İkisi de aynıkatta komşu odalarda kalmakta idiler. Oradan tanışmışlardır.Masadaki yerlerini biz tayin ettik.” dedi ama bir yandan dabirazcık kaşları çatıldı. Zeynep bahsedilen iki odanın şuandaki durumunun ne olduğunu ve odalarda bir araştırmayapılabilmesinin mümkün olup olamayacağını sordu. Dr. Zekiderhal kliniliğin güvenlik şefini çağrıp gereken talimatı verdi.Güvenlik şefi yarım saat sonra geri gelip Granville'ninodasında hiç sanki yatılmamış gibi olduğunu buna mukabilGünter'in odasının iki kişilik bir akşam sohbetinin(!) aşikarizlerini taşıdığını utangaç bir tavırla bildirdi. Sonra da misafirodalarını özel yaşam alanı olarak kabul ettiklerini ve çokyakından izlemediklerini, sorulmadığı halde bir mazeretolarak belirtti.

Günter'in baş mühendisi ve ortağı olduğu ZETCOR isimliAlman yüksek teknoloji firması hakkında bir soruşturmayapmaları gereği güncellik kazandı. Bu iş için Bodrum'dakiData Mining'den iyisi bulunamazdı. Gerçi, Ali sistemi kendiözel maksatları için kullanmayı hiç sevmezdi ama burda birhayat-memat meselesi ortaya çıkmıştı. Aliki'nin de yardımı ilesisteme bağlanıp, Gunter'in ve firmasının isimlerini aramatalimatı olarak verdi.

81

Page 82: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali, gelen bilgiler arasında ilginç bir detayı farketti. FirmasnınBerlin Üniversitesi Elektroteknik ve İnformatik Fakültesi sonsınıfında bursiyer bir öğrencisi vardı. Klaus isimli buöğrenciye ait sitede ise şimdiden oldukça ilginç haberleşmeteknolojisi patentleri listelenmişti. Ali aynı bölüm ve aynısınıfda kendi firmasının da bir bursiyeri olduğunu ve Erhanadındaki bu gurbetçi çocuğu öğrencinin geçen yılBodrum'daki yaz stajı esnasında ne kadar çok takdirtopladığını hatırladı.

Ali, tabletinde Erhanın telefon numarısını buldu ve telefondaha ilk çalışda derhal açıldı. Erhan “Ne şeref Ali abicim, biremrin mi var?” deyince Ali ona doğrudan S. Klaus'u tanıyıptanımadığını sordu. Erhan az şakacı değildir.

“Tabii tanırım, abicim, benden iyi olmasın çok iyi mühendisadayıdır, ne oldu yoksa ona iş mi teklif edeceğiz?” cevabınıverdi.

Ali, “Hayır, ama ona burs veren Zetcor firması ile küçük birilişkimiz olabilir, o meyanda bilgi topluyoruz.” dedi.

Erhan, “En iyisi abi, zaten ona iş filan teklif edemeyiz, parafilan hiç farketmez, Klaus ile Zetcor arasında çok sıkı-fıkı ilişkivar, anlarsın ya!” gibilerden manalı bir tüyo verdi.

Ali'nin, bilhassa biraz evvel güvenlik şefinin paylaşmış olduğu“misafir odaları arası misafircilik” bilgisi dolayısı ile butüyoyu kolayca değerlendirdi.

Erhan'a “Dedikodu için değil ama sonra anlatacağım birsebebden ötürü bu bilgi önemli olabilir, neymiş bu sıkı-fıkıilişki?” diye sordu.

“Abi, ayıptır söylemesi, bu Klaus aynı zamanda çok yakışıklıbir oğlandır ve Zetcor'un başmühendisi bu Gunter ile anlarsınya aşna-fişna olur. Hatta zaman zaman gider, Gunter'in fakülteyakınındaki villasında kalır.

82

Page 83: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Orada partiler filan verirler, bi de abi onlar biz Türkleri de peksevmezler, koskoca fabrikalarında bir tek yabancı çalışmaz.Skin-Head denilen cinsden korumaları filan da vardır. Pekbulaşmaya gelmez.”

“Şimdi tam üstüne bastın işte. Bu Gunter dün akşama kadarİstanbuldaydı. Ucu bizim firmaya da dokunabilecek çokkanunsuz işler peşinde olduğundan şüpheleniyoruz, hattakıymetli bir elemanımızı kaçırmış rehin tutuyor olabilir. Fakatelimizde hiçbir somut delil yok. O bakımdan çok dikkatliolmamız gerekiyor. Yoksa bir rekabet savaşı içinde olmak ileağır şekilde suçlanabiliriz.”

“Aman dikkatli olun abi. Bunların polisde filan da adamlarıçoktur. Bu arada bizlere de bir görev düşer inşallah, malumgurbetçi gençler olarak bizim de elimiz armut toplamıyor biryerde.”

“Sakın ha kendi kafanızdan bir şeye girişmeyin. Mümkünolduğu kadar kulaklarınızı açık tutun, bilgi toplayın, bizeyeter.” dedi ve ilave etti:

“Bu arada, bizim tarafdan bazı elemanlar bu günlerde Berlin'eintikal etmek durumunda olabilirler. Parola olarak yengeninfull ismi ve titrini verirlerse, anlarsın ki bizden birileridir.”

“Yengeme de çok selam ve hürmetler abi, hem ilim,irfanından, hem börek ve çöreklerinden çok müteşekkürkalmışımdır.”

“Sen de, sağol, hadi gözlerinden öperiz.”

Telefon görüşmesi hitamında Dr. Zeli Ali'ye “Karşı tarafıntelefonlarınızı dinleme riski yok mu, epeyce açık açıkkonuştunuz.” diye endişelenince,

Ali “Ne yapalım, vakit çok dar, hem bazen açıkca meydanokumak da fayda getirebilir.” dedi.

83

Page 84: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Dr. Zeki'nin bilmediği husus ise Ali ile arkadaşlarının tümtelefonlarının gerektiğinde çözülmesi çok zor çift kadelemelibir şifreleme ile çalıştığıydı.

Sıra eski düşman, yeni müttefik Binbaşı John'ubilgilendirmeye gelmişti. Bodrum dan aktarmalı uydubağlantısı kuruldu. John Granville'den veya uçaktan, pilottanhala hiçbir bilgi alamamıştı.

Ali yeni durumları detaylı olarak izah etti. Erhanın verdiğibütün bilgileri anlattı. John heyecanlandı. Emekli olsalar dakendisinin ve bilhassa babası General Wilder'in Amerikansilahlı kuvvetlerinde hala çok yakın adamları vardı. Ali'densonra hemen Wiesbaden hava üssündeki aynı zamanda kuzeniolan Komando Pilot Yüzbaşı Wilder ile temasa geçti. Ali'ninverdiği bilgiler aktarıldı. Erhan ile temasa geçilmesi içinparola olarak “profesöralikiperros” aktarıldı.

Ertasi sabah daha gün ışırken, özel plakalı vasıtalar içindeyirmi kadar sivil giyimli özel kuvvet mensubu, çoğu keskinnişancı Amerikan askeri, Yüzbaşı Wilder kumandasındaBerlin'e intikal etti. Benzer sayıda Berlin doğumlu, şehrin herköşesini avuçlarının içi gibi bilen çoğu yakın döğüş uzmanıgurbetçi genç konuya dahil edildi. Erhan ile Yüzbaşı arasındacanlı koordinasyon sağlandı.

Öğleye doğru hazırlık öylesine tamamlanmıştı ki“profesöralikiperros”'u tanıyormusunuz diye soran her askerveya genç istediği döner kebapçıda karnını bedavadanmükellef bir şekilde doyurabiliyordu. Şehirdeki belli başlıneonazi ve skinhead çevreleri yakından göz hapsine alındı. Aynı gün saat 14 de Dr. Zeki'nin telefonu açıldı. Ekrandakarısının numarası gördü ama sevinci kısa sürdü. Kart sesli birherif ağır Alman aksanlı İngilizce konuşmaya çalışıyordu.

Dr. Zeki “Kimsiniz, eşimin telefonu sizde ne arıyor?” diyesordu.

84

Page 85: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

“Telaşlanmayın Doktor bey, eşiniz bizimle sıhhat ve afiyette.Arkadaşlarım talihsiz bir lojistik hatası yapmış. Bayan DoktorLenski yerine eşinizi teslim almışlar. Tabii ki derhal iadeetmek istiyoruz eşinizi.” ve devam etti:

“Ancak Dr. Lenski'nin yardımına hala önemli şekildeihtiyacımız var. Kendisi herhalde henüz sizlerle beraber. Enpratik yol olarak bir takas işlemi yapalım diyorum. SizLenski'yi gönderin biz eşinizi.”

Dr. Zeki karakter itibari ile son derece metin ve soğukkanlıolması ile tanınırdı. Aslında klinik sadece bir tesis olarakyapılan anlaşma karşılığı Lenski'lere tahsis edilmişti. Tıbbihizmetin detayları hakkında ne kendisi ne de eşi herhangi birfikir sahibi değildi. Bu hususu karşı tarafa izah etmekteşebbüsünde bulundu, ancak anlaşıldığına göre onlar zatendurumun farkındaydılar.

Bu arada kriz masasının diğer üyeleri de ortama katılmışharici hoparlöre verilmekte olan konuşmaları takipde idiler.Bayan Doktor Lenski derhal ortaya atılıp her türlü değiştokuşa hazır ve razı olduğunu belirtti ve telefon konuşmasınıbizzat devam ettirmek istedi. Fakat Zeki Bey razı olmadı. Karşıtarafa Gunter'in adını vererek, kendisi veya Klaus ile bizzatgörüşmek talebinde bulundu. Karşı taraf ise isminin Robertolduğunu ve Gunter ya da Klaus adında kimse tanımadığınıbelirti. Fakat bu arada bir arıza ortaya çıkıp hat kesildi. Aliderhal zaten bu duruma hazırlıklı olan Aliki'ye bağlanıp ZekiBeyi arayan telefonun yerinin ve kimliğini tespit edipedemediklerini sordu.

Aliki anlatmaya başladı fakat bir yandan da kahkaha atmaktankendini alamıyordu. Almanların genellikle aptal olduklarınısöylemek haksızlık olur, fakat bu faşist ve nazi olanlarıhakikaten geri zekalı dahiler. Bakın neler oldu:

Arayan telefon başlangıçta Selda hanımın telefonu idi.Fakat bağlandığı şebeke olarak İspanya, Madrid şehir merkezigörünüyordu.

85

Page 86: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Sonradan, takriben dakikada bir olmak üzere arayantelefonun hem hat numarası hem cihaz numarısı, hem de bağlıolduğu şebeke değişti. Londra, Paris, Napoli, Amsterdam vsşebekeleri ile hat olarak ziyaret edildi.

Güya bu şekilde arayan şahış ve kullandığı telefonunFİZİKSEL pozisyonu gizlenmiş oluyordu. Ancak nafile:

Çünkü, Telefondan çok zayıf olmakla beraber bir arkaplan sesi geliyordu ki gayet tabii olarak direkt mikrofondangelen bu ses hiç değişmedi. Ve bu sesi inceleyen bizim DataMining arayanın fiziksel konumunu şıppadanak tespit etti.

Şöyleki: Gelen geri plan sesi eski uyduruk benzin motorluDoğu Alman malı TRABANT arabaların tipik motor sesi, sesintemposu değişmediğinden ve Doppler efekti degörülmediğinden arabanın motorunun sabit bir konumda,fakat rölantide değil hep aynı 2000 civarında yüksekçe birdevirde çalıştırıldığı anlaşılıyor. Mesela su motoru...

Bu günlerde zaten çok az sayıda kalan Trabant arabalarhakkında basın kaynaklarından yapılan tarama bir çiftcidergisinde su motor olarak modifiye edilip trafikden silinenarabanın bulunduğu çiftliğin Berlin civarındaki adresi veçifçinin kimliği ortaya çıktı.

Çiftliğin geniş arazisinde küçük uçakların üstünde inipkalkma izleri bulunan bir pist ve büyük bir hangar binasıgörünmekte

Bu arada olayları benimle irtibat halinde, canlı olaraktakip eden Erhan, şehirden şehire atlayan telefon projesininsınıf arkadaşı Klaus tarafından bir nevi dönem ödevi olarakyapılıp sonradan Zercor'a satıldığının bilindiğini,

Kimliği tespit edilen çiftci Hans'ın ve oğlunun neonazigösterilerinde muntazaman yer aldığının Erhan'ın mahallearkadaşlarınca bilindiği ortaya çıktı.

86

Page 87: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Netice olarak Klaus efendinin telefon gizleme projesibizzatihi ve kendi, kendini yakalatmış oldu. Ortaya çıkanmanzara dört üyeli kriz masası üyelerince şöyle analiz edildi:

Karşı tarafı şimdilik kendi iddiası uyarınca “Robert”olarak etiketliyelim. Robert'in Dr. Selda'nın Dr. Anettekastiyle yanlışlık sonucu kaçıldığı iddası doğru gibi gözüküyor.Dr. Anette bu noktada işlemler hakkında yeterli bilgi sahibiolmayan Dr. Zeki 'ye gerekli detayları tamamladı. Dr. Zeki,Hasan Bey hakkındaki haberleri zaten basından takip etmişolduğundan bu yeni resme bir miktar şaşırarak, fakat kolaycadahil oldu.

Anette ayrıca kocasıyla beraber erişmiş oldukları bilgilerhakkında ilave izahat verdi. Hasan Bey'in fiziksel olarakinsanüstü hiçbir özelliği olmadığını, kendilerince alınan vemuhtemelen şu anda Robert tarafından çalınmış olan doku vekan vs örneklerinin bu hususu sadece ve sadece tevsikedeceğini ve bilnetice normal şartlar altında Hasan Bey'in-kendisinin de iyi bir piyanist olarak kayıttan dinlediği- icrasınıancak ve sadece bir “mucize” olarak nitelendirebileceğiniifade etti.

Ali, bu noktada Anette'e “mucize” kelimesini “dinsel”manada kullanılıp kullanmadığını sordu. Anette “Evet, bir“pozitif bilim insanı” olarak ve gönül rahatlığı ile birpeygamber, bir melek ya da bir Aziz mucizesi anlamındakonuşuyorum” dedi. Ayrıca Fazıl Say'ın bestesinin de bumucizeye büyük katkısı olduğunu düşündüğünü belirtti.

Zeynep başı ile onaylarak Anette hak verdiğini belitti.İlave olarak MÜZİK kelimesinin MUSE yani “MELEK”kökünden gelmesinin ve Hasan bey'in istediği her lisanı aynımükemmellikte konuşabilmesinin -KONUŞUN Kİ BARIŞIN- debirer mesaj mahiyeti taşıdığı düşüncesini serdetti.

87

Page 88: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali “O halde Hasan Beyin peşine maddi bir kazanç teminetmek niyetiyle düşenler boşuna ümitlenmektedir. Bir ilaç birmadde, bir metod, bir DNA modifikasyounu söz konusuolamaz. Hasan beyin üstün başarıları mistik tabiri ile dünyevideğil, uhrevidir. Zaman ve mekana bağımlı olmayıpkainatımızın içeriğinden değildir. İnsanlık için ders ve mesajalmaktan başka yapılabilecek bir şey yok!

Robert cinsinden kişilere asla güvenilmez. Dr. Anette'iDr.Selda ile değiş-tokuş seçeneği hiçbir şekilde sözkonusuedilemez ve bir işe yaramaz. Deşifre olmuş caniler, yüzlerinigörmüş olan kişileri sağ olarak serbest bırakmazlar, teslimetmezler.

Günter ve Klaus isimleri zikredildikte Robert hiçbirreaksiyon göstermedi, tanış vermedi. Robert gerçekten bu ikiismi tanımıyor olabilir, muhtemelen aralarında birkaç “aracı”tabaka vardır. Bu sebeble Robert ile Günter arasında bir ilişkibulunamaz ve netice olarak Günter'e Robert kanalı ileerişebilmek mümkün olmayabilir. Fakat işin tabiatı icabıGünter kanalı ile Robert'e erişebilmek her zaman mümkündür. Dr. Selda'nın İstanbul'dan kaçırılışından beri geçenkısacık süre ve aradaki hatırısayılır mesafe olayda küçük vehızlı bir uçağın ve kayıt dışı iniş-kalkış pistlerinin kullanıldığınıdüşünmek gerektirmektedir. Berlin de tespit edilen çiftlik butarife uygun düşmekte olup Dr. Selda çok büyük bir ihtimallehalen o çiftlikde tutulmaktadır. Mantıken, Avukat Granville veaçılması talep edilen tıbbi buzluk da aynı Dr. Selda ile aynıbinada bulunmalıdır.

***************************

88

Page 89: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Eski Doğu Berlin'in kuzeybatısındaki geniş arazilerinortasındaki terkedilmiş görünüşlü bu çiftlik Doğu Almanyagünlerinden bu güne kadar üç değişik fonksiyona sahipolageldi:

Ziraat fakültesine ait bir havadan ilaçlama uygulamamerkezi olarak bir Doğu Alman devlet kuruluşu. Bu maksatlaküçük bir ilaçlama uçağı, uçağın muhafaza ve bakımmaksadına uygun bir hangar ve hangara bitişik ofis vepersonel yatak odaları. On kadar zaten yaşları hayli ileri olanpersonel, iki Almanya birleştikten sonra emekli edildiler vehepsi de zaten bekar olduklarından çiftlikde ikamete devametmektedirler.

Alt kattaki sekiz koğuştan oluşan Doğu Alman gizli polisiStasi'nin zaman zaman kullandığı bir geçici tutuk vesorgulama merkezi. Bu merkezin resmi olarak kendi personeliyoktur. Ziraat merkezinin on kişilik personel kadrosundandördü aslında, Stasi ajanı olsalar da bu kimlikleri hiç kimsetarafından üstlenilmedi ve bu güne kadar gizli kalarak devamettiler.

Arazi yeni dönemde büyük bir neonazi derneğininparavan kuruluşu olan emlak yatırımcısı bir firma tarafındanAlmanyaların birleşmesi furyası esnasında yatırım objesiolarak satın alındı. Aslında çok dolambaçlı yollardan Zercomşirketinin de finanse ettiği bu firma çiftliğe bekçi olarak üçkişilik dönüşümlü bir güvenlik ya da koruma kadrosu tahsisetti. Eski sekiz bakımsız koğuştan dördü yenileştirilerek bukadronun kullanımına tahsis edildi. Çiftliğin şu andaki yönetimi İstanbul'daki grubun tesadüfenRobert diye etiketlediği Rudolph isimli işkence uzmanı Stasidoktoruna ait. Maaşlar ve masraflar emlak yatırımcısı paravanşirket tarafından ödeniyor. Zercor ya da Gunter ile belgeliveya fiziksel hiçbir bağıntı yok.

89

Page 90: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Yine de Dr. Zeki'nin zikrettiği Gunter ve Klaus isimleriRudolph'un kulağına biraz su kaçırdı.Gunter isminiduymuşluğu vardı fakat yürütülmekte olan operasyon ya daçiftliğin sahipleri ile bu isim arasında herhangi bir ilişkiolduğu konusunda hiçbir fikir sahibi değildi. Kendisine neonazi kuruluşun gizli kadrosunca verilen talimatiki küçük uçakla, ayrı ayrı olarak Sırbistanlı paralı ajanlarcateslim edilen kadın doktoru, tıbbi buzkutusunun içeriğihakkında güzelce(!) sorgulamak, detaylı bir rapor hazırlamakve işi bitince doktor ve avukatı muhtemelen NoviSad'daki (birsırp şehri) sosis fabrikasına yollanmak üzere yine aynı paralıaskerlere teslim etmekdi.

Ancak şu anda bazı pürüzler ile karşı karşıya kalmıştı. Bir kereelindeki kadın doktor beklenilen kadın doktor değildi.Granville'i iyice sorgulayıp, konuşturdu. Fakat sadece Dr.Anette'in (ve muhtemelen kocası Dr. Martin'in) bildiği şifreelinde olmaksızın tıbbi kutuyu açmak ta mümkün olamıyordu.İhtiyatsızca temasa geçtiği Dr. Zeki çok soğukanlı bir izlenimbırakmıştı ve kolay kolay panikleyip, elindeki teslim edecek birtipe benzemiyordu.

Ayrıca uzak bir ihtimalle Dr. Zeki'yi ikna edebilse bile kadındoktorların değiş-tokuşunu nasıl organize edebileceğikonusunda hiçbir fikri yoktu. Durum hakkında yeni bir talimatistemek imkanına da sahip değildi, o patronlardan kimseyletemasa geçemez, gerektiğinde tanımadığı birileri bir şifrevererek onunla temas kurarlardı.

**********************

Bu arada Erhan fakülte çıkışında Klaus'un dikkatini çekerekbir şey sormak isteğini söyledi. Ekşi bir suratla “Sor bakalım,

90

Page 91: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

neymiş?” diyen Klaus üzerinde uğraştığı “Telefon TrafiğiniŞaşırtma” projesinin onun beğenmediği bu tabir ilezikredilmesine sinirlendi.

-Ne olmuş benim proje çalışmama, seni niye ilgilendirir?

Klaus'un kulağına su kaçırma imkanı doğmuştu.

-İstanbul Polisinin Bilişim Suçları ile Mücadele Birimi buöğleden sonra Berlin kaynaklı bu cins bir faaliyet tespit etmiş.Bursiyeri olduğum mühendislik kuruluşundan bu hususdadanışma talep etmişler. Onlar da bana sordular. Benim fazlailgilendiğim bir konu değil, sen daha iyi bilirsin, bu konudadanışmanlık yapmak istersen senin ismini verebilirmiyim?”diye soracaktım.

Klaus'un pembe yanakları bir anda kireç beyazına dönüştü.Değil Türk polisinin, CIA'in bile böyle bir faaliyeti tespitetmesi ona göre imkan dışı olmalıydı. Geliştirdiği sisteminfiziksel gerçekleştirilmesinin Gunter nezaretinde Zercorlaboratuvarında yapıldığını ve deneme çalışmalarının da yineZercor'un ortak olduğu bir emlak firmasına ait uzak birçiftlikte yer aldığını biliyordu. Bir yerde bir bilgi kaçağıolması ihtimalini düşündü.

Hiç vakit kaybetmeden Günter'i haberdar etmesi gerekiyordu.Sınıf arkadaşı bu Türk'ün de bir şekil de devre dışı bırakılmasıgerekiyordu. En iyisi: “Benim bu konuda ki çalışmalarımsadece teori bazında. Esas gerçekleştirme Zercor'danmühendis Günter'in nezdinde yer almakta, istersen, vaktimüsaitse beraber ziyaretine gidelim, onun kesinlikle bir fikrivardır.” diyerekten vaziyete hakim olmaya çalıştı. Erhan'inistediği de zaten tam buydu. Fazla heyecan göstermemeyeçalışarak “Çok memnun olurum, üstad bir abimizdir,tanışmaktan şeref duyarım!” dedi. Bu cins yağ çekmelerinkarşı tarafın gardını düşürmekte çok işe yaradığını bilecekkadar hayat tecrübesi sahibiydi Erhan.

91

Page 92: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Klaus biraz müsaade isteyerek arabasından bir telefongörüşmesi yaptı. Geri geldiğinde “bir saate kadar bizibekliyor.” haberini verdi. Erhan fırsattan istifade etmesini iyibilirdi. “İstersen,” dedi, “bu konuyla ilgili olarak Türkiye'denbeni ziyarete gelen polis arkadaşı da beraber götürelim, kendiağzı ile izah etsin ki daha randımanlı bir görüşme olsun.”

Klaus'un bu yeni teklifi de kabul etmekten başka çaresi yoktu.Erhan, güya hemen hava alanına gidip polisi uçağındanalacaktı, ve doğrudan Günter'in ofisinde buluşacaklardı.Aslında bahsettiği polis Sivas'tan mahalle arkadaşı TürkKonsoluğundaki özel kuvvet koruma Behçet'ten başkasıdeğildi ve zaten kafeteryada haber bekliyordu. Beş dakikada,birer çay içerken gerekli bilgileri paylaştılar ve Gunter'inofisine doğru yola çıktılar. Klaus kapıda onları beklemekteydi.

**********************

92

Page 93: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ofisinin ağır pas ve rutubet kokan havası ve beklediği “yenidurum” talimatının bir türlü gelmiyor olması Rudolph moralinibozuyordu. Açık havaya çıkıp biraz ferahlamak ihtiyacıhissetti.

Hava oldukça serin ve gökyüzü bulutsuzdu. Kulağınauzaklardan eksoz patlamasını andıran bir takım sesler geldi.Üzerinde sürekli trafik olabilecek herhangi bir yol en az onkilometre uzakta olduğundan bu ses garibine gitti ve sağ elinigözlerine siper ederek yüksekleri taradı. Batı yönde küçüksiyah bir nokta incecik bir duman sızdırarak hafif hafiftitremekte gibiydi. Kısa zamanda yaklaşarak gitgide büyüyencismin muhtemelen arızalı bir helikopter olduğu ortaya çıktı.Kendi etrafında düzensizce dönüyor, irtifa kaybediyor,düşmemek için mücadele ediyordu. Patlama sesleri devamediyor, taşıtın kuyruk tarafından arsı sıra alevlenen ince siyahbir duman çıkıyordu.

Gürültü iyice yaklaşınca binadan beş altı kişi daha dışarıfırladı. Helikopter sanki üstlerine düşecek gibi görünüyorduve nitekim birkaç ürkütücü manevradan sonra üçyüz metrekadar önlerine büyük gürültülerle bir miktar yan yatarak yadüştü ya da aklınca iniş yaptı.

Her an bir patlama ve yangın beklenmekteydi, fakat durumgitgide sakinleşti. Motor ve pervane sesi kesildi, toz dumandağıldı ve ortaya bir Amerikan askeri helikopteri çıktı. Açılangeniş kapıdan önce bir pilot ve onu takiben on kadar parlaksarı kasklı ve turuncu yelekli inşaat isçisine benzer kılıklıyolcuları dışarı atlayarak etrafdaki otların üstüne serildiler.Pilot çabucak ayaklandı. Etrafına bakınıp, binanın önündeki neyapacağını bilmeden şaşkın şaşkın bakınan Rudolph'u görüpona doğru koştu. Üç metre kadar yanına yaklaşınca durupasker selamı verdi “Amerikan Hava Kuvvetlerinden pilotyüzbaşı Wilder.” diye tekmil verdi. “Araç arızası yüzündenarazinize mecburi iniş yaptık, özür dilerim.

93

Page 94: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Herhangi bir zarar verdiysek veya verirsek derhal tazminedilecektir.İki saate kadar Wiesbaden ana üssümüzden yardımgelecektir. Umarım arızamızı çabucak giderirler ve derhaluzaklaşırız.”

Sahne öyle ustaca tertiplenmişti ki onurulmaz bir paranoyakolan Rudolh'un bile içine bir şüphe düşmedi. “Geçmiş olsun,Yüzbaşı.” dedi.

“Elimizden gelen bir yardım olursa hemen hazırız. Buyrunistirahat edin. Temin edebileceğimiz bir ihtiyacınız olursalütfen çekimeden söyleyin.”

“Helikopterden bir müddet uzak durmak gerekiyor. Birİnternet bağlantınız varsa epey işime yarar, üsse detaylı birrapor yazarsam daha hazırlıklı gelirler.” Binada uydu internet bağlantılı bir tek terminal vardı o daRudolph'un bina girişinden sonra ilk oda olan ofisindeydi.Misafirperver tavırlar üstlenen Rudolph önde, Yüzbaşı arkadaofise girdiler.

Yüzbaşı içeri girer girmez sağ bileğini yakaladığı Rudolph'unkolunu arkaya doğru büküp, cebinden çıkardıği kelepçenin birbileziğini adamın sağ bileğine, diğer bileziği de yakındakisağlam görünüşlü kalorifer radyatör borusundan dolaştırıphavada yakaladığı sol bileğe geçirdi. Dev cüsseli Texaslıyanında kedi yavrusu gibi kalan Rudolph hiçbir direnişgöstermedi.

Yüzbaşı yakasına ilişik minicik mikrofona dönüp “OK, goahead” mesajını verdi. Boş olduğu sanılan Helikopterdenbirden bire ve arka arkaya birkaç saniyelik havaya sıkalanotomatik tüfek uyarı salvoları geldi, sonra 1000er wattlıkmegafonlar çalışmaya başladı.

“İnterpol'dan özel yetkili Amerikan Hava Kuvvetleri Polisikonuşuyor!”

94

Page 95: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

“Binalar ve civardaki bütün şahıslar derhal bulunduğunuzyerlerde yüzükoyun yatıp teslim olun.”

“Aksine davrananlar ve direnenler çok ağır silahlarla yaylımateşi altında kalacaklardır.”

“İnsan kaçakçılığı ve kasaplığı suçlaması ile yargılancaksınız.”

Zaman zaman atılan uyarı salvoları arasında bu mesajlartekrarlanıp dururken inşaat işcisi görünümdeki helikopteryolcuları da ayaklanarak etrafa yayılıp rastladıkları herkesiplastik bantlar ile kelepçelediler.

Kontrol edilemeyen sadece yana yana iki kilitli oda kalmıştı.Anahtarları Rudolph'un makam masasının üstünde bulunupaçılan bu iki odadan sırayla aranılan Avukat ve Doktor çıktılar.

**********************

95

Page 96: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Klaus Erhan'ı, “Sınıf arkadaşım Erhan.” Erhan'da Behçet'i“İstanbul dan Komiser Behçet.” diyerek Gunter ile tanıştırdı.Gunter de onları üzerinde çay ve kahve termosları ve diğerikramlıklar bulunan kocaman toplantı masasına davet etti.Türkler çay, Almanlar kahve aldılar.

Erhan söze başladı:“Komiser Behçet İstanbul da daha bu öğleden sonra teşebbüsedilen bir bilişim suçunu takip için yarım saat önce Berlin'eulaştı, kendisini direkt hava alanından alıp getirdik, bize bukadar çabuk görüşme olağanı verdiğiniz için müteşekkiriz.Bana Berlin de eğitim bursu veren Türk bilişim firması bukonuda Türk polisi ve İnterpol'a da danışmanlık hizmetisunuyor. Bana danışıldı, ben de konuyla ilgisi olduğunubildiğim Klaus'a danıştım. Klaus kendi çalışmalarının sadeceteorik bazda olduğunu pratik yönden sizlerin daha bilgiliolduğunu ifade etti. Biz de belki bir şeyler öğrenebiliriz, fikirsahibi oluruz, ümidi ile sizi rahatsız ettik ” diyerek sözükomiser(!) Behçet'e devretti.

Behçet “Bu günlerde bilgisayar, internet, telefon ve diğerkomünikasyon araçlarını kullanarak işlenen şantaj, tehdit,bilgi ve kişilik hırsızlığı suç olaylarında maalesef büyük artışvar. Bu sabah İstanbul’da önemli bir doktorumuz, bir bayan,cadde ortasında, güpegündüz kaçırılarak kayboldu. Standartprosedür olarak ilgili telefonları hemen dinlemeye aldık,nitekim hemen öğleden sonra kaçırılan bayanın kendisi dedoktor olan eşine bir tehdit telefonu geldi. Böyle durumlardaErhan'nın firmasının geliştirdiği bir yazılımı kullanarak telefoneden kişinin bulunduğu yeri dünyanın neresinde olursa olsunkolaylıkla tespit edip gerekli tedbirleri alabiliyoruz. Ancak busefer şebekeden gelen bilgi, garip ve saçma bir şekilde zanlıyıve telefonunu her dakika başka bir telefonun kimliğini çalarakdünyanın bir köşesinden diğerine atlarmış gibi gösteriyordu.Yani, karşı taraf çok hızlı ve çok gelişmiş bir sistemkullanarak bizi şaşırtmaya, böylece operasyon yapma ve deliltoplama imkanlarımıza engel olmaya teşebbüs ediyordu.”diyerek çabucak anlattı.

96

Page 97: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Günter pek belli etmese de fena halde endişelenmeyebaşlıyordu. Hiç beklenmedik bir şekilde, hiç beklemediği biryönden fena halde köşeye sıkıştırılmışa benziyordu. Buadamları şirketine kadar ayağı ile getiren şu aptal Klaus'aduyduğu öfke beynini zonklatıyordu. Yine de soğukkanlığinibozmadan:

“Peki, biz nasıl yardım edebiliriz?”

“Şanslı bir tesadüf bizim Erhan vasıtası ile Bay Klaus'un vedaha ziyade de sizin benzer konularda bazı çalışmalaryaptığınızı ve uzmanlık sahibi olduğuzu duyduk. Bilgilerinizebaşvurmak faydalı olabilir sonuca vardık, Örneğin, sizinçalışmalarınız ve varsa elde ettiğiniz sonuçlar şu veye buşekilde kötü niyetli birtakım şahışların eline geçmiş olabilirmi? Bu konuda çalışan başka kuruluşlar, şirketler,üniversiteler var mıdır, olabilir mi, tanıyor musunuz?”

“İyi düşünmüşünüz, yardımcı olabilirsek ne mutlu. Ancakbahsettiğiniz olaylar, eğer doğru anlayabildiysem benim içinde büyük sürpriz niteliği taşıyor. Bizim laboratuvarlarımızdada bahsettiklerinize benzer bazı çalışmaların yapılageldiğinibiliyorum. Ancak böyle ve benzeri çalışmalar bilhassa gençmühendislerimiz için zihinsel ekzersiz niteliğinde, amatörce,kafa dinlendirme, boş vakit değerlendirmeolgusundadırlar.Sudoku bilmecesi çözer, dama, satranç oynar,gibi yani.

Ticari ve resmi nitelik taşımazlar. İmalat safhasına geçmedentezgah seviyesinde kalırlar. Eminin ki bütün dünyada dahayüzlerce firmada, üniversitede, laboratuvarda böyleçalışmalar vardır. Berlin'e kadar zahmet etmeden İTÜ veyaODTÜ’ye hatta ASELSAN'a bir uğrasaydınız da olurdu yani.”

Masadakilerin diğer üçü, bu kaşarlı herifin olayı küçümsemestilini hayretle izliyor ve muhtemelen “Puştluğun da üstadlıkseviyesi oluyormuş yani!” diye düşünüyorlardı. Ancak Gunterhiç de konuştuğu kadar rahat değildi.

97

Page 98: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İçden içden büyük sıkıntıyla “Şu iki Türk'e birer milyon dolarversem, işi kapatabilirmiyim acaba...” diye hesaplarakapılmıştı.Türklerin “Çorba parası, sakal..” tabirlerini çokduymuştu, seyahatlerinde.

“El aman!” dedi, Behçet “Aman bizim müdürlerin kulağınagitmesin, bu İTÜ, ODTÜ sözleriniz!” Kendine bedavadanturistik seyahat çıkartmışsın, devletin parasıyla diye kıçımıtekmelerler vallahi!” nidasıyla puştun puşta ettiğini onun daedebileceğini gösterdi.

Çaylar, kahveler de bitmişti. Erhan ve Behçet ayaklandılar.“Daha fazla vaktinizi almayalım o zaman.” diyerek eller şıkışıpkapıya yöneldiler.

Ancak tam kapıyı açacakken, Behçet sağ eli kapı tokmağındakomiser Kolumbo'nun her zaman yaptığı gibi diğer eliylealnını sıvazlayarak, daha yeni aklına gelmiş gibi:

“Ancak,” dedi, “Söylediklerinizin aksine, çok gelişmiş,profesyonel çapta, tümüyle hazır bir cihaz tam da burada, yaniBerlin de mevcut!”. Neyseki her kimseyseler... o genç(!)mühendisler, tecrübesizlik kurbanı bir küçük hususuunutmuşlar. Evet, şebekeden gelen dijital sinyallerden sankitelefon durmadan ülke değiştiriyormuş gibi gözükse detelefonun ahizesinden yani adi bir mikrofoncukdan gelen çokhafif akustik arka plan gürültüsü hiç değişmiyor...Yanitelefonun kendisi hiç yerinden kımıldamıyor... O sesleriamplifiye edip dikkatle analiz ettiğimizde de gördük ki o daTrabant marka eski bir arabanın su tulumbası olarakkullanılan motorunun eksos gürültüsü... O garip aletten debütün dünyada sadece bir adet mevcut... O da buralarda. Sizinfirmanın 20 km kuzeydoğudaki çiftliğinde...” Gunter ne yapacağını hiç bilmeden hayvansal bir refleks ilemasasının çekmecesindeki silaha davranıp, Behçet'e doğruttu.Ancak, artık taraf değiştirme sırasının geldiğini düşünen Klausomuz başından hamle yapıp silahı kaparak Gunter'e çevirdi.

98

Page 99: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Tam bu sırada Erhan'ın telefonuna bir mesaj cırtı geldi. Erhanekranı evvela Behçet'e, sonra Klaus'a sonra da Gunter'egösterdi:

OPERASYON BAŞARILDI. Doktor ve avukat serbest vesağlıkta. Selamlar. Yüzbaşı Wilder.

Behçet “Aranızda Alman polisini nasıl... ayarlayabilirmisiniz,bilemem, ama tavsiyem çok uzun yıllar İstanbul'a hiçuğramayın... bence...” dedi ve Erhan'a yol göstererek...kapıdan çıktılar.

**********************

99

Page 100: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Granville aydınlığına alışmak için gözlerini kırpıştırdaktansonra Yüzbaşı Wilder'i karşısında görünce hemen boynunasarılmak istedi fakat beklediği reaksiyonu göremeyince biradım geri durup aklınca sert bir asker selamı verdi. Zamanzaman Paris'teki Wilder grubu irtibat bürosunda sivil kıyafetliolarak da olsa görmüş olduğu kurtarıcısını hemen tanımıştı.Yüzbaşı da onu tanıdı. Fazla yüz vermeden tibbı buzkutusunun nerede olduğunu bilip bilmediğini sordu.GranvilleRudolph'un ofisini işaret etti.

Bu arada Doktor Selda'nın kapısı da açılmıştı. Doktorun odasıbiraz daha konforluydu yani lavabosu ve demir parmaklıklı daolsa küçük bir penceresi vardı. Bu sebeble olayların birazcikda olsa farkında idi. Subay ve Centilmen kurtarıcısı sıkı birasker selamı çakarak:

“Amerikan Hava Kuvvetleri'nden Yüzbaşı Wilder emrinizdeMadam!” tekmilini verdi.

Dame de Sion ve Sorbonne mezunu Dr. Selda duruma uygunreveransı yaparak:

“Teşekkür ederim Komutan, Dünyanın neresindeyiz,söyleyebilirmisiniz, lütfen?”

“Almanya, Madam, Berlin civarı... Wiesbaden'dengeldik...Eşiniz Dr. Zeki Bey ile irtibat halindeyiz...”

“Arızalı Helikopter mizanseniniz çok başarılıydı... Tebrikederim...”

“Eşim tiyatro yönetmenidir... O hazırladı...”

“Memnun oldum...”

100

Page 101: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Avukat Granville mevcut şartlar altında böyle sakin vesoğukkanlı sohbete kulaklarına inanmayarak izliyor ve aklıncabir an önce kumandayı ele almayı ve etrafa düzen vermeyisabırsızlıkla bekliyordu. Tekrar Rudolph'un odasını işaret etti.

Dördü birden oraya yöneldiler. Granville hala radyötere bağlıolan Rudolph'a bir tokat aşkedip bundan böyle sadece kendiakranları ile oynaması tavsiyesini verdi. Sonra Yüzbaşı'ya birköşede duran tibbi buz kutusunu işaret etti. Komutan da ona“Kutuyu al ve derhal helikoptere yollan!” talimatı ile karşılıkverdi.

Doktor Selda'nın Turkcel telefonu Rudolph'un masasınınüstünde pek de şarj aletine benzemeyen, kabin bagajı valizibüyüklüğünde çift antenli bir alete bağlı olarak duruyordu.Selda biraz alaycı fakat kibar bir tavırla Rudolph'a dönüp“Telefonumu alabilirmiyim?” diye sordu. Alman köylüsüRudolph böyle bir tavırdan birşey anlayamadan başıylaişgüzarca bir “ja bitte” işareti verdi. Yüzbaşı USB bağlantısınıçözüp telefonu Selda'ya verirken “En azından delil teşkileder.” diyerek valizi de kendisi aldı. Hep beraber tekrarçalışmaya başlayan helikoptere doğru yürürken Wilder kenditelefonu ile Erhan'a “OPERASYON BAŞARILDI” mesajınıyolladı.

Helikopter Wiesbaden'e doğru yola çıkarken yardımcı pilotkoltuğunda oturan Dr. Selda, Pilot Yüzbaşıya “Yabancı birülkedeyim ve bir pasaportum bile yok!” diye endişesinibelirtti.

Pilot “Ziyanı yok Madam,” dedi. Askeri hava meydanlarıarasında pasaport sorulmaz. Yarım saat içinde Wiesbaden' dençift koltuklu bir modifiye F16 ile kalkarsak “İki saat sonra siziKaramürsel ya da Çiğli alanlarından birine teslim ederim.İncirlik sanırım İstanbul'a biraz daha uzak.” dedi. Dr. Selda“Çok acele etmeyin Yüzbaşı,” dedi. “İstanbul trafiği malum.Kocam üç saatten erken Karamürsel'e ulaşamaz.”

**********************

101

Page 102: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Cihangirde mükellef bir apartman katında, en belli başlı insanticareti mafyalarından birinin İstanbul merkezinde alıcı vesatıcı tarafların “müşteri temsilcisileri” arasında hararetli birpazarlık hüküm sürmekte. Satıcı tarafın temsilcisi kod ismi ilebayan Menekşe, müşteri tarafının temsilcisi ise mösyö Artin,bu da tabii ki yine bir kod isim. Pazarlık konusu: emekli birmüzik ögretmeni Bay Hasan Tosyalı.

Menekşe Hanım : Bir ilerleme kaydettik. Güzel bir ipicumuzvar. İşe yaracağını düşünebiliriz. Ancak biraz sabırlı olmamızgerekiyor. Üç gün kadar.

Artin Bey : Üç gün çok uzun... Hemen harekete geçmek emrigeldi... Çok yukarıdan... Teklifimizi iki misline çıkarabiliriz.Ancak biliyoruz ki aynı projenin bir çok takipçisi var.Bankalar, Şirketler, araştırmacılar, gizli servisler, bazı silahlıkuvvetler vs. Hepsi de böyle bir zekanın, hafızanın ve yaşınarağmen gösterdiği olağanüstü performansın kaynağını bilmek,öğrenmek istiyorlar. Başkasına kaptırmayı göze alamayız.

Menekşe: Tabii ki biliyorum. Bize müracat edenler de pek çok.Eski ve yeni büyük, çok büyük müşteriler. Fakat elimdeki ipicuçok sağlam gibi. Sadece biraz sabır gerekiyor. Sizi tercihettiğimizden çok memnun olmalısınız.

Artin: O zaman bana daha çok bilgi verin. Nedir bu sağlamipicu?

Menekşe (hınzırca gülümseyerek) : “Ticari sırdır, anlarsınız.”

Artin : Sırlar bile satılıktır.

Menekşe : “Fiyatını verene.”

Artin : “Verdim, gitti.“

Menekşe : “Konuştuğumuz full meblağı isteriz, lakin o zamanbütün operasyonları ve riskleri kuruluşunuz devralır, bizgerisine hiç karışmayız.”

102

Page 103: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Artin cep telefonunu çıkarıp bir mesaj gönderdi. Gelen cevapolumlu idi.

Artin : “Sizi dinliyorum, nedir bu ip ucu?”

Menekşe : “Dostunuzun şu andaki pozisyonunu henüz tespitedemedik. Fakat iki gün sonrası için yapılmış bir özel uçakrezervasyonu tespit ettik. Konumuz icabı seyahat sektörü ileyakından ilgiliyiz. Sayın Hocamızın adına Antalyalı çok zenginbir iş adamı tarafından yaptırılmış bu rezervasyon, bir aykadar önceden. Uçuştan sonraki bir hafta boyunca aynı işadamı Antalya'daki otellerinde altıyüzden fazla süit ve odayıkendi misafirleri için ayırtmış. Meğerse adamın kızınındüğünü varmış ve hanım kız sevdiği bütün eski hocalarınındüğününe davet edilmesini arzu etmiş. Hasan Bey ta 20 seneönce Antalya'da ortaokul müzik öğretmenliğini yapmış bugelin kızımızın.”

Artin : “Güzel, fakat Hasan Hoca'nın bu davete icabet edeceğine malum?”

Menekşe : “Biraz evvel anlaştık ya, işin o tarafı sizin riskiniz.Ayrıca Hoca'ya en küçük bir zarar verilmeyeceğini,kendisinden her ne istekte bulunulacaksa, tamamen kendigönlüne ve iradesine bırakılacağını da garanti etmişbulunuyorsunuz. Aksi takdirde fena halde bozuşuruz ve bizimkolumuz tanığınız herkesden daha uzundur. Aynı kural düğünsahipleri ve bütün diğer misafirler için de geçerli.”

Artin : “Anlaştık. O halde sizden yegane talebim, Uçuş ve Otelrezervasyonu detaylarından ibaret. Merak etmeyim Antalya'dada bizim de çok yakın ve geniş çevremiz vardır. Karıncayı bileincitmeyiz.”

Menekşe bunun üzerine önünde bir iki fare tıklamasındansonra bitişiğideki masadaki bilgisayar yazıcısından çıkanbirkaç sahifeyi alıp Artin'e uzattı. Kağıtlara kısaca bir göz atanArtin vedalaşmaya bile lüzum görmeden odayı terketti.

103

Page 104: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kapıdaki iki korumadan kadın olanı başını uzatarak, yeni birziyaretçinin salonda beklediğini anons etti. Menekşe“Buyursun” dedi.

Yeni gelen de aynı Menekşe gibi, değme güzellik kraliçesinigölgede bırakacak cinsden bir afetti. İki kadın karşı karşıya ikiakrep gibi süzüştüler. Gelenin kod adı Elisa idi ama o sadecetek kelime ile, “Mossad” diye tanıttı kendini. Yer gösterilmeyibeklemeden masanın önünde sağ taraftaki koltuğa oturdu.

Elisa : “Herkesin konuştuğu bir adres var ya. Sizlerulaşmışsınızdır diye duyduk. Ben o adresi istiyorum. İyi paraöderim. Hatta açık çek.”

Menekşe (gülümseyerek) : “Çok güzel olurdu. Fakat maalesefsatıldı işte o adres.”

Elisa' nın elinde sihirbaz mendillerinden çıkan beyazgüvercinlercesine, namlusu Menekşeye çevrilmiş küçüçük,plastik görünümlü bir tabanca belirdi.

Elisa : “Kurşunla vurulup, ölmekten zerre kadarkorkmayacağını biliyorum ama bu KEZZAP, güzel yüzünüzombi kıçından daha çirkin hale getirir.”

Menekşe (acı acı gülümseyerek) : “Sizinle pazarlık edilmez.Ne yapalım. Umarım demin çıkan müşteri sizden dahainsaflıdır. Doğru dürüst bir silahla vurur beni temizcesine,”dedi.

Yazıcıyı tekrar çalıştırıp birkaç sahife de Elisa'ya uzattı.Elisa'nın uzattığı çek açık değildi ama yine de küçük birdevletin bütçesi ile yarışabilecek bir meblağdaydı. Elsıkışmadan ayrıldılar. Menekşe “Parmakları ne kadar uzunmuşbunun, güzel piano çalar diye düşündü.”

**********************

104

Page 105: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Elisa'nın incelediği ilk doküman detaylı bir uçak kiralamaanlaşmasıydı; Verilen tarihte Istanbul'dan Antalya'ya 59yaşında Hasan Tosyalı, 53 yaşında Cemil Uzmankul, 39yaşında İsmet Köksalan ve sonuncu şahsın 36 yaşında ki eşiEsra 6 kişilik çok lüks bir özel uçakla götürülecekler ve birhafta sonra aynen geri getirilecekler. Yolcuların İstanbul'dakiadresleri de kaydedilmişti.

Hasan Bey için verilen adres zaten sürekli kontrol ediliyorduve olayın başından itibaren boş olduğu Elisa'nın bilgisindeydi.

Cemil Bey biraz uzakça, Ömerli'de. Ancak Bay ve BayanKöksalan'lar ise sadece iki sokak ötede Cihangir, Kadirileryokuşunda bir apartman dairesinde ikamet etmekteydiler,eldeki dokümana göre. Elisa “bir bakmaya değer...” diyedüşündü. Aralarında bir bağlantı olabilir, bu dört kişinin.

Diğer sahifelerde ise aynı dört şahış için Antalya'nın en lüksotellerinden birinde aynı katta ayrılan 4 suit odanın detaylarıyazılıydı. **********************

105

Page 106: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bu gece Köksalan çiftinin evlilik yıldönünü. Öyle Boğazdabalık yemeğe sonra ünlü eğlence yerlerinde takılmaya müsaitdeğil bütçeri iki devlet okulu öğretmeninin. Program bu kısıtlıbütçe uyarınca yapılmış: Öğle yemeğinde Beyoğlu Saraymuhallebicisinde tavuklu pilav ve ayran, takiben Atlassinemasında yirmi sene sonra tekrar gösterilen “GüneyPasifik” müzikali, çıkışta Balık pazarında birer çubuk midyetava ve arjantin fıçı birası, arkasından İnci pastanesinde şamfıstığı dondurmalı profiterol ve günün zirvesi Emeksinemasında çok sevdikleri “Cabaret” müzikalinin yeni çekimi.

Aslında azıcık biradan bile çok kolay çakırkeyif olabilen Esramidyelerini sıyırmakta iken yarı şaka bir “kıskançlık”mizansenine girişti. “O şımarık kızın düğününe filangitmem...” diyordu. “Gözü hep senin üstündeydi. Bilmiyorsunsanki... Kaç kere duydum, biz yanından geçerkenarkadaşlarına “Ne yakışıklı adamlar var yarabbi” diye iççekerek aslında bize laf attığını...”. Şimdi hala aklı sıra banahava atacak.

“Peki ama,” dedi İsmet Bey. “Babasına ayıp etmiş olmazmıyız?Adam kaç fakir ögrenciyi okuttu, doktor, mühendis, profesöryetişdirdi...”.

Sonunda hemen Beyoğlu Sabuncukis çiçekcisine, düğünsalonuna teslim edilmek üzere bir çiçek sepeti hazırlatıp, çokyoğun işleri dolayısıyla mutlu olayda hazırbulunamıyacaklarını bildiren bir özür notu iliştirdiler. Böylecedünya sulhu yeniden tesis edilmiş oldu. Nostaljilerin Emek sineması 2113 yılında yıkılıp yerine AVMyapılmaktan son anda kurtarıldıktan sonra güzelce aslınauygun restore edildi. Koltuk numaraları bile aynı. Sadece sesve ışık sistemleri son teknoloji. Heyecanla bekliyorlar. Bir ayevvel Şehir Tiyatrolarındaki Türkçe sahnelenmesin tadı haladamaklarında.

106

Page 107: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Son bir kararla Profitero ziyafetini sinema çıkışına bıraktılar.Dolu mide ile müzikal izlemek belki çok keyifli olamayabilirdi.Hem de midye ve biranın tadları damaklarında biraz dahauzun zaman kalsaydı bari. Filmin başlangıç saatini beklerkenvitrinleri dolaşarak zevkli vakit geçirdiler.

Emek'ten bu sefer de müzik şarhoşu olarak çıktıklarındabirbirine birer küçük yıldönümü hediyesi de aldılar. Kitap veCD. Profiterol enfesdi.

“Cabaret” filminin müzik ve danslarını kendi yetenekleriçapında tekrarlayıp taklit etmeye çalışarak neşe içinde yokuşaşağı evlerine yürürken gelip geçenlerin meraklı bakışlarınaaldırış bile etmediler.

Mütevazi binada komşuluklar en az yirmi senelikti. Yedekanahtarlar hep komşularda bulunur gereğinde birbirlerininkuşları, balıkları, kedileri beslenir, çiçekleri sulanırdı. Bubakımdan kapıdan girip ışığı açınca ayakkabı dolabınınüstünde duran büyükçe kurye zarfı fazla bir şaşkınlığa nedenolmadı.

Zarfın arkasına kapı komşusu Perihan Teyze gerekli izahatıince ince not etmişdi. “İki-üç kere aradım telefonunuz kapalıidi. Doğal gaz şirketinden geldiler. Dairenizde gaz kaçağıaradılar. Bir şey yokmuş. Onlar buradayken pek de güzel birkurye kız bu zarfı getirdi. “Siz bu akşam geç gelirsiniz, beniuyandırmayın.” diye buraya bıraktırdım. İnşallah iyi birhaberdir. İyi geceler. Perihan.”

Zarfdan çıkanlar zarfın kendisinden daha hayretengiz oldu.Bir gün sonrası gidiş bir hafta sonrası dönüş için isimlerineBritish Airways Business Class iki Londra bileti, Grosvenorotelde aynı tarihler için peşin ödenmiş full pansiyonrezervasyon, bin Sterling'lik bir banka çeki ve bir mektup.Mektup da diyorlar ki :

107

Page 108: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

“ Ellinci kuruluş yılı kutlamalarımız dolayısıyla çekilen kuradailişikteki hediye sizlere isabet etmiştir. Müşterimiz olduğunuziçin tekrar teşekkür eder, her ikinizi aramızda görmeyisabırsızlıkla bekleriz.

İMZA: His Master Voice Music Store, Oxford Street, London

NOT: Adresinizi tespit ederken yapılan bir yanlış yüzünden buhaberi vermekte hayli geçikmiş olduk. Vakit darlığı yüzündenbir zorlukla karşılaşırsınız problem olmaz. Uçak ve Otelreservasyonlarınız ileri bir tarihte de geçerli olacak şekildeyaptırılmıştır.”

İsmet Bey “Bir yanlışlık var herhalde...” diyerek zarfın üstünütekrar okudu. Herşey harfi harfine doğruydu.”

Esra “Tabii yahu..” dedi, “... geçen sene Londra'ya yaptığımızgurup seyahati sırasında bu harikulade dükkandan sadece birCD alabilmiştik ya... eh kırk yılda bir şans bize gülmüş işte!”

İsmet “Vay canına, rüyam da görsem, inanmazdım, vallahi.”

Esra “İyiki birer hafta izin almışız, bak nasıl denk geldi.”

İsmet “Sen de o zaman dua et Şennur'a ...” diyecek oldu, fakat“...neme lazım..” diye düşünerek çenesini tutmayı başardı.

Esra seyahat planını yapmaya başlamıştı bile. Çok sevdiğiLondra'yı vaktiyle orada geçirmiş olduğu öğrencilikgünlerinden dolayı epey iyi tanırdı. Aklına pasaportları geldi.Geçerlilik tarihleri dolmuş mudur sakın endişesine kapıldı. Bucins evraklar hep salondaki televizyon altlığının çekmecesindedururdu. Hemen gidip baktı. Yeşil pasaportlarının daha bireryıldan fazla geçerliği vardı.

108

Page 109: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ancak başka bir şey aklına takıldı. Geçen yılki gurup halindeki Londra seyahetleri sonunda elinde sadece yepyeni bir ikiSterling'lik banknot kalmış onu da inşallah tekrar gelmemizeuğur getirir ümidi ile ikiye katlayıp pasaportunun arasınayerleştirmişti. Bu gün öğleden sonra evden çıkarkenBeyoğlu'nda yankesici illetine maruz kalırım endişesi ilehüviyet olarak yanına sadece araba ehliyetini almış ve nüfuscüzdanını kendi pasaportu arasında evde bırakmıştı. O sıradabanknot'u tekrar orada görünce kendi kendine gülümsemişsonra da bu günlerdeki tatsız mali durumlarını düşünüpyüzünü buruşturmuştu.

Şu anda ise ne banknot ne de nüfus cüzdanı sadece birkaçsaat önce görmüş olduğu yerlerinde yoktu. Tekrar baktı. Evet,iki sterlin çekmecenin içine düşmüş fakat nüfus cüzdanındanbir eser görünmüyordu.

Kocasına durumu izah etti. Beraber tekrar baktılar. Neyse kipasaportlar burada diye düşündüler. Gün o saate kadar çokgüzel geçmişti, ne olduysa oldu, şimdi dert etmenin gereğiyoktu. İsmet “Boş ver şimdi kafana takma, artık eskisi gibikimse bir tek nüfus cüzdanı ile sahtekarlık yapamıyor. Her şeyinternette kayıtlı, yarın sabah bir kere daha ararız,bulamazsak kayıp ilanı verir, yenisini çıkartırız. Şimdi, gelyatağa da bu günü bize yakıştığı şekilde kapatalım.” dedi. Vesöylendiği gibi yaptılar. Sonunda çok yorgundalar ve hemenuyudular.

Ertesi sabah uyandıklarında ilk işleri tekrar söz konusuçekmeceye bakmak oldu. Nüfus cüzdanı yerli yerindeduruyordu. Esra biraz düşünüp “Herhalde sıcaktanpasaportun sayfaları biribirine yapışmış, bira tütsülü kafaylagöremedik herhalde...” dedi. Halbuki içtikleri birer arjantinbiranın üstüne dört saatten fazla geçmişti.

**********************

109

Page 110: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İsrail Kültür ataşesi Mossad'cı Elisa'nın olaylara yaklaşımtarzından memnundu. “Apartmandan doğal gaz kokusugeliyor!” diye sahte ihbar telefonu yapmışlar, Hemen yetişenekip gaz kaçağı kontrollerini yapmakta iken ve komşu kadınPerihan hanımın o telaş arasında dikkati dağılmışken kuryekız numarası ile hedef apartman dairesine sızmıştı, Yaşlıkadının bir aralık masa üzerinde bıraktığı kapı anahtarınınbalmumu kopyesini çıkardıktan sonra daire içinde saklanmış,doğal gazcılar ve komşu kadın gittikten sonra rahatlıklaevdekilerin yaşam hikayeleri hakkında bulabildiği evraklarıincelemiş,

Esra hanımın nüfus cüzdanını eliyle koymuş gibi bulup yanınaalmış ve daireyi sessizce terkederek gittiği yakındakikonsolosluğana ait Taksim'deki bir “hizmet” binasındaki özelmakinalarla hem elindeki balmumu kalıptan bir anahtar imaletmiş, hem de nüfus cüzdanının aslından fark edilmiyecek birkopyesini hazırlamıştı.

Sabaha karşı herkes mışıl mışıl uyurken tekrar apartmanaintikal etti ve nüfus cüzdanını eski yerine iade etti. Fakat yinede kendi kendini azarladı. Çünkü ilk başlangıçta ikiSterling'lik banknotu farketmemiş ve sonradan hangipasaportun arasından düştüğünü bilemediği için çekmeceniniçinde rastgele bir şekilde bırakmıştı.

Evdeki insanların gece yarısı nüfus cüzdanı derdine düşmesiihtimalini de “Bu kadarına bizim meslekte hesaplanmış rizikodenir...” demekle geçiştirdi.

Ateşeyi bir kere daha uyardı: “Hem cinslerimi iyi bilirim,Londra seyahati yemlemesinin işe yaramama ihtimali çok az.Ancak yine de gözünüz üstlerinden ayrılmasın, icabında birtrafik kazası(!) düzenlemek gerekebilir, ne yapalım o kadarİngiliz parası harcadık, günah bizden gitti.” ***************************

110

Page 111: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Özel uçağının yolcu bölümü altı kişilik yüz yüze bakan üçerlikiki sıradan oluşuyor.Arada salon düzenlerinde “Kahve masası”tabir edilen cinsden alçak bir masa var. Kokpit ile yolcubölümü arasında uzun boylu hosteslerin kullanışına uyguntasarlanmış mutfak, lavabo ve saireden oluşan bir servisbölümü var. Uçağın esas girişi bu servis bölümünden. Enarkada ise hem yolcu bölümünden hem de dışarıdangirilebilen ikinci bir servis ve bagaj bölümü var. Antalya'yagitmek için kiralanmış.Uzun boylu, İskandinav tipli, sarışın ,çok hafif aksanlı fakat çok düzgün Türkçe konuşanhosteslerinin göğsündeki isim etiketinde “Esra” yazıyor.

Hasan ve Cemil Beyler kısa bir tereddütten sonra arkasıradaki iki koltuğa karşılıklı oturdular. Henüz emniyetkemerlerini bağlamaya çalışmaktaydılar ki Hostes Esra 30-35yaşlarında, dolgunca fakat çok düzgün vücutlu, esmer ilekumral arası buğday tenli, kısacası Sophia Loren'nin “The boyon a Dolphin” filminde canlandırdığı balıkçı kız karakterininbir miktar minyoncası üçüncü bir yolcuyu içeri buyur etti.Hasan ve Cemil özel uçak yolcuğu için acemice sayılacak saygıtavırları ile ayaklandılar.

Yeni gelen bayan en ön sağ koltuğu işaret edip “Burası uygunmu?” diye hostese sordu. Centilmenler minyon Sophia'nınyerine oturmasını bekledir, sonra tekrar yerleşip hosteshanınım da yardımı ile kemer bağlama uğraşına kaldıklarıyerden devam ettiler.” Başarı sağlandıktan sonra Hosteskendi bölümüne geri döndü

Beş dakika sonra, sanki hostesimizin kısa saçlısı görünümde,kadın mi erkek mi olduğu kolay anlaşılamıyan pilot içeri giripyolculara hoş geldiniz dedi ve kalkışa hazır olduğunu bildirdi.İsim etiketinde “Saatcı” yazıyordu. Başıyla selam verip kokpitedöndü. Böylece Hasan Bey sağ tarafdaki bayan ile aynı sırada,--aralarında bir boş koltuk-- Cemil Bey ise karşı sırada, --boşkoltuğun karşısındaki orta koltukda-- oturuyor oldular.

111

Page 112: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Karşılıklı gülücükler eşliğinde tanışma faslı başladı. Minyontipli hanımefendi kendini “Esra” diyerek takdim edincegülüşmeli bir sürpriz faslı yaşandı. Esra Hanım “Pek detesadüf sayılmaz efendim!” dedi “Doğduğum senelerde pekpopüler bir isimmiş bu 'Esra', her halde hostes hanım ile aynıyaşlardayız.”.

Yolcu Esra'nın çok hafif baharat ve gül ve karanfil kokuluparfümü olsa olsa vaktiyle Sophia'nın meşhur ettiği “Bandit”olmalıydı.

Uçak kalkış pistine yanaşıp havalanmaya geçti. Hostes Esraortaya soğuk etler, Fransız peynirleri ve ekmek çeşitlerindenoluşan bir tepsi ve yolcuların her birine birer servis takımıgetirdi. “Ne içersiniz?” diye sordu. Hasan Bey etraftakilüksden biraz şımarmış şekilde, yan gözle Yolcu Esra'yabakarak “Bir kadeh rakı alabilirmiyim?” diye sordu. Esra'nıncevabı “Sizleri bilmem ama ben kesinlikle alırım!” oldu. CemilBey de onlara katılınca hostes hanım bir-iki dakika içindeortadaki soğuk et, fransız peyniri tepsisini kaldırıp yerine buzüzerine yatırılmış beyaz peynir ve dilimlenmiş kavun çesitleriihtiva eden yeni bir tepsi ile kristal bir sürahi içinde rakı,yanında gümüş maşası ile küçük bir kovada buz küpleri, ilavebir sürahi su ve kristal bardaklar getirdi. Cemil Bey “EsraHanım kızımızın eli de pek çabukmış, maaşallah!” dedi, biryandan da utanıp mahçupca özür dilercesine Yolcu Esra'yabaktı. Esra ise “Anladım canım...” manasında iç ısıtan birtebessüm ile cevap verdi.

Buzlu rakılar yuvarlandıkça muhabbet koyulaştı. Cemil Beykafayı çok kolay buldu. “Ölümü öp..” filan diyerek hostesbayanı da baştan çıkartarak yanı başına oturtu. Hostes Esraönce Cemil Bey'in bardağından yudumlayarak işe başladısonra içeriden bir bardak da kendine getirdi.Yolcu Esra“inşallah sıra pilotta değildir...” diye için için gülüyordu. Nekadar sevimliydi bu Türk milleti.

112

Page 113: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Elisa, Esra rölünü çok kolay ve severek oynuyordu.Cihangir'deki apartmanda saklandığı saatlerde bulabildiğialbümleri ve hatıra defterlerini filan karıştırarak epeyce bilgiderlemişti. Bir düğün davetine gidildiğini biliyordu ve düğünsahipleri hakkında da internetten ve gazetelerden yeterli fikiredinmişti. Albümlerden çaldığı birkaç fotoğrafı ve geçerliteknolojileri kullanarak Esra'ya yeter ölçüde benzeyen biryüze sahip olmuştu. Vücut yapıları da zaten aynı gibiydi.İlaveten aradan geçmiş olan bir sürü sene de düşünülürse ikisiarasındaki küçük farkların hiç kimsenin dikkatini çekecekboyutta olmadığından emindi, iş ki orijinal Esra'yı iyi tanıyanbirilerine müşterek hatıralar konusunda bir açık verilmesin.Elisa'nın öylesine bir durumu kolayca atlacak kadar teatralkabiliyet sahibi olduğundan şüphesi yoktu.

Üç öğretmen yolcu, öğretmenlik hatıralarını pekpaylaşamadılar. Zira gelin adayı kızın hocalığını yaptıklarıdönemler hep değişik yıllara tekabül etmekteydi. Kendi hizmetdönemleri arasında da bir çakışma bulamadılar. Ancakmüşterek tanıdıkları olan birkaç hocayı bulabildiler.

O günlerde çok yoğun olan siyasi gündem yüzünden HasanBey'in Süreyya Operası olayı sokak gündeminden düşmüş veprofesyoneller dışında herkes kendine göre bir izah şeklibulmuştu. Hasan Bey de zaten bıyığını filan traş ederekoldukça bir miktar görünüş değişikliği yapmıştı. Esrarölündeki Elisa da Hasan Bey ile bu Hasan Bey arasındakiilişkinin, yani ikisinin de aynı kişi olmalarının hiç farkındadeğilmiş gibi davranıyordu. Aksi halde planladığı yakınlaşmakonusunda şüphe çekici bir durum hasıl olma ihtimali doğardı.

Aldığı emir kısa ve sarihdi: Hasan Bey'den hamile kalmak!.

Nasıl, nerede, ne zaman? Belirtilmiyor. Sadece birazcik dadoku örneği. Doku örneği, kolay, kökü ile çekilmiş birkaç saçteli yeterli. Ama hamile kalmak? Gerçi emirle hamile kalan ilkkadın asker olmak durumunda olmayacaktı da. Hitler'in insanharalarını unutmamak gerekirdi.

113

Page 114: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ancak burda kendisine yardım edecek kimse yoktu, herşeyitek başına ayarlamak zorundaydı. Ayrıca acele etmesinigerektiren önemli bir sıkıntı vardı. Aylık yumurtlama perioduitibari ile hamile kalabileceği günler sadece üç veya dörttenibaretti. Diğer taraftan bu hususda kullanabileceği metodkonusunda elindeki seçenekler pek de az değildi: Uçağı kaçırıp adamı hapseder, kendisine aşık olmasınıbekleyebilirdi (Stockholm Kompleksi Metodu).

Adamı öldürür prostatını çıkartır, santrafüjden geçirir,özel bir enjektör ile kendisine zerkedebilir,

Adamı öldürmeden açık ameliyatla prostatını çıkartır,santrafüjden geçirir, özel bir enjektör ile kendisinezerkedebilir,

Adamı öldürmeden kapalı metodla prostat sıvısını pipetleçekebilir, santrafüjden geçirir, özel bir enjektör ile kendisinezerkedebilirdi,

Adamın orgasm olmasını sağlar, idrarını santrafüjdengeçirir, özel bir enjektör ile kendisine zerkedebilirdi.Tahribatsız prostat ameliyatı olmuş erkeklerin isterlerse bumetodla baba olabildiklerini biliyordu.

Ya adamın prostatı önceden radikal metodla zatenalınmışsa... o zaman doğrudan hayalarını çıkartıpsantrafüjden geçirip, özel bir enjektör ile kendisine zerketmesigerekecekti. Aslında o zaman daha taze spermlerkullanacağından başarı şansı daha yüksek olurdu.

İşin avantajlı bazı yanları da yok değildi. Bebek doğana vebüyüyene kadar en az iki üç sene devlet tarafından el bebekgül bebek bakılacak, mutad tehlikeli görevlerden uzak duruprahat edecekdi. Seçenekleri bir daha zihninden geçirdi.Aslında bir tane daha vardı. Naturel ve olağan yoldan.

114

Page 115: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Adam aslında biraz ileri yaşına rağmen oldukça yakışıklı vekarizmatik sayılırdı. Gözleri de Elisa'nın cömert dekoltesi vebeyaz dizleri arasında gidip gelmiyor değildi. Türklerin “Eskikulağı kesikler...” dediği cinsden yani. Bebeğin sağlıklıdoğması için de belki en doğru seçenek naturel ve olağan yololmalıydı. Yarım karar verir gibi oldu. Lavobaya geçipmakyajını ve kulak arkası parfümünü tazeledi, dudaklarını özelbir ruj ile biraz ıslattı, eteklik yırtmacından ve gömlekdekoltesinden birer düğme daha gevşetti. Yerine döndüğündekarşısında oturan Cemil Bey'in yüz ifadesini inceleyip aldığıyeni tedbirlerin ne kadar işe yaradığını kestirmeye çalıştı.Netice de Cemil Bey de hedefi ile aşağı yukarı benzerözellikler taşıyan bir erkek.

Ancak bu arada başka bir şey dikkatini çekti. Cemil Bey'in solkulak memesinden çenesine ve boynuna doğru ince bir kansızıntısı vardı. Hemen müsaade isteyip çantasından bulduğuufak bir poşeti açarak içinden çıkan bir ıslak tampon ileyaraya pansuman yaptı ve kanamayı durdurdu. Cemil Bey isebu olayın bu günlerde ara sıra tekrarlandığını belirtti. Hosteshanım Antalya'da tanıdık bir doktorun ismini vererek gidip birona danışmasını salık verdi.

Bu arada pilot yaklaşım anonsunu yaptı ve birkaç dakika sonrada inişe geçti. Pistin sonunda beyaz bir limuzin bekliyordu.Limuzinin şoför mahalliden çıkan sivil kiyafetli bir delikanlıHasan ve Cemil beylerin ellerini öpmeye davranınca kısa birşaşkınlık yaşandı. Yakışıklı delikanlı “Hüdaverdi, hocalarım...”dedi, “Hani o boyaların ziyancısı, karga sesli, detone, haylazHüdaverdi!”. Hatırlamış gibi yaptılar, ellerini öptürüpyanaklarından öptüler. Hüdaverdi Eliza Elsa'nın ise elleriniavuçlarına alıp, yanaklarına birer buse kondurarak “Sizinöğrenciniz olamadım, Hocam... siz geldiğizde üniversiteyebaşlamıştım... ...nişanlım, sizde de eşinizde de okudu, ikinizide çok sever.” dedi. Bir yandan da “Nerede bu kadınınkocası?” diye düşünerek uçağın kapısını gözlüyordu. Mesajıalan Elisa “Ah, bilmez miyim, ama İsmet gelemedi, yurtdışındaherhalde, şey, aslında iki yıl oldu, maalesef biz ayrıldık!”diyerek vaziyeti toparladı.

115

Page 116: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

“Nişanlım derken...” dedi Cemil Bey, “...yoksa damat bey desen mi oluyorsun?”. “Tabii ya hocam..., davetiyeyi okurkenyakıştıramadınız herhalde...” dedi, “Gerçi ne ressam olabildimne de müzisyen ama hasbelkader bir Makine YüksekMühendisi olup çıktım işte...” . Sonra da Amerikan malı lükslimuzini işaret edip “Şimdi de şu çakar-almazı imal edenfabrikanının teknik müdürlüğünü yapıyorum... Michigan'da!”. Birazcık geç de olsa alaycı hocalarından intikamını almışolmanın zevkiyle önünü tekrar ilikleyip boyun kıraraklimuzinin arka kapısını açıp yol gösterdi. “İki ayrı yerdenrezervasyon yaptırdım,” dedi haylaz Hüdaverdi. Biri hani şu'Wow!' denilen beş-altı yıdızlılardan, öbürü Kaleiçi'ndeki butikpansiyon Ali Paşa Konağından'dan... Hangisini tercihedersiz ?”diye sordu. “Aman Kaleiçi olsun...” dedi, Antalya'yıiyi bilen Cemil Bey. “Şehrin göbeğinde rahat mı rahat biryerdir. Yemekleri de enfesül nefis... vallahi çok iyi gelir... boşver sen beş yıldızlıların hercümercini..”

Bagajlarını uçaktan teslim alan iki görevliye de “Ali Paşa..”diye gerekli komutu veren damat adayı kemal-i ciddiyet yolakoyuldu. Limuzin uçağın içiyle tamamen aynı düzendeydi, veSürpriz, Sürpriz... hostes Esra nasıl ettiyse onlardan evvelgelip yerleşmiş olduğu şöforün sağındaki içeri doğru dönükkoltukda çay kahve servisi hazırlamaktaydı. Yolcuların anlıkşaşkınlığının farkına varan Hüdaverdi. “Efendim, haddimizolmayarak, uçak da bize ait.. Esra hanım da sekreteriminsekreteri olur aynı zaman da.. İstanbul'a dönüp evlerinizeteslim edinceye kadar sizlerin hizmetinde!” dedi.

Bavulları onlardan evvel gelip odalarına yerleştirilmişlerdibile. Hostes Esra da onlarla aynı kattaki bir odada kalıyordu.Bütün odalar aslında mutfaklı, jakuzzili, oturma bölümlü yanitam teşekküllü birer suit tarzındaydılar. Püfür püfür çalışanklimalar Antalya'nın kavurucu sıcağını başarı ile dışardatutuyordu. Cemil Bey rakıyı biraz fazla kaçırdığınıdüşündüğünü belirterek akşam yemeğine kadar istirahataçekildi.

116

Page 117: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Hasan Bey, yarım saat kadar dinlenip odaya adapte olmuştu kianiden karnının açıktığını hissetti. Henüz yemek saatiolmadığı için ne yapabileceğini düşünürken kapısı hafifcetıklandı. Gelen Elisa Esra idi. Sanki birilerinin duymasındançekinir gibi fısıltılı bir ses ile : “Var mısınız bir ara öğündondurmalı künefeye, gelirken sokağın başındaki baklavacıdikkatimi çekti, çok enfes kokular geliyordu...” diye çapkıncagöz kırpıyordu. Hasan Bey, Cemil Bey'in dinlenmeyeçekildiğini hatırlatınca “Ona tatlı rüyalar, canım...” dedi.“Bence rakıyı değil sekreter'in sekreteri küçük hanımı fazlakaçırdı, bırakalım yansınlar kendi dertlerine...” deyince HasanBey'de çekti odasının kapısını, düştü Elisa Esranın peşine.

Dondurmalı künefeler hakikaten nefisti. Baklavacı para filanalmadı. Anlaşılan bütün Antalya esnafı bu özel misafirlerkonusunda tembihliydi. Kale kapısına döndüklerinde HasanBey daha “Peki, şimdi...” diyemeden Elisa “Tepeden aşağılimana kadar yürüdük mü künefeler derhal hazmolur...”diyerekten elinden tuttuğu gibi çekti kır saçlı adamı kendine,girdi koluna. Arnavut kaldırımlı sokaklardan yokuş aşağılimana doğru kah kol kola kah el ele neşe içinde indiler.Görenler daha bu sabah tanışmış olduklarına kesinlikleinanmazdı. Havanın karamasına daha iki-üç saat vardı. Anidenküçük bir tekne kiralayıp denize açılma hevesine kapıldılar.

Telefon edip Hostes Esra'ya durum raporu verdiler. Cemil Beyuyanmıştı. Alışverişe çıkıp boya takımları satın almakistiyordu. Müstakbel gelin hanımın “öğrencilik yıllarındaki”simasını hatırlamış ve “o zamanlardaki görünüşünteki” birportresini yapıp düğün hediyesi olarak vermek istiyormuş.

Hasan Bey o ana kadar herhangi bir düğün hediyesidüşünememişti. Liman civarındaki bir antikacıda el yapımı enaz yüzelli senelik bir müzik kutusu gördüler. Beethoven'in“Für Elise” melodisini çok tatlı bir tempoda çalan kutu HasanBey'in hayranlığını kazandı ve çok güzel bir düğün hediyesiolmak üzere satın alındı. Hostes Esra “Yarın akşam ki düğüniçin saat en geç saat 19.00'da hazır olmamız gerekir!”hatırlatmasını yaptı.

117

Page 118: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

O zamana kadar istedikleri gibi gezip, tozabilir, boğulmamakşartıyle denize de açılabilirlermiş. Küçük bir tekne buldular.Elisa “Kaptan ehliyetim var, fakat yanımda değil!” deyinceşakacı mal sahibi onu denizcilikten bir güzel imtihan ettitensonra ikna olup deniz aracını teslim etti. Gözlerden uzaklaraaçıldılar. Bu arada üstlerine birer mayo satın almayı akılrdememişlerdi. Üstlerinde sadece birer slip ile serin, mavisulara daldılar. Kırılma noktası aşılmıştı. Birkaç turdan sonratekneye çıkıp batmakta olan ılık güneşte kurunmakta iken ilkbuseler paylaşıldı. Bu akşam oteldeki odalarından sadece birtekiyle yetinebilirdiler. Bugün öğleden sonra Elisa'nın şansınamüteşekkür ve becerisine hayran olmak için epey sebebiolabilmişti.

Ertesi sabah Elisa saat 7.00 de uyandığında balkonda kültür-fizik yaparken bulduğu Hasan Bey on dakika sonra duşkabinine girince suitin oturma bölümüne geçerek tabletbilgisayarı ile internete bağlandı ve şifreli olarak şu mesajıgönderdi:

“Talimatınız doğrultusunda iki kez uygun deneyimgerçekleşti. Başarılı sonuç şansını artırmak yönünde ilavedeneyimler yolu açık. Maestronun arzu ettiği buluşmayı yakınbir zamanda gerçekleştirebilme şansımız yüksek görünüyor.Uzun vadeli ilişki veya evlilik talimatı söz konusu olabilir mi?Böyle bir ihtimal uyarınca davranmalı mıyım? Acele Cevap.”

***************************

118

Page 119: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Öğle yemeğinden sonra hazırlıklar için daha uygun olur diyetören ve kutlamaların yapılacağı büyük oteldeki suitlerinegeçmeyi tercih ettiler. 3000 yataklı bu yeni otelin bütün suit,oda, salon, lokanta ve diğer servisleri bir hafta boyunca düğünve dünyanın her köşesinden davetliler için ayrılmıştı. Adetabir festival ortamı vardı.

Gelen ve gönderilen hediyeler, çiçekler, mesajar, telgraflarsalonlardaki özel stand ve camekanlara yerleştirilmek üzereaile mensubu görevliler tarafından teslim alınmaktaydılar.Cemil'in tablosu ve Hasan'ın müzik kutusu da uygun küçüknotlar eşliğinde aynı camekenda yanyana yerlerini aldılar.Esra ve eşinin çiçeği de oradaydı. Elisa “Eski eşim göndermişolmalı, benim burada olacağımı tahmin etmemiş herhalde,ayrılığımızdan bahsetme lüzumunu da hissetmemiş gayettabii...” diyerek durumu kurtardı.

Cemil'in hediyesi A3 büyüklüğündeki tablo davetlilerdenAmerikalı bir Wallstreet borsa simsarının dikkatini çekti. Altınsarısı renklerin ışıldadığı tablononun sağ alt köşesi bellibelirsiz vincent diye imzalanmıştı. “Şakacı birisi herhalde!”dedi efrafındakilere, “Hakiki olabilseydi birkaç milyon” dolarederdi.

Elise Esra ve Hasan yeni durumlarını gizleme gayreti içindehiç bulunmadılar. El ele, kol kola dolaşarak devamlıbirbirlerinin odalarına girip çıkmaktaydılar. Cemil ve HostesEsra ise değişik cins bir ilişki tesis edip iki büyük kankaolmuşlardı. Cemil Hoca “İstanbul'da vaktiyle bana 'FoxtrotCemil' denilir di!” diyerekten otelin devamlı canlı müzikçalınan 'jazz cafe'sinde yeni kankasına figürler öğretiyor vebuzlu rakı eşliğinde akşamki balo için provalar yaptırıyordu.

Damat Hüdaverdi ve nişanlısı beklenilenin çok ötesinde bir ilgiodağına düşmüş olmak neticesinde büyük vakit sıkıntısıçektiklerinden eski hocalar gurubu ile ancak yarım dakikalıkbir sohbet ve diğer düğün sahipleri ile tanıştırma faslıgerçekleştirebildiler. Sonrasını Hostes Esra'ya bırakma fikriniiyi düşünmüş oldukları ortaya çıkmıştı.

119

Page 120: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Açık büfelerdeki sadece kuş sütü eksikliğine rağmen yüzdenfazla garson masadan masaya koşturarak hem yiyecek hem deiçecek olarak akla gelebilecek en ekzotik siparişlerigeçiktirmeden yetiştirmekte yarışıyorlardı. Üç ayrı salonda üçayrı orkestra üç ayrı tarz dans müziği rock, folklörik ve klasik-nostaljik. Esra ile Cemil yarım saatte bir değiştirerek saatsabah üç'e kadar her üç salonun da hakkını verdiler. DiğerEsra ve Hasan'ın saat 11'den sonra ortadan kaybolduğununfarkına bile varmamışlardı.

************************

120

Page 121: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İstanbul dönüşü Aliki'nin babası ile ilgili bir toplantıyakatılmak için bir haftalığına Rodos'a gitmesi gerekti. Ali veZeynep fırsattan istifade edip küçücük bir tatil yapmakniyeti onu bir yelkenli tekne ile Rodos'ta kalacağı otelinegötürüp bıraktılar. Otelde güzel bir yemek yediler ve birhafta sonunda tekrar gelmek üzere dayı ile kuzen Bodrum'ageri dönüş yolculuğuna başladılar. Rüzgar müsaitti. Tekneyikullanmakta olan Ali dümeni otomatik pilota bağlayıpkamaraya geçti, rahatça oturdu, biraz gerinip esnedi. Birevvelki gece pek iyi uyuyamamıştı.

-Zeynep ; Ali abi... Çay demledim, istermisin?-Ali : Ali çok Yorgun, Zeynep hanım... Uyuyor...-Aman ne güzel... peki siz kimsiniz o halde?-Ali; Ben... Ali'nin misafiriyim..-Pek güzel... Nerelerden teşrif buyurdunuz?-Şey... Zeynep Hanım... Bilirsin... eksi Sıfırdan..-Dışarlıklı yani... Peki bir isminiz var mi?-Bir kaç tane var...-Mesela?-Mesela.. Yanı başımdaki... Ali..-Başka?-Aslında misafirlerin doğrudan tanışması pek uygun olmuyor...İstersen bir ipucu vereyim... -Buyurun..-Enerji eşittir kitle çarpı ışık hızının karesi..-İzafiyet teoremi... Anladım, Sebeb-i ziyaretiniz?-Size bir kaç mesaj var...-Kimden?-Bizden... Uzaklardan... Nerede ise bir adaşından...-Benden, senden ve bütün kainatlardan yani...-Hallac-i Mansür'ün dediği gibi...-Ene'l Hakk... Anladım, nedir mesaj? -Ağır bir görev..-(şakacıktan) yeni bir kitap filan getirmiş olmayasın?-Bu sefer sen seçeceksin, beğendiğin bütün kitaplar.-En son gelen, en sonuncusu deniyordu?-Değişti, Bill Gates bile durmadan yeni sürüm çıkartıyor...

121

Page 122: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bir aralık Zeynep'in gözü panodaki atom saatine ilişti,durması imkansız olan saat durmuştu. Daha doğrusu yüzdebir tempoda çalışıyordu.

14.21.33.01.01....... bir kalp atışı sonra;14.21.33.01.02

Zeynep esaslı bir arıza olmalı diye düşündü.

-Nedir, şimdiki ana tema?-Artık sadece bilim ve sanattan ibaret olacak,-Bu kadarcık mı?-Çok uzaklardaki bir ikizinden de bir mesaj var.. Birazdan kendisi temasa geçecek... Ama ben artık Gitmeliyim... Descartes'ı da düşün!-COGITO ERGO SUM...

Ali yerinde doğruldu. Duvardaki saat tekrar çalışmayabaşlamıştı. “Şakalarına eyvallah, Ali Abi.” dedi, Zeynep,Lakin saati nasıl durdurdun?“Saati durdurmak mı? Herhalde rüya gördün...” dedi, Ali.

**********************

Bahariye kavşağındaki ünlü boğa heykelinin sağ boynuzununen ucundaki bir bakır atomundan bu taraflara doğruışınlamakda olan incecik karaşık dalga trenciği gözdenkaybolmuştu.

**********************

122

Page 123: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Zeynep artık biliyordu: “Çok ama çok uzaklardaki birkainatın eski bir galaksisinde Polmea isimli bir gezegendeyaşayan Peynep isimli genç bir “bilimci” birkaç zamandırbizim kainatımız ve dünyamızın mevcudiyetinin farkınavarmış bulunuyordu. Kendi gezegeni ile bizimki arasındayüzde 99 dan fazla bir parallel gerçekleştik yaşanmaktaolduğunu da tespit edebilmişti. Ancak Polmea'lılar bilim veteknolojide birkaç yüz daha ileriydiler ve başkaca önemli birfark yok gibiydi. “

Polmealı genç bilimci Peynep ile her ikisi de önemlibilimciler olan dayısı Pali ve yengesi Paliki arasında tatlı birmesleki rekabet yaşanmaktaydı. Peynep'in bir “hobby-proje” olarak geliştirmeyi başardığı karaşık enerji modemiyengesi Paliki için hem bir hayranlık hem de -kıskançlıkdemesek de,- bir gıpta kaynağı olmuştu. Bu meyanda,zaman zaman dayı Pali'yi uyarmak durumunda oluyordu.“Sevgili yeğenimiz, başımıza bir iş açacak, diğer kainatlarınyaşam tarzlarına ve tarihsel gelişmelerine müdahele etmekbilimsel etiğe ve kurallara aykırı!” diyordu: “Yenimodülatörünü denemek için Dünya isimli bir gezegendekiİnsan denilen canlılara birbirlerinin yeteneklerini yansıtmakgibi deneyler yapması kurallara ne kadar uygun?”

“Aman yengeciğim, bahsettiğin gezegen bizden neredeyseölçüleyemecek kadar uzakta. Hem de benim yaptığımküçücük ve onlar için çok faydalı müdahelelerin nasıl venereden geldiğini anlayıp tespit edebilecek teknolojiye sahipolmaktan ikiyüz yıl kadar uzaktalar! Sayemde iki yeni dehakazandılar, bir müzisyen ve de bir mürşit!”

“Ha, ha, ha! “ dedi Paliki, bir yandan yeni modülatörünteknik özelliklerini incelerken, “Onlar çok uzakta olabilirama sen onlara çok yaklaşmıssın, ünlü opera binalarınınsadece beşyüz metre uzağında ki heykel boynuzundangönderiyorsun karaşık dalga trenciklerini... Sevgili dayınıkandır bakılım ama, sen giderken geliyordu bu güzelyengen!”

123

Page 124: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Aliki, Zeynep'in yüzündeki muzip tebessümü okuyabiliyordu.“Ben demedim mi sana Ali...” dedi. Bu kızın parmağı varbütün bu işlerin içinde.”

**********************

Antalya misafirleri, düğün gecesinin ertesi günü ancak öğleyemeğine doğru bir araya gelebildiler. Cemil Bey'in israrıüzerine bu günki gün Kekova gezisi olarak planlanmıştı. Batıkkenti ve Simena manastırını akşam güneşi içinde resimlemekhevesine kapılmıştı. Hostes Esra hızlı bir araba temin etti veKekova'da bir pansiyondan yer ayırttı. Vakit kaybetmemek içinöğle yemeği yemeden yola çıktılar. Yol üstündeki kırlokantalarının ünlü ıspanaklı ve peynirli gözlemeleri bu günkiziyafetleri olacaktı. Direksiyonda Hostes Esra, yanında Cemil,arkada Elisa ve Hasan oturdular.

Ancak ne Kekova'ya ulaştılar, ne Antalya ya döndüler ne dearkalarında herhangi bir iz bıraktılar. O günden sonra hiçbirzaman, hiçbirini dünya gözü ile gören kimse olmadı.

**********************

----- bitmedi----------

124

Page 125: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Süreyya'daki piyano yarışmasındaki heyecanlı olayların ertesigünü,geriye kalan az sayıda yarışmacı arasından açıkca öneçıkan birisi olmadı ve bu seneki yarışma birincisi olmadan, ikiikinci ve üç üçüncü seçilerek biraz sönük bir şekildeneticelendi. Jüri üyelerinin aklı hep Hasan bey'de kalmıştı.Bütün gayretlere rağmen kendisinden herhangibir haberalmak mümkün olmadı.

Ancak bu esrarangiz adamın işaret etmiş olduğu bir hususkesinlikle dikkatlerini çekmişdi. Acaba Kuzey Koreliyarışmacıya bir haksızlık mı etmişlerdi. Yarışma esnasındadolduralan puan cetvellerini bir daha gözden geçirmek vekonuyu bir daha görüşmek için bir toplantı düzenlediler.

Jüri üyeleri tarafından kıza verilmiş olan puanlar aşağı yukarıhep aynı fakat özellikle serbest parça için verilmiş olan puanoldukça düşüktü. Gülsin Onay “Aslında kızın kabahati değil.Hiç uygun olmayan bir kulak tırmalayacı bir beste. Duydum kiülkesinin önemli bir bakanına aitmiş. Bence özellikle Fazıl Sayile rekabet etme ümidiyle yazılmış, evet teknik olarakneredeyse aynı zorlukta. Fakat nerede Fazıl'ın müzik zekası,estetiği. Sanırım ki ülkesinin politikacıları kızcağızı zorladılar,o da sevmediği bir eseri isteksizce çaldı.”

İtalyan Jüri üyesi Roberta, genç kızı başka bir parça ile, tekrardinlemeyi teklif etti, fakat böylesi tatsız söylentilere yolaçardı. Rus Vanya “Sanırım, dedi kızın refakatçisi ve eğitmeniolan zor isimli beyefendi aynı zamanda bahsettinizbesteci/bakanın yakın adamı. Onun eline fazla koz vermemekgerekir.”

Bu cins politik pisliklerden nefret eden Prof. Hertstein “Benbilirim yapacağımı!” dedi. Yarışmayı takip için gelmiş olanAvusturya'nın ve Kuzey Kore'nin Türkiye Büyükelçi'lerinin veTürk Dışişleri Bakanının henüz salonda bulunduklarını öğrenipher üçünü de derhal toplantıya davet etti.

125

Page 126: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kısa bir konuşma ile Chung-Cha'nın henüz yarışma ortamınahazır olmadığı için elenmiş olduğunu, ancak bütün jüriüyelerinin genç kızda büyük bir gelecek gördüğünü ve busebeble kendisine beş sene müddetle Viyana Konsertuarınınen geniş kapsamlı bursunu teklif ettiklerini açıkladı.

Kuzey Kore elçisinin tabii olarak kulağına su kaçmıştı. “SayınBakanımızdan izin almak gerekir.” filan demeğe kalktıysa daHertstein'ın ateş saçan buz gibi bakışları karşısında teşekkürsunmaktan başka çaresi kalmamıştı.

Böylece beş altı sene sonra yirmibirinci asrın Mozart'ı olarakün salacak ve hayatı boyunca insanlığa 1000'e yakın senfoni,konçerto ve opera hediye edecek olan Chung-Cha'nınyolundaki bütün engeller kalkmış, taşlar temizlenmiş oldu.

***************************

----- bitmedi----------

126

Page 127: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

POLENLER

Açık pencere önünde sabah temrini yapmakta olan Chung-Chaaniden derin bir soluk alınca penceresinin yakınında çiçekaçmış olan ağacın yoğun bir polen bulutçuğu ciğerlerinidoldurdu. Zayıf bünyeli genç kız ağır bir polen allerijisikrizine kapıldı. Aniden ateşi ve çok nabzı yükseldi, soluğukesilir gibi oldu. Hastaneye götürdüler. Uçağı kaçırdı.İstanbul'daki yarışmaya o sene katılamadı. Devletinininyüksek askeri harcamalar öncelikli bütçesinden daha sonrakisenelerde de onu yurt dışına, yarışmalara gönderecek birtahsisat ayırmak mümkün olmadı. Emekli müzik öğretmeni Hasan Bey program arasında fuayedeotururken, afişlerde en genç yarışmacı olarak ismi geçenChung-Cha'nın yarışmada neden yer almadığını bir eğitimciolması hasebiyle de merak ediyordu. İzleyiciler ileselamlaşarak dolaşmakta olan Profesör Vanya, kendisinedoğru yaklaşırken, ağrılı dizleri yüzünden masasına abanarakayağa kalkan Hasan Bey, lise yıllarından hatırında kaldığıkadarıyle mütevazı Almancasını kullanarak Vanya'ya, Chung-Cha'yı sormak istedi. Cüsseli kadın da aniden duramayıphafifçe masaya doğru tökezledi. Az kalsın Hasan Beyin çayınıdevirecek oldu. Vanya “Henüz öğrenemedim, beyefendi..”deyip gülümseyerek yoluna devam etti.

Esra ve Ismet öğretmenler Beyoğlundaki evlenme yıldönümükutlamalarından geç bir saatte döndüler. Girişteki masanınıüstünde incecik vazonun içindeki incecik vazoya konmuş tazepapatya demetine bir tebrik kartı iliştirilmişti. Açıp okudular:“Gece geç yatıp, sabah yorgun kalkarsınız, diye sabahkahvaltınızı hazırlayı verdim. Ketılı fişe takmanız yeterli.Evlenme yıldönümünüzü tekrar kutlarım. Perihan Ablanız. “.

Ertasi gün, bu günlük ancak öğleye doğru kalktıklarında,mutfaktaki kahvaltı sofrasında ev yapamı nefis kokulu reçeller,taze çörekler ve peynirli poğaçalardan oluşan kahvaltı masasıgören Esra: “Bak şu güzel kadına, keşke onu da Antalya'yaberaber götürebilseydik!”

127

Page 128: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İsmet bilginç bir şaşkınlıkla: “Hani, Antalya'ya gitmiyorduk?” “Boşversene!” dedi, Esra. “Kim kıskanır koca popoluŞennur'u!”

Hasan ve Cemil Beyler uzun senelerdir ilk defa onlarıAntalya'ya götürecek olan uçakta karşılaştılar. Esra Hanım veİsmet Bey de biraz sonra kendilerine katıldı. Dört öğretmenkısa uçak yolcuğu esnasından birer soğuk bira eşliğindeFransız peynirleri ve soğuk etlerden tadarak ve eski Antalyahatıralarını paylaşarak güzel nostaljiler yaşadılar.

Düğünden bir gün önce beraber alışverişe çıktılar, güzel birmüzik kutusunu düğün hediyesi olarak, ancak dördü ortakolup satın alabildiler. Düğün haftasının bitmesine doğru , dörtögretmen yine aynı uçakla İstanbul'a döndüler. Hasan veCemil beylerin müteakip birkaç gün içinde değişik ecelleredüçaren vefat ettikleri ne basında yer aldı, ne televizyonlardaduyuruldu.

Chung-Cha, Kuzey Koreli bir mütavazi ortaokul müziköğretmeni olarak 2175 yılında emekli oldu. ***************************

----- bitmedi----------

128

Page 129: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

KELEBEK

Açık pencere önünde sabah temrini yapmakta olan Chung-Chaaniden derin bir soluk alınca penceresinin yakınında çiçekaçmış olan ağacın yoğun bir polen bulutcuğu genç kızınpenceresine doğru uçuştu. Ancak tam o sırada aradangeçerken kanat çırpan beyaz bir kelebek küçük bulutu epeycedağıtmış oldu. Yine de birkaç polen yola devam edebildi.Chung-Cha biraz Birkaç defa hapşırarak geri kalan polenleride elini burnunun önünde sallayarak dağıttı. Temrini bitiripyarışma yolcuğu için hazırlanmaya devam etti.

***************************

129

Page 130: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

birinci kitap

130

Page 131: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

ONBİR SENE ÖNCE....

131

Page 132: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Emekli bir mühendis anlatıyor:

Uzun yıllardır Güney Amerika'da yaşayan eski bir arkadaşımınsipariş ettiği garip bir kitabı bulmak için saatlerce neredeysebütün şehri dolaşmaktan yorgun düştüm. Geç vakit evegeldiğimde bu sefer de bilgisayar sistemime bulaşmış başderdi bir virüsü temizlemek için iki saat daha uğraşmakzorunda kaldım. Arkasından mutfağın sigortaları attı, sebebinibir türlü bulamadım.

Babaannenim, "Sabah ola, hayrola!" lafını düşünerek ten, artıkyeter deyip yatak odasına çekilmeye karar verdim. Tamyatağa girmek üzereyken, oturma odasındaki telefon ve birkat aşağıdaki sokak kapısının zili eş zamanlı olarak çalmayabaşladılar. Kısa bir tereddütten sonra terliklerimi üstünkörüparmaklarımın ucuna geçirip, ilk önce salona doğru, isteksizbir yolculuğa başladım. Telefon belki de sonuncu defazırıldamakta iken ahizeyi kaldırıp, "Biraz bekler misiniz!" diyehomurdandıktan sonra aleti kırarcasına masaya fırlatıp, aşağıkata doğru yöneldim.

Sokak kapısını açtığımda karşımda kapkaranlık bir gecedenbaşka görülebilecek hiç bir şey yoktu. Gözlerimi üç defaovuşturdum, yine de ortaya kimseler çıkmadı. Tekrar salonadönüp, bu saatte beni uykumdan mahrum eden ahizeyiyakaladım ve kibar olmaya pek fazla gayret göstermeksizin"NE VAR?" diye bağırdım. Hat gürültüsü dışında boş birsessizlikten başka cevap veren olmadı.

Yıllar öncesinin Teknik Üniversite külliyatından sunturlu birküfür savurup, yatak odama döndüm. Ancak, bu aradamaalesef uykum da dağılmış bulunuyordu. Böyle bir durumdauyku ilacı almaktan başka uyuyabilme şansımın olmadığını çokiyi bilirim. Zorlukla bulabildiğim iki tableti bir bardağındibinde kalmış iki parmak bira ile birlikte mideme gönderdim.

132

Page 133: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İlacın tesir etmeye başlaması en az yarım saat sürer. Bu aradavakit doldurmak için bilgisayarın başına oturup, InternetGezgini'ni açtım. Bütün gün evin içinde ve garajda bir sürüangarya işe vakit harcamak zorundan, gazeteleri okumak içinfırsatım olmamıştı.

Rasgele bir gazetenin Internet sayfasına girip "son haberler"bütonunu tıkladığımda, otuz saniye kadar elim farede, gözümekranda, doktorların apnea dedikleri nefes alamamapozisyonunda kaldım.

Durmadan yanıp, sönen kırmızı kelimelerin teşkil ettiği bircümle sanki cehennemden gönderilmiş bir mesaj gibiydi. Bu"Uluslararası üne sahip elektronik mühendisimiz ALİASLANSOY bir uçak kazasında öldü" cümlesini üçüncü defasayıklayarak okurken, arada uykuya dalmış da, bir kabusiçerine düşmüş olup olmadığımı anlamaya çalışıyordum.Birkaç defa ayağa kalkıp, tekrar oturdum. Maalesef, bu kabus,uyurken görülen bir cinsten değildi. Eriştiğim diğer Internetkaynaklarında da hep aynı haber vardı.

Ali kendi çocuklarım kadar sevdiğim, çok saygıdeğer birmeslektaşım, benden kırk sene sonra da olsa da aynıüniversiteden yani "mekteb-i mühendishane" den mezun birokul arkadaşım idi. Daha otuz yaşına bile gelmeden yüzlercemilyon dolar değerinde elektronik ve bilgisayar patentlerinesahip olmuş ve bu yoldan, neredeyse dünyanın tüm büyükelektronik firmaları ile karlı ortaklıklar tesis etmişti.

Neticede bu aç gözlü firmaların hiç birine bağımlı olmaksızın,Bodrum'da 5 kilometrelik kumsalı olan, 300 dönümlük birçiftlik arazisi satın aldı, orada laboratuvarlar ve villalar inşaettirdi. Dünyanın dört bir yanından, yüzlerce yüksek kabiliyetlimühendisi kadrosuna alıp, benzeri hiç görülmedik, yepyenibilimsel araştırmalara başlayarak Internet’teki haberinbahsettiği ününü birkaç kat artırdı.

133

Page 134: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Çağırıp da kadrosuna dahil edemediği bir tek aykırı mühendisvarsa, o da bendenizim. Çünkü, son 40 sene dünyanın dörtkıtasında çalıştıktan sonra kendi kendimi emekli etmiş, doğumyerim güzel İstanbul'a, Eartha Kit'in ünlü şarkısında veFlorance Nightingale'in hatıratında hakkiyle anlatılanScutarie'ye, yani bizim Üsküdar'a yerleşmiştim. Yine de aydabir de olsa Ali ziyaretime gelir, yeni mühendislerin pekduymadığı ve eskilerin de artık unutmuş olduğu bazı teknikçözümleri danışır, sohbetimi severdi. Onun elektronikedebiyatı benimkinden çok daha taze olsa da, İstanbul'unaktüel sosyal hayatı hakkındaki bilgiler için ancak banagüvenmesi gerekiyordu.

Bu gece, onun artık sadece ölü bir mühendis olduğunainanmak çok zordu. Ölüm şekli ise daha da inanılmaz birçılgınlıktı. Sabahın erken saatlerinde, Bodrum kumsallarındadenize girmekte olan binlerce kişinin gözleri önünde, özeluçağı ile evvela yükseklere tırmanmış, sonra da uçağınburnunu aşağıya döndürüp, ufka doğru dalarken, denizeçakılmış.

O hızla suya çakılmak, tabii ki, düz duvara çarpmak gibi birşeydir. Yüksekten karın üstü suya atlayanlar bu etkiyi çok iyitanırlar.

Neticede birkaç saniye sonra, denizin üstünde, bazıları alevalmış küçük uçak parçalarından başka bir şey görünmezolmuş. Bütün gazeteler, olayın tipik bir intihar vakasıolduğundan emin görünüyorlardı.

Ancak, Ali'nin intihar etmek gibi düşüncelerden ne kadar uzakbir insan olduğunu, kimse benim kadar bilemez. Bir takımgarip takıntıları olmadığını söyleyemem. Kimin yok ki?Örneğin, kendi geliştirmiş olduğu, tek kişilik jet uçağı iletehlikeli gösteriler yapmanın, onun için en geçerli kafadinleme fırsatı olduğunu çok kez kendi ağzındanduymuşumdur.

134

Page 135: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Meşum haberi ezberlemek istercesine defalarca okudum.Hissettiğim panik ve üzüntü gitgide artarak, bütün vücudumuetkileyen, fiziksel bir acıya dönüştü. Etrafta bulabildiğimbütün sakinleştirici ve ağrı kesicileri koca bir bardak viski ileberaber boğulurcasına yuttum.

Birdenbire etrafımdaki dünya karardı ve gözden kayboldu.Yüzümde dondurucu bir soğukluk hissettim. Sonra busoğukluk göğsüme ve kollarıma yayıldı. Olanları güçlüklekavrayabildim. Herhalde ölen Ali'nin peşinden yetişmiş, tabutayerleştirilmek üzere, son defa yıkanılmak ritüeline tabitutuluyordum. Fakat kullandıkları su hakikaten çok soğuk idive aslında ölü yıkamak için oldukça sıcak ve sabunlu sukullanmanın adetten olduğunu hatırlar gibiydim.

Yoksa, bu tarafa ulaşanları, bir kere de burada yıkanmaişlemine mi tabi tutuyorlar, hem de bu buz gibi su ile! Sankicehennemde su ılıtacak ateş bulamamışlar gibi.

Bu hususu şikayet etmek için zorlukla gözlerimi açtım. Beniyıkayan Ali idi. Demek ki buraya benden evvel ulaştığı için,beni karşılama görevini ona vermişler. Soğuk su bir yandanzihnimi açmaya başladı. Peki ama, beni yıkayan bu Ali ölülersınıfından olamazdı. Cehennem de bile ölüleri, ölülereyıkatacak kadar kötü değillerdir herhalde, bu kadar zebanivarken. Yoksa Ali, zebaniliğe mi terfi etmiş bulunuyordu. Hiçşaşmam doğrusu. Belki de son zamanlarda, yeni gelenler hepcehenneme yöneltildiği için zebaniler arası aşırı iş yoğunluğuyaşanıyor ve az günahlı ölüler arasından gönüllü zebanilerseçiliyordu.

Etrafıma dikkatle bakındım. Cehennemin aynen benim oturmaodama benziyor olmasına bayağı şaşırdım. Sebep olduğu butatsız durumlardan ötürü göğsüme çöreklenmiş oturan Ali'yiprotesto etmek gereğini hissettim:

"Demek ki bana en son yapacağın da bu idi, aptal herif!"

"Ben ne yaptım ki?"

135

Page 136: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

"Ne demek, ne yaptım ki, uçağını denize atacaksan, bariiçinde olma!"

"Ne uçağı, ne denizinden bahsediyorsun abi?"

Bilgisayarım hala çalışmaktaydı. Fareyi yavaşça iterek ekranıntekrar aydınlanmasını sağladım. Yanıp sönmekte olan haberigöz ucuyla Ali'ye işaret ettim. Okurken, o da, aynı benimyapmış olduğum gibi, adım, adım şok durumuna intikaletmeye başladı. Sonunda viski şişesini kapıp, yanımdakikoltuğa çöktü, "Vah zavallı kızcağız, zavallı Aliki." diyesızlanıp, dövünmeye başladı.

"Aliki Yuvuklaki mi ?" diye sordum. "O öleli yirmi sene oldu beadam, yeni mi aklına geldi?"

Yunanistan’ın altmışlı yıllardaki film yıldızı Aliki Yuvuklakigençlik günlerimizin en önemli cazibe merkezlerinden biriydi.Bizim Filiz Akın’a benzemekle beraber daha çapkın, dahaşakacı ve daha hareketli bir afetti. Muhakkak her semtin en azbir sinemasında oynatılan filmlerini hiç bir zaman kaçırmaz,gerektiğinde, yemek paramızdan fedakarlık edip, tekrar,tekrar izlerdik. Babam dahi en son doğan kız kardeşime 'Aliki'ismini vermek istemiş, ancak nüfus dairesine kabulettirememişti, çünkü o zamanlar yeni doğan çocuklara Türkçeolmayan isimler vermek kanunen mümkün değildi. Bundanyirmi sene kadar önce Aliki'nin bir trafik kazasında öldüğüduyulduğunda hep beraber günlerce depresyona girmiştik.

Ali "Aliki Perros." diye sayıkladı ve kesik, kesik cümleler ileanlatmaya başladı:

"Dün öğleden sonra Bodrum Belediye Başkanı'nın doğumgünü partisinde tanıştık. Onaltı yaşında bir lise öğrencisigörünümünde olan bir kızcağızın, ünlü Girit TeknikÜniversitesi'nde elektronik ve bilgisayar profesörü olacağınıdüşünebilir misin? Hem de ne profesör. Başkan "işte ikimeslektaş!" diyerek ten bizi tanıştırdıktan sonra diğer herkesi

136

Page 137: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

ve doğum günü partisini unutup, saatlerce kuvantumbilgisayarları, biyonik robotlar ve yaradılış felsefesini tartıştık.

Babası olan Yunanlı armatör bizim belediye başkanının samimibir dostu olduğundan ailece görüşürlermiş. Bu sene dePerros'lari temsilen sadece Aliki başkanın geleneksel doğumgünü partisine katılmış ve ayrıca bir haftadır, yine başkanınmülkü olan, benim kampusuma yakın, çok özel bir tatilköyünde misafir olarak kalmaktaymış.

Tabiatıyla, gece yarısından sonra parti bitti, ancak bizimhararetli tartışmalarımız bitmek bilmedi. Sonunda onulaboratuarıma davet edip, hem akademik tartışmalarımızıorada sürdürmeyi, hem de kendi çalışmalarımı beraberceincelemeyi teklif ettim. Sevinerek kabul etti.

Çalışmalarımı tanıtma turundan sonra sabaha kadarkumsaldaki şezlonglar üzerinde, yıldızların altında, dalgalarınşıpırtıları ve kumsaldaki çakılların sihirli şıkırtılarıkulağımızda, sohbetimize devam ettik. Zaman, zaman tümüylesoyunup, sularda serinledik. Kampustaki, kendime özelbölümde hiç personel bulundurmam.Güvenlik hizmeti, altıkişilik çok iyi eğitilmiş bir Kangal köpeği ailesi ve sadeceolağandışı durumlarda alarma geçen akıllı bir elektronik ağsistemi tarafından sağlanır.

Kahvaltıyı da beraberce hazırlıyorduk ki, saat altı civarındatelefonu çaldı. Babası, Yunanistan'dan arıyordu. Çok acil birdurum yüzünden derhal Atina'ya gitmesi gerekiyormuş.Bayağı telaşlandı, adeta paniğe kapıldı. Bana, "Atina'ya ençabuk nasıl gidebilirim?" diye sordu. Bilirsin ki Bodrum'danAtina'ya doğrudan uçak seferi yoktur, bir yerlerden aktarmalıgitmek gerekir ve bu da en az bütün bir günü alır. İşte ozaman, gösteriş yapma sırası yine bana gelmiş oldu.

"İki saat." dedim. "Seni en çok iki saat içinde Atina'yagötürebilirim. Uçağım özel laboratuvarımın altındakihangarda her zaman hazır bekler. Tek kişiliktir, ama birazsıkışırsak idare edebiliriz."

137

Page 138: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Birkaç dakika düşündü, ve sonunda kendisini bizzat benimgötürmemim şart olmadığını, çünkü pilotluk lisansına sahipolduğunu ve uçağımı ona ödünç verebilirsem, bir iki güniçinde geri getirebileceğini söyledi. O arada benim aklıma dabaşka bir sorun geldi. Bu akşam için İstanbul'da çok önemlibir randevum olduğunu tamamen unutmuştum. O halde kızınönerdiği çözüm daha uygun oluyordu. Gerçi birkaç günuçağımdan mahrum kalacaktım, ama hemen hareket edersemkaradan, benim Ferrari ile rahatça İstanbul'a yetişebilirdim."

"Deli misin be adam?" diye lüzumsuz yere sordum.

Gerçi Ferrasi'ni biliyordum, hızca her uçaktan pek de gerikalmayacak son model, inanılmaz bir makina idi, fakat bizim700 kilometrelik, engebeli Bodrum-İstanbul yollarınadayanabilir miydi, bakalım. Beni hiç duymadan anlatmayadevam etti: "Bunu böyle söyleyince Aliki'nin aklına da birsorun daha geldi. Onun da benimkinin aşağı yukarı aynı modelve aynı renk -ki Ferrariler hemen, hemen hep kırmızı olur- birarabası vardır. Yunanistan'dan feribotla gelip, İstanbulgümrüğünden giriş yapmıştı. Bilirsin, yurda giriş yaptığınaraba pasaportuna yazılır ve o arabayı burada bırakıp, başkabir vasıta ile yurt dışına geri gidemezsin, kaçakçılık suçunagirer. O halde Aliki'nin Ferrasi'ni en azından geçici olarak veemaneten İstanbul Gümrüğüne teslim etmek gerekirdi."

"Yok, sanki Aliki'nin pasaport işlemleri yapmadan, direktolarak senin kampusundan yurt dışına uçması suç değil!"diyerek, sorun çıkardım.

Ara sıra duraklayıp, biraz hayıflandıktan sonra anlatmayadevam ediyordu:

"Evet ama, Otomobil kaçakçılığı kadar ağır bir suç değil, hemde geçerli mazeret ve acil bir durum var. Bunun üzerine, obenim uçağımı, ben de onun arabasını ödünç almaya kararverdik. Ancak kaldığı tatil köyünden beraberine almasıgereken bir dosyası var imiş. Ona uçağın kumandalarını

138

Page 139: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

gösterdim ve gerekli izahatı yaptım. Geri döndüğünde sorunçıkarmamaları için -onu- Kangal köpeklerine ve akıllıbilgisayarlar güvenlik ağına tanıttıktan sonra bir taksi çağırıp,gideceği yere yolladım, ben de vakit kazanmak için onun geridönüşünü beklemeden kendi yoluma koyuldum, zamanındaİstanbul'daki toplantıma yetiştim, Toplantıyı biraz kısa kesip,buraya geldim ve seni böyle yarı ölü durumda buldum."

Böylesine delicesine bir yaşam bizim gibi alelade faniler içinoldukça sıra dışı gözükse de, anlaşılan bu neslin gençleri içinmuhallebicide bir sabah kahvaltısı kadar olağan birdurummuş.

"Fakat, bu garip, bilhassa yabancı plakalı araba ile seni yoldapolis filan çevirmedi mi?" diye sordum.

"Çevirmesine, çevirdi ama sorumlusu olduğum NATO vebenzeri devlet projelerinden ötürü cebimde hayli ağır birtakım kimlik kartları taşıdığımı bilirsin."

"Peki, sen hiç yollarda araba radyosundan en azından günlükhaberleri dinlemez misin, uçağın düştüğü haberi her yerdebirinci sırada yayınlanmaktadır!"

"Arabanın çevrim-içi bilgisayarında öyle müthiş bir müzikkoleksiyonu kayıtlıdır ki, başka bir şey dinlemek hiç aklımdangeçmez!"

"Aliki'nin davranış biçimini sen nasıl açıklıyorsun, Gazetelerolayı bir intihar vakası olarak yorumluyor!"

"Bilemiyorum, babasından aldığı haberlerden epeyce sarsılmışgörünüyordu,"

Ölüp de cehenneme ulaşmış olduğum fikri artık yavaş, yavaşdağılıyordu. Olayları hep pratik yönden ele alan angut birisiolduğumdan, hemen problem analizine başladım:

"Eyvah, şimdi kızı öldürmek için uçağı sabote ettiğinidüşünürlerse ne yaparsın?"

139

Page 140: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

"Yoksa sen de mi öyle düşünüyorsun?"

"Beni en son dert et, Ferrari'yi gümrüğe teslim ettin mi?"

"Gece vakti gümrüğü nerede bulayım?"

"Peki, nerde şimdi bu meret Ferrari?"

"Hiç korkma abi, hemen aşağıda, senin garajda."

"Ulan, zaten benim derdim bana yeter, bir de başıma kaçakYunan arabalarını mı dert edeceksin!"

Aşağıdaki garaj dediği, en az 20 arabalık, 400 metrekare biryerdi. Eskiden araba tamirhanesi olan bu binayı, bulunduğumahallenin hatırı için, emekli olduktan sonra satın almıştım.Eski sahibi, klasik Amerikan arabaları hastası olan zengin vetuhaf bir ihtiyardı. İkametgah bölümü, garajın üstünde iyiplanlanmış rahat bir mekandır, merdivenle inilen müstakil birsokak kapısından başka garajın içinden gizli bir geçitle yukarıçıkan ikinci bir girişi daha vardır. Çapkın ihtiyar, dairesinegetirdiği ve her zaman değişen genç hanımları, kimseler vebilhassa dedikoducu İstanbul basını görmeden garajın içindearabasından alıp, gizli geçitten doğruca yukarıya çıkartırmış.Allah rahmet eylesin.

Fakat şu anda yapılabilecek bir şey yok idi. Dairenin dahaiçerlerinde her zaman hazır bir misafir bölümü vardır. Ali'yeoraya gidip yatmasını söyledim, ben de eninde sonundayatağıma girebildim. Sabah ola, hayrola. *************************

140

Page 141: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Prostatım beni saat altıda uyandırdı. İki kişilik zengin birkahvaltı masası hazırlayıp, televizyonu açtım. Bütün kanallarAli'nin ölüm haberleri, biyografileri, kişiliği üzerinetartışmalar ile doluydu. Fikri sorulmadık profesör, tanınmışkişi hatta sokaktaki adam kalmamış gibiydi. Bu arada BodrumSahil Muhafaza, pilotun cesedini bütün aramalara rağmenbulamamış, bulabildikleri uçak parçalarını incelenmek üzerebir hangarda toplamışlardı.

Ali'nin bir şekilde ortaya çıkıp, "Ben ölmedim!" demesi ve bugarip vaziyeti düzeltmesi gerekiyordu, ama nasıl? Bir an evvelyataktan kalksın da bu konuyu konuşalım diyesabırsızlanıyordum. Saat sekize doğru Sevinç'in (şu anda bir işgezisinde bulunan eşim) beni uyandırmak için uğraştıklarındaadeti olduğu gibiden kasten gürültüler yapmaya başladım.Sekiz buçuk olunca da, artık gidip kapısını tıklattım. Ses yok.Kapıyı aralayıp, başımı içeri uzattım. Kimsecikler yok. Yataktaya hiç yatılmamış ya da yatılıp, sonradan tekrar düzeltilmiş.Gidip yatak çarşafını daha yakından inceledim . Hiçburuşmamış. Demek ki bu herif dün gece beni uyutup, geceyarısı bir yerlere sıvışmış.

Güvenlik monitorundan garajı kontrol ettim. Ferrari yerliyerinde duruyordu.Herhangi bir güvenlik riski kaydı da yoktu,çünkü evin akıllı güvenlik ağı sistemi, özel hayatları ihlaletmeyecek şekilde, sadece tanımadığı kişileri veya olağan dışıdavranışları kayda almak üzere tasarlanmıştı. Ufağından birküfür daha savurdum.

Sonunda oturup kahvaltı masasına, onun için hazırladığımtaraftaki düzene hiç ilişmeksizin, kendim için hazırladığımtarafta kahvaltımı bitirdim.

Ali'nin GSM numarasını çevirdim. Kapsama alanı dışında, yada telefonu kapalı imiş. Yakındaki taksi durağına telefon ettim.Hayır, bizim evden hiç araba siparişi verilmemiş.Söylenmelerim gittikçe ağırlaşıp, sıklaşmaya başladı.

141

Page 142: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Saat dokuz buçuk gibi kapı çaldı. İndim, gözetlemedürbününden baktım, Yeğenim Tılsım neredeyse burnunukapıya yapıştırmış sabırsızca kapıyı açmamı bekliyor. Tılsım,İstanbul Üniversitesi'nde biyokimya okuyor. Çok çalışkan biröğrencidir. Annesi ile pek geçinemediği için Üniversitekampusundaki öğrenci yurdunda kalır. Dersleri hakkındadanışmak için, sık, sık bize uğrar. Ali'yi o da çok sever.

En azından iki laf edebilecek birini bulduğuma sevinerekkapıyı açtım. Fakat o da ne? Tılsım çok telaşlı ve korkmuş birhalde görünüyordu. Sebebi çabuk anlaşıldı. Hemen arkasında,tepeden tırnağa siyahlar giymiş, siyah eşarplı, siyah güneşgözlüklü, ufak tefek bir kadın duruyordu ve duruş biçimindenelindeki, namlusuna susturucu takılmış küçük bir silahıTılsım'ın sırtına dayamış bulunduğu anlaşılıyordu.

Çaresiz, her ikisini de içeri buyur edip, merdivenlerigösterdim. Kadın silahını sallayarak benim en önden çıkmamıişaret etti. Salona kadar üç kişi tek sıra halinde geldik.Hanımefendiyi “Koltuklardan koltuk seç!” der gibi birhareketle yönlendirdim.

Arkası duvara bitişik ve kapıyı tam karşısında gören bir koltukseçip, ihtiyatla oturdu. İşini iyi bilen bir silahşor olduğu herhalinden belliydi. Silahını hala Tılsım'a yönelik tutuyor. Yanionun benden daha kıymetli bir rehine olduğunun farkında.Davranışları o kadar rahat ki neredeyse "Çay mı, kahve mialırsınız?" diye soracağım geliyor. Fakat kendileri dahakuvvetli içecekleri tercih edecek bir tip, zannedersem.

O kadar da misafirperver olmam gerekmediğine kararvererek, "Sizler için ne yapabilirim?" diye sormakla yetindim.Hafif Alman aksanlı bir İngilizce ile o taraflarda adet olduğuüzere soruya, soruyla cevap verdi:

"Whaar ist Ali?".

142

Page 143: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kahvaltı masasının ilişilmedik tarafını işaret edip "Epeyzamandır kendisini bekliyorum ama henüz teşrif etmediler."ayıp olmasın diye, ben de Alman aksanlı bir İngilizce ile cevapverdim.

Göstermiş olduğum "hazırda bekleyen kahvaltı masası" delilioldukça ikna edeci bulunmuş olmalı ki Ali'den ümit kesip, busefer "Whaar iz zı karr?" diye sordu. Taktik olarak, birazcıkkafasını karıştırmak maksadı ile, iyice şaşırmış bir görüntüvererek "Benim Renault12 tamirde, fakat yedekte birMurat124"üm var," diyerek uyduruk bir cevap verdim.Yutmadı. Bu sefer saf ve yüksek seviyeli bir Almanca ileküfürler etmeye başladı. Ayağa kalkıp, halıyı sertçeadımlayarak, silahını burnuma dayadı.

Birden güçlü bir silah patlaması ortamı çınlattı. "Suratımdağıldı!" diye düşünmeye fırsat bulamadan ortaya yepyeni birdurum çıktı: Suratım yerine katilin silahı dağılmış ve elindenfırlayıp, karşı duvara çarparak yere düşmüştü.

En azından şimdilik katil olmaktan men edilmiş olan misafirbayan, biraz evvel silah tutmakta olan elini öteki eliylekavrayıp acı ile inleyerek, karnı istikametinde, bir tespihböceği gibi büzüldü.

Bu esnada, aşağıdaki garajdan yukarı çıkan gizli geçidin gizlikapısı aralanmıştı ve aradan namlusundan henüz duman tütenkocaman bir tabanca uzatıldığı görünüyordu.

Bu yeni silahın arkasından yavaş, yavaş ihtiyar bir Laz ortayaçıktı. İçinde bulunduğumuz heyecan verici ortama rağmengayet sakin görünüyordu ve özür dilercesine: "Garip bir takımsesler duydum, gelip bir bakayım, dedim." diyerek durumukendince izah etti. Sonra duvara doğru yürüyüp, misafirbayanın susturucusu parçalanmış olan silahını aldı ve getiripkendisine teslim etti. "Kusura bakmayın, artık çalışmaz,kabahat benim, tamir ettiririm." dedi. Kadının elikanamıyordu, demek ki usta nişancı Laz, tam susturucudanvurmuş, kadıncağızın eli, sadece kendi silahından aldığıdolaylı darbeden ötürü incinmiş ve acımıştı.

143

Page 144: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bu ihtiyar Laz elli senelik arkadaşım ve meslektaşımdır.Teknik konularda çok ehliyetli olmasına rağmen çapkınlıkmaceraları dışında sosyal yaşama pek rağbet etmez. Fakatkocaman burnunu ve kocaman tabancasını cümle alemin işinesokmaya da bayılır. Neredeyse yetmiş yaşına gelmiş olsa dakulakları hala en az bir tilkininkiler kadar hassasolduklarından -ki iki sokak ötedeki bir bodrumdaki farelerinalem yaptıklarını bile duyarmış- istediği zaman neredeyseFazıl Say gibi piyano çalabildiği halde, müzikle ve benzerikonularla hiç ilgilenmeyen garip bir tiptir.

"Aşağı da biraz işim vardı," diye izah etmeye devam etti.Aşağıdaki işinin ne olduğunu gayet iyi biliyordum; o da benimgibi fakat daha da uzun zamandır ellisini geçmiş erkeknüfusun çoğunun baş derdi prostat büyümesi sorunundanmustarip idi. Bu sorun, günümüzde basit bir ameliyatlagiderilebilmekte ise de -söylemde doktorlaragüvenmediğinden; fakat aslında bırakın ameliyatı, sivrisinekısırmasından bile ödü koptuğundan- ne kendisi bıçak altınayatmayı kabul ediyor, ne de beni gönderiyordu.

Bütün bunlara rağmen tabancadan, tüfekten hiç bir zamangözünü bile sakınmaz olması da çözemediğim bir muammaolarak kala gelmiştir. Ameliyata alternatif çözüm olarak gündebirkaç saat mesanesini damla, damla boşaltaraktan tuvaletteoturmayı tercih eder.

Bu maksatla genellikle gidebileceği her yere -bu arada benimmeşhur garajıma- lüks tuvaletler inşa ettirdi. Demek ki sabahsekizden beri orada oturup, sahibi olduğu bir sürü firmanınkar-zarar defterlerini incelemekteydi. Garajımı zaman, zamanarabasının bakımını yapmak ve koltuk aralarında unutulmuş iççamaşırlarını ayıklamak için kullanmayı sever. Bu sebeptengarajın ve acil durumlar için gizli geçidin birer takımanahtarlarını, hem Ali'de hem de bu ihtiyar adamdabulundururum.

*************************

144

Page 145: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Lazoğlu izahat isteme sırasının kendine geldiğini düşünüyorolmalıydı, fakat yeğenim kibarca araya girdi. "Sevgiliamcalarım, 55 dakika sonra fakültede önemli bir sınavagirmem gerekiyor. Eğer yetişemezsem en az yarım senekaybım olur." dedi. Bunun üzerine komutayı ele aldım vederhal yeni bir organizasyona giriştim:

"Rüştücüğüm (lazoğlu) sen misafirimize göz-kulak ol, benTılsım'ı bir taksi ile sınavına yetiştirip, hemen döneyim."dedim. Davetsiz misafir bayana da İngilizce olarak "Biz gelenekadar ya itirafnameni ya da vasiyetnameni hazır etmelisin."diye ciddi bir tavsiyede bulundum. Bir yandan da Rüştü'yü birkenara çekip, "Ulan, bu silahlı Greta'ya nasıl baktığınınfarkındayım, ben yokken tehlikeli bir haltlar işlemeye kalkma,hesabını fena sorarım." diye kulağına fısıldadım.

Üniversite'ye doğru yol alırken Tılsım sabahki olayların nasılgelişmiş olduğunu anlattı: Benim telefonumdan(!) bir SMSmesajı almış. Bilindiği gibi Internet vasıtası ile istenilenkişiden istenilen kişiye sahte SMS mesajları gönderilebiliyor.Mesajda güya "ben" acele bana gelmesi gerektiğini, bumaksatla şoförü bayan olan bir araba gönderdiğimiyazıyormuşum.

Hem kendisinin hem de benim doğum günlerimiz olduğu içinde bir sürpriz yapmak planında olduğumu düşünüp, hiç birşüpheye uğramamış. On dakika içinde hanım şoför (yani bizim"Greta") çıka gelmiş. Ancak araba bir evvelki köşede parkedilip, tam benim kapımın önüne gelinince silah çekilmiş veyukarıda anlatılan durumlar ortaya çıkmış.

Öğrenciyi okuluna bırakıp, eve döndüm. Evde karşılaştığımyeni manzara ancak kalemi kuvvetli birisi tarafından layıkıylatasvir edilebilir:

"Greta" şimdi ilk oturduğu koltuktan vazgeçmiş, üçlükanepenin sol köşesinden itibaren dörtte üçüne, bacak, bacaküstüne atarak uzun oturmuş, eteği bir-iki parmak dizlerininüstünde, gizemini kaybedecek kadar cömert olmaksızın, ünlüdetektif Mike Hammer'in tabiri ile fildişi renkli tenini gözlere

145

Page 146: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

sunuyordu. Sol elinde bol buzlu bir viski kadehi, sağ elinin ikiparmağının ucundaki altın yaldızlı ve siyah, uzun bir sigaranındumanlarını içine çekmeksizin üfleyip, küçük viski yudumlarıile dudaklarını ıslatmaktaydı. Bu arada eşarbını da bir kenaraatmış bulunduğundan, siyah değil de, kızıl saçlı olduğunuöğrenmiş olduk. Uzun siyah kirpiklerini zümrüt yeşiligözlerinin üzerinde bir Arı Maya edasıyla, zaman, zamanhafifçe titreterek, açıp kapatıyordu. Siyah ipek bluzunun enüst düğmesi biz giderken açık mıydı, değil miydi tamhatırlayamadım.

Beynimin içindeki bir koro, bu manzara karşında:

İç imdi iç şerabınıKo bir yana rubabınıAç imdi aç nikabınıAyan et afitabını

diye şarkı söyleyerek kendini ifade ediyordu.

Lazoğlu ise karşı köşede, ayakta, sırtını kütüphaneye dayamış,kollarını kavuşturup, omuzlarını hafifçe çarpıtarak öne doğruçıkartmış, sağ ayağı tabanı dışarıya bakaraktan sol ayağınınüstünde, kafası bir miktar öne eğik, beyaz perçemleri alnınadökülmüş, biraz acemi bir Clark Gable pozu oluşturuyordu.Sağ elinde viski görünümde tuttuğu bir süt bardağı vardı.Demek ki midesi asit yapmış.

Beni görünce hafifçe toparlanıp, yine de havasını bozmadanuzaktan el ederek, yanına cağırdı. "Evladım, şuradan bana birgazete al da gel." filan diyecek sandım. Bunun yerinekulağıma eğilip "Bayanı biraz rahatlatmaya çalışıyorum,bilirsin, ağzından laf almak için," dedi.

Elden ne gelir, elli senelik arkadaş,

"Alabildin mi bari?" diye sordum.

146

Page 147: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

"Tabii yahu," dedi, birisi sana şaka etmiş, yani kamera şakasıgibi filan, Ursula, -Greta'nın asıl adı Ursula imiş- aslındaMünih'de opera sanatcısı. Senin zıpır arkadaşlarından birisisana bu oyunu oynamak için plan kurup, Ursula'nin menejeriile anlaşmış. İyi para verildiğinden ve Ursula da bu İstanbul'agelmek fırsatından hoşlandığından rolü kabul etmiş."

"Yok yahu, bir evrak filan gösterdi mi bari?"

"Tabii yahu, yanında bir sonraki temsilin davetiyeleri var, bizede iki tane verdi, muhakkak gidelim, baksana ne güzel rolyapıyor!"

Deli olmak işten değildi. Hiç olmazsa biraz eğlenmek için"Hangi eser?" diye sordum.

"Sihirli Düdük mü ne?"

"Beethoven'ın ?"

"Evet, Beethoven'ın."

"Yoksa, Jules Verne'nin olmasın?"

"Ne bileyim oğlum, gider bakarız işte, danscılar filan davarmış."

Tanrı ona dünyanın en hassas kulaklarını vermiş, fakatkullanma kılavuzunu eklemeyi unutmuş.

"Ama, yine de bize silah çekti, polise haber vermemizgerekmez mi?"

"Bıraksana sen, aslında biz ondan daha suçlu çıkarız!, onunsilahi dolu filan değilmiş ki!"

Alman Opera'cısının yanındaki sehpanın üzerinde durançarpılmış silaha bir göz attım. Bana, ağzına kadar doluymuşgibi görünüyordu.

147

Page 148: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bu arada hala üstümde pijama ile dolaştığımın farkına vardım.Gidip üstümü değiştireyim diyerek yatak odama doğruyöneldim. Ali'nin aniden ortadan kaybolma durumu olmasakadının hikayesine belki ben bile inanabilirdim ama şimdilik okadar hevesli değildim. Bir oyun planı da benyapmalıydım.Yatak odasından şoför Oktay'a telefon ettim.Oktay bizim mahallenin taksi durağının en kıdemli şoförü, aynızamanda mahalle gençlerimizin oluşturduğu bütün futboltakımlarının otomatik teknik direktörüdur.

Eski Üsküdar'lı olduğundan çok sevilir ve en az iki yüzmahalle gencinin, bir o kadar İstanbul taksi şoförününüstünde büyük etkisi ve otoritesi vardır. Uzaktan akrabası vebüyüğü olduğum için o da beni, sever, sayar. Oktay'a, bizimeski Greta yeni Ursula'yı iyice tarif ettim. "Biraz sonra bizimkapıdan çıkacak, köşede park edilmiş bir arabası olmasıgerekir," dedim.

"Tabii abi." dedi. "Siyah Mercedes S500, bizim mahalledeböylesi olmaz, hemen farkettik."

"Hah, O hatunu gittiği yere kadar takip edin, şoförden şoföre,birbirinize devredin ki vaziyeti çakmasın, bütün masraflarbenden."

"Abi, bir de işimizi bize de öğret de, biz de 'takip mühendisliği'diploması filan alalım." diye yakındı. "Derhal başlıyoruz."

Sonra salona döndüm. Lazoğlu hala kırıtıp, duruyordu. Onatakılmaktan çok keyif aldığımı farketmişsinizdir. Hafifçeutanaraktan kulağıma eğilip "Bana çok asılıyor ama, pek yüzvermiyorum!" dedi. Aklıma Ursula'nın foyasını ortaya dökmekiçin yeni bir oyun geldi.

"Madam," dedim, sizin anlattıklarınıza inanabilmem ancakhakiki bir sanatçı olduğunuzu görmem ile mümkündür. Bumaksatla benim için bir arya söylemeniz kifayet eder. O zamansizi serbest bırakabilirim" dedim.

148

Page 149: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

"Hay, Hay efendim! Mozart'a ne dersiniz?"

"Figaro'nun düğününü çok severim.“

Küçük bir yudum viski alıp bülbüller gibi şakımaya başlamazmı?:

Voi che sapete che cosa è amor! Donne vedette S"io l"ho nel cor! Quello ch"io Provo VI RI diroE per me nuovo Capir nol soSento un affetto Pien di desirCh"ora è diletto Ch"ora è matirGelo e poi sento L"alma avvamparE in un momento Torno a gelarRicerco un bene Fuori di meNon sochi il tiene Non so cos"èSospiro e gemo senza volerPalpito e tremo senza saperNon trovo pace notte nè diMa pur mi piace languir cosiVoi che sapete Che cosa è amor!Donne vedette S"io l"ho nel cor! Donne vedette S"io l"ho nel cor!

Beni Kontes Rosina rolüne oturtup,önümde diz çökerek veilan-ı aşk ederek devam etti, yeni asker adayı Cherubinorolünde.

En kalitelisinden bir koloratür soprano olan bu sesingüzelliğine daha fazla dayanamazdım. Hafifce alkışlayıp,teşekkür ederek, artık gidebileceğini bir reveransla işaretedip, içeriye kaçtım.

Lazoğlu Ursula'yı uğurladıktan sonra gelip, beni buldu. Olmuşolanların tümü hakkında detaylı bilgi sahibi olmadığı için,durumu tam kavrayamıyor, meraktan kıvranıyordu. En çok daGreta yani Ursula'yi gelecekde tekrar görebilme sanşının olup,

149

Page 150: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

olmadığını merak ettiği her halinden belli oluyordu. Enbaşından alarak dünden beri olanların hepsini anlattım.

Hayretle dinliyordu. Sonunda:

"Bana bak hele, bu senin Ali çok büyük bir yalancı!" dedi.

"Nereden bildin?"

"O uşak düşen uçakta filan değildi, ne de öldüğü filan da yok."

"Ee, zaten kendisi de öyle söyledi. Uçakta ölen kişi onunYunanlı kız arkadaşı imiş."

"Hayır, o kız da katiyen ölmüş değildir."

"Onu nerden çıkarıyorsun?"

"Dün sabah erken saatlerde öldü demediniz mi?"

"Evet!"

"Ama, dün öğleden sonra ben onu sapa sağlam gördüm!"

"Yok yahu, sen onu nasıl ve nereden tanırsın ki?"

"Basbayağı tanırım, Aliki Perros, Yorgi Perros'un, kızı,profesör, hem geçen hafta, hem de dün saatlerce beraberdik!"

Şimdi de o beni işletmeye başladı diye düşündüm.Salaklaştığımı gördüğünden anlatmaya yavaş, yavaş devametti:

"Bodrum belediye başkanı samimi arkadaşımdır. Ona aitmuhteşem tatil köyünü müteahhit olarak ben kurdum. Elektrikve elektronik tesisatı çok modern ve ileri bir teknoloji kullanır,tamamen bilgisayarlarla yönetilir. Senin Ali bile hayrankalmıştı. Bakım ve kontrol bahanesi ile ara sıra gidip, bir kaçgün kampa çekilir kafamı dinlerim.

150

Page 151: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Laf aramızda Başkanın çocuklarının İsveç asıllı birmürebbiyesi var, adı Erika, onunla da aramız iyidir, ara sırayemeğe filan çıkarız," diye çapkınca göz kırptı.

"Yahu sadede gel, bana ne senin pis boğazlıklarından!"dedimse de hiç duymadan devam etti:

"Bu Erika çok müthiş bir sporcudur. Eski kocası müslümanmış,kendisi de beş vakit namaz kılar, aynı zaman da rakı içipüstsüz müstsüz denize girer. Senin Aliki de geçen hafta orayamisafir olarak gelmiş. Beni, onunla "Bak işte senin güzel birmeslektaşın." diyerek Erika tanıştırdı. Hakikaten bu Aliki çokiyi elektronik biliyor, hem de çok çalışkan. Bilgisayarları filanayarlarken bana epey yardım etti."

"Erika kıskanmadı mı?" diye biraz dalga geçtim.

"Yok, oğlum, o başka, bu başka, hiç meslektaşa sarkılır mı?.Üçümüz briç filan oynardık ama Erika ile yemeğe çıkarkenAliki gelmez, ben sizi rahatsız etmeyeyim, derdi."

"Hadi ulan, elinden gelse sen üçlü bile yaparsın, neyse bırakzırvalıkları da esas meseleyi anlat!"

"Esas mesele, şöyle, ben geçen Perşembe İstanbul'a döndüm.Cumartesi günü yani dün, Viyana'da bazı Japon iş adamları ileöğle vakti iş yemeği randevum vardı. Fakat Tokyo'dauçaklarını kaçırmışlar mı ne, gelemediler, ben de akşamİstanbul'a döneceğim uçağı bekliyor, Business Club'da oturup,kahve filan içiyordum. Saat bir buçuk gibi senin Aliki kapıdagözüktü. Birazcık telaşlı ve şaşkın görünüyordu.

Önce beni tanımadı, bilgisayar karşısında oturmaktan gözleribozulmuş zavallının; sonra ısrarla el sallayınca tanıdı, ısraredip oturtup güzel bir yemek ısmarladım ama yemeğe hiçdokunmadı bile, sadece bir kutu diyet kola içti."

"Ee, ne işi varmış oralarda, anlatmadı mı?"

151

Page 152: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

"Anlattı, senin Ali ile tanışmalarınızın hikayesini tümüyleanlattı, ama onun hikayesinin ikinci kısmı çok değişik seninhikayenden."

"Nasıl yani?"

"Şöyle yani, evet doğru, sabaha kadar yarenlik etmişler. Buarada Pazartesi günü, yani yarından sonra, Los Angeles'de çokbüyük bir elektronikçiler sempozyumu olduğunu hatırlamışlar.İkisi de davetliymiş. Beraber yolculuk etmeye karar vermişler.Bodrum'dan Los Angeles'a direkt uçuş olmadığından ancakViyana üzerinden bağlantı bulabilmişler ve saat on uçağı ileViyana'ya gelmişler."

"Yani, bizim Ali de dün öğleden sonra Bodrum-İstanbulyollarında değil de, Viyana havaalanında mıdolaşmaktamıydı?"

"Aslında Ali'yi bilemem, gözümle görmedim. Amerika'yagidecekleri bağlantı saat akşam sekizde filanmış. FakatViyana'ya iner inmez Ali Viyana’nın öbür yakasından birarkadaşıyla telefonda görüşmüş. Sonra da "Akşama kadarvaktimiz var, sen burada istirahat et, arkadaşımın Amerika'yagidecek bir emaneti varmış, bir koşu gidip alıp, geleyim.",demiş ve bir araba kirayalıp, şehre gitmiş. Yani ben Ali'yidoğrusu gözümle görmedim. O geri gelmeden ben oradanayrıldım. Fakat Ali eğer orada değildiyse, Aliki bana niyeböylesine garip bir hikaye uydursun ki?"

"Peki, Aliki'nin Amerika'ya uçtuğunu sen kendi gözünlegördün mü?"

"Hayır, ama mesela biletini gördüm, Aliki, kendi gözlüğüyanında olmadığından uçuş bilgilerini bana okuttu. O aradabenim Japonlar saat dörtte başka bir uçak ile yetiştiler. Ben deonları alıp, saat beşte İstanbul'a getirdim. Hadi hazırlan, çıkıpda herifleri Sulukule’ye filan götürelim. Çok iyi iş tekliflerivar!"

152

Page 153: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İşler iyice karışmaya başlamıştı. Birileri yalan söylüyordu, amakim ve ne maksatla? Aliki uçakta öldüyse Viyana'da ne işivardı? Ali dün Viyana'da ise aşağıdaki kırmızı arabayıBodrum'dan buraya nasıl getirdi? Güvenlik monitörüne birdaha göz attım. Ferrari hala yerindeydi. Rüştü'ye 'BırakSulukule’yi filan da aşağıya inip şu meşhur arabayı bir gözdengeçirelim, belki bazı ipuçları buluruz." dedim. Homurdanarakkabul etti.

Anlatıldığı kadar müthiş bir makine idi, Atina plakalı kırmızıFerrari. Tertemiz, pırıl, pırıl duruyor, garajın bütün ışıklarınıgövdesinde yansıtıyordu. Bodrum"dan buraya hiç tozkapmadan nasıl geldi?

Rüştü "Boyasındandır," dedi, "Elektrostatik yüklü, toz, toprakyapışmaz."

Kapıları kilitli değildi. İçeride orta konsoldaki küçük bir evrakçantasından başka hiç bir şey gözükmüyordu. Ben sol kapıdan,Rüştü sağ kapıdan girip oturduk. İçerisi de tertemiz,fabrikadan yeni çıkmış gibiydi. Kontak anahtarı üstünde mi,diye baktık. Anahtar yerine bir çipkart ile çalıştırıldığıanlaşılıyordu, ancak bu cins kartlar sahibinin parmak izineşifrelenmiştir, başkasını kabul etmez, diye düşündüysem dekartın üzerindeki parmak izi işaretine, öylesine birdokunmaktan kendimi alamadım.

Gösterge tablosu birden rengarenk aydınlandı. Arabanınaltından hafif bir vınlama sesi geldi, fakat tabii ki motorçalışmadı. "İçgüdüsel olarak mı, yoksa şaka olsun diye mi, gazpedalını birazcık yokladım. Araba bir ok gibi yerinden fırladı,hemen gazı bırakıp frene basmasam, karşı duvardan dışarıçıkmamıza sadece birkaç santimetre kalmıştı. Neyse ki duvarepey uzakta idi, yine de onda bir saniye en az sekiz metre yolaldık. Hem de lastik sesinden başka hiçbir ses duymadan, nemotor, ne ekzos.

153

Page 154: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ben Rüştü'den daha az irkildim dersem yalan olur. Birmüddet, şoklanmış olarak ve hayret içinde, zannederimağızlarımız da birer karış açık, birbimize bakarak kaldık.Benzer durumların çağrıştırması olağan kelimesel tepkilerdenhiçbiri aklımıza dahi gelmedi. Böylesine bir kalkış için en azbin beygirlik bir motor gücü gerekir.

Sonunda dışarıya çıkıp, arabanın etrafında dolaşarak tetkikatabaşladık. Rüştü sırasıyla "Ulan, bunun ekzos borusu yok,benzin deposu yok, eğilip altına bakıp; karteri yok, viteskutusu yok!" diye söylendikçe... Yavaş yavaş akıl yürütmeyebaşladık:

"Yahu, bu araba elektrik motorlu olmalı."

"Olamaz, elektrikli arabalar çok hantaldır. Her tarafları çokağır akümülatörlerle kaplıdır. Sekiz, on saat şarj ettiktensonra ancak 150 en çok 200 kilometre menzil yapabilirler.Hızlarıda saatte azami 80-90 kilometre olabilir. Öyle bir arabaile Bodrum'dan buraya gelmek bir hafta sürer."

"O zaman atom denizaltıları gibi nükleer reaktörle çalışıyor!"

"Öylesi daha da ağırdır. Reaktörü soğutmak için arkasında ontonluk bir su deposu taşıması gerekir!"

"Uzaydan mı geldi bu meret!"

"Uzaylılar niye Ferrari markasını kullansınlar ki, kendiArçelik'leri, Beko'ları, gibileri filan vardır."

"Aslına bakarsan, Ferrari'nin hiç elektrikli arabalar ileuğraştığını da duymadım."

"Şunun kaputunu açıp bir bakalım, şasi numarasını filan alıpFerrari fabrikasına bir telefon edelim, soralım nedir bumeret!"

154

Page 155: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Fakat görünürde açılabilecek herhangi bir kapak, kaput filanda yoktu, gövde tamamen yekpare gibiydi.Teknik tartışmalarile hiçbir yere varamadık. Kısacası böyle bir araba vardı ama,aslında olması mümkün değildi. Bu sefer daha geniş kapsamlıanalizlere başladık:

"Diyelim ki Aliki, yahut Ali, yahut ikisi beraber yakıtsız çalışanbu arabayı icat ve imal ettiler. Yeni tanışıyorlarmış numarasıyapmaları gizlilik mülahazası, politika, piyasa oyunu filanolsun."

"Dünya yerinden sarsılır. Çağ kapanır ve yeni bir çağ açılır."

"Enerji bağımlılığı, ozon tabakası delinmesi, ortam kirliliğisorunları tarihe karışır."

"Her türlü üretim sınırsızca artar, kıtlık, fakirlik diye bir şeykalmaz. Çünkü en pahalı ve kıt üretim girdisi enerjidir, enerjibol olunca her şey bol ve ucuz olur."

"Gelir dengeleri değişir. Petrol zengini ülkelerin zenginliğisona erer. Araba imalatçısı dev firmalar bu yeni duruma kolay,kolay uyum sağlayamazlar ve koskoca Petrol Şirketleri ileberaber iflas ederler."

"Savaşlar ortadan kalkar, ordular terhis edilir."

"Hiç kimse artık ekmek derdine düşmeyeceğinden,üniversitelere sadece ilim yapmak isteyenler kaydolur, okullarboş kalır."

Tüm saflıklarına rağmen iş adamlığı konusunda bir deha olanLazoğlu tam bu noktada tartışmaya taş koydu:

"DUR bakalım," dedi, "böyle bir durum senin, benim için çokkeyifli olur, fakat düşünebileceğimiz HERKESİN işine gelir mibakalım, mesela PETROLCÜlerin ve benzerlerinin fena haldecanları yanar! Gerçi benim de bir kaç tane benzin istasyonumfilan var ama..."

155

Page 156: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

"Bir de dünya hakimiyeti meraklıları, diktatörler, emperyalistBUSHT'lar ve onlar gibiler... Çünkü halklar fakir olmazsaböyleleri de o kadar kolay at oynatamazlar, kendilerineişbirlikçi bulamazlar, baskı rejimleri kurup, insanlarahükmedemezler."

Bu iş biraz korkutucu olmaya başlamıştı. Sayılan son ikikategoriye girenlerin böyle bir enerji kaynağından veyadeposundan fena halde rahatsızlık hissetmemelerini beklemekaşırı saflık olurdu.

Haklı olarak biraz endişelenmiştik. Kulaklarımızı dikip,bombardıman uçakları filan geliyor mu acaba diye dinledik...

"Bu arada," diye devam etti, Lazoğlu, "başka bazı gruplar dabu teknolojiyi ele geçirip, tekelci olarak kullanmayı ve neticede başka bir açıdan dünya hakimiyeti kurabilmeyi çok tercihederler." dedikten sonra arabanın üstüne örtülebilecekbüyükçe bir branda bezi bulabilirliyim acaba diye etrafıkolaçan etmeye başladı. Bir yandan da ilginç analizlerinedevam etti:

"Bana bak, bu arabanın yarım günde hiç benzin kullanmadanBodrum'dan buraya gelmiş olduğunu kati olarak bilecekdurumda değiliz. Belki de her şey bir şakadan ibarettir, Aliyapar böyle şeyleri, bilirsin. Mesela arabanın içine sadecebüyük bir kamyon aküsü ve marş motoru monte edersin ve buhızla kalkış yapmasını sağlayabilirsin, ama sadece bir kaçkilometre gidebilir, çünkü aküsü hemen boşalır. Ayrıca, direktolarak arabanın kendisini kullanarak geldiği ne malum, belkide bir TIR'a veya römorka yükletip getirmiştir. Yahut da zatenyakın bir yerde toplamıştır, bu mereti!"

"Bu kadar zahmete niye girsin, bir sürü para ve zaman gider,böyle tatsız bir şakaya."

"Zaman konusunu bilemem ama bilirsin Ali'deki paranınhaddi, hesabı yoktur."

156

Page 157: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Tabii bu arada bin türlü meraktan içimiz içimizikemirmekteydi.

"Çıkıp bir tur atalım, bir Bursa, Uludağ sucuk partisi filan, ozaman anlarız Vehbi'nin kerrakesini. Gidiş, geliş en az 600kilometre'dir körfezi de dolaşırsak, bakalım nereye kadargidebilecek, fiyakası bozulmadan?"

"Tamam, yani diyorsun ki, arabanın yerini henüz tespitedemeyenler varsa onlara yardımcı olalım, Ortalıkta iyicedolaşalım, onlarda uydular ile izleyip filan, iyice malumatsahibi olsunlar!"

"Yok arkadaş, bu tehlikeli arabayı burada böyle tutupbekleyemeyiz. Bütün İstanbul'u tehlikeye mi atalım yani."

"Peki, ne yapabiliriz diyorsun ki, Lazoğlu?"

"Basit oğlum, en sağlam yer, kimsenin bilmediği ıssız bir dağbaşıdır. Bombalasalar da fark etmez en çok üç beş kişi gider."

"Var mı bildiğin böyle bir yer?"

"Hem de nasıl!"

Meğer Lazoğlu'nun Orta Anadolu'da uçsuz bucaksız bir arazisivarmış, sülalesinden kalma. "İstersen hidrojen bombasıdenemesi yap, kimse duymaz." diyor. İkinci dünya savaşıesnasında pimpirikli büyük amcalarından biri arazinin tamortasına, yüz metre derine, Zonguldak'tan maden işçilerinigetirip, bütün bir köyü içine alacak büyüklükte bir sığınakyaptırmış. Etrafı binlerce dönüm orman ve buğday tarlası, düzarazi. Anayoldan sığınağa yirmi kilometre uçak pisti gibi betonbir yol var. Döner, döner arabayı istediğimiz gibi deneriz.İcabında üstüne bir, iki kat beyaz kireç boya çekeriz, hemkimse tanımaz, hem de sonradan kolayca temizlenir. Bu güncumartesi, hemen yola çıkarsak, Eskişehir üzerinden yedisekiz saate varırız dediğim yere, Konya ovasında."

157

Page 158: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

"Giderken sağda, gelirken solda mı?" diye sormaktan kendimialamadım, fakat o kadar heyecanlanmıştı ki dünyadan haberiyoktu.". Sabırsızlıktan kıvranıyor, tuvalete gitmek bile aklınagelemediğinden, iki eli kasıklarında büzüle, büzüle mesanesinibaskı altında tutuyordu.

"Peki, Ali ne der bu işe?"

"Ne derse desin, hergele, bırakıp gitmeseydi, ne malum belkimafyacılar onu yakaladılar bile. Güzelce sorguya çekerlerse ergeç burayı ifşa eder ve herifler gelip bizi şişe geçirirler."

"Haydi gidelim öyle ise. Arka tarafta, bizim eski evsahibinintamirlik arabaları taşımak için kullandığı güzel bir arabarömorku var.Hani İngiliz'ler araba ambulansı derler ya ondan.Landrover'in arkasına bağlanıyor. Normal bir çekici öyle uzunbir yolda dikkati çeker. Bu alet ise alelade sportif faaliyetiçinde gibi gözüküyor. Formula yarışlarından sonra milletböyle görüntülere alıştı."

"Hay babanın canına rahmet. Getir bakalım şu ambulansı da,hastamızı bindirelim bir an evvel."

Ambulansın portatif bir rampası ve arabaları bu rampadanyukarı çeken bir elektrikli vinci vardı. Böylece Ferrari'yiçalıştırmaya hiç gerek kalmaksızın römorka yükledik. Üstünüde kalın bir branda ile örttük. Landrover zaten hep ful depobekler.

Garajın arka cephesinde, bir askeri bölgenin yan tarafındangeçerek, tali yola açılan, ikinci bir kapısı var. Kimsenindikkatini çekmeden oradan dışarıya süzüldük, zaten iki bloksonra tali yol ana caddeye bağlanıyordu ve yedi-sekiz dakikasonra Göztepe kavşağına varmıştık bile. Bundan sonrasıotoyol.

*************************

158

Page 159: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kumsaldaki herkesin gözü yükseklerden pike yapan uçağınüstünde idi. O sırada ufkun gerisinden büyük ve çok süratli birtekne belirdi. Randevüleşmiş gibi uçağın çarpacağı noktayadoğru ilerliyordu. Suya çarpma anında, hızlı tekne o noktadansadece bir kaç yüz metre gerideydi. Alınan darbeden pilotun içorganları parçalandı ve ölüm birkaç saniyede geldi.

Teknenin karadan görünmeyen tarafında bekleyen elektriklidenizaltı motorlarına binmiş dört balık adam hemen suyadaldılar. Pleksiglas uçaktan tek büyükçe parça olarak sadecemotor aksamı ve hala uçuş koltuğuna bağlı olan ölü pilotkalmıştı. Balık adamlar dibe doğru süzülmekte olan her ikinesnenin yerini hemen tespit ettiler. Derhal yaklaşıp, ikişer,ikişer onları yedeklerine aldılar. Kumsaldakiler hala şoktesirinde hipnotize olmuşlardı. Dört balık adam yinegörünmeyen taraftan tekneye çıktılar ve getirdiklerini deyukarı çektiler.

Teknenin köşkünden onları seyreden beyaz entarili ve göbeklikaptan uydu telefonunu açıp Arapça olarak "Haşmetli PrensesHazretleri, görev başarı ile tamamlandı. Emanet elimizde.Şehidimizi de aldık. Allah taksiratını affetsin. Hemen yolaçıkıyoruz." dedi. Ne geldiklerini, ne de gittiklerini hiç kimsefarketmemişti.

*************************

159

Page 160: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bütün gün ve bütün gece birimiz direksiyondayken diğerimizuyuklayarak yol aldık. Uyuklama sırasının ben de olduğu birkeresinde kasten sertçe fren yaparak uyanmamı sağladı. "İştegeldik!" yine kendine ait bir benzin istasyonuna ulaştığımız,binaların dallı güllü badana ve boyalarından belliydi. Zatenetraftan fırlayıp, el öpmeye koşuşan koca, koca burunluistasyon çalışanları da bu gerçekten şüpheye hiçbir yerbırakmıyordu.

Büronun üst katındaki özel bölüme geçip, hemen hazırlanannefis çay servisinden sonra, Rüştü duvardaki gizli kasadan birdeste anahtar çıkardı. Tekrar aşağıya inip, bir garaj kapısınınönüne geldik. Kapıyı açınca karşımıza koca bir TIR'ı rahatlıklaalacak derinlikte ve şu anda tamamen boş görünen bir hacimçıktı. Cip ve römorku olduğu gibi içeri alabildik.

Biz de yerlerimize geçtik. Anahtar destesinin içindeki minikbir uzaktan kumandayı kullanıp garaj kapısının kapanmasınısağladık. İçerisi loş bir ışıkla aydınlanırken inceden bir motorsesiyle beraber altımızdaki döşeme alçalmaya başladı.Kocaman bir asansörde olduğumuz anlaşılıyordu. Kapasiteninfevkinde bir ağırlık taşımakta olan sistem tabii ki oldukça ağırçalışmak zorundaydı.

On dakika sonra durduk. Bu sefer karşı tarafımızdan bir kapıaçıldı. Önümüze benzer şekilde aydınlatılmış bir tünel çıktı.Dış ortam ile hiç bir irtibatı olmayan klostrofobik bir tünel.İlerlemeye başladık. Neredeyse beş kilometre gittikten sonratekrar bir garaj kapısından öbür uçtakinin aynısı bir asansöredaha girdik. Motoru tekrar kapattık.Daha da derinlere miineceğiz diye korkarken bu sefer yükselmeye başlayınca içimbiraz rahat etti. Yükselme süreci de benzer bir sürede bitinceönümüzde yine bir kapı açıldı.

Motoru tekrar çalıştırıp, ikinci garajdan dışarı çıktık.Cennetgibi bir bahçeye gelmiştik. Çok büyüktü, sınırsızmış gibigörünüyordu. Bir kaç kilometre sonra tek başına duran sonsuzgüzellikte Safranbolu tipi bir konak göründü.

160

Page 161: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Konaktan ikisi de yaşlı bir kadın ve bir erkek çıkarak biziiçeriye buyur ettiler. Rüştü'ye son derece saygılıdavranıyorlardı, Rüştü de onlara karşı saygıdan gerikalmıyordu.

Bir üst kata çıkarak, kıymetli halılarla döşeli ve etrafıçepeçevre sedir olarak düzenlenmiş, yüksek tavanlı, ikipencere ve ahşap bir balkon ile o güzelim bahçeye bakan birsalona alındık. Neredeyse bir buçuk metre çapında gümüş birsini içinde mükellef bir yer sofrası hazır bekliyordu. Tereyağdakızarmış keklik ve bıldırcınlar, nefis tereyağlı pilavlar, bademlihoşaflar, salatalar, turşular, hani “Bir kuş sütü eksikti,” derlerya, o cinsten. Sen neymişsin be Rüştü. Kocaman yeryastıklarına yaslanıp ziyafeti tamamladık. Yemek üstünekahveler önümüzde, mangala sürülmüş cezveler içindehazırlandı.

Salonda uydu telefonu ile çalışan bir Internet bağlantısıbulunuyordu. Yemekten sonra Ali ve Aliki'nin neredeolabilecekleri konusunu muhtelif kuruluşların bilgi işlemservislerine -arka kapılardan olsa da- girerek araştırdım.Pazar akşamı için Los Angeles'daki konferansın yapılacağıotelde rezervasyonlarının olduğu doğruydu. Fakat, ne oteldekalmışlar ne de ertesi günkü konferansa iştirak etmişlerdi.Yine de otel faturaları bilinmeyen bir kredi kartı ile ödenmişgözüküyordu.

Anlaşılan Ali cumartesi akşamı beni uyuttuktan sonra birşekilde ortadan kaybolmuştu. Aliki ise aynı gün öğleden sonraViyana havaalanında Ali'yi beklemekte idiyse, -ki lazoğlu buyöndeki ifadesinden çok emin görünüyordu- sabahleyin düşenuçağı kim kullanmaktaydı?

Yoksa Ali yine bir numara yapmış, uçağı pilotsuz muyönetmişti? Aynı Ali, bu tehlikeli arabayı nasıl olur da hiç birbilgi vermeden benim başıma bırakıp ortadankaybolabiliyordu?

161

Page 162: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kafamdan iki türlü izah tarzı geçiyordu: Ya bir şekilde çoksıkışık bir duruma düştüğünden, araba problemini nasıl olsahalledebileceğim konusunda bana güvenmek zorunda kalmış,yahut ta Aliki veya kendisi veya her ikisi birden önemli birölüm-kalım tehlikesi altında idiler ve bu yüzden Ali gözü başkahiç bir şey görmeksizin Aliki'yi de bir şekilde bulmuş veberaberce inşallah emin bir yerlere saklanmışlardı ve yerlerinihiçbir şekilde birilerine belli etmemek için bizi dahi aramıyorveya arayamıyorlardı.

Hava kararınca Ferrari'yi römorktan indirdik. Birkaçdenemeden sonra kullanma tarzına kolayca alıştık. Beş-altısaat boyunca araziyi çevreleyen beton yollarda beş yüzkilometreden fazla yol yaptık. Enerji sayacı olduğunudüşündüğümüz göstergede en ufak bile bir sapmagözükmüyordu. Bu araba kolay, kolay yakıtını tüketeceğebenzemiyordu. Akşam yemeğindeki nefis bir hünkar beğendi,fıstıklı, üzümlü, zeytinyağlı lahana sarması ve irmik helvasıbizim tarafların meşhur Kanaat Lokanta'sının ancak en iyigünlerinde rastlayabileceğiniz kalitesinde idi...

Gece yarısından sonra römorku tekrar yükleyip, yeniden yolakoyulduk. Bu sefer bahçenin uzak bir köşesinde girişi birlabirent tekniği ile gözden saklanmış dar bir patikadan sonradaha geniş, beton kaplı olduğu anlaşılan uçak pisti gibi biryola daha girdik. Yirmi kilometre kadar gittikten sonra tekraraçık bir alana geldik. Uykulu gözlerle etrafı tetkike başladım.Cipin ışıklarını kapatınca gözlerim alıştı ve yıldızlarınsağladığı berrak bir aydınlık, ortam hakkında fikir vermeğebaşladı.

Çakıl taşları ile stabilize edilmiş dört futbol sahasıbüyüklüğündeki bir alan, bizi getiren beton kaplı genişçeyoldan başka giriş imkanı olmaksızın, iç içe örgüleşmiş yüksekağaçlarla çevrelenmişti. Lazoğlu römorku Landrover'inarkasından çözdü.Biraz ilerideki beton kapağı elindeki pillifenerle aydınlatarak üzerindeki çelik halkayı kavradı. Birazzorlanınca kapak açıldı. Altta bir çelik halka daha gözüktü.Cipin arkasındaki kanca ile ortaya yeni çıkan halkayı bir çelikhalat vasıtası ile birbirine bağladık. Biraz manevra yaptıktan

162

Page 163: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

sonra halat gergin hale geldi. Rüştü birinci viteste yavaşçailerledikçe sahanın tam ortasında güzel kamufle edilmiş,büyük bir kapak, açılır-kapanır köprü kanatlarından birisi gibiyerden açı yaparak yükselmeye başladı.

Kapağın altında tatlı bir meyille alçalan zemin ve kenarlarıbetonla kaplı iki duvarın teşkil ettiği geçit ileride tekrar dahada soluk bir ışıkla aydınlatılmış yeni bir tünele dönüşüyordu.Römorku tekrar yerine bağlayıp büyük kapağın altındantünele girdik. Biz ilerledikçe tünel genişledi, tavanı yükseldive sonunda ortaya büyük bir bowling salonu genişliğinde kocabir hacim çıktı. Anlaşılan burası sığınak sakinleri için ortak birmahal olarak hazırlanmıştı ve özel mekanlara giriş çevredekibirçok kapı vasıtası ile buradan oluyordu. Rüştü'nüngösterdiği yüksek bir kapıyı yine aynı uzaktan kumanda ileaçtık ve getirdiğimiz emaneti taşıyan römorku cipten çözüp,bu sefer insan gücüyle manevra ederek depoya benzeyen buyeni bölüme soktuk. Bu bölümün duvarları raflarla kaplıydı veyüzlerce kutu ve sandık sıra, sıra dizilmişti. İçleri anlaşılan,uzun ömürlü gıda ve ilaç cinsinden acil olarakgereksinebilinecek malzeme ile doluydu.

Rüştü'nün dediği çok doğruydu, buraya saklanan bir objeyibulsa, bulsa ancak şeytanın ta kendisi bulabilir. Deponunkapısını kapatarak tekrar açık havaya çıktık. Meyilli ağırkapağı bulunduğu açık pozisyonda tutan mekanizma yerineitilince kapak ağır, ağır alçalarak önceki kapalı pozisyonunadöndü. Ortada, alttaki sığınağın ve deponun mevcudiyetini,üzerlerinde yıllarca futbol oynansa bile ortaya çıkarabilecekhiçbir iz veya delil kalmadı.

Köşke döndüğümüzde saat üçe yaklaşıyordu. En üst kattaki ikiküçük odada, patiska çarşaflar arasında birkaç saat kalıp gibiuyumuşuz. Gün ağarmadan kalkıp, hafif bir kahvaltıdan sonra,artık yükü hafiflemiş cipimizle geldiğimiz izler üzerindenİstanbul'a dönüş yoluna koyulduk.

*************************

163

Page 164: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Salı akşamı geç vakit Üsküdar'daki evime eriştik. Arabadanhiç inmeden uzaktan kumanda ile garaj kapısını açıp, içeriyegirdik. Işıklar otomatik olarak yandı ve garaj kapısı ağır, ağıraşağıya doğru inerek kapandı. Arabadan inip, gizli geçidinkapısına yönelmiştim ki Rüştü "hiişt" diye tıslayarak benidurdurdu, havayı koklayarak kısık sesle "Burada birisi var,yahut ta bizden evvel gelip gitmiş." diye fısıldadı. Burundeliklerimi iyice açınca motor yağı ve benzin kokularıarasındaki çok az sayıdaki parfüm moleküllerini ben de tespitettim. Ses çıkarmadan -açılıp kapanan garaj kapısınınçıkardığı onca gürültüden sonra biraz geç kalmış olsak da-etrafı tetkik etmeğe başladık. Hiçbir anormallikgözükmüyordu.

Yukarı çıktık. Burada da her şey normal gibiydi. Demek kiparfüm kokusu biraz da içinde bulunduğumuz gergin durumunmuhayyelimize oynadığı bir oyundu. Belki de Rüştü halaaşağıda duran kendi arabasının camlarını açık unutmuştu ki,onun arabasının koltukları her zaman en pahalı parfümlerinkokusunu taşır.

Bir semaver 'orange pekeo' çayı demleyip, yorgunluk atmaküzere jakuzi’yi hazırladım. Rüştü de misafir bölümüne geçti,duşunu alıp geldi. Jakuzi’yle filan uğraşacak hiç vakti yokturonun. Televizyonu açıp, “Bodrum'dan bir haber var mıdır,acaba?” diye kanalları dolaştık. Arada, bir parfüm reklamıgeçince yine işkillenip sorgulu, sorgulu birbirimize baktık.Aslında işin kolayı aklımıza yeni geliyordu. Uzaktan kumandaile televizyonu güvenlik bilgisayarının evin içindeki olağandışıher hareketi kaydeden uygulamasına bağladık. Bilgisayarderhal garaj kameralarının kayıtlarını göstermeğe başladı:

Evet işte, siyah tulumlu ve ipekten kar maskeleri giymiş en azbeş kişi garajda dolaşıp, bütün arabaları dikkatle tetkikediyorlardı. Vücut yapılarından, en azından bazılarının kadınolduğu anlaşılıyor. Bütün kaputlar açık, bazı arabaların motoraksamları dışarı alınmıştı.

164

Page 165: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bu faaliyet dün biz yolda iken sabah erkenden başlamış 3 saatkadar sürmüştü. Öncesinden defalarca kapıyı ve telefonuçaldırıp evde olmadığımızı tespit etmişler. Aradıklarınıbulamamışlar, fakat her şeyi büyük bir titizlikle hiç izbırakmayacak şekilde eski haline getirip, bırakmışlardı.

Ancak, hiç de tehlikeli bir görünüşleri yoktu. Sanki birdeterjan ya da motor yağı firmasının promosyon ekibi olarakbir demonstrasyon hazırlamakla meşguldüler. Rüştü aşikarolanı teşhis etti:

"Bu karılar ve uşaklar ne aradıklarını çok iyi bilmiyorlar!"

"Bir araba motoru aradıkları belli, fakat bu motorun ne cinsbir arabaya monte edildiğinden bile haberleri yok. Baksanakoleksiyonluk Anadol'u bile dağıtmışlar."

"Peki, bu motor'un ille de araba motoru olması şart mıdır?"

"Niye şart olsun, motor, motordur, ister arabaya tak, isterfaytona, ister çim biçme makinesine."

"Hay ağzını öpeyim, şu Bodrum'a bir telefon et bakayım da,öğren, düşen uçağın motorunu bulabilmiş midir deniz polisi!"

Kürt Hasan'ın telefon numarası nasılsa ezberime geliverdi.

Ali askerlik görevini Genel Kurmay Başkanlığı BilişimDairesinde Sistem Mühendisliği sorumlu subayı olarakyapmıştı, Bilişim dairesinin ya da daha harcıalem tabiri ilebilgisayar bölümünün -basit bir mahalle marketinden enbüyük bir bakanlığa kadar- ne kadar can alıcı bir servisolduğunu bugün herkes bilir. Bir bankanın müşterihesaplarının bulunduğu bilgisayar'ın tahrip olduğunudüşünün. Kime ne para ödeyeceksin? Ortadoğu’nun ve hattaAvrupa'nın en önemli silahlı gücü olan Türk Silahlı KuvvetleriBilişim Dairesinin kapsam ve önemini tasavvur etmek ise okadar kolay değildir.

165

Page 166: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali yedek subaylığını yaparken çok önemli askeri projelerdeçalışmış ve her türlü ihtimale karşı tedbir olarak GenelKurmay'ca kendisine yakın dövüş uzmanı, SAT komandosuHasan Başçavuş koruma olarak tayin edilmişti.Yedeksubayımızın terhisinden sonra Başçavuş da kampusa güvenlikmüdürü olarak katıldı. Zannımca, zaten her ikisinin deaskerlik görevi de şu veya bu şekilde -hadi burada, herTürk'ün olduğu gibi diyelim de biraz hamaset yapalım- devametmekteydi.

Hasan telefonu daha ilk çalışında açtı. Numaram telefonununekranında gözükmüş olmalı ki:

"Nerelerdesin Abi, perişan olduk, ne zamandır!" diye feryatetti.

"Evet, Ali bizi de perişan etti, evladım." diye cevap verdim.

Aslında Ali'nin ölmediği, düşen uçağı kimin kullandığının şuanda güvenli olarak bilinmediği konularını açmak için vaktinhenüz uygun olup olmadığını bilemediğim için şimdiliksusmayı tercih ettim.

"Yok Abi, Sadece Ali için değil, biz senin için de telaşlandık!"

"Benimle ne işiniz var evladım, bir telefon etseydiniz, enindesonunda bulurdunuz, ne soracaksanız ki?"

"Bayan misafirin var diye rahatsız etmek istemedik, ama epeygecikince merak ettik, yoksa Ferrari bir arıza filan mı yaptı?"Babaannemin tabiri ile: "Şimdi al arabadan karpuzu!" Nedemek istiyordu bu çocuk?

"Sen şimdi telaşı bırak da, bana şu saçma kazadan itibarenorada neler olup bittiğini bana detaylıca anlat; benim oraya nezaman gelmiş olduğumu, bayan misafirimin kim olduğunufilan. Dün ayağım kaydı, sırtüstü düşüp kafamı betonavurdum, bütün hafta olanlar hafızamdan silinmiş, sen anlatbakayım da hatırlayabilecek miyim?" diye bir taktik kullanmaihtiyacını hissettim, birden.

166

Page 167: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

"Aman abi, şimdi anladım bir tuhaflığının nedenini, büyükgeçmiş olsun."

"Anlat, anlat bakayım."

"Abi, dün öğlen geldin, bayan misafirine biraz buralarıdolaştırdın, Ali'nin kazası konusunda konuştuk, ağır birhastalığı varmış da, o yüzden sefalet çekmektense, intiharetmeyi seçmiş olabilir mi filan diye, bilgisayarındaki randevudefterlerini neyi inceledin, hani hastane, doktor bilgileri gibisivar mıdır,” diye.

"Sonra arabanız arıza yaptı, biliyoruz, o kapıları havayakalkarak açılan arabanın ustası buralar da bulunmaz,İstanbul'dan gelecek. Daha sonra, İzmir'de acele birrandevunuz varmış, Mecburen kendi arabanızı burada bırakıp,Ali abinin Ferrari'sini aldınız. Gidiş o gidiş."

"Vay canına, şu bayan misafirimi de bir anlat bakalım."

"Ne bileyim abi, biz yakından bakmadık, rahatsız etmekolmaz!"

"Anlat ulan kızdırma beni!" deyince, sanki mikroskop altındatetkik etmiş gibi bir anlattı ki, hatunun poster boy fotoğrafınıgösterse o kadar aşikar olmazdı.

Haberim bile olmadan nasıl iki günde Bodrum'a gidip geldiğimyavaş, yavaş ortaya çıkıyor gibi idi.

"Peki," dedim, "unut bunları, bayan misafiri filan, yengenlebaşımı derde mi sokacaksın!"

"Ne bayan misafiri abi, ben seni üç aydır görmedim, herhaldeben de kafayı bir yere vurmuşum."

Adamın adı çıkacağına canı çıksın.

167

Page 168: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

"Ferrari şimdilik ben de kalacak, benim külüstürLamborghini'ye de iyi bak!"

"Lafı mı olur abi."

"Fakat, bu günler de durumlar biraz kritik, sen kampusunkoruma kadrosunu sarı alarma geçir, dikkatli olun."

"Gerekirse asker ocağından bile yardım getirtirim."

"Uçağın motoru bulundu mu?"

"Yoktur. Ne Ali ağabey, ne de uçaktan geri kalan fazla bir şeybulunabildi. Deniz polisi durmadan arıyor."

Herhangi olağandışı bir durumda derhal beni aramasınısöyleyip vedalaştım.

Benim ‘Lamborghini Diablo’ çok zengin avukat amcamınhediyesi idi ve onu şu anda eşim Sevinç kullanmaktaydı. Eşimiher gün iki kere telefonla arayıp olan bitenler hakkında birparça rapor vermekteydim. Arabama bir şey olsaydı, her haldebana haber verirdi.

Yine de tekrar aradım. Gerektiği kadar son olayları anlattım, oda şaşırdı, şu anda Lamborghini'yi kullanmakta olup İsviçre'deComo Gölü kenarından dan Milano'ya doğru gitmekteolduğunu söyledi. İçim rahat etti. Bodrum'daki Diablo'nunbenimki olamayacağından zaten emindim.

Ancak yedi yüz bin yeşil dolar sayılıp da satın alına bilinenbenimkine benzer bir Diablo'yu Bodrum'da bırakıp gidenlerbir taşla iki kuş vurmak peşindeydiler: Bodrum da ki Ferrari’yiele geçirmek ve bu arada bana da bir nevi meydan okumak!"

Bodrum'lu Hasan'la ile vedalaştıktan sonra Üsküdarlı Oktay'ıaradım. O da beni arayıp, arayıp bir türlü bulamazmış. UrsulaHanım hakkındaki raporunu istedim.

168

Page 169: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

"O gün sizden çıkınca arabasına binip Yeşilköy Çınar Otel’egitti. Orada kalıyormuş. Arabası kiralıkmış. Bir iki saat sonrada hava alanına yollanıp yurt dışına uçtu. Artık oradan sonratakip etmedik."

"Nereye uçtuğuna baktınız mı?"

"Evet, abi. Bileti Münih’eydi ama iptal ettirdi..."

"Ve sonra Londra’ya uçtu!"

"Nasıl bildin abi?"

"Sağ ol Oktay, sen bana masraf listesini yolla." dedim vetelefonu kapattıktan sonra, en sunturlusundan birkaç küfürüarka arkaya dizdim. Bu sefer fena kızmıştım. İntikamım acıolacaktı."

Ali'nin haberini okuduğum günden beri Internet'ten biraztiksinti gelmişti, fakat şimdi, bu icat çok işe yaracaktı. Bütüngece bilgi topladım. Yetkisiz girilmemesi gereken bazı sitelerebile arka kapılardan girmenin yollarını aradım, buldum. Sonragerekli yerlere telefonlar edip, randevular ayarladım. Artıkkarşı darbeyi vurmaya hazır gibiydim.

Rüştü'ye "Hazırlan yarın sabah İngiltere'ye gidiyoruz."deyince pek şaşırmadı. Sık, sık gittiğimiz bir yerdi, Londra.Ben müzikaller ve konserler için, Rüştü de alış-veriş ve ticaretmaksadı ile.

Vize ile filan uğraşmamız gerekmiyordu, çünkü benim uzunyıllar orada yaşamış olmamdan dolayı İngiliz pasaportum-çifte vatandaş-, Rüştü'nün de orada sahibi olduğu firmalardanötürü sürekli oturma müsaadesi vardır.

"Sen," dedim, tarihi eser kaçakçısısın. "Elinde çok güzel birEtrusk vazosu var. Tabii aslında Kütahya Çini Porselen. Vazoyuyüz bin sterline satmak için Londra'nın Brighton sahilkasabasında yaşayan, bu işlere meraklı, anadan doğma değil,sonradan olma bir asilzade ile bir İngiliz Laz’ını araya sokarak

169

Page 170: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

randevüleştin. Yarın sabah vazoyu göstermek maksadı ile buLord'un malikanesine gidiyorsun. Ben de üniformalışoförünüm, tabii bir Aston Martin veya Bentley kiralayacağız,Londra'ya varınca.

"Ha, bu Lord salak midur?"

"Hiç de salak değildir, hatta tanıdığım en büyük puşttur!"

"Bizden de puşt mudur?"

"Aşağı yukarı, ama zaten vazo filan satacak değiliz, omalikaneden içeri girmek için işin kılıfı."

Malikane, Brighton'ın biraz kuzeybatısındaki 'green belt'denen ormanımtrak bölgede, çok geniş bahçeleri, dahadoğrusu arazileri olan villalar mahallesinde idi. KaçakçıRüştü'nün randevusunu ayarlamak bayağı zor olmuştu, arayagirecek forslu birini bu acele ile bulamayınca, dolaylıyollardan, birkaç bin Sterlin harcayarak hallettim bu işi.Ayrıca ben de Rüştü ile beraber ana binanın içine intikaledebilmeliyim ve bu sebeple bir takım ilave tedbirler degerekiyor:

Bu gibi yerlere gelen misafirlerin şoförleri yukarı meskenekatiyen çıkamazlar ve patronlarını beklerken, ayrı giriş kapısıolan alt kattaki hizmetliler dairesindeki besleme ya da yamakkızlarla flört edebilmekle yetinirler.

Bunu duyunca Rüştü, "Ben şoför olayım, sen kaçakçı ol!' dedi."İmkansız," dedim, "Ev sahibi olacak puşt beni çok iyi tanır.Şaşırtmacılık avantajını kaybederiz."

Aslında beni tanımasından çekindiğim ev sahibinin kendisideğil, aynı hane halkından başka birisiydi.

*************************

170

Page 171: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Aliki tatil köyünün giriş kapısında taksiden inerken sabahsporu için koşmakta olan mürebbiye Erika’ya rastladı. İkikadın kısa zamanda iyi arkadaş olmuşlardı. Erika, hazırlan gelde beraber koşalım, deyince, Aliki babasının telefonundan veacele Ali’nin uçağı ile Atina’ya uçması gerektiğinden bahsedipodasına çıktı. Erika kucağına düşen bu fırsatı kaçırmayacaktı.Taksi şoförüne yüklü bir bahşiş verip, Aliki’nin ona ihtiyacıkalmadığını söyledi ve adamı evine yolladı. On dakika sonraAliki tekrar aşağıya indiğinde mürebbiye kampusun servisminibüslerinden kendisine tahsis edilmiş olan bir tanesininbaşında onu beklemekteydi. Bu arada Erika resepsiyondakimemura iki hafta müddetle tatile çıkacağını da söylemişti.Aliki taksi nerede diye bakınırken Erika onu el sallayıp yanınaçağırdı, şoför’ün ani bir işinin çıktığını söyledi ve kendisinigideceği yere minibüsle bırakmayı teklif etti. Aliki’nin itirazetmesi için tabii ki hiçbir sebep yoktu.

Ne Kangallar, ne de bilgisayarlı koruma ağı Aliki’yle öncedentanıştırılmış olduklarından, onu ve onun beraberindeki rahatdavranan kişiyi olağandışı veya riskli bir durum olarakdeğerlendirdiler. Böylece alarm konumuna geçmeyip, sükunethalinde kaldılar. Erika minibüsü uçağın kapısına paralelyanaştırdı. Aradaki 1.5 metrelik bir kısım etraftangörülmeyecek tarzda minibüsü siper etmiş oldu. Aliki uçağadoğru yönelirken, Erika torpido gözünde bulundurduğutabancayı çıkarıp, hızla Aliki’nin arkasından yetişti ve silahısırtına dayadı.

O sabah babasından aldığı mesaj Aliki'yi zaten çokkorkutmuştu, bu sefer iyice panikledi. Erika uçağın kapısınıaçıp kokpiti ve kumandaları inceledi. Hepsi iyi bildiği cinstenşeylerdi. Aliki’ye minibüse binip, oradan uzaklaşmasınıemretti. Kendisi de pilot koltuğuna yerleşti. Aliki son hızkampus’tan kaçarken, Erika havalanmıştı bile.

Aliki korku içinde tatil köyüne dönüp, diğer bir iki parçaeşyasını aldı ve çağırdığı ikinci bir taksi ile hava alanınayollanıp bulabildiği ilk uçakla Bodrum’u terk etmekten başkaçaresi olmadığını düşündü.

171

Page 172: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Artık kime güvenip kime güvenemeyeceğini hiç bilemiyordu.On dakika sonra Corendon hava yollarına ait bir charterViyana’ya uçuyordu ve henüz satılmamış birkaç boş koltukmevcuttu.

*************************

Çarşamba öğle vakti Londra'daydık. Bir film stüdyosundandaha evvel James Bond'un kullanmış olduğu bir Aston Martin'ikiraladık. Şoför üniformasını da bonus olarak ödünç verdiler.Pek yakıştı. Kepi kaşlarıma kadar indirip, uygun açık renkli birgözlük taktım. Küçük bir takma bıyık ilave edince yakındandikkatli bakmaksızın kolayca tanına bilmeyeceğim ideal birkaçakçı şoförü oldum.

Randevu saatine yirmi dakika kala saat sekizi on geçe,malikane arazisinin giriş kapısına geldik. Yüzümü mümkünolduğu kadar karanlıkta bırakarak çifte koruma görevlilerineLord'umun Lord'unuzla saat yirmi otuzda randevusu vardeyip, Rüştü için hazırlatmış olduğum bir kartviziti takdimettim. Kartı alıp, içeriye telefon ettiler, gelen cevap üzerineelektrikli kapıyı açıp, giriş istikametini gösterdiler. Hava artıkkararmıştı.

Konuştuğumuz üzere Rüştü'yü birkaç basamak merdivenleyukarı çıkarak erişilen giriş kapısının önünde bıraktım. Kapıyıaçan uşağa yine aynı randevudan bahsedip, on dakika kadarerken gelmiş olduğundan ötürü özür dileyecekti. Bununüzerine, normal olarak uşak pardösü, şapka ve şemsiyesinialıp Rüştü'yü sağ taraftaki kütüphane'ye buyur edecek,kendisi de misafirin gelmiş olduğunu patronuna haber vermeküzere merdivenlerden yavaş bir tempoyla yukarı çıkacaktı.

Bina içinin planını, düzenlemesini yapan iç mimarinbürosundaki sisteme, uşağın sağlık durumunu ise mahalledoktorunun muayenehanesindeki bilgisayara uzaktan erişerektemin etmiştim.

172

Page 173: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Uşağın romatizmaları vardı ve üst kata ulaşması en az beşdakika sürerdi. Bu arada Rüştü artık koruma kameralarınaaldırış etmeden koşup, zaten hemen önünde bekliyor olduğumkapıyı bana açtı. İçeride bir köşeye gizlenip, beklemeyebaşladım. Biraz sonra uşak geri gelip Rüştü'yü yukarıya buyuretti. Ben de bir yandan kıs, kıs gülerek arkalarından yetiştim.Rüştü'ye daha önceden burada bir sürprize hazırlıklı olmasınısöylemiştim, fakat yine de beni yukarıda tekrar karşısındabulunca ne mertebe şaşırıp, ne yapacağını bilemiyordum.

Nitekim, hemen arkadan yetişip odaya girdiğimde, ev sahibiona elini uzatmış bekliyor, Rüştü de aval, aval bir bana bir dekarşısındakine kopyama bakıp gözlerini kırpıştırıyordu.

Ev sahibi beni görünce küçük bir kahkaha attı. "Hoş geldinamcaoğlu, seni bu kadar erken beklemiyordum." dedi. Fırlayıpsuratının ortasına bir yumruk indirdim. "Merhaba teyzeoğlu,bir an evvel hesabını görmek için biraz acele ettim." diyecevap verdim. Rüştü vaziyeti şimdi birazcık kavrar gibi olmuş,eski bir hikayeyi hatırlamaya çalışıyordu:

Babam ile bu ev sahibinin babası tek yumurta ikizi(monozigotik) idiler ve yine aynı türden ikiz olan iki kız kardeşile hemen, hemen aynı günlerde Göztepe’deki iki komşuköşkte dünyaya gelmişlerdi. Bu ilginç tesadüf birbirlerinizaten çok seven iki komşu aileyi daha da yakınlaştırdı.

Bu yeni neslin bu dört temsilcisi, hepsi de oldukça gençyaşlarda ve aynı sene içinde ölene kadar ne birbirlerinden, nede ailelerine ait iki şirin köşkten nerdeyse hiç ayrılmadılar.Annem ile babam ve amcam ile teyzem aynı düğündeevlenirken iki kanaldan kuzenim olacak bu herif ve benmuhtemelen zaten yola çıkmıştık: Bendeniz Çetin ve kuzenimİsmail.

Lise çağlarına kadar biz de annelerimiz ve babalarımız gibiberaber büyüdük. Fiziksel benzerliğimiz nerdeyse monozigotikseviyede olsa da karakterlerimiz çok farklı gelişti.

173

Page 174: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kuzenim bir dakika yerinde duramayan, saldırgan, ukala birtip olarak Türkiye'de okumaya yanaşmadı. İngiltere'nin enünlü hukuk fakültelerinden birini bitirip bir mafya avukatıolarak uluslararası ün yaptı. Bu yoldan İngiltere'de çok büyükbir servetin sahibi oldu. Kraliyet ailesinden uzak bir yeğen ileevlilik yapıp, kendine küçük bir asalet unvanı bile edindiğisöylenir.

Ben ise bildiğiniz gibi Teknik Üniversiteyi bitirip, girdiğim çokuluslu bir şirket sayesinde, mütevazı, fakat bir sağlam birmühendis olarak ülkeden ülkeye, kıtadan kıtaya dolaşarak enazından aileden kalan orta büyüklükteki servete baş vurmayıgereksinmeksizin emeklilik günlerine kadar ulaştım.

Daha orta okul sıralarından itibaren hiç iyi geçinemezolmuştuk. O ara sıra Türkiye'ye gelir, orada burada kavgaçıkarır, sonra benim kimliğime bürünüp, suçları da benimüstüme yükler, ortadan kaybolurdu ve bunu da bir nevi şakaolarak düşünürdü. Senelerce yüz yüze görüşmedik. Onunbaşka kardeşi yoktu ve belki de bu yüzden benim yegane kızkardeşim Nesrin’i ve onun kızı Tılsım'ı çok severdi.

Yeğenim Tılsım'ı üç sene önce liseyi bitirdiği yaz, zaten çok iyiolan İngilizce'sini daha da geliştirsin diye Londra'ya yolladık.Nesrin’in de ısrarı üzerine biraz ilgilenir mi diye bir yerlerdennumarasını bulup, bu İsmail herifine telefon ettim. İnanılmazderecede ilgilendi. Tiyatro, bale, opera, müzikaller, normalinsanların bir aylık maaşına yemek yenilen yerler, asilzade vebakanların özel kulüpleri talan edildi, tanıştırılmadık bir tekMajeste Kraliçe Elizabeth kaldı. Böylece beni Tılsım'ın enpopüler dayısı olma pozisyonundan indirip yerime geçmeyi debaşardı.

Ancak önemli bir ortak yönümüz de yok değildir: Müzik vebilhassa opera sevgisi. Bu sevgi uğruna ben, her rastladığımOpera CD ve DVD satın alıp, dinlemek ve gidebileceğim hiçbirtemsil veya da konseri kaçırmamakla yetirken, O her fırsattayaptığı gibi işi çok daha büyük çapta ele alır. Önemlisanatçılar ile şahsen tanışır, dostluklar kurar. Burslar verir,konserleri finanse eder, sponsorluk yapar.

174

Page 175: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İsmail, Bodrum'a gidişi konusunda muhtemelen kasten kendikendini ele vermişti. Ali veya Ferrari'si ile ilgilenme sebebinihenüz bilmiyordum, fakat çok yakında öğrenmeye niyetliydim.Bodrum'da benim kişiliğimi üstlenerek Hasan'ı kandırması herzaman yaptığı cinsten kolay bir işti. Ama asıl maksadı sadecebeni kızdırmak -ki eninde sonunda konudan haberim olacağınıbiliyordu- ya da bana bir çeşit meydan okumak olamazdı.Hasan'ın detaylı tarifinden yanındaki bayanın opera sanatçısıUrsula olduğunu derhal anlamıştım. Opera sanatçıları ile olan,bildiğim dostluğu da aşikar bir ipucuydu. En son doğrulamada Şoför Oktay'dan Münih yerine Londra'ya uçuş konusundaverdiği bilgi olmuştu. Yani sevgili Ursula'nın da buralarda biryerde olduğundan aşağı yukarı emin olabilirdik, nitekimsadece birkaç saniye sonra kendisi ile yeniden müşerref olduk.

Attığım yumruk tam hedefim olan burunu bulmuştu, fakataçıkçası umduğum kadar tesirli olmamışa benziyordu. Buyaştan sonra kas kuvveti pek fazla işe yaramıyor anlaşılan.Fakat muhatabım, yine de ikinci bir yumruktan sakınmak içingeriye doğru irkilerek, tam arkasında duran koskoca bir Çinvazosunu devirdi. Devrilen vazo yanındaki büyük camekanıparçalayıp, içindeki düzinelerce kristal vazoyu un ufak etrafasaçtı. Çıkan gürültüye yetişen bizzat bizim Ursula oldu.Büronun arka tarafındaki küçük kapıdan elinde yeni bir silahile fırlayıp, hışımla "Ne oluyor burada?" diye bağırdı.

Ancak daha sorusu bitmeden, ayağı bir şeye takılıp,sendeleyerek, kendini fırsattan istifade ona doğru hamle edenRüştü Bey'in kolları arasında buldu. Dengelerini bulmak içinbir an tereddüt ettikten sonra, yarımşar adım geri atarakbüyük hayretler içinde birbirlerini inceleyip durumukavramaya çalıştılar.

Rüştü daha çabuk toparlandı. Ursula'nın gevşeyip, aşağısarkan elindeki silahı kibarca aldı. Rüştü'ye silah teşhiretmenin pek akıllıca bir tutum olmadığını daha birkaç güntecrübe etmiş olan güzel kadın, silahının alınmasına hiçbirdirenç göstermedi.

175

Page 176: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ancak el değiştiren silah ev sahibini bir miktar telaşlandırdı."Lütfen, lütfen, sakin olalım, aramızda herhangi bir sorunolduğunu sanmıyorum, oturup konuşursak her şey hallolur!"diye ortaya atıldı. Rüştü ise silahı tetkik etmekle meşguldü."Bu da boştur!" diye hayretle kafa salladı. "Bu yenge çokdalgın mıdır, hep boş silahla adam korkutur?" dedikten, sonradenileni yaptı ve en yakın koltuğa yerleşti.

Ev sahibi de zaten çalışma masasının arkasına çekilmişti.Ursula ve ben ayakta kalmayı tercih ettik. Hemen lafa girdim:

"Ziyaret sebebimizi her halde sizler daha iyi biliyorsunuz!"dedim.

-İlk sorum şu: Ali nerede? İkincisi ne halt etmeye Bodrum'larda filan insanları kandırıp, benim namıma arabalarçalıyorsunuz?

"Haksızlık etme, amcaoğlu, bizim bıraktığımız LamborghiniAli'nin külüstür Ferrari'sinden çok daha kıymetli, sonrahırsızlık filan yapmadık, sadece ödünç aldık. Ali'nin kendisi desıhhat ve afiyette, en çok birkaç gün misafirimiz, zaten kendiside durumdan çok memnun." diyerek devam etti.

-Derhal kendisini görmek istiyoruz.

-"Misafir" dediysem hemen burada değil, birkaç saatlik yolda,isterseniz hemen gideriz. Sorduklarınızı da yolda cevaplarım.Şu anda bir ikramda bulunamadık, ama onu da uçağımdahallederim.

Ayağa kalkıp üçümüzü de tavuk kış kışlar gibi kapıya doğruyönlendirdi. Ursula bir yerlerden ufak bir çanta kapıp geldi.Kapıda lüks bir Landrover bekliyordu. Direksiyonda kahveiçmekte olan şoför daha bizi kapıda görünce hemen motoruçalıştırdı.

176

Page 177: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Arka bölümdeki yüz yüze bakan iki koltuğa yerleştik.Laz veUrsula pencere tarafında karşı karşıya, ben ve amcamın oğlukapı tarafında. Üzerimde hala şoför üniforması olduğunuhatırlayınca, meslektaş şoförün bani meraklı gözlerle süzüpdurmasının gerekçesine nail oldum. Meslektaş garip birşekilde istikamet filan sormadan yola koyuldu.

İsmail anlatmaya başladı:

"On beş kadar yakın arkadaş birkaç sene evvel Stems isimli'düşünce tankı' da tabir edilen cinsten bir kulüp kurduk.Ursula da kurucu arkadaşlar arasındadır. Uluslar, dinler, ırklarüstü bir dünya vatandaşlığı düşüncesini imkanlarımızdahilinde savunuyoruz. Üyelerimiz, insanlar arasında hiç birsınıflandırma tanımazlar. Sadece insanın kendisini ve herinsanı kutsal sayarlar."

Rüştü "Hadi canım sen de!" dercesine bir yüz ifadesiyle:

"Tarikat desene sen şuna be herif!" diye azarladı.

İsmail bir Shakespeare dizesiyle cevap verdi:

"İsimlendirmenin ne önemi var, Gülün adına ne dersen de ,yine de güzel kokar!"

Araya girdim:

-İnsanları silahla tehdit edip, kaçırmak, alıkoymak ilkelerinizleçatışmıyor, herhalde!

-Katiyen öyle bir durum yok. Şiddetin her türlüsü mutlaksurette yasak. Her zaman boş olan bu silahları sadece kısasüreli bir psikolojik üstünlük sağlamak için ve çok nadirdurumlar da kullanırız. Zaten Rüştü bey dostumuz da budurumu derhal tespit etti.

177

Page 178: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

-Ya yeğenimiz Tılsım'ı bu işlerinize alet edip korkulu anlaryaşatmak, sınavlarını tehlikeye atmak?

Keyifli, keyifli güldü.

-Tılsım'ın durumdan haberi olmadığını mı sanıyorsun? O sana-benimle işbirliği içinde- bir doğum günü muzipliği yaptığınısanıyordu. Ayrıca o gün sınavı filan da yoktu. Unutma vekıskanma! Tılsım beni de çok sever.

-Peki, ya Ali, o da mı bu saçmalığın içinde?

-O kadar da değil maalesef. Ancak, Ali için hakiki bir tehlikesöz konusu olabilir. Bütün gayretlerimiz onu ve çalışmalarınıbu tehlikeye karşı korumak için. Şu anda kendisi de bumaksadımızı anlamış ve takdir ve tasvip etmiş bulunuyor.

-Ali'nin uçak kazasında ölmediğini ne zaman ve nasılöğrendiniz?

-Aliki'nin babası George(Rumca’sı Yorgo) Perros üyelerimizarasındadır. Ali'ye yönelmiş bir önemli bir tehditten birkaçzamandır haberimiz vardı. Aliki Bodrum'dan telefon edip, Aliile tanışmasından ve o anda beraber bulunduklarındanbahsedince George paniğe kapıldı ve kızını oradanuzaklaştırmak maksadıyla ona Atina'da önemli bir sorundanbahsedip, derhal baba evine dönmesini talep etti.

-Ve kızın ölümüne sebep oldu!

-Elbette hayır, Aliki biraz gecikmeli olarak Viyana üzerinden oakşam üstü Atina'ya ulaştı.

Demek ki Rüştü haklıydı ve anlattığı Viyana buluşmasıgerçekten vuku bulmuştu. İki yumruğunu havaya kaldırıpgoriller gibi bir zafer işareti yaptı. Ayrıca ikimizde kızınhayatta olduğu haberine çok sevinmiştik. Fakat düğüm henüzçözülmemiş, hatta daha da karmaşık hale gelmişti.

178

Page 179: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

-Peki Bodrum'daki uçak kazası olayı nedir? Orada da sizin birparmağınız var her halde?

-Direkt olarak değil. Fakat maalesef üyelerimizden biri kendibaşına davranmaya kalktı ve kurallarımıza tamamen aykırıolarak ve boşu boşuna kendi akrabalarından birisinin ölümünesebep oldu.

-Kimdir bu sefil herif?

-Herif değil hatun. Acele etmezsen, bir kaç saat sonra kendisiile tanışacaksınız.

O an oldukça yorgun olduğumu fark ettim. Hem Ali, hem deAliki'nin sağ ve salim olduklarını duymak hatırı sayılır birrahatlama ile beraber adrenalin seviyemde bir düşüşe sebepolmuş olmalı ki aniden göz kapaklarım ağırlaştı, zihnimpuslandı. Zorlukla, "Nereye Gidiyoruz, Ali nerede?" diyesordum. “Yunanistan'a, Ali orada, Aliki ile beraber.” dediğiniduyduktan sonra uyuyakalmışım.

*************************

179

Page 180: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali misafir odasına çekildi. Hayatımın en mutlu 32 saatindenhemen sonra en acı 80 dakikasını yaşıyorum, diye düşündü.Evet, geçen cuma saat 15.00 civarından, dün gece saat23.00'e kadar, Aliki ya da Aliki düşüncesi ile geçen 32 mutlusaat. Saat 23.00'de acı haberi duyduktan bu ana kadar, yani80 dakika. Beyni herhalde son gerçeği daha da kahrediciboyutta algılamasını önlemek için böyle garip hesaplarlaoyalanıyordu.

Ancak gerçekler ne kadar acı olsalar da sorumluluklarınunutulmasına izin tanımazlar. Yapılması gereken şeyler vardı.Haber vermek gerekir. Kendi anne ve babası seneler önceParis'teki DC10 kazasında ölmüşlerdi, başka da hiç akrabasıyoktu. Hayatta en yakın bildiği kişi olan bu akşam ziyaretinegeldiği Çetin Bey durumu zaten biliyordu. Aliki'nin annesine,babasına haber vermesi gerekirdi, ancak bunu nasılyapabileceğini bile hiç düşünemiyordu. İyice bunaldı vekendini açık havaya atmak gereğini hissetti. Ev sahibiherhalde tekrar uyumuştu, o kadar yorgunluktan sonra. Onuuyandırmamaya gayret ederek aşağıya indi. Evin ünlü 'akıllıuyarı sistemi' onu iyi tanıdığı için herhangi bir alarm sinyalivermedi. Sokağa çıkıp ana caddeye kadar yürüdü. Hemenönünden geçen bir dolmuşa atladı ve kendini Kadıköyrıhtımında buldu.

Etraftaki telefon reklamları gözüne takılınca birdentelefonunun şarjının daha Bodrum'daki doğum günü partisiesnasında bitmiş olduğunu hatırladı.O zaman hiç aldırmamıştıama şu anda telefona acilen ihtiyacı olabilirdi. Ancak, şarjadaptörünü de Bodrum'da unutmuş olduğunu hatırladı.Telefonu çok özel bir PDA-GSM modeli idi. Hemen her modernbilgisayarda bulunan USB yuvasından şarj edilebilirdi, ancakbu oldukça uzun sürerdi.

Adaptör'ün kolayca temin edilebileceği Yazıcıoğlu pasajı çokyakındaydı, fakat sabaha daha çok vardı. Pasaj kaçta açılır,diye birilerine sormak için Saray Muhallebicisine girdi. Busaatte, burada sabaha kadar birlikte çalışmak durumunda olanüniversite öğrencileri bulunurdu.

180

Page 181: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Arka taraflarda bir masada bir laptop'un ekranınakilitlenmişçesine bakan bir kız ile bir oğlan gördü. Çok yakınzamanda ve ilk defa sakal bırakmış olduğu için kendisinihemen tanıyacaklarına pek ihtimal vermedi. Sevimli, sevimlibaşlarına dikilip, bir basketbol antrenörü gibi mola istemeişareti yaptı. Kibarca buyur ettiler. USB ve şarj konusundakiderdini çabucak anlattı.

Doğulu fakir bir öğrenci olduğu her halinde belli olan oğlanacı, acı gülümsedi, "Abi bizim laptop en az on senelik, neredeöyle USB yuvası filan olsa can feda." dedi. Ama bu aradahemen çantasını açıp nuh-u-nebi'den kalma bir Nokia6030'iadaptörü ile beraber çıkardı ve "Abi buyur zaten kontüralmaya para filan dayandıramıyoruz, al senin olsun, biz dekurtulalım." diye devam etti. Anlaşılan, kız nişanlısı filanoluyordu, melül, melül uzatılan telefona baktı, ama hiçbiritiraz emaresi filan göstermedi.

Ali telefonu aldı. Çok eski bir modeldi ama yeteri kadar şarjlıgözüküyordu. Kendi iki bin dolarlık telefonundan SIM kartınıçıkarıp Nokia'ya taktı. Alet hemen çalıştı, saati sordu. Tamsabahın biriydi. Ayarladı ve cebine koydu.

Oğlanın SIM kartını kendi telefonuna takıp kıza uzattı. Kızşaşırdı, iki elini kaldırıp itiraz etti. Ali, yüzünü ışığa tutupişmar ederek kendisini tanımalarını temin etti. Daha daşaşırdılar.

Telefonu masaya koyup cüzdanını çıkardı. 15 tane kadaryüzlük ayırıp telefonun üstüne koydu. "Maalesef benim aletinadaptörü yok, bu yüzden USB kapısı olan bir laptop almakzorundasınız; sizin o emektarı da satıp biraz konturalabilirseniz iyi olur." dedi.

Çocukların itiraz edecek halleri kalmamıştı. Daha darahatlatmak için: "Dert etmeyin yahu, domuzdan bir kılkoparmak kardır." diyerek veda etti.

181

Page 182: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Şimdi bir yerden Baba Perros'un telefon numarasını bulmakgerekiyordu. "Yunan sefareti" aklına geldi. Beyoğlu’na gidipkapılarına dayanırsa elbet bir derdini dinleyen çıkardı. Gece,mece bir nöbetçileri vardır diye düşündü.

Zaten tanıdığı bütün Rum'lar da gece 11.00 akşam yemeğineoturup saatlerce kalkmayan bir milletti. Üsküdar'danBeşiktaş'a bir dolmuş motoru, oradan da bir vasıta bulurumdiye düşündü. Bir taksi çevirip Üsküdar'a yollandı. Taksi iledirekt Taksim'e çıkması tabii ki daha mantıklı olurdu. Fakatbiraz deniz havası alıp zindeleşmek ve düşünmek istiyordu,herhalde.

Bu arada cebindeki telefon şebeke bağlantısını gerçekleştirdi.Bilinen biip sesini çıkararak SMS-KISA MESAJ alıntısınınkayıtlı olduğunu belirtti. Fakat, şu anda böyle bir beklentisiolmayan Ali'nin dikkatini çekmeyi başaramadı.

**************************

182

Page 183: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

2.GÜN PAZAR 00:40 - İNCİRLİK HAVA ÜSSÜ

Ünlü İncirlik hava üssü Türk-Amerikan ortak savunma birliğiElektronik Savaş Kontrol Merkezi'nin iki ana görevi vardır:

Yeryüzünde yayılan bütün elektromanyetik haberleşmesinyallerini izleyip istihbarat toplamak ve her türden çokkuvvetli elektromanyetik dalgalar göndererek düşmanınelektronik sistemlerini şaşırtmak veya bozmak.

Bu merkezin kumanda odasını tarif etmek oldukça kolaydır:Uzay yolu dizisinde Kaptan Kirk, Mr. Spock, Teğmen Uhura ileberaber bir Rus ya da Japan navigasyon görevlisinin ve bazende Klingon'lu güvenlik subayı Worf’un bulunduğu Atılgan uzaygemisinin kaptan köşkünü göz önüne getirebilirseniz iyi birfikir sahibi oldunuz demektir. Ancak Adana'daki İncirlik havaüssünün plazma ekranları ve kumanda tabloları çok dahamodern bir yapıdadır. Burada ise normal zamanlarda dörtvardiya halinde çalışan dört görevli bulunur. En az binbaşırütbesinde bir Amerikalı ve en az aynı rütbede bir Türkkurmay subaya ilaveten bir haberleşme ve bir güvenlikgörevlisi.

Gece yarısını tam kırk dakika geçe görev başı yapanvardiyanın komutasını Sivaslı Hava Kurmay Pilot BinbaşıErtuğrul Çelik ve Amerikan Hava Kuvvetlerinden BilişimMühendisi Pilot Binbaşı John Wilder beraberce üstleniyorlardı.Yüzbaşı Janet McPerson ve Komanda Üsteğmen Erkan Özhanise sırasıyla kadronun haberleşme ve güvenlik hizmetlerindensorumluydular.

Ertuğrul Binbaşı, son birkaç yıldır Amerikan silahlı kuvvetlerive mensuplarına karşı eski güven ve sempatisini epeyceyitirmişti, ancak Texas'ın küçük bir kasabasında doğmuş vebüyümüş olan Binbaşı Wilder bu konuda bir istisna teşkilediyordu. John Wayne'sı tavırları ve iki metre boyuna rağmenoldukça yumuşak ve çocuksu yönleri de vardı. Özel sorunlarınarkadaşlar arasında paylaşılmasını hiç yabansımaz, bir Türkgibi hal hatır sorar, selam gönderirdi.

183

Page 184: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Bu sabah John Wilder çok düşünceli görünüyordu. Kahvesinitazeliyor, soğutuncaya kadar elinde tutuyor, sonra gidip tekrartazeliyordu. Ertuğrul Binbaşı durumu hemen fark etti.Mümkün olduğunca İngilizce'ye adapte ederek "Ne haberJohn, Karadeniz’de gemilerin mi battı?" diye sordu.

John konuşmaya çoktan hazırdı. "My daughter," yani "BizimKız," diye başladı, "Öğle yemeğinde annesi ile fena tartışmış,araba çağırıp evi -lojmanı- terk etmiş, on sekizine yeni bastı.dokuz, on saattir aradım, hiç bir iz bulamadım." diye -tabii kiİngilizce- devam etti. Resmi makamları işin içine karıştırmakistemiyor, kızı daha da hırçınlaştırmaktan korkuyordu.

Ertuğrul Binbaşı hemen kendi lojmanına telefon edip eşiniailece de görüştükleri Amerikalının lojmanına, Bayan Wilder'amoral destek olması için yönlendirdi. Sonra da John'aisterlerse nöbeti devredebileceklerini hatırlatıp, kızıberaberce aramayı teklif etti. John ümitsizce başını salladı.Bakılabilecek her yere baktım, daha ne yapabiliriz ki? diyeçaresizce sordu.

Aslında, bulundukları yerden hiç kıpırdamadanyapabilecekleri çok şey vardı ama askeri sistemi kişiselmaksatla kullanmak kurallara çok aykırı olurdu. Buna rağmenErtuğrul Binbaşı "Yanında telefonu var mıdır?" diye sordu.John, Ertuğrul'in kastettiği şeyi çok iyi biliyordu.

Evet ama, düşündüğün şeyi dünyada yapamayız. İkimizi dedivan-ı harbe verip ordudan atarlar, diye hayıflandı. ErtuğrulBinbaşı o kadar kötümser değildi. "Bilirsin John, dedi.Elektronik sistemlerimizi ara sıra deneyip doğru çalışıp,çalışmadıklarını sınamak gerekir. Şimdi sen kafadan birtelefon numarası at, bakalım bu külüstür makineler yerinitespit edebilecekler mi?"

John'un gözleri yaşarmıştı. "İnşallah, bizim Bush sonunda buTürklere de sataşmaya kalkmaz, yoksa tozumuzu fena atabilirbunlar." diye düşündü, içinden.

184

Page 185: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Aranmasını beklediği telefon numarasının, daha doğrusu,telefonun kızıyla bir alakası olmadığını biliyordu ve arkadaşıErtuğrul'i yanıltmaktan hiç hoşlanmıyordu ama emir büyükyerden, babası Texas kaplanı lakaplı emekli beş yıldızlıgeneral Derek Wilder'dan gelmişti.

"Mesela 05322538257!” diye kafadan atarmış gibi ezberdensaydı.

Hüseyın önündeki mikrofona Ankara Genel Kurmay'da yedeksubay mühendis Ali Aslansoy'un geliştirmiş olduğu özelbilgisayar dilini kullanarak:

inci32 Search GSM 05322538257 project GPS locationat GPS graph

laflarını dikte etti.

Daha parmağı henüz son tuş üzerindeyken hemen önlerindekiekranda

today 0058 GSM 05322538257 not powered inci32

yazısı belirdi.

Bilgisayar kısaca bugün 00:58 de, yani şu anda bahsedilentelefonun kapalı olduğunu bildiriyordu.

Ertuğrul devam etti:

inci32 monitor as last command till today 0640

Yani bilgisayardan, kendi nöbetlerinin sonuna aynı telefonuaramaya devam etmesini istiyordu.

John henüz teşekkür etme ifadelerini bitirmemişti ki ekrantekrar harekete geçti:

185

Page 186: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

today 0100 GSM 05322538257 GPS as graph locationKadıkoy at RIHTIM

Üstteki kocaman plazma ekranda evvela bir Türkiye haritasıgöründü.Sonra sistem büyük bir hızla zoom etmeye başladı:

Marmara Bölgesi--İstanbul--Kadıköy--Rıhtım--

Aranılan telefon Rıhtımdaki Saray Muhallebicisinde, arkamasalardan birinin hemen sağında duruyordu. Saat 0100.

Binbaşı John istediği bilgiyi almıştı. Evvelce yanaşmadığıhalde şimdi aniden nöbetini devredip, evine gitmeye kararverdi. Söylediğine göre karısını da alıp İstanbul'a gidip kızınıbulacaktı. Nöbeti muvakkaten Yüzbaşı Janet'de devretti.Giderken de ne hikmetse bilgisayarın arama ve izlemekomutunu iptal etmeyi ihmal etmedi.

Ertuğrul Binbaşı, tabii ki John Wilder'in sandığı kadar safdeğildi. Kapı kapanır kapanmaz izlemeyi tekrar aktif halegetirdi. Miss Wilder'i oldukça iyi tanıyordu ve annesi ileanlatılan tarz bir çatışmaya girecek kadar fevri birisiolmadığını iyi biliyordu. John'ın izlettiği telefon başka birineait olmalıydı. Şu anda kullandıkları sistemde telefon abonelikbilgileri yoktu. Ama onun da kolayı vardı. Ankara GenelKurmay Merkezinde ki nöbetçi irtibat subayına on-line olarakbağlandı.

Durumu kısaca anlatıp, izledikleri numaranın kime aitolduğunun bildirilmesini istedi. Cevap 30 saniyede geldi.Telefon dün sabah uçak kazasında ölen ünlü mühendis Ali'yeaitti.

Ertuğrul "Herhalde birisi mühendisin telefonu çalmış olmalı."diye düşündü. Ancak, bir Amerikalı binbaşı neden kariyerinitehlikeye atmak bahasına, yetkilerini aşarak çalınmış birtelefonu izletsin. Bu işin peşini bırakmak niyetinde değildi.

186

Page 187: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

O gece ki yedek görevli Rıza Binbaşı'yı arayarak nöbetinemola verdi. Günlük bürosuna geçip harici hattan izlemişbulundukları numarayı çevirdi.

*****************************

Dolmuş motoru hareket etmişti ki Ali'nin yeni edindiği eskitelefon alışık olmadığı bir zil sesi ile çaldı. Şaşkınlığını bir kaçsaniyede yenerek yeşil açma düğmesine bastı. Motorgürültüsünü yüzünden diğer kulağını küçük parmağı iletıkayıp "Alo, ben Ali!" dedi. Şaşkınlık sırası karşı tarafagelmişti. Kısa bir tereddütten sonra Ertuğrul Binbaşı kendinitanıttı. Tabii ki hemen uçak kazası hakkındaki çelişkiyi sordu.Ali, ölenin kendisi olmadığını, uçağı o anda başkasınıkullandığını izah edince Binbaşı bir miktar rahatlayıp telefonediş sebebini detaylı olarak anlattı. Ali, Binbaşı John Wilderdiye birisini hatırlamıyordu. Wilder soyadlı bir Amerikalı gençbayanla da hiç tanışmamıştı. Fakat şu anda bu olaya kafayoracak durumda da değildi. Binbaşı'ya yine Ankara GenelKurmay'dan bir istihbarat subayı olan kendi irtibatı AlbayRifat Soyer'in ismini verip, olayı gerektiği şekilde o makamarapor etmesini rica etti.

Telefonu kapatıp cebine koymak üzereyken kısa mesaj ihbarişareti dikkatini çekti. Arka arkaya yedi-sekiz mesaj açılmayıbekliyordu. Birincisi saat 12 civarından başlayıp yarım saatöncesine kadar sıralanıyorlardı. Hepsi aynı şahıstan, hayatınason 48 saatini hem rüya hem de kabusa çeviren bir ölüden,Aliki Perros'dan geliyordu. Kalbi, herhalde şok içindekibeynini uyandırmak maksadı ile göğüs kafesinden çıkmakistercesine çarpıyordu. Parmaklarının titremesini durdurmayaçalışarak mesajları açmaya başladı.

Bir anda bütün kötü hisler yerlerini sonsuz bir sevinç veneşeye bıraktılar. Kendini öylece, Boğazın serin sularınaatmak istiyordu ama, şu anda yapılacak çok başka işleri vardı.

187

Page 188: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Motor o arada Beşiktaş iskelesine yanaşmıştı. Diğer yolculariner inmez motorcuya yüklü bir para verip derhal Üsküdar'adönmesini istedi. Avrupa yakasına yapılacak bir işi kalmamıştı.Mesajların gönderildiği numarayı arayıp aramamakta tereddütetti. Saat gecenin ikisiydi ve karşı taraf muhtemelen çokyorgun ve uykuda olmalıydı.Yine de denemekten kendinialamadı, fakat neyse ki aranan telefon o an kapsamdışındaydı.

Kısa mesajlarda karakter sayısı kısıtlaması olduğundan Alikisadece evvela Viyana, sonra Atina da ve hayatta olduğunu,uçağın Erika tarafından gasp edildiğini haber veriyor vedetaylar için gönderdiği elektronik postaların okunmasınıistiyordu. Hemen bir Internet bağlantısı bulması gerekiyordu.Elindeki telefon e-posta için müsait değildi.

Bu arada nerdeyse yirmi dört saattir hiçbir şey yemediğihatırladı ve müthiş bir açlık hissetti. Şimdi iştahı iyiceaçılmıştı. Öğrencilik günlerini hatırlayarak Üsküdar'dan birtaksi ile tekrar Kadıköy Saray Muhallebicisi'ne yollandı.Sahanda tereyağlı, bol kaşarlı üç yumurta ısmarladı.Francalalar fırından yeni çıkmıştı. Orada her zaman tazeolarak bulunan limonlu çaydan bir büyük fincan, mönüsünüşimdilik tamamladı. Kasanın gediklisi cüsseli beye çok aceleolarak bir Internet bağlantısı nerede bulabileceğini sordu.Şanslı günündeydi ve durumun aciliyetini iyi aksettirmişolacak ki kendisini muhasebecinin odasına yönlerdiler.Oradaki üç PC'den birisini ona tahsis ettiler.

Arka, arka üç e-posta dün akşamüstü Atina'dan GeorgePerros'un ofisinden Aliki tarafından yollanmıştı. Şöylebaşlıyorlardı:

k-one k-two k-three k-four k-five k-six

Ali keyifle gülümsedi. Mühendis olsun, çamurdan olsun diyedüşündü.

188

Page 189: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Cuma gecesi Aliki ona özel bölümdeki kangal köpeklerininisimlerini sormuş, o da özel isimler koymak için vakitbulamadığını ve onları sadece İngilizce olarak kangal bir, iki...altı olarak kodladığını söylemişti. Yukarıdaki ibareyi yükseksesle söyleyince köpekler sağdan saf oluyor ve her birininkodu söylenince havlayarak emir tekrarı yapıyorlardı.

Bu olayı ikisi dışında hiç kimse bilemezdi. Böylece Aliki bumail'leri bizzat kendisinin gönderdiğini ispat ediyor vearalarında güzel bir paralo tesis ediyordu.

Mail'ler özetle şöyle devam ediyordu:

1- Her ikisi, fakat bilhassa Ali için önemli bir tehlike bahiskonusu idi.

2- Rüştü Bey dahil hiç kimseye güvenmemeli ve temasageçmemeliydi. (Aliki Rüştü Beyin, Erika ile işbirliği içindeolduğundan kuşkulanıyordu, o yüzden Viyana hava alanındaonu yanlış yönlendirmiş ve hatta ikram ettiği yemeğe dahi elsürmemişti.)

3- Mümkün olan en kısa zamanda tekrar buluşmaları fırsatınıarayacaktı.

Ali öyle kolay, kolay korkuya kapılacak bir tip değildi. Elindekafi miktarda kuvvetli koz olduğunu biliyordu. Tekrarmuhallebi salonuna geçti. Bir porsiyon, dondurmalı, bol pudraşeker ve gülsuyu serpilmiş, hafif yanık su muhallebisiyemeden buradan gitmek olmazdı. Yarım saat kadar dinlenipdurum değerlendirmesi yaptı. Kalkmasına yakın kapıdan ikibeyaz pardösülü, çok lüks giyinmiş fakat alabros tıraşlı ikigenç girdi. Etrafı gözden geçirdiler ve dükkanda başka kimsede olmadığından doğruca onun masasına geldiler.

"Ali Bey siz misiniz?" diye sordular.

Soruya Amerikan filmlerinde olduğu gibi

"Soranlar kim?" diyerek karşılık verdi.

189

Page 190: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Birer kimlik uzattılar. George Perros Nakliye Şirketi GüvenlikBirimine ait plastik kimliklerin üstüne yenilerde keçe uçlukalemle sırayla k-one ve k-two yazılmıştı. Birisinin ismi Rumcadiğeri Türkçe'ydi.

Ali ismi Türkçe olana Rumca olarak "Sen Rumca bilir misin?"diye sordu. Delikanlı kusursuz bir Rumca ile gülümseyerekcevap verdi: "Evet bilirim ama, ben Türk'üm, Rum olanöteki!". Rum olan da zaten kusursuz Türkçe konuşuyordu.

Ali böylece vakit kazanmış, kısa bir güvenlik testi yapmıştı.Ortada herhangi bir sorun varmış gibi gözükmüyordu.

-Peki benim burada olduğumu nasıl bildiniz?

-Bilgi İngiltere'deki merkezimizden geldi. Muhtemelentelefonunuzu uydudan izlemişlerdir.

Binbaşı John Wilder'in ilgi alanı böylece ortaya çıkmışbulunuyordu. Demek ki George Perros'un kolu İncirlik havaüssüne kadar uzanabiliyordu. Bir an John Wilder'in isminideşifre ederek delikanlıları etkilendirme hevesine kapıldı,fakat hemen vazgeçti. Bilişim mühendisliğinde altın bir kuralvardır: Kendine lazım olabilecek bilgiyi, kendinesaklayacaksın.

"Gidiyor muyuz?" diye sordu. "Evet" cevabını alınca hesabıödeyip kalktı. Sırayla kapıdan çıktılar. Flaşörlerini yakmış,siyah bir Mercedes onları bekliyordu. K-two arka kapıyı açıpAli'yi buyur etti. Direksiyonda üniformalı bir şoför, yanındahostes üniformalı bir genç kız oturuyordu. K-one onları takdim edip kapıyı kapattı:"K-three ve K-four!"

Mercedes hareket edince şoför dikiz aynasından temenna edip"Bu günkü uçuş ekibiniz Kaptan Aleko ve Kabin AmiriJennifer!" diye İngilizce olarak daha detaylı bir takdimdebulundu. Dikkat edince üzerindeki üniformanın şoför değilpilot üniforması olduğu anlaşılıyordu.

190

Page 191: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali "Memnum oldum!" demekle yetindi. Onun kim olduğunuherhalde biliyorlardı, yahut bildikleri kadarı yeterdi.

Misafiri olduğu Çetin Bey'i durumdan haberdar etmeyidüşündü, ama saat çok geç ve zaten çok yorgun olanadamcağız uyuyor olmalıydı. "Gittiğim yerden, sabahleyinararım" diye düşündü.Anadolu istikametine dönüp otoyolaçıktılar. Şoför/Pilot Ali'ye pasaportunun yanında olupolmadığını sordu. Ali gibi dinamik bir insan kırmızıpasaportunu her zaman cebinde taşır.

Ertuğrul Binbaşı İncirlikte nöbet yerine geri geldiği zamanbilgisayar ekranındaki imleçin tekrar muhallebiciyedöndüğünü görüp şaşırdı. Biraz sonra imleç yeniden hareketetti. Yarım saat sonra Sabiha Gökçen havaalanına erişip,orada tekrar yarım saat kadar hareketsiz kaldı. Sonra kısa birgelgitten sonra tamamen kayboldu. Demek ki, Ali bir uçağabinmiş, telefonunu kapatmıştı. Ertuğrul saatine bakıp, GenelKurmay'dan Kurmay Albay Selami Soyer'le on-line şebekedentemasa geçti.

*************************

Uyandığımda küçük bir hava alanına ulaşmıştık. Saat geceyarısını çoktan geçmişti. Pasaport ve Gümrük kontrollerindençabucak yaptılar. Yürüyerek aprona çıktık. Şoförümüz, şimdide uçağımızın pilotu olmuştu. Arabasına binerken "Nereyegidiyoruz?" filan diye sormamış olmasının sebebini şimdianladım.

Uçağın içi büyük bir oturma odası görünümdeydi. Bir tekşöminesi eksikti. Şoför/Pilot ara bizi yerlerimize buyur edip,küçük bir kapıdan kokpite girdi. İzafeten kuyruk tarafındakidiğer bir kapıdan çıkan hostes hanım ise kibarca koltukkemerlerimizi bağlamamıza yardım etti. Tekrar, İsmail benimkarşımda olmak üzere, ikişer, ikişer karşılıklı oturur durumdaidik.

191

Page 192: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Motorlar çalıştı ve hemen piste çıkıp, birkaç dakika içindehavalandık. "Demek Yunanistan'a gidiyoruz," diyereksorgulamayı yeniden başlattım.

-Aslında Yunanistan hükümranlığında, fakat özel mülk olanorta boy bir Ege adası. Pilotumuz Aleko aynı zamanda adanınmülki amiri, pasaport işlemlerinizi yaptı, bile.

-Anlaşılan Ali ve Aliki şu anda oradalar?

-Evet, adanın sahibi aslında Aliki'nin babası Yorgo Perrossayılır. Diğer bazı kulüp üyeleri ve yakın dostlar da, sizinkilergibi Yorgo'nun misafiri.

-Peki ama, Ali niye bu kadar zamandır bizi aramaz?

-Ada oldukça kuytu bir yerde, telefon şirketlerinin kapsamaalanları dışında bulunuyor. Üç gün önceki bir güneşfırtınasından beri uydu bağlantıları çalışmıyor.

En sonunda Rüştü'nün tepesi attı, Ursula ile sohbeti nihayetbırakıp, parmağını İsmail'e doğru sallayarak,

-Baksana ulan herif, sen çocuk mu kandırıyorsun, hangidevirdeyiz ki güneş fırtınasından dolayı bütün muhaberatkesilsin, rehin, filan mı tutuyorsunuz yoksa bizim uşakları?

-Ne münasebet, senin arkadaşın benim en yakın akrabam,hatta kardeşim.

-Akrep etmez, akrabanın akrabaya ettiğini.

Ben araya girip durumu biraz yatıştırdım. Bu arada hostesmükellef bir ikram arabası ile içeri girdi. Rüştü bu sefer banadöndü:

-Ulan, çok açız ama yiyip, içmeyelim hiçbir şey, zehirler bupuşt bizi.

192

Page 193: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İsmail hemen büyük bardak bir portakal suyu doldurup içti.Mesajı alan Rüştü de susuzluğa dayanamayıp, sürahinin gerikalanını bitirdi. Neyse ki daha bir sürü çeşitli meyve suyuvardı. Nefis kanepeler, çörekler, nefis kokulu kahve ve çaylar,zaten çok aç ve susuz olduğumuzdan, çenelerimizi bir müddetkapattı.

Sonun da Rüştü yine de tahkikata devam etti:

-Peki, adadan uydu bağlantısı kesikse sen nasıl biliyorsun,orada olup biteni?

-Pilot (Şoför/Vali/etc) dün sabah oradan geldi. Haftada birveya iki kere bu uçak oraya gider, gelir.

Gün ağarmaya başlayınca aşağıda Akdeniz göründü. Çokgeçmeden bütün kara parçaları gözden kayboldu.

Son derece hızlı bir uçakta olduğumuz anlaşılıyordu. Karnımdoyduktan sonra üzerime tekrar bir uyku çöktü. Motorlarıngürültüsü bir ninni gibi geliyor diğer üç kişinin konuşmalarıyavaş, yavaş mırıltıya dönüşüyordu. Bir buçuk saat kadargitmiş olmalıyız ki başlangıçta ufukta görülen siyah bir nokta,gitgide masmavi denizin ortasında yemyeşil bir adayadönüştü. Pilot/Vali bey beş dakika sonra inişe geçeceğimizianons etti. Aşağı da büyük bahçeler içinde birkaç villa veyüzme havuzları seçilmeye başladı.

Hızla alçalıyorduk. Aniden önümüzde beliren bir uçak pistinedoğru yavaşlayarak süzüldük. Etrafta kimseler görünmüyordu.İsmail "Geldiğimizi bilmiyorlar." dedi. Ada, senede sadece bir-iki hafta kullanıldığından, çiftçi ve bekçi, iki çift karı-kocadanbaşka hiç personel bulunmazmış. İki- üç ayda bir temizlik vebakım işçileri tekne ile getirilir, işleri bitince dönerlermiş. Tamkafa dinleyecek yer.

Pilot Aleko'nun İstanbul'da yaşayan küçük kardeşinin o günöğle üzeri Beyoğlu’nda nikah töreni varmış, yetişebilmesi içinbizi indirip sonra hemen tekrar havalandı.

193

Page 194: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Pistin sonunda bir sundurmadan başka bir bina filan yoktu.İsmail Sundurmanın altından bir cip çıkarıp geldi. Rüştü ileUrsula arka koltuğa geçtiler. Kıyıdan ayrılıp iki tarafı devçamlarla kaplı, taşlık bir yoldan on kilometre kadar tırmandık.Yukarıdan gördüğümüz zarif villalara hiç benzemeyen moderngörünüşlü, adeta ünlü Sidney opera binasının küçültülmüşkopyası olan bir binaya geldik. Otel girişine benzeyen kapınınönüne park ettik. Ortalıkta hala in-cin top oynuyordu.

Öğle yemeğinde buluşmak üzere İsmail her birimizi bir odayadağıttı.

*************************

Uçağın içi büyük bir oturma odası görünümdeydi. Ali'denbaşka yolcu yoktu. Hostes kız Ali'nin kemerini bağlamasınıseyrettikten sonra yiyecek/içecek olarak ne emrettiğini sordu.Ali'nin karnı toktu, ama güzel bir çay servisine hayır demedi.Sonra oturduğu yerin çek-yat fonksiyonunda olduğunukeşfedip, yatmaya hazır duruma getirdi. Hostes hemen çokyumuşak bir battaniye getirip, üstünü örtmesine yardım etti.Sonra iyi uykular dileyip arka bölüme çekildi. Ali iki, iki buçuksaat kadar uyuyabildi.

Uyandığında gün ağarmıştı. Pilot beş dakika sonra inişegeçeceklerini anons etti. Aşağıda büyük bahçeler içinde birkaçvilla ve yüzme havuzları seçilmeye başladı.Hızla alçaldılar.Uçak, aniden beliren piste doğru yavaşlayarak süzüldü. Pistinkenarında bekleyen bir arabadan çıkan iki kişiden erkek olanıYorgo Perros idi. Yanındaki Aliki sabahın bütün tazeliğinisaçlarında taşıyor gibiydi.

Uçak tam Aliki ve babasının hizasında durdu. Sıcak birkucaklaşma ve yanaklara konulan öpücüklerden sonra AlikiAli'yi babasıyla tanıştırdı. Yorgo Perros güven telkin eden,sıcak ve sportif görünüşüyle Antony Queen'in Zorbakarakterini anımsatıyordu.

194

Page 195: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Türkçe "Hoş geldin Ali, benim evim, senin evin!" dediktensonra "Burada her bakımdan güvende olduğunu belirtmekisterim. Bir hafta kadar misafirimiz olmanı çok yürekten ricaediyorum. Sebebini sana Aliki detaylı olarak anlatacaktır!"diye İngilizce olarak devam etti. Yolculuğun nasıl geçtiği gibiolağan hal ve hatır sormalardan sonra bay Perros adahakkında bilgiler verdi.

Bu arada uydu bağlantısı arızasından bahsedip, çok yakındagiderileceğini umduğunu, bir sorun teşkil ediyorsa kalptenözür dilediğini belirtti.

Ada maalesef GSM şebekelerinin de kapsam alanı dışında idi.Ali'nin Çetin Bey dışında acilen haberleşmesi gereken hiçkimse yoktu. Ancak şu anda mutluluktan başı döndüğü içinbunu bile sorun etmek istemeyerek yarım ağızla bir geçiştirdi.Perros "Onun kolayı var, uçak hemen İngiltere'ye gidiyor, bire-mail hazırlayıp Hostes Jennifer'e verirsen, o birkaç saatiçinde yerine ulaştırır." deyince Ali'nin de çok işine geldi,çünkü bu küçük sorunu bir an evvel kafasından atmakistiyordu.

Söyleneni yapıp, mesajı Jennifer'e teslim etti. Aslında uydutelefonları çalışıyor olsaydı bile işine yaramazdılar, çünkütelefon numaraları muhallebicideki çocuklara verdiği GSM-PDA aletinde kalmıştı. Neyse ki e-mail adresini hafızasındantoparlayabildi. Ertuğrul Binbaşı'ya da sağlık haberleriniulaştırması gerekiyordu. Ancak binbaşı hakkında İncirlik'tegörevli olduğundan başka bir bilgiye sahip değildi.

Yine de Pilot Aleko'dan fırsat bulursa, İncirlik hava üssüne birtelefon edip Ertuğrul Binbaşı'ya haber iletmesini rica etti.Aleko, Aliki'nin vaftiz babası ve Yorgo'dan sonra en büyükkorucu meleği idi. Aliki bu genç adama çok önem verdiğinegöre kendisinin de aynı şekilde davranması gerektiğinidüşündü.

195

Page 196: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Perros, pilot ile görüşeceği bazı konular olduğunu söyleyip,akşama görüşmek üzere izin istedi. Ali gidecekleri yerin nekadar uzakta olduğunu sordu, yakın olduğunu öğreninceyürüyerek gitmeyi teklif etti. Nasıl olsa valizi filan yoktu.Perros'un görüş alanından çıkar çıkmaz Aliki'yi omzundantutup kendine çevirdi, yüzünü elleri arasına alıp uzun, uzunöptü.

Aliki yapmacık bir tavırla kendini kurtarmaya çalışarak "Sen,Yunanlı babaları bilmezsin.." diye konuyu geçiştirmeye çalıştı.Ali muzipçe korkmuş gibi yaparak, el ele tutuştu ve önlerineçıkan kumsal boyunca, dans edercesine koşarak, Aliki'ninyalısına ulaştılar. Üç katlı binanın en üst katı olduğu gibi Ali'yetahsis edilmişti. Dolaplardaki, Perros'un hiç kullanılmamış içve dış giyim eşyaları bir beden büyük gibi idi, ama ne tasa.Beraberce duş alıp çay saatine kadar ortalıktan kayboldular.

***************************

Orta kattaki çay servisi görünmeyen eller tarafındanhazırlanmış gibiydi. Aliki çayları fincanlara doldururkenönemli şeyler anlatmaya başlayacağı mesajını vermek içinciddi bir tavır takındı."Bana gösterdiğin güvenden ötürü çokmutluyum, ben de sana aynı şekilde güvenirdim." diye sözebaşladı. Ali cevap olarak utangaç, fakat çapkınca bir tebessümile "Bunu çok iyi biliyorum." diye cevapladı. Bunun üzerineAliki en baştan alarak babasından duyduklarını en incedetayına kadar anlattı.

***************************

Karşılıklı güven, daha Bodrum'daki kısa beraberlikleriesnasında, birbirlerinde buldukları derin bilim insanı kişiliğive yüksek karakter vasıfları sayesinde, çoktan tesisolmuştu.Ali hiç çekinmeden en ileri buluşlarını göstermiş,projelerini detaylı olarak anlatmıştı.Böylesi, zaten karşındakonuştuğu dili anlayan birini bulan her bilim adamının hevesleyapacağı bir şeydir, ancak karşılıklı kişisel cazibenin de önemlipayı olduğu ilave bir gerçekti.

196

Page 197: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Daha sonra belki hepsinden önemli bir şey daha olmuştu.Aliki'nin babası, dünyada olan hemen her kıpırtıyı derhalduyacak pozisyondaki önemli bir iş adamı olması dolayısıylave daha birkaç gün önce, Ali'nin çok ciddi bir takım tehditleraltında bulunduğunu öğrenmişti.

Belediye başkanının doğum gününü bizzat kutlamak maksadıile telefon ettiğinde, Aliki'nin o gece Ali'nin kampusundamisafir olduğunu öğrendi ve aynı tehlikeye kızının da maruzkalabileceği düşüncesinden adeta paniğe kapılıp, o saattetelefon ederek kızını uyardı, derhal Atina'ya dönmesini talepetti. Aliki ise, hemen ortamdan kaçıp kendini kurtarmakyerine, oturup Ali ile durum değerlendirmesi yapmayı vebahsedilen tehlike ve tehditlere karşı beraberce tedbir ve tavıralmalarını teklif etmeyi tercih etti. Tehditlerin nereden veneden kaynaklandığını kolayca tahmin ettiler. Ali'nin enönemli projesi olan yavaşlatılmış nükleer reaksiyonlu enerjikaynağı herhalde birçok kişi, kuruluş ve hatta ülke için ya çokistenilen ya da hiç istenmeyen bir kavram teşkil etmekte idi.Ali bu hususta belki biraz ihmalkar davranmış, gizlilikgereksinmelerine çok da riayet etmemişti.

Onun düşüncesine göre ortada henüz çok da kritik bir olayyoktu, çünkü geliştirdiği proje, bilim ve mühendislik açısındançok büyük bir başarı olmasına rağmen, ekonomik açıdankullanılması gereken çok yüksek maliyetli imalat teknolojileridolayısıyla henüz oldukça pahalı, yani kilovatsaat yahut litrebaşına petrolle rekabet edecek çapta değildi. Petrol kaynaklarıkuruyuncaya kadar en az otuz sene vardı ve Ali o güne kadarimalat maliyetini gerektiği kadar düşürecek yönde ilerliyordu.Maksadı bundan ibaretti.Ünlü Ferrasrii'ni işaret ederek "Şugördüğün meretin motoru üç milyon dolara mal oldu, o kadarparayla alınacak petrolle 100 tane araba eskitilir." demişti.

Aliki, Ali'nin bu kadar saf ve mütevazı davranmasına çokşaşırmıştı. "Delisin sen!" demiş ve "Böyle bir riski petrolcüşirketler ve ülkeler hiç göze alırlar mı sanırsın? Onlar sondamla petrollerini satıncaya kadar güneş enerjisini biledüşman görüyorlar. Korkulu rüya görmektense uyanık yatmayı

197

Page 198: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

tercih edeceklerdir. Bu da senin ve projenin derhalimhasından başka hiçbir manaya gelmez." diye Ali'yi şaşırtanve çok hoşuna giden bir reaksiyon göstermişti.

Ali, Atina'dan gelen telefondan sonraki gelişmeleri Çetin bey'eanlatırken, o an yorgun ve hasta görünüşlü olarak algıladığıyaşlı adamı daha fazla stres'e sokmaktan çekinerek, tehlike vetehdit sinyallerini sansürlemişti.

Aslında Bodrum'da yapılan plandan maksat Aliki'nin arabasınıİstanbul gümrüğüne bırakmak filan değildi.

Tehlike kaynağı olduğu düşünülen kişi veya grupları birazcıkşaşırtabilmek gayesi ile birbirine çok benzeyen iki arabanınplakalarını aralarında değiştirmişler ve Ali'nin özel nükleermotorlu aracını, Aliki'nin Yunanistan plakalı Ferrari'siymiş gibikamufle ederek Bodrum'dan kaçırmışlardı.

Böylece Aliki, Ali'nin uçağını, Ali de Aliki'nin plakasınıkullanarak, sonradan başka bir yerde buluşmak üzere,tehlikeli bölgeden uzaklaşmış olacaklardı.

Aliki'nin, standart benzin motorlu arabası da, Bodrum'da,Ali'nin arabasının plakası takılı olarak, meraklı gözlerin hatırıiçin yem olarak bırakılmıştı. Ancak bilmedikleri husus, asıltehlikeli gözlerin ve ellerin - mühendis Şerif'in yanlış tahminiyüzünden- arabanın değil, uçağın peşinde olduklarıydı.

Bodrum'daki vedalaşmalarından aşağı yukarı kırk sekiz saatsonra, tam planladıkları yollardan olmasa da, tekrar birayagelebilmişlerdi. Akşam yemeği için Perros'un bir kilometrekadar kuzeylerindeki villasına yürüyerek gittiler.

Masada nefis deniz ürünleri, beyaz şarap ve dondurmalıbaklava vardı. Perros tehlikenin şimdilik atlatıldığını, fakatönlerindeki birkaç gün içinde yapılacak çok şeyleri olduğunubelirtti. Prenses Esma'nın Libya'da ki hayal kırıklığı haberlerihenüz adaya ulaşmamıştı.Yine de üç kişi bildiklerini bir arayagetirdiklerinde ortaya olmuş olanların yeterli netlikte birresmini çıkartabildiler.

198

Page 199: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ertesi gün saat onbuçukta bir araya gelip, alacakları önlemleriplanlamak için sözleştiler.

*************************

Bodrum açıklarındaki faaliyetinden sonra bütün gün ve bütüngece yol almış süratli tekne aynı saatlerde, birkaç yüz milgüneybatı'larındaki bir Libya limanına yanaştı. Limandaki devvinç güverteden özel kasalı iki Hummer çöl vasıtası indirdi.Hummer'ler arka arkaya kıyıdan elli kilometre kadar içeridekibir Bedevi köyüne doğru yola koyuldular. Köyü üç kilometrekadar geçince, yol, ortaçağ kalelerini çevreleyen surlaryüksekliğindeki duvarlar ile kesilerek son buluyordu.Sağtarafındaki suni gölün suyu herhalde oldukça uzaklardan birboru hattı ile getiriliyordu. Hummer'ler sol taraftaki taşlıkaraziye sapıp birkaç yüz metre daha ilerleyince, karşılıklı ikinöbetçi kulesi arasındaki geniş kapıyı buldular. Kapının ikitarafında duvarlar içeri doğru kıvrılarak devam ediyorlardı vebu bölümdeki surların üstünde, her on metrede bir, Bedevikıyafetli, dişten tırnağa silahlı muhafızlar nöbet tutmaktaydı.İki yüz metre kadar sonra, dışarıdaki çöl ve fakirlik ile sınırsıztezat teşkil eden yeşil alanlar içine serpiştirilmiş çok modernbir takım binalar ortaya çıktı. Hummer'ler birbirinden ayrılıpiki ayrı binaya yöneldiler. Hastane görümünlü birinci binanıngirişine yanaşan Hummer'in arka kapısını açan cüsseli ikigörevli Erika'nın soğutulmuş vücudunu ihtiva eden cesettorbasını bir sedye üzerine aldılar ve saygılı bir havada içeritaşıdılar.

İkinci bina yüksek tavanlı bir atölye ya da garajgörünümdeydi. Buraya ulaşan Hummer açık bekleyen kapıdandoğrudan içeri girdi. Aksamından hala tuzlu suların damladığıuçak motoru ancak bir mutfak tüpü büyüklüğündeydi.Tavandan sarkan bir elektrikli vinç vasıtası ile, iki metreyedört metre büyüklüğünde, bel hizası yüksekliğinde çelik birmasa üzerine alındı.

199

Page 200: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Prenses Esma'nın dünyanın her köşesindeki rafinerilerindenve laboratuarlarından çağırttığı en kıdemli dört mühendisheyecanla masanın etrafında yer aldılar. Pakistan asıllıAmerikalı Caltech mezunu elektronikçi İkbal, grubun enkıdemlisi olarak Darmstadt mezunu makineci Hans, Delftmezunu kimyacı Peter ve Hacettepe mezunu nükleer kimyacıFethi'ye bir nevi liderlik ediyordu.

Hepsi çoluk, çocuk sahibi, aile reisleri olan dünya çapındakibu mühendisler, eşleri hariç ailelerinin hiç bir ferdini aylardırgörmemişlerdi. Her ay, üçer gün olmak üzere eşleri ilebirlikte, seçtikleri herhangi bir yörede tatil yapma haklarıvardı. Fakat, hepsi de İsviçre'de yatılı okutulan dokuz çocukPrenses Esma'nın teşkilatı tarafından rehin tutulurdu.Prensesin teknik açıdan mühendisleriyle ile paylaşmakzorunda olduğu temiz ya da kirli sırları bu yoldan emniyetealınmış bulunuyordu.

Dört mühendis masanın etrafında sadece yarım saatharcadılar. İkbal diğer üçünü geldikleri yerlere yollayıpPrenses Esma'nın bu bin dönümlük suni vahanınkuzeybatısındaki malikanesine doğru iki Bedevi muhafızeşliğinde yürüyerek gitmeyi seçti. Böylece, söylecekleri içincesaret toplayacağını umuyordu. Büyük beklentiler içindeolduğunu bildiği patronu, sukut-u hayale uğratılmaktan nefretederdi. İnceledikleri motorun fevkalade iyi tasarlanmış ve imaledilmiş olmak dışında, olağan bir uçak motorundan hiçbirfarkı yoktu.

İkbal'ın kardeşi Şerif, aynı yüksek vasıflardaki bir mühendisolarak Ali'nin laboratuarına iki sene kadar önce katılmıştı.Ali'nin bizzat geliştirdiği enerji kaynağı projesi ile doğrudanbir alakası olmamasına rağmen, her kuruluş içinde var olanfısıltı gazetesi sayesinde edindiği izlenimleri ağabeyi ilepaylaşmış ve böylece rivayet Esma'nın kulağına kadarulaşmıştı.

200

Page 201: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali'nin aslında 'hobby' olarak uçağı ile çok vakit harcaması vegöz önünde olması, Esma'nın Bodrum'a yerleştirdiğicasuslarında yanlış bir izlenim yaratmış ve söz konusu enerjikaynağının bu uçağın motorunda kullanıldığı yanılgısınakapılmalarına sebep olmuştu.

Libya'daki bu bin dönümlük suni vaha, bütün dünyaya yayılmışyüzden fazla genel maksatlı yapılaşmanın en mütevazılarındanbiri oluyordu. Prenses Esma Zahidi,bu kuruluşlardan geçiminitemin eden yirmi kadar petrol zengini ailenin şekillendirdiğiklanın baş yöneticisi ve en büyük hissedarı konumundaydı.Klan'ın bütün varlığı ve yaşamı, rafineler, dolum tesisleri, boruhatları, dev tankerler, satış, pazarlama, banka, sigorta, reklamşirketleri, kimya, parfüm, boya, ilaç fabrikaları bir tekkelimeye endeksliydi: PETROL. Petrol'ün önemini yitirdiği vehatta sadece azalttığı bir dönem bu klanın dünya ekonomisinindörtte biri ile beraber çökmesi ve milyonlarca kişininçöküntünün altında kalması demekti. Aliki'nin söylemigerçeğin ta kendisi oluyordu: Korkulu rüya görmektenseuyanık yatarlar!

Sağlık merkezi olarak iş gören diğer binada Erika'nın cesediİslam usullerine göre cenaze merasimi için hazırlanıp, tabutakonuldu. Albay Kaddafi'nin ikinci nesil yeğeni olan kocası, yeniyönetimdeki önemli görevinden sadece beş dakika için izinalıp gelebildi ve karısının başucunda yaşlı gözlerle dua edip,hemen görevi başına döndü.

Cenaze, öğle namazında köy camisindeki törenden sonrahemen köy mezarlığında defnedildi. Esma, bir saat evvelİkbal'den aldığı haber yüzünden çok hiddetli olmasınarağmen, bütün köy halkı ile beraber merasime katıldı.

Erika'nın Müslüman olmadığı için mezarlığın başka birbölümünde yatan dedesi, Hitler'in en çok aranan SSkasaplarından Albay van Messerhof, savaştan sonra yıllarcaArjantin'de gizlendi. Fakat altmışlı yıllarda Mossad tarafındanizlendiğini anlayınca bu taraflara kaçtı ve Esma'nın himayesialtında izini kaybettirmeyi başardı. İçindeki Yahudi düşmanlığı

201

Page 202: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Almanya'dan uzak kaldığı her gün daha da koyulaştı. Hitler'inbitiremediğini soykırımını, yeni oluşmakta olan radikalgruplaşmaların üstlenebileceğini tahmin ve ümit ederekyaşamaya devam ediyordu.

Geldiğinde yanında getirdiği kız bebeğin torunu olduğunusöylemişti. Çocuğun anne veya babasının hiç bir zamanbahsini dahi açmadı. Erika, büyüdükçe Esma'ya kendini çok sevdirdi. Dedesi veEsma tarafından tam bir radikal militan olarak, nasyonalsosyalist ideoloji ile yetiştirildi. En ağır şartlar altında teröristgrupların kamplarında eğitildi.Uçak kaçırma hazırlıklarınakatıldı.Lise'yi İsviçre'de yatılı okuyup, donanımlı bir genç kızolarak ve kendi isteği ile Bedevi köyüne döndü. Libya'nınönemli bir ailesinin tek varisi bir delikanlı ile büyük bir aşkyaşayıp, evlendi.Müslüman olup namaz kılmaya başladı.Fakatçocuğu olamadığı için kocasının ailesi tarafından süreklidışlandı. Ailenin baskılarına boyun eğip, ayrılmak zorundakaldılar. Ancak, hiç bitmeyen aşkları, her ikisini de ağırdepresyonlara soktu.

Bu arada Esma, Ali'nin çalışmalarından derin endişe duyuyorve gelişmeleri yakından izleyebilmek ve gerektiğinde durumamüdahale edebilmek için Bodrum'a sürekli bir ajanyerleştirmeyi düşünüyordu.

Bodrum'daki firma ve ailelerin eleman taleplerini izlettirmeyebaşladı. Belediye başkanının aradığı mürebbiyeden istenilenözelliklerin büyük bir kısmına Erika zaten sahipti. Eksik olanpedagoji diplomaları ve tavsiye mektupları, orijinal evraklarhalinde, ilgili kaynaklardan temin edildi. Neticede Erikaderhal işe alındı ve kısa zamanda yeni ortamına uyum sağladı.Esma'dan aldığı öncelikli görev, herhangi bir şekilde sözkonusu uçağı kaçırmaktı. Bu görev yerine getirildiği andanitibaren de -Ali, en kısa sürede hayata veda ettirilerek- yenigelişmelerin kaynağının kurutulması bir sonraki hedefti.

202

Page 203: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İşe başladıktan altı ay kadar sonra beklediği fırsat adetakucağına düştü. Bu fırsatı derhal değerlendirip, uçağıkolaylıkla ele geçirdi. Havalandıktan hemen sonra, daimayakınlarda bekleyen teknelerinin haberleşme imkanlarınıkullanarak Esma ile doğrudan temasa geçti.

Bölgede cirit atan Türk ve Yunan F16'larına yakalanmadan,uçağı Libya'ya kadar getirmeyi başarmak imkan dahilindedeğildi. Bunu çok iyi bilen Esma, Erika'ya ölmesini emretti.Erika zaten görev uğruna tereddüt etmeksizin ölecekdüşüncede yetiştirilmişti ve şu andaki depresif psikolojisi buemri yerine getirmeye çoktan hazırdı. Uçağın burnunu denizedoğru çevirdi.

*************************

Kahvaltıda Türk usulü demli çayı bulan Ali, Giritlibabaannesinin 'agavmi' diye isimlendirdiği bir çanak içinedoğranmış taze ekmek lokmalarının az kaynatılmış yumurtayabulanarak hazırlandığı kahvaltı şölenini kendisi hazırladı.Zaten etrafta hizmetli filan cinsinden hiç kimsegörünmüyordu. Aliki ara sıra ortadan kayboluyor, bir kaçdakika sonra ortaya çıktığında her şey başka bir köşedehazırlanmış olarak bulunuyordu.Kahvaltıyı bitirip kısa biryürüyüş yaptıktan sonra toplantı için Perros’un villasındageniş bir terasta buluştular.

Yorgo ilk önce STEMS isimli düşünce kulübünü anlattı:

"Ağırlıklı kadrosunu Birleşik Amerikalı sanayicilerin teşkilettiği bu oluşumun Avrupa'da sadece bir avuç üyesi vardır.Örneğin, ben buradaki en eski üyelerindenim. Sizin demuhtemelen tanıdığınız Türk asıllı ünlü İngiliz Avukat İsmailAtakan Bey önemli Avrupa bir temsilcisidir. Bu toplantıaçından en ilginç üyemiz Ortadoğulu iki üyeden biri olanPrenses Esma'ya biraz sonra detaylı olarak tekrar temasedeceğim. İkinci bir Ortadoğulu üyemiz daha vardı, ancakbirkaç hafta evvel oy hakkını Prenses Esma'ya devredereküyelikten çekildi.

203

Page 204: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kuruluş gayemiz, daha ziyade felsefi seviyede dünyasorunlarını tartışmak ve fikir teatisi yapmaktır; denilse dezaman, zaman olayları 'bizce' doğru olan istikametlereyöneltmek için üyelerimizin elindeki imkanlarla küçük balansayarları yapmayı denediğimiz günlerde yok değildir. Ancakşiddetin ve kaba kuvvetin her türlüsü mutlak surette yasaktır."

Terasın hemen altından denize doğru ıslak granit kayalaruzanıyordu. Durmadan kayaları döven dalgaların gürültüsüarasından önce uzaklarda küçük bir jet uçağının sesi belirdi.Yarım dakika kadar sonra, sanki saf gümüşten yapılmış biruçak, tipik Doppler vınlaması ile birkaç yüz metre önlerindenuçuş pistine doğru alçaldı. Yorgo Perros uçağı tanımıştı.Türkçe olarak "İti an, değneği hazırla!" diye söylendi. Uzuncabir zaman şirketinin İstanbul şubesinde çalışmış olduğundanilginç bir Türkçe dağarcığına sahipti. "Bu gelen çokmuhtemelen Esma'dır." diye devam etti. Esma'nın kimolduğunu dün akşam yemeğinde biraz anlatmıştı. Söylediğinegöre Esma'nın uzunca bir müddettir, Bodrum’daki casususayesinde, Ali'nin çalışmalarından haberi vardı ve bu yüzden-kendi ailesi de dahil- temsil ettiği petrolcü aileler adına büyükrahatsızlık duyuyordu. STEMS'in genel kuruluna, gerekirsekuvvet kullanarak duruma son verilmesi için teklif getirdi.Ancak diğer üyeler kuvvet kullanma ve hatta herhangi diğercins -mesela ekonomik ambargo, siyasi izalosyon gibi- birtedbir almak gereğine bile inanmadılar.

Aslına bakılırsa hiç birisi, Ali'ninki gibi bir çalışmadan,Esma'nın durumunda olduğu kadar kötü etkilenecekolabileceklerini düşünmüyordu. Mesela otomobil sanayicileribile orta vadede uyum sağlama planları yapabiliyorlardı.Otomobilin en önemli parçası motoru olmak zorunda değildi.Bu durumda Esma tek başına hareket edeceğine dair sinyallervermiş ve ne kadar tehlikeli bir tip olduğu iyi bilindiğindendiğer üyeler Ali'nin hayatından ümit kesmişlerdi. Ancak kızının Ali ile ilişkisinden son anda haberdar olanPerros için durum daha da farklı oluyordu, çünkü ateş onundaha çok yakınına düşebilirdi.

204

Page 205: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İşte geçen cumartesi Atina'dan Bodruma gelen acil telefonböylesine çetrefilli bir hikayeye dayanıyordu.

Bu noktada Erika'nın aslında Esma'nın bir intihar komandosuolduğu ve uçak motorunun bir şekilde denizden çalındığıhükmüne varmaları zor olmadı. Zor olan husus şu andanitibaren ne yapmak gerektiğine karar vermekti. Henüzcevaplayamadıkları sorular vardı:

Esma, bu kadar acele adaya niçin gelmişti? Ali'nin burada olduğunu öğrenebilmişmiydi?

Diğer STEMS üyeleri, Esma'nın, müştereken verilmiş olankararın aksine, hem de bir elemanının ölümüne sebebiyetvermecesine yaptığı bağımsız girişime nasıl bir reaksiyongöstereceklerdi?

Perros "Ben yarın gidip bir hoş geldin diyeyim, yok yerekuşkulanmasın, hem de belki karşı casusluk yapar, bir iki şeyöğrenebilirim." dedi. Aliki "Aman babacığım, casuslukyapayım derken burada bizi ele vermeyin!" diye şakalaştı.Aslında biliyordu ki seksen küsur yaşını hiç göstermeyenbabası bir zamanlar Adolf Hitler'in bile çekindiği bir adamdı.

Uydu telefonlarının arızası hala devam ediyordu. Aliki ve Alikısa bir kontrolden sonra problemin ada dahilinde olmadığınıve muhtemelen haberleşme uydularına yer istasyonundangönderilmiş bir sinyal ile adaya özel bağlantıların saboteedilmiş olduğu neticesine vardılar.

Adada ilave haberleşmesi vasıtası olarak sadece küçük eltelsizleri vardı. Yorgo Perros onlardan birini alarak golfsahasının elektrikli arabasına bindi. Ali'ye döndü ve neredeysesadece yan yana iki sandalyeden oluşan arabasını işaretederek, "İnşallah bir gün seninki ile yarıştırırız" diye şakalaştı.Elsa'nın villası bulundukları yerden 15 kilometre kadardı,ancak yol oldukça rahattı.

205

Page 206: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Perros uzaklaşınca el ele tutuşup kumsala indiler. Alikihayatından çok memnundu. Babası Ali'yi sevmişti. "Yeryüzühayatından üçer gün çalmaya ne dersin?" diye bilmeceli birsoru yöneltti. Ali başı ve dudakları ile tasdik edince koyunöteki yakasındaki kayalıkları gösterdi. “Kayalıkların ardındaküçük bir koy daha var. Ancak denizden gidilebilir.

Orada minik bir kulübe biliyorum. Dolaplarında her zaman biraylık kumanya bulunur. Nasıl, oraya kadar yüzebilirmisin?"diye meydan okudu. Ali'nin Boğaz çocuğu olduğunu galibahenüz duymamıştı.

Yukarı çıkıp bembeyaz mayolar giydiler. Aliki holdeki masanınüzerine yalnız babasının anlayabileceği şifreli bir mesajbıraktı. Ali "Merak etmesin?" diye sordu. Aliki "Alışığız. İkimizde çok meşgul insanlar olduğumuzdan günlerce, hattahaftalarca birbirimizi arayamamaya alışığız!" dedi. Yunuslarlayarışırcasına bir saat yüzerek diğer koya çıktılar. Ali hernedense bir boy arkadan gelmişti.

*************************

Öğle yemeğini binanın muhteşem orman ve deniz manzaralıgeniş terasında yedik. Bayan Ursula sadece sahnede değilmutfakta da iyi bir sanatçı olduğunu gösterdi. Gönüllü patatessoyucu Rüştü Onbaşı ile ahbaplığı oldukça ilerletmişlerdi.İkisisanki keyifli bir tatil gezisinde gibiydiler. Fakat hala ortadahiçbir insan evladı görünmüyordu. İsmail bile endişe etmeyebaşlamıştı. Çifte kumrular sofrayı toplayıp, bulaşıkları yıkamaişlerini de gönüllü olarak üstlendiklerinden İsmail bana etrafıkeşfe çıkmamızı önerdi, böylece zannederim diğer ikisininaşırı samimiyetini de biraz protesto etmek maksadını dagüdüyordu. İki kuzen, cipe atlayıp adanın diğer ucunayöneldik. Yorgo'un villası 12 kilometre kadar kuzeyde idi.Fakat ne orada, ne de biraz ötedeki Aliki'ye ait olan villadakimseler yoktu. Doğudan batıya 20, kuzeyden güneye 12kilometre boyunda bu küçücük adanın nüfusu hiçbir zamanyirmiyi aşmadığından kapılar nadiren kilitli tutulurmuş.

206

Page 207: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İsmail, Yorgo'un villasının en yüksek noktasına çıkıp, dürbünleetrafı taramaya başladı. Amerikalı emekli general DerekWilder'ın villası buradan görüş alanına girmiyordu, fakatmartılar hep o yöne doğru uçmaktaydılar. Gidip bir bakmakgerekiyordu. Adanın kuzeybatısında bulunduğumuz yerdenyirmi kilometre kadar uzaktaydı. On altı-on yedi kilometrekadar yol almıştık ki İsmail durdu, cipi park etti. Küçük birtepeye tırmandık. İsmail kendimizi göstermememizi ve yereuzanarak bakmamızı işaret etti.

Aşağıdan bir takım sesler geliyordu. Villanın kumsalında dörterkek, iki kadın barbekü yapmaktaydılar. Birkaç yüz metreaçıkta, küçük, fakat çok lüks bir yat demirliydi. Kayalıklardanötürü kumsala daha fazla yaklaşamadığı anlaşılıyordu.Kumsala çıkmak için kullandıkları kocaman lastik bir botkumların üzerine çekilip, bırakılmıştı. Dalgalar oldukçagürültülü olduğundan gelişimizi duymadılar. Duvara dayalı üçuzun namlulu silahı fark edince, daha da yerlere yatıp, geri,geri sürünerek cipin yanına döndük. İsmail her nedense, biraztelaşlı görüyordu. Fazla motor sesi çıkarmamaya dikkatederek uzaklaştıktan sonra "General Wilder ve ailesi.Herhalde kuzeybatıdan tekne ile geldiler. O sebeptengörmedik." dedi. O halde niye yanlarını gidip bir "Merhaba"demektense bilakis onlardan gizlenmeye uğraştığımızısordum. General Wilder ve oğlu John haricindeki iki cüsseliadamı o da tanıyamadığı için muhatap olmaktan çekinmiş. Birde duvara dayalı silahlar dikkatini çekmiş. Bu güne kadar, buadada hiç böyle silahlı filan görüntüler olmazmış. "Belkiavlanmaya gelmişlerdir." dedim.

Bu sözlerimden cesaret bulup "General Wilder ve oğlu binbaşıWilder çok saygın insanlar. Ali ile ilgilenme sebepleritamamen onun iyiliği ve selameti için. Yorgo ve ben deGeneral Wilder'in kurduğu ve şu anda başkanı olduğu bir ilimve araştırma derneğine mensubuz. Bazı tesadüfler dolayısıyla,Ali'yi bu adaya davet etmek lüzumunu hissettik. General deherhalde Ali'nin burada olduğunu duymuş ve çoktandır onunlatanışmayı arzu ettiğinden ziyaretimize gelmiştir. Bir ikihaftadır Avrupa gezisinde olduğu söylenmişti" diyerek birazevvelki endişeli havasını dağıtmaya çalıştı.

207

Page 208: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Yol güney'e devam ediyordu. İsmail "Oldu olacak bir de EsmaHanım'ın yerini yoklayalım." diyerek bir patikadan doğuistikametine saptı. Anlattığına göre adanın dört köşesinde dörtbina grubu varmış.

Kuzeydoğuda Yorgo ve Aliki, kuzeybatıda Amerikalılar,güneydoğuda kendisi ve güneybatıda Prenses Esma hanımınyerleri bulunuyormuş. Orta kısımlarda ise bekçi ve bakıcı ikiailenin evleri ile depo vesaireler varmış.

Villanın önünde golf sahalarında kullanılan arabalardan biripark edilmiş, üstünde iki maymun oturmuş etrafıseyrediyorlardı. İsmail arabayı tanıdı, Yorgo'ya aitmiş. "Demekki buraya gelmişler." dedi. Korna çalarak gelişimizi ilan ettik.Ortaya hiç kimse çıkmayınca vasıtadan inip binaya yaklaştık.Kapı aralıktı. Biraz itip "Hello!" diye bağırdık. İçmerdivenlerinden, tırabzana tutunarak ve topallayarakaşağıya inmeye çalışan, üstü başı kan lekeleri ile bezenmiş birihtiyar "İsmail!" diye inledi. Hemen koşup, kollarına girdik.

Salona indirip bir koltuğa oturttuk. "Water, a glass of water,please!". Bitkindi. İsmail "Ne oldu Yorgo, kim yaptı, bunudeyince, bilmiyorum manasında başını salladı. Mutfağı bulup,hemen bir sürahi dolusu su getirdim. İsmail sadece bir ikiyudum içirip, gerisi ile Yorgo'un yüzünü ve göğsünü ovmayabaşladı. Kafasının arkasında balyoz darbesi yemiş gibi kanlarıkurumuş, fakat hala şiş olan bir yara vardı. Sehpalarınüstündeki küçük dantele örtülerden birini ıslatıp, pansumanyaptık. Çok canının yandığı belliydi.

Biraz kendine gelince tekrar bir yudum su içti. Sol kolunuzorlukla kaldırarak yukarı katı işaret etti. Merdivenlerdençıktık. Sahanlık boyunca sıralı dört kapının en soldaki ikisiaçıktı. Hava henüz aydınlık olmasına rağmen bütün ışıklaryanmaktaydı.

208

Page 209: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İsmail ihtiyatla kafasını ilk kapıdan içeri uzattı. Sonra geriçekilip, öteki açık kapıya yöneldi. Ben de aynı sırayı takipettim. Birinci odada dev cüsseli bir zenci yatağa uzanmış,gözleri ve ağzı açık, tavana bakıyordu. Beyaz yastığının büyükbölümü kıpkırmızı kana boyanmış ve yatağın sol tarafındakiaçık renkli halının üzerinde büyük bir kan gölü oluşmuştu.Yataktan aşağı sarkan kolu o kadar uzundu ki, eli bileğindenbükülmüş, kocaman bir tabancayı kavramış halde, halınınüstünde duruyordu. Beyaz bir Bedevi entarisi giymiş,ayaklarındaki kahverengi sandallar herhalde elli iki numarafilandı.

Baş ucundaki komodinin üzerinde altın bir çerçeve içinde birgenç kız fotoğrafı duruyor. Bu yüzü bir yerden hatırlargibiyim. Çerçeveden çıkarıp arkasını çevirdim. "FROM ERIKATO BİLAL WITH LOVE", Erika'yı hatırladım. Geçen yazBodrum'da üstsüz denize girerken, kendisine sarkıntılık edeniki genci iyice pataklamıştı.

İkinci oda daha az ilginç değildi. Burada yatakta yatan değil,koltukta oturan bir ceset söz konusu, Cinsiyeti erkek değilkadın, cüsseli değil bilakis minyon, zenci değil beyaz herhaldekırk filan yaşlarında -(idi). Kan gölü biraz daha küçük.Tabanca yok. Yan odadaki fotoğraftaki kadın değil bu. İlkbakışta yan odadaki zenci evvela bunu öldürmüş, sonrakendini, fakat birileri olaya kasten böyle bir süs vermiş deolabilir.

Aşağıya inip Yorgo'un karşısına çöktük. Epeyce kendisinegelmişti. Kolundaki saate baktı. Biz sormadan anlatmayabaşladı. "Prenses Esma ve koruması Bilal, dün adayageldiklerini gördük, dün öğle üzeri bir yoklamaya geldim.Çoktan ölmüşlerdi. Banyoya gidip yüzümü yıkarken birisiarkadan kafama vurmuş. Bu sabah ayıldığımda kendimi birsandalyeye bağlı buldum. Bütün gün uğraşıp sandalyeyiparçalayarak, biraz evvel iplerden kurtuldum." dedi. Yukarısahanlıkta hakikaten parçalanmış bir sandalye ve iplergörmüştük.

209

Page 210: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Yorgo, hali hiç yerinde olmamasına rağmen bir an evvel kalkıpgitmek, istiyor, kızını merak ediyordu. Fakat cesetleri öylesinebıramazdık. Tekrar yukarı çıkıp, kapıları, pencereleri iyicekapattıktan sonra klimaları son kertesine kadar açtık. Tesisatçok kuvvetli olduğundan birkaç dakika sonra sıcaklıklarneredeyse eksi derecelere kadar düştü. Aşağıda ise Yorgoayaklanmış, bir an evvel evine gitmek istiyordu.

Dışarıda yepyeni bir sürpriz ile karşılaştık. Cipimizi parkettiğiz yerde şimdi iki sevimli ceylan otluyordu. Tamamenterkedilmiş gibi görünen bu ıssız adada dahi araba hırsızlığıyapılabiliyorsa bolca küfürler savurmaktan başkayapabileceğimiz ne olabilirdi? Çaresiz iki kişilik elektrikliarabaya üç kişi cambazlar gibi bindik.

Fakat zavallı araba bu kadar yüke dayanamadığından onkilometre sonra şarjı tükendi. Yolun geri kalan kısmınıyürümek zorunda kaldık. Bu arada Yorgo'ya kızı ve Ali'ninortalıkta olmadığını, fakat etrafta herhangi kötü belirtilere derastlamamış olduğumuzu da izah ettik. İsmail bu aradaikimizin hayat hikayesini anlatıp, Yorgo'nun meraklıbakışlarını giderdi.

Şu anda bilmek isteğim şey Yorgo ve İsmail'e ne kadargüvenebileceğimdi. Aslında Yorgo'nun kızı Aliki üzerindetitrediği belliydi ve bu sebeple herhalde daha çok onagüvenebilirdim. İsmail'in ne kadar güvenilir olduğunubelirlemek için de olayları sorgulamaya devam etmeliydim.Pazar günü Ursula'yı Üsküdar'a gönderen ve ertesi gün Ursulaile beraber Bodrum'da Ferrari dolandırıcılığı yapan İsmail'di.Bütün bunların sebebi olarak Ali'ye yönelik tehditlerdenhaberdar olduklarını ve hem kendini, hem de projesiniemniyete almak dışında bir niyetleri olmadığını ısrarlasöylemişti. "Peki nasıl oluyor da, siz Ali'nin bütün işlerinden vehareketlerinden haberdar olabiliyorsunuz?" diye soraraktekrar atağa geçtim.

210

Page 211: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Anlattığına göre kendisine ve Ursula'ya bütün bilgiler vetalimat, çok güvendiği bu General Wilder'dan gelmişti. Pazarakşamı Yorgo'un İstanbul teşkilatı, Binbaşı Wilder'in verdiğibilgiler sayesinde Ali'yi emniyete almış ve bu adaya getirtmişoldu. Bu arada daha önceden Atina'ya ulaşabilmiş bulunanAliki, babasına Bodrum'da bıraktığı Ferrari'sinden bahsedince,dikkatler o arabanın üstüne çekilmiş ve İsmail ile UrsulaBodrum'a gidip, Hasan Çavuş'u kandırarak akılları sıra özelmotorlu Ferrari'yi emniyete almışlardı. Bence o noktada, Alikibabasına bile güvenmeyip kasten yanlış bir intiba yaratmışolmalıydı.

Yahut ta babasını da işbirliği yapmağa ikna ederek teşkilatındiğer üyelerini beraberce yanıltmışlardı. Bu ihtiyar Yunanlıdelikanlı adama benziyordu. Kendi yaralarına pansumanyaparken ona yardımcı olmaya çalıştım. İsmail ise, benisamimiyetine ikna etme gayretlerine halen devam ediyordu:

-Prenses Esma'nın ve korumasının hallerini gördün. Etraftaçok tehlikeli insanlar olduğu sence aşikar değil mi?

-Fakat ilk anlattığına göre tehlike Prenses Esma'dangeliyordu, sen ve Amerikalı dostların sadece ona mani olmakgayretindeydiniz. Prenses'i o hale getirenler sakın seninbarışsever Amerikalı dostların olmasın? Adada onlardan vebizden başka kimse yok ki!

-Yani, benim gibi bir adamı ve bu koskoca Yorgo herifinikandırıp, kötü niyetlerine alet ettiklerini mi sanıyorsun?

-Aynen öyle düşünüyorum. Çok yakında asıl kokularının ortayaçıkacağından da ayrıca eminim. Silahlı adamlarını gözlerinlegördün. Nerede kaldı bunların barışseverliği?

Eve yaklaştıkça yine bir serap görmeğe başladık. Sankivillanın önünde üstü açık bir cip park edilmiş, içinde kovboyşapkalı bir herif oturuyor. Ayakları arabaya sığmamış, timsahderisi çizmeleri dışarıya sarkıyor.

211

Page 212: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Kocaman bir avcı bıçağı ile bir ağaç dalını yontuyor. Daha dayaklaştıkça serap filan olmadığını anladık. Cip de bizimçalınan cip değildi. Yanından geçip yampiri, yampiri villayagirmeye çalışırken, o şapkasının ucuna iki parmağı iledokundu ve "Howdy!" bir Teksaslı selamı verdi.

Yorgo'un salonunda iki davetsiz misafir vardı. Birkaç saatevvel kumsalda barbekü yaparken gördüğümüz Amerikalılar.Emekli General ve herhalde oğlu olacak John Wayne tipli birherif. Emekli Amerikan Paşası bir koltuğu oturmuş, oğluayakta duruyordu. İsmail ve Yorgo sözlü sınava giren ortaokulöğrencileri gibi koltuğa yaklaşıp saygıyla eğildiler. Paşayerinden bile kıpırdamadı. "Hello brother George, Hellobrother İsmail, sürpriz gelişimiz için özür dileriz." dedi.Bizimkiler "Ne münasebet, şeref verdiniz!" gibi laflarla ezilipbüzüldüler. Baba Wayne bana bakıp, "Bir kardeşin olduğunubilmiyordum, İsmail!" diye soruşturdu. Ben izahat vermeklüzumunu hissetmesem de İsmail, kardeşi değil, kuzeniolduğumu sanki özür dilermiş gibi anlattı.

Bu arada, Yorgo'nun gözü, kıvrılarak masadaki vazonun içinekonmuş bir kağıda ilişti. Yüzünden belirli bir rahatlamagülümsemesi geçti.İhtiyar adam da benim kadaruyanıktı."Mesaj Ali Bey'den mi?" diye sormaz mı? Bizimkilerhık,mık deyip ezilip büzülürken benim kafam attı ve vaziyetemüdahale etmek ihtiyacını hissettim: "Look here, Old Timer!-buraya bak moruk- Onlar, Ali'yi filan bilmezler, Ali bendensorulur, ne soracaksan bana sor!" diye gürledim. Aniden buzgibi bir hava esti.

John Binbaşı ancak birkaç saniye sonra duruma intikal edipaniden diklendi. "Hiç kimse babamla böyle konuşamaz!"diyerek üstüme yürüdü. Neredesin oğlum Rüştü. Neyse kibabası bir el hareketi ile yolunu kesip tekrar köşesinegönderdi. Bana dönüp:

-Siz Ali Bey'in nesi oluyorsunuz, onun adına bir yetkiniz varmı?

212

Page 213: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

-Her türlü yetkim var, nedir alıp veremediğiniz?

-Anlatayım, biz, başkanı olduğum STEMS kuruluşu olarak AliBey'in araştırmalarına mali destek verdik. Bu bakımdan şuanda elde etmiş olduğu neticeler üzerinde hak talep ediyoruz.

Böylece nihayet baklayı ağzından çıkarmış oldu.

-Ben Ali'nin kazandığı ve harcadığı her kuruşun hesabınıbilirim. Hiçbir zaman, kimsenin bir tek kuruş mali desteğinefilan ihtiyacı olmamıştır.

-O halde çağırın gelsin, kendisi ifade etsin.

-Şu anda böyle bir imkan yok, ancak benim lafım, onun lafıdır.İsterseniz yarın öğleden sonra adam gibi gelip, bizzat Ali’denkim olduğumu duyarsınız.

Bu sözleri duyunca bastonuna dayanıp kalktı. Oğlunuyedeğine alıp hiçbir şey söylemeden binayı terk etti.

Derhal İsmail'in yakasına yapıştım. "Hani ulan puşt herif,bütün yaptıklarınız sadece Ali'yi korumak maksadı taşıyordu.Ne halt etmektir bu neticelerden hak talep ediyoruz filanlafları?'"

Ancak, görüldüğüne göre o da, hatta ev sahibi Yorgo'daduydukları sözlerden ötürü tam bir şok içindeydiler.

Belki çocukluğundan beri hiç yapmış olmadığı şekilde:

-Vallahi... Billahi... ne Yorgo, ne de ben, bu söylenenlerhakkında en ufak bir bilgi sahibi değiliz. Biz, tamamen sanaanlattığım masum sebeplerden dolayı bu Ali ile ilgilendik.

-Hadi canım sen de, sen şeytana pabucunu ters giydirirsin,böyle bir şeyden nasıl haberin, olmaz?

213

Page 214: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

-Biraz sabredersen her şeyi ortaya çıkarırız. Yorgo'danherhalde şüphelenmezsin. Onun kızının hayatı söz konusu!Prenses Esma'nın başına gelenleri görmedin mi?

-Peki, hangi cehennemde bu Ali herifi?

"Ali'nin şu anda nerede olduğunu, zannederim, Yorgo daha iyibilir." dedi.

Yorgo ise vazonun içinde bulmuş olduğu notu okumaklameşguldü. Bir dakika işareti yapıp, duvardaki şarj ünitesinetakılı küçük telsizi aldı. 'Konuş' düğmesine basıp, bir iki kereismini söyledi. Otuz saniye kadar sonra karşıdan cevap geldi."Merhaba, babacığım, nasılsın?" diye soran Aliki olmalıydı.Yorgo "Çok iyiyim," yalanını söyledikten sonra "Siz nasılsınız?"diye sorarak devam etti. Onların da iyi olduğunu öğrendiktensonra, Ali'yi isteyip telsizi bana uzattı. Günlerdir ortadan kayıpolan Ali'ye çok kızgındım. Lafa hangi küfürle başlayacağımıbilemiyordum. Sonra yanında bir bayan olduğunu düşünüpdaha kibarca kelimeler seçtim. Tabii ki Ali'yi benim buralarakadar gelmiş olduğuma inandırmak son derece zor oldu. Ensonunda Yorgo'yu şahit göstermek zorunda kaldım. İknaolunca da derhal yanıma gelmelerini talep ettim.

Ancak, şu anda sadece denizden ulaşılabilen, bir saatlik biryolda olduklarını, çoktan karanlık bastığını, artık havaşartlarına da güvenilemeyeceğini söyledi.Hani bilirsin ya,gibilerden “İstanbul'da durumlar nasıl?” diye sordu. HerhaldeAllah'ın belası arabasını kastetmekteydi. "Bahsettiğin şeyçalındı." diyerek onu üzmeyi yine de içim götürmedi. Kısaca"İstanbul’da bir sorun yok," dedim ve devam ettim:"Zannederim esas sorunlar burada. STEMS diye, tarikat mıdır,ne karın ağrısıdır, burada senin hakkında ileri gerikonuşuyorlar, herhangi bir temasın oldu mu bu adamlarla?"

En azından STEMS'in ne olduğundan haberi vardı. Malidesteğe gelince "Abi, öğrenci iken bir kızla yemeğe çıkmıştık,param çıkışmayınca hesabı o ödedi, sonradan babasınınSTEMS üyesi olduğunu duydum, eğer ondan bahsediyorlarsasen benim namıma ödeyiver de kurtulalım. Zannederim 15

214

Page 215: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

dolar filan kadardı." diye bu durumda bile muzipliği eldenbırakmaya niyeti olmadığını gösterdi. Zaten farklı bir cevapbeklemiyordum. Yine de ertesi sabah erkenden evedönmelerini talep edip telsizi kapadım.

İsmail ve Yorgo, o ana kadar yarı kutsal bir düşünce adamıolarak gördükleri General'in aniden ortaya çıkan bu paragöztavrı karşısında hala şok ve düş kırıklığı içindeydiler.Bodrum'daki geçen cumartesi sabahından itibaren tümolayları bildikleri kadarıyla en baştan anlattırdım.Kendilerince oldukça masum davranışlar içinde olduklarıortaya çıkar gibiydi. O dakikadan itibaren yüzde yüz işbirliğiiçinde olmak üzere sözleştik. İlk olarak hepimiz, bütünbildiklerimizi ortaya döküp paylaştık. Kendi payıma, sadeceünlü Ferrari'nin şu andaki yerini saklı tutup geri kalan bütündetayları açıkladım.

Onlar da zaten kendi güvenlikleri açısından araba şu andakiyeri hakkında çok fazla bilgi sahibi olmak istemediler.

Son olarak Yorgo'ya döndüm. Prenses Esma'nın villasındakiolayı bizzat organize edip, sonra da kendini mağdur durumdagösterecek bir tertibat almış olması, oldukça zor görünse de,tamamen ihtimal dışı da değildi. Söz konusu olan kızınınhayatı olunca böyle bir davranışı hiç de haksız görülemezdi.Ben de Tılsım için aynı şeyleri yapabilirdim. Anlattıklarımıgülümseyerek dinledi. "Aklımdan geçmedi değil, ancak benyapmış olsam da, sonradan ne sebepten tiyatro oynamamgerekmiş olsun? Sizin gelmekte olduğunuzu bilmiyordum ki."dedi. Haklıydı. O zaman Esma'yı ve korumasını o durumlarasokan ve sokanlar kim olabilirdi?

Bizim cipi neden çaldılar?.... Kendi vasıtaları yoktu veya vardı da çalıştıramadılar .... Bizim kendilerini takip etmemizi önlemek için.... Oraya başkaları tarafından bırakıldılar .... Erketedeki adamları bizi görünce kaçtı.... Zaten oradaydılar

215

Page 216: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Orada Esma'nın kendi cipi yok muydu? .... Gidip bakmak lazım.... Üç veya daha fazla kişiyseler o cipi de götürmüş olabilirler.... Onları getiren pilot havaalanına ait bir vasıta ile evlerinede bırakmış, sonrada alana dönmüş olabilir

Ve daha başka bir sürü soru.

*************************

Tenis kortu büyüklüğündeki yüksek tavanlı salon sanki birhavaalanı lobisi gibi düzenlenmişti. Tam ortada çok parlaksiyah bir maddeden yapılmış ve karşılıklı yerleştirilmiş ikibüyük elektronik piyano göze çarpıyordu. Kalın perdeler vehalılar buradaki ana fonksiyonun müzik dinlemek olduğunaişaret ediyordu. Rüştü piyanolardan birinin kapağını açarak,“Öğrenciyken elektronik aletleri tamir ve ayar ederek parakazanırdım. Bu yeni modeller tamamen dijital olduklarındanayarları hiç bozulmaz ama bizim gençliğimizdeki analogmodellerin her hava değişiminde yeniden ayarlanmalarıgerekirdi.” dedi. Parmaklarını piyano tuşları üzerindegezdirerek bir DO gamı yaptı.

Ursula merak ve şaşkınlıkla izliyordu.“İstesençalabilecekmişsin gibisin!” dedi. Rüştü bunun üzerinepiyanonun taburesini çekip oturdu ve parmaklarını adetatuşlar üzerinde dans ettirerek “Tabancamın sapini gülledonatacağım..” türküsünü büyük bir virtüyozite ile çalmayabaşladı.

Ursula yetişip Rüştü’nün sağ kulak memesine yapıştı vebayağı da acıtarak “Seni domuz, seni, bir de müziktenanlamam diyerek benimle alay mı ediyorsun!” tarzında yarışaka protestoda bulundu. Rüştü böyle fırsatları hiçkaçırmazdı. Ani bir manevra dönüp dengesini kaybettirdiğigüzel kadını kucağına aldı ve sıkıca sarılarak “Sen birMüslüman’a domuz demenin cezasını bilir misin!” diye sahtebir hiddetle gürledi.

216

Page 217: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

“Hayır, nedir?” cevabına alınca da “Dur göstereyim!” diyerekonu kucağından hiç indirmeksizin kalın ve yumuşak halınınüstüne uzattı. Ursula’yı bir gülme krizi tutmuştu, her ne kadarbacaklarını havada tepindirse de, sertleşmekten zonklayansilahın bu sefer de hedefini bulmasına mani olamadı.

*************************

Gerekli teçhizatı beraberimize alıp bu sefer Yorgo'un cipiyletekrar Esma’nın villasına yeri yollandık. Arka taraftaki birgarajda son model iki cip bulduk. Ancak ikisi de kilitli idiler veanahtarları ortalıkta yoktu. Kapılarının zorlanıp, fakataçılamamış olduğu görülüyordu.

Demek ki katiller eğer General Wilder'in elemanları iseler,İsmail'in cipini ihtiyaçtan değil de, takip edilememelerinisağlamak için çalmışlardı. General Wilder'ın teşkilat kurallarına ve alınan kararlaraaykırı olarak kendi başına Ali'ye karşı harekete geçenEsma'dan kurtulmak istemiş olması kadar akla yakın başka neolabilir? Yahut ta Esma'nın beraberinde getirdiği kendielemanları bu işi yapmış, anahtarı üstünde duran bizim cipi,bu fırsattan yararlanarak kaçış aracı olarak kullanmışlardı.

Güçlü bir ihtimal de Bilal'in evvela Esma'yı sonra kendisinivurmuş olmasıydı. O halde bizim cipi alıp buradan kaçanlarkimdi? Ve Bilal Esma'yı niçin vursundu? Aklıma birden Erikageldi. Bilal'in sevgilisini ölüme gönderen kişi muhtemelenbizzat Prenses Esma idi.

Her hal-ü karda çok tehlikeli bir takım katillerin etrafımızdadolaşır olduğu kesindi. Bizim ise kendimizi korumaktakullanılabilecek bir çakımız bile yoktu. Dönüşte uğrayıp Rüştüve Ursula'yı beraberimize aldık. Birlikten kuvvet doğar diyeümit ediyoruz. Tanıştırma merasiminden yeni gelenlere detaylıbir brifing verdik. Sonra köşkün bol sayıdaki yatak odalarınadağılıp dinlenmeye çekildik. Hepimiz çok yorgunduk.

*************************

217

Page 218: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Sadece denizden ulaşılabilen küçücük koy ayçöreğibiçimindeydi. Üç tarafı yüksek kayalar ile çevrili, ortasısedefin bütün renklerini taşıyan iki-üç dönümlük bir kumsal vedevamında billur gibi Akdeniz. Kumsalın ortasında küçükpencereleri ve kubbemsi çatısı ile bir oda ve salondan oluşanminicik, bembeyaz bir kulübe. Yatak odasına bitişik mermertabanlı, çifte kurnalı banyo ya da minyatür bir hamam. Mutfakve kiler arka tarafta, fakat salondan genişçe bir kapı ilegeçilebiliyor.

Daha arkadaki bahçe olarak düzenlenmiş bir bölümde karpuz,kavun, domates, türlü sebzeler, nane, kekik, roka. Kilerdekidolapta türlü peynirler, şaraplar, uzo, rakı. Mutfağın dahaalçak olan çatısındaki tesisat güneş enerjisinden elektriküretiyor. Kayaların arasından ince, ince sızan bir pınarındoyumsuz içimli serin suyunun bir kısmı mutfağa ve banyoyabeyaza boyanmış galvanize borular ile getirilmiş.

Diğer kısmı ise yine mutfağın çatısındaki küçük bir depodayine güneş enerjisi ile ısıtıldıktan sonra benzer şekildedağıtılmış. Mutfağın çatısındaki başka bir tesisat ise servomotorlu çanak şeklinde bir uydu anteni. Salonda 6 kanallımüzik seti ve plazma ekran karşında rahat koltuklar. Sağdanve soldan denize uzanan kayalar arasında elle bile tutulabilenbarbunlar, pavuryalar, istiridyeler bu mekandaki ana besinkaynaklarını teşkil ediyor.

Dış dünyaya bağımlı olmadan haftalarca yaşanılabilir burada.Sessizliği, zaman, zaman geçici heveslere kapılarakhızlanmaya çalışan tembel bir meltemin kovaladığı dalgalar veaz sayıda martının nadir çığlıklarından başka hiçbir şeybozmadığı için sanki zaman da durmuş gibi.

Kumsala ayak bastıklarında öğle olmak üzereydi. Hamamdaduş düzeni olmadığından birini sıcak diğerini soğuk su iledoldurdukları iki kurna arasında, su savaşı yaparak,şakalaşarak birbirlerini yıkadılar. Karınları iyice acıkmıştı amaaç karna sevişmenin tadı da bir başkaydı.

218

Page 219: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ancak saat üçe doğru beslenme gereksinmeleri ön planaçıktı . Bir yandan karpuz, feta ve uzo ile midelerini bastırırkentuttukları yarım kova barbunu ayıkladılar. Ali barbunları tavayaparken Aliki domates, nane, rokadan oluşan salatayı feta,zeytinyağı ve limonla süsledi. Yemekten sonra tekrar denizsaati gelinceye kadar bembeyaz çarşaflara bürünüp yarı uyur,yarı uyanık sohbet ettiler.

Akşam üstü Ali Türkiye’de ne olup, ne bittiğini merak ederekçanak anteni Türksat uydusuna ayarladı. Birkaç kanal dolaştı,haberlerde herhangi bir gelişme görülmüyordu. Demek kiolayın aslını bilen az sayıda kişi dahi nasıl bir yol izlemekgerektiği konusunda bir karara varamamışlardı. Aslında bututumlarını normal karşılamak gerektiğini düşündü. Sanki nediyebilirlerdi? “Ali ölmedi, fakat nerede olduğu ve neyaptığından hiç bir haberimiz yok!” şeklinde bir demeçzihinleri büsbütün karıştırmaktan başka bir işe yaramazdı.

Bir kanalda, arada bir severek izlediği bir yarışma programınarastladı. Her soru için önerilen dört cevaptan doğru olanınıbularak kademe, kademe yükseliyor ve yanılmaksızınçıkabildiğiniz en yüksek kademedeki para ödülüne hakkazanıyorsunuz. Aliki’de zaman, zaman Ali’den yardım alarakda olsa soruları takip edebiliyordu. Bazı sorunların basitliğinerağmen yarışmacıların şaşırıp, saçmalamalarına epeycegüldüler.

Bu arada Ali televizyonun sesini biraz kısıp “Benim de birsorum var!” dedi:

-Şimdi bize ne denir?

A-İki Arkadaş B-İki Sevgili C-İki Meslektaş D-İki Nişanlı

Aliki itiraz etti: -Kurallara uygun değil, birden fazla doğru cevap olabilir!Ali’nin hedefi başkaydı.

219

Page 220: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

-O zaman doğru olanların hepsini işaretle.

Aliki’de kaçacak göz yoktu:-Sen de katılırsan, bütün cevaplar doğrudur diyebilirim.

Ali yerinden kalkıp sevgilisinin alnına bir öpücük kondurarakkatiyetle katıldığını beyan etmiş oldu.

Yarışmanın sonuncu sorusu hem ilginç hem de kendi ilgialanlarına oldukça bağlantılıydı:

“Tanrı zar atmaz.” sözü kime aittir?

A-Albert Einstein B-Benjamin FranklinC-Oscar Wilde C-Stephen Hawking

Yarışmacı C-Stephen Hawking diye cevapladı ve tabii kiyarışmayı kaybetti. Aliki:

-Yine de çok kötü sayılmaz. Hiç alakasız bir isim seçmedi.

-Çok hoşgörülüsün. Öğrencilerine de böyle sevecen midavranırsın?

-Tabii ki hayır. Onlar benim disiplin anlaşıyımdan hepşikayetçidirler.

-Peki, Einstein hakkında ne düşünürsün, senden geçer notalabilir miydi?

-Elbette hayır. Baksana ne kadar kötü yanılmış, tanrıhakkında. Hawking cevabını çok yadırgamadım. Aslında aksitezi, yani tanrının pekala zar attığını kanıtlayanların birisizavallı adam. Sen inanmıyor musun yoksa kuantumunbelirsizliği prensibine?

220

Page 221: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

-Çok daha geneline bile inanıyorum. Bence sadece kuantumdeğil, bütün kainat ve hatta tanrının bizzat kendisi belirsizlikprensibine tabi olmak mecburiyetindedir.

-Mecburiyet mi? Tanrının gücü sonsuz olduğuna göre nasılolur da onu kim herhangi bir kayda, kurala mecbur tutabilir?

-Bizzat kendisi. Kainatı yaratması olayı belki çok belirsizleyecideğildi. Fakat sonra da insanı yarattı ve serbest irade verdi.Serbest irade demek, belirsizlik demektir. İspatı gayet kolay.Kendimden örnek vereyim: Diyelim ki ben son perdedecehenneme gidecek birisiyim. Gücü sonsuz olan tanrı şüphesizki bu neticeyi biliyor. Serbest irademin olması demek, ben bukaderi her an değiştirmeye muktedirim ve böylece istersemtanrıyı yanıltabilirim demektir. Fakat tanrı omnipotent yaniher şeye muktedirdir. O halde yanılması imkansızdır. Demek kiben tanrının şimdiden bildiği hiçbir gerçeği değiştiremem yaniserbest iradem yoktur. Netice de bana hiçbir sorumlulukdüşmez ve cehenneme gönderilmem büyük haksızlık olur.Fakat tanrı haksızlık yapmaz, kendi ifadesi ile haksızlıkyapmamaya mecburdur. Al sana ikinci bir mecburiyet.

-Anlaşıldığına göre, tanrı konusunda pek inançlı değilsin?

-Öyle bir şey söylemedim. Ayrıca tabii ki benim bahsettiğimtanrı din kitaplarındaki anlatılan tanrı değil. Tamamenbilimsel bir tanım. Kainatı -ve dolayısıyla insanı- yaratanolarak tarif edilen sonsuz ve bilinçli güç.

Din kitaplarında ki tanrı modeline bir sürü beşeri özellikleratfedilir: Tanrı kızar, kırılır, gücenir, sever, sınar, ödüllendirir,cezalandırır ve hatta fiziksel olarak insana benzer. Bilimselmodel bu özelliklerin hiç birini taşımaz. Çünkü tanrı kainatıbilinçli olarak yarattığına göre, o kainat olmadan da vardır,yani kainata dolayısıyla insana benzeyen özellikler taşımasınıbeklemek en azından gereksizdir.

Fakat kesinlikle ateist değilim ve tanrı vardır ve hatta olmayamecburdur diyorum.

221

Page 222: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ancak her şeye muktedir olan tanrı kendini yok etmeye demuktedirdir. Kendini yok edebilmesi için var olması gerekir,serbest irade taşıyan kainatı yaratması içinde yok olmasıgerekir. Ancak zaman denilen şey de kainatın bir özelliğidir,tanrının özelliği değildir. O halde kainat-tanrı ilişkisinde dezaman diye kavram söz konusu olamaz. Yani bu ilişkide evvel-sonra diye bir sıralama yoktur.

Evvela tanrı vardı sonra kainatı yarattı önerisi, evvela kainatıyarattı sonra tanrı vardı önerisinden daha geçerli değildir. Ohalde tanrı hem vardır, hem yoktur, demek ki vardır, kainat dahem vardır, hem yoktur, demek ki vardır. Bir şeyi yokolduğunu söylemek onu var kılar. Böyle bir belirsizlikortamında şimdi sayacaklarımın hepsi geçerli olmalıdır:

Bir: Tanrı yok, Kainat yok, (Gözlemci=Ben) yok, Netice yok,Sebep yok. Bu aslında en mantığa en uygun ve kararlıseçenektir, ancak bu seçenekte mantığın kendisi de yoktur(çünkü mantığı taşıyacak insan beyni yok!),

İki: Tanrı var, Kainat yok, Bu seçenek bizi ilgilendirmez,aslında zaten yokuz da, Fakat tanrı hem omnipotent, hemdeğil (kainatı yaratacak gücü var, fakat kainat olmaksızınhiçbir şey yapamaz, çünkü üzerinde işlem yapılabilenecek hiçbir obje mevcut değil),

Üç: Tanrı var, Kainat var, (Serbest irade, Sonsuz güççelişkisinden ötürü bu ancak bir kaos durumu olabilir),

Dört: Tanrı yok, Kainat var, (Sıfır Güç, Serbest irade.. belirlisandığımız bu seçenek mesela sevişmektir, tanrı sevişmeyemüdahale edemez).

-Bu seçeneklerin hepsini süperpoze edersen yani üst üstekoyarsan, sıfır da çıkabilir, bir de çıkabilir, sonsuz da çıkabilir.

-Çok doğru. Kainat tanrıdır, tanrı da kainattır dersek de busöylediklerinin hepsi doğrudur.Yani bir sıfıra eşittir, sıfır dasonsuza. Biz bu bire, ben de deriz.

222

Page 223: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Gördüğün gibi tasavvuf felsefesine psuedo-bilimsel yollardanda ulaşmak mümkün. Sufilerin Gavs-ı Azamı AbdülkadirCeylani ile Profesör Stephan Hawking belki de çok iyianlaşırlardı.

-Aralarında neredeyse bin sene var.

-Evet ama Abdülkadir Ceylani’nin kurduğu Kadiri tarikatınınderviş ve müritlerinin inandığı şu hikayeye ne dersin : Ceylanisıcak bir gün Dicle kıyısında yürürken çok yorulur ve namazayetişmek üzere yanına almış bulunduğu seccadesini kıyıyabırakarak serinlemek için nehire dalar. Aynı saniyede başınısudan çıkardığı zaman kendini yüzlerce kilometre ötedeki Nilnehrinde yüzerken bulur. Serinleyip sudan çıktığında Bağdatcivarı yerine Kahire civarında olduğunu anlar. Mısır’dayıllarca kalır, faydalı hizmetler yapar, hatta evlenip çocuksahibi olur.

Yine sıcak bir gün Nil nehrine girmek ister. Bu sefer sudançıktığında ise tekrar Dicle kıyısındadır ve seccadesi bıraktığıyerde durmaktadır ve gitmeden evvel hazırlanmakta olduğunamaz saatine de yetişmiştir. Mısır’da kalan çocukları isebüyüyüp davasını devam ettirirler.

-Tabii ki inanan insanlar, bunu tanrının görevlendirmesi vedesteklemesi olarak yorumlar ve izah ederler.

-Yahut da Heisenberg, Schroedinger, Hawking gibilerininanlattığı kuvantumun belirsizlik tünelinde bir zaman-mekansıçraması.

Ali fantastik felsefesini anlatırken bir yandan da henüzyataktan hiç çıkmamış olan Aliki’nin çıplak vücudunu birbarbunu una bular gibi çevirip her zerresini öpüp okşuyordu.Aliki biraz evvelki dördüncü seçenek tarifine atfen “Tanrıyıtekrar küçük kulübemden kaçırmaya mı uğraşıyorsun?” diyesordu. Ali “Ben müdahale edemez dedim, katılamaz demedimki!” diye cevaplayıp gayrette berdevam oldu.

*************************

223

Page 224: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Güneş doğarken hepimiz hemen, hemen aynı anda uyandık.Neyse ki her yatak odasının kendi banyo ve tuvaleti vardı vebir trafik sıkışıklığı yaşanmadı. Kahvaltı salonunda toplandık.Birçok otomatik mutfak makinesi sayesinde nefis çörekler,kuruvasanlar hazır oldu. Salon kumsala bakıyordu. Saat yedicivarında kaçak sevgililer dalgaların arasından ortaya çıktılar.Ursula koşarak iki havlu yetiştirdi. Sabahın bu saatinde denizherhalde oldukça soğuktu. Birer duş alıp bize katıldılar. Alikianlatılanların hepsi kadar güzeldi. Rüştü'den hala uzakdurmaya çalışıyordu.

Herkes sırayla tüm hikayenin kendi bildiği kısmını anlattıkça,bilmecenin bütün parçaları yerlerine yerleşip ortaya net birresim çıktı.STEMS teşkilatının veya en azından onlarabaşkanlık eden grubun gerçek niyetlerinin Ali'nin projesiniçalmak olduğu ve gayelerine erişmek için cinayet dahil, enkirli mafya yollarına başvurmaktan hiç çekinmeyeceklerikonusunda fikir birliğine vardılar. Ali benden, Aliki deRüştü'den kapsamlı özürler dilediler.

Tedbir olarak Rüştü ve Ursula, Aliki'ye ait, çok yakındaki diğerköşke taşındılar. Amerikalılar muhtemelen o ikisinin adadakivarlığından haberdar olmamışlardı ve bir çatışma halindeyedek kuvvet olarak dışardan müdahale imkanlarınınbulunması bir avantaj olabilirdi. Ev sahibi George tavanarasında ikinci dünya savaşı hatırası 14 kilo ağırlığında birÇekoslovak Bruno makine tüfeği bulup Rüştü'ye verdi.Rivayete göre bu tüfek zamanında birkaç manga Almanişgalcisini Azrail ile tanıştırmıştı.Fakat maalesef elde sadeceiki şarjör mermisi bulunuyordu. İki villa arasına devamlıçalışan, bebek odası monitöründen bozma bir düofon sistemikuruldu.

Bu arada Esma ve Bilal’ın cesetleri hakkında bir şeyleryapmanın gerekli olduğu düşünüldü. Klima odalardaki havayıoldukça serinletmişti ama bu kadarı ancak bir iki gün içinyeterli olurdu. Adanın toprak sahibi olan George, üstündekitüm binaların iç donanımından haberdardı ve Esma'nınköşkünde eksi yirmi dereceye kadar soğutan büyük bir derindondurucu olduğunu biliyordu.

224

Page 225: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Normal muhtevası olan çevrilmeye hazır bir kaç koç ve kuzuyuEsma ve Bilal ile yer değiştirtmeye karar verdiler. Bu iş içinİsmail ve George görevlendirildi. Önlerindeki saatlerin nelergetireceği hiç de belli değildi. Bir an evvel gidip bu işihalletmeye karar verdiler.

Ali'yi biraz siygaya çekme zamanı gelmişti. Geçen cumartesibeni habersiz bırakıp ortadan kaybolması konusunda kafaütüledim. Kendi kafasının da çok karışık olduğunu, benimbiraz dinlenip, kendime gelmemi beklediğini, sabahleyin herikimiz de uyanınca olayları güzelce sıraya dizip, anlatmayıplanladığını, fakat olayların biraz evvel anlattığı gibi kendiiradesi dışında geliştiğini söyleyerek tekrar özür diledi.Adadan hostes vasıtası ile gönderdiği mesajı almamışolduğumun da onun kabahati olmadığını ilave ederek yine dezeytinyağı gibi üste çıkmaya çalıştı.

Aliki bu arada o masum haliyle oturmuş bizim Türkçekonuşmamızı meraklı gözlerle izliyordu. Bu kızın birkaçhaftada bir lisan öğrenecek kabiliyette olduğu her halindenbelliydi.

Aradan nerdeyse üç saat geçmiş olduğunun farkına vardık. NeAmerikalılardan, ne de bizim iki ceset dondurucusundan birhaber yoktu. Balkona çıkıp bakınca, nihayet bir cipinyaklaşmakta olduğunu gördük. Direksiyonda Binbaşı Wilder vearka koltuklarda bu sefer iki adet insan azmanı kovboyoturmaktaydı. Aşağıya inip bekledik. İçeriye sadece Wildergirdi.

Nereden icabettiyse avcı kıyafeti giymiş beline de bir Colt45model uzun namlulu tabanca kuşanmıştı. Selam, sabahvermeden "Ava mı gidiyorsunuz, binbaşım?" diyerek sözebaşladım. Güya dün gece ayıya benzer gölgeler görmüşmüş."Sizin orda olsa, olsa eşekler bulunur." diye taşımı koydumama gediğine girdi mi bilmem. Ali ve Aliki'yi ilk defagörüyordu. "Ben John Wilder." diye elini uzattı.

225

Page 226: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ali uzatılan eli gücünün yettiğince kuvvetle sıkarken,"Kızınızdan ne haber, binbaşım İstanbul'da buluşabildiniz mi?"lafını John'un midesine bir yumruk gibi oturttu. Binbaşı adetiolduğu üzere birkaç saniye dondu kaldı. Bu kız kaybolmasıyalanından bir tek Ertuğrul Binbaşının haberi olduğunusanıyordu ve daha da şaşırarak, ağzından "...ErtuğrulBinbaşı?" sorusunun dökülmesine mani olamadı. Ali muzafferbir edayla devam etti:

"Ve Genel Kurmay'dan Rıfat Albay ve muhtemelen İncirlikHava Üssünün Türk ve Amerikalı komutanları...". Ali iyi mi,kötü mü etti, bilemem ama böylece bütün kartlar masayaaçılmış oldu. Artık lafları gevelemenin bir manasıkalmamıştı.Amerikalı en yakın koltuğa çöktü:

-Demek oluyor ki bütün bu saydıklarınız bu adada olduğunuzubiliyorlar.

-Tabii ki öyle. Sizin nerede olduğunuzu da çok merakediyorlardır. Tabii zaten bilmiyorlarsa.

-O halde işimiz kolaylaştı. Derhal bu adayı terk etmemizgerekiyor. Aldığım emirler gereği her üçünüzü beraberimdegötürmek zorundayım.

-Nazik bir davet, acaba ne tarafa?

-Orasını sonra öğrenirsiniz. Şimdi lütfen teknemize kadar kısayolculuğa hazırlanın. Beraberinize fazla bir şey almanızgerekmiyor.Her ihtiyacınız yolda temin edilecektir.

-Ya kabul etmezsek?

-Galiba böyle bir seçeneğiniz yok.

-Sayın pederiniz beyefendi bu gün neden teşrif etmediler,kendisinin bir takım iddiaları varmış.

-Babam bazen böyle şakalar yapar. Ama çok nadiren.

226

Page 227: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

-Teksaslılar yalan söylemez bilirdim.

-Şaka olduğunu söyledim.

Ali lafları uzatıp Rüştü'nün bir şeyler planlayabilmesi içinvakit kazanmak istiyordu.Ayrıca dikkatimizi bir çeken hususJohn Wilder'in dün burada gördüğü İsmail ve George'un bugün nerede olduklarını hiç merak etmiyor, gibi görünüyorolmasıydı. Ali bu hususu kaşımak için:

-Biraz beklersek küçük hanımın babası ile benim amcamburaya gelecekler. Onlarla bir vedalaşsak daha iyi olur.

-O hususu hiç merak etmeyin. Onlar da şu anda bizimmisafirimiz, sizi bekliyorlar.

Vaziyet fena halde sarpa sarıyordu. Rüştünün bir şeyler yapmazamanı gelmişti. Devre analizi vize imtihanından çıkmış gibi“Of ülen of, bitmez bu mektep !” diye bir nara attım. Mesajyerini buldu. Nitekim dışarıdan bir silah sesinin gelmesi dahafazla gecikmedi. Bu ses Sivas Temeltepe'de 58'inci tertippiyade yedek subay eğitimi esnasında çok kullandığım üç binbeş yüz metre menzilli Çekoslovak Bruno yarı otomatikmakineli tüfeğin mermisinin tipik vınlaması idi.

Binbaşı adeta bir Pavlov refleksiyle Colt45 tabancasını çekipdışarıya fırladı. Böylece ikinci vınlama için güzel bir davetiyeçıkarmış bulunuyordu. İhtiyatla kafamı dışarıya uzattım.Manzara oldukça komikti. Dışarıdaki diz çökmüş üç kişidenikisi sol omuzlarından akan kanı sağ elleri ile tıkamayaçalışıyorken, sağ elleri havada. Üçüncüsü henüz yaralanmamışama onun da iki eli havada. Yerde her birinin önünde birertaneden üç adet Colt45.

İlk iş olarak aralarında dolaşıp, bütün tabancaları topladım.Beş dakika önce bir çakımız bile yokken şimdi silah tüccarınadönmüştüm. Ali ve Aliki'yi yanıma çağırdım. Ellerine birersilah verdim. Ursula ve Rüştü'de Aliki'nin balkonundakimevzilerinden inip yanımıza geldiler. İki yaralıyı ayağakaldırıp binadan içeri aldık.

227

Page 228: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Her iki mermi de sol memelerinin biraz üstlerinden girip,sırtlarında aynı noktalardan dışarı çıkmışlardı. Neyse ki,bayan elemanlarımızın her ikisi de çok soğukkanlıdavranıyorlardı. Hemen bol miktarda ilk yardım malzemesibulup gerekli müdahaleyi yaptılar. Yaralılar epeyce kankaybetmiş olduklarından oldukça bitkin görünüyorlardı, fakatsonunda kanamalar durdurulabildi. Salonda iki yer yatağıhazırlandı. Yine de ihtiyaten ayaklarından sağlamcaradyatörlere bağlandılar. Bu arada üstümüzden geçip çokyakındaki uçuş pistine süzülen bir uçağın bir an içindikkatimizi dağıtmasından istifade eden yarasız kovboy anidenyerinden fırlayıp orman içine doğru kaçtı. Silahsız olduğu içinaldırış etmeyip kaçmasına göz yumduk.Uçakla gelenlerin kimolduğunu bir an evvel anlamak için Rüştü ile piste doğrukoştuk.

Onlar da bizim tarafa doğru geliyorlardı. Pilot Aleko'nunyanında Hasan Başçavuş’u görmek tabii ki çok şaşırtıcı oldu.Fakat siyah bir çanta taşıyan atletik yapılı üçüncü bir şahsıikimiz de tanıyamadık!

*************************

İsmail kalçasında zonklayan bir sertlik hissederek uyandı.Meşin kaplı bir sedirde yatıyordu. Ortam sıcak ve nemliolduğundan üzerindeki pike çarşafı uyku arasında tekmeleyipyere atmış olduğu anlaşılıyordu. Ağzında paslı bir acılık,midesinde bulantı, başında migren hissediyordu, tuvaletihtiyacı vardı. Kalkmak için doğrulunca ortamın loş karanlığıbir neon aydınlığına dönüştü. İki metre kadar ötedeki benzersedirde yatan cüsseli birisini gördü. Kalkıp yaklaşınca, tanıdı.Yorgo da uyanmağa başlıyordu. Herhalde bir rüyadanuyanıyordu. Aliki'den su istedi. Gözlerini iyice açınca İsmail'igördü. Gülümsemeye çalıştı, başaramadı. Anlaşılan o daİsmail'inkine benzer nahoşluklar içindeydi. Dirseği üzerindedoğrulmaya çalıştı. İsmail yardım etmek için uzandı. Sonraher ikisi birbirlerini destekleyerek yan yana sedire oturdular.Etrafa bakınmaya başladılar. Bulundukları yer küçük birhastane koğuşuna benziyordu. Şu anda boş olan benzer ikisedir kendilerinkine simetrik pozisyonda yerleşikti.

228

Page 229: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Karşılarında Amerikan usulü yarım boy kapılı iki tuvaletarasında aynası olmayan iki lavoba vardı.

Arkalarına dönebilseler, karşılıklı iki sandalyesi ile bir yemekmasası ve daha ileride duvar boyunca dizilmiş aparatlardanoluşan bir mutfak, iki kanatlı buzdolabı ve bir mikrodalgafırını göreceklerdi. Alçak tavanlı bu odada eksik olan önemlişeyler kapı ve pencerelerdi. Beyaz taban, tavan ve duvarlarhep aynı malzemeden kesintisiz bir devamlılık gösteriyordu.Nereden geldiği belli olmayan suni aydınlatma uzunca bir sürehareketsiz kaldıklarında loşlaşıyor ve biraz hareket ederlersetekrar açılıyordu.

Evvela İsmail kalkıp tuvalet ihtiyacını giderdi, yüzünü yıkadı,lavobanın musluğuna ağzını dayayarak serin ve temiz olduğuanlaşılan sudan içti. Yorgo da onu örnek alıp aynı sırayı takipetti.

Uzaktan ince bir jeneratör sesi geliyordu. Sandalyeleri çekipmasanın etrafına oturdular. Söze İsmail başladı:

-En son hatırladığım, Esmanın konağındaki işimizi bitiripkapıdan çıkmakta olduğumuz.

-Evet, ben de şimdi aynı şeyi hatırlıyorum. Kalçamda birsertlik var, epey acımaya başladı.

-Bende de aynısı var. Demek ki hava tüfeği ile atılan biruyuşturucu iğne ile hesabımızı gördüler ve burayagetirdiler.Bu arada gizli bir hoparlörden monoton bir anonsyapılmaya başladı:

-Lütfen biraz gürültü ediniz! Lütfen biraz gürültü ediniz! Lütfen biraz gürültü ediniz!

229

Page 230: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Susacak gibi değildi. Çaresiz birkaç defa masada yumruklarıile trampet çaldılar. Ses kesildi.Ortalığı aniden bir ChannelNumber Five parfümü kokusu sardı. Otuz saniye kadarsonraaspiratörler çalışıp parfümü geri çektiler. Fakat anonstekrar başladı.

-Lütfen biraz gürültü ediniz! Lütfen biraz gürültü ediniz! Lütfen biraz gürültü ediniz!

Aynı gürültüyü tekrar yapmak zorunda kaldılar, Bu seferCacharel Anaıs Anaıs parfümü ikram edildi.Otuz saniyeparfüm ikinci parfüm kokusu da kaybolunca bu sefer değişikbir anons geldi:

-Aynı veya benzer şiddette bir gürültü yapıldığında, sıradakiparfüm siyanür gazıdır.

Yorgo Perros "Hatırladım." dedi. "Demek ki şehir efsanesideğilmiş. Burası STEMS teşkilatını izinsiz terk eden veyakurallara aykırı davranan üyelerin kapatıldığı yer!Ömrümüzün geri kalan kısmını burada geçirmeye hazırolalım."

*************************

Binbaşı Ertuğrul kahvaltısını bitirdi. Bu gün nöbeti yoktu.Sabah koşusunu yapmak üzere lojmandan çıkarken üskomutanının siyah makam arabası tam önünde durdu. Emirsubayı yüzbaşı Hilmi arabadan inip çakı gibi bir selam verdi.Binbaşı üniformasız olmasına rağmen aynı çeviklikle selamıaldı:

-Hayrola Yüzbaşım?-Hayırdır Binbaşım, Komutan derhal yanına bekler.-Giyineyim.-Üç dakika binbaşım. Komutanın emridir: MARŞ! MARŞ!

230

Page 231: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

İki dakika sonra Ertuğrul ful üniforma makam arabasının arkakoltuğundaydı. Direksiyondaki komanda üstçavuş ayağıdebriyaj'da bekliyordu. On iki silindirli Chevrolet ok gibifırladı. 90 saniye sonra üç kilometre ilerideki ana binanınkapısına ulaşıp, koşar adım merdivenleri çıktılar.Komutanodasının önünde iki nöbetçi yerlerinden, esas duruşlarınıbozmadan selam verdiler. Emir subayı kapıyı açıp geri çekildi.Maun toplantı masasının etrafında üs komutanı TümgeneralŞeref Aksekili ve aynı rütbedeki Amerikalı komutan HarryOswald'dan başka ilk defa gördüğü bir Karacı Kurmay Albayoturuyordu. Ertuğrul her iki komutanı da şahsen tanıyordu.İçeri girip selam verdi ve esas duruşa geçti. Şeref Paşa"Rahat!" dedikten sonra masadaki üçüncü subayı "Albay RıfatSoyer." olarak tanıttı ve binbaşı'ya sonuncu boş koltuğugöstererek oturmasını söyledi.

Komutan Rıfat Albay'ın önündeki dosyayı işaret edip:

-Pazar sabahı Rıfat Albay'a verdiğiniz rapora ilave edeceğinizbir husus var mı?

-Hayır, komutanım.

-Devletin size emanet ettiği imkanları kişisel amaçlar içinkullandığınızı kabul ediyorsunuz.

-Doğrudur, komutanım.

-Bu usulsüz davranışınızdan ötürü üç gün katıksız hapis cezasıveriyorum.

-Emredersiniz komutanım.

-Söz konusu davranışınız dışında o günkü olayı izlemeyedevam etmeniz ve Mühendis Ali Bey'i ikaz etmeniz konusundagöstermiş olduğunuz inisiyatifi tebrik ediyorum.

-Sağ ol, komutanım.

231

Page 232: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

-Telefonda görüştüğünüz kişinin Ali Bey olduğundan eminmisiniz?

-Eminim, komutanım.

Bu arada Rıfat Albay müsaade isteyip:

-Benim ismimi Ertuğrul Binbaşı'ya veren Ali Bey'den başkasıolamaz. Aramızdaki irtibat, çifte kör şifre ile tespit edilmiştir.İkimiz haricinde hiç kimse bu konuda bilgi sahibi olamaz.Sadece Ertuğrul Yüzbaşı benim ismimi bilir, ben de onun.

Şeref Paşa üssün Amerikalı ortak komutanına durumuİngilizce olarak özetleyip toplantının geri kalan kısmınaİngilizce konuşarak devam etti. Tekrar Ertuğrul Binbaşı'yadönerek:

-Binbaşı, şu andan itibaren yeni bir göreve atandınız. Bugörevi albay rütbesi ile ifa edeceksiniz. Yeni rütbeniziAmerikalı ortak komutana da tebliğ ettim. Ayrıca SayınCumhurbaşkanının yıldırım emri ile Mühendis Ali Bey, binbaşırütbesi ile yeniden askere alınmış bulunuyor. Sizi AliBinbaşı'nın amir ve komutanı olarak tayin ediyorum. GeneralHarry Oswald'da sizi Amerikan Hava kuvvetlerinden BinbaşıJohn Wilder'in amiri ve komutanı olarak görevlendiriyor.

Ertuğrul her iki komutana da ayrı ayrı baş selamı verip "Readyas Ordered, Sir!" diyerek görevi tebellüğ etmiş oldu. ŞerefPaşa devam etti:

-Görevinizin ifası esnasında savaş şartları geçerlidir. BinbaşıWilder 48 saattir izinsiz olarak görev yerini terk etmiş veailesini de yanına alarak Türkiye dışına gitmiş bulunuyor.AliBinbaşı ve çalışmaları ile ilgili bir takım kötü niyetler beslediğihakkında uzak bir istihbarat var.

Savaş halindeyken, ya da aynı zamanda başkomutan olanCumhurbaşkanı tarafından savaş şartları geçerli kılınmışsa,komutanların emre itaat etmeyen astlarını hemen vurmayetkisi vardır.

232

Page 233: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Binbaşı -yeni albay-, irkildi. Aldığı emir apaçıktı. John'u bulgetir, gelmezse işini bitir.

-Ağır bir sorumluluk komutanım!

-Şartlar öyle gerektiriyor. Görevinizi sivil giyimli olarak ifaedeceksiniz. Cezanızı görevinizi bitirince çekersiniz. AliBinbaşının Bodrum'daki güvenlik şefi Hasan Başçavuş dadolaylı olarak emir ve komutanız altına girmiş oluyor. Emirsubayım bir çanta verecek. İçinde gerekli evraklar ve teçhizatvar. Başarılar dilerim. Serbestsiniz.

Yeni Albay derhal ayağa fırladı. Selam verip soldan geridönerek koşar adım odadan çıktı. Emir subayı siyah bir pilotçantası uzatıp tekrar selam verdi.

-Mübarek olsun Albayım.

-Teşekkür ederim, Yüzbaşı.

Komutanın makam arabası Ertuğrul'i üsdeki kendi çalışmaodasına bıraktı. Çanta da neler yoktu ki; Ali, John ve Hasaniçin Ertuğrul'le ilgili yazılı emirler, Türk, Amerikan ve diğerbazı dost ülkelere ait pasaportlar, birkaç bin Avro ve birkaçbin dolar, kredi kartları.

Gizli bölmede bir minyatür uydu telefonu, dolmakalembiçiminde tabancalar, elektroşok etkili eldivenler ve Standartkomando teçhizatı olan boğma ipi. Kurmay eğitimine ilavetenİstihbarat master’i de yapmış olan pilot albay bütün bu aletlerinasıl ve nerede kullanacağını gayet iyi bilirdi. Çiğli hava alanıiçin bir F16 ve oradan Bodrum'a gitmek için bir helikopterayırtıp eşiyle vedalaşmak için evine gitti.

Çarşamba günü öğle yemeğinde Hasan Başçavuş ileBodrum'da Giritli Ayşe Hanım Lokantası'nda buluştular. Ertesigün saat 9.00 da Sabiha Gökçen havaalanına uçmak üzere birsivil havayollarından her ikisi için yer ayırtılmıştı.Pasaportlarının meslek bölümlerinde İngilizce öğretmeni veBeden Eğitimi öğretmeni yazıyordu.

233

Page 234: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

6.Gün PERŞEMBE SABİHAGÖKÇEN 11:30

Aleko iniş müsaadesi istediğinde trafik kulesi ona bir mesajiletti. Bir akrabası onu alanın kafeteryasında bekliyormuş;ismi: Ertuğrul Aslanoğlu. Ali'nin soyadı Aslanoğlu Rumca'dada rastlanan bir soyadı olduğu için dikkatini çekmiş, aklındakalmıştı. "Ertuğrul" ismi de Ali'nin haber göndermek istediğişahsın ismiydi . Bahsedilen Ertuğrul'in bir binbaşı olduğununsöylendiğini hatırlıyordu ama görev yeri olarak neresininsöylenmiş olduğunu unutmuştu. Türk Silahlı Kuvvetlerindekim bilir kaç Ertuğrul Binbaşı görevliydi ve bu durumdaAli'nin sağlık haberini iletemeyeceğini düşünereküzülmekteydi. Kulenin mesajını duyunca sevindi. Ancakgaribine giden bir husus da yok değildi. Bu Ertuğrul denenşahıs Ali'nin adaya Aleko'nun uçağıyla götürüldüğü bilgisinenasıl ulaşabilmişti. İniş işlemlerini çabucak tamamlatıpkafeteryaya gitti. Sadece iki kişi vardı ve bunlardan daha gençolanı Aleko'yu görünce ayağa kalkıp yaklaştı.

-Mr Aleko?

-Mr Ertuğrul?

-Yes. (İngilizce olarak devam edildi).

-Beni aradığıza sevindim, Bay Ertuğrul, sizin için Ali Bey'insağlık ve afiyet haberlerini getirmiştim. Ertuğrul şaşırdığınıbelli etmedi.

-Çok teşekkür ederim.Buna ihtiyacımız vardı. Ali herhalde çokacelesi olduğundan ya da temas imkanını bulamadığındanyolculuğundan bizi haberdar edemedi. Neyse ki alanda çalışanbir arkadaşım sizin uçağınıza bindiğini görmüş, tesadüfenbana iletti.

Aslında Ali'nin pazar-pazartesi gecesi buradan herhangi biruçağa bindiğini bilgisayardan takip etmiş ve alandaki uçuş vepasaport kontrol bilgilerinden Aleko'nun uçağını tespitetmişti. Aleko'nun bu gün tekrar geleceğini de alanyetkililerinden öğrenmişti.

234

Page 235: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

-Güzel bir tesadüf olmuş, yoksa maalesef ben belki siziarayamıcaktım, çünkü Ali bey görev yerinizin neresi olduğunusöylemişti, fakat ben hatırlayamadım.

-Ben İncirlik hava üssünden Albay Ertuğrul. Aslanoğlusoyadını kuleye, ilginizi çekebilmek için verdim. Aslında Aliyakınımdır ama soy adlarımız aynı değil.

Mesleğini çok seven Ertuğrul, tabii ki yeni rütbesinden çokmutluydu ve yeri gelince niçin kullanmasındı ki.

-Rütbenizin “Binbaşı” olduğunu söylenmişti.

Ertuğrul bu sefer biraz utangaçça cevap verdi.

-Bu hafta başında terfi ettim.

-Tebrik ederim. Ali Bey'e bu haberi hemen yetiştireyim.Kendisi tamamiyla sıhhat ve afiyette olduğunu bilmenizi istedi.Şimdi müsaadenizi rica edeceğim. Kardeşimin birkaç saatsonra nikah töreni var. Onun için gelmiştim. Giyinip, yetişmemlazım.

-Müsaade sizin. Ancak buraya kadar gelmiş ve sizi rahatsızetmiş olmamım çok önemli sebepleri olduğunu tahminedersiniz. İzin verirseniz sizi gideceğiniz yere bırakayım. Yoldabaşınızı ağrıtmazsam anlatmam gereken şeyler var.

Ertuğrul çok güven veren ve inandırıcı bir kişiliğe sahiptir.Aleko'nun merakını çelmeyi başarmış oldu. Başka bir masadabekleyen Hasan'ı yanlarına çağırıp, emir subayı olaraktanıştırdı.

-Mademki önemli konularınız var, tabii ki sizi dinleyeceğim.Ancak müsaade ederseniz küçük bir mola vereyim. Malum buyaşta prostatlar mızıkçılık ediyor.Hasan o sabah kiralamışoldukları Renault Laguna'yı derhal yolcu çıkış kapısına getirdi.

235

Page 236: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Aleko Levent Movenpick otelinde önceden yer ayırtmıştı.Kıyafet değiştirip saat üçte Beyoğlu evlendirme dairesindekinikah törenine yetişmek istiyordu. Kırk dakikada alınan kırkkilometrelik yol boyunca Ertuğrul mümkün olan bütünaçıklıkla maksadını anlattı. Evraklar gösterdi. John Wilderismini Ali için kötü niyetler besleyen şahıs olarak zikretti.Aleko da aynı şekilde karşılık verip olayları kendi bildiğiaçıdan anlattı. John Wilder'i tabii ki tanıyordu. "Aptal herifintekidir, ondan bir zarar gelmez, asıl tehlikeli olan babasıemekli General DEREK'tir. Ancak Aliki'nin babası ve babasınınbazı arkadaşları, nedense bu emekli adama çok hürmetederler. Aleko da asker kökenliydi. Benzer karakter özelliklerine veyüksek etik değerlere sahip bu iki adam, çok çabuk anlaştılarve bir güven ortamı tesis ettiler. Öğle yemeğini otelde üç kişiberaber yediler. Başçavuş da biraz daha yavaş olmaklaberaber Aleko'ya ısındı.

Aleko gelin hanım için bir hediye almak istiyordu. Hasanonları Levent Melodi pasajındaki hemşerisi olan kuyumcuyagötürdü. Adetler aşağı yukarı aynıydı. Aleko bir kolye, bilezikve küpelerden oluşan güzel bir takım seçti. Ertuğrul de bu arada zaten Aleko tarafından törene davetedilmiş olduğundan, müsaade isteyip, Trabzon işi bir telkaribilezik aldı.

Beşiktaş üzerinden Taksim'e çıkıp arabayı AKM yanındakiotoparka bıraktılar. İstiklal caddesini yürüyerek geçecek kadarvakitleri kalmıştı. Nikah törenine tam zamanında yetiştiler.İstanbul'un İstanbul olduğu günleri hatırlatan nezih bir nikahtöreni idi.

Nikahtan sonra tüneldeki Lale plakçısından kitap, CD veDVD’ler satın alıp tekrar Taksim'e doğru yürüdüler. İncipastanesindeki çilek ve antepfıstığı dondurmalı profiterolleride bittabi ihmal etmediler.

*************************

236

Page 237: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ertesi gün adaya beraber uçup, oradaki işleri biraz çekipçevirerek bir düzene koyma kararını çoktan vermişlerdi.Movenpick'te ayrılan oda sayısını üçe çıkarıp akşam içinplanladıkları Tarabya'da taverna sefasına kadar istirahataçekildiler.

*************************

Yeni gelenlerin içinde hepimizin tanıdığı yegane kişi sadeceAleko’dan ibaretti. Hasan’ın hem Aliki ve hem de Ursula’yıBodrum’da görmüşlüğü vardı ama resmen tanıştırılmaları ilkdefa gerçekleşti. Ertuğrul Bey’i hepimizle tanıştırmak iseAleko’ya düştü. Kendisini gıyaben Ertuğrul Binbaşı olaraktanıdığımızı, fakat bu arada özel görevi itibarı ile Albayrütbesine terfi etmiş olduğunu biraz dolambaçlı yollardan izahetti. Hasan Başçavuş, daha erken bilgilendirilmediği için birazkırgındı ama Ali’yi sağ ve salim bulmaktan ötürü duyduğumutluluk ona her şeyi unutturdu.

Daha yakınımızda olan Aliki’nin yalısına girip, sekiz kişi,denize karşı olan ön balkonda toplandık. Ev sahibesi son ikigünün olaylarını çabucak özetledi. Babası’nın nerede ve nedurumda olduğunu bilmediğimiz konusuna gelince anidengözünden yaşlar boşaldı. Ertuğrul ve Aleko kendisini teskinedip, iyimserlik ve kararlıkları hakkında teminat verdiler.Ertuğrul Albay kendi görevini gerekçeleri ile izah etti.

Ali yeniden askere alınmış olmasına biraz şaşırdı, fakat bunungeçici bir güvenlik tedbiri olduğu konusunda herkeshemfikirdi. Ertuğrul Albay ise durumu şöyle izah etti: “BuTürk Genel Kurmay’ının verdiği bir mesajdır.” Kısaca “AliBinbaşı’yı hedef alan karşısında bizi bulur!” manasına gelir.

John Wilder’in ateşi bir miktar yükselmiş, kurşun yarasındabir iltihaplanma ihtimali ortaya çıkar gibiydi. Ertuğrul’i anidenkarşısında görünce, evvela havale geçirmekte olduğunu sandı.Ancak herhalde, Ali’nin sabahleyin söylediklerini hatırladı veacı bir gülümseme ile “Kusura bakma dostum, böyle olmasınıhiç istemezdim, elimde değildi!” dedi.

237

Page 238: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Ertuğrul bir şey söylemeden avucu ile yaralının ateşini kontroletti. Bağlarını çözdü. Siyah çantasından çıkardığı birantibiyotik kapsül ile bir ağrı kesici/ateş düşürücü tableti, sugetirtip, almasına yardım etti. Diğer yaralı ile de aynı şekildeilgilendi.

John Wilder’a emirleri tebliğ edip getirdiği evrakları gösterdi.Sonra “Bu bir emirdir!” diyerek Yorgo ve İsmail’in yerlerinibildirmesini talep etti. John, bu ikisinin babasına ait villanınkumsalında demirli olan teknede bir yerde olmalarıgerektiğini, fakat tam olarak hangi bölüm veya kamaradahapsedildiklerini ancak babası ve babasının iki yakın korumasıolan kişilerin bilebileceğini söyledi.

Bu korumalar, bizim iki arkadaşı, Esma’nın mekanındançıkışları esnasında, havalı tüfekle atılan uyuşturucu iğnelervasıtasıyla bayılttıktan sonra STEMS grubu –veya tarikatıdiyelim- kurallara aykırı davranışlarından ötürü sorgulanmaküzere General Wilder’e teslim etmişlermiş. STEMS’de adetböyleymiş.

Ertuğrul, John Wilder’i stratejik bilgiler almak maksadı ile birmüddet daha sorguladı. Sonra onu Hasan Başçavuş’ungözetimine bırakarak, geri kalan hepimizi durum muhakemesiyapmak üzere bir köşede topladı. Öncelikli olarak yaralılarhakkında bir işlem yapmak gerekiyordu.

John, Ertuğrul’in emir ve kumandasına girmiş olduğundangörev yerleri olan İncirlik Hava Üssüne götürülmeliydi. Alekoböyle bir görevi memnuniyetle kabul etti. Uçak zaten Yorgo’yaaitti ve ilave olarak ortada hem Aliki’nin hem de babasınınbüyük hatırı vardı.

Adaya en yakın askeri havaalanı İzmir yakınındaki Çiğli havaüssü idi ve zaten Aleko’nun uçağının menzili de ancak orayakadardı. Ertuğrul, çantasındaki uydu telefonu kullanarakİncirlik Hava Üssünden Şeref Paşa’yı aradı. Durumu raporetti. Paşa, hem çok şaşırıp, hem de hiç şaşırmadığını söyledi.Çok şaşırmıştı, çünkü böylesine çetrefil bir görevin, daha bir

238

Page 239: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

haftası dolmadan başarılacağına başta Amerikalı komutanolmak üzere hiç kimse inanmazdı ve hiç şaşırmamıştı, çünküErtuğrul Albay’dan zaten böylesine bir performansbeklenmeseydi, onu bir günde iki rütbe birden kim terfiettirirdi.

Ertuğrul, Aleko ve uçağı hakkındaki gerekli bütün bilgileriÇiğli hava üssüne iletti. Uçak karşılanıp ikmal ve bakımıyapılacak, yolcusu teslim alınınca derhal geri dönecekti. Bütünbu işlemler için toplam altı saat filan gerekiyordu. Ertuğrul,Hasan’a askeri inzibat yetkisi vererek John Wilder’i ona teslimetti. Son dakikada ateşi yükselmeye başlayan diğer yaralı datedavi görmek için John’la beraber gitmeye karar verdi. Uçak,öğle yemeğinden sonra hemen hareket etti. Geride kalanlarkabaca bir görev taksimi yaptık. Rüştü makineli tüfeğini peksevmişti. Üç Colt45’lik tabancanın ikisini Ursula ve Alikialdılar, sonuncusu da bana kaldı. Ertuğrul Albay “Bana bir şeykalmadı, artık beni de siz korursunuz.” diyerek üstün birtevazu örneği gösterdi.

John’un verdiği bilgilere güvenilirse, General’in tarafında şuanda üç koruma görevlisi, kendisi, gelini ve torunundan ibaretaltı kişi vardı. Yara almadan kaçan kovboy da bir şekildeonlara katılmış olsa bile, yine de aktif bir husumet gösterecek,yani bu tarafa taarruz edecek güçte değildiler. Aleko veHasan’ın dönüşünü beklerken savunmada kalacak ve o ikisidöndükten sonra İsmail ve Yorgo’yu kurtarmak için elimizdenne gelirse, teşebbüse geçecektik.

Tabii ki, şu veya bu şekil de General Wilder’in bir yerlerdenyardım getirtmesi tehlikesini de göz ardı etmemekgerekiyordu.

Amerikan Vahşi Batı filmlerinde süvariler hep son dakikadaortaya çıkar ve masum göçmenleri Kızılderili’lerin ellerindenkurtarırlar, ama şu an da Kızılderili rolünde olanlar herhaldebiz değil, General Wilder ve avenesi idi. Yardım da inşallahbizim için ulaşacaktı.

239

Page 240: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Nitekim saat 22.00’ye doğru Aleko ve Hasan sağ ve salim geridönünce içimiz daha da rahat etti. Unuttumsa söyleyeyim,Hostes Jennifer bu günlerde İngiltere’deki ailesinin yanında,senelik iznini kullanmaktaydı.

Kızlar ve Ali’nin emniyet tedbiri olarak aslında buralardakibaşka her yerden daha konforlu olan uçakta uyumalarınakarar verdik. Uçağı her an kalkışa hazır vaziyette tutacaklar.Geri kalan beş erkek birer saat nöbet tutarak sabahı getirdik.Hiçbir vukuat olmadı.

*************************

240

Page 241: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

8. GÜN CUMARTESİ 07.30 EGE DE BİR ADA

Kahvaltı için tekrar Aliki’nin arka balkonunda toplandık.Bölgeye her yönden görüş hakimiyeti olan bu balkon, stratejikbakımdan en uygun yerdi. Kahvaltı bittikten sonra ErtuğrulAlbay, John Wilder ve grubundan ganimet olarak elegeçirdiğimiz el telsizlerinden birini çalıştırarak “Şu ihtiyarGeneral’i bir arayalım bakalım, bu noktadan sonra ne yapmakniyetindedir!” dedi. Birkaç defa “Ben, Türk SilahlıKuvvetlerinden Albay Ertuğrul Korkut, General Wilder’iarıyorum!” diyerek cihazın mikrofonuna konuştu. Karşıtaraftan önce hiçbir cevap gelmedi. Fakat daha sonra Arapçabir takım laflar hoparlörü cızırtadınca hepimiz çok şaşırdık.Konuşan her kim ise, bazen Arapça, bazen çok kırık birİngilizce ile Binbaşı Wilder ile görüşmek istediğini ifadeetmeye çalışıyordu. Wilder’in kadrosunda İngilizce bilmeyenbir Arap’ın görevli olmasına hiç ihtimal vermedik. BizimRüştü, çocukken köyünde çok birçok günler Kuran kursunadevam etmiş olduğundan Arapça lafları bir miktar takipedebiliyordu. Biraz düşündükten sonra Rüştü’ye “Hadibakalım sen Binbaşı Wilder ol da, gidip bir bakalım, bu herifkimmiş, orada ne halt ediyormuş!” dedik. Aleko’nun bizdentarafa geçmiş olduğunu ihtiyaten henüz deşifre etmekistemiyorduk, bu bakımdan onu arkada bırakarak Rüştü, ben,Ertuğrul ve Hasan bir cipe atlayıp “Wilder Villası” tarafınadoğru yollandık.

Yolun yarısında bir gün evvel elimizden kaçan kovboy’arastladık. Kurumuş otlar üzerinde ayağı kayarak bir kayadanaşağıya yuvarlanmış, sağ kolunu kırmış ve sol diziniburkmuştu. Burkulan diz davul gibi şişmiş gözüküyordu. Rüştüherifi sırtlayıp, arka tarafta, destek vererek Hasan ile kendiarasına oturttu. Türkçe olarak “Ulan, seni de vursaymışımdaha karlı çıkarmışsın!” dedi, ama bayılmak üzere olan kovboyhiçbir şeyin farkında olamıyordu.

General’in villasına iki kilometre kala, park edilmiş olarak,İsmail’in geçen Perşembe günü çaldırdığımız cipine rastladık.Telsizden hala abuk sabuk Arapça, İngilizce karışımı laflargeliyordu. Az sonra Villa’yı görünce biraz canlanan kovboy

241

Page 242: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

sendeleye, sendeleye içeriye girdi ve girmesi ile içeridenbirkaç el silah sesi geldi. Sonra sesler kesildi. Birazbekledikten sonra Ertuğrul “Hello, Ben Türk Albay Ertuğrul,orada kim var?” diye birkaç defa İngilizce olarak içeriye doğruseslendi. İçerideki her kimse, cevap olarak “Hello, I amAmerican, my name is Robert!” diye bağırdı. Ertuğrul “Hello,Robert, be cool, oraya geliyoruz!” diyerek ilerlerken, beyaz birtişörtü teslim bayrağı olarak bir barbekü çatalına tutturmuşbaşka bir yaralı herif sendeleyerek dışarı çıktı. Öbür elindekiColt45’liği namlusundan tutup yere doğru çevirmiş, böylecekullanma niyetinde olmadığını belirtiyordu. Yine de hemenhamle edip elinden aldım. Daha fazla dayanamayıp yere çöktü.Su istedi.Bir koltuğa oturtup gerekli ilk yardımı yaptık. Solbaldırında önemli bir kurşun yarası vardı ama kan akışıdurmuştu. “Vurdum onu, yeğenim Bill’i vurdum!” diye inledi.

İçeriden başka bir ses gelmediğinden bu sefer ben tişört vebarbekü çatalından mamul teslim bayrağını uzatarak ihtiyatlailerledim. Biraz evvel yolda bulup hayır olsun diye burayagetirdiğimiz kolu kırık kovboy tam alnından vurulmuş, omuzve kafası duvara yaslanmış, yatıyordu. Fakirin birkaç gündürşansı hiç yerinde değildi. Her halde adı Bill olan buydu.Muhtemelen sallapati içeri girince zaten panik halinde olanRobert tarafından gayri ihtiyarı öbür tarafa postalanmıştı.

Etrafta başka hiç kimse gözükmüyordu. Epey bir bağırıpçağırarak, barışçı olarak geldiğimizi, konuşmak istediğimiziilan ettik ama hiç cevap veren çıkmadı. Bu sefer Robert’isorguya aldık.

General, kızı ve torunu bizi beklemekten yorulup yatmayagidince, bu üç koruma mangal yaparak biraz kafayı çekmişler.Sonra diğer ikisi Robert’i ilk nöbete bırakıp ayrı, ayrıodalarına çekilmişler.

Maalesef kendisi de nöbette uyukladığından yaklaşan ikibeyaz gölgeyi geç fark etmiş ve çatışma çıkmış. Biraz evvelsaklandığı pozisyonu terk etmeyip Colt45 sayesinde iyi birsavunmaya geçince, gün de ağarmakta olduğundan, beyazgölgeler –ki bunlar olsa, olsa Prenses Esma adaya getirdiği

242

Page 243: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

entari giymiş Bedevi şilahşörler olmalıdırlar- kendisini rahatbırakıp, General, kızı ve torununu rehin alarak ortadankaybolmuşlar. Muhtemelen tekneye gitmişler.

Etrafı araştırmaya devam edip koridorun sonundaki iki yatakodasında boyunları kurbanlık develer gibi kesilmiş diğer ikikorumayı bulduk. Neredeyse gövdelerinden tamamen kopmuşolan kafaları, muhtemelen hala uyumakta olduklarınısanıyorlardı.

Evi tamamen araştırıp, dikkate değer başka bir şeybulamayınca kumsala çıkıp dürbünle tekneye baktık.Güvertede beyaz entarili iki kişi duruyor ve bir tanesi birelinde telsiz diğer elinde dürbünle bizi izliyordu. Rüştü eliyletelsizi işaret edip konuşma talebinde bulundu. Arap ısrarla“Kaptan John Wilder’i istiyordu. Rüştü kafası kızıp “MevcutJohn Wilder, ya seydi en el John Wilder, vaki talep?” diyebağırdı. Uyduruk Arapça’yı biz bile anlamıştık, “John Wilderburada, John Wilder benim. Talebiniz nedir?” diyordu. Amaanlaşılan Libya’lı Bedevilerin Arapça’sı pek iyi değildi.Araplardan biri kabinden içeri girdi. Biraz sonra bir kadınıkolundan tutup, dışarı getirdi. Bu John Wilder’in karısı veyakızıydı. Uzaktan pek seçemedim. Telsizi ona verdiler.

Kadın konuşunca kendini John’un kızı Wendy olarak tanıttı.Durumlarını izah etti. Araplar kendilerini rehin almışlar vetekne ile Libya’ya gitmek istiyorlarmış. General dedesimuhtemelen kalp krizi geçirmiş ve baygın haldeymiş.

İki Bedevi, tekne kaptanlığından bihaber olduklarından,tekneyi normalde kullanan kişinin John Wilder olduğunuöğrenmişler ve kendisinin tekneye çıkıp onları Libya’yagötürmesini talep ediyorlarmış. Orada hepsi serbestkalacakmış. Aksi taktirde bütün rehinelerin boğazıkesilecekmiş.

Kıza, hemen Arap’lara Rüştü’yü “John Wilder!!” olaraktanıtmasını, onun bir tuvalete girip hemen geleceğini ve lastikbotun gönderilmesini gerektiğini söylemesini anlattık.

243

Page 244: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Arap’lara da “Ayva, Ayva, Mevcut John Wilder, Mafiş Müsellah,mecbur apdesthane, derhal müntazır!” diye tepinip el salladık.Sonra içeriye girdik.

Ertuğrul çantasından fındık büyüklüğünde çok ince kırılganplastikten bir kapsül ve iki adet leblebi büyüklüğündesüngerden mamul burun tıpası çıkardı. Tıpalar, biraz bol gelsede Laz’ın burnuna yerleştirildi. Ertuğrul “Bu kapsülü kapalıbir mekanda kırarsan içindeki sıvı derhal renksiz ve kokusuzbir gaz şeklinde buharlaşır ve etraftaki herkes hemen derinbir uykuya dalar. Burnundaki filtreler seni korur. Ağzındannefes alma. Gazın tesiri on-on beş dakikada geçer. O zamankadar herifleri halletmeye çalış!” dedi. Bir de yakasına rozetbüyüklüğünde bir telsiz vericisi taktı. Hemen kumsala döndük.Arap’lardan biri dıştan motorlu lastik bota binmiş geliyordu.Kuşağına bir hançer sokmuş, elinde ise bir İsrail yapımı Uzitabanca tutuyordu. Herhalde boğazını kestiği korumalarınbirinden gasp etmişti. Kumsala rampa eder etmez, Rüştükoşarak bota atladı, Arap derhal çark edip tekneye döndü.Teknenin karadan görünmeyen tarafına geçtiler.

Ertuğrul cebinden çok küçük bir telsiz cihazı çıkardı. Alıcınınvolüm ayarını sesin tekneden duyulamayacağına emin olacakkadar açtı. Ben de ona iyice yaklaşıp Rüştü’nünmikrofonundan gelmekte olan sesleri takip etmeye başladım.Tekneye çıkmışlardı. Bedeviler, Rüştü’nün üzerinde bağrış,çağrış bir telaşla silah araması yaptılar. Bizimki onlarısakinleştirmeye çalışıyordu. Anlaşılan iki Arap’ı aynı andaküçük ve kapalı bir alana çekmeye gayret ediyordu. Kaptanköşküne çıktılar. Sonra birden bire Bedevi'lerin sesi, sedasıkesildi. Bazı devrilme ve sürükleme seslerinden sonraRüştü’den beklediğimiz anons geldi.

-Arap’lar tamam, Uzi’yi kaptım.

Bu sefer o bağırıp çağırarak rehineleri aramaya başladı. Buarada Hasan, Ertuğrul den izin isteyip soyunarak, suya atladı.On dakika sonra o da tekneye hiç çıkmadan lastik botu alıpgeri döndü. Çok geçmeden dördümüz de teknedeydik. Rüştü,Bedevi’leri, etraftan kopardığı abajur vesaire kabloları ile

244

Page 245: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

sıkıca bağlamıştı. Uzi’yi daha genç olanın kafasına dayayıprehinelerin yerini sordu. Arap kuşağından bir anahtar çıkarıpverdi. Anahtarın üstündeki sekiz rakamı herhalde kameranınkapı numarasıydı.

Nitekim 8 numaradan John’un kızı Wendy çıktı. Sırayla 6 ve 7numaralarda annesi ve baygın vaziyetteki dedesini bulduk.Başka hiçbir kamara kilitli değildi ve Arapların kaldığı ikisidışında hepsi boştu. Ne kadınlar ne de Arap’ların İsmail veYorgo’nun nerede tutuldukları ve hatta gemide olupolmadıkları konusunda hiçbir fikirleri yoktu. General ise gayetsıhhatli görünmesine ve muntazam nefes almasına rağmenkomadaydı veya numara yapıyordu. Birazcık canını bileyakmamıza rağmen hiçbir tepki vermedi. Belki de John yalansöylemişti ve arkadaşlarımız bu teknede değildiler. Aklımızakötü düşünceler gelip biraz moral bozukluğu yaşadık.

Bu arada Rüştü biraz kulaklarını dikip, hepimize sus işaretiyaptı. Birimizin gidip dizel jeneratörü kapatmasını işaret etti.Sonra eline bir bardak alıp, kulağına dayayarak duvarlarıdinlemeye başladı. Sonra da bardağın dibi ile bir kapıya hafifdarbeler vurmaya başladı. Tık, Tık Tık, Tık Tık Tık, 5xTık,7xTık... ve tekrar. Carl Sagan’dan yürütme, asal sayılar dizisifikri. Sonradan beş, altı dakika kulağında bardak duvar duvardolaşmaya başladı. Bir noktada durup üç dakika kadarbekledi. Bir yangın dolabının hemen yanındaydı. Dolabın camkapağını açtı. İçinde rulo halinde büyük bir yangın hortumuduruyordu. Hortumu hafifçe itince arkada bir kapak, kapağınarkasında ise bir boşluk ortaya çıktı. İçeride Yorgo ve İsmailbir yandan da sevinç gösterileri içindedeydiler, bir yandan dabize sus işareti yapıyordu. Yanlarında uyandırmaktançekindikleri bir nöbetçi filan sanıp suspus olduk.

Sonra belleri hizasındaki geniş dolap kapağından, yavaş,yavaş ikisini de dışarıya çekip çıkardık. İkinci olarak çıkanİsmail hemen dolabın kapağını kapatıp derin bir “Oh!” çekti.Biraz nefeslendikten sonra durumu anlattılar. İçeriden bizimseslerimizi duymuşlardı, fakat kendilerinin bağırıp, gürültüyapma şansı yoktu. Zira gürültü ile harekete geçecek şekildeayarlanmış bir tuzak mekanizması, içeriye zehirli gaz

245

Page 246: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

püskürtmek üzere hazır bekliyordu. Rüştü’nün buradaolduğunu anladıkları zaman, yemek masasını parmakları ilehafifçe tıkırdatarak evvela asal sayılar dizisi ile dikkatiniçekmiş, sonra Mors alfabesi ile gerekli mesajları vererekyerlerini belli etmişlerdi. Yangın dolabının arkasında buzamandır hapis tutuldukları şeytanca tasarlanmış gizli birbölme vardı. Rüştü, tabii ki en önemli kurtarıcı melekleriolmuştu ama Hasan ile Ertuğrul’le de böylece tanışmaktan dasonsuz memnun ve müteşekkir oldular.

John’un karısı, General’in gelini Judy eğitimli bir hemşire imiş.Teknede revire benzer bir kamara vardı. General’i orayataşımamızı istedi. Koluna, içine bir iki cins ilaç zerk ettiğiserum şişesini takarak tedavi altına aldı. Villa’ya dönmeyip,teknede kalmak istiyordu. Zaten villanın her tarafı kanlaboyanmış ve cesetler ile doluydu, oturulacak bir hali yoktu.Wendy’de bittabi annesi ile kaldı.

Bedevi’leri de beraberimize alıp iki sefer yaparak kumsaladöndük. “Cesetler için yapabileceğimiz yegane şey hepsinikilere taşımak mıdır?” diye düşünürken ufukta biraz evvel terkettiğimiz teknenin tıpatıp eşi bir tekne göründü. AnlaşılanGeneral Wilder’in süvarileri sahneye çıkmak üzereydiler, Birazgeç kalmışlardı ama, yine de etrafta onların hesabına düşenepey bir hizmet vardı. Üç ceset (Bill artı iki uykucu koruma, yada Goril), bir yaralı(Robert), bir hasta General. Esma veBilal’la ilgilenirler mi, bilemem ama yine de bu ikisini ihtivaeden derin dondurucunun adresini Robert’e tarif ettik. Artık,inşallah, bizim onlarla, onların da bizle bir işi kalmamıştı.

İki Bedevi’yi General’in süvarilerinin insafına terk etmekvicdansızlık olurdu. Serbest bıraksak da, ileride Aleko ve adasakinleri için büyük tehlike teşkil edeceklerdi. İkisinibellerinden ikişer metre arayla birbirine bağlayıp, bizi getirencipin önünde koşar adım, evvelce çaldıkları İsmail’in cipininyanına kadar götürdük. İsmail artık iyice toparlanmıştı. Kendicipine geçip Bedevi’leri arka bölüme bindirdi. Hasan’ı dayanına muhafız verdik.

246

Page 247: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Hep beraber İsmail’in villasına kadar gittik. Orada emniyetliolarak kilitlenebilecek bir şarap mahzeni varmış. Yanlarınabirkaç günlük yiyecek bırakıp ayrıldık. İsmail, “Aleko, onlar ileilgilenip, Yunan makamlarına teslim eder!” dedi.

Sonra hep beraber Yorgo ve Aliki’nin bölümüne doğru yolaçıktık. Yolda Esma ve Bilal’ın bilmecesini konuştuk. AcabaBilal, eşi Erika’nın intikamı almak için, onu ölüme göndermişolan Esma’yı öldürüp, intihar mı etmişti, yoksa bilinmedik birsebepten, şarap mahzenindeki iki bedevi, her ikisini deöldürmüştü. Bu bilmece de bizi artık pek ilgilendirmiyordu.

Bilal, son beş senedir neredeyse senede 365 gün günde 24saat Esma’nın yakın koruması olarak görevliydi. Görevine çokuygun vücut ve karakter yapısı ile hayat tecrübesine sahipti.Köklü bir ailenin tek erkek evladı olarak iyi eğitim görmüş,önemli görevlerde bulunmuştu.

Ancak bu gün çok mutsuzdu. Dört gün önce, otuz saniyelik birtereddüdü yüzünden çok sevdiği karısını Azrail’in elindenkurtaramamış ve iki gün önceki cenaze töreninden beri aldığıbütün uyuşturuculara rağmen bir nebze bile teskinolamamıştı. Aslında o an yapabileceği fazla bir şey olmadığınıda biliyor, fakat kabul edemiyordu. Erika, öylesine ani birkararla uçağı kaçırmakla kendi kaderine zaten razı olmuştu.

Ancak son otuz saniye içinde ölüm fermanını veren yine deEsma olmuştu. Bilal o nokta da Esma’ya ancak onu öldürerekmani olabilirdi. O zaman da Erika’ya geri dönüp uçağı teslimetmesini söyler, sonra da onu Türkiye’den kaçırmanın biryolunu bulurdum diye düşünüyordu.

Fakat Esma, Türk ve Yunan F16’larının elinden kurtarılıp,Libya’ya kadar getirilebilme şansı olmayan bu uçağı, dahadoğrusu sadece motorunu Erika’nın hayatı pahasına yine deistemişti. Bilal’ı daha da çıldırtan husus Esma’nın bu ölümdenadeta memnun olmuş görünmesiydi. Hemen o akşam bile Bilalile yatmak istemişti, karısının katili.

247

Page 248: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Aslında bu Esma’ya göre çok olağan dışı bir talep değil, bilakisBilal’ın görevleri arasındaydı. Korumasının çocuk yapmayeteğeninin olmadığını çoktan keşfetmiş ve bu özelliğini onumekanik bir tatmin aracı olarak kullanmak için elverişli birfırsat olarak görmüştü. Kısırlık kusurunun Erika’nın üstündekalmış olmasına da aldırış etmemiş, Bilal’ın konuyu açıkederek Erika’yı temize çıkarmasını yasaklamıştı. KısacasıEsma, korumasının elinde ölümü çoktan hak etmişti. Ancak,yüzlerce kişilik bir klanın lideri olan Esma’yı öldürecek kişinin-her kim olursa olsun- kendi kefen ve tabutunu da hazırlatmışolacağını çok iyi biliyordu, fakat artık hiç aldırış etmiyordu.

Köşkte sadece dört kişiydiler. Müştemilat kısmında kalanOmar ve Basri isimli ikinci derece koruma ve hizmetlilergünlük işlerini bitirip kendi odalarına çekildiler. Esma, bitişikodadaki Bilal’ı yanına çağırdı. Uçak motorunun beklediği gibiçıkamamış olması yüzünden hala çok sinirliydi. Durmaksızınbir bahane bulup Bilal’ı azarlıyordu. Bu sefer de uçaktakihostes kıza takmıştı. Kızın pilotla nişanlı olduğunu bildiğihalde Bilal’ı kızla flört etmekle suçluyordu. Bu yüzden kızı daazarlamış, Fakat İngiliz pilot bu kadarına tahammül edemediğiiçin onları indirir indirmez çekip gitmişti. Esma, şimdiBilal’dan pilot ve hostes kızı nasıl cezalandıracağınısoruyordu. Bilal’ın tahammül sınırı aşıldı. Tabancasını çekip ateş etti. Esma külçe gibi koltuğa yığıldı. Bilal, tereddütetmeden odasına döndü. Yatağına uzandı. İkinci kurşunu dakendi kafası için harcadı.

Omar ve Basri silah seslerini duyup yetiştiklerinde çokkorktular. Olan biteni anlayabilecek kadar dikkatli ve akıllıolmayan bu basit silahşorlar, orada üçüncü şahıslarınmevcudiyetinden şüphelenip hemen kaçıp saklanacak bir yeraramaya başladılar. Birkaç saat en dipteki odada mevzi alıpbeklediler.

Bu arada, gelip, cesetleri bulan Yorgo’yu kapı aralığındanizlemekteydiler. Şaşırmış görüntüsünden ve davranışbiçiminden onun cinayetleri işleyen kişi olmadığına kararverdiler. Banyo’da yüzünü yıkarken sessizce arkasındanyaklaşıp, kafasına tavan arasında buldukları bir lobut ile

248

Page 249: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

vurdular. İnsanlara arkadan sessizce yaklaşmak en iyibildikleri şeydi. Sonra Yorgo’yu sıkıca bir sandalyeye bağlayıpbeklediler. Maksatları, herhalde, onu rehin alıp, gereğindeiçinde bulundukları ve ne olduğunu bir türlü anlayamadıklarıbu durumdan sağ salim çıkabilmek üzere bir koz olarakkullanmaktı. Garajdaki iki cipin anahtarlarını Bilal ilkgeldiğinde yatağının üstüne fırlatıp, atmıştı. Dolayısıyla şuanda cesedin altında olan bu iki anahtarı bulamadılar veneticede olay yerinden kaçabilmek için bu araçlarıkullanabilme imkanları olamadı.

Saatler sonra Rüştü ve Çetin olay yerine geldiklerinde Omarve Basri evin arkasındaki bağdan üzüm yemekle meşguldüler.Araç sesini duyar duymaz saklandılar. Yeni gelenlerin anahtarıüstünde bıraktıkları cipi, iki kişi içeride meşgulken adetaiçgüdüsel olarak, alıp olay yerinden kaçtılar. Cipin deposudoluydu. Mümkün olduğu kadar dikkat çekmeksizin adanıngidebildikleri yerlerini dolaşmaya başladılar. Perşembegecesini araziye bakan tepe üzerinde General Wilder’in kendivillasına dönüşünü ve orada ki genel yaşamı izleyerekgeçirdiler.

Adadan kaçabilmeleri için yegane olanağın bu tekneyi vekaptanını ele geçirmek olduğuna karar verdiler.Cuma akşamüstü yiyecek almak için Esma’nın köşkünü tekrar ziyaretettiklerinde Yorgo ve İsmail’in havalı tüfeklerle uyuşturularakgötürülmelerine uzaktan şahit oldular.

Ancak kendileri geride kalıp yiyecek aramaya devamettiklerinden bu ikisinin neticede nereye götürüldüğünü tespitedemediler. Karanlık bastığı zaman tepedeki izlemepozisyonlarına geri döndüklerinde Binbaşı ve iki kovboyunvillada olmadığını ve diğer üç korumanın mangal ve içki alemiyaparken savunma yetenekleri zayıflattıklarını tespit ettiler.Yaşlı şişman adam ve beraberindeki iki kadını rehin alıp,tekneye kaçırmaları için aramakta oldukları fırsat bu idi.

*************************

249

Page 250: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

Mövenpick’in resepsiyoncusundan sanki Nişantaş’da bir alış-verişten dönüyorlarmış edasıyla oda anahtarlarını istediler.Sadece kat temizlik görevlisi kadın bir gece evvel oteldeyatmış olmadıklarının farkındaydı.

***************************

Ursula ile Rüştü’nün de keyfi yerindeydi. Bol şampanyatüketip kısa bir hasretten sonraki vuslatlarını kutluyorlardı.Bu durum İsmail’de epey bir küskünlük görüntüsü yaratıyorgibiydi, erkenden odasına çekildi.

Yemekten sonra Ali ve Aliki’de tekrar kumsala indiler.Ortalıkta sadece Yorgo ile ben kaldık. Her türlü dünyakonjüktürünü beraberce gözden geçirdik ama bir yandan dadünürlük provası yapar gibiydik.

Benim için esas sürpriz ertesi gün öğle yemeğine doğru ortayaçıktı. Aleko İstanbul dönüşünde iki yolcu bulmuştu. Ali “Hepberaber uçağı karşılamaya gidelim!” diye ısrar ettiğinde bileuyanmamıştım ama uçaktan çok şık kıyafetler içinde Tılsım veSevinç indiler. Her şey bir tören hazırlığı içinde görünüyordu.

İsmail yeni gelenleri duyunca tekrar ortaya çıktı. Neşesibirazcık yerine gelmişti. Aliki ve Tılsım’a birer anahtar uzattı.Aliki’nin Ferrari’si İzmir’de Hilton otelinin kapalı parkalanında imiş. “Orada sürekli rezervasyonum var, ne kadarbeklerse, beklesin sorun yapmazlar!” dedi. İsmail’in avukatıarabanın Türkiye’ye ithal işlemlerini gerektiği şekil deyaptırmışmış. Tılsım’ın anahtarı halen Bodrum’daki kampustaduran Lamborghini’ye aitti. Tabii ki herhangi bir arızası yoktuve onun ithal işlemleri de yolundaydı. Sonra artık çalışmaktaolan uydu telefonundan kendisi için başka bir uçak ısmarlayıpısrarlara rağmen herkese iyi geceler dileyerek kendimekanına döndü.

*************************

250

Page 251: SONATA314 - olcer.mobiIsrail Filarmoni Orkestrası Şefi Virtiyöz Pianist Michael Barenboim İtalyan Virtiyöz Piyanist Rianna Roberta Pekinel Kardeşler Gülsin Onay Bu seneki yarışma

BİRKAÇ SENE SONRA

Birbirine çok benzeyen iki Ferrari ile yine ikiz gibi görünen ikiLamborghini’nin, model yılları biraz eskimiş olsa da parlaklıkve ihtişamlarından hiçbir kayıp gözükmüyordu. Bütün kadro,Aliki ile Ali’nin ve Ursula ile Rüştü’nün beşinci evlenmeyıldönümleri dolayısıyla yine Bodrum’da toplanmıştı. AliKonya’dan getirilmiş olan arabayı düğün hediyesi olarakUrsula’ya hediye etmişti. Yani, tesadüfen arka arkaya parkedilmiş bu dört arabanın dört sahibi de birbirinden güzel dörtbayandı. Bütün bu arabaların motorları, sene başında, birerhafta arayla imal edilmiş olan yeni tip motorlar iledeğiştirilmişti. Doktor mühendis Tılsım Hanım ile meslektaşıve nişanlısı Tuncer Bey’in keşfettikleri biyokimyasalseramikler sayesinden motorların birim maliyeti üç yüz bindoların altına düşürülmüş bulunuyordu.

Kumsalda güneşlenip, sohbet etmekte olan bayanların yanınayeni arkadaşı ve opera dünyasının son keşfi Macar koloratür-soprano Eva Gabor’u tanıştırmak için getiren İsmail “Ne kadarpahalı arabalarınız var, küçük hanımlar!” şakalaşınca dördübir ağızdan “Ne yapalım, benzin alabilecek kadarharçlıklarımız yok!” diye cevap verdiler.

*** BİTTİ ***

251