Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları · Günümüzde, eğitimde...
Transcript of Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları · Günümüzde, eğitimde...
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi
Kurucusu: Prof.Dr. Yunus KOÇ
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adına Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Yunus KOÇ
Editörler Nazmiye TOPÇU TECELLİ, Meltem EKTİ
İngilizce Editör Evgenia KERMELİ ÜNAL
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi ISSN: 2148-1970
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü himayesinde yılda iki kez (Kış ve Yaz) yayımlanan hakemli, yerel ve süreli bir dergidir.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi’nde yayımlanan yazılarda ifade edilen görüşlerin sorumluluğu yazarlarına aittir. Yazılar, iki alan uzmanının yayımlanabilir onayından sonra Yayın Kurulunun son kararı ile yayımlanır. Gönderilen yazılar yayımlansın veya yayımlanmasın iade edilmez.
Kapak Tasarımı Yunus KOÇ
Teknik Editör Çiğdem KARACAOĞLAN
İdare Yeri Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 06532 Beytepe / ANKARA
Tel: +90 (312) 297 71 82 - 297 67 71 / Belgeç: +90 (312) 297 71 71 E-posta: [email protected] / [email protected]
Basımcı
Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Basımevi 06100, Sıhhiye / ANKARA Tel: +90 (312) 310 97 90
Basım Tarihi
Yayın Kurulu
Prof.Dr. Ayten GENÇ, Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Yabancı Diller Eğitimi Bölümü, Alman Dili Eğitimi Anabilim Dalı.
Prof.Dr. Evgenia KERMELİ ÜNAL Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü. Prof.Dr. Yunus KOÇ, Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Prof.Dr. Arif SARIÇOBAN, Selçuk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü.
Doç.Dr. Sema ASLAN DEMİR, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü.
Doç.Dr. Mustafa DURMUŞ, Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Doç.Dr. Meltem EKTİ Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü.
Doç.Dr. Bülent GÜL, Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Doç.Dr. Nazmiye TOPÇU TECELLİ, Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Dr.Öğr.Üyesi Mikail CENGİZ, Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Öğr.Gör.Dr. Fatma TÜRKYILMAZ, Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Temel Eğitim Bölümü.
Öğr.Gör. Aydan ERYİĞİT, Hacettepe Üniversitesi Türkçe Öğretim Merkezi (HÜTÖMER).
Dr. Tevfik Orçun ÖZGÜN, Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Dr. Gülhan YAMAN KAHVECİ, Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Arş.Gör. Meral KOÇAK, Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Danışma Kurulu
AKAR, Doç.Dr. Didar (Boğaziçi Ü.)
AKAY AHMED, Prof.Dr. Asuman (Marmara Ü.)
AKIŞ, Dr.Öğr.Üyesi İbrahim (İstanbul Ü.)
AKŞEHİRLİ, Doç.Dr. Soner (Ege Ü.)
AKTAŞ, Prof.Dr. Tahsin (Nevşehir Ü.)
AKYOL, Prof.Dr. Hayati (Gazi Ü.)
ALYILMAZ, Prof.Dr. Cengiz (Atatürk Ü.)
ARIOĞUL, Dr.Öğr.Üyesi Sibel (Indiana Ü.)
ASLAN, Prof.Dr. Canan (Ankara Ü.)
ASLAN DEMİR, Doç.Dr. Sema (Hacettepe Ü.)
ATABEY, Dr.Öğr.Üyesi İbrahim (Ankara H.B.V. Ü.)
BALÇIKANLI, Prof.Dr. Cem (Gazi Ü.)
BARIN, Dr.Öğr.Üyesi Erol (Gazi Ü.)
BAŞTÜRK, Prof.Dr. Mehmet (Balıkesir Ü.)
BAYYURT, Prof.Dr. Yasemin (Boğaziçi Ü.)
BECKETT, Doç.Dr. Gülbahar H. (Cincinnati Ü.)
BENZER, Doç.Dr. Ahmet, (Marmara Ü.)
BEYRELİ, Doç.Dr. Latif (Marmara Ü.)
BÖREKÇİ, Prof.Dr. Muhsine (Atatürk Ü.)
ÇAKIR, Prof.Dr. Abdülvahit (Gazi Ü.)
DEDEOGLU, Doç.Dr. Hakan (Hacettepe Ü.)
DEMİR, Doç.Dr. Ahmet (Başkent Ü.)
DEMİR, Prof.Dr. Nurettin (Hacettepe Ü.)
DEMİRCİ, Doç.Dr. Kerim (Pamukkale Ü.)
DEMİREZEN, Prof.Dr. Mehmet (Hacettepe Ü.)
DEMİRKAN, Prof.Dr. Murat (Marmara Ü.)
DİLİDÜZGÜN, Prof.Dr. Selahattin (İstanbul Ü.)
DİLİDÜZGÜN, Doç.Dr. Şükran (İstanbul Ü.)
EKTİ, Doç.Dr. Meltem (Hacettepe Ü.)
ERDAĞI DOĞUER, Dr.Öğr.Üyesi Binnur (Hacettepe Ü.)
ERDEM, Doç.Dr. Mevlüt (Hacettepe Ü.)
ERYİĞİT, Öğr.Gör. Aydan (Hacettepe Ü.)
GENÇ, Prof.Dr. Ayten (Hacettepe Ü.)
GÜLTEKİN, Doç.Dr. İbrahim (Kırıkkale Ü.)
GÜNAY, Prof.Dr. V. Doğan (Dokuz Eylül Ü.)
GÜREL, Prof.Dr. Ayşe (Boğaziçi Ü.)
HATİPOĞLU, Doç.Dr. Çiler (Orta Doğu Teknik Ü.)
HAZNEDAR, Prof.Dr. Belma (Boğaziçi Ü.)
KARABABA, Doç.Dr. Canan (Ankara Ü.)
KARATAY, Doç.Dr. Halit (Abant İzzet Baysal Ü.)
KAVRUK, Prof.Dr. Hasan (İnönü Ü.)
KERİMOĞLU, Prof.Dr. Caner (Dokuz Eylül Ü.)
KIRAN, Prof.Dr. Zeynel (Hacettepe Ü.)
KIRKKILIÇ, Prof.Dr. H. Ahmet (Atatürk Ü.)
KÖKSAL, Prof.Dr. Dinçay (Çanakkale 18 Mart Ü.)
KURT, Prof.Dr. Mustafa (Gazi Ü.)
KÜÇÜK, Doç.Dr. Salim (Ordu Ü.)
MERT, Prof.Dr. Osman (Atatürk Ü.)
METE, Doç.Dr. Filiz (Hacettepe Ü.)
NURLU, Prof.Dr. Muammer (Gazi Ü.)
ÖZKAN, Prof.Dr. İsa (Ankara H.B.V. Ü.)
ÖZKUL, Prof.Dr. Senem (Augsburg Ü.)
ÖZMEN, Prof.Dr. Kemal Sinan (Gazi Ü.)
ÖZSOY, Prof.Dr. Sumru (Boğaziçi Ü.)
SALLABAŞ, Doç.Dr. Eyüp (Yıldız Teknik Ü.)
SARIÇAM, Dr. Cengiz (Hacettepe Ü.)
SARIÇOBAN, Prof.Dr. Arif (Hacettepe Ü.)
SAUNER-LEROY, Doç.Dr. Marie H. (Aix-en-Provence Ü.)
SEVER, Prof.Dr. Sedat (Ankara Ü.)
SILAY, Prof.Dr. Kemal (Indiana Ü.)
ŞAHİN, Dr.Öğr.Üyesi Sedat (Hacettepe Ü.)
TAYLAN, Prof.Dr. Eser Erguvanlı (Boğaziçi Ü.)
TEMİZYÜREK, Prof.Dr. Fahri (Gazi Ü.)
TEMUR, Prof.Dr. Nezir (Gazi Ü.)
TOKER, Prof.Dr. Şevket (Ege Ü.)
TOPÇU TECELLİ, Doç.Dr. Nazmiye (Hacettepe Ü.)
TÜRKYILMAZ, Öğr.Gör.Dr. Fatma (Hacettepe Ü.)
UNAN, Prof.Dr. Fahri (Manas Ü.)
ÜLNER, Doç.Dr. Nihat (Hacettepe Ü.)
ÜZÜM, Dr.Öğr.Üyesi Melike (Başkent Ü.)
YAYLI, Prof.Dr. Derya (Pamukkale Ü.)
YAZICI, Prof.Dr. Nermin (Hacettepe Ü.)
YILMAZ, Prof.Dr. Emine (Hacettepe Ü.)
YÜCEL, Doç.Dr. Sefa (Gazi Ü.)
ZENGİN, Doç.Dr. Erkan (Hacettepe Ü.)
Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi
Yıl: 6, Sayı: 5, Kış 2019
İÇİNDEKİLER
Ahmet Hakan Ayaz Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Formatif Bir Test Olarak “Kahoot!” Uygulaması Using the “Kahoot!” Application as a Formative Test in Teaching Turkish as Foreign Language ....................................................................................................................................... 7
Gonca Kırbaş Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Ürdünlülerin Yazılı Anlatımlarının Ses Bilgisi Bakımından İncelenmesi An Evaluation of Phonetics in the Spelling of Jordanians Studying Turkish as a Foreign Language ..................................................................................................................................... 29
Fatma Balkan Der Einsatz Von Neuen Medien im Fremdsprachenunterricht im Rahmen Neues Lernen Yabancı Dil Derslerinde Yeni Öğrenim Yöntemleri Kapsamında Bilişim Teknolojilerinin Kullanımı The Use of New Media in Foreign Language Teaching in the Framework of New Learning ..... 49
Burak Fatih Ünlü Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sanal Gerçekliğin Amaç Odaklı Dil Öğretimine Etkisi The Impact of Virtual Reality Technology Usage to Teaching Turkish as a Foreign Language ..................................................................................................................................... 57
Gül Deniz Demirel Aydemir Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Çeşitli Dilbilim Alanlarından Hareketle İletişimsel Yaklaşım Doğrultusunda Sınav Hazırlanması Developing Tests Drawing on Various Fields of Linguistics in Parallelism with CLT in Teaching Turkish as a Foreign Language .................................................................................... 77
Elif Sayar Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenme Nedenlerine Yönelik Bir İhtiyaç Analizi: Cibuti Örneği A Needs Analysis on the Reasons of Learning Turkish as a Foreign Language: The Case of Djibouti ................................................................................................................... 95
Yayın İlkeleri ............................................................................................................................. 109 Editorial Principles .................................................................................................................... 113
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi, 2019 Kış (5), 7-27
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE FORMATİF
BİR TEST OLARAK “KAHOOT!” UYGULAMASI
Ahmet Hakan AYAZ
Öz: Günümüzde yabancı dil öğretiminde ölçme ve değerlendirme amacıyla
çoğunlukla geleneksel araçlar kullanılmaktadır. Teknolojinin gelişimiyle beraber
eğitimde ölçme ve değerlendirme sürecinde çevrimiçi uygulamaların
kullanılması da kaçınılmaz bir hâl almıştır. Bu sebeple ilgili çalışmada; öncelikle
ölçme ve değerlendirme türlerinden, daha sonra bir değerlendirme türü olan
formatif değerlendirmeden söz edilmiştir. Bu bağlamda çevrimiçi bir uygulama
olan Kahoot!’tan ve Kahoot!’un yabancı dil öğretiminde özellikle A1 ve A2
düzeyindeki öğreniciler için formatif bir test olarak nasıl kullanılabileceğinden
bahsedilmiştir. Ayrıca Kahoot!’un ölçme ve değerlendirme sürecinde öğreniciler
için nasıl motivasyon sağladığına ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Çalışma sürecinde tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın konusu ile ilgili
yeterli düzeyde yerli kaynak bulunamadığından yurt dışındaki çalışmalardan
yararlanılmıştır.
Anahtar kelimeler: Formatif değerlendirme, formatif test, Kahoot!, yabancı dil
öğretimi, motivasyon.
Using the “Kahoot!” Application as a Formative Test in Teaching Turkish
as Foreign Language
Abstract: Today traditional tools are mostly used to measure and assess the
teaching of foreign languages. However the development of technology makes
unavoidable the usage of online assessment in the measuring and assessing
process in education. Thus, this study firstly discusses types of measuring and
assessment and then analyses the formative assessment as an assessment type. In
this context, we discussed the online application: “Kahoot!” and how it can be
used as a formative test for A1 and A2 levels learners in teaching foreign
languages. Moreover we evaluated the application provided motivation for the
learners in the measuring and assessment process. Utilising the scanning method
in the study process, the research made use of foreign studies due to the absebce
of domestic related research.
Keywords: Formative assessment, formative test, Kahoot!, teaching foreign
language, motivation.
Makalenin Geliş ve Kabul Tarihleri: 12.02.2019-13.05.2019 Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yabancı Dil Olarak Türkçe
Öğretimi yüksek lisans programı öğrencisi, Ankara, Türkiye.
[email protected], ORCID: 0000-0002-2575-9967.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 8
Giriş
“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” demiştir Herakleitos. Bu özdeyişten
hareketle hayatımızda var olan hemen her şey değişmeye açıktır, diyebiliriz. Bu
bağlamda, son yıllarda hayatımızın içinde çokça yer kaplayan teknolojinin de
her geçen gün geliştiği herkesçe kabul edilmektedir. Yapılan araştırmalara göre
teknoloji, özellikle son yıllarda, sosyal hayatımız içinde pek çok alanda (sağlık,
iletişim, eğitim vb.) etkili olmuştur ve halen de olmaya devam etmektedir.
Teknolojinin etkilediği bu alanlardan birisinin de dil öğretimi olduğu
söylenebilmektedir.
Son yıllarda dil öğretiminde geleneksel ölçme ve değerlendirme araçları dışında
internet tabanlı uygulamaların da ölçme ve değerlendirme sürecinde kullanıldığı
bilinmektedir. Bu uygulamaların kullanımının gün geçtikçe arttığı, yapılan
bilimsel çalışmalarla kanıtlanabilmektedir. Her ne kadar bu uygulamaların
ölçme ve değerlendirme amacıyla kullanıldığı bilinse de gerek ana dili
öğretiminde gerekse de yabancı dil öğretiminde geleneksel ölçme araçlarının
(çoktan seçmeli, doğru-yanlış, eşleştirme, açık uçlu, sözlü sınav vb.) çoğunlukla
klasik yöntemlerle uygulandığı bilinmektedir. Bununla beraber yabancı dil
öğretiminde ölçülmesi beklenen dört temel dil becerisinin (dinleme/izleme,
konuşma, okuma ve yazma) değerlendirilmesi bağlamında az önce sıralanan
araçların yetersiz kaldığı da söylenebilmektedir. Bu durumdan hareketle; dil
öğretiminde hâli hazırda kullanılmakta olan geleneksel ölçme ve değerlendirme
araçlarının çağın ihtiyaçları doğrultusunda internet tabanlı ortamlara aktarılması
ve dil öğretiminde ölçülmesi hedeflenen dört temel beceriyi ölçebilecek şekilde
yeniden düzenlenmesi gerekliliği gözlemlenmektedir.
Bu sebeple bu çalışmada; internet tabanlı bir uygulama olan Kahoot!
bağlamında, geleneksel ölçme ve değerlendirme araçlarının çağın ihtiyaçlarına
göre nasıl düzenlenebileceği, yabancı dil olarak Türkçe öğretimi kapsamında
(özellikle A1 ve A2 seviyeleri için) öğreticiler ve öğreniciler tarafından ölçme
ve değerlendirme aşamasında formatif değerlendirme amacıyla bu uygulamanın
nasıl kullanılabileceği gibi konular üzerinde durulacaktır.
Çalışmada öncelikle eğitimde ölçme ve değerlendirme araçlarından, daha sonra
ise ölçme ve değerlendirme türlerinden bahsedilecektir. Bunun sebebi,
çalışmada asıl üzerinde durulan formatif değerlendirmenin eğitimde ölçme ve
değerlendirme bağlamında açıklanması gerekliliğidir. Ölçme ve değerlendirme
türlerine değinildikten sonra bu türlerden biri olan formatif değerlendirme,
Kahoot! bağlamında incelenecektir. Bu bağlamda öncelikle formatif bir test türü
olarak Kahoot! tanıtılacak olup, daha sonra ise Kahoot!’un formatif
değerlendirme sürecinde öğreticiler ile A1 ve A2 seviyelerindeki öğreniciler
tarafından nasıl kullanılabileceğinden bahsedilecektir.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Formatif Bir Test Olarak
“Kahoot!” Uygulaması
9
Dil öğretimi yapılırken dört temel dil becerisinin eş zamanlı geliştirilmesinin
amaçlandığı bilinmektedir. Buna göre anlamaya dayalı (dinleme/izleme ve
okuma) ve anlatmaya dayalı (konuşma ve yazma) becerilerin dil bilgisiyle
beraber geliştirilmesi gerektiği ve değerlendirilmesinin de buna göre
yapılmasının uygun düştüğü savunulabilir. Bunun yanı sıra bu becerilerin her
birinin farklı bir çalışma alanı olduğu da kabul edilmektedir. Bu kanıya göre her
bir dil becerisinin farklı ölçeklerle ve ölçme araçlarıyla ölçülmesi gerektiği de
söylenebilir. Yapılan bu çalışmada da yabancı dil öğretimi kapsamında yabancı
dil olarak Türkçe öğretiminde bir anlama becerisi olan dinleme/izleme
becerisinin ve bunun yanında dil bilgisinin A1 ve A2 düzeylerinde bulunan
öğreniciler için formatif bir test olarak Kahoot! ile ölçülebilmesi ve
değerlendirilebilmesi ifade edilecektir. Bu amaçla öncelikle eğitimde ölçme ve
değerlendirme araçlarından bahsetmek yerinde olacaktır.
1. Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Araçları
Günümüzde, eğitimde ölçme ve değerlendirme sürecinde pek çok aracın
kullanıldığı bilinmektedir. Bu araçların da ayrıca kendi içinde geleneksel ölçme
ve değerlendirme araçları (çoktan seçmeli, doğru-yanlış, eşleştirme, açık uçlu,
sözlü sınav…) ve alternatif ölçme ve değerlendirme araçları (performans
değerlendirme, proje değerlendirme, portfolyo…) olarak sınıflandırıldığı
görülmektedir. Bununla beraber yapılan çalışmalar sonucunda internet tabanlı
bazı uygulamaların ölçme ve değerlendirme sürecinde bir araç olarak
kullanılabileceği kabul edilmektedir. Kahoot! uygulamasının formatif bir test
aracı olarak kullanılması nedeniyle eğitimde amaca yönelik değerlendirme
türlerinin yanında formatif test türüne yer vermenin yerinde olacağı
düşünülmektedir.
1.1. Eğitimde Amaca Yönelik Değerlendirme Türleri ve Formatif Test
Türü
Söz konusu ölçme araçlarının bugüne kadar en belirgin ölçütü öğretilecek olan
konunun niteliğidir. Yani konunun ne özellikte olduğu ve nasıl
değerlendirilmesi gerektiği göz önünde bulundurularak amaca yönelik olmak
üzere değerlendirme türlerinden biri kullanılabilir. Bugüne kadar bu konuyla
ilgili pek çok çalışma yapıldığı anlaşılmaktadır. Özellikle kurum içi yapılan
seviye tespit sınavlarında da bu durum görülmektedir. Günümüzde genel
bağlamda eğitimde amaca yönelik değerlendirme türlerinin kendi içinde üç
başlık içinde incelendiği bilinmektedir:
a. Tanıma ve Yerleştirmeye Yönelik Değerlendirme
Tanıma ve yerleştirmeye yönelik değerlendirme, eğitim sürecinin başında
öğreniciyi tanımaya ve onu uygun olan eğitim programına yerleştirmeyi
amaçlayan değerlendirme türüdür (Güler, 2014, s. 14). Yabancı dil olarak
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 10
Türkçe öğretimi kapsamında TÖMER’lerde Türkçe dersi almak isteyen
öğrenicilerin dil seviyesini ölçmek ve öğrenicinin hangi kura yerleştirilmesi
gerekliliği ile ilgili kararın verilmesini sağlamak amacıyla yapılan seviye
belirleme sınavları bu kapsamda değerlendirilebilir. Sonuç olarak yapılan bu
değerlendirme bir nevi dersin başında öğrenicinin hazır bulunuşluk düzeyini
belirlemek amacıyla yapılır (Semerci, 2011, s. 8).
Aynı zamanda ilgili değerlendirmede alınan sonucun sayısal anlamda herhangi
bir değeri yoktur. Çünkü bu değerlendirmedeki asıl amaç; öğrenciyi sayısal
anlamda değerlendirmek yerine, almış olduğu puana yönelik olarak yeterlilik
bakımından en doğru programa yönlendirilmesini sağlamaktır (Güler, 2014,
s. 14). Özellikle konuşma, dinleme, okuma ve yazma gibi becerilerin yanında
analiz etme, yorumlama gibi bilişsel becerileri ölçmek amacıyla da
kullanılabilmektedir.
b. Biçimlendirmeye ve Yetiştirmeye Yönelik Değerlendirme (Formatif
Değerlendirme)
Biçimlendirmeye ve yetiştirmeye yönelik değerlendirme, eğitim süreci devam
ederken öğrenicideki eksiklikleri ve varsa hataları belirleyip bunları
tamamlamak ve düzeltmek amacıyla belirli aralıklarla yapılan değerlendirme
türüdür (Güler, 2014, s. 14). Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi bağlamında,
öğrenicilerin her ünite veya her bölüm sonunda herhangi bir konu eksiği veya
bilgi ve beceri eksiği olup olmadığını ölçmek amacıyla bu tür değerlendirme
yapılabilmektedir. Bu değerlendirmede amaç, öğrenicilerde var olan çeşitli
eksikliklerin giderilmesini, öğrenicilerin eksikliklerinin farkına varmasını ve dil
öğretim sürecini bilişsel bir çerçevede devam etmesini sağlamak olarak
belirtilebilir (Güler, 2014, s. 14).
Formatif bir test olarak da yapılabilen bu değerlendirme; öğretimin çeşitli
basamaklarında öğrenicilerin hedeflenen; bilgi, beceri veya davranışları ne
düzeyde kazandıklarını belirlemek amacıyla yapılır (Semerci, 2011, s. 9).
Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi kapsamında değerlendirmek gerekirse bu
değerlendirme, öğrenicilerin almakta olduğu kurun öğrenmekte olduğu
ünitesindeki ya da temasındaki kazanımları (dil bilgisi, dinleme/izleme,
konuşma, okuma ve yazma alanlarındaki) ne düzeyde gerçekleştirdiğini ölçmek
ve öğrenicilerde herhangi bir yetersizlik olup olmadığını belirlemek amacıyla
yapılabilmektedir.
Bunun yanı sıra biçimlendirmeye yönelik değerlendirme, ünitelerde veya
temalarda yer alan kelime havuzundaki kelimelerin ne kadarının öğrenildiğini,
öğrenmede karşılaşılan zorlukların tespitini ve öğrenilemeyen konuların
nedenlerini bulmak amacıyla kullanılabilmektedir.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Formatif Bir Test Olarak
“Kahoot!” Uygulaması
11
Bu değerlendirme, hâli hazırda uygulanmakta olan programın ne derece etkili
olduğu yönünde uygulayıcılara önemli ölçüde geri bildirim sağlama özelliğini
de bünyesinde barındırmaktadır (Yaşar, 2010, s. 34). Bu bilgiden hareketle
biçimlendirmeye yönelik değerlendirme, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde
öğreticilerin sürecin gidişatını kontrol etmesi açısından kullanılabilecek bir
değerlendirme türüdür, denilebilir.
c. Sonuç Görmeye Yönelik Değerlendirme (Summatif Değerlendirme)
Eğitim sürecinin sonunda öğreniciye, tamamlanmış olan eğitimin sonucunda
hangi seviyede olduğunu bildiren yani öğrenicinin ulaştığı noktayı belirleyen
değerlendirme türüdür (Güler, 2014, s. 14). Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi
bağlamında açıklamak gerekirse bu tür değerlendirmeler; öğrenicinin içinde
bulunduğu kuru tamamladıktan sonra kura ne düzeyde hâkim olduğunu
belirlemek, kurun kazanımları çerçevesinde dört temel dil becerisinin
(dinleme/izleme, konuşma, okuma ve yazma) yeterliliğini ölçmek ve
öğrenicinin kur yeterliliğini belgelemesi amacıyla yapılan kur tamamlama
sınavları örnek gösterilebilir. Sürecin sonunda yapılan bu değerlendirmedeki
asıl amaç not vermektir. Çünkü artık eğitim süreci son bulmuştur ve öğrenicinin
içinde bulunduğu kuru toplamda kaç puan ile tamamladığını bilmesi gerekir. Bu
puan öğrenicinin bundan sonraki süreçte nasıl bir dil eğitimine devam etmesi
gerektiğini ya da kuru tekrar edip etmemesi gerektiğinin göstergesi
niteliğindedir (Güler, 2014, s. 14).
Her ne kadar ilgili kur tamamlama sınavlarında summatif testler tercih edilmiş
olsa da yapılan bu çalışmanın sınırlılıklarının belirlenmesi açısından formatif
testler kapsamında kalmak yerinde olacaktır.
Formatif testler, yukarıdaki bilgilerden hareketle öğrenicinin bir ünite sonunda
yahut bir tema sonunda hedef kazanımları hangi düzeyde gerçekleştirdiğini
ölçmek amacıyla kullanılan testler olarak tanımlanabilir. Bilindiği üzere bir
formatif test hazırlanırken sorulacak her bir soru bir kazanımı ölçecek şekilde
oluşturulmaktadır. Bunun sonucunda ölçülmesi istenen her bir kazanım sağlıklı
bir şekilde ölçülebilmektedir.
Geleneksel çoktan seçmeli testlerde herhangi bir kazanımı ölçmek amacıyla
yalnızca yazılı bir metin yahut basılı bir görsel verilebilmektedir. İlgili
çalışmanın konusunu oluşturan Kahoot!’ta ise bunların yanı sıra sorulara
“YouTube” aracılığıyla video ve ses de eklenebilmektedir. Böylece
öğrenicilerin dinleme/izleme becerilerinin ölçülebilmesinin de önü açılmaktadır.
Bu da internet tabanlı bir araç olan Kahoot!’un eğitimde ölçme ve
değerlendirme sürecinde formatif bir test olarak kullanılmasıyla bu sürece yeni
bir boyut kazandırdığını göstermektedir.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 12
2. Formatif Bir Test Türü: Kahoot!
Daha önceki başlıklarda belirtmiş olduğumuz üzere günümüzde eğitimde
geleneksel ölçme ve değerlendirme araçlarının kullanımının yanında,
teknolojinin gelişimiyle beraber bu araçların teknolojiye uygun olarak
düzenlenmeye başladığı, hatta bu araçların elektronik ortamda geliştirilmesinin
yolunun açıldığı yapılan bilimsel çalışmalarda gözlenebilmektedir.
Teknolojik bağlamda geleneksel ölçme araçlarından beslenen uygulamalardan
birisi de bu çalışmada formatif bir test türü olarak kullanılması düşünülen
“Kahoot!” tur. Kahoot!; genel bir tabirle, ilgi çekici bir öğrenim alanı sağlayan
internet tabanlı bir sınıf biçimlendirici değerlendirme aracıdır (Olatoye, 2015,
s. 15). Ancak bu işlerin dışında farklı değerlendirmeler yapmak amacıyla da
kullanılabilecek bir araçtır. Kendi internet sayfasındaki tanımlamaya göre
Kahoot!; mükemmel öğreticiler ve sınıftaki süper kahraman olan öğreniciler
için ücretsiz, oyun tabanlı öğrenmeyi sağlayan bir ortamdır (Kahoot!, 2018).
Daha kapsamlı olarak Kahoot!;“kullanıcıların; (genelde öğreticiler) ihtiyaçları
olduğu herhangi bir konuyu temel alarak testler oluşturup tasarlayabildiği,
soruların cevaplanma süresini ayarlayabildiği; sınırsız sayıda öğrenicinin
katılabildiği sosyal, eğlenceli ve oyuna benzer bir ortam” olarak tanımlanabilir
(Budiati, 2017, s. 180).
Kahoot!, bilgi yarışması biçiminde oluşturulan, öğrenicilerin bu bağlamda
sorulan soruları cevaplamasına olanak sağlayan bir internet sitesidir. Bu internet
sitesine önce öğretici tarafından giriş yapılır ve test oluşturulur. Testin tüm
ayrıntıları (sorular, seçenekler, süre vb.) gözden geçirilir. Sonraki aşamada sınıf
ortamındaki öğreniciler akıllı telefonlar veya tabletler aracılığıyla sitenin vermiş
olduğu altı haneli kodu girerek yarışma biçimindeki teste giriş yaparlar.
Sınıftaki tüm öğreniciler teste giriş yaptıktan sonra öğretici testi başlatır. Soru
sadece sınıftaki akıllı tahtada görünür. Seçenekler ise öğrenicilerin
telefonlarında ya da tabletlerinde görünür. Sorular öğreniciler tarafından tahtada
okunur ve cihazlardan cevaplanır. Testin sonunda en yüksek puanları alanlar
sırasıyla sonuç ekranında görünür (Özdemir, 2017).
Kahoot!’un yukarıda verilen tanımlarından hareketle; bu uygulamanın yabancı
dil olarak Türkçe öğretimi kapsamında özellikle A1 ve A2 düzeylerinde
Türkçeyi yeni öğrenen öğrenicilerin öğrendikleri dile karşı olan tutumlarını
olumlu yönde etkileyeceğini belirtmek gerekir. Bu bağlamda Türkçeyi yeni
öğrenen bu öğrenicileri yukarıdaki tanımda belirtilen; sosyal, eğlenceli ve oyuna
benzer bir ortam olan, yarışma biçimiyle yeni denilebilecek bir test anlayışı
getirdiği varsayılan ve formatif bir test olarak kullanılabilen Kahoot! ile
değerlendirmek ölçme ve değerlendirme sürecinde daha etkili olacaktır. Bu
bağlamda Kahoot!’un nasıl kullanılacağından söz etmek yerinde olacaktır.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Formatif Bir Test Olarak
“Kahoot!” Uygulaması
13
2.1. Kahoot! Uygulamasının Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi
Bağlamında Kullanımı
Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi bağlamında söz konusu uygulamanın
kullanımından birisi olan formatif test türünün oluşumu ve sağlıklı kullanımı,
öğreticinin bunu hazırlama aşamasındaki bilişsel adımlarıyla paralellik
taşımaktadır. Bu nedenle öncelikle öğreticinin uygulamayı işlevsel hâle
dönüştürmeyi bilmesi gerekmektedir. Söz konusu uygulamanın öğretici
tarafından kullanımına takip eden başlık altında yer verilmesi bu bağlamda
uygun olacaktır. Uygulamayla birlikte geleneksel yapıdaki bir ölçme aracının
nasıl internet tabanlı bir ortama aktarıldığı örneklendirilmeye çalışılacaktır.
2.1.1. Kahoot! Uygulamasının Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi
Bağlamında Öğretici Tarafından Kullanımı
Uygulamanın sağlıklı olabilmesi için sistem tarafından talep edilen aşamaların
ve veri girişlerinin doğru bir şekilde yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde
amaçlanan değerlendirmenin sonucu yanılgıya sebep olabilir.
Resim 1.1. Kahoot! Ana Sayfa (https://kahoot.com adresinden 22.12.2018 tarihinde
erişildi).
1. Aşama: Bu aşamada “www.kahoot.com” adresine giriş yapınız. Burada
Kahoot! uygulamasının ana sayfasını görebilirsiniz. Kahoot!’a üye olmak için
sayfanın sağ üst köşesinde yer alan “signup” kısmına giriş yapıp oradaki
adımları izlemeniz yeterli olacaktır. Daha sonra “log in” kısmından uygulamaya
giriş yapınız (bk. Resim 1.1). Bundan sonraki aşama görsel aşama yani test
oluşturma aşaması olacaktır.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 14
Resim 1.2. Test oluşturma (https://create.kahoot.it/?_ga=2.17817082.233815388.1545430195-
1134573930.1542316245 adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi).
2. Aşama: Bu aşamada sayfada yer alan “create” bölümüne giriş yaparak test
oluşturmaya başlayabilirsiniz (Resim 1.2). Üçüncü aşamaya geçerken öncelikle
amacınızı netleştirmeniz gerekir. Çünkü bu aşamada kullanacağınız amaca
yönelik test türü talep edilmektedir.
Resim 1.3. Test türü seçme (https://create.kahoot.it/l/ adresinden 22.12.2018 tarihinde
erişildi).
3. Aşama: Amaç odaklı belirlediğiniz test türünüzü bu aşamada seçiniz Kahoot!
uygulamasında yer alan test türleri birbirine benzer niteliktedir ancak bazı ayrım
noktaları vardır.
Kahoot! uygulamasında birden fazla test türü oluşturma imkanına sahipsiniz
(bk. Resim 1.3). İlgili çalışmada formatif bir test olarak ele alınan Kahoot!
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Formatif Bir Test Olarak
“Kahoot!” Uygulaması
15
uygulamasının “Quiz” türündeki testinin uygulaması esas alınmıştır. O açıdan
“Quiz” testi hakkında şu bilgileri vermek yerinde olacaktır: Çoktan seçmeli
olarak ve doğru cevabını işaretleyebildiğiniz bir test oluşturmak istiyorsanız bu
test türünü kullanabilirsiniz. Yani tek bir doğru cevabın geçerli olduğu testleri
oluştururken uygulamada yer alan “Quiz” adlı seçeneği tercih edebilirsiniz.
Örneğin hedef gruba kültürel odaklı genel bilgi verme sürecinde tercih edilen
bir soruda yer alan “Türkiye’nin başkenti neresidir?” ifadesinde, seçeneklere
dilediğiniz sıralamayla içinde “Ankara’nın” da geçtiği farklı iller
ekleyebilirsiniz. Ancak “Ankara” yazdığınız seçeneğin yanına tik işareti
koymayı unutmayınız. Çünkü sistem doğru cevabı “Ankara” olarak kabul
etmelidir. Bunun dışında soruya bir video yahut ses dosyası ekleyerek soruyu
dinleme/izleme becerisini ölçecek biçimde de düzenleyebilirsiniz. “Quiz” test
türünün dışında; “Jumble, Discussion ve Survey” gibi test türleri de
bulunmaktadır. “Jumble”; hedef kitlenin soruyu cevaplarken seçenekleri
sırasıyla sürükleyip doğru cevaba ulaşmasını beklediğiniz yani hedef kitlenin
testin seçeneklerini doğru bir sıraya koyup soruyu bu şekilde cevaplamalarını
istediğiniz testler için kullanılabilir. “Discussion”; kelime anlamı olarak
“tartışma” demektir. Bu test türünde herhangi bir tartışma konusuyla ilgili bir
soru veya konu yazıp daha sonra bu soru veya konuyla ilgili tartışılmasını
istediğiniz seçenekleri ekleyerek testi hazırlayabilirsiniz. “Survey”; kelime
anlamı olarak “anket” demektir. Kâğıt üzerindeki anketlerin internet ortamına
aktarılmış şekli olarak da tanımlanabilir. Bunu kullanarak hedef kitlenin
herhangi bir konuda ne düşündüğünü öğrenmek amacıyla bir test
oluşturabilirsiniz.
Bir sonraki aşama olan dördüncü aşamada uygulama sizden geleneksel ölçme
araçlarından farklı olarak bir görsel izlek ve aynı zamanda ortam talep
edeceğinden bunları önceden belirleyerek girişi gerçekleştirmeniz
istenilmektedir.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 16
Resim 1.4. Testin Ayrıntıları (https://create.kahoot.it/create#/new/quiz/description
adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi).
4. Aşama: Bu aşamada oluşturacağınız çoktan seçmeli testle ilgili ayrıntıları
(başlık, açıklama, hedef kitle, dil, ortam vb.) belirleyebilirsiniz (bk. Resim 1.4).
Bir sonraki bölümde testinizle ilgili sorular oluşturmanız beklenilecektir.
Resim 1.5. Sorular Oluşturma (https://create.kahoot.it/create#/new/quiz/overview
adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi).
5. Aşama: Bu aşamada seçtiğiniz konu ile ilgili sorular hazırlamaya artık
başlayabilirsiniz (bk. Resim 1.5). “Add question”a giriş yaparak sorularınızı
yazabilirsiniz. Bir sonraki aşamada aynı şekilde geleneksel ölçme araçlarından
farklı olarak bir soruyu altı farklı kategoriye ayırarak sisteme giriş talep
edildiğinden ve sayfanın süreç odaklı işlediğinden dolayı bu kategorilerin
cevaplarının daha önce hazırlanılması beklenilmektedir.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Formatif Bir Test Olarak
“Kahoot!” Uygulaması
17
Resim 1.6. Soruların özellikleri (https://create.kahoot.it/create#/new/quiz/question/1
adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi).
6. Aşama: Bu bölümde soracağınız soru ile ilgili; soru cümlesi, soruyu
cevaplama süresi, seçenekler, soruya eklemek istediğiniz görsel veya video
bölümlerini tamamlayarak ilk sorunuzu oluşturabilirsiniz (bk. Resim 1.6).
Birden fazla becerinin ölçülmesi isteği durumumda farklı sorular da aynı şekilde
sisteme yüklenebilir. 7.aşama asıl amacınıza ulaştıran son aşama olup testin
değerlendirme sonuçlarına sistem üzerinden erişilebildiğiniz aşamadır.
Resim 1.7. Değerlendirme Sonuçları -1 (https://create.kahoot.it/reports/my-reports
adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi).
7. Aşama: Testi tüm sınıfa uyguladıktan sonra ilgili testin detaylı bir sonucunu
edinmek için “reports” bölümüne girdikten sonra testi uygulama tarihinizi görüp
uygulamış olduğunuz testi seçip testin sonuçlarını (Excel dosyası olarak)
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 18
indirebilirsiniz (bk. Resim 1.7). 8. aşama ise testin bulgularının iki farklı şekilde
çözümlenip değerlendirilebilmesine imkân sağlamaktadır.
Resim 1.8. Değerlendirme Sonuçları -2 Yabancılar için Türkçe A1(1).xlsx dosyası
8. Aşama: Excel dosyası olarak açılan test değerlendirme sonuçlarını hem genel
eksende hem de soru eksenli olarak ayrı ayrı inceleyip yorumlar yapabilirsiniz.
Excel sayfasında karşınıza önce testin genel değerlendirme sonuçları gelir
(toplam doğru cevapların yüzdesi, toplam yanlış cevapların yüzdesi, toplam
dönütlerin yüzdesi vb.). Daha sonra ise bu excel sayfasındaki diğer kitaplarda
her bir soru için, soru ile ilgili tüm sayısal değerleri (sorunun süresi, soruyu
doğru yapanların yüzdesi, sorunun seçenekleri vb.) görebilirsiniz (bk. Resim
1.8).
Söz konusu Kahoot! uygulaması öğretici tarafından uygulanan formatif
değerlendirmenin dışında sınıf ortamında da hedef kitle tarafından yanlış olarak
cevaplanan soruların doğru bir şekilde açıklanması yoluyla geri bildirim
amacıyla da kullanılabilir. Bu bağlamda söz konusu uygulamanın en belirgin
işlevlerinden birisi de sınıf içi etkileşimdir.
2.1.2. Kahoot! UygulamasınınYabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi
Bağlamında Sınıf İçi Etkileşimli Olarak Kullanılması
Kahoot! uygulamasının formatif bir test olarak kullanılması, çift yönlü bir süreç
olarak değerlendirilebilir. Yukarıda yapılan açıklamalar, Kahoot!
uygulamasında öğreticiyi doğrudan ilgilendiren ve öğreticinin uygulamayı nasıl
kullanması gerektiğini netleştirmek adınadır. Bundan sonraki kısımda ise
öğreticinin hazırlamış olduğu formatif testin öğreticiler ve öğreniciler açısından
sınıf ortamında nasıl uygulanması gerektiği anlatılacaktır:
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Formatif Bir Test Olarak
“Kahoot!” Uygulaması
19
1. Aşama: Kahoot! uygulamasının ağ sayfasına öğretici tarafından giriş yapılır
ve “Kahoots> My Kahoots” bölümünden yine öğretici tarafından oluşturulan
Kahoot! testi seçilir. Daha sonra “play” düğmesine basılır.
Resim 2.1. https://create.kahoot.it/kahoots/my-kahoots adresinden 22.12.2018 tarihinde
erişildi.
2. Aşama: Kahoot! testi, öğretici tarafından bilgisayarda açılır ve tercihen
projeksiyon cihazı aracılığıyla tahtaya yansıtılır veya sözü edilen test akıllı tahta
ile açılır.Öğretici, teste katılımın bireysel mi yoksa grup hâlinde mi olacağını
belirleyip seçeneklerden birini seçer (Tanıtımda bireysel katılım seçildi ve ona
uygun olarak devam edildi).
Resim 2.2. https://play.kahoot.it/#/?quizId=bda3073f-4f6e-400e-a6ff-144962621c24
adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 20
3. Aşama: Öğretici öğrenicilere cihazların birinden (bilgisayar, tablet
bilgisayar, akıllı telefon vb.); “https://kahoot.it” adlı sayfaya girip tahtadaki
ekrana gelen altı haneli şifreyi girmelerini ister.
Resim 2.3. https://play.kahoot.it/#/lobby?quizId=bda3073f-4f6e-400e-a6ff-
144962621c24 adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi.
4. Aşama: Öğreniciler seçmiş oldukları cihazdan (tanıtımda akıllı telefon
kullanılmıştır) söz konusu internet sayfasına öğreticinin açmış olduğu sayfadaki
kodu girdikten sonra öğrenicilerin karşılarına bir ekran çıkar ve bu ekranda
kendileri için bir takma isim yazmaları beklenir (Bu takma isim daha sonra
öğrenicileri temsilen puan tablosunda görünecektir).
Resim 2.4. http://kahoot.it/join adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Formatif Bir Test Olarak
“Kahoot!” Uygulaması
21
5. Aşama: Öğrenicilerin tamamı seçmiş oldukları cihazdan öğreticinin verdiği
kod ile giriş yapıp takma isimlerini yazdıktan sonra, test öğretici tarafından
uygulanmaya başlar ve sorular sırayla ekrana gelir. Soru yalnızca tahtaya yansır.
Öğreniciler cihazlarından sorudaki seçeneğe ait olan şekli seçip tahtaya
yansıyan soruyu cevaplarlar.
Tahtaya yansıyan görüntü şu şekildedir:
Resim 2.5. https://play.kahoot.it/#/gameblock?quizId=bda3073f-4f6e-400e-a6ff-
144962621c24 adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi.
Tanıtımda kullanılan cihaz ekranındaki görüntü şu şekildedir:
Resim 2.6. https://kahoot.it/gameblock adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 22
6. Aşama: Eğer herhangi bir soruda yanlış yapan kişi sayısı fazla ise öğretici
soruya ait görüntüyü sınıfa yeniden göstererek (show media) sorunun nasıl
yapılması gerektiğini seçenekler ekseninde açıklar. Aynı zamanda öğretici bu
ekranda hangi seçeneğe kaç kişinin hangi yanıt verdiğini de gözlemleyerek
sorunun cevaplanma oranı hakkında yorumlarda bulunabilir.
Resim 2.7. https://play.kahoot.it/#/gameblock?quizId=bda3073f-4f6e-400e-a6ff-
144962621c24 adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi.
7. Aşama: Testin sonunda puan bazında birinci, ikinci ve üçüncü olan
öğreniciler takma isimleriyle ve puanlarıyla beraber tahtaya yansıyan ekranda
görünür.
Resim 2.8. https://play.kahoot.it/#/gameover?quizId=bda3073f-4f6e-400e-a6ff-
144962621c24 adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Formatif Bir Test Olarak
“Kahoot!” Uygulaması
23
8. Aşama: Testin puan bazlı sonuçları görülmek istendiğinde sırayla
öğrenicilerden kimin hangi puanla kaçıncı olduğu görülebilir (get results).
Resim 2.9. https://play.kahoot.it/#/feedback?quizId=bda3073f-4f6e-400e-a6ff-
144962621c24 adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi.
9. Aşama: Daha sonra “geri bildirimleri göster” (show feedback) sekmesine
girildiğinde hangi öğrenicinin uygulamaya dair hangi fikre sahip olduğu
görülüp öğretici tarafından, yapılan uygulama ile ilgili çıkarımlarda
bulunulabilir.
Resim 2.10. https://play.kahoot.it/#/feedback?quizId=bda3073f-4f6e-400e-a6ff-
144962621c24 adresinden 22.12.2018 tarihinde erişildi.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 24
Sonuç
Günümüzde eğitimde ölçme ve değerlendirme sürecinde geleneksel ölçme
araçlarının kullanımının yanında teknolojik uygulamaların kullanımının da
süreci destekleyici etkileri olduğu gözlenebilmektedir. Bu bağlamda, yabancı dil
öğretiminde teknoloji ve internet tabanlı bazı uygulamaların öğrenicideki
güdülenme düzeyini artırdığı bilinmektedir. İlgili uygulamalardan birisi de söz
konusu çalışmanın temelini oluşturan Kahoot! adlı uygulamadır.
Yukarıdaki bilgilerden hareketle Kahoot! uygulaması kısaca; geleneksel bir
ölçme ve değerlendirme aracı olan çoktan seçmeli testin bilgisayar ortamına
aktarılmış hâli olarak tanımlanabilir. Bu uygulama, ölçme ve değerlendirme
sürecinde iki temel unsurun göz önünde bulundurulmasıyla etkin bir şekilde
kullanılabilir. Bu iki temel unsurdan ilki şüphesiz ki öğreticidir. Öğretici;
formatif testi, A1 ve A2 düzeyindeki hedef kitlenin hangi bilgi veya becerilerini
ölçmeyi planlıyorsa ona uygun olarak çoktan seçmeli bir şekilde hazırlayabilir
(bk. Bölüm: 2.1.1, 3. Aşama). İlgili çoktan seçmeli testin sorularını tasarlarken
de sorulara metin dışında görsel, video yahut ses dosyası ekleme imkânı bulur.
Bu sayede hangi beceriyi hangi soru tipiyle ölçeceğine karar vermiş olur. Bunun
yanında testteki her sorunun süresini ve sorunun doğru cevabının hangi seçenek
olduğunu belirleyebilir. Bu aşamayla da hazırlanan test ile ilgili ince ayrıntıları
öğrenicilere uygun şekilde düzenlemiş olur (bk. Bölüm: 2.1.1, 4. Aşama). Kaç
adet soru hazırlayacaksa bu plana uygun şekilde hazırlar ve testi son bir kez
baştan sona gözden geçirdikten sonra uygulanabilir hâle getirir. Bu aşamadan
sonra test sınıfta kullanıma hazır hâle gelmiş olur. Tüm bunlar; Kahoot!
uygulamasının ölçme ve değerlendirme sürecinde öğretici tarafından
kullanılabilecek oldukça pratik ve kullanışlı bir uygulama olduğunu, öğreticinin
sözü edilen uygulama aracılığıyla öğrenicilerin ilgisini çekecek şekilde sorular
hazırlayabildiğini, öğreticinin bu uygulamayı kullanarak oluşturduğu formatif
testin/testlerin her aşamasını istediği gibi düzenleyebildiğini ve her soruyu ilgili
kazanımlara dönük olarak şekillendirebileceğini göstermektedir.
Öğretici, aynı zamanda testi sınıfa uygularken soruların gidişatını
yönlendirebilir. Uygulamada çokça yanlış yapılan sorular üzerinde durup
öğrenicilerin bu yanlışları o an düzeltmesine imkân sağlayabilir. Bu sayede
bahsedilen testte öğrenicilerin yapamadıkları sorular hakkında anında geri
bildirim de sağlamış olmaktadır. Özellikle A1 ve A2 düzeylerinde Türkçeyi
yeni öğrenmeye başlayan öğreniciler için bu geri bildirimler bir hayli önem
taşımaktadır. Bu bağlamda denilebilir ki Kahoot! uygulamasında öğrenicilere
yönelik etkili bir geri bildirim sağlanabilmektedir. Sağlanan bu geri bildirim de
öğrenicilerin ilgili konuyu doğru bir şekilde öğrenmesine imkân verir. Şöyle ki;
öğretici, testin uygulamasına başladıktan sonra her bir sorunun cevaplanmasının
ardından o soruyla ilgili kaç kişinin doğru seçeneği işaretlediğini, kaç kişinin
yanlış seçeneği işaretlediğini görebilmektedir (bk. Bölüm: 2.1.2, 6. Aşama;
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Formatif Bir Test Olarak
“Kahoot!” Uygulaması
25
Resim 2.7). Sorunun sonucunu gördükten sonra, yanlış yapan kişi sayısı kaç
olursa olsun sınıfa ilgili soruyu yeniden gösterip onu detaylı bir şekilde
açıklayabilir. Böylece öğreniciler o anda yanlış cevapladıkları sorunun doğru
karşılığını öğrenebilir. Bu da sınıf içindeki etkileşim sürecini destekleyen
uygulamalardan bir tanesidir.
Kahoot! uygulamasının kullanımı; öğrenicilere eğlenceli bir ölçme ve
değerlendirme sürecinin yaşatılması, öğrenmede motivasyonun sağlanması yani
öğrenicilerde öğrenmeye karşı olan isteklilik düzeyinin artırılması, ölçme ve
değerlendirme sonuçlarının yapılan testten sonra bir değerlendirme dökümü
olarak alınabilmesi (bk. Bölüm: 2.1.1.; Resim 1.8), uygulama esnasında yanlış
yapılan sorularda uygulamanın durdurularak ilgili soru hakkında açıklamalarda
bulunulabilmesi yani anında dönüt – düzeltme yapılabilmesi gibi faydalar
sağlamaktadır.
Ölçme ve değerlendirme sürecinde önemli olan diğer bir unsur öğrenicidir.
Bahsedilen tüm bu ölçme ve değerlendirme süreci; öğrenicinin konuyu ne
derecede öğrendiği, nereleri anlamadığı ya da genel anlamda kendi seviyesinin
tespitini sağlamak amacıyla gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda Kahoot!’un
formatif bir test olarak kullanılmasının bir diğer sebebi de öğrenicidir,
denilebilir. Öğrenici, geleneksel testleri hâli hazırda bildiğinden ve
uyguladığından bu testlerin sıkça kullanılan teknoloji ile bütünleştirilip
sentezlenmesi onun ölçme ve değerlendirme sürecini daha eğlenceli ve etkili
geçirmesini sağlayacaktır. Hatta Kahoot!’un kendine özgü bir formatı da vardır
ki bu format öğreniciye ölçme ve değerlendirme sürecini bir yarış olarak
sunmakta ve bu sayede öğrenicinin güdülenmesini sağlamaktadır. Örneğin;
formatif testin uygulanması sürecinde, öğreniciler tarafından doğru cevaplanan
her bir sorunun karşılığı olan sayısal puan değeri doğru cevabı veren
öğrenicilerin hanesine yazılmaktadır. Sorular öğreniciler tarafından
cevaplandıkça doğru cevabı bulan öğreniciler puan almaya devam
etmektedirler. Sorulara yanlış cevap verenler ise yanlış cevapladıkları hiçbir
sorudan puan alamamaktadırlar. Testin sonunda öğreniciler, aldıkları puanlar
sonucunda bir sıralamaya tabii olurlar. Sonra, en yüksek puan alan ilk üç kişi;
testin birincisi, ikincisi ve üçüncüsü olarak yansıtılan ekranda görüntülenir (bk.
Bölüm: 2.1.2, 7. Aşama; Resim 2.8). Bu da hangi öğrenicilerin süreçte daha
fazla kazanım elde ettiğini yahut hangilerinin konuyu diğerlerine göre daha
fazla öğrendiklerini yarışma yoluyla göstermiş olur. Bu bağlamda testin
uygulanma süreci, öğreniciler tarafından eğlenceli bir yarışma gibi görünür.
Ancak burada önemli olan nokta; öğrenicilerin aslında o anda yarışmış olması
değil, ilgili kazanımların öğreniciler tarafından ne düzeyde gerçekleştirildiğinin
öğretici tarafından ölçülmüş olmasıdır. Yani öğreniciler o esnada bir yarışmada
yarışmacı olarak bulunduğu hissine kapılmaktadırlar ama aslında ölçme ve
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 26
değerlendirme süreci bağlamında etkin bir rolde ilgili formatif testi uygulamış
olmaktadırlar. Bunun sonucunda öğrenicilerin ölçme ve değerlendirme sürecine
yönelik algıları değişmekte ve öğrenicilerin bu sürece olan bakış açıları da
olumlu bir şekilde etkilenmektedir. Sonuçta Kahoot! uygulaması sonucunda
öğrenicilerde ölçme ve değerlendirme sürecine karşı olan istekliliğin yani
motivasyonun etkin katılım yoluyla sağlandığı gözlemlenebilmektedir.
Yukarıda anlatılanlar özelinde; Türkçeyi özellikle yeni bir dil olarak öğrenmeye
başlayan A1 ve A2 düzeylerindeki öğreniciler için ölçme ve değerlendirme
sürecinde böyle bir uygulama yapılmış olması onların öğrendikleri dile karşı
hazır bulunuşluk ve farkındalık düzeylerinin artmasını sağladığı
düşünülmektedir. Aynı zamanda söz konusu öğrenicilerin öğrendikleri dile karşı
hazırbulunuşluk düzeylerinin artması ve gelecek derslere karşı öğrenicilerde bir
isteklilik oranının artması beklenmektedir. Sonuç olarak öğreniciler yabancı dili
öğrenme aşamasında istekli davranacaklardır.
Kahoot! uygulaması, tüm bunlarla beraber dört temel dil becerisi içinde yer alan
ve bir anlama becerisi olan dinleme/izleme becerisinin ölçülmesine de katkı
sağladığı gözlemlenmektedir. Kahoot! uygulamasında soru hazırlama
aşamalarının anlatıldığı bölümde öğreticinin soruya bir görsel, video yahut ses
dosyası da ekleyebileceği belirtilmişti. İlgili soruya eklenen bu videonun yahut
sesin öğrenici tarafından izlenmesi yahut dinlenmesi, daha sonra izlenen
videonun yahut dinlenen ses dosyasının anlaşılıp yorumlanarak bu sorunun
cevaplanması beklenmektedir. Böylece öğrenicinin ölçülen süre zarfında
dinleme/izleme becerisinin ne ölçüde geliştiği hakkında öğrenici tarafından
sağlıklı yorumlar yapılabilir.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Formatif Bir Test Olarak
“Kahoot!” Uygulaması
27
Kaynakça
Budiati, B. (2017). Ict (Information and Communication Technology) Use: Kahoot
Program for English Students’ Learning Booster. The Development of
Language and Education toward Asean Economic Community (ELIC 2017):
10 February 2017 - Endonezya içinde (ss. 178-188). Endonezya: The 1st
Education and Language International Conference Proceedings Center for
International Language Development of Unissula.
Güler, N. (2014). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme (7. bs.). Ankara: Pegem Akademi
Yayınları.
Kahoot!. 17 Aralık 2018 tarihinde https://kahoot.com/what-is-kahoot/ adresinden
erişildi.
Olatoye, F. (2015). Research Paper: Technology Enhanced Learning. Evaluation of
Online Formative Assessment in the Classroom: A Comparative Case Study of
Kahoot and Socratives (s. 15). 17 Aralık 2018 tarihinde
https://www.academia.edu/11171554/Evaluation_of_Online_Formative_Asses
sment_in_the_Classroom_A_Comparative_Case_Study_of_Kahoot_and_Socra
tives adresinden erişildi.
Özdemir, O. (2017). Türkçe Öğretiminde Dijital Teknolojilerin Kullanımı ve Bir Web
Uygulaması Örneği. Turkish Studies, 427-444.
Semerci, Ç. (2011). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme. E. Karip (Ed.), Ölçme ve
Değerlendirme (4. bs.) içinde (ss. 2-15). Ankara: Pegem Akademi Yayınları.
Yaşar, M. (2010). Ölçme ve Değerlendirme ile İlgili Temel Kavramlar. S. Tekindal
(Ed.). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme (2. bs.) içinde (ss. 10-38). Ankara:
Pegem Akademi Yayınları.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 28
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi, 2019 Kış (5), 29-48
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRENEN ÜRDÜNLÜLERİN
YAZILI ANLATIMLARININ SES BİLGİSİ BAKIMINDAN
İNCELENMESİ
Gonca KIRBAŞ
Öz: Bu araştırmada, yabancı dil olarak Türkçe öğrenen Ürdünlü öğrencilerin A2
düzeyi yazılı anlatımlarında yaptıkları ses bilgisi yanlışlarının incelenmesi
amaçlanmıştır. Bu bağlamda, Ürdün’ün başkentindeki Amman Yunus Emre Türk
Kültür Merkezinde Türkçe öğrenen 48 öğrencinin yazılı anlatımları
incelenmiştir. İncelenen yazılardaki tespit edilen veriler yanlış çözümlemesi ile
başlıklara ayrılarak sınıflandırılmıştır. Böylelikle Ses bilgisi dört alt başlık olarak
kategorilere ayrılmıştır. Bunlar; “Ünlü Uyumu, Ünlülerin Karıştırılması,
Kelimedeki Yazım Yanlışları ve Ses Olayları”dır. Belirtilen kategorilere göre
çalışmanın sonucunda öğrencilerin yazılı anlatımlarında 888 yazım yanlışı
yaptığı saptanmıştır. Ünlü uyumunda % 46,4 (412), ünlülerin karıştırılmasında
% 28,72 (255), kelimedeki yazımında % 22,75 (202) ve ses olaylarında % 2,13
(19) yazım yanlışı tespit edilmiştir. Ürdünlü öğrencilerin hedef dil ile ana
dillerini zaman zaman karşılaştırdığı ve karıştırdığı da görülmüştür. Böylelikle
Arapça konuşulan bir coğrafyada Türkçe öğrenenlerin ses bilgisinde
karşılaştıkları güçlükler, zorlandıkları veya yanlış yaptıkları noktalar
belirlenmeye çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi, Hedef Dilde Ses
Bilgisi, Yazma Becerisi, Ürdün’de Türkçe Öğretimi, Temel Düzey.
An Evaluation of Phonetics in the Spelling of Jordanians Studying Turkish
as a Foreign Language
Abstract: The aim of this work is to study the phonetic mistakes in the written
expressions of Jordanian students who learn Turkish at the A2 level. The
investigation included 48 students studying at the Yunus Emre Turkish Cultural
Centre in Amman, the capital of Jordon. The detected writing mistakes in essays
are classified. Consequently, the sound information is divided into four sub-
headings. These are; Vowel Harmony, Mixing of Vowels, Spelling Mistakes in
the Word and Sound Events. As a result of the study according to the specified
categories, the students made 888 mistakes in written statements. In particular,
vowel harmony constituted the 46.4% (412) of identified mistakes; mixing of
vowels 28.72% (255); the mistakes in the word 22.75% (202) and sound events
Makalenin Geliş ve Kabul Tarihleri: 16.02.2019-13.05.2019
Bu çalışma, Türkçe Öğrenen Ürdünlü Öğrencilerin A2 Düzeyi Yazma Becerisinde
Karşılaştıkları Güçlükler adlı Doç.Dr. Nazmiye TOPÇU TECELLİ danışmanlığında
hazırlanan yüksek lisans tezinin yalnızca bir bölümündeki verilerinden yararlanarak
hazırlanmıştır. Öğr.Gör., Bursa Uludağ Üniversitesi, Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma
Merkezi (ULUTÖMER), Bursa, Türkiye. [email protected],
ORCID: 0000-0002-0268-7390.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 30
2.13% (19). Thus, the study identified the difficulties faced by the learners of
Turkish language in an Arabic-speaking geography and observed that Jordanian
students occasionally compare and mix their target language to their mother
tongue.
Keywords: Teaching Turkish as a Foreign Language, Phonology in Target
Language, Writing Skills, Teaching Turkish in Jordan, Basic Level.
Giriş
Türkiye ile Ürdün’ün tarihî geçmişi yüzyıllara dayanmaktadır. Bu da iki ülkenin
birçok yönden işbirliği yapabilmesini sağlamıştır. Ürdün’den Türkiye’ye Türkçe
öğrenme amacıyla öğrencilerin gelmesi ve Türkiye’den de Arapça öğrenmek
için Ürdün’e öğrenci gitmesi gibi örnekler geçmişte de günümüzde de
mevcuttur. Türkler ve Ürdünlülerin karşılaştıkları sahalar arttıkça Türkçe
öğrenmeye olan ilgi de artmaktadır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde Orta
Doğu’da bir Arap ülkesi olan Ürdün’de yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin
gelecekte de devam edeceği öngörülebilir.
Bir dil öğretiminde hedef dili öğrenenlerden temel dil becerileri olarak kabul
gören okuma, dinleme, konuşma ve yazma ile alt dil becerilerini de -dil bilgisi
gibi dil unsurlarını- eşit bir şekilde kavrayabilmesi ve uygulayabilmesi
beklenmektedir. Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde de öğrenenler
tarafından dilin etkili bir şekilde kullanılabilmesi için dil bilgisi yapılarının
kavranabilmesi ve uygulanabilmesi beklenmektedir. Bu bağlamda harfleri,
kelimeleri, ek-kök ilişkilerini, tamlamaları ve cümle düzeni gibi dilin
unsurlarını doğru bir düzende kullanabilmesi beklenmektedir.
Ürdünlü öğrencilerin yazılı anlatımda yapmış oldukları yanlışlar, öğrencinin
hangi hedef dil öğreniminde daha fazla zorlandığının görülebilmesi bakımından
dil öğretimi sürecini şekillendirebilmesi bakımından önem arz etmektedir.
Böylece bu çalışmanın sahaya ve amaca yönelik dil öğretim sürecinde yöntem,
teknik, materyal belirlemeye yardımcı olacağı düşünülmektedir. Bununla
birlikte öğrenciler, hedef dilin ek, kök, kelime, cümle, anlam, yargı gibi
konularını öğrenmekte güçlük yaşayabilmektedir. Bu tür güçlüklerin ve
sorunların somut bir şekilde görülebildiği yazma çalışmaları, dil öğretiminde
önemli bir yer tutmaktadır. Dolayısıyla bir saha araştırması olarak hazırlanan bu
çalışmada, Ürdün’de yabancı dil olarak Türkçe öğrenen Arap asıllı öğrencilerin
hedef dili öğrenirken yaptıkları yanlışlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Bununla
birlikte yabancı dil olarak Türkçe öğretimine, özellikle Orta-Doğu
coğrafyasındaki dil öğretimine yönelik yapılacak çalışmalara katkı
sağlayabilmek amaçlanmıştır.
Çalışmaya Yunus Emre Enstitüsü tarafından Ürdün’ün başkentinde kurulan
Amman Yunus Emre Türk Kültür Merkezinde, 2013-2014 yılları arası A2
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Ürdünlülerin Yazılı Anlatımlarının
Ses Bilgisi Bakımından İncelenmesi 31
düzeyi Türkçe öğrenen 48 öğrenci dâhil edilmiştir. Kur bitirme sınavı yazma
becerisi bölümünde yazılı anlatım kâğıtları çalışmanın materyali olarak
kullanılmıştır. Öğrencilerin yazılı anlatımlarında bulunan ses bilgisi
bölümündeki yazım yanlışları gruplandırılarak en sık yapılan yanlışların
belirlenmesi hedeflenmiştir.
Yabancı dil olarak Türkçe öğrenen bireylerin, ana dillerindeki ses, harf ve dil
bilgisel unsurlar hedef dile uyumunu ve öğrenme sürecini etkileyebilmektedir.
İlk olarak hedef dil olan Türkçeden farklı harf ve ses sistemine sahip olan bu
öğrenicilerin, temel dil becerilerinden yazma becerisinde bazı güçlükler
yaşadığı görülmüştür. Türkçe ile Arapçanın harfleri, cümle düzeni, dil kuralları
bakımından birbirinden farklılık göstermesi dil öğrenimini güçleştiren durumlar
olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu nedenle öğrencilerin dili öğrenirken
karşılaştıkları güçlükleri ve zorlandıkları noktaları somut bir şekilde ortaya
çıkarabilme bakımından yazma becerisi etkin bir role sahiptir.
1. Yabancı Dil Öğretiminde Ses Bilgisi
Yabancı bir dilin öğretilmesi temel dil becerilerinin birbirine yakın seviyede
geliştirilmesiyle gerçekleştirilmiş olur. Bir dili öğrenen bireyden hangi dil
düzeyinde ise o düzeyin dil becerilerinin kazanımlarını edinmiş olması
beklenmektedir. Yabancı dili öğrenme sürecinde olan bir bireyin dili anlama
düzeyi arttıkça öğrendiği dili anlatma ihtiyacı da artmaktadır. Böylece anlatma
becerisinin alt dalları olan konuşma ve yazma becerileri de geliştirilmeye
çalışılmaktadır (İnan, 2014, s. 621).
Yazma becerisi dil öğretiminde daha uzun bir süreç gerektirdiği için okuma,
dinleme veya konuşmaya nazaran daha geç ve zor öğrenilmektedir. Kroll’a göre
“Yazmanın hem ana dilinde hem de yabancı dilde son derece zor baş edilen bir
alan olması, öğrencinin ve öğreticinin ortak gayretini gerektirir” (Kroll’dan akt.
İnan, 2014, s. 621). Bu yüzden birçok araştırmacı tarafından diğer dil
becerilerine göre ötelenen bir beceri konumunda görülmektedir. Hâlbuki yazma
becerisi, öğrencinin dili öğrenme durumunun ne seviyede olduğunu somut bir
şekilde göstermesi bakımından dil öğretiminde önemli bir yer teşkil etmektedir.
Çakır’a (2010, s. 166) göre bir öğrencinin yabancı dili hangi düzeyde
öğrendiğini görebilmek için anlatma becerilerinden konuşma ve yazma
becerilerine bakmak gerekmektedir. Kara’ya (2011, s. 158) göre ise bir dilin
öğrenilip öğrenilmediğinin anlaşılabilmesi için dili öğrenen kişilerin hedef dili
konuşup yazmasıyla ve iletişim kurduğu insanları anlayıp cevap verebilmesiyle
ölçülmektedir.
Dil, seslerden harflere, harflerden hecelere, kelimelere ve nihayetinde cümlelere
evrilen hiyerarşik bir süreçtir. Dilin temeli olan sesin, yabancı dil öğretimindeki
yerinin incelenmesi de yazı dilindeki görünümleri ile çözümlenebilmektedir. Bu
bağlamda ilgili çalışmada ses bilgisi ele alınmaktadır. “Ses, birinci derecede ses
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 32
telleri olmak üzere oynak (hareketli) ve durgun ses organlarının rol aldığı, soluk
alma, soluk verme, sesleme ve boğumlanma aşamasında sonucunda çıkarılan,
çevresel koşullara göre çeşitlilik gösterebilen, salt olmayan seslere konuşma
sesi, dil sesi denir” (Yılmaz, 2014, s. 83). “Ses, genelde herhangi bir nesnenin,
özelde ise insan konuşma organının yaptığı hareketler sonucunda oluşan
titreşimlerin işitme organımız üzerinde meydana getirdiği etkiye denir” (Güneş,
1999, s. 43). “Konuşma seslerini özellikleri, türleri, sözcüklerdeki sıralanışları,
görevleri ve uğradıkları değişmeler açısından araştıran, sınıflandıran ve
herhangi bir kurama dayalı olmayan, genellikle fiziksel yönleri ağır basan
dilbilgisi dalına ses bilgisi (fonetik) adı verilir” (Eker, 2005, s. 249).
“Konuşmaya yarayan sesler, iyi kötü, birer şekilde saptanmıştır. Her sesin
yazıdaki şekline harf, bir dildeki harflerin bütününe alfabe denir” (Gencan,
2001, s. 53).
Seslerin oluşumu birçok etken ile meydana gelmektedir. Dilin seslerinin
özelliklerini Demircan şu şekilde açıklamıştır:
İtici Güç: Ciğerlerden gelen basınçlı hava.
Titreşim: a. Ses-tellerinin titreşimi:
i. ses yolunda,
ii. dışarda.
Tınlama: a. Boşluklarda:
i. ağız boşluklarında,
ii. geniz boşluğunda.
Çeşitlenme: a. Ses tellerinde:
i. incelik değişimiyle,
ii. uzunluk değişimiyle.
b. Engelleme yerlerinin değişimiyle,
c. Engelleme biçimlerinin değişimiyle (2015, s. 11).
Seslerin özellikleri dilden dile, ülkeden ülkeye vs. değişmektedir. Bu değişim
dili öğrenme ve öğretmede de dikkate alınmaktadır. Karaağaç’a göre dillerin ses
yapıları, en değişken yönleri; anlam yapıları ise, az değişen yönleridir ve
Karaağaç ses değişimlerinin sebeplerini şu şekilde açıklamıştır:
a. Irkın Etkisi: Irkların beden yapıların farklılığı gibi ses çıkartma ve
işitme organları da birbirinden farklıdır. Bazı ırkların damak kubbeleri
oyukken bazılarının düzdür. Bazılarının dilleri yuvarlakken diğerlerinin
sivridir. Bunun gibi birçok etken seslerin ırkta ırka değişmesine neden
olmuştur.
b. Coğrafyanın Etkisi: Bir toplumun dilinin oluşmasında coğrafyanın,
yüzey şekillerinin ve iklimin de etkisi vardır. Irk ve ırkın fizik yapısı
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Ürdünlülerin Yazılı Anlatımlarının
Ses Bilgisi Bakımından İncelenmesi 33
üzerine büyük etkisi olan coğrafya, bir dilin ses değişim etkenlerinden
görülmektedir.
c. En Az Çaba ve En Çok Çaba Etkisi: Diller, ses ve anlam yapılarıyla,
bir ayırma ve itme zinciri veya birleştirme ve çekme zinciri oldukları
görülmektedir. Birleştirmelerde en az çaba ayırmalarda ise, en çok çaba
yasaları geçerlidir.
d. Çocuklara Verilen Ana Dili Eğitimi: Dillerdeki en büyük
değişiklikler, dillerin yeni kuşaklara aktarılması sırasında gerçekleşir.
Sosyal bir yapı olan dilin seslerini henüz tam olarak edinememiş bebek ve
çocuklara ana dillerinin seslerinin yeterince öğretilememesi, ses
değişmelerinin en önemli etkisidir.
e. Sosyal ve Siyasal Etkenler: Toplum hayatındaki her türden değişiklik,
o toplumun diline, dilinin ses yapısından söz dizimine ve anlam yapısına
kadar bir dizi değişimleri beraberinde getirmektedir. Buna göre sosyal ve
siyasal değişiklikler dilin üzerinde etkilidir denilebilir.
f. Alt Katman Etkisi: Toplumların her yeni yerleşimde, eski yerleşikler
işin içindedir ve egemen halkın ırkından diline kadar her şeyine şu veya
bu ölçüde etki ederler. İlk, eski, tarihin derinliklerinde olan dillerin
yaşayan dile etkisi olarak açıklanmaktadır.
g. Üst Katman Etkisi: Üst katman, bir dil kullanıcısı için, egemen
sınıfların, mesleklerin veya bölgelerin dil kullanımları kadar, başka ulus
ve bu ulusun dili de olabilir.
h. Örneksemelerin Etkisi: Dilde var olan bir ses, biçim, birleşik söz
veya söz dizimi yapısına benzetilerek, bu yapı örnek alınarak, yeni biçim
veya söz dizim yapılarının elde edilmesine örnekseme denir.
i. Yazım Kurallarının Etkisi: Dilde dil ve kulak duyuları söz konusu
iken, yazıda göz duyusu söz konusudur. Yazı ile dilin buluşmadığı, dilin,
yazının tutuculuğundan ve birleştiriciliğinden yararlanamadığı yer ve
zamanlarda, dil değişikliklerinin daha hızlı ve daha derin yaşandığı
şüphesidir (2013, ss. 53-61).
Ses bilgisinde bir dilin temeli olan sesleri meydana getiren ve seslerin
değişmesinde etkili olan özellikler üzerinde durulmaktadır. Dolayısıyla diller
arasında oluşan ses farklılıkları, bir dil öğretiminde dikkate alınması gereken en
önemli konulardan birisi olarak görülmektedir. Yabancı dili öğrenen bir birey,
önce dili duymakta ve dilin ses dünyası ile tanışmaktadır. Dolayısıyla hedef
dilin öğrenilmesinde ve öğretilmesinde diller arasındaki ses farklılıklarından
doğan olası zorlukları tespit etmede yazma becerisi önemli bir rol
üstlenmektedir.
Türkçenin ses özelliklerinin doğru kavranıp yazıda doğru temsil edilip
edilmediğini ölçebilmek amacıyla genellikle dikte çalışması yapılmaktadır.
Böylece öğrencilerin sesleri ayırt edebilmesi incelenmektedir. Tez çalışması
olarak hazırlanan bu çalışmada ise Ürdünlü öğrencilerin yazılı anlatımlarındaki
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 34
yanlışları genel olarak ele alınmıştır. Bu bağlamda “Ses Bilgisi, Biçim Bilgisi,
Söz Dizimi, Anlam Bilgisi ile Yazım ve Noktala Bilgisi” olarak beş başlıkta
incelenmiştir. Tezde diğer alanlardan yanlışlığın fazla olması bakımından ön
plana çıkan ses bilgisi bu çalışmada tekrardan ele alınmıştır.
Bu çalışmada temel düzey olan A2 düzeyindeki öğrencilerin, hedef dil olan
Türkçenin ses özelliklerinin doğru kavrayıp kavrayamadıklarını ve yazıya da
doğru aktarıp aktaramadıklarını tespit etmeyi amaçlanmıştır. Böylece hedef
dildeki seslere aşinalığı artan öğrencinin, iletişim kurma isteğinin de artması
beklenmektedir. Temel düzeyin ardından ise öğrenciler B1 ve B2 düzeylerinde
konuşma becerilerini daha da geliştirecektir. Bu evrede dikte ile ses bilgisi
çalışması yaptırılıp dil öğretiminde telaffuz edilen sesleri doğru bir şekilde
yazılıp yazılamadığı incelenebilir. Bu çalışma ile üst seviyelere geçmeden önce
A2 düzeyinde yazılı bir şekilde yanlışları temel düzeyde tespit edip ileriki
düzeylere zemin hazırlamak amaçlanmaktadır. Yazılı dili doğru bir şekilde
öğrenebilmesi amacıyla yazılı anlatımlarındaki ses şekilleri incelenmiştir.
2. Araştırma Modeli
Yabancı dil olarak Türkçeyi Ürdün’de öğrenen Arap asıllı öğrencilerin yazma
becerisinde karşılaştıkları güçlükleri yazdığı kompozisyonlar ışığında ortaya
çıkarmayı hedefleyen bu çalışma, betimsel bir nitelikte olup tarama modeli ile
hazırlanmıştır. “Tarama modelleri, geçmişte ya da hâlen var olan bir durumu
var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımlarıdır.
Araştırmaya konu olan olay ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi
tanımlanmaya çalışılır. Onları, herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası
gösterilmez. Bilinmek istenen şey vardır ve oradadır. Önemli olan, onu uygun
bir biçimde gözleyip belirleyebilmektir” (Karasar, 2010, s. 77).
Öğrencilerin yazma çalışmalarından elde edilen veriler belirlendikten sonra
öğrencilerin hangi konuda daha sık yazım yanlışı yaptığı tespit edilip
başlıklandırılarak grafikleştirilmiştir. Toplanan veriler yanlış çözümlemesi
yaklaşımına göre değerlendirilmiştir.
2.1. Çalışma Grubu
Bu çalışmanın evrenini yabancı dil olarak Türkçe öğrenen Ürdünlü öğrenciler
oluşturmaktadır. Fakat bu grubun tamamına ulaşılamayacağından araştırma için
bir çalışma grubu seçilmiştir. Buna göre bu çalışmanın örneklemi için çalışmaya
2013-2014 yılları arasında Amman Yunus Emre Türk Kültür Merkezinde A2
düzeyindeki Türkçe öğrenen 48 Ürdünlü öğrenci dâhil edilmiştir. Bu
öğrencilerin kur bitirme sınavlarındaki yazılı anlatım kâğıtları dijital ortama
aktarılarak öğrencilerin yazma becerisindeki karşılaştıkları güçlükler
belirlenmek istenmiştir. A2 düzeyindeki öğrencilerin, Avrupa Ortak Çerçeve
Metni’ne göre yazılı anlatım becerisinin kazanımlarının somut bir şekilde
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Ürdünlülerin Yazılı Anlatımlarının
Ses Bilgisi Bakımından İncelenmesi 35
görüldüğü bölüm olması, bu düzeyde karşılaşılan güçlüklerin daha ileriki
düzeylere geçmeden düzeltilebilmesi amacıyla tercih edilmiştir. Daha ilk
aşamalarda karşılaşılan zorlukların belirlenmesi dil öğrenimini daha etkin
kılması bakımından önemli olacağı düşünülmektedir.
Çalışmaya dâhil olan öğrencilerin cinsiyet dağılımı şu şekildedir:
Tablo 1: Öğrencilerin Cinsiyet Dağılımları
Cinsiyet N % Toplam
Kadın 41 %85,4 %85,4
Erkek 7 %14,6 %14,6
Toplam 48 %100 %100
Tablo 2’den anlaşıldığı gibi A2 düzeyinde çalışmaya katılan 48 kişiden 41’i
kadın, 7’si erkek öğrencilerdir. Yüzdelik oran kadınlarda %85,4 iken erkeklerde
%14,6’dır.
Tablo 2: Öğrencilerin Yaş Gruplarına Göre Dağılımları
Yaş grubu N % Toplam
15-29 36 %75 %75
30+ 16 %25 %25
Toplam 48 %100 %100
Tablodan görüldüğü gibi araştırmaya katılanların yaş grubu hakkında bilgi
verilmiştir. Buna göre çalışma grubuna dâhil olan öğrencilerin %75’inin (35
kişi) yaşları 15 ile 29 yaş arasında, %30’unun (16 kişi) yaşları 30 ve
üzerindedir.
2.2. Verilerin Toplanması ve Değerlendirilmesi
Araştırma 2013-2014 yılları arasında okutmanlık görevinde bulunduğum
Amman Yunus Emre Enstitüsünde yapılmıştır. A2 düzeyindeki 48 öğrencinin
kur bitirme sınavlarında yazma becerisinin ölçülmesi için yazdıkları yazılı
anlatımları araştırmanın verileri olarak kullanılmıştır. Bu kompozisyon kâğıtları
taranarak dijital ortama aktarılmıştır. Bu kâğıtlar yanlış çözümleme yöntemine
göre incelenmiştir. Yanlış çözümlemesinde kullanılacak yöntemi ise Sridhar
adım adım şöyle sıralar:
- Verilerin toplanması
- Yanlışların belirlenmesi
- Yanlış türlerinin sınıflandırılması
- Yanlış türlerinin göreceli sıklık tablosu
- Amaç dildeki zorluk alanlarının belirlenmesi
- İyileştirme çalışmaları (iyileştirici dersler, araçlar, vb.) (Sridhar’dan akt.
Büyükikiz ve Hasırcı, 2013, s. 55).
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 36
0
50
100
1. Ünlü Uyumu 2. Ünlülerin
Karıştırılması
3. Kelimedeki
Yazım Yanlışları
4. Ses Olayları
46,4
28,72 22,72
2,3
Ses Bilgisi Yanlış Oranı
“Yanlış çözümlemesi, öğrencilerin yaptıkları yanlışların gözlenmesi ve belli bir
sisteme göre sınıflandırılıp analiz edilmesidir. Yanlış çözümlemesi, öğretmenin
öğretim tekniğini ve öğretim materyallerini gözden geçirmesi, öğretme sürecini
değerlendirmesi ve öğretim programının yeniden düzenlenmesi konusunda yol
göstericidir” (Bölükbaş, 2011, s. 1359).
“Yanlışların nasıl düzeltileceği konusuyla ilgili olarak ise James üç ilkeden
bahseder. Bunlardan ilki yanlış düzeltme, öğrencilerin anlatım becerisini
artırmalıdır. İkincisi bu düzeltmeler yapılırken öğrencinin duyuşsal özelliklerine
dikkat edilmelidir. Ve son olarak ise düzeltmeler, öğrencilerin gözünü
korkutacak şekilde yapılmamalıdır” (James’den akt. Şahin, 2013, s. 436).
3. Bulgular
Yabancı dil olarak Türkçe öğrenen Ürdünlü öğrencilere ait 48 yazılı anlatım
kâğıdında Ses bilgisinde öğrencilerin karşılaştıkları güçlükler belirlenerek
yaptıkları yanlışlar kategorileştirilmeye çalışılmıştır. Öğrencilerin yazılı anlatım
kâğıtlarında Ses bilgisi bölümü ana başlığı altında yapmış oldukları yanlışlar
incelenerek dört alt başlık altında kategorilere ayrılmıştır. Bunlar; “Ünlü
Uyumu, Ünlülerin Karıştırılması, Kelimedeki Yazım Yanlışları ve Ses
Olayları”dır. İlgili çalışmada elde edilen bulgulara göre Ürdünlü öğrencilerin
yazılı anlatımlarından elde edilen ses bilgisi bölümündeki alt başlıklarda
gruplanan yanlış oranı şu şekildedir:
Ses Bilgisi alanında 48 öğrencinin yazılı anlatım kâğıtlarında 888 yazım yanlışı
olduğu tespit edilmiştir. Grafikte de görüldüğü gibi ünlü uyumunda % 46,4
(412), ses olaylarında % 2,13 (19), ünlülerin karıştırılması % 28,72 (255),
kelimedeki yazımda (eksik, fazla ve yanlış harf yazımı ve diğer dillerin
etkisinden kaynaklanan yanlışlar) % 22,75 (202) yanlış tespit edilmiştir.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Ürdünlülerin Yazılı Anlatımlarının
Ses Bilgisi Bakımından İncelenmesi 37
3.1. Ünlü Uyumları
“Oluşumları sırasında belirli bir engele takılmadan, zorluğa uğramadan çıkan
seslere ünlü (vokal) adı verilir” (Eker, 2005, s. 265). “Ünlüler, ağzımızın
değişik şekiller alması sonucunda bazı değişikliklere uğrar. Bu nedenle ünlüler
de kendi aralarında çeşitli özellikler gösterir” (Hengirmen, 2005, s. 56). “Ünlü
uyumları Türkçenin tipik özellikleri arasındadır. Temel dilbilim kitaplarında
Türkçe çoğu zaman bu özelliği ile yer alır. Ünlü uyumunun Türkçede iki türü
vardır: Önlük-artlık uyumu ve düzlük-yuvarlaklık uyumu” (Demir ve Yılmaz,
2005, s. 160).
Bütün dünya dilleri düşünüldüğünde Türkçedeki ünlü sayısı ortalama bir
envantere sahiptir. Bunlar “a, e, ı, i, u, ü, o, ö” sesleridir. Fakat Arapça ile
Türkçenin özelliklerinin anlatıldığı bölümde de değinildiği gibi Arapçada
bulunan ünlü sesler ile Türkçede bulunan ünlü sesler farklılık göstermektedir.
Örneğin Arapçada bütün ünlüler yazıda her zaman gösterilmez. Bu yüzden de
öğrencilerin sesli harfleri kullanımında, uyumdaki harflerin kullanımında,
kelime kökünde veya gövdede ve de eklerde sıklıkla yanlış yaptıkları
gözlenmiştir.
Yazılı anlatımlardaki ünlü uyumları, kelimeye getirilen eklerin ve kelimelerdeki
harflerin uyumunun incelenmesi ile elde edilmiştir. Ünlü uyumu için
öğrencilerin en çok yaptıkları yanlışlar belirlenmiştir. Önlük-artlık ve düzlük-
yuvarlaklık bakımından kelime ve kelimeye getirilen ekler incelenerek
toplamda ünlü uyumunun kavranamamasından kaynaklı 412 yazım yanlışı tespit
edilmiştir. Önlük-artlık uyumunun kavranamamasından % 72,8 (300), düzlük-
yuvarlaklık uyumunun kavranamamasından ise %27,2 (112) yazım yanlışı
yapıldığı tespit edilmiştir.
Önlük-Artlık Uyumu
“Kalınlık-incelik uyumu veya art-ön ünlü uyumu, Türkçedeki ünlü seslerin çıkış
yerlerine göre sınıflandırılması ve her zaman bu kural ile eklerin bağlanabilme
özelliğidir. Dilin ön tarafının kabararak ön damakla aradaki açıklığı daraltması
sonucu oluşan ünlülere ön damak ünlüsü veya kısaca ön ünlü denir” (Demir ve
Yılmaz, 2005, s. 153). “Ön damak ünlüsü, ön ünlü veya ince ünlü diye
adlandırılan ünlüler şunlardır; e, i, ö, ü. Dilin arka tarafının kabararak, yumuşak
damakla arasındaki mesafeyi daraltması sonucu oluşan ünlülerse art damak
ünlüsü veya art ünlü olarak adlandırılır” (Demir ve Yılmaz, 2005, s. 153). “Bu
harfler; a, ı, o, u’dur. Bir, veya birden fazla heceli kelimelere gelen eklerin
sesleri de bu bir heceli kelimenin seslisine, veya birden fazla heceli kelimenin
son hecesi seslisine göre dil ve dudak benzeşmelerine tabi olurlar. Birbirine
benzeyen izleyen ekler arasında da aynı kural hüküm sürer” (Banguoğlu, 1979,
s. 47). Öğrencilerin önlük-artlık uyumuna uygun yazma konusunda yapmış
oldukları yanlışlar şu şekildedir:
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 38
“a yerine e kullanılması”
“Babam arkadaşlarıyle çok oyunları oyunarmış.” (Ö8)
Babam arkadaşlarıyla çok oyun oynarmış.
“Bugün akşam ailem salonunda toplantıyı edip planın detayler…”
(Ö21)
Bugün akşam aile salonunda toplantı edeceğiz ve planın detaylarını
konuşacağız.
“çünkü çok rahet ve çok hızlı gideceksınız” (Ö40)
Çünkü çok rahat ve hızlı gideceksiniz.
“e yerine a kullanılması”
“...hayat çeçen’da çok kolay…” (Ö40)
…hayat Çeçen’de çok kolay
“ı yerine i kullanılması”
“benim Kültürümden ferkli, ınsanlar ve ınsan toplulukleri
tanımak…” (Ö14)
Benim kültürümden farklı insanları ve toplulukları tanımak…
“…benim babam ve arkadaşisi…” (Ö31)
…benim babam ve arkadaşı…
“u yerine ü kullanılması”
“…ama lokantanın adı şimdi ünüttüm.” (Ö3)
Ama lokantanın adını şimdi unuttum.
“ü yerine u kullanılması”
“Son iki aydı çok meşgüldum ve çalıştım için yorgunum.” (Ö25)
Son iki aydır çok meşguldüm ve çalıştığım için yorgundum.
Önlük-artlık uyumu kelimeye gelen ekler bazında incelendiğinde neredeyse
bütün öğrencilerin yazılı anlatımlarında bu konudan kaynaklanan yanlışların
diğer yanlışlara bakıldığında fazla olduğu görülmektedir. Bunun başlıca
nedenlerinden birisi Türkçede bulunan sesli harflerin Arapçadan fazla olması ve
bu harflerin de birbirleriyle uyum içinde eklenmesidir. Hem ünlülerin sayısına
ve kullanımına hâkim olabilme hem de uygun görevdeki eklerin seçilmesine
rağmen bu ekin uyum kısmında öğrencilerin zorlandıkları görülmektedir.
Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu
“Düzlük-yuvarlaklık uyumu kelimenin ilk hecesinde düz bir ünlü varsa, sonraki
hecelerde de düz, yuvarlak ünlü varsa sonraki hecelerde de dar-yuvarlak veya
düz- geniş ünlülerin kullanılması şeklinde ortaya çıkar” (Demir ve Yılmaz,
2005, s. 161).
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Ürdünlülerin Yazılı Anlatımlarının
Ses Bilgisi Bakımından İncelenmesi 39
Öğrencilerin ünlü harflerin düzlük-yuvarlaklık uyumunda yaptıkları yanlışlar şu
şekildedir:
“a yerine ı kullanılması”
“Bu nedenle bu siyahıtı karar verdım.” (Ö24)
Bu nedenle bu seyahate karar verdim.
“e yerine i kullanılması”
“Gezdekten sonra, şihrinde güzel lokantada kebap ve tavuk
yiyebilir.” (Ö48)
Gezdikten sonra, şehirde güzel bir lokantada kebap ve tavuk yiyebilir.
“u yerine ı kullanılması”
“…sonra bır çocuklar kalkuyordu.” (Ö31)
… sonra çocuklar kalkıyordu.
“… sehir oldı.” (Ö48)
…şehir oldu.
“ü yerine ı kullanılması”
“Ben her gün düşünıyorum.” (Ö40)
Ben her gün düşünüyorum.
Düzlük-yuvarlaklık uyumunda karşılaşılan yanlışlar kalınlık incelik uyumunda
karşılaşılan yanlışlardan daha az olduğu ancak yine de A2 düzeyine göre fazla
oldukları görülmektedir. Genellikle “o” ve “ö” harfleri öğrencilerin karşısına
geldiğinde bu harflerin sonrasında ve öncesinde hangi ekin uygun olacağına dair
kullanımında yanlış yapıldığı görülmektedir. Bu yanlışların Arapçada bu
harflerin olmamasından ve böyle bir uyumun da tam özümsenememesinden
kaynaklandığı görülmektedir.
3.2. Ses Olayları
“Ses olayını, bir kelime içerisinde yer alan seslerin birbirini etkilemesi
sonucunda o kelimenin yapısında meydana gelen değişim süreci olarak
görebiliriz” (Güneş, 1999, s. 50). Ses bilgisi bölümünde incelenen ses
olaylarında toplamda % 2,13 (19) yanlış oranı ile öğrencilerin bu bölüm
içerisinde en az yanlış yaptıkları bölüm olduğu görülmektedir. Ses olaylarında
yanlış bulunan başlıklar şunlardır; ünlü daralması, ünlü düşmesi, ünsüz
yumuşaması ve ünsüz benzeşmesidir.
Ünlü Daralması
“Ünlü daralması, art arda gelen benzer değerdeki hecelerden birinin düşmesi
olayıdır” (Güneş, 1999, s. 52). Ünlü daralmasında yapılan yanlış daha çok
dilbilgisi kuralını uygulayamamaktan kaynaklanan yanlışlardır.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 40
“örneğin: müzik dinleyor, sapor yapıyor, kitap okuyor.” (Ö40)
Örneğin, müzik dinliyor, spor yapıyor, kitap okuyor.
Öğrencinin hızlı yazmasından, fiili olduğu gibi kullanmasından, buradaki
grameri uygulamayı unutmasından kaynaklanmış olabilmektedir.
Ünlü Düşmesi
“Ünlü düşmesi, sözcüklere çekim ve yapım eklerinin gelmesi ve birleşik
sözcüklerin yapımı sırasında bir ünlünün kaybolmasına denir” (Hengirmen,
2005, s. 74). Ünlü düşmesinde ise şu şekilde yanlışlar görülmektedir:
“...insanlar akılı…” (Ö16)
…insanların aklı…
“…Vakitinde…” (Ö17)
…vaktinde…
“…tatil izini…” (Ö19)
…tatil izni
“…oyunları oyunarmış.” (Ö8)
… oyunları oynarmış.
Ünlü düşmesi A1 düzeyinde öğrenilen, A2 düzeyinde öğrencilerin en az yanlış
yaptıkları konulardan bir tanesidir. Burada da öğrencilerin yazdığı kompozisyon
kâğıtlarında az da olsa bu yanlışla karşılaşılmaktadır. Ünlü düşmesi ses olayında
kelimelerin değişmesi, eklenen ek ile tekrardan şekillenmesi bazı öğrenciler
tarafından öğrenilmesinde veya öğrenilen bilginin uygulanmasında sıkıntı
yaşandığı görülmektedir.
Ünsüz Yumuşaması
“Kelime sonunda ünsüz şekilleriyle bulunan patlamalı katı sesdeşler, yani p ç t
k sesleri kelimeye sesliyle başlayan bir ek gelip iki sesli arasında, veya bir
sesliyle bir bolünlü arasında kaldıklarında bu seslerin etkisiyle birçok
kelimelerde ünlü şekillerine, b c d g seslerine dönerler” (Banguoğlu, 1979,
s. 49). Diğer bir ifadeyle bir kelimenin son harfi sert ünsüz harflerden p, ç, t, k
ile biterse ve ünlü ile başlayan bir ek alırsa, kelimedeki son harf olan p, ç, t,
k’nin b, c, d, g, ğ’ye dönüşmesine ünsüz yumuşaması denir. Ünsüz
yumuşamasının ses olayları alt başlıkları altında en fazla yanlış yapılan bölüm
olduğu tespit edilmiştir. Bu yanlışlar şöyledir:
“Bu yaz yunanistan’a ailemle gideceyiz.” (Ö9)
Bu yaz Yunanistan’a ailemle gideceğiz.
“Her zaman bilgisayar kullanacaklar, öyle ki sokaka gitmeyecekler ve
dışarıda oynamayacaklar.” (Ö36)
Her zaman bilgisayar kullanacaklar, öyle ki sokağa gitmeyecekler ve
dışarıda oynamayacaklar.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Ürdünlülerin Yazılı Anlatımlarının
Ses Bilgisi Bakımından İncelenmesi 41
“İnsanların fiziki farklı.” (Ö39)
İnsanların fiziği farklı.
Öğrencilerin incelenen yazılı anlatımlarındaki örneklere göre öğrencilerin ünsüz
yumuşama konusunda daha çok k-g/ğ değişimi konusunda yanlış yaptıkları
görülmektedir.
Ünsüz Benzeşmesi
“Benzeşme, bir sözlükteki seslerin; oluşum noktası, nitelik ve/veya nicelik
bakımından birbirine benzemesidir” (Eker, 2005, s. 308). Ünsüz benzeşmesinde
ise yanlışlar şu şekildedir:
“Bir yıllar, yaz evi, ya da yat’da tatil boyu gecirecağız,” (Ö24)
Bu yıl yaz evinde veya yatta tüm tatilimizi geçireceğiz.
“Bir gün benim babam oturdularla ve konuşdularla” (Ö33)
Bir gün babamla oturduk ve konuştuk.
3.3. Ünlülerin Karıştırılması
Türkçe, Arapça ile karşılaştırıldığında ünlüleri gösteren harf bakımından daha
zengin bir dildir. Yabancı dil olarak Türkçe öğrenenler için ünlüleri gösteren
harflerin kullanımı ve eklerin kelime ile uyumu en çok karıştırılan ve
öğrencilerin zorlandıkları konular olarak görülmektedir. Özellikle Ürdünlü
öğrenciler gibi Arap asıllı olup Arapça ana dili olanlarda durum daha güç
duruma gelebilmektedir. Çünkü Türkçe, Arapçadan daha fazla ünlüleri gösteren
harflere sahip ve Türkçede bulunan bazı ünlüler de Arapçada bulunmamaktadır.
Bu bağlamda Ürdünlü öğrencilerin ünlüleri karıştırdıkları yazım yanlışları şu
şekildedir:
“e, a” Ünlülerinin Karıştırılması
Ürdünlü öğrencilerin yazılı anlatımlarında karşılaşılan güçlüklerden birisi
kelime içinde “e/a” harflerinin karıştırılmasıdır. Bu örnekler şu şekilde
sıralanabilir:
“a yerine e kullanılması”
“ziyeret etmek” (Ö28)
ziyaret etmek
“Babam arkadaşlarıyle çok oyunları oyunarmış.” (Ö8)
Babam arkadaşlarıyla çok oyun oynarmış.
“e yerine a kullanılması”
“aserleri” (Ö3)
eserleri
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 42
“İnsanların fiziki farklı. balkı daha uzun boylu olacaklar, balki de ten
renkleri farklı.” (Ö39)
…belki…
“be nedenle ziyarat ediyoruz ve sohpet ediyoruz” (Ö41)
Bu nedenle ziyaret ediyoruz ve sohbet ediyoruz.
Kelimenin içinde hem “e” hem “a” harfleri varsa bunların hangisinin kelimede
önce veya sonra geldiğini yazmada öğrencilerin zorlandıkları tespit edilmiştir.
Bununla birlikte bazı öğrencilerin ünlü uyumundaki kuralı aşırı kurallaştırma
yaparak kelimin aslını unutup kelimedeki ünlülerin hepsini inceleştirme veya
kalınlaştırma eğiliminde oldukları görülmüştür.
“ı, i” Ünlülerinin Karıştırılması
“ı-i” ünlülerinin yazımında Ürdünlü öğrencilerin en fazla yanlış yaptığı
bölümlerden biri olduğu görülmektedir. Öğrencilerin yaptıkları yanlışlar
şöyledir:
“ı yerine i kullanılması”
“…çok akili insanlar vartu” (Ö7)
…çok akıllı insanlar vardı.
“Bu yaz tatili yurtdişi planlar var,” (Ö26)
Bu yaz tatili için yurtdışı planlarımız var.
“Mümkün araba çok hizli sürecek.” (Ö36)
Arabayı çok hızlı sürmek mümkün olacak.
“Türkiyadey’ken beş yil okuduğum okula gidecem ve
arkadaşlarimla buluşacağız.” (Ö43)
Türkiye’deyken beş yıl okuduğum okula gideceğim ve arkadaşlarımla
buluşacağız.
“i yerine ı kullanılması”
“Harıka mı harka…” (Ö3)
Harika mı harika…
“Türkiyenin harıtası almak gerekiyor.” (Ö28)
Türkiye’nin haritasını almak gerekiyor.
“İnsanlar cahil ve fakır olacak.” (Ö39)
İnsanlar cahil ve fakir olacak.
“ı” ve “i” ünlüleri öğrenciler tarafından en çok karıştırılan konulardan olduğu
görülmektedir. Bunda “ı” ünlüsünü ilk defa öğrenmelerinin etkisi olmaktadır.
İngilizcenin etkisiyle “ı” ünlüsünü gerek el alışkanlığından gerek kelimenin ilk
hâlini unutmalarından kaynaklanarak “ı” harfleri çoğunlukla “i” ünlüsüne
dönmektedir. Ayrıca ünlü uyumuna dikkat etmek isteyen öğrenci, bazen kuralı
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Ürdünlülerin Yazılı Anlatımlarının
Ses Bilgisi Bakımından İncelenmesi 43
aşırı uygulayarak kelimede bulunan “ı” ve “i” ünlülerini kelimedeki diğer
ünlülere göre inceleştirme ve kalınlaştırma yapmaktadır.
“e, i” Ünlülerinin Karıştırılması
“e” ile “i” ünlülerinin karıştırılması öğrenciler tarafından en çok yapılan
yanlışlar arasındadır. Kelimede bulunan e veya i harfleri birbirlerinin yerine
yazılmaktadır. Bu yanlışlar şu şekildedir;
“e yerine i kullanılması”
“roma muzesini ziyaret edibilirsiniz.” (Ö1)
Roma müzesini ziyaret edebilirsiniz.
“…biraber oynarlardı. ” (Ö33)
…beraber oynarlardı.
“i yerine e kullanılması”
“…zeyaret edeceğiz. ” (Ö28)
…ziyaret edeceğiz.
“…Şimdi belmiyorum.” (Ö40)
…bilmiyorum
Öğrencinin genellikle i sesini tanıdığı ve dil aktarımı yanlışı olarak
İngilizcedeki e harfinin ses karşılığının i olması ve Türkçe yazarken de sesi
öğrenmesi ama bu sesi İngilizcedeki harf ile karıştırmasından kaynaklı yanlışlar
olduğu görülmektedir. Bazen de kelimeye getirilen eklerin etkisiyle öğrenci e
harfini i harfine dönüştürmektedir.
“u, ü, o, ö” Ünlülerinin Karıştırılması
Ürdünlü öğrencilerin anadili Arapçadır. Arapçada u, ü, o ve ö ünlüleri tek bir
harf ile gösterilmektedir. Bu da öğrencilerin bu ünlüler arasındaki farkı
görebilmesini zorlaştırmakta ve yanlış yapmalarına neden olabilmektedir.
Öğrencilerin bu dört ünlüyü birbirinin yerine kullanma eğiliminde olduğu
görülmektedir.
“u yerine ü kullanılması”
● “…ama lokantanın adı şimdi ünüttüm. ” (Ö3)
…ama lokantanın adını şimdi unuttum.
● “Çocüklar” (Ö48)
çocuklar
“ü yerine u kullanılması”
● “Yuz yil sonra insanlar eti yermeyecekler. ” (Ö15)
Yüz yıl sonra insanlar et yemeyecekler.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 44
“o yerine ö kullanılması”
● “Öğlüm” (Ö9)
oğlum
● “…örman var ve çok farklı nehirler var. ” (Ö40)
…orman var ve çok farklı nehirler var.
“ü yerine o kullanılması”
● “Ulaşım araçları çok kolay, Taksi, ötübüs, dolmiş her zaman
bulanebilirsin.” (Ö46)
Ulaşım araçlarını, taksi, otobüs, dolmuş vb. her zaman çok kolay
bulabilirsin.
3.4. Kelimedeki Yazım Yanlışları
Türkçe kelimeleri yazmada öğrencilerin bazı kelimeleri veya eki yazarken eksik
harf veya fazla veya yanlış harfler ile yazdığı görülmektedir. Bu yanlış
yazımlarda belli bir sistematik yanlış olmadığı görülüp her sesten veya
gramerden yanlışların yapıldığı tespit edilmiştir. Bu öğrencilerin yazma
kaygısından, sınav esnasında birçok kuralı bir araya getirebilmenin
güçlüğünden, öğrencinin eksik ve yanlış öğrenmesinden, ihmal, dikkatsizlik
veya unutkanlığından kaynaklanabilmektedir. Bu yanlışlar şu şekildedir
sıralanmıştır;
Eksik Harf Kullanımı
Ürdünlü öğrencilerin yazılı anlatımlarında sözcükleri yazarken bazı harfleri
eksik yazdıkları tespit edilmiştir. Öğrencilerin yazılı anlatımlarında karışımıza
çıkan yanlışları şu şekildedir;
● “duyduğma göre” (Ö2)
duyduğuma göre
● “hayatni” (Ö9)
hayatını
● “Çin Kültürü benimkiden çok farkı. ” (Ö12)
Çin kültürü benimkinden (benim ülkemin kültüründen) çok farklı.
● “yemeklerni” (Ö14)
yemeklerini
● “Zun zamandır tatıle çıkmayı düşünyorum.” (Ö25)
Uzun zamandır tatile çıkmayı düşünüyorum.
● “Çünkü şimdi çok insanlar sigra içiyorlar. ” (Ö37)
Çünkü şimdi çok insanlar sigara içiyorlar.
● “…çok mutluduk. ” (Ö33)
…çok mutluyduk.
● “Dünya’nın en güzel ülklerinden olacak. ” (Ö34)
…ülkelerinden…
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Ürdünlülerin Yazılı Anlatımlarının
Ses Bilgisi Bakımından İncelenmesi 45
● “Ürdün’de çok aktiviler yapabilir. ” (Ö47)
…aktiviteler…
Arapçada ünlü harfleri göstermek durumunda olmayan öğrencilerin genel olarak
ünlü harfleri eksik yazdıkları, bununla birlikte az da olsa ünsüz harflerin de
eksikliği tespit edilmiştir. Ancak ünsüz harf eksikliğinin de kök veya gövdede
olmayıp getirilen ek kısmında olduğu görülmüştür. Bu da öğrencilerin ek kök
bağlantısını tam olarak kavrayamadığını gösterebilmektedir.
Fazla Harf Kullanımı
Kelime yazımında karşılaşılan bir diğer yanlış grubu ise kelimeyi yazarken
kelimede olmaması gereken bir harfi fazla olmasından kaynaklanmaktadır.
Öğrencilerin fazla harf yazımından kaynaklanan yanlışları şu şekildedir;
● “yüz yıllarradan buna kadar…” (Ö12)
yüzyıllardan bu ana/şimdiye kadar…
“Sahilde dolaşlıp…” (Ö20)
Sahilde dolaşıp…
● “…yeğtmiyor…” (Ö22)
…yetmiyor…
● “Ben ona sorudum. ” (Ö33)
Ben ona sordum.
● “…insanlar daha çok anlatıyacak” (Ö38)
…insanlar daha çok anlatacak.
● “pettra gittiniz. ” (Ö48)
Petra’ya gittiniz.
Ürdünlü öğrencilerin kelimeyi yazarken kelimenin kök veya gövdesinde
bulunan harflere benzer bir harf ekledikleri veya kök veya gövdeye gelen
eklerin kullanımında fazla harf ekledikleri görülmüştür.
Yanlış Harf Kullanımı
Ürdünlü öğrencilerin kelimenin yazımında yanlış harf seçiminden kaynaklanan
yanlışlar olduğu görülmüştür. Yanlış harf yazımına aşağıdaki örnekler
verilebilir:
● “agaçalar” (Ö8)
ağaçlar
● “yanlız” (Ö10)
yalnız
● “bahcedelerden” (Ö15)
bahçelerden
● “Cünkü” (Ö18)
Çünkü
● “çünkü hepimiz Farklı şeyleri iştidik” (Ö26)
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 46
Çünkü hepimiz farklı şeyleri istedik.
● “bilkisiyar” (Ö31)
bilgisayar
● “Babam bana cevab…” (Ö32)
Babam bana cevap…
Kelimenin yazımında yanlış seçilen harflerin ötümlü ile ötümsüzler arasında
olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin genellikle ötümsüzlerin “p, ç, t, k” ile
ötümlüler “b, c, d, g” yi karıştırmalarından kaynaklanan yanlışlar yaptıkları
tespit edilmiştir.
Başka Dillerin Etkisi
Yabancı dil öğreniminde anadilindeki veya öğrencinin ana diline yakın
derecede iyi bildiği ikinci dildeki özellikleri hedef dile yani yeni öğrendiği
yabancı dile aktarması durumudur. Burada Arapça ve İngilizcenin daha fazla
etkili olduğu söylenebilir. Bu örnekler şu şekildedir:
● “Bana göre yüz yıl sonra dünyada çok salam var” (Ö7)
Salam, barış anlamındadır. Öğrenci tarafından Arapça kullanılmış.
● “Russia” (Ö9)
Rusya
● “Soununda” (Ö14)
Sonunda
● “Milliyonlarca” (Ö16)
Milyonlarca
● “İnteresten” (Ö18)
Enteresan
● “Türkey’e” (Ö23)
Türkiye’ye
● “Camera” (Ö36)
Kamera
● “Türk cültürü” (Ö37)
Türk Kültürü
● “Inshallah” (Ö39)
İnşallah
● “train” (Ö39)
Tren
Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi öğrencilerin Türkçede olabilecek
kelimeleri Arapça asılları ile kullandığı veya kelime yazımında Türkçe bir
kelime yazdığını düşünse de kelime içindeki harflerde bildiği dillerin etkisi ile
yanlış yazdıkları tespit edilmiştir. Türkçe “k” harfi yerine İngilizce “c” harfini,
“ş” harfi yerine “sh” harfini, “y” harfi yerine “i” harfini yazmaları öğrencilerin
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Ürdünlülerin Yazılı Anlatımlarının
Ses Bilgisi Bakımından İncelenmesi 47
hâlâ Türkçe öğrenmede ana dilin veya ikinci dilin etkisi altında olduğunu
gösterebilmektedir.
Sonuç
Bu çalışma, Ürdün’de yabancı dil olarak Türkçe öğrenen Arap asıllı
öğrencilerin hedef dili öğrenmede yaptıkları yanlışlar gruplandırılarak yabancı
dil olarak Türkçe öğretimine özellikle Orta-Doğu coğrafyasında dil öğretimine
yönelik yapılacak çalışmalara katkı sağlayabilmek amacıyla hazırlanmaya
çalışılmıştır. Ürdünlü öğrencilerin yazılı anlatımda yapmış oldukları yanlışlar
öğrencinin hangi konularda daha fazla zorlandığının görülebilmesi bakımından
önem arz etmektedir. Böylece bu çalışmanın gerek materyal gerekse yöntem
belirlemeye yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Uygulama aşamasından anlaşılacağı üzere, bu çalışmaya Yunus Emre Enstitüsü
tarafından Ürdün’ün başkentinde kurulan Amman Yunus Emre Türk Kültür
Merkezinde, 2013-2014 yılları arası A2 düzeyi Türkçe öğrenen 48 öğrenci dâhil
edilmiştir. Kur bitirme sınavı yazma becerisi bölümünde yazılı anlatım kâğıtları
çalışmanın materyali olarak kullanılmıştır.
Ürdünlü öğrencilerin ses bilgisinden 888 yazım yanlışı yaptığı tespit edilmiştir.
Bu bölüm dört başlıkta incelenerek oranları sunulmuştur. Bunlar: Ünlü uyumu
% 46,4 (412), ses olayları % 2,13 (19), ünlülerin karıştırılması % 28,72 (255),
kelimedeki yazım yanlışı % 22,75 (202).
Ürdünlü öğrencilerin yabancı dil olarak Türkçeyi öğrenirken ses bilgisinin alt
kategorilerinden en fazla ünlü uyumunda yanlış yaptığı görülmektedir.
Türkçenin ses özellikleri ile Arapçanın ses özelliklerinin farklılığı, Türkçedeki
ünlü harflerin sayı bakımından çokluğu ve kelime içinde ve eklerde bu ünlülerin
uyumu kurallarının tam olarak öğrenilememesi veya uygulanamaması
öğrencilerin bu konuda yanlış yapmasında etkili olduğu ve önlük-artlık
uyumunu tam olarak kavrayamadıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 48
Kaynakça
Banguoğlu, T. (1979). Ana Hatlarıyla Türk Grameri. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Bölükbaş, F. (2011). Arap Öğrencilerin Türkçe Yazılı Anlatım Becerilerinin
Değerlendirilmesi. Turkish Studies, 6(3), 1357-1367.
Büyükikiz, K. ve Hasırcı, S. (2013). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Öğrencilerin
Yazılı Anlatımlarının Yanlış Çözümleme Yaklaşımına Göre Değerlendirilmesi.
Ana Dili Eğitimi Dergisi, 1(4), 51-62.
Çakır, İ. (2010, Ocak). Yazma Becerisinin Kazanılması Yabancı Dil Öğretiminde
Neden Zordur?. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (28), 165-176.
Demir, N. ve Yılmaz, E. (2005). Türk Dili El Kitabı (2. bs.). Ankara: Grafiker Ofset.
Demircan, Ö. (2015). Türkçenin Sesdizimi (5. bs.). İstanbul: DER Yayınları.
Eker, S. (2005). Çağdaş Türk Dili (3. bs.). Ankara: Grafiker Yayınları.
Gencan, T. N. (2001). Dilbilgisi. Ankara: Ayraç Yayınevi.
Güneş, S. (1999). Türk Dili Bilgisi (4. bs.). İzmir: D.E.Ü. Rektörlük Matbaası.
Hengirmen, M. (2005). Türkçe Dilbilgisi (8. bs.). Ankara: Engin Yayın Evi.
İnan, K. (2014). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen İranlıların Yazılı Anlatımlarının
Hata Analizi Bağlamında Değerlendirilmesi. Turkish Studies, 619-649.
Kara, M. (2011). Avrupa Dilleri Öğretimi Ortak Çerçeve Metni Doğrultusunda Türkçe
Öğrenen Yabancılara A1-A2 Seviyesinde Türkçe Öğretim Programı Örneği.
Zeitschrift für die Welt der Türken Journal of World of Turks, 3, 157-195.
Karaağaç, G. (2013). Türkçenin Ses Bilgisi. İstanbul: Kesit Yayınları.
Karasar, N. (2010). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara: Nobel.
Kırbaş, G. (2017). Türkçe Öğrenen Ürdünlü Öğrencilerin A2 Düzeyi Yazlı
Anlatımlarında Karşılaştıkları Güçlükler (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi).
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara.
Şahin, E. Y. (2013). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Öğrencilerin Yazılı
Anlatımlarındaki Ek Yanlışları. Tarih Okulu Dergisi (TOD), (XV), 433-449.
Yılmaz, E. (2014). Temel Dil Bilgisi Terimleri Sözlüğü. Ankara: Pegem Akademi.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi, 2019 Kış (5), 49-56
DER EINSATZ VON NEUEN MEDIEN IM
FREMDSPRACHENUNTERRICHT IM
RAHMEN NEUES LERNEN
Fatma BALKAN
Abstrakt: Ein Fremdsprachenunterricht ist nicht nur ein Prozess, wo man eine
fremde Sprache lernt. Es ist auch ein Zusammenwachsen mit einer fremden
Kultur. In diesem Sinne ist es wichtig, dass ein lebensnaher und lebendiger
Fremdsprachenunterricht durchgeführt wird. Da wir in einer globalen Welt
leben, die von einer Sprachvielfalt geprägt ist, spielt das Erlernen einer
fremden bzw. neuen Sprache im alltäglichen Leben eine sehr wichtige Rolle.
Dazu tragen die neuen technologischen Entwicklungen bzw.
Kommunikationstechnologie einen großen Anteil bei. Hiermit können die
Lernmedien genannt werden, die den Fremdsprachenunterricht strukturieren,
verständlich und abwechslungsreich gestalten. Besonders spielen der Einsatz
von neuen Medien im Fremdsprachenunterricht und die Verwendung
multimedialer Hilfsmittel im Rahmen neues Lernen eine wichtige und
unentbehrliche Rolle. In diesem Zusammenhang ist mein Ziel anhand dieses
Artikels ursprünglich einen Überblick zu den Zielen des
Fremdsprachenunterrichts und über die Erlernung der Fremdsprache durch
multimediale Medien zu vermitteln und wie man dadurch einen Unterricht
gestalten kann und auf welche Weise die Verwendung multimedialer
Hilfsmittel im Zuge des Erlernens von Fremdsprachen zu immer neuen und
verschiedenen Unterrichtsführungen entwickelt werden kann. In dieser
Hinsicht wird in diesem Artikel auch dieser Lehrprozess im Bezug zum DaF-
Unterricht an den Schulen in der Türkei eingegangen.
Schlüsselwörter: Fremdsprachenunterricht, neue Medien, multimediale
Hilfsmittel.
Yabancı Dil Derslerinde Yeni Öğrenim Yöntemleri Kapsamında Bilişim
Teknolojilerinin Kullanımı
Öz: Yabancı dil öğretimi sadece bir yabancı dil öğrenme süreci değildir. Aynı
zamanda yabancı bir kültürle bütünleşmek anlamını da taşır. Bu anlamda,
gerçekçi ve canlı bir yabancı dil öğretiminin gerçekleştirilmesi önemlidir.
Yabancı dillerin eşitliliğinin etkisinde olan küresel bir dünyada yaşıyor
olmamız nedeniyle yabancı dil öğrenmek günlük yaşamda çok önemli bir rol
oynamaktadır. Yeni teknolojik gelişmeler ve iletişim teknolojisi yabancı dil
öğrenimine büyük oranda katkı sağlamaktadır. Özellikle bilişim teknolojileri
yabancı dil derslerinin yapılandırılmasında, anlaşılır kılınmasında ve
çeşitlendirilmesinde oldukça etkindir. Günümüzde yabancı dil öğretiminde
multimedya araçlarının kullanımı önemli ve vazgeçilmez bir rol oynamaktadır.
Makalenin Geliş ve Kabul Tarihleri: 19.02.2019-13.05.2019 Dr., Milli Eğitim Bakanlığı, [email protected],
ORCID: 0000-0001-5916-6118
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 50
Bu bağlamda, bu makale ile yabancı dil öğretiminde istenilen hedeflere
ulaşmak için, dersin yapılandırılmasında bilişim teknolojilerinin kullanımı ve
multimedya yardımcı kaynaklar aracılığıyla daha yeni ve farklı ders işleniş
biçimlerinin geliştirilmesi konusunda genel bir bakış açısı kazandırılması
amaçlanmıştır. Makalede ayrıca Türkiye`deki okullarda yabancı dil olarak
Almanca öğretim süreci hakkında da bilgi verilmiştir.
Anahtar kelimeler: Yabancı dil dersi, bilişim teknolojileri, multimedya
yardımcı kaynaklar.
The Use of New Media in Foreign Language Teaching in the Framework
of New Learning
Abstract: Foreign language teaching is not just a process of learning a foreign
language. It also means integrating a foreign culture. In this sense,
materializing a realistic and viable foreign language teaching is important.
Since we live in a global world influenced by diverse foreign languages,
learning a foreign language plays an important role in everyday life. New
technological developments in communication skills contributed significantly
to foreign language learning. Especially information technologies are very
effective in structuring, comprehending and diversifying foreign language
courses. Today, the use of new media and the multimedia tools play an
important and indispensable role in foreign language teaching. In this context,
this article mainly aims at giving a general perspective to the development of
new and different forms of teaching processes by utilizing information
technologies and auxiliary multimedia resources in order to achieve the desired
goals in foreign language teaching. In addition, the article gives information
about the process of teaching German as a foreign language at schools in
Turkey.
Keywords: Foreign language lessons, new media, auxiliary multimedia
resources.
Ziele des Deutschunterrichts als Fremdsprache
Ziele des Deutschunterrichts als Fremdsprache ist, dass die Lernenden durch
die deutsche Sprache bzw. die Zielsprache ihre Meinungen austauschen,
eigene Gedanken und Gefühle, Ideen und Emotionen in deutscher Sprache
ausdrücken können.
In diesem Prozess steht im Mittelpunkt, dass man den Lernenden durch die
vier Sprachfertigkeiten „Hören, Lesen, Sprechen und Schreiben“ die
Kommunikation mit anderen bzw. die Sprachvermittlung ermöglicht. Die
Kenntnisse zu den grammatischen Strukturen, den Wortschatz erweitert und
Idiome der deutschen Sprache ermittelt.
Ein weiteres Ziel des Sprachunterrichts Deutsch als Fremdsprache ist das
landeskundliche Lernen. Denn das interkulturelle Lernen bzw. die
Landeskunde ist eines der festen Bestandteile des Sprachunterrichts. Während
Der Einsatz Von Neuen Medien im Fremdsprachenunterricht
im Rahmen Neues Lernen 51
des Erlernens einer neuen Sprache ist es wichtig die landeskundlichen
Kenntnisse zu erwerben. Dadurch haben die Lernenden die Möglichkeit nicht
nur die Zielsprache zu beherrschen, sondern sich auch in einer anderen Kultur
zurechtzufinden. Dies ermöglicht zusätzlich die kulturellen, nationalen und
moralischen Werte mit seinen eigenen Werten zu verknüpfen und die der
sprachlichen Handlung mit Kenntnis und Verständnis der Alltagskultur der
Deutschen näher kennenzulernen. Das Leben anderer Menschen, ihre
Denkweise und ihre Kultur zu verstehen und seine eigenen Kulturwerte
übertragen zu können spielt bei der Verständigung zwischenmenschlicher
Beziehung bzw. Kommunikation eine unentbehrliche Rolle.
In diesem Zusammenhang hat die Lehrkraft die Möglichkeit den
Fremdsprachenunterricht Informations- und Handlungsbezogen zu gestalten.
Damit auch die Lernenden in der Lage sind in der Zukunft moderne
Informations- und Kommunikationstechnologien wie auch herkömmliche
Medien innerhalb und außerhalb des Fremdsprachenunterrichts nutzen und
entwickeln können. Außerdem mit der Technologie aktiv und effektiv
umgehen und die Lernfähigkeit mit Hilfe der Informationstechnologie
entwickeln können. Denn das Umgehen mit Medien gehört heute zu den
elementaren Grundfertigkeiten und ist eine Voraussetzung für eine
erfolgreiche Berufsausbildung.
In dieser Ansicht, ist es wichtig, dass die Lernenden bestimmte
Qualifikationen am Ende des Gymnasiums erworben haben Denn man möchte
den Schüler bzw. die Schülerin auf das Leben vorbereiten und die
Möglichkeit geben, das Leben anderer Menschen, ihre Denkweise und deren
Kultur zu verstehen und seinen eigenen Kulturwert auf anderen übertragen.
Neue Medien im Fremdsprachenunterricht
Der Einsatz von neuen Medien im Fremdsprachenunterricht und die
Verwendung multimedialer Hilfsmittel im Rahmen neues Lernen ist ein
hochaktuelles Thema. Wie könnte man diesen Leitgedanken in einem
Fremdsprachenunterricht konkret werden lassen? Wie erweckt man die
Redelust und Neugier des Lernenden während der Erlernung einer neuen
Sprache? In diesem Zusammenhang ist es wichtig anzudeuten, dass, wir in
einer globalen Welt leben, die von einer Sprachvielfalt geprägt ist. Daher
spielt das Erlernen einer fremden bzw. neuen Sprache im alltäglichen Leben
eine sehr wichtige Rolle. Dazu tragen die neuen technologischen
Entwicklungen einen großen Anteil bei.
Neue Medien stehen in der Lebenswelt der Kinder und heranwachsender
Generation im Mittelpunkt. Es ist auf der Welt unbestritten, dass in Wirtschaft
und Industrie sie einen hohen Anteil der Abläufe begleiten. In dieser Hinsicht
ist eines der Ziele der schulischen Bildung Schüler*innen in so eine Lage zu
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 52
versetzen, dass sie in einer sehr stark von den Medien beeinflussten Welt
selbstbestimmt, sachgerecht, kreativ und sozialverantwortlich mit Medien
handeln können.
In diesem Sinne kann man auch andeuten, dass Medien die Aufgabe zum
Bildungsprozess einer Gemeinschaft beizutragen haben. Denn Medien spielen
bei der Selbstorganisation und Selbstreflektion eine unvermeidbare Rolle.
Somit kann man sagen, wenn die Medien zu diesem Zwecke dienen, eine
beutende Rolle bei der Bildung bzw. Erlernung einer Fremdsprache dienen
(vgl. Santos, 2009, s. 40). In diesem Sinne können die Lernenden alle Arten
von Medien zum Lerngegenstand machen. Schwerdtfeger betonte (2001), dass
im Bereich Multimedia sicher die Zukunft Medienentwicklung für den
Unterricht für Deutsch als Fremdsprache legen würde.
Lernen durch Medien bzw. neuen Medien zu unterstützen ist prinzipiell eine
wichtige Entwicklung für den Lern- und Lehrprozess. Neue Medien spielen
im Rahmen des Bildungssystems bzw. bei der Erlernung einer fremden
Sprache eine unentbehrliche Rolle. Hiermit muss auch angedeutet werden,
dass neue Medien keinen gänzlichen neuen Unterricht verschaffen, sondern
sie sollten als mediale Erweiterung des Fremdsprachenunterrichts gesehen
werden. Sie bieten in diesem Zusammenhang viele
Möglichkeiten und Vorrausetzungen den Lehrern bei der Gestaltung des
Fremdsprachenunterrichts.
Besonders im Bereich des Internets, Kommunikation durch E-Mails und die
Entwicklung der Lernsoftwares ist ein großes Potential für die Vermittlung
der Fremdsprache durch neue Medien. All diese immer mehr zunehmende
Mitbestimmung der neuen Medien erfordert die Art und Weise der
Durchführung und Gestaltung des Fremdsprachenunterrichts sich zu
entwickeln.
Der sinnvolle Einbezug der neuen Medien kann in diesem Zusammenhang die
Ausprägung fachlicher Kompetenzen didaktisch unterstützen und den
Fremdsprachenunterricht zugleich methodisch auch bereichern. Es ist
natürlich auch sehr wichtig zu beachten, dass das Lernziel und das verwendete
Medium in einer inneren Koordinierung sind, also in einer Harmonie stehen.
Es muss ganz klar sein, dass man mit einer falschen Medienwahl im
Fremdsprachunterricht schon am Anfang die Struktur einer Unterrichtsstunde
verbauen kann.
Man darf auch für einen erfolgreichen Einsatz der Medien im
Fremdsprachenunterricht die Einstellung der Lehrkräfte nicht aus dem Auge
lassen. Die Lehrkraft muss motiviert und überzeugt von der Verbesserung
seines Fremdsprachenunterrichts durch neue Medien sein und darf keine
Der Einsatz Von Neuen Medien im Fremdsprachenunterricht
im Rahmen Neues Lernen 53
Angst vor der Technik, aber auch keine Angst um von Medien ersetzt zu
werden, haben. Die Lehrkraft muss über didaktische Integration der Medien
etwas wissen und so die Medien in den Unterrichtsablauf, zu dem richtigen
Platz im Fremdsprachenunterricht einsetzen können. Die Handhabung der
Geräte beherrschen können.
Was verbirgt sich der Literatur nach hinter dem Begriff „neue Medien“?
Eine einheitliche Definition ist in der Literatur nicht festzustellen. Die
Verschiedenheit an der Begrifflichkeit der Medienwelt ist unbegrenzt. Medien
werden nach bestimmten Kriterien klassifiziert bzw. gruppiert. Diese
Einteilungen dienen zur Systematisierung, der Orientierung und zum
Vergleich der Entwicklung des Gegenstandbereiches (vgl. Barsch, 2006,
s. 16).
Der Begriff „neue Medien“ ist sehr vieldeutig und der Einsatz der modernen
Informations- und Kommunikationstechnologie ist in diesem Zusammenhang
fast in allen Bereichen unserer Umwelt nicht zu vermeiden. Neuen Medien
werden manchmal auch als Synonym für Computer oder Internet genutzt. Der
Begriff „neu“ steht hier nicht für die Formen, in denen Inhalte sichtbar oder
hörbar werden, sondern das Entscheidende an neuen Medien sind die neuen
Nutzungsmöglichkeiten und Funktionserweiterungen der bisherigen „alten“
Medien, die durch neue Technologien ermöglicht werden (vgl. Reinmann,
2005).
Es gibt zahlreiche moderne Medien, die von Lehrkräften im
Fremdsprachenunterricht eingesetzt werden. Hiermit werden Medien
bezeichnet, die im Fremdsprachenunterricht zu Zwecken des Lehrens der
neuen Sprache eingesetzt werden können. Als wichtige Unterrichtsmedien
gehören Bilder, Texte, Druckwerke, Tafel, Folien, Arbeitsblätter,
Unterrichtsfilme, interaktive Whiteboards und Computer. Eine Kombination
aus Lehrkraft und Lehrwerk ist der Computer. Auch ohne eine spezielle
Software kann der Computer sämtliche Rollen übernehmen, so dass der
Lernprozess der Fremdsprache qualitätsreich durchgeführt werden kann.
In diesem Sinne werden also mit den neuen Medien bei der Vermittlung einer
Fremdsprache nicht nur Augen und Ohren angesprochen, sondern die Gefühle
das Empfinden wird in diesem Zusammenhang auch gefordert. Dies führt zum
besseren Lernen einer Fremdsprache und bedeutet motivierter, in weniger
Zeit, durch neue Medien bzw. neue Methoden eine neue Sprache zu erwerben.
Medien sind im pädagogischen Sprachgebrauch allgemein gesehen technische
Hilfsmittel, die didaktisch geplant und zur Verbesserung von Lehr- und
Lernprozessen dienen (vgl. Hüther, 2010, s. 234)
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 54
Nach Kerres (2001) können Medien- und Kommunikationstechniken ganz
allgemein als Werkzeug zur Erarbeitung, Sammlung, Aufbereitung und
Kommunikation von Wissen genutzt werden. Das Leitprodukt ist das
Schülerbuch. Es werden die neu zu lernenden sprachlichen bzw. kulturellen
Phänomene eingeführt. Es ist eine Vielfalt von Textsorten und visuellen
Materialien vorhanden.
In diesem Zusammenhang kann man die Textverarbeitungsprogramme und
Tabellenkalkulationen dazu zählen. Diese Programme stehen kostenlos zur
Verfügung. Während der Durchführung des Fremdsprachenunterrichts hat
man die Möglichkeit die Textstellen, Anmerkungen oder Passagen zu
markieren. Im Laufe kann man die gewünschten Textstellen und Notizen
zusammenstellen und sie auch dann bearbeiten. Es ist in diesem Sinne sehr
einfach zu bedienen. Man kann im Text überflüssige Sätze bzw. Wörter
löschen, Schlüsselwörter Fettdrucken, Schriftarten ändern oder bestimmte
Stellen im Text markieren. Letztendlich kann der Text gespeichert werden.
Man hat auch jederzeit die Gelegenheit zum Text zurückzugreifen, ihn
auszudrucken und vervielfältigen. Indem die Lehrkraft den Text den
Lernenden zuschickt, haben sie auch die Möglichkeit den Text zu Hause
weiterbearbeiten zu können.
In diesem Zusammenhang ist die Textverarbeitung ein Instrumentarium, mit
dem man während des Erlernens der Fremdsprache die Texte in den Prozess
miteinbeziehen kann. Eine große Anzahl von Lehrkräften benutzt den
Computer als Arbeitsmittel um Unterrichtmaterialien, Arbeitsblätter, Tests,
Folien oder Wortschatzlisten vorzubereiten. Es ist ein Vorteil für Sie, durch
die Textverarbeitung die Texte zu ergänzen, verändern, aktualisieren und
miteinander kombinieren zu können. Sie können mit einem Scanner Bilder
und Texte aus Zeitschriften in den Computer einlesen und editieren.
DaF-Unterricht in den Schulen in der Türkei
In der Türkei werden mehrere Fremdsprachen angeboten, die in einem
bestimmten Schuljahr beginnen, aufeinander folgen und für eine bestimmte
Zeitspanne gleichzeitig unterrichtet werden. Diese Art Vermittelns der
Fremdsprache, im Sinne als gesteuerten Spracherwerb, beinhaltet
selbstverständlich auch bestimmte Vorgaben in der Türkei. Der
Fremdsprachenunterricht in der Türkei wird anhand von einem Lehrplan bzw.
festgelegten Stoffverteilungsplan, mithilfe von strukturierten und einer
bestimmten Progression der Lehrwerke bzw. Lernmedien, anhand von
vorgegebenen Lernmethoden und von qualifizierten Lehrkräften leitend,
durchgeführt.
Die Durchdringung des Alltags mit neuen Medien betrifft nicht nur die
Freizeit der heranwachsenden Generation in der Türkei, sondern es spielt auch
Der Einsatz Von Neuen Medien im Fremdsprachenunterricht
im Rahmen Neues Lernen 55
im Umfeld der Schule und bzw. bei der Erlernung der Fremdsprachen eine
wichtige Rolle. Wenn man die in der Schule verwendeten digitalen Medien
unter die Lupe nimmt, so stellt sich heraus, dass am häufigsten der Computer
eingesetzt und mit dem interaktiven Whiteboard gearbeitet wird. Dies könnte
anhand eines Projekts näher erläutert werden.
Das genannte Projekt wurde an den Schulen in der Türkei ab dem 22.
November 2010 die Computertechnologie ins Schulsystem integriert. Man
nannte es das „Fatih Projekt“. Mit der Einführung des Projekts erhielten die
einzelnen Klassen ein Smart Board und die Schüler einen Tablett-Computer.
Die größte Phase begann im Jahr 2011 mit 52 Schulen. Das Ziel war jedes
Klassenzimmer mit einer interaktiven Whiteboard zu registrieren und jedem
Schüler und jeder Schülerin von der 5. Klasse bis zur 12. Klasse ein Tablett-
Computer in die Hände zu geben. Diese wichtige Investition in
Bildungstechnologie sollte zu bestmöglichen Lernergebnissen führen.
Das interaktive Whiteboard ist computergestützt und ist gegenwärtig eines der
modernsten Präsentationsmedien. Es bietet alle Funktionen der
herkömmlichen Lehrmedien. Es lassen sich bei den Schüler*innen eine
positive Auswirkung auf die Motivation, Anstrengungsbereitschaft,
Kooperation und Selbststeuerung nachweisen (vgl. Gehring, 2018).
Schlussfolgerung
Da die neuen Medien als Unterrichtsmaterial eine wachsende Bedeutung
haben, sah man im Rahmenplan Deutsch als Fremdsprache in der Türkei 2017
den Einsatz der neuen Medien verpflichtend und erfordert den Einsatz der
neuen Medien. Die Durchführung des Fremdsprachunterrichts mit Medien
spielt eine entscheidende Rolle, angesichts der zunehmenden medialen
Möglichkeiten.
Es ist hiermit auch sehr wichtig auf den digitalen Einsatz des Lehrwerks
einzugehen. Dies hat für das Lehrwerk einen besonderen Stellenwert und
fördert natürlich zu einer Auseinandersetzung der Lehrgewohnheiten.
Dadurch hat man als Lehrkraft die Möglichkeit unterschiedliche
Lehrstrategien durchzuführen.
Es fehlen immer noch umfassende Konzepte zu einem sinnvollen Einsatz von
Medien im Fremdsprachunterricht. Im wissenschaftlichen Bereich wurden
diese Konzepte noch nicht vollständig erstellt. Hiermit finde ich es auch
wichtig zu erwähnen, dass das Thema „neue Medien“ umfassend bei der
Ausbildung der Lehrkräfte integriert werden und bei der Lehrplanentwicklung
bezüglich einer umfangreicheren Entwicklung stattfinden müsste.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 56
Literaturverzeichnis
Barsch, A. (2006). Mediendidaktik Deutsch. Paderborn: Verlag Ferdinand Schöning.
Gehring, W. (2018). Fremdsprache Deutsch Unterrichten. Bad Heilbrunn: Verlag
Julius Klinkhardt.
Hüther, J. (2010). Mediendidaktik. J. Hüther ve B. Schorb (Ed.). Grundbegriffe
Medienpädagogik. München: Kopaed.
Kerres, M. (2001). Multimediale und Telemediale Lernumgebungen. München:
Oldenburg Wissenschaftsverlag GmbH.
Reinmann, G. (2005). Wissensmanagement und Medienbildung - neue.
Spannungsverhältnisse und Herausforderungen. Medien pädagogik:
Zeitschrift für Theorie und Praxis der Medienbildung, 1-16.
Santos, F. C. (2009). Medienpädagogik und gesellschaftliche Entwicklung.
Wiesbaden: VS Verlag für Sozialwissenschaften GWV Fachverlage GmbH.
Schwerdtfeger, I. (1987). Alltag und Fremdsprachenunterricht. München: Max Huber
Verlag.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi, 2019 Kış (5), 57-76
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE SANAL
GERÇEKLİĞİN AMAÇ ODAKLI DİL ÖĞRETİMİNE ETKİSİ
Burak Fatih ÜNLÜ
Öz: İnsana yapay dünya tecrübesi sunan ve insanın erişemeyeceği ortamları
tecrübe etmesini sağlayan sanal gerçeklik teknolojilerinin kullanımı, günümüz
modern eğitim sisteminde giderek yaygınlaşmaktadır. Bu araştırma, sanal
gerçekliğin yabancı dil olarak Türkçe öğretimindeki etkisine dikkat çekmek
amacıyla gerçekleştirilmiş olup, betimsel çalışma şeklinde tasarlanmıştır. Sanal
gerçeklik eğitim-öğretim ortamında motivasyonu artıran, yarattığı sanal ortam ile
etkileşimi ve aktif katılımı gerekli kılarak öğrenci merkezli bir süreç yaratan bir
teknolojidir. Ayrıca, uzun mesafelerden gözlem yapma olanağı tanımasının
yanında daha önce gözlem ortamına katılma imkânı bulamamış öğrencilerin bu
ortamı tecrübe etmelerine olanak tanır. Yabancı dil öğretiminin başta beceri
alanları olmak üzere birçok ögesi bulunmaktadır. Bu ögeleri kişiye kazandırmak
ve kişinin sahip olduğu bu ögeleri amaçlı bir şekilde geliştirmek adına; zaman ve
mekândan bağımsız olarak öğrencilerin kendi öğrenme hızlarına göre şekil
verebildikleri, yaratıcılık ve özgüven becerilerini artıracak sanal ortamlar sunan
sanal gerçeklik teknolojisi kullanılabilir. Betimsel çalışma ile elde edilen veriler
genel olarak değerlendirildiğinde, sanal gerçekliğin eğitim-öğretim ortamında
zaman, motivasyon, verimlilik vb. gibi birçok açıdan fayda sağlayan bir araç
olarak kullanıldığı görülmektedir. Buradan hareketle yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminde de yararlı ve destekleyici bir öğrenme-öğretme aracı olacağı
düşünülmektedir.
Anahtar kelimeler: Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi, sanal gerçeklik, sanal
ortam, amaç odaklı dil öğretimi, teknoloji tabanlı eğitim.
The Impact of Virtual Reality Technology Usage to Teaching Turkish as a
Foreign Language
Abstract: Objective-oriented language teaching focuses on one of the dynamics
of language teaching and aims to achieve a single element oriented teaching.
Virtual reality technology on the other hand, although completely isolates the
human from real world elements and, creates an artificial world experience with
virtual environments out of reach and safe from the danger of real life,
nevertheless enriches the learning process. Foreign language teaching entails
many elements and covers different skill areas. Thus, virtual reality technology
can be used to teach these elements and to develop a person's own skills since it
provides an experience that is close to first-hand reality utilising many sensory
organs. This study, endeavours to draw attention to the use of virtual reality in
teaching Turkish as a foreign language and offer alternative teaching methods.
Research followed the descriptive method and revealed the many benefits in
Makalenin Geliş ve Kabul Tarihleri: 13.02.2019-13.05.2019 Türkçe Öğretmeni, Millî Eğitim Bakanlığı. [email protected],
ORCID: 0000-0002-5914-9729.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 58
teaching Turkish as a foreign language. The evaluation of the available data
supported the view that virtual reality is a useful and supportive learning tool in
teaching Turkish as a foreign language.
Keywords: Teaching Turkish as a foreign language(TSL), virtual reality,
purpose-oriented language teaching, technology.
Giriş
Bir iletişim kuramcısı olan Marshall McLuhan’a göre dünya bir küresel köy
hâline gelmiştir (Atalay, 2018, s. 33). 21. yy dinamiklerinin getirisi olan
teknoloji çağında, milletler birbirleriyle her alanda kısa sürede iletişim ve
ulaşım gerçekleştirebilecek seviyeye gelmişler; bu sayede birçok etkileşim ve
aktarım yapabilmişlerdir. Gerçekleştirdikleri bu iletişimi de yabancı dil
öğrenimi ve öğretimi ile sağlayabilmişlerdir.
Küreselleşme, yabancı dilin öğrenilmesini ve öğretilmesini zorunlu hâle
getirmiştir. Türkçe, yaklaşık 250 milyon konuşuru olan dünyanın en yaygın
beşinci dilidir (Keleş, 2015, s. 149). Bu köklü özellikleriyle birlikte Türkçe,
dillerin son yıllardaki küresel yarışında adından sıkça söz ettirmeyi
başarabilmiş, bu yarışa ortak olduğunu kanıtlayabilmiştir. Bu adından söz
ettirmede günümüz teknolojisinin başrolde olduğu dile getirilse de Türkiye’nin
bu alanda yaptığı yurtiçi – yurtdışı, disiplinlerarası çalışmalar, eğitim, sağlık ve
ticari alanda sunduğu birtakım imkânlar vb. gibi unsurların etkili olduğunu
söylemek mümkündür.
Yeni bir alan olarak addedilen yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin, gerek
oluşturulan materyaller gerek açılan okullar, kurslar, enstitülerle birlikte gelişme
ivmesini sürdürdüğü ifade edilebilmektedir. Birçok eğitim-öğretim ortamında
olduğu gibi bu alanda da teknolojik materyal kullanımının daha fazla
geliştirilmesi yerinde olacaktır.
Günümüzde teknolojik gelişmeler birçok yenilik getirmiş, insanoğlunun
hayatını kolaylaştırmaktan öte, hayatında adeta devrim niteliğinde değişiklikler
gerçekleştirmiştir. Bu yeniliklerden biri de sanal gerçekliktir. Sanal gerçekliğin
yabancı dil öğretiminde kullanılmasının zaman kazandırdığı, motivasyon ve
verimlilik sağladığı, aynı zamanda ekonomik açıdan daha uygun olduğu; bu
açılardan da faydalı bir araç olarak göze çarptığı son yıllardaki araştırmalarda
görülebilmektedir.
İleri teknolojik araç-gereçlerin eğitim alanına uyarlamasının adım adım
sağlanmaya çalışıldığı bilinmektedir. Bu uyarlamanın gerçekleşebilmesi için
gösterilen çabanın ve kullanılan ileri teknolojik araç-gereçlerin eğitim adına
artırılması ve geliştirilmesi önemli bir konu teşkil etmektedir. Bu hususta
literatüre baktığımızda, sanal gerçekliğin yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde
kullanılmasıyla ilgili bir çalışmaya rast gelememekteyiz. Bu yüzden mevcut
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sanal Gerçekliğin
Amaç Odaklı Dil Öğretimine Etkisi 59
çalışmada da sanal gerçekliğin yabancı dil olarak Türkçe öğretimine
uyarlanmasına yönelik bir inceleme gerçekleşecek olup; ileri teknolojik araç-
gereçlerin dil öğretiminde, özellikle de yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde
kullanımına dikkat çekilmeye çalışılacaktır.
Dil öğretiminin, farklı dilli toplumların birbirleriyle temaslarının sonucunda
değişebilen birtakım nedenleriyle ve içerikleriyle birlikte ortaya çıktığı,
yüzyıllar boyunca da gerek içerik gerekse amaç olarak farklılaşarak süregeldiği
ve devam ettiği söylenebilir. Bu değişebilen nedenlerin ve içeriklerin de dil
öğretiminde amaçlılığı doğurduğunu, bu eksende öğretim gerçekleşmesini
sağladığını aktarmak yerinde olacaktır.
1. Amaç Odaklı Dil Öğretimi
Dil öğretiminin dört temel dil becerisinin geliştirilmesi, dil bilgisi, kelime
öğretimi ve kültür aktarımı gibi unsurlardan oluştuğu söylenebilir. Dil
öğretiminin birçok dinamiğe sahip oluşu; zamana, duruma ve ihtiyaca göre
belirli bir noktaya odaklanılmasını gerektirebilmektedir. Bu yüzden dil öğretim
sürecinde bir öğretim planının oluşturulması, öğrenenlerin ihtiyaçlarının, ilgi ve
isteklerinin tespit edilmesi önem taşımaktadır.
Belirlenen ilgi, istek ve eksikliklerin dil öğretiminin amaç noktasını
belirleyeceği, süreci etkileyeceği; bu süreçte tek bir dinamiğe yoğunlaşılmasını
sağlayacağı bilinmektedir. Böylelikle amaç odaklı dil öğretimi ihtiyaçlar
doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Bu ifadelerden hareketle, amaç odaklı dil
öğretimi, dil öğretimi süreci içerisinde ulaşılmak istenen sonuca göre belirli bir
noktaya odaklanmak, o nokta temel alınarak öğretim gerçekleştirmektir şeklinde
tanımlanabilir.
Literatüre baktığımızda amaç odaklı dil öğretimi hususunda tek bir unsura
odaklanmış birçok çalışma görebilmekteyiz. Amaca yönelik, dilin tek bir
yapısına odaklanarak çalışma ve öğretim gerçekleştiren araştırmaları ele alacak
olursak; öncelikle dil becerilerinden başlamak yerinde olacaktır. Halitoğlu’nun
çalışmasında dinleme becerisinin tek başına ele alındığını ve bu beceriyi
geliştirebilmek adına bir eylem araştırması yaptığı görülmektedir (Halitoğlu,
2018). Yine Eken araştırmasında temel düzey dinleme-anlama becerisini
geliştirmeye yönelik etkinlikler üzerine çalışılır (Eken, 2012). Bir diğer dil
becerisi olan konuşma becerisi için Kocaman Gürata’nın yaptığı bilimsel
çalışmada, konuşma becerisinin gelişimine odaklanıldığı, birtakım stratejilerin
bu beceriye etkisinin değerlendirildiği görülmektedir (Kocaman Gürata, 2017).
Polat ise konuşma becerisinin geliştirilmesiyle birlikte edim sözleri ele almıştır
(Polat, 2002). Konuşma becerisinin akabinde gelen okuma becerisine
baktığımızda; Er’in yabancı dil öğretimi içerisinde okuma becerisini ele
aldığını, bu becerinin geliştirilmesinin nasıl gerçekleştirileceği üzerine
değindiğini görebilmekteyiz (Er, 2005). Şen ise yabancı dil olarak Türkçe
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 60
öğretimi boyutunda okuma becerisinin geliştirilmesi adına bellek stratejilerinin
kullanımı üzerine bir çalışma yapmıştır (Şen, 2015). Son beceri olan yazma
becerisine bakıldığında ise, Tiryaki bu beceriyi yabancı dil olarak Türkçe
öğretimi kapsamında ele almış olup, yazma eğitimi kavramıyla daha geniş bir
pencereden değerlendirmiştir (Tiryaki, 2013).
Dil öğretiminin bir diğer dinamiği olan dil bilgisi için de alan yazında birçok
çalışma mevcuttur. Bunlardan biri, Kınay’a aittir. Kınay, dil bilgisini YDTÖ
kapsamında ele almış olup, öğretiminde materyal geliştirmenin etkisini
değerlendirmiştir (Kınay, 2015). Şeylan ise YDTÖ sınırları içerisinde dil
bilgisinin bir konusu olan şimdiki zaman üzerine bir araştırma yapmış, bu
konuya amaç odaklı öğretim düşüncesiyle yaklaşarak teknik geliştirmiştir
(Şeylan, 2013).
Kelime öğretiminin dil öğretiminin önemli parçalarından biri olduğu bilinen bir
şeydir. Yılmaz ve Şenden çalışmalarında, kelime öğretimi kapsamında kalıp
sözlerin etkinliklerle birlikte öğretimi üzerine bir inceleme yapmışlardır
(Yılmaz ve Şenden, 2014). Demirel ise kelime öğretiminde farklı kelime
gruplarının kullanılmasının etkisini değerlendirmeye yönelik bir çalışma
gerçekleştirmiştir (Demirel, 2013).
Dil öğretimi aynı zamanda bir kültür aktarımıdır denilebilir. Dil öğretiminde
kültür aktarımını ele alan çalışmalara baktığımızda ise, İşcan ve Yassıtaş
çalışmalarında kültür aktarımı hususunda yabancı dil olarak Türkçe öğretimi
kitaplarını ele aldıklarını görmekteyiz (İşcan ve Yassıtaş, 2018). Boylu ve Başar
ise araştırmalarında dil öğretiminde kültürel aktarımı ele almışlardır (Boylu ve
Başar, 2018).
Bu verileri değerlendirdiğimizde, amaç odaklı dil öğretiminin, ihtiyaca ve
eksikliğe göre dilin belirli bir noktasının merkeze alınarak bu nokta üzerinden
yapıldığı söylenebilir. Dil öğretiminde amacın belirlenmesinin öneminin
yanında, belirlenen bu amaca göre araçların belirlenmesi de önem arz
etmektedir. Nasıl ihtiyaca, eksiğe ya da oluşan herhangi bir duruma göre amaç
belirleniyor ise; aktarılacak içeriğin ya da yapılacak dil öğretiminin ne tür
araçlarla yapılacağı da bu belirlenen amaca göre belirlenebilir. Büyükaslan’a
göre “Yoğun ve süreli, belirlenen amaç ve seçilen kitleye yönelik uygulanan dil
öğretiminde kısa sürede elde edilen başarıların temelinde, uygulanan
yöntemlerin, seçilen materyalin önemi çok büyüktür” (2007, s. 7). Bu yüzden
amaca göre araç belirlenmelidir. Bu çalışmada teknoloji tabanlı bir unsur olan
sanal gerçeklik ele alınacağından, bahsedilecek araçlar da teknoloji eksenli
olacaktır.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sanal Gerçekliğin
Amaç Odaklı Dil Öğretimine Etkisi 61
2. Teknoloji Odaklı Araçlar
Günümüz teknoloji çağının ürünleri olan teknolojik araçların eğitim-öğretim
ortamındaki kullanımının günbegün artmaktadır. Dil öğretiminde de bu
gelişmelerden yararlanıldığı görülür. Büyükaslan çalışmasında,
Yapışkan resimler, video kasetleri, teyp kasetleri, televizyon filmleri
derken materyali çeşitlendiren ama öğrenciyi yine edilgen konumda
bırakan bu yöntemlerden sonra bugün gelinen noktada bilişim
teknolojilerinin sağladığı destekle öğrenci merkezli, öğrencinin edilgen
konumdan etken/aktif konuma geçtiği, çok sayıda duyu organının
öğrenme sürecine katıldığı, bilişsel (kognitif) ve oluşumcu (konstrüktif)
yöntemlerin kullanıldığı süreçlerde yabancı dil öğrenilmesi
gerçekleşmektedir.
ifadesiyle; yeni teknolojik araçların öğrenciyi etkin kıldığını, öğrenmelerin daha
kalıcı hâle geldiğini belirtmiştir (Büyükaslan, 2007, s. 7). Buradan anlaşılıyor ki
birçok alanda olduğu gibi dil öğretiminde de yeni nesil teknolojik araçların
kullanımına ağırlık verilmesi yerinde olacaktır.
Karatay ve diğerleri, ilgili çalışmalarında Türkçenin yabancı dil olarak
öğretiminde son yıllarda teknoloji kullanımının arttığını ve bu teknolojilerden
en yaygın olanlarının uzaktan öğretimi destekleyen mobil eğitim ortamları,
bilgisayar destekli eğitim ve z-kitap olduğunu ifade etmiştir. Aynı zamanda
ilgili alanda yapılan eğitim, öğretim veya kurslarda teknolojinin etkin bir
şekilde kullanılmasının artık çağın bir gerekliliği olduğunu aktarmıştır (Karatay,
Karabuğa ve İpek, 2018, s. 1066).
Bu bilgilerden hareketle dil öğretiminde, özellikle de yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminde yeni teknolojik araçların kullanılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar bu araçların kullanımı son yıllarda artış gösterse de üzerine daha
fazla düşülmesi; kullanımının, teşvikin ve bilimsel araştırmaların artması
faydalı olacaktır. Literatürü incelediğimizde de bu artışı pekâlâ fark
edebilmekteyiz. Örneğin WEB 2.0 araçları olarak adlandırılan “sosyal ağlar
(Facebook, Twitter, Edmodo vb.), wikiler, bloglar, podcastler, Instagram,
Pinterest, video paylaşım siteleri ve anlık mesajlaşma programları vb.” unsurlar
son dönemin popüler teknolojik araçlarıdır (Karatay, Karabuğa ve İpek, 2018,
s. 1066). Bir diğer ivme kazanan teknoloji ise mobil uygulamalardır. Becel
çalışmasında, App Store ve Play’de bulunan, yabancılara Türkçe öğretmek
amacıyla oluşturulan 94 adet mobil uygulamayı incelemiştir. Bu çalışmada
dikkat çeken iki nokta bulunmaktadır: Birincisi, yabancılara Türkçe öğretmek
gayesiyle oluşturulan bu uygulamaların sayısının dikkate alınacak durumda
olmasıdır. Bu ifadeden hareketle uygulamaların dikkat çektiği ve yaygın bir
şekilde kullanıldığı anlaşılmaktadır. İkincisi ise bu uygulamaların birçoğunun
yabancılar tarafından geliştirilmesidir. Görüldüğü üzere Türkçenin yabancılara
öğretimi amaçlı uygulamaların geliştirilmesi ve artması ihtiyacı bulunmaktadır
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 62
(Becel, 2015, s. 259). Mobil uygulamaların kullanımının gerçekleştiği, artık
hemen hemen herkeste bulunduğunu ifade edebileceğimiz akıllı telefonlar da
önemli birer dil öğretim-öğrenim aracıdır. Nitekim birçok birey dil öğrenme
konusunda akıllı telefonlardan, dolaylı olarak mobil uygulamalardan fazlasıyla
yararlanabilmektedir. Aslan çalışmasında, yabancı dil öğretiminde akıllı
telefonların kullanımına ilişkin incelemelerde bulunmuş, bu eğilimin son
yıllarda fazlasıyla arttığını; dil öğrenim sürecinde yardımcı bir materyal hâlini
alarak süreci verimli hâle getirdiğini aktarmıştır (Aslan, 2017, s. 127).
Yukarıda bahsedilen ve yeni ortaya çıkan birçok ileri teknolojik araçların, gün
geçtikçe dil öğretiminde kullanıldığı görülebilmektedir. Bu araçlar dili öğrenen
kişiye farklı bir ortam sunabilmekle birlikte, sunduğu bu ortamla öğrenicinin
motivasyonunu, ilgisini, dikkatini, hazırbulunuşluğunu artırabilmektedir.
Sundukları bu ortam, kişiye farklı bir tecrübe yaşatabilmekte; kişinin dile karşı
farklı bir algı geliştirmesini sağlayabilmektedir. Böylelikle bu yeni nesil
teknolojik araçlar için sanal gerçekliğin bir ürünü, bir parçası oldukları
yorumunu yapmak mümkündür.
3. Sanal Gerçekliğe Giriş
Sanal gerçeklik, gerçek hayattaki ortamların birtakım teknolojik unsurlarla taklit
edilmesi; insana bulunduğu gerçek ortamı unutturan, maruz kaldığı ortamı
neredeyse gerçek olarak hissetmesini sağlayan üç boyutlu benzetim ortamlarıdır
(Teknolo, 15.12.2018).
Literatüre baktığımızda sanal gerçeklik kavramıyla birlikte karşımıza “artırılmış
gerçeklik” (augmented reality) kavramı da çıkmaktadır. Bu iki kavram hemen
hemen aynı şeye tekabül etse de aralarında ince bir ayrım mevcuttur. Kesim ve
Özarslan araştırmalarında sanal gerçekliğin ve artırılmış gerçekliğin aynı
donanım teknolojilerini kullandığını ve bilgisayar tarafından oluşturulan sanal
sahneleri, 3D nesneleri ve etkileşimi paylaştığını; aralarındaki temel farkın sanal
gerçekliğin gerçek dünyayı değiştirmeyi amaçladığını, artırılmış gerçekliğin ise
gerçek dünyayı tamamıyla desteklediğini ifade etmişlerdir (Kesim ve Özarslan,
2012, s. 298).
Erbaş ve Demirer araştırmalarında artırılmış gerçeklik teknolojisi için, “Sanal
gerçeklik teknolojisinin yeterli olmadığı ve de gerçek dünya ortamında
gerçekleştirilmesi başta maliyet ve güvenlik gibi sebeplerle mümkün olmayan
durumların deneyimlenmesi için imkan tanıyan bir teknoloji olarak
görülmektedir” ifadesini kullanmıştır (Erbaş ve Demirer, 2015, s. 139).
Kuruüzümcü çalışmasında sanal gerçekliği,
İzleyicinin ya da kullanıcının oluşturulmuş bir görüntü uzamı içerisine,
düzenlenebilir bir zaman yapısı içerisinde dahil olması ve ileri aşamada
da onunla etkileşmesi temel ilkesi üzerine kurulu; çeşitli veri girdi ve çıktı
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sanal Gerçekliğin
Amaç Odaklı Dil Öğretimine Etkisi 63
teknolojilerinden oluşan güç, hareket, dokunma gibi duyusal etkileri
benzeştirerek yeniden üreten aygıtlar, üç boyutlu görüntü ve ses aygıtları
gibi teknolojik araçlardan oluşan bir ortamdır.
şeklinde tanımlamıştır (Kuruüzümcü, 2007, s. 94). Ayrıca sanal gerçeklik
ortamının üç temel bileşenden oluştuğunu ifade etmiştir. Bu üç bileşeni, “Sanal
ortam modeli, yazılım ve ara yüz. Modeli, ortamın ve ortamı oluşturan objelerin
nitelikleri, karakteristikleri ve aralarındaki etkileşim davranışları oluştururken;
yazılım, etkileşimin sınırlarını ve yapısını; ara yüz ise kullanıcı ve ortam
arasındaki ilişkinin biçimini belirler” şeklinde açıklamıştır (Kuruüzümcü, 2007,
s. 94).
Dış kaynaklara bakacak olursak; Burdea ve Coffet’e göre, sanal gerçeklik
ortamları üç boyutlu yapay dünyaya girmeyi mümkün kılar. Böylelikle kullanıcı
hayali sanal dünyaları onun bir parçasıymış gibi keşfedebilir ve kullanabilir.
Kullanıcının sanal dünya ile etkileşiminden itibaren bilgisayar tarafından
oluşturulan görüntüler kullanıcıya doğal boyutta ve görüntüde görünmeye başlar
(Burdea ve Coiffet, 1994, s. 663).
Azuma çalışmasında artırılmış gerçekliğin, sanal ortamların bir varyasyonu
olduğunu ya da daha yaygın şekilde sanal gerçeklik olarak adlandırıldığını
söylemiştir. Azuma ayrıca sanal gerçekliğin kullanıcıyı tamamen sentetik bir
ortama soktuğunu, bu esnada etrafındaki gerçek dünyayı göremediğini; aksine
artırılmış gerçekliğin sanal nesneleri gerçek dünya ile birleştirmesi ya da terkip
haline getirmesi ile kullanıcının gerçek dünyayı görmesini desteklediğini
aktarmıştır (Azuma, 1997, s. 356).
Şekil 1. Milgram ve arkadaşları tarafından ortaya konan Gerçeklik – Sanallık Süreci
Paul Milgram ve araştırmayı yapan diğer kişiler artırılmış gerçeklik ile sanal
gerçeklik arasında ilişki olduğunu, bu iki kavramı birlikte ele almanın yerinde
olacağını belirtmiştir. Bu düşüncelerine dayanak olarak, “karma gerçeklik”
(mixed reality) kavramını ortaya atmışlar, bu süreci Şekil 1. ile
desteklemişlerdir. Şekil 1.’in solunda yer alan kısmın yalnızca gerçek nesneleri
ve gözlemlenebilecek ortamları, sağında yer alan kısmın ise sanal nesnelerden
oluşan simülasyon tabanlı ortamları ifade ettiğini belirtmişler; gerçek dünya ile
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 64
sanal dünyanın birleşmesi ile birlikte ortaya karma gerçekliğin çıktığı
düşüncesine varmışlardır. Çalışmalarının devamında sanal gerçeklik ortamı
hakkındaki genel görüşün gözlemci-katılımcının tamamen yapay bir dünyaya
daldığı, gerçek ortamdan tamamen izole edildiği yönünde olduğunu; artırılmış
gerçekliğin ise gerçek ortam ile yapay ortamın etkileşim içerisinde sunulduğunu
söylemişlerdir (Milgram, Takemura, Utsumi ve Kishino, 1994, s. 283).
Yukarıdaki verileri değerlendirdiğimizde, sanal gerçeklik için kişiyi dünya
gerçekliğinden tamamen soyutlayarak bambaşka bir ortam tecrübesi edinmesini
sağladığı; artırılmış gerçekliğin ise dünyanın fiziki ortamları ile ilişkili bir
şekilde görsel tecrübe sunduğu yorumunu yapmak mümkündür. Lâkin artırılmış
gerçekliğin de aynı zamanda sanal gerçeklik olduğu unutulmaması, onun bir
parçası olduğu düşüncesinin göz önünde bulundurulması önemlidir.
Hamacher ve arkadaşları araştırmalarında sanal gerçekliğin genel prensibini
kullanıcıyı tamamen bilgisayar tarafından oluşturulan bir ortama sokması olarak
açıklamıştır. Ayrıca araştırmanın diğer bir kısmında sanal gerçeklik, artırılmış
gerçeklik ve karma gerçeklik teknolojilerine olan eğilimin artışını göstermek
için bu alanda yapılmış bilimsel çalışmaların Google Akademik’te 1990’ların
sonlarından beri artış gösterdiğini ifade eden Şekil 2.’yi paylaşmışlardır
(Hamacher, Kim, Cho, Pardeshi, Lee, Eun ve Whangbo, 2016, s. 173). Bu
şekilden anlıyoruz ki son yıllarda sanal gerçeklik ve onunla ilişkili olan
kavramlarla ilgili birçok akademik çalışma gerçekleşmiş, bu alanlara olan ilgi
artmıştır.
Şekil 2. Hamacher ve arkadaşları tarafından çalışmaya eklenen Google Akademik
araştırma sonuçları
Bizlere 2004 yılından itibaren genel web arama istatistiklerini gösteren Google
Trends’e baktığımızda ise, Türkiye’de 2004-2018 yılları arasında sanal
gerçekliğin ve onun İngilizcesi olan Virtual Reality’nin kısaltımı olan VR
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sanal Gerçekliğin
Amaç Odaklı Dil Öğretimine Etkisi 65
kelimelerinin aratılmasının son yıllarda fazlasıyla arttığını Şekil 4.3.’te
görmekteyiz.
Şekil 3. Google Trends’ten ulaşılan web araması araştırma sonuçları
(Google Trends, 28.12.2018)
Bu verilerden hareketle; son yıllarda özellikle sanal gerçeklik üzerine yüksek bir
eğilim gerçekleştiğini söylemek mümkündür. Bu görseller de eğilimin
akademik ve genel boyutunu bizlere ifade etmektedir. Sanal gerçekliğin ve
diğerlerinin üzerinde oluşan bu ilgiyi; teknolojinin artık hayatımızın
vazgeçilmez bir unsuru hâline gelmesiyle ve her alanda kullanılmasıyla
açıklayabiliriz. Sanal gerçekliğin kullanıldığı alanlara göz atmak istediğimizde
ise birçok alanla karşılaşmaktayız. Can ve Şimşek’in araştırmalarına göre sanal
gerçeklik; gözlem, test, eğlence, sağlık ve eğitim gibi alanlarda
kullanılabilmektedir:
- Gözlem aracı olarak; incelenmek istenen ortamın daha rahat
algılanabilmesi için 360 derece gezilebilir yaşam ortamı sağlanarak açık
ya da kapalı bir mekan sanal tur teknolojisi ile gezilebilir hale
getirilebilmektedir.
- Test aracı olarak; sanal gerçeklik teknolojileri ile mekanın ve eşyaların
dijitalleştirilmesi ile modern üretim teknolojisi tasarım ve test süreçleri
yapabilmektedir.
- Eğlence amaçlı üç boyutlu ortamlardaki oyunlarda sanal gerçeklik
gözlükleri yardımı ile yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 66
-Sağlık alanında ise; genellikle tıp biliminde tehlikeli ameliyatların
öğretilmesinde, hemşirelik alanında hemşire adayların eğitiminde
kullanıldığı gibi yükseklik korkusu gibi fobilerin tedavisinde de
kullanılmaktadır.
Eğitim alanında; uçuş simülasyon sistemleri ile pilot ve pilot adayları için
ucuz maliyetlerle uçuş eğitimi verilmek için yaygın olarak
kullanılmaktadır (Can ve Şimşek, 2016, s. 353).
Sanal gerçeklik görüldüğü üzere birçok alanda, birçok amaca göre kullanılıyor
olmakla birlikte, bu alanlar içerisinde de kendine has ortamlara ve birtakım
özelliklere sahip olduğu gözlemlenebilmektedir. Bu çalışmada öğretim;
dolayısıyla eğitim boyutunu ele alacağımızdan ötürü, sanal gerçekliğin eğitim
ortamlarından bahsetmek yerinde olacaktır. Çavaş ve arkadaşları, eğitimde
kullanılan sanal gerçeklik ortamlarının sahip olduğu özellikleri şu şekilde ifade
etmiştir:
1. Etkileşim
Öğrenci sanal gerçeklik ortamında çeşitli objelerle etkileşim içerisindedir.
Öğrenciler objelerin özelliklerini değiştirerek onları çeşitli açılardan
inceleme ve gözlemleme şansına sahip olur.
2. Öğrencinin Dikkatinin Tam Olarak Toplanmasının Sağlanması
Yapılan araştırmaların çoğunda öğrencilerin sanal gerçeklik ortamında
öğrenilmesi beklenen konuya tamamen odaklandığı tespit edilmiştir. 1998
yılında Chicago Coles ilköğretim okulu ve Phoenix Lisesinde yapılan
çalışmada öğrencilerin çoğunun sanal gerçeklik ortamlarını daha fazla
kullanmak istedikleri belirtilmiştir. Ancak programın sınırlı oluşu
nedeniyle öğrenciler sanal gerçeklik ortamlarını istedikleri kadar
kullanamamışlardır.
3. Öyküsel Esneklik
Sanal Gerçeklik ortamında konular öyküsel bir özellik taşır.
4. Deneyimsel Oluşu
Öğrenciler sanal gerçeklik ortamında bulunan objelerle etkileşim sonucu
çeşitli sanal deneyim yaşantıları kazanmaları beklenmektedir.
5. Duyulara Önem Vermesi
Konfiçyüs, “duyarım ve unuturum, görürüm ve hatırlarım, yaparım ve
anlarım” diyerek duyu organlarının tamamının öğrenme ortamında aktif
duruma geçirilmesinin önemini vurgulamıştır. Sanal gerçeklik
ortamlarının sahip olduğu ses, ışık ve etkileşim özelliği öğrencilerin duyu
organlarını aktive edici bir durumda özelleştirilmiştir (Çavaş, Çavaş ve
Can, 2004, s. 110).
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sanal Gerçekliğin
Amaç Odaklı Dil Öğretimine Etkisi 67
Sanal gerçekliğin eğitim alanında sadece simülasyon bazında kullanılmadığı,
birçok değişkene ve parametreye sahip olduğu yukarıdaki verilerden
anlaşılabilmektedir. Eğitimin bir parçası olan öğretim kısmında da sanal
gerçekliğin kullanımına literatür taraması sonucu ulaşılabilmektedir. Bu
çalışmadaki amacımız da sanal gerçekliğin yabancı dil olarak Türkçe öğretimi
kısmındaki katkısına, etkisine dikkat çekmek; bu alanda eksikliği fazlasıyla
hissedilen ileri teknolojik unsurların alana uyarlamasını sağlayacak teşvik
gerçekleştirmektir. Bu gaye ile sanal gerçekliğin eğitim-öğretim ortamında,
özellikle dil öğretiminde araç olarak kullanılması önemli bir husustur. Bu amacı
destekleyecek çalışmalara bakmak, bu çalışmaları değerlendirmek yararlı
olacaktır.
4. Araç Olarak Sanal Gerçekliğin Hizmeti - Faydası
Sanal gerçekliğin araç olarak kullanımının etkisi, yarattığı-yaratacağı sonuçlar,
ortaya çıkardığı neticeler vb. konularına baktığımızda literatürde birçok çalışma
karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Freina ve Ott’a göre sanal gerçekliğin eğitim
içerisinde sağladığı motivasyonlardan biri de fiziksel olarak erişilemeyen
durumları deneyimleme fırsatı sunmasıdır. Bu fiziksel sınırlılıklar farklı
sebeplerden dolayı olabilir:
- Zaman sorunları: Zaman içerisinde seyahat edilerek farklı tarihsel
dönemlerin deneyimlenmesi sağlanabilir.
- Fiziksel erişilemezlik: Gezegenlerin etrafında serbestçe dolaşarak güneş
sistemini keşfetmeleri sağlanabilir.
- Tehlikeli bir durum nedeniyle oluşabilen sınırlılıklar: Yangın söndürme
gibi tehlikeli durumların eğitimi fiziksel ve psikolojik olarak bu
ortamların yaratılmasıyla verilebilir.
- Ahlaki sorunlar: Cerrahi ameliyatların eğitimi gerçekleştirilebilir (Freina
ve Ott, 2015, s. 7).
Freina ve Ott’un çalışmasını yabancı dil olarak Türkçe öğretimi açısından
değerlendirdiğimizde, sanal gerçeklik aracılığıyla öğrencilere farklı dönemleri
tecrübe ettirerek buradan hareketle kültürel aktarımın yapılabileceğini; edinilen
tecrübelerden hareketle yazma, konuşma gibi etkinliklerin
gerçekleştirilebileceğini düşünmek mümkündür. Bu aynı zamanda tehlikeli
durum arz eden ortamlar ya da fiziksel erişilemezliğin olduğu durumlar için de
geçerli olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yabancı dil öğretiminde, ulaşılması
imkansız ya da tehlikeli olan ortamları sanal gerçeklik ile sınıf ortamına
getirerek, öğrencilere bu tecrübeler yaşatılabilir ve bu tecrübelerden hareketle
çeşitli etkinlikler yapılabilir düşüncesine varmak yerinde olacaktır.
Çavaş ve arkadaşlarına göre,
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 68
Sanal gerçeklik eğitim alanında hem öğrenciler hem de öğretmenler
açısından oldukça kullanışlı ve olumlu sonuçlar doğuran teknolojik bir
araçtır. Sanal gerçekliğin okullarda kullanılması öğretmenlerin yükünü
oldukça hafifletmektedir. Sanal gerçeklik ortamlarında öğretmenler,
öğrencilerin keşfetmelerini ve öğrenmelerini kolaylaştırıcı bir role
sahiptir. Öğretmenler, öğrenci sorularını sadece cevaplayan kişiler
olmaktan ziyade, öğrencilerin kendi kendilerine keşfetmelerinde ve yeni
fikirler üretmelerinde rehberlik yaparlar. Sanal gerçekliğin eğitim
alanında kullanılmasının öğrenci açısından pek çok yararları
bulunmaktadır (Çavaş vd., 2004, s. 115).
Çavaş ve arkadaşları bahsi geçen yararları da şu şekilde sıralamışlardır:
1- Motivasyonu arttırır.
2- Öğretilecek konunun bazı özelliklerini ve önemli noktalarını diğer
yöntemlere göre daha gerçekçi bir biçimde gösterir.
3- Uzun mesafelerden gözlem yapma olanağı sağlar.
4- Daha önce deneylere ve öğrenme ortamlarına katılma imkanı
bulamammış özürlü öğrencilerin bu ortamlara katılmalarına olanak sağlar.
5- Yeni anlayışların gelişmesi için olanaklar sağlar.
6- Her öğrencinin kendi öğrenme hızına göre deneyim yaşamasına ve
böylelikle öğrenme olayını daha etkin bir biçimde gerçekleştirmesine izin
verir.
7- Öğrencilere sınırlı sınıf ortamlarında sıkıştırılmış zamanlarda deneyim
kazandırmaktan ziyade daha geniş bir zaman aralığı sağlar.
8- Karşılıklı bir etkileşim gerektirdiğinden öğrencilerin pasif durumdan
aktif konuma geçmelerini sağlar.
9- Yaratıcılığı teşvik eder.
10- Sosyal bir atmosfer oluşturur.
11- Bilgisayar becerilerini geliştirir (Çavaş vd., 2004, s. 115).
Kaleci ve Tüzün araştırmalarında sanal gerçekliğin eğitim alanında kullanımı ve
avantajları için şu ifadeleri aktarmışlardır:
Sanal gerçeklik uygulamaları soyut kavramların öğretilmesinde
matematik alanında; tarihi olayların ve yeryüzü oluşumlarının daha iyi
kavranmasında tarih ve coğrafya alanlarında etkin şekilde
kullanılabilmektedir. Ayrıca dil öğretimi için farklı ülkelere sanal olarak
gidilip oradaki insanlarla etkileşimde bulunulabilir. Çevrimiçi çok
kullanıcılı sanal gerçeklik uygulamaları yardımı ile her bir kullanıcı farklı
sanal gerçeklik cihazları kullanarak aynı sanal ortamlarda birbirlerini
görebilmekte, iletişim ve etkileşime geçebilmektedir. Bu tür uygulamalar
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sanal Gerçekliğin
Amaç Odaklı Dil Öğretimine Etkisi 69
etkin işbirlikli çalışma faaliyetlerinin yerine getirilmesini sağlamaktadır
(Kaleci ve Tüzün, 2016, s. 553).
Kaleci ve Tüzün’ün çalışmasındaki soyut kavramların öğretilmesinden
hareketle, yabancı dil öğretiminde sanal gerçekliğin özellikle öğrencilerin soyut
olarak addettiği dil bilgisi konularında kullanılmasının mümkün olduğu
düşüncesine varılabilir. Çünkü öğrencilere herhangi bir materyal eşliğinde,
somutlaştırarak dil bilgisi konuları verilmediği takdirde; öğrencilerin bu konuyu
kavrama ve öğrenme konusunda birtakım sıkıntılar yaşadığı son yıllardaki
çalışmalardan görülebilmektedir. Bu noktada sanal gerçeklik kullanımı, soyut
konuyu somutlaştırarak öğrenciye daha kalıcı bir öğrenme sağlayacağı
söylenebilir.
Kaleci ve Tüzün’e göre sanal gerçekliğin faydalarının yanında birtakım
sınırlılıkları da mevcuttur:
Sanal gerçeklik uygulamalarının maliyetlerinin yüksek olması, erişim
imkânlarının kısıtlı olması, eğitim sektörüne uyarlanmasının uzmanlık
gerektirmesi ve zahmetli olması, her kullanıcı için kullanımının kolay
olmaması ve teknik bilgi gerektirmesi, uzun süreli kullanımlarda sağlık
sorunlarına yol açabilmesi (baş ve göz ağrısı gibi) birer sınırlılık olarak
göze çarpsa da bu uygulamaların kullanım avantajları göz önünde
bulundurulduğunda bu sınırlılıkların zamanla üstesinden gelinebilir
(Kaleci ve Tüzün, 2016, s. 553).
Kaleci ve Tüzün ayrıca sanal gerçeklik uygulamalarının potansiyel avantajlarını
şu şekilde ifade etmiştir:
- Dışarıdan gelen etkenlerden soyutlanarak, sadece üzerinde çalışılan
bilginin üzerine seçici olarak odaklanılmasını sağlayabilir.
- Sanal gerçeklik öğrencilere dersi anlamada güçlü bir ortam sağlayabilir.
- Sanal gerçeklik öğrencilerin yaratıcılık ve özgüven becerilerini
artırabilir.
- Öğrenenlerin inceleme ve keşfetme imkanlarının olmadığı yerlerin
incelenmesinde öğrenenlere kolaylıklar sağlayabilir.
- Oluşturulması mümkün olamayan ortamların oluşturulmasını ve
öğrencilerin bu ortamlarda deneyim yaşamalarını sağlayabilir.
- Öğrenenler kendi öğrenme hızlarına göre istedikleri kadar uygulamalara
katılarak daha etkili bir öğrenme gerçekleştirebilirler.
- Öğrenenler zaman ve mekandan bağımsız olarak uygulamalara
katılarak sanal gerçeklik deneyimi yaşayabilirler.
- Öğrenciler gerçek yaşam ortamlarındaki gibi keşfetmeye yönelik ve
fiziki çaba gerektiren bir görevi bilgisayar başında yorulmadan
gerçekleştirme imkanına sahip olabilirler.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 70
- Sanal gerçeklik ortamları etkileşim ve aktif katılım gerektirdiğinden
öğrenenleri pasif olmaktan çıkarıp aktif hale getirebilmektedir.
- Sanal gerçeklik uygulamaları ile öğrencilerin farklı sanal gerçeklik
donanımlarını kullanma becerileri artabilir.
- Öğrenenler sanal gerçeklik ortamlarında kendi kendilerine keşfetme
olanağına sahip olarak yaparak ve yaşayarak öğrenebilirler.
- Sanal gerçeklik ortamları gerçek yaşam etkinlikleri esnasında
karşılaşılabilecek risk faktörlerinin önüne geçebilecektir.
- Deneylere ve öğrenme ortamlarına katılma şansı bulamayan engelli
bireylerin sanal gerçeklik ortamları ile öğrenme deneyimleri yaşamaları
sağlanabilir.
- Sanal gerçeklik uygulamaları ile birbirinden uzaktaki ve ortak ilgiye
sahip bireyler ortak projeler için bir araya gelerek farklı deneyimler
yaşayabilir (Kaleci ve Tüzün, 2016, s. 553).
Tüzün, çalışmasında sanal ortamların oryantasyonda kullanımı üzerine eğilmiş,
araştırmanın kullanılabilirlik testine katılan kullanıcıların oryantasyon
süreçlerini yaşadıktan sonra, süreç hakkında olumlu geribildirimler verdiğini
belirtmiştir. Bu olumlu dönütlerden hareketle çok-kullanıcılı sanal ortamların
bireylerin yeni bir durum veya ortama uyum sağlamaları açısından
kullanılabileceği yönünde görüş bildirmiştir (Tüzün, 2009, s. 444).
Fineschi ve Pozzebon, bilimsel çalışmalarında sanal gerçekliği müze gezisi için
kullanmışlardır. Bu çalışmada, İtalya’nın Siena şehrinde yer alan Santa Maria
della Scala müzesini sanal gerçeklik ortamına taşımışlar ve sanal gezi ortamı
oluşturmuşlardır. Bahsi geçen sanal ortamda ise Oculus Rift sanal gerçeklik
gözlüğü ile GoPro Hero 3 teknolojilerini kullanmışlardır. Böylece katılımcılara
orada bulunmadan, sanal bir gezi deneyimi yaşatmayı amaçlamışlardır (Fineschi
ve Pozzebon, 2015, s. 4).
Fineschi, Pozzebon ve Tüzün’ün çalışmaları birlikte değerlendirildiğinde; sanal
gerçekliğin öğrencilerin gezi-gözlem yapma imkanlarının bulunmadığı
durumlarda kullanılabileceği fikrine varmak mümkündür. Özellikle
TÖMER’lerde öğrencilerin gerek oryantasyonu gerekse kültürel ve dilsel algı
oluşturmaları adına gezi programlarının artırılması yararlı olacaktır. Gezi
programlarının gerçekleştirilemediği ya da eksik kaldığı durumlarda ise sanal
gerçeklik ile öğrencilerde bu algı geliştirilebilir; sanal gerçeklik bir kültür
aktarıcısı ve öğrencide dil algısı oluşturma aracı olarak kullanılabilir.
Kaufmann, Schmalstieg ve Wagner, çalışmalarında sanal gerçekliği Matematik
ve Geometri eğitiminde kullanmış; öğrencilerin kağıt-kalemle yarım saatten
fazla sürecek bir çalışmayı çok kısa sürede tamamladıklarını ve bu duruma
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sanal Gerçekliğin
Amaç Odaklı Dil Öğretimine Etkisi 71
çabuk adapte olduklarını gözlemlemişlerdir (Kaufmann, Schmalstieg ve
Wagner, 2000, s. 273).
Abdüsselam ve Karal, artırılmış gerçekliğin etkisini Fizik öğretimi sırasında
öğrencilerin akademik başarıları üzerine çalışmışlar, özellikle öğrencilerin soyut
ve ilgi-motivasyonlarının düşük olabileceği derslerde artırılmış gerçeklik
sayesinde bu olumsuz durumların ortadan kalkabileceğine yönelik bulgulara
ulaşmışlardır. Araştırmalarında, öğrencilerin yeni geliştirilen cihaz gibi güncel
teknolojilere ilgi duyduklarını görmüşler; bu güncel teknolojilerle öğrenme
ortamlarının zenginleşeceğini ve bu yeni teknolojilerin öğrencilerin
öğrenmelerine destek olacağını ifade etmişlerdir. Çalışmanın devamında,
artırılmış gerçeklik için; “Öğrencilerin sınıf ortamındaki uygulama
etkinliklerine katılımlarını cesaretlendirdiği, bu ortamlarda gönüllülüğün arttığı
ve öğrencilerin bilim insanı kimliğini benimsediği öğretmen gözlemleriyle
tespit edilmiştir” ifadelerini kullanmışlardır (Abdüsselam ve Karal, 2012,
s. 178). Bu ortamlarda yapılan etkinliklerin diğer ortamlara göre öğrencilerde
daha çok merak duygusunu uyandırdığını, hevesle derse katıldıklarını,
teknolojinin yeni oluşunun mevcut ilgilerini artırdığını aktarmışlardır. Ayrıca
soyut bir Fizik konusunun işlenmesi esnasında kısa olan dikkat sürelerinin ve
ilgi dağınıklığının, artırılmış gerçeklik ortamıyla birlikte aksine bir durum
aldığını, soyut kavramların somutlaşmasıyla birlikte dikkat sürelerinin de
arttığını gözlemlemişlerdir. Abdüsselam ve Karal çalışmalarının sonlarında
öneri olarak, artırılmış gerçeklik uygulamalarının Fatih Projesi kapsamına
alınması, Fatih Projesi kapsamında artırılmış gerçeklik uygulamalarıyla okul
içi-dışı etkinliklerin desteklenmesi gerektiğini belirtmişlerdir (Abdüsselam ve
Karal, 2012, s. 178).
Sanal gerçekliğin dil öğretiminde kullanımı konusunda literatüre baktığımızda,
karşımıza yabancı dil öğretimi ile ilgili çalışmalar çıkmaktadır. Bunlardan
birkaçını incelemeye çalışacağız:
Can, yabancı dil öğretimi kapsamında öğrenen özerkliği üzerinde sanal öğrenme
ortamlarının etkisini çalışmıştır. Sanal öğrenme ortamı olarak İkinci Hayat
(Second Life) platformunu kullanmıştır. Can’a göre sanal öğrenme ortamı olan
İkinci Hayat (Second Life) platformu şu faydaları sağlamaktadır;
Özerk öğrenmenin gerçekleştirilebileceği uzaktan eğitim, birlikte
öğrenme, sınıf dışında öğrenme, kendi kendine öğretme – öğrenme,
uzlaşmacı öğrenme, işbirlikçi öğrenme, proje temelli öğrenme gibi birçok
bağlamda kullanılabilir. Buna ek olarak, öğrencilere seçme özgürlüğü
tanıyarak, öğrenme ortamını tasarlama, yaratma ve üretme olanaklarını
sağlayarak öğrencilerin öğrenme sürecini oluşturmalarına ve bu süreci ve
ortamı sahiplenmelerine yol açabilir. Bu bakımdan özerk öğrenmenin,
bireyselleştirilmiş ve öğrenci merkezli yanına vurgu yaparak özerkliğin
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 72
birlikte çalışarak işbirliği içinde öğrenme olduğunu da vurgulamaktadır
(Can, 2012, s. 82).
Arslan, Armağan ve Sözcü, yabancı dil öğretiminde 3 boyutlu sanal gerçekliği
araştırmışlardır. Bu çalışmalarında ulaştıkları sonuç şu şekildedir:
Eğitimde ve yabancı dil eğitiminde kullanılan 3 boyutlu sanal gerçekliğin
öğrencileri motive ettiği, zaman ve mekan kavramından bağımsız olarak
öğrencilere eğitim imkanı sunduğu ortaya çıkmıştır. Yapısalcı yaklaşımın
desteklediği 3 boyutlu sanal gerçeklik öğrencilere kendi avatarlarını
oluşturma imkanı sunarak onları bilgiyi tüketen değil üreten bireyler
olmaları için imkanlar sunuyor. 3 boyutlu sanal gerçeklik imkanı sunan
bilgisayar oyunları, similasyonlar, video oyunları öğrencilerin
assosyalleşmeden birbirleriyle iletişim kurmalarına imkan vererek
yabancı dil öğrenmelerini sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda geleneksel
yöntemlere göre olumlu sonuçlar alan 3 boyutlu sanal gerçekliğin
sınırlılıkları da bulunmaktadır. İletişim için internet, bilgisayar ve
elektriğe ihtiyacı olan bu yöntem, bilgisayar oyunlarının sınırlı sayıda
üretilmesi, profesyonel bir yazılımcı gerektirmesi ve yeteri kadar 3
boyutlu sanal uygulama seçeneği olmaması bu yöntemin yaygınlaşmasını
engellemektedir (Arslan, Armağan ve Sözcü, 2015, s. 5).
Barreira ve arkadaşları çalışmalarında, artırılmış gerçekliğin farklı dillerde
kelime öğrenimine etkisini değerlendirebilmek adına bir oyun tasarlamış ve
bunu ilkokul öğrencilerine uygulamışlardır. Bulgularında, artırılmış gerçeklik
oyununu kullanan çocukların, sadece geleneksel yöntemleri kullanan çocuklara
göre daha üstün bir İngilizce öğrenme sürecine sahip olduklarına erişmişler ve
ayrıca çocukların bu artırılmış gerçeklik oyununa kolayca adapte olduğunu
gözlemlemişlerdir. Çalışmalarının devamında artırılmış gerçeklik oyunlarının
küçük çocukların sözcük ve kavram öğrenme süreçlerinde olumlu bir pedagojik
etkiye sahip olduklarını, bu nedenle artırılmış gerçekliğin kısa vadede, bazı
eğitim alanlarındaki sınıf faaliyetlerinde kullanılabilecek önemli bir araç
olduğuna inandıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenler açısından ise artırılmış
gerçekliğin, farklı dil konularıyla ilgili öğretim süreçlerinde yer yer yapılan
başarısız çabalardan kaynaklı birçok zorluğun üstesinden gelebilecek öğretici
bir materyal olabileceğini ifade etmişlerdir (Barreira, Bessa, Pereira, Adão,
Peres ve Magalhães, 2012, ss. 5-6).
Taşkıran, Koral ve Bozkurt, çalışmalarında artırılmış gerçeklik
uygulamalarının; etkileşimi yüksek, öğrenme sürecine faydalı ve öğrenme-
öğretme süresince kullanımının kolay olduğu yönünde bulgulara ulaşmışlardır.
Yaptıkları çalışma kapmasında aynı zamanda öğrencilere anket uygulamışlar,
bu anket sonuçlarından hareketle öğrencilerin artırılmış gerçeklik
uygulamalarından memnun kaldıklarını; bu uygulamaları eğlenceli,
motivasyonu artıran, yaparak-yaşayarak öğrenmeye olanak sağlayan,
öğrencilerin sürece aktif olarak dahil olmalarını sağlayan materyaller oldukları
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sanal Gerçekliğin
Amaç Odaklı Dil Öğretimine Etkisi 73
yönünde görüş bildirdiklerini aktarmışlardır. Ayrıca çalışmadaki bazı
katılımcılar, uygulanan ankette artırılmış gerçeklik uygulamalarının yabancı dil
öğretimindeki soyut konuları somutlaştırdığı ve öğrenilenleri hatırlamayı
kolaylaştırdığı yönünde görüş aktarmışlardır (Taşkıran, Koral ve Bozkurt, 2015,
ss. 5-6).
Tüm bu verileri birlikte değerlendirdiğimizde, sanal gerçekliğin ve araçlarının
eğitim alanında, özellikle de yabancı dil öğretimi kısmında birçok avantaj, fayda
sağladığını görebilmekteyiz. Sanal gerçekliğin yeni bir teknoloji oluşu,
günümüzde öğrenicilerin bu tarz yeni teknolojilere ilgisinin yüksek olmasıyla
birlikte öğrenici motivasyonunu ve hazırbulunuşluktan kaynaklanan sorunları
azalttığı söylenebilir. Sanal gerçekliğin bunların yanında, ulaşılamayacak ya da
gerçek hayatta tehlikeli olan durumlara ulaşmayı sağlaması, birinci elden
tecrübe sunması ve yarattığı gerçeklik hissiyatı diğer artıları olarak sayılabilir.
Mevcut avantajları için sanal gerçekliği yabancı dil olarak Türkçe öğretimine
uyarlamak, öğrenci motivasyonunu artırmak, öğretim sürecindeki verimi
artırmak adına faydalı olacaktır.
Kaynakça
Abdüsselam, M. S., ve Karal, H. (2012). Fizik Öğretiminde Artırılmış Gerçeklik
Ortamlarının Öğrenci Akademik Başarısı Üzerine Etkisi: 11. Sınıf Manyetizma
Konusu Örneği. Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 1(4), 170-181.
Aslan, E. (2017). Akıllı Telefonların Ders Aracı Olarak Yabancı Dil Öğretiminde
Kullanma Yeterliliklerinin İncelenmesi. International Journal of Languages
Education and Teaching, 5(2), 121-128. doi:10.18298/ijlet.1656.
Atalay, G. E. (2018). Dijital Çağda Marshall McLuhan’ı Yeniden Düşünmek: Bir
Uzantı ve Ampütasyon Olarak Yeni Medya Teknolojileri. Sosyal Araştırmalar
ve Davranış Bilimleri Dergisi, 4(6), 27-48.
Azuma, R. T. (1997). A Survey of Augmented Reality. Presence: Teleoperators and
Virtual Environments, 6(4), 355-385.
Barreira, J., Bessa, M., Pereira, L. C., Adão, T., Peres, E. ve Magalhães, L. (2012).
MOW: Augmented Reality Game to Learn Words in different Languages: Case
Study: Learning English Names of Animals in Elemantary School. 7th Iberian
Conference on Information Systems and Technologies (CISTI) içinde (ss. 1-6).
Madrid, Spain: IEEE.
Becel, A. (2015). Yabancılara Türkçe Öğretmek Amacıyla Geliştirilen Mobil
Uygulamalara Yönelik Bir İnceleme. International Journal of Languages
Education and Teaching, 256-273. doi:10.18298/ijlet.368
Boylu, E., ve Başar, U. (2018). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminin Kültürel
Boyutu: Türkçe Kalıp Sözlerin Farslara Öğretimi. Türklük Bilimi
Araştırmaları, 31-52.
Burdea, G. C. ve Coiffet, P. (1994). Virtual Reality Technology, (2nd Ed.). Washingon,
DC: Wiley-IEEE Press.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 74
Büyükaslan, A. (2007). Yabancı Dil Türkçenin Öğretilmesinde Yeni Yöntemler: Bilişim
Uygulamaları, Çözüm Önerileri. Marc Bloch Üniversitesi Türkçe Araştırmaları
Bölümü.
Can, T. (2012). Yabancı Dil Öğretimi Bağlamında Öğrenen Özerkliğinin Sanal
Öğrenme Ortamları Yoluyla Desteklenmesi. Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi
Dergisi, (17), 72-85.
Can, T. ve Şimşek, İ. (2016). Eğitimde Yeni Teknolojiler: Sanal Gerçeklik. Eğitim
Teknolojileri Okumaları içinde (ss. 351-361). Ankara: Pegem.
Çavaş, B., Çavaş, P. H. ve Can, B. T. (2004). Eğitimde Sanal Gerçeklik. The Turkish
Online Journal of Educational Technology – TOJET, 3(4), 110-116.
Demirel, M. V. (2013). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenenlere Kelime Öğretiminde
Farklı Kelime Gruplarının Kullanımının Etkisi. Ulusulararası Türkçe Edebiyat
Kültür Eğitim Dergisi, 2(4), 286-299.
Er, A. (2005). Yabancı Dil Öğretiminde “Okuma”. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi
Dergisi, 0(12), 208-218.
Erbaş, Ç. ve Demirer, V. (2015). Eğitimde Sanal ve Artırılmış Gerçeklik Uygulamaları.
Eğitim Teknolojileri Okumaları içinde (ss. 131-148). Ankara: Pegem.
Halitoğlu, V. (2018). Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde Akademik Dinleme
Becerisinin Geliştirilmesine Yönelik Bir Eylem Araştırması. Aydın Tömer Dil
Dergisi, 21-45.
Hamacher, A., Kim, S. J., Cho, S. T., Pardeshi, S., Lee, S. H., Eun, S.-J. ve Whangbo,
T. K. (2016). Application of Virtual, Augmented, and Mixed Reality to
Urology. Int Neurourol J, 172-181.
İşcan, A. ve Yassıtaş, T. (2018). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Ders Kitaplarında
Kültür Aktarımı: Yedi İklim Türkçe Öğretim Seti Örneği (B1-B2 Düzeyi).
Aydın Tömer Dil Dergisi, 3(1), 47-66.
Karatay, H., Karabuğa, H. ve İpek, O. (2018). Türkçenin Yabancı Dil Olarak
Öğretiminde Edmodo'nun Kullanımı: Bir Durum Çalışması. Ana Dili Eğitimi
Dergisi, 6(4), 1064-1090. doi:10.16916/aded.452838
Kaufmann, H., Schmalstieg, D. ve Wagner, M. (2000). Construct3D: A Virtual Reality
Application for Mathematics and Geometry Education. Education and
Information Technologies, 263-276.
Keleş, N. (2015). Almanya’da Oluşan Türkiye Türkçesi Ağzı. D. Balkaya, F. Ö.
Dağabakan, C. A. Ercan, Z. Ş. Yılmaz ve N. Saka (Ed.), Prof. Dr. Yılmaz
Özbek Armağan Kitabı içinde (ss. 149-160). Konya: Çizgi.
Kesim, M. ve Özarslan, Y. (2012). Augmented Reality in Education: Current
Technologies and the Potential for Education. Science Direct, 47, (ss. 297-
302). doi:10.1016/j.sbspro.2012.06.654
Kınay, D. E. (2015). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Dil Bilgisi Öğretimi için
Materyal Geliştirme. E-Dil Dergisi, 0(5), 243-260.
Kocaman Gürata, E. (2017). Karşılıklı Konuşma Stratejilerinin Öğretiminin
Öğrencilerin Konuşma Becerisi Gelişimine Etkisi. Hacettepe Üniversitesi
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Araştırmaları Dergisi, (3), 77-95.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sanal Gerçekliğin
Amaç Odaklı Dil Öğretimine Etkisi 75
Kuruüzümcü, R. (2007). Bir Dijital Ortam ve Sanat Formu Olarak Sanal Gerçeklik.
Sanat Dergisi, 0(12), 93-96.
Milgram, P., Takemura, H., Utsumi, A. ve Kishino, F. (1994). Augmented Reality: A
Class of Displays on the Reality-virtuality Continuum. SPIE Vol. 2351,
Telemanipulator and Telepresence Technologies, 77(12), 282-292.
Polat, Y. (2002). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Konuşma Becerisinin
Geliştirilmesi ve Edim Sözler. Anadili Dil Kültürü ve Eğitim Dergisi, (26), 62-
75.
Şen, E. (2015). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Okuma Becerisini Geliştirmek
Üzere “Bellek Stratejilerinin” Kullanımı. E-Dil Dergisi, (4), 64-83.
Şeylan, A. (2013). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi: Şimdiki Zamanı Öğretme
Tekniği. Sosyal Bilimler Dergisi, 6(1), 29-47.
Tiryaki, E. N. (2013). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Yazma Eğitimi. Ana Dili
Eğitimi Dergisi, 1(1), 38-44.
Yılmaz, F. ve Şenden, E. (2014). Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde Kalıp
Sözlerin Etkinliklerle Öğretimi. Asya Öğretim Dergisi, 2(1(ÖZEL)), 53-63.
Elektronik Kaynaklar
Arslan, A., Armağan, E. ve Sözcü, Ö. F. (2015). Yabancı Dil Öğretiminde 3 Boyutlu
Sanal Gerçeklik. XX. Türkiye’de İnternet Konferansı içinde (ss. 121-126).
İstanbul: İnet-Tr’15. 19.11.2018 tarihinde https://docplayer.biz.tr/16465402-
Yabanci-dil-ogretiminde-3-boyutlu-sanal-gerceklik.html adresinden erişildi.
Eken, D. T. (2012). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Temel Düzey Dinleme-
Anlama Becerisini Geliştirmeye Yönelik Etkinlikler. 5. Uluslararası
Türkçenin Eğitimi-Öğretimi Kurultayı. Mersin. 17.12.2018 tarihinde
https://www.academia.edu/4742383/Yabanc%C4%B1_Dil_Olarak_T%C3%B
Crk%C3%A7e_%C3%96%C4%9Fretiminde_Temel_D%C3%BCzey_Dinleme
-Anlama_Becerisini_Geli%C5%9Ftirmeye_Y%C3%B6nelik_Etkinlikler
adresinden erişildi.
Fineschi, A. ve Pozzebon, A. (2015). A 3D Virtual Tour of the Santa Maria Della Scala
Museum Complex in Siena, Italy, Based on the Use of Oculus Rift.
International Conference on 3D Imaging (IC3D)
içinde (ss. 1-5). Liege, Belgium: IEEE. 11.11.2018 tarihinde
https://www.researchgate.net/publication/304296536_A_3D_virtual_tour_of_t
he_Santa_Maria_della_Scala_Museum_Complex_in_Siena_Italy_based_on_th
e_use_of_Oculus_Rift_HMD adresinden erişildi.
Freina, L. ve Ott, M. (2015). A Literature Review on Immersive Virutal Reality in
Education: State of the Art and Perspectives. Conference: eLearning and
Software for Education (eLSE). Bucharest, Romania. 10.11.2018 tarihinde
https://www.researchgate.net/publication/280566372_A_Literature_Review_o
n_Immersive_Virtual_Reality_in_Education_State_Of_The_Art_and_Perspecti
ves adresinden erişildi.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 76
Google Trends. 28.12.2018 tarihinde
https://trends.google.com.tr/trends/explore?geo=TR&q=sanal%20ger%C3%A7
eklik,art%C4%B1r%C4%B1lm%C4%B1%C5%9F%20ger%C3%A7eklik,virtu
al%20reality,karma%20ger%C3%A7eklik adresinden erişildi.
Kaleci, D. ve Tüzün, H. (2016). Eğitim Teknolojilerinde Yeni Eğilimler: Sanal
Gerçeklik Uygulamaları. 10th International Computer and Instructional
Technologies Symposium (ICITS), içinde (ss. 547-555). Rize. 9.12.2018
tarihinde
https://www.researchgate.net/publication/305815177_Egitim_Teknolojilerinde
_Yeni_Egilimler_Sanal_Gerceklik_Uygulamalari adresinden erişildi.
Taşkıran, A., Koral, E. ve Bozkurt, A. (2015). Artırılmış Gerçeklik Uygulamasının
Yabancı Dil Öğretiminde Kullanılması. Akademik Bilişim içinde (ss. 462-467).
Eskişehir. 6.11.2018 tarihinde https://ab.org.tr/ab15/bildiri/229.docx
adresinden erişildi.
Teknolo. 15.12.2018 tarihinde http://www.teknolo.com/sanal-gerceklik-nedir/
adresinden erişildi.
Tüzün, H. (2009). Çok-Kullanıcılı Sanal Ortamların Oryantasyon Amaçlı Kullanımı.
Akademik Bilişim’09 - XI. Akademik Bilişim Konferansı
Bildirileri içinde (ss. 439-444). Şanlıurfa. 24.11.2018 tarihinde
http://yunus.hacettepe.edu.tr/~htuzun/html/academic/tuzun_AB09.pdf
adresinden erişildi.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi, 2019 Kış (5), 77-94
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE
ÇEŞİTLİ DİLBİLİM ALANLARINDAN HAREKETLE
İLETİŞİMSEL YAKLAŞIM DOĞRULTUSUNDA
SINAV HAZIRLANMASI
Gül Deniz DEMİREL AYDEMİR
Öz: İletişimsel dil öğretimi günümüzdeki yabancı/ikinci dil öğretimi
programlarında belirleyici bir role sahiptir. Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi
programlarında da öğrencilere kazandırılması hedeflenen yetilerin başında
iletişimsel yeti gelir ve bu programların doğal bir parçası olan ölçme ve
değerlendirme uygulamalarının da iletişimsel ilkelerle paralellik göstermesi
beklenir. Bu sebeple, en yaygın kullanılan ölçme araçlarından biri olan yazılı
sınavların hazırlanmasında sözceleme kuramları, edimbilim, metin dilbilim ve
söylem çözümlemesi gibi dilbilimi çalışma alanlarının farkındalığı önemlidir
çünkü dilbilimleri ve dil öğretimi birbirinden beslenen alanlardır. Bu çalışmada
iletişimsel yönü oldukça kısıtlı olan çoktan seçmeli maddelerin hazırlanmasında
dil bilimlerinin sunduğu kavram ve olgulardan yola çıkılarak sınavların iletişimsel
yönünün güçlendirilmesinin yolları aranıp bu doğrultuda örnekler sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi, dilbilimleri, sınav
hazırlama, iletişimsel.
Developing Tests Drawing on Various Fields of Linguistics in Parallelism
with CLT in Teaching Turkish as a Foreign Language
Abstract: Communicative language teaching plays a determinative role in
foreign/second language teaching programs today. Communicative competence is
one of the main competences aimed by programs that teach Turkish as a foreign
/second language. That is to say, practices of assessment and evaluation, which
are natural components of these programs, are expected to function in parallelism
with communicative principles. Therefore, an awareness regarding the various
fields of study in linguistics such as enunciation theories, pragmatics,
sociolinguistics, text linguistics, and discourse analysis is essential in developing
written tests, one of the most widely used assessment tools, since linguistics and
language teaching are two fields that go hand in hand. In this study, possible ways
of strengthening the communicative aspect of multiple-choice items in written
tests, which are limited by nature in terms of communicativeness, have been
explored with reference to concepts and phenomena suggested by linguistics, and
some examples have been presented accordingly.
Keywords: Teaching Turkish as a foreign language, linguistics, developing tests,
communicative.
Makalenin Geliş ve Kabul Tarihleri: 29.03.2019-13.05.2019 Hacettepe Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, Modern Diller Birimi, Ankara,
Türkiye. [email protected], ORCID: 0000-0002-1851-4179.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 78
Giriş
Bir disiplin olarak yabancı dil öğretiminin alanı dil bilimleriyle birçok noktada
kesişir. Stern’in de belirttiği gibi 1940’lardan 60’lı yıllara kadar yalnızca dilbilim
ve psikolojinin yabancı dil öğretimi konusundaki problemleri çözme konusunda
en iyi dayanağı oluşturabileceği düşünülmüştür. Ancak, 1960-1970 arasında her
iki alanda da kaydedilen gelişmeler bu sürecin düşünüldüğü kadar basit
olmadığını ortaya koymuştur. Birçok kuramcı o dönemde yeni yeni gelişen dil
bilimlerinin dil öğretimi alanına daha etkili bir şekilde dahil olabilmesi için
uygulamalı dilbilimin dil bilimleri alanındaki kuramsal gelişmelerle dil öğretimi
uygulamaları arasında bir köprü kurabileceği düşüncesinde uzlaşmışlardır (Stern,
1983, s. 35). Bu süreç içerisinde, 1960’lardan itibaren etkili olmaya başlayan dilin
bir iletişim aracı olduğu düşüncesini yansıtan ve 1972 yılında ilk kez Dell Hymes
tarafından kullanılan iletişimsel yeti kavramı yabancı dil öğretimi kuram ve
uygulamalarını şekillendirmiştir (Stern, 1983, s. 111) ve daha sonra bu fikir bir
yabancı dil öğretimi yaklaşımına evrilmiştir. “Bu yaklaşımı, kendisinden önceki
yöntemlerden ayıran en önemli özellik, kuramsal temellerinin tek bir bilimsel
alanın verileriyle sınırlı kalmak yerine, yabancı dil öğretiminde etkisi olabilecek
çeşitli alanların (öğrenim psikolojisi, toplumbilim, vb.) ilgili verilerinden
yararlanarak oluşturulmasına dayanmasıdır” (Onursal, 2006, s. 87). Görüldüğü
gibi, günümüzdeki yabancı dil öğretimi uygulama ve kuramları birçok konuda
genel dilbilim ve çeşitli dil bilimlerinden beslenmiştir ve onlarla birlikte
şekillenmiştir. Buradan yola çıkarak, günümüzün paradigması olarak kabul
edilebilecek iletişimsellik anlayışı ile paralellik gösteren dilbilimsel bakış
açılarının yabancı dilde ölçme ve değerlendirme konusunda da katkı sağlayacağı
düşünülmektedir.
Bir öğretim programının ölçme ve değerlendirme aşamasının bir parçası olarak
uygulanan sınavlarda yalnızca program dahilinde öğretilenlerin sınanması
gerektiği, ölçmenin temel ilkelerinden biri olarak kabul edildiği için program
içeriklerinin sınav içeriklerini belirlediği büyük oranda üzerinde uzlaşılan bir
önermedir. Fakat son zamanlarda uluslararası alan yazında sıklıkla değinilen bir
konu da sınavların da programın içeriğini ve uygulanmasını şekillendirmede
olumlu ve olumsuz etkilerinin olduğudur. Bu etki, İngilizcede “backwash effect”
ve “washback effect” olarak iki şekilde terimleşmiştir. Türkçe alan yazında bu
kavram için henüz yerleşmiş bir terim bulunmamaktadır. Fakat çeşitli
kaynaklarda ket vurma etkisi, olumsuz transfer, geriye dönük etki ve sınavın
yankılanma etkisi gibi çeşitli şekillerde ifade edilmiştir (Yaman ve Ekmekçi,
2018, s. 162). Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında da, en azından
TÖMER’lerdeki bağlam çerçevesinde hedef kitlemizi oluşturan öğrenicilerin
büyük bir çoğunluğu için Türkçe yeterliklerini program sonunda yapılan
sınavlarla belgelemelerinin akademik hayatlarına devam etmelerinde bir ön koşul
olduğu düşünülürse, bu konu özelinde henüz bir çalışma yapılmamış olmasına
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Çeşitli Dilbilim Alanlarından Hareketle
İletişimsel Yaklaşım Doğrultusunda Sınav Hazırlanması
79
rağmen böyle bir etkinin varlığından söz etmek yanlış olmaz. Bu sebeple,
programların içerik ve teknik olarak iletişimsel yaklaşım doğrultusunda
dönüştürülmesinde öğretim sürecinin bir parçası olan ölçme ve değerlendirmenin
de etkin bir rolü olduğu düşünülüp, çalışmanın çerçevesi bu kaygılarla çizilmiştir.
Ayrıca, bir yabancı dilin öğretiminde etkili olan herhangi bir ders malzemesinin
ya da tekniğin ölçme amaçlı da kullanılabileceği (Terry’den akt. Brandl, 2008,
ss. 370-71) göz önünde bulundurulduğunda, sözceleme kuramları, edimbilim,
toplumdilbilim, metin dilbilim ve söylem çözümlemesi gibi dilbilimsel çalışma
alanlarının sınav hazırlama konusunda yol gösterici olacağına dair bu çalışma
kapsamında ortaya konulacak olan birçok hususun, ders malzemesi hazırlama
konusunda da geçerli ve yararlı olacağı söylenebilir.
Alan yazında yabancı dil öğretiminde değerlendirmeye ilişkin birçok formattan
bahsedilir. Bunların arasında öz-değerlendirme, ürün dosyalarıyla değerlendirme,
akran değerlendirmesi, çeşitli şekillerdeki sözlü sınavlar ve geleneksel anlamdaki
yazılı sınavlar vardır (Brandl, 2008, s. 373). Elbette ki her bir değerlendirme
formatı üzerinde ayrı ayrı durmak gereklidir ama hazırlama, uygulama ve
değerlendirme kolaylığı ve geleneksel olarak kabul görmüş bir format olarak
yaygın bir şekilde kullanılması sebebiyle bu çalışmanın konusu dilbilimsel bir
bakış açısının ışığında en çok dönüştürülmesi gereken formatlardan biri olarak
karşımıza çıkan yazılı sınavlar ile sınırlandırılmış ve yalnızca çoktan seçmeli
maddeler ele alınmıştır. Fulcher ve Davidson’a göre artık çoktan seçmeli
soruların gerçek hayatta karşılaşılmayan bir olgu olduğu iddiasına dayanan bu
madde türünün otantikliği ve buna bağlı olarak geçerliğine dair tartışmalar geride
bırakılmıştır. Bunun yerine, çoktan seçmeli maddelerden oluşan setlerin belli bir
sınavda o maddelere verilen cevapların sınava giren öğrenicilerin bilgi ya da
yeteneklerine dair yapılması istenen çıkarımları destekler nitelikte olup
olmadığını belirlemek için nasıl kullanıldığına odaklanılmalıdır (Fulcher ve
Davidson, 2006, s. 63). Ne var ki, bu tür sınavların iletişimsel performansı her
yönüyle ölçmede yetersiz kalacağının ve dolayısıyla bu tür sınavların ötesine
geçmenin gerekliliğinin altının çizilmesi de önemlidir.
İletişimsel Yeti ve Bileşenleri
Öncelikle Avrupa’da dil öğretimi uygulamalarına dair ortak bir dayanak
oluşturmak amacıyla ortaya koyulan diller için Avrupa Ortak Başvuru Metninin
(AOBM) yaklaşımının çerçevesinin çizilmesinde önemli bir rol oynayan
iletişimsel yeti kavramını (Council of Europe, 2001) açıklamak gerekli
görülmüştür çünkü sonraki bölümlerde yazılı sınavlardaki çoktan seçmeli
maddelerin oluşturulması sürecinde çeşitli dilbilimsel çalışma alanlarının katkısı,
bu bölümde sözü edilecek yetilerle ilişkilendirilerek ortaya koyulmaya
çalışılacaktır.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 80
Yukarıda bahsedildiği gibi iletişimsel yeti kavramını Hymes (1972) ortaya
atmıştır. Savignon ilk ortaya çıktığı zamanlarda iletişimsel yetinin terim olarak
yeni olmasına karşın, arkasında yatan fikrin birçok kişi için net olduğunu
vurgulamıştır. Bu fikir ise eğer dil öğreniminin amacı dili kullanmaksa, dili
öğrenen kişilerin yeterliğinin gelişip gelişmediğinin öğrenicinin iletişim kurma
yeteneğiyle değerlendirilmesi gerektiğidir (Savignon, 2018, s. 1). AOBM’de
öğrenicilerin dili kullanırken, yani alımlama ve üretim gibi dil etkinliklerini
gerçekleştirirken, geliştirdikleri yetilerden faydalandıklarından söz edilir ve
iletişimsel dil yetisinin üç temel bileşeni sıralanır1. Bunlar dilbilimsel yeti,
toplumdilbilimsel yeti ve edimbilimsel yetilerdir (Council of Europe, 2001, ss. 9-
13). Buradan hareketle, ancak bu üç yeti kazanıldığında etkili iletişim
kurulabileceği öne sürülebilir. Dolayısıyla öğretim programları bu yetileri
bütünlüklü bir şekilde kazandırmayı hedeflemeli ve ölçme ve değerlendirme
süreçlerini de bu yaklaşıma paralel olarak yapılandırmalıdır. Dikkat edilirse
burada doğrudan yetilerin ölçülmesinin hedeflenmesinden söz edilmemektedir
çünkü AOBM’de de belirtildiği gibi bu mümkün değildir. Bu bağlamda, ancak
performanstan yola çıkılarak yeterlik hakkında bir genelleme yapılması mümkün
olabilir. Yeterlik yetinin performansa dökülmüş hali olarak düşünülebilir ve
sınavlar yalnızca performansı ölçer. Sınav sonuçlarından hareketle performansın
arkasında yatan yetilere dair ancak çıkarım yapılabilir (Council of Europe, 2001,
s. 187). Buradan da anlaşılabileceği gibi bu üç yetinin işlevselliği arka planda
olsa da, bunlar ölçme değerlendirme süreçlerinde de göz önünde bulundurulması
gereken unsurlardır. Bu nedenle, bu çalışma kapsamında bu yetileri de
ayrıntılandırmak gereklidir.
Dilbilimsel yetiler sözcüksel, sesbilimsel ve sözdizimsel bilgi, beceri ve bir
sistem olarak dilin diğer boyutlarıyla ilgilidir (Council of Europe, 2001, s. 13).
Kıran’ın da belirttiği gibi “Saussure’e gelinceye dek, dil olgusu (. . .) sadece bir
sözcükler dizisi olarak anlaşılıyordu. -Bu nedenle, bir dilin tüm sözcüklerini (ve
dilbilgisi kurallarını) bilen, o dili biliyor sayılıyordu” (2016, s. 19). Saussure ile
birlikte dil bir sistem olarak görülmeye başlamıştır. Bu gelişme çağdaş anlamda
dilbilimin gelişmesine önayak olmuştur. Bu dilbilimsel gelişmeler sonucunda da,
başka bir dilde yeterliğin dilbilgisi, sözvarlığı ve dilbilimsel yetiden daha fazlası
olduğu yaygın bir şekilde kabul görmeye başlamıştır (Brandl, 2008, s. 278). Bu
sebeple, sınavlarda da yalnızca dili bir sistem olarak ele alan maddelerin ötesine
geçilmeli, öğrenicilerin dilbilimsel yeterliklerinin yanı sıra toplumbilimsel ve
edimbilimsel yeterlikleri de sınanmalıdır.
1 İletişimsel yetinin bileşenleri kuramsal boyutta çeşitli şekillerde ortaya koyulmuş ve
tartışılmıştır. Bu çalışmada AOBM temel alınmaktadır fakat alan yazındaki diğer
tartışmalar için Canale ve Swain (1980) açıklayıcı olacaktır.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Çeşitli Dilbilim Alanlarından Hareketle
İletişimsel Yaklaşım Doğrultusunda Sınav Hazırlanması
81
Toplumdilbilimsel yetiler dil kullanımın sosyokültürel koşulları ile ilgilidir
(Council of Europe, 2001, s. 13). Bir başka deyişle, belli bir toplumsal durumda
uygun sözü söylemek ile ilgilidir (Brandl, 2008, s. 278). Selamlaşma ve hitap
ifadelerinin seçimi ve kullanımı, ünlem ifadeleri, söz sırası alma ve nezaket
gelenekleri, deyimler, atasözleri vb. konular bu yetinin kapsamına girer (Council
of Europe, 2001, ss. 118-121). Toplumdilbilimsel yetinin kazandırılması özellikle
bir dili konuşmaya yeni başlayan kişilerin o dili anadili olarak konuşan kişilerle
iletişimi açısından önemlidir. Bu sebeple, dil yeterliğinin ölçülmesinde bu
alanlara yönelik soruların bulunması ve madde türlerinin sosyokültürel bağlamı
yansıtacak şekilde yapılandırılması gereklidir. Bu konuya daha sonra sözceleme
kuramları ile ilişkilendirilerek daha ayrıntılı bir biçimde değinilecektir.
Edimbilimsel yetiler iletilerin nasıl düzenlenip yapılandırdığı, iletişimsel işlevleri
yerine getirmek için kullanıldığı, ve etkileşimsel açıdan sıralandığını belirleyen
ilkelerin bilgisine sahip olmak ile ilgilidir. Görüldüğü üzere bu yetinin
kapsamının geniş olması bu yetinin de bileşenlerinin farklı alanlardan
beslendiğine işaret eder. Metinde geçtiği haliyle edimbilimsel yetiler, söylemsel
yeti, işlevsel yeti ve tasarım yetisinden oluşur (Council of Europe, 2001, s. 13).
Söylemsel yeti konuşucunun ya da öğrenicinin bağdaşık söylemler üretebilmek
için sözceleri sıralayıp düzenleyebilmesi yeteneğidir. Sözcelerin sıralanması,
konu ya da izlek, neyin önceden verilmiş ya da neyin yeni olduğu, doğal sıralama,
sebep sonuç ilişkileri; ve söylemin izleksel düzeni, bağdaşıklık ve tutarlılık,
mantık sıralaması, biçem ve konumlanış, retorik etkililik ve Grice’nin ilkeleri
açılarından yapılandırılıp yürütülmesi yeteneğini kapsar (Council of Europe,
2001, s. 123). İşlevsel yeti ise söylemler ve metinlerin iletişimde belirli işlevsel
amaçlarla kullanılması ile ilgilidir. Bunun için yalnızca hangi işlevlerin hangi
dilsel yapılarla ifade edildiğini bilmek yeterli değildir. Etkileşimin tarafları her
hamlenin bir cevap gerektirdiği ve bu hamlelerin etkileşimin açılışından bitişine
kadar amacına yönelik olarak devam eden bir dizi aşamada etkileşimi bir adım
daha ileriye götürdüğü bir etkileşim içine girerler. Bu açıdan yetkin olan
konuşucular bu süreci anlayıp yürütme becerisine sahiptirler ve bu da tasarım
yetisinin alanına girer (Council of Europe, 2001, s. 123). Görüldüğü gibi
edimbilimsel yetiler iletişimde temel bir işleve sahip olup AOBM’nin dil öğretimi
yaklaşımının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu nedenle, sınavlarda
öğrenicilerin edimbilimsel yetilerine dair çıkarımlar yapılabilecek maddelerin
bulunmaması ölçme ve değerlendirme sürecinin geçerlik boyutu açısından sorun
teşkil edecektir.
Sonuç olarak, bu bölümde iletişimsel yeti kavramı ele alınarak yabancı dil
öğretim uygulamalarında sınavların ortaya koyduğu sonuçlardan ne gibi
çıkarımlar yapılabileceği iletişimsel yeti kavramı alt başlıklarının
adlandırılmasından da anlaşılabileceği üzere dil bilimleri ile doğrudan ilişkilidir.
Bir sonraki bölümde bu ilişkinin her bir çalışma alanına göre çoktan seçmeli
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 82
maddelerin yapılandırılması sürecinde nasıl yansıtılabileceği araştırılıp bu yönde
örnek maddeler sunulacaktır.
Yapısalcılık ve Sözceleme Kuramları
Bir önceki bölümde incelenen ve günümüzdeki dil öğretim anlayışını
şekillendiren yetilerin kavramsallaştırılmasında yapısalcılık sonrasında ortaya
çıkan dilbilimsel gelişmelerin etkisinden söz edilmişti. Bahsi edilen dilbilimsel
çalışma alanları Saussure’ün ortaya koyduğu ve yapısalcılığın temelini oluşturan
dil ve söz karşıtlığından yola çıkmış ve bu karşıtlığın ötesine geçmişlerdir (Kıran
ve Eziler Kıran, 2018, s. 251). “F. de Saussure’e göre dil, dil yetisinin toplumsal
ve kurallaşmış yönüdür; insanlar arasında geniş bir sözleşmeden, bir uzlaşımlar
bütününden doğan toplumsal bir kurumdur” (130). Saussure’ün ortaya koyduğu
şekliyle dil bir sistemdir ve iletişimi sağlar. Söz ise “bireysel dil düzleminde
gerçekleşen bir eylemdir; dili oluşturan kurallar ve göstergeler bütününün, o dili
konuşan kimseler tarafından uygulamaya konması, bir başka deyişle, dilin
gerçekleşmesidir” (131). Bu durumda dil soyut, söz ise somuttur.
Saussure dili, dilyetisinin toplumsal yönü olarak görmüştür fakat sözün
toplumsal, tarihsel ve o andaki üretim koşulları ile ilişkisine dair bir vurgu
yapmamıştır. Sözü üretim koşulları ile ilişkilendiren kişi Benveniste’dir ve
aslında Benveniste’e göre toplumsal olan sözcelemedir (Kıran, 2016, s. 110).
Benveniste, Saussure’ün kullandığı söz kavramının yerine söylem kavramını
önermiştir. Böylece “dili söze dönüştürme durumu” (107) yani sözceleme
durumunu da kavrama dahil etmenin gerekliliğini ortaya koymuştur ve buradan
sözceleme kuramları doğmuştur. Sözceleme “konuşucunun dili kendi adına
işleyişe geçirme olgusudur” (Benveniste, 1995’ten akt. Eziler Kıran, 2016,
s. 109). Dubois, ise Benveniste’in açıkça belirtmediği ama örtük olarak çeşitli
şekillerde üzerinde durduğu bağlam kavramını sözcelemenin önemli bir unsuru
olarak ortaya koyar ve sözcelemeyi “belli bir bağlamda, sonucu sözce olan
bireysel edim” (akt. Eziler Kıran, 2016, s. 110) olarak tanımlar. Buradan da
anlaşılacağı üzere, sözceleme sonucunda ortaya çıkan dilsel ürün, sözce; ve bir
sözce iletişim durumuyla birlikte ele alındığında sözü edilen şey ise söylemdir
(akt. Eziler Kıran, 2016, ss. 109-113).
Dil öğretim süreçlerinin temelinde bir öğretim programı dahilinde kaynağın ne
olarak görüldüğü ya da nasıl tanımlandığı vardır ve öğretim programının
şekillendirilmesinde örtük bir şekilde de olsa önemli bir rol oynar. İkinci/yabancı
dil öğretimi alanının da geldiği noktada Saussure’ün bir göstergeler dizgesi olarak
ortaya koyduğu şekliyle dil üzerinde artık durulmamakta ve çoğunlukla dil bir
iletişim aracı olarak kabul edilmektedir. “Kısacası günümüzde Saussure’ün
sözünü ettiği anlamda durağan ve edilgen bir dil değil, bu dilin iletişim
durumunda bir konuşucu tarafından işleyişe geçirilmesi öğretilmektedir” (Eziler
Kıran, 2016, s. 124). Eziler Kıran, ikinci/yabancı dil öğretiminin kaynağını
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Çeşitli Dilbilim Alanlarından Hareketle
İletişimsel Yaklaşım Doğrultusunda Sınav Hazırlanması
83
dilbilimsel açıdan değerlendirip günümüzdeki yabancı dil öğretimi
uygulamalarının bağlam dışında var olan dili değil de sözcelemeyi öğretmeyi
hedeflediğini ifade etmektedir. Bu yaklaşımın AOBM’deki karşılığına bir önceki
iletişimsel yeti kavramıyla ilişkilendirilerek değinilmiştir. İletişimsel yetinin
öğrenicilere kazandırılmasının yalnızca bir dizge olarak dilin kurallarının
öğretilmesiyle gerçekleşmediği vurgulanmıştır. Polat, bir dilde iletişim kurmayı
öğrenmenin, o dilin yalnızca sesbilgisel, yazımbilgisel, biçimbilimsel,
dizimbilimsel kurallarının öğrenilmesi ve sözcük dağarcığının ezberlemesi
olmadığını, bununla birlikte o dilin konuşucuları arasındaki iletişimi
şekillendiren toplumdilbilimsel kuralların ve kullanımların da öğrenilmesi
anlamına geldiğini belirtmiştir (2002, s. 66). Buradan da anlaşılabileceği gibi hem
öğretilen dilin kendi özelliklerinin, hem o dilin kullanıldığı toplumun
özelliklerinin, hem de bağlamsal dil kullanımının kavranması iletişimsel yetinin
kazanılmasında önemli rol oynar.
Sözceleme kuramlarının dil kullanımının temel bir unsuru olarak ortaya koyduğu
sözceleme durumunun, yani bağlamın, sınavların iletişimsel boyutunu
güçlendirmekteki rolünü öncelikle bunun dikkate alınmadığı bir örnekten yola
çıkarak ortaya koymaya çalışabiliriz. Dil öğretiminde dili durağan bir olgu ve bir
kurallar bütünü olarak görüp öğretim programını bu anlayışla şekillendiren bir
öğreticinin çoktan seçmeli maddelerden oluşan bir yazılı sınavda ölçmesini
yalnızca Örnek 1’deki gibi maddeler üzerine kurmasının mümkün olduğu
söylenebilir.
Örnek 1.
Aşağıdaki boşlukları doğru eklerle tamamlayınız.
1- Çöp____ kutu___
a) ün / su b) - / su c) sü / nun d) ün / -
2- Masa____ üst ___
a) nın / ü b) nun / ü c) nın / i d) nun / i
Bu maddeler, öğrenicilerin biçimbilimsel bilgisini ölçmeye yöneliktir. Bunlar
gibi maddeler kuralcı dilbilgisi öğretimi için kullanılmakta, dilbilgisi kurallarının
öğretiminde alıştırma olarak da faydalı olabilmektedirler. Fakat bu tür
maddelerde dil yalnızca bir kurallar bütünü olarak görüldüğü ve dilin kullanım
boyutu göz ardı edildiği için, yani Saussure’ün dil-söz ayrımındaki ilk unsura
odaklanıldığı ve sözceleme durumu verilmediği için, iletişimsel olmaktan
oldukça uzaktırlar. Bir bağlam içinde sunulmadıkları için, soru kökündeki doğru
ifadesinin dilbilgisi kurallarına gönderim yaptığı düşünülebilir. Bununla birlikte,
örnek olarak birinci soruda doğru olarak kabul edilip öğrenicinin işaretlemesi
beklenen seçeneğin b seçeneği olmasına rağmen c seçeneğinin doğru olarak kabul
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 84
edilebileceği bir bağlam pekâlâ öğrenicinin zihninde yaratılabilir. Henüz böyle
bir sözce üretilmemiş de olsa, üretilmesi dilyetisi sayesinde ve Türkçe kuralları
dahilinde mümkündür. Örneğin, edebi bir metinde yazarın kendi üslubunca
üreteceği “Masada çöp gibi duran küçük bir kutu vardı. Kalem, çöpsü kutunun
yanında duruyordu” gibi tümceler kulağa garip gelse bile kullanıldığında
anlaşılabilir ve kabul edilebilirler. Dolayısıyla bağlam dışında kurallara göre
yanlış olarak değerlendirilen sözcük öbekleri, bir bağlam içinde anlamlı hale
gelebilir. Bu da öğreticilerin ya da sınav hazırlayan uzmanların sözceleme
kuramlarına dair farkındalığının gerekliliğine işaret eder.
Yukarıdaki açıklamalarda ve Örnek 1’de görüldüğü gibi yazılı sınavlarda dilin
kullanımı ve bağlamın dikkate alınması ve sunulması sınavların iletişimsel
yaklaşıma uygunluğunu destekleyen bir unsurdur. Bu durumda bunların nasıl
sağlanabileceğine bakmakta yarar vardır. Bağlam ile başlamak gerekirse, yazılı
sınavlarda sıklıkla kullanılan tümce temelinde yapılandırılmış soru tiplerinin
kullanımının bağlamı ortaya koymakta yetersiz kaldığı kabul gören bir gerçektir.
Dolayısıyla yazılı sınavlarda soruların bir metin içinde ya da diyalog içinde
sunulması ve görsel malzemelerle desteklenmesi gereklidir. Bağlamın görsellikle
oluşturulmasına bir örnek aşağıda görülebilir. Örnek 2’de konuşmanın bağlamı
sunulmadığında bütün seçenekler dilbilgisi açısından doğru olarak kabul
edilebilir.
Örnek 2.
Aşağıdaki tümceyi seçenekler arasından doğru sözcük ile tamamlayınız.
Çöp kutusu masanın ______________ .
a) altında b) yanında c) üstünde d) önünde
Bunun gibi bir madde zaten sınavlarda yer almaz. Ancak, aşağıda sunulan Örnek
3’teki gibi bir resim ile birlikte verilip soru köküyle resimdeki bağlama gönderim
yapıldığında yalnızca bir cevap doğru olur ve böylece öğrenicinin sözcük bilgisi
sınanabilir.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Çeşitli Dilbilim Alanlarından Hareketle
İletişimsel Yaklaşım Doğrultusunda Sınav Hazırlanması
85
Örnek 3.
Tümceyi yandaki resme göre tamamlayınız.
Çöp kutusu masanın _____________ .
a) altında b) yanında
c) üstünde d) önünde
Bu şekilde bağlam oluşturulmuş, boşluğun gönderim yaptığı gönderge
somutlaştırılmış ve dolayısıyla doğru seçenek c seçeneği olarak kesinleştirilmiş
olsa da, örnek 3’te dilin kullanım boyutu hâlâ eksiktir. Tümce boyutunda verildiği
için dilin iletişimsel yönünü yansıtmamaktadır. Bu eksik, sözceleme durumunun
soru kökünde ortaya koyulmasıyla ve tek bir tümce olarak değil de söylem
içerisinde sunulmasıyla giderilebilir. Bir sonraki örnekte bunu gözlemlemek
mümkün olacaktır.
Örnek 4.
Yukarıdaki resimde Mehmet ve Seda Mehmet’in evinde yemek yapıyor.
Diyaloğu resme göre doğru sözcük ile tamamlayınız.
Seda: Çöp kutusu nerede?
Mehmet: Masanın _____________.
a) altında b) yanında c) üstünde d) önünde
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 86
Örnek 4’te görüldüğü gibi, sözceleme durumunun sözsel olarak verilmesi ve
görsel malzemelerle desteklenerek bağlamın oluşturulması, diyalog içinde
sunulan boşluğun yalnızca c seçeneği ile tamamlanabileceğini ortaya koyar. Bu
sağlanırken de dilin kullanımı temel alınır. Bu örnekte sınanması hedeflenen yine
dilbilimsel yetinin göstergelerinden biri olan sözcük bilgisidir ama bu iletişimsel
bir yaklaşımla yapılmıştır. Bir başka deyişle, burada dil değil sözce, hatta söylem
üzerinden bir madde yapılandırılmıştır. Bu şekilde oluşturulan bir bağlam,
öğrenicinin toplumbilimsel ya da edimbilimsel yetilerini harekete geçirmesini
sağlayacak şekilde farklı unsurları ölçmek için de kullanılabilir. Buna bir sonraki
bölümde değinilecektir.
Edimbilim ve Toplumdilbilim
Edimbilim temelde konuşan öznenin sözceleme sonucunda oluşturduğu sözcenin
dinleyici üzerindeki etkisini ele alır (Onursal Ayırır, 2016, s. 143). Yani hem
sözceleme kuramları hem de edimbilim söylemsel unsurlar üzerinde durur. Söz
Eylem Kuramı çerçevesinde de Austin ve Searle gibi dilbilimcilerin temsil etiği
şekliyle edimbilimin sözcenin içeriğinin yanı sıra, oluşturulduğu bağlam
içerisinde gerçekleştirmesi amaçlanan işlevle de ilgilendiği söylenebilir (Kıran
ve Eziler Kıran, 2018, s. 297). Bu durumda, bir etkileşim içindeki öznelerin
sözcelerini ne niyetle harekete geçirdiği ve sözcelerin o bağlam içerisinde nasıl
bir işlev gördüğü ya da etki yarattığının edimbilimin alanına girdiğini iddia etmek
mümkündür.
Edimbilimin alanına giren sözcelerin alıcı üzerinde yarattığı etki, soyut bir olgu
olan dil sayesinde değil, dilin belli bir bağlamda kullanımı, yani sözceleme ile
mümkündür. Örnek 4’te sunulan bağlam günlük yaşamda karşılaşılabilecek bir
durumdan yola çıkarak oluşturulup bir diyalog olarak sunulduğu için, bu diyalog
öğrenicinin edimbilimsel yetisine başvurmasını gerektirecek şekilde de
uyarlanabilir. Böylece sınavın iletişimsel boyutu bir adım daha öteye taşınmış
olur.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Çeşitli Dilbilim Alanlarından Hareketle
İletişimsel Yaklaşım Doğrultusunda Sınav Hazırlanması
87
Örnek 5.
Yukarıdaki resimde Mehmet ve arkadaşı Seda Mehmet’in evinde yemek yapıyor.
Diyaloğu doğru ifade ile tamamlayınız.
Seda: Çöp kutusu nerede?
Mehmet: _____________________
Seda: Yok, yok. Bir de sen dokunma çöpe.
a) Masanın üstünde. b) Ver, ben atayım.
c) Çöpe dokunabilir miyim? d) Çöp kutusu var mı ki burada?
Örnek 5’te verilen seçeneklerin çoğu diyaloğun açılış ve kapanış cümlelerinden
birisi ile uyumlu görünse de diyaloğun tamamı düşünüldüğünde etkileşimin
anlamlı bir bütün olabilmesi için yalnızca b seçeneği doğru olarak kabul
edilebilir. Polat’ın da belirttiği gibi “iletişimde, bir edim sözün tek başına
bulunduğu az görülen bir durumdur. Her sözce bir iletişim zincirine, bir ilişkiler
dizisine bağlıdır. Örneğin bir öneri, ardından bir reddi, bir kabulü veya bilgi
sormayı getirebilir” (Polat, 2002, s. 66). Bu durumda öğrenicinin “Çöp kutusu
nerede?” sorusunu aslında konuşucunun çöp kutusunun yerini merak ettiği için
değil de elindeki çöpü atma niyeti olduğu için sorduğunu, konuşucu “çöpü atmak
istiyorum” demese bile anlayabilmesi beklenmektedir. “Ver, ben atayım”
sözcesinin bir emir değil de teklif edimini gerçekleştirmek için sarf edildiğini ya
da “bir de sen dokunma çöpe” sözcesinin işlevinin izin vermeme değil de iyi
niyetli bir gerekçelendirme olduğunu fark edebilmesi istenmektedir. Bu şekilde,
öğreniciden örtük bir şekilde çok basit düzeyde bir söylem çözümlemesi yapması
beklenip, öğrenicinin dil yeterliğinin yanında edimbilimsel yeterliği de
sınanabilir. Bunu gerçekleştirebilmek için öğrenicinin AOBM’de çerçevesi
çizilen yetilerden edimbilimsel yetinin bir alt başlığı olarak sunulan söylem
yetisine ve işlevsel yetisine başvurması gerekecektir. Dolayısıyla bu tür
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 88
maddelerden oluşturulmuş sınavların sonuçları öğreticilere öğrenicilerin
edimbilimsel yetileri hakkında çıkarım yapabilmeleri için de veri sunacaktır.
Edimbilimle ilişkilendirilerek yukarıda sözü edilen Austin’in kuramı konuşucu
için yeni bir konum belirlemiştir. Bu bağlamda “konuşucu sadece bir dil
kullanıcısı değil, aynı zamanda sosyal bir aktör, yani belli bir çevrede yetişmiş ve
söylemiyle, kendisini çevreleyen dünyaya etki eden bir kişidir” (Marget, 2016,
s. 261). Buradan yola çıkarak konuşucunun toplumla ilişkisinin iki yönlü olduğu
söylenebilir. Bu ilişki, iletişimde de belirleyici bir role sahiptir. “Hymes, karşılıklı
anlaşlabilmenin, toplumların ortaklaşa sahip olduğu dilsel ve toplumdilbilimsel
özelliklere bağlı olduğunu belirtmektedir. Ayrıca, aynı dilbilgisi kurallarına
sahip, ancak söyleşim kuralları birbirinden farklı yapıda olan öznelerin iletişim
kuramayabileceklerini” (Onursal, 2006, s. 88) belirterek toplumsal dinamiklerin
iletişim sürecinin önemli unsurlarından biri olduğunu dile getirmiştir. Bu
nedenle, bir dil bilimi olarak toplumdilbilimin iletişimsel yaklaşımı benimseyen
dil öğretim kuram ve uygulamalarına yol gösterici olması kaçınılmazdır.
Sözceleme kuramları ile önemi açığa çıkarılan sözceleme durumu ve bağlam
kavramlarının edimbilime de doğrudan hizmet ettiğinin altını çizmiştik. Bu
kavramlar, toplumdilbilim açısından da benzer öneme sahiptir. Bağlamların
çeşitliliği ve bu bağlamların beraberinde getirdiği toplumdilbilimsel dinamikler
sözcelerin belli bir işlevi gerçekleştirirken duruma uygunluğunun da
değerlendirilmesini gerektirir. Sözgelimi, bir söz edimi farklı toplumsal
durumlarda farklı yapılar ya da ifadelerin kullanılmasını gerektirebilir.
“Toplumbilim bize, dili belirli durumlara uygun olmayan biçimlerde
kullanmanın, konuşucuyu zor durumda bırakabileceğini gösterdiğine göre, hiçbir
iletişim bağlamını öğretim programı dışında tutmamakta yarar vardır” (Marget,
2016, s. 284). Programa dair göz önünde bulundurulması gereken bu önerme,
programın ölçme ve değerlendirme aşamasında da geçerlidir. Duruma uygun
sözcelerin kullanımının sınanmasına örnek teşkil etmesi için aşağıdaki gibi bir
çoktan seçmeli madde oluşturulabilir.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Çeşitli Dilbilim Alanlarından Hareketle
İletişimsel Yaklaşım Doğrultusunda Sınav Hazırlanması
89
Örnek 6.
Yukarıdaki resimde Seda ve öğrencisi Mehmet aşçılık okulunda yemek yapıyor.
Diyaloğu uygun ifade ile tamamlayınız.
Seda: Çöp kutusu nerede?
Mehmet: _____________________
Seda: Teşekkür ederim. Ben atarım.
a) Masanın üstünde. b) Ver, ben atayım.
c) Şurada. Ben atabilirim isterseniz. d) Hocam, bak şurada!
Örnek 5 ve 6’da aynı söz edimi sınansa da, konuşucuların içinde bulundukları
toplumsal durum ve bu durum içindeki konumlarının farklılığı kullanılan dil
düzeyinin (register) ve ilgili nezaket davranışlarının da farklı olmasını
gerektirmektedir. Örnek 5’te “Ver, ben atayım” sözcesi Mehmet ve Seda’nın
arkadaş olmaları nedeniyle duruma uygun kabul edilebilecekken, aynı sözce
Örnek 6’da kabul edilememektedir. Örnek 6’da konuşucular arasındaki resmi
ilişki resmi konuşma ve nezaket edimlerini gerektirdiğinden, yalnızca c seçeneği
duruma uygun sözce olarak değerlendirilebilir. Bu örnekten de anlaşılabileceği
gibi çoktan seçmeli sorulardan oluşan bir sınavda toplumdilbilimsel yeterliğin
ölçülmesi de mümkündür. Bu türden sorular, dolaylı da olsa toplumsal yetinin
kazanılıp kazanılmadığına dair ipucu verebilir.
Toplumdilbilimin alanına giren ve sınav hazırlanması konusu ile ilişkili olan bir
başka konu da toplumlar arası ve kültürler arası etkileşim konusudur. Kıran ve
Eziler Kıran, her toplumun “kendi dil-içi gerçeğini” oluşturduğunu ve evreni
anlamlandırmasında bu gerçekten yola çıkan bakış açılarının etkili olduğunu
ifade eder (2018, s. 362). Elbette ki bu bakış açısı bireysel düzlemde toplum
içindeki bireyin kendisinden bir şeyler katması ile de şekillenir. “Birey, iletişimin
engellenmesinden etkilenmemek için, kendi dizgesiyle toplumun dilinin
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 90
dizgesini bağdaştırmaya çalışır” (Kıran ve Eziler Kıran, 2018, s. 362). Buna
benzer bir şekilde, dil öğrenen bir birey yeni bir toplumla ilişki içine gireceği için,
öğrenicinin yeni dilin toplumdilbilimsel dizgesi ile kendisininkini bağdaştırmaya
çalışması da gerekecektir. Öğreticilerin bu aradil sürecinin farkında olmaları ve
sınavlarını buna dikkat ederek hazırlamaları önemlidir. Aşağıdaki örnek
üzerinden bu durumun sınavlardaki olası yansımaları tartışılacaktır.
Örnek 7.
Aşağıdaki tümcedeki boşlukları seçenekler arasından uygun sözcük ile
tamamlayınız.
35 yaşındayım ama hâlâ ___________ izliyorum. Bence büyükler de izleyebilir.
a) çizgi film b) haber
c) dizi d) yarışma
Örnek 7’deki tümceler, çizgi filmlerin çoğunlukla çocuklar tarafından
izlenmesinin evrensel bir olgu olduğunu varsaymaktadır. Bu özellikle homojen
bir öğrenici grubuna yönelik sorulduğunda sorun teşkil etmeyebilir ama çok farklı
kültürlerden gelen öğrenicilerden oluşan bir grupta kullanılması uygun
olmayabilir. Eziler Kıran’ın (2016) da bahsettiği gibi “Doğal dillerde, tüm
konuşucuların bilgisini paylaştığı ortak ansiklopedik bellekten söz etmek zordur.
Bunun yerine belli bir dilsel topluluğun paylaştığı, sınırları belirsiz bilgi birikimi
belleğinden söz etmek daha doğru olur”. Bu belleğe sahip olmayan dilin yeni
konuşucuları için sınavlarda bağlam içinde ek bilgilerin sunulması gerekebilir.
Mesela, özellikle Türkiye dışındaki yabancı dil olarak Türkçe öğretim
ortamlarında öğrenicilerin Türkiye’ye dair birçok şeyi bildiğini varsaymak doğru
olmaz. Öğreticilerin sınav maddelerini oluştururken bunu gözetmeleri gereklidir.
Bu da, ancak öğreticinin toplumdilbilimsel farkındalığıyla mümkün olabilir.
Söylem Çözümlemesi ve Metin Dilbilim
Söylem çözümlemesi sözceleme kuramlarından doğan bir çalışma alanıdır ve
nesnesi sözceyi de içine alan söylemdir. Bu çalışma alanı edimbilim ve
toplumdilbilimden de yararlanır. Söylem çözümlemesi, sözcede “konuşan kişinin
varlığını ve iletişimi, bir başka deyişle, sözcelem durumunu gösteren izleri arar”
(Kıran ve Eziler Kıran, 2018, s. 384). Daha genel anlamda söylem, toplumsal,
düşünyapısal, kültürel ve tarihsel koşullardan da etkilenir ve söylem
çözümlemesinde bu koşullar da ortaya koyulur. Söylem üretilmekte olan bir
dilsel üründür. Sözlü olan bir söylem yazıya geçirildiğinde metin olur. Söylemler
ve metinler benzer şekillerde çözümlenebilir.
Söylem çözümlemesinin de diğer dilbilimsel çalışma alanları gibi yabancı dil
öğretimi alanına katkısı önemlidir. Bu iki alanın ortak noktası, dilin nasıl
kullanıldığıyla ilgilenmeleridir. Söylem çözümlemesinin bulguları dilin doğal
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Çeşitli Dilbilim Alanlarından Hareketle
İletişimsel Yaklaşım Doğrultusunda Sınav Hazırlanması
91
kullanımı konusunda dil öğreticilerine yol gösterici olabilir. İletişimsel dil
öğretimi kapsamında soyut bir kavram olan dilin değil sözcelemenin ya da dilin
kullanımının öğretilmesi gerektiğinden bahsedilmişti. Bununla birlikte, sözlü
dilin öğretimi fikrinin benimsenmesi, ders malzemesi olarak da “gerçek iletişim
durumlarında konuşan öznelerin ürettiklerine daha yakın, hatta olduğu gibi
gerçek yaşamdan alınan sözlü iletişim örneklerinin kullanılması” (Onursal, 2006,
s. 87) konusunda bir uzlaşma meydana getirmiştir. Fakat bunun uygulamada ne
kadar gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılabilir. Yabancı dil öğretim
malzemelerinde çoğunlukla görüldüğünün aksine günlük konuşmalarda
genellikle
A: Çöp kutusu nerededir?
B: Çöp kutusu masanın üstündedir.
--
A: Çöp kutusu masanın üstünde mi?
B: Evet, çöp kutusu masanın üstünde. / Hayır, çöp kutusu masanın üstünde değil.
şeklinde diyaloglarla karşılaşılmaz. Bu sebeple, söylem çözümlemesi alanının dil
öğretimi alanına yaptığı en büyük katkı dilin doğal kullanımının ortaya koyulması
ve sözlü dilin öncelenmesi olmuştur. Bunun çoktan seçmeli sınavlara yansıması
Örnek 5 ve 6’da gözlemlenebilir. Örneğin, örnek 5’te olduğu gibi günlük dilde
“hayır” yerine “yok” kullanımının öğreniciler tarafından bilinmesi önemlidir.
Kıran ve Eziler Kıran dilbilim ve yazınsal çözümlemenin kesiştiği noktada yeni
bir dil biliminin, metin dilbiliminin geliştiğinden bahseder (2018, s. 385).
Sözceleme kuramlarında olduğu gibi burada da birden fazla metin dilbiliminden
bahsedilebilir. Ne var ki, bu farklı metin dilbilimlerinin tümü “tümceüstü ve
tümcelerarası” (Korkut, 2016, s. 173) alanla ilgilenir. “Metin dilbilimi bir metnin
yapısını, düzenlenişini ve işleyişini incelerken tümceler arasındaki göndermeleri,
bağlantı öğelerini, dil içi ve dil dışı bağıntıları ele alır” (173). Başka bir deyişle,
metinselliği inceler. Metinsellikten bahsederken de tutarlılık ve bağdaşıklık gibi
önemli kavramlar öne çıkar. Bunlarla bağlantılı olarak metin dilbilimi, izlek ve
yeni bilginin metindeki dağılımlarını da bulmaya çalışır.
Örnek 7 genişletilip, tutarlı ve bağdaşık bir metin haline getirilerek sunulduğunda
metin dilbilimsel unsurların da sınanması mümkün olabilir. Böylece hem bağlam
daha etkili bir şekilde oluşturulmuş hem de sınava söylemsel yetinin
kullanılmasını gerektiren bir boyut kazandırılmış olur.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 92
Örnek 8.
Aşağıdaki paragraftaki boşlukları seçenekler arasından uygun sözcük ile
tamamlayınız.
35 yaşındayım. Fakat, hâlâ (1) ___________ izliyorum. Bence büyükler de
izleyebilir. Büyükler genellikle haftada beş gün, gün boyu çalışıyor. Bu yüzden,
(2) ___________ ya da hafta sonlarında rahatlamak istiyorlar. Bazen ya
kardeşleri ya çocukları kendileri için bir çocuk kanalı açıyor (3) ___________
onlarla birlikte izlerken en çok yetişkinler keyif alıyor. Onlar, yani (4)
___________, genellikle bunu itiraf etmiyor. Yine de, biz anlıyoruz. Bazı
çocuklar hiç büyümüyor.
1. a) çizgi film b) haber c) dizi d) yarışma
2. a) koltukta b) akşamları c) evlerinde d) hafta içi
3. a) ve b) çünkü c) veya d) ama
4. a) çocuklar b) kendileri c) yetişkinler d) kardeşler
Örnek 8’de tutarlı ve bağdaşık bir şekilde sunulmuş olan paragrafta birinci
boşlukta sınanan sözcük bilgisinin metnin başındaki ve boşluktan sonraki
tümcelerle oluşturulan bağlam ile anlamsal olarak bir önceki örnektekine göre
daha çok desteklenmiş olduğu söylenebilir. İkinci boşluk ise ancak bir
bağdaşıklık unsuru olan “ya da” bağlacının işlevinin kavranmasıyla
cevaplanabilir. Üçüncü boşluğu tamamlaması beklenen bağlaç yine hem yapı
hem de anlam olarak bağdaşık bir metinde sınandığında anlamlıdır çünkü
öğrenicinin tümceler arasındaki anlamsal bağları algılayıp algılamadığı
değerlendirilmek istenmektedir. Son olarak, 4. boşlukta bir söylem belirleyicisi
olan “yani” sözcüğünün işlevinden yararlanılarak onlar adılının gönderim yaptığı
göndergenin bulunması beklenmektedir. Bu da öğrenicinin yeterliğinin metin
dilbilimsel açıdan sınanmasının başka bir örneğidir. Bu tür maddelere verilen
cevaplar öğreticinin öğrenicinin söylemsel yetiyi kazanıp kazanmadığına dair
fikir sahibi olmasını destekleyebilir.
Bu tür dilsel unsurların sınanmasının dışında yabancı dil beceri alanlarının
sınanmasında da dilbilimin çeşitli dallarından yararlanılır. Örneğin, bağdaşıklık
ve tutarlılık kavramları tüm beceri alanlarının değerlendirilmesinde, özellikle
üretimsel becerilerin değerlendirilmesinde önemli bir yer tutar. Okuma ve
dinleme gibi alımlayıcı becerilerin ölçüldüğü sınavlarda ise öğreniciden üretim
beklemeden, gönderimleri tespit etmesini gerektiren ve benzeri sorularla, açıktan
olmasa da öğrenicilerde dilbilimsel farkındalık yaratılır. Yukarıdakilere benzer
bir şekilde, dinleme sınavlarında da bağlamın verilip konuşan kişilerin
fotoğraflarla görselleştirilmesi anlamaya yardımcı olur. Bu konu da, ayrıntılı bir
şekilde incelenebilmesi için başka bir çalışmaya konu olabilir.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Çeşitli Dilbilim Alanlarından Hareketle
İletişimsel Yaklaşım Doğrultusunda Sınav Hazırlanması
93
Sonuç
Bu çalışma kapsamında ortaya koyulanlar ölçme ve değerlendirme ilkelerinden
yalnızca geçerlik unsuruyla ilişkilendirilebilir. Daha geniş kapsamlı olarak ölçme
ve değerlendirme süreçlerinin tamamı değil, yalnızca yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminde sınav hazırlama, yani maddelerin yapılandırılmasında bağlamın
oluşturulması üzerinde durulmuştur. Yabancı dil öğretiminde yaygın bir şekilde
kullanılan fakat iletişimsel yetiyi ortaya koymadaki etkinliği tartışılabilir görülen
çoktan seçmeli madde türü ele alınmış ve bu çalışmanın hedeflerine uygun olarak
yapılandırılan çoktan seçmeli madde örneklerinden yola çıkılarak, yazılı
sınavların yalnızca dilsel unsurları değil, dilin kullanımında ortaya çıkan
söylemsel unsurları da ölçmesi gerektiği ve bu sebeple bağlam içerisinde,
sözceleme durumunu sezdirecek şekilde sunulması gerektiği vurgulanmıştır.
Bunun görsel malzemelerden ve sözsel unsurlardan yararlanılarak
gerçekleştirilebileceği ortaya koyulmuştur. Bağlamın oluşturulması gerekliliği
çok kültürlü sınıflarda öğrenicilerin farklı yaşam deneyimleri ve bilgi
birikimlerine sahip olmaları ve bu sebeple ortak bir anlam oluşturmada bağlamsal
unsurlara ihtiyaç duyulabileceği fikrine değinilerek desteklenmiştir. Bununla
birlikte, sınavlarda tümce ötesine geçilmesinin hem edimbilimsel, hem
toplumdilbilimsel, hem de metin dilbilimsel unsurların sınanmasını mümkün
kılabileceğine işaret edilmiştir. Edimbilimsel unsurların doğal diyaloglar
aracılığıyla; metin dilbilimsel unsurların da bağdaşık ve tutarlı metinler
aracılığıyla sınanabileceği gösterilmeye çalışılmıştır. Bu şekilde, öğreticilerin ve
sınav hazırlayan uzmanların temel ölçme ve değerlendirme bilgi ve becerilerinin
yanı sıra, sözceleme kuramları, edimbilim, toplumdilbilim, söylem çözümlemesi
ve metin dilbilim gibi alanlara dair farkındalığa sahip olmalarının öğrenicilere
AOBM’de de bahsi geçen iletişimsel yeti ve bu yetinin bileşenlerinin
kazandırılması konusunda katkı sağlayacağı ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Bu
çalışma, bu alanlara dair oldukça genel ipuçları vermiştir. Bu sebeple bu konunun
her bir dilbilimsel çalışma alanına göre ayrıntılandırılması, farklı ölçme ve
değerlendirme formatları ve madde türleri açısından incelenmesi ve çeşitli
dilbilimsel alanlara ilişkin öğretici farkındalığının sağladığı katkının uygulamalı
çalışmalarla somut verilere dayandırılması da gelecekte yapılacak olan
çalışmalara konu olabilir.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 94
Kaynakça
Brandl, K. (2008). Communicative language teaching in action: putting principles to
work. Upper Saddle River: Pearson/Prentice Hall.
Canale, M. ve Swain, M. (1980). Theoretical bases of communicative approaches to
second language teaching and testing. Applied Linguistics, 1(1), 1-47.
Council of Europe. (2001). Common European Framework of Reference for Languages:
Learning, teaching, assessment. Strasbourg: Council of Europe/Cambridge
University Press.
Eziler Kıran, A. (2016). Sözceleme Kuramı ve Dil Öğretimi. E. Korkut, İ. Onursal-Ayırır,
(Ed.) Dil Bilimleri ve Dil Öğretimi içinde (ss. 107-137). Ankara: Seçkin
Yayınları.
Fulcher, G. ve Davidson, F. (2006). Language Testing and Assessment. Oxon: Routledge.
Hymes, D. H. (1972). On Communicative Competence. J. B. Pride, J. Holmes, (Ed.)
Sociolinguistics içinde (ss. 269-93). Harmondsworth: Penguin Books.
Kıran, Z. (2016). Yapısalcı Dilbilim ve Dil Öğretimi. E. Korkut, İ. Onursal-Ayırır (Ed.)
Dil Bilimleri ve Dil Öğretimi içinde (ss. 19-40). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Kıran, Z. ve Eziler Kıran, A. (2018). Dilbilime Giriş. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Korkut, E. (2016). Metin Dilbilimi ve Dil Öğretimi. E. Korkut, İ. Onursal-Ayırır, (Ed.)
Dil Bilimleri ve Dil Öğretimi içinde (ss. 173-226). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Marget, E. (2016). Toplumdilbilim ve Dil Öğretimi: Dili İçinde Geliştiği Toplumsal
Bağlamda Öğrenme. E. Korkut, İ. Onursal-Ayırır (Ed.) Dil Bilimleri ve Dil
Öğretimi içinde (ss. 173-226). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Onursal, İ. (2006). Dil Bilimlerinin Yabancı Dil Öğretimindeki Yeri ve Öğretmen
Adaylarına Yönelik dilbilim Dersleri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, (31), 85-95.
Onursal Ayırır, İ. (2016). Edimbilim ve Dil Öğretimi. E. Korkut, İ. Onursal-Ayırır (Ed.)
Dil Bilimleri ve Dil Öğretimi içinde (ss. 143-164). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Polat, Y. (2002). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Konuşma Becerisinin
Geliştirilmesi ve Edim Sözler. Anadili Dil Kültürü ve Eğitim Dergisi, (26), 62-
75.
Savignon, S. J. (2018). Communicative Competence. J. I. Liontas (Ed.) The TESOL
Encyclopedia of English Language Teaching içinde (ss. 1-7). John Wiley &
Sons.
Stern, H. H. (1983). Fundamental Concepts of Language Teaching. Oxford: Oxford
University Press.
Yaman, İ. ve Ekmekçi, E. (2018). İngiliz Dili Eğitimi Alanında Yaygın Bir Şekilde
Kullanılan Bazı Terimlerin Türkçe’ye Aktarımı Sorunu. Diyalektolog Sosyal
Araştırmalar Hakemli Dergisi, (18), 143-167.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi, 2019 Kış (5), 95-108
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRENME NEDENLERİNE
YÖNELİK BİR İHTİYAÇ ANALİZİ: CİBUTİ ÖRNEĞİ
Elif SAYAR
Öz: Günümüzde milletler arası sosyal, kültürel, ekonomik, siyasî ve ticarî
ilişkilerin artması, ulaşım imkânlarının zenginleşmesiyle, anadilin yanı sıra ikinci
hatta üçüncü dilin öğrenimi gerekli hale gelmiştir. Alan yazında yapılan birçok
çalışma, dil öğrenim ve öğretim sürecin etkili bir şekilde gerçekleşebilmesinin
bireylerin kendi öğrenmelerinin sorumluluklarını almasına bağlı olduğunu ortaya
koymuştur. Buradan hareketle, öğreniciler pedagojik uygulamaların merkezinde
yer almaya başlamış ve onların ihtiyaçlarının tespit edilmesi, öğretimin buna göre
planlanması ve ölçme-değerlendirme çalışmalarının yürütülmesi önem
kazanmıştır.
Bu araştırmada, öğrenici merkezli yaklaşımlarda ihtiyaç analizi kapsamında,
Cibuti Üniversitesi 2016-2017 bahar eğitim-öğretim döneminde yabancı dil olarak
Türkçe öğrenen öğrenicilerin Türkçe öğrenme amaçları, karşılaştıkları sorunlar
belirlenmiş ve bunlara sundukları çözüm önerileri tespit edilmiştir. Araştırma,
tarama modeline uygun olarak yapılandırılmıştır ve Cibuti Üniversitesi’nde
yabancı dil olarak Türkçe öğrenen öğrenicilerden yarı yapılandırılmış görüşme
formu kullanılarak veriler toplanmıştır. Elde edilen veriler gruplandırılmış,
temalar ortaya çıkarılarak betimsel içerik analizleri yapılmıştır.
Araştırmada elde edilen verilerden, katılımcıların Türkçeyi öğrenme amaçları
arasında yabancı dil becerisi geliştirme ve kültürel etkileşim sağlamanın öncelik
kazandığı belirlenmiştir. Ayrıca, katılımcıların ders öğretim materyalinden
kaynaklı yaşadıkları sorunlara ek olarak Türkçenin yapısal özelliklerden
kaynaklanan bazı zorluklarla da karşılaştıkları tespit edilmiştir. Son olarak
katılımcıların bu zorluklara yönelik çözüm önerisi bağlamında ders öğretim
materyalinde ve ders içi uygulamalarda değişiklikler bekledikleri ortaya
konulmuştur.
Anahtar kelimeler: Yabancı dil olarak Türkçe öğrenimi, İhtiyaç analizi, Cibuti.
A Needs Analysis on the Reasons of Learning Turkish as a Foreign
Language: The Case of Djibouti
Abstract: Today, with the increase of social, cultural, economic, political and
commercial relations between the nations and with the geographical mobility, in
addition to mother tongue, second and even third language learning has become
essential. Studies conducted on language learning have revealed that effectiveness
of language learning and teaching process depends on individuals’ taking
responsibility for their own learning. Starting from this, learners have begun to
take place at the center of pedagogical practices, and analysis of their needs,
Makalenin Geliş ve Kabul Tarihleri: 13.02.2019-13.05.2019 Öğr.Gör., İstanbul Teknik Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, İstanbul,
Türkiye. [email protected], ORCID: 0000-0002-4088-8193.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 96
planning of teaching, and implementing assessment and evaluation accordingly
have gained importance.
In this research, within the context of needs analysis in learner-centered
approaches, the needs of learners learning Turkish as a foreign language at
Djibouti University in 2016-2017 spring semester were identified, the problems
they encountered were determined, and the suggestions they offered were
discussed. The research was structured in accordance with the survey model, and
data were collected using a semi-structured interview form. The obtained data
were grouped, themes were analyzed, and descriptive content analyzes were
carried out.
The data obtained from the study revealed that not only developing foreign
language skills but also strengthening cultural interaction were ascertained as the
primary aims of the learners. Besides, it was determined that learners had some
difficulties about the instructional material as well as some challenges related to
the structural features of Turkish language. Finally, the suggestions put forward
by the learners revealed that the participants expected several changes in the
teaching materials and in-class practices.
Keywords: Learning Turkish as a foreign language, Needs analysis, Djibouti.
Giriş
Son yıllarda bireylerin kendi öğrenimlerinin sorumluluklarını almaları
gerektiğini vurgulayan yaklaşımlar önem kazanmakta ve buradan hareketle
kuramcılar ve eğitim araştırmacıları öğrenici merkezli yaklaşımların, öğretici
merkezli yaklaşımların yerini alması gerektiğini savunmaktadırlar (Baeten,
Dochy ve Struyven, 2012; McAuliffe ve Eriksen, 2002).
Bu yönelimin geçtiğimiz yıllarda, öğretici merkezli yöntemlerden öğrenici
merkezli yöntemlere geçişin zeminini hazırladığı düşünülmektedir. Bu geçiş,
Wright’ın (2011) da belirttiği üzere öğreticinin içeriğin, entelektüel tartışmaların,
sınıf yapısının birincil sorumlusu olduğu bir ortam yerine, öğrenicilerin kendi
öğrenmelerinde aktif rol aldıkları, demokratik ve işbirlikçi bir sınıf ortamını
gerekli kılmıştır. Öğrenicilerin pedagojik uygulamaların merkezinde yer almaya
başlamasıyla birlikte, öğreticilerin onların hedeflerini, dil tutumlarını, dersten
beklentilerini ve öğrenme stratejilerini bilmeleri bir gereklilik halini almıştır
(Buckingham, 1981). Öğrenicilerin ihtiyaçları ve tercihleri hakkında sistematik
ve sürekli olarak bilgi toplanması, bu bilgileri yorumlanması ve ardından bunların
karşılanmasına yönelik karar verilmesi süreci (Graves, 2000) olarak tanımlanan
ihtiyaç analizi, bu gereksinimlerin tespit edilerek öğretiminin planlanmasına ve
ölçme-değerlendirme çalışmalarının amaca uygun olarak yürütülmesine olanak
sağlamaktadır.
Bu amaçlarla yabancı / ikinci dil öğrenimi alan yazınında yapılan birçok çalışma,
ihtiyaç analizinin önemini göstermesine rağmen (Brindley, 1984; Hutchinson ve
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenme Nedenlerine Yönelik Bir İhtiyaç Analizi:
Cibuti Örneği
97
Waters, 1987; Watanabe ve Mochizuki, 2005), yabancı dil olarak Türkçe
öğretimi alanında benzer araştırmalara çok sık rastlanılmamaktadır. Alan yazında
yurt dışında öğrenim gören öğrenicilerin ihtiyaçları hakkında bölgesel bazda
yapılan çok az sayıda ihtiyaç analizi tespit edilmiştir (Balçıkanlı, 2010; Çangal,
2013; Yılmaz, 2014; Adıyaman, Çangal ve Yazıcı, 2015). Bu saptamadan
hareketle, yurt dışında yabancı dil olarak Türkçe öğretimi / öğrenimi alanında
öğrenici merkezli ihtiyaç analizi çalışmalarına katkı sağlamayı amaçlayan bu
çalışma, Afrika’nın Arap yarımadasına açılan kapısı konumunda yer alan bir ülke
olan Cibuti’de gerçekleştirilmiştir.
1977 yılında bağımsızlığını ilan eden Cibuti Cumhuriyeti’nin nüfusunu, bundan
yaklaşık bin yıl önce Arap Yarımadası’ndan göç eden Somaliler ve Afarlar
oluşturmaktadır. Ülkede Fransız sömürge dönemlerinden kalan halk ve büyük bir
Arap nüfus birlikte yaşamaktadır. Fransızca ve Arapça ülkenin resmi dilleri
olmakla birlikle Somalice ve Afarca geniş yer kaplamaktadır. Bu sebeple, nüfusu
830 bin olan ülkede birçok milletten ve kültürden insan bir arada yaşamaktadır.
Bu çalışma, bu çok dilli ve kültürlü ortamda, yabancı dil olarak Türkçe öğrenen
Cibutili öğrenicilerin ihtiyaçlarının farkına varılması ve bu ihtiyaçlara yönelik
çözüm önerilerinin araştırılması amacıyla yapılmıştır. Çalışmanın, yabancı dil
olarak Türkçe öğretim programlarının hazırlanması ve eğitim süreçlerinin
yapılandırılması çalışmalarına dayanak oluşturması beklenmektedir.
1. Yabancı Dil Öğretiminde Öğrenici Merkezli Yaklaşım
Yapılandırmacı öğrenme kuramından doğan öğrenici merkezli yaklaşım,
öğrenicinin bireysel tercihleri, ilgi alanları, ihtiyaçları, yetenekleri, öğrenme
stilleri ve eğitim hedeflerine dayalı bir öğretim sistemi olarak tanımlanmaktadır
(Henson, 2003; Weimer, 2002). Bu tanımdan hareketle, bu yaklaşım öğrenicileri
öğrenme sürecinin her aşamasında aktif rol almaya teşvik ettiği için ihtiyaç
analizinin temel hedeflerini gerçekleştirmeye yardımcı olan önemli bir araç
olduğu düşünülmektedir.
McCombs (2000, s. 4) öğrenici merkezli öğretimin, “öğrenmeye odaklanarak
bireysel öğrenicilere (soylarına, deneyimlerine, bakış açılarına, geçmişlerine,
yeteneklerine, ilgi alanlarına, kapasitelerine ve ihtiyaçlarına) odaklanan bakış
açısı” (akt. Abdelmalak ve Trespalacios, 2013) olduğunu ortaya koymuştur. Bunu
destekleyen birçok araştırma da öğrenicilerin ihtiyaçlarının ve ilgi alanlarının
üzerinde önemle durmanın, öğrenici merkezli öğretimin göze çarpan bir özelliği
olduğunu belirtmiştir (Massouleh ve Jooneghani, 2012). Buradan hareketle,
öğrenici merkezli yaklaşımlarda öğrenicilerin ihtiyaçlarının ve ilgilerinin eğitim
öğretim uygulamalarının her aşamasında göz önünde bulundurulmasının ve bu
ihtiyaçların eğitim öğretim faaliyetlerinin temelinde yer almasının önemi
vurgulanmaktadır.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 98
Öğrenici merkezli yaklaşımların bir diğer özelliğini, Weimer (2002) ve Blumberg
(2009) öğretici ve öğrenici arasındaki “güç dengesi” olarak tanımlamaktadır.
Öğrenici merkezli sınıflarda, öğreticiler eğitim öğretim süreciyle ilgili kararları
tek başlarına almamakta ve öğrenicileri öğrenme sürecindeki tüm aşamalarla
ilgili karar verme sürecine dâhil etmektedirler (Blumberg, 2009; Massouleh ve
Jooneghani, 2012; Weimer, 2002). Böylece, öğrenicilerin öğreticiye bağımlı
oldukları rollerden uzaklaşıp hem öğreticinin hem de öğrenicinin sorumluluk
aldığı ortak öğrenme yolculuğunda aktif rol almaları sağlanmaktadır. Bunlardan
hareketle, Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi/ öğrenimi sürecinde de öğrenici
ihtiyaçlarının ihtiyaç analizi çalışmalarıyla tespit edilmesi önem kazanmaktadır.
1.1. Öğrenici Merkezli Yaklaşımlarda İhtiyaç Analizi
Zaman zaman farklı eğitim politikalarının da etkisiyle, farklı ihtiyaç analizi
yaklaşımları izlenmiştir. İhtiyaç analizinde; “sistematik yaklaşım” (Richterich ve
Chancerel, 1978), “sosyolengüistik model” (Munby, 1978), “öğrenme merkezli
yaklaşım” (Hutchinson ve Waters, 1987), “öğrenici merkezli yaklaşım”
(Berwick, 1989 ve Brindley, 1989) ve “görev temelli yaklaşım” (Long, 2005a,
2005b’den akt. Çangal, 2013, s. 2) olmak üzere başlıca beş yaklaşım karşımıza
çıkmaktadır.
Bu yaklaşımlardan biri olan “öğrenici merkezli yaklaşım”ın 1990’lı yılların
sonlarında ortaya çıktığı görülmektedir. Bu yaklaşımın kurucularından olan
Berwick (1989) ve Brindley (1989), öğrenicilerin ihtiyaçlarını tanımlayabilmek
için üç farklı özellik ortaya koymuşlardır. Bu özelliklerden ilki algılanan ya da
hissedilen ihtiyaçlar arasındaki ayrım olarak ifade edilmiştir. Öğrenicilerin kendi
bakış açıları hissedilen ihtiyaçlar olarak ortaya konulurken; uzmanların bakış
açıları algılanan ihtiyaçlar olarak tanımlanmaktadır (Berwick, 1989). İkinci
özellik ürün odaklı ya da süreç odaklı ihtiyaçlar ayrımını ortaya koymuştur. Ürün
odaklı ihtiyaçlarda hedef dilin önemi vurgulanırken; süreç odaklı ihtiyaçlarda
hedef dilin öğrenilme sürecinin önemi üzerinde durulmaktadır (Brindley, 1989).
Son olarak, nesnel ya da öznel ihtiyaçlar arasındaki farklar ifade edilmiştir.
Brindley (1989) tarafından nesnel ihtiyaçlar, öğrenicilerin sahip oldukları dil,
bulundukları durum, mevcut dil yeterlilik seviyeleri ve beceri düzeyleri gibi daha
kolay tespit edilebilir veriler olarak tanımlanırken; öznel ihtiyaçlar istekler,
arzular ve beklentiler gibi tanımlanması zor kavramlar olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Yurt dışında yabancı dil olarak Türkçe öğretimi / öğrenimi alanında öğrenici
merkezli ihtiyaç analizi çalışmalarına bakıldığında, bu çalışmalarda çoğunlukla
nicel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı görülmektedir. Bu çalışmaların
çoğunluğunda veri toplamak için Iwai ve diğerlerinin (1999) “Japanese Language
Needs Analysis” adlı çalışmalarında kullandıkları anketten uyarlanan bir anket
kullanıldığı dikkat çekmektedir (Boylu ve Çangal, 2014; Adıyaman, Çangal ve
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenme Nedenlerine Yönelik Bir İhtiyaç Analizi:
Cibuti Örneği
99
Yazıcı, 2015; Başar ve Akbulut, 2016). Yapılan nicel araştırmaların aksine, bu
çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme
tekniği ile öğrenicilerin hissettikleri, süreç odaklı, öznel ihtiyaçları saptanmaya
ve betimsel içerik analizleri yapılmaya çalışılmıştır.
2. Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenme Nedenlerine Yönelik Bir İhtiyaç
Analizi Örneği
Cibuti Üniversitesi’nde yabancı dil olarak Türkçe öğrenen öğrencilerin öğrenici
merkezli ihtiyaçlarının belirlenmesinin amaçlandığı bu çalışmada nitel araştırma
yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır. Araştırma kapsamında, Cibuti
Üniversitesi’nde 2016-2017 bahar eğitim-öğretim döneminde yabancı dil olarak
Türkçe öğrenen öğrenicilerin hissettikleri, süreç odaklı, öznel ihtiyaçlarını
belirlemek amacıyla yarı-yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu
görüşmeler, katılımcıların algıladıkları dünyayı kendi düşünceleriyle anlatmasını
sağlamıştır (Merriam, 2013).
Bu görüşmeler aracılığıyla, İnşaat ve Elektrik-Elektronik Fakültelerinde öğrenim
gören 7 kız ve 8 erkek öğrenicinin dil öğrenim ihtiyaçları tespit edilmiş ve
betimsel açıklamalar yapılmıştır. Araştırmada, yarı yapılandırılmış soruların
kullanılması, görüşme sırasında bir önceki soruya verilen cevapların göz önüne
alınmasına, bir sonraki soru üzerinde eklemeler yapılarak ve soruyu yeniden
yapılandırılarak katılımcılardan konu hakkında derinlemesine bilgi edinilmesine
imkân sağlamıştır (Coşkun ve Daloğlu, 2010).
Görüşme formunda, öğrenicilerin “Türkçe öğrenme sebepleri, bu süreçte
karşılaştıkları zorluklar ve bu zorluklarla baş etme yolları” konularını ele alan
sorular yer almaktadır. Hazırlanan görüşme formunun amaca ne derece hizmet
ettiği, anlaşılırlığı ve uygulanabilirliğini kontrol etmek amacıyla uzmanların
görüşüne başvurulmuştur. Yapılan görüşmelerde ses kayıt cihazı kullanılmış ve
yapılan kayıtlar daha sonra dinlenerek düzenlenmiştir. Formlardan elde edilen
veriler öncelikle “Office” programına aktarılarak birkaç kez okunmuş ve bunlara
yönelik kodlamalar oluşturulmuştur. Ardından kodlar bir araya getirilip araştırma
bulgularının ana hatlarını oluşturacak temalar ortaya çıkarılarak betimsel içerik
analizleri yapılmıştır.
3. Bulgular ve Değerlendirme
Katılımcılar, görüşme sırasında, dil öğrenmeye yönelik ihtiyaçlarını ve dil
öğrenme süreçlerinde karşılaştıkları zorluklarla ilgili fikirlerini ortaya
koymuştur. Ayrıca bu süreçte, öğrenicilerin karşılaştıkları zorluklara karşı çözüm
önerilerine de başvurulmuştur. Verilerin analizi sonucunda ortaya çıkan tema ve
alt temalar Tablo 1’de gösterilmiştir.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 100
Tablo 1. Veri Analizi Ortaya Çıkan Tema ve Alt Temalar
2.1. Dil öğrenme sebepleri
1.1.1. Yeni bir yabancı dil becerisi geliştirme
1.1.2. Kültürel etkileşim sağlama
1.2. Dil öğrenme sürecinde karşılaşılan zorluklar
1.2.1. Ders öğretim materyali bakımından yaşanan eksiklikler
1.2.2. Türkçenin yapısal özelliklerinden kaynaklarından zorluklar
1.3. Karşılaşılan zorluklara sundukları çözüm önerileri
1.3.1. Ders öğretim materyalinde yapılması beklenen değişiklikler
1.3.2. Ders içi uygulamalarda yapılması istenen değişiklikler
Katılımcıların görüşleri, gizlilik esasına dayanılarak, isimleri verilmeden
kodlanarak aktarılmıştır. Buradan hareketle, katılımcılar “K” harfi ile kodlanmış
ve her katılımcıya “K1, K2, K3” şeklinde bir numara verilmiştir. Araştırmanın bu
bölümünde, görüşme formunda yer alan sorular alt problemlere göre gruplanmış
ve bulgular sunulmuştur.
3.1. Dil Öğrenme Sebepleri
Bu alt temayı oluşturan kavramlar incelendiğinde, yabancı dil olarak Türkçe
öğrenicilerinin en fazla vurguladıkları noktanın yeni bir dil becerisi geliştirme
(K1, K3, K4, K7, K9, K10, K11, K12, K14, K15) ve kültürel etkileşim sağlama
(K2, K3, K5, K6, K8, K10, K13) olduğu görülmüştür.
3.1.1. Yeni Bir Yabancı Dil Becerisi Geliştirme
Katılımcılar, yabancı dil olarak Türkçe öğrenme sebeplerine ilişkin olarak yeni
bir dil becerisi geliştirmenin önemi ve gerekliliği hususunda benzer görüş
belirtmişlerdir. Katılımcılardan biri “Yaşadığımız topraklarda çok dilli olmak
bizim için kaçınılmaz bir zorunluluk; ama kendi adıma açık yüreklilikle
söyleyebilirim ki bu zorunluluk üçüncü ve dördüncü dillerimi öğrenirken bir
avantaja dönüştü. Bu da beni yeni dil bir öğrenme konusunda çoğunlukla hevesli
ve azimli kıldı” (K9) diyerek yeni bir dil becerisi geliştirmenin önemini ortaya
koymuştur. Bir diğer katılımcı “Çok dilli olmak bana somut ve pratik faydalar
sağladı. Üçüncü dilimi öğrenirken kelime öğrenme sürecinde hiç zorluk
yaşamadım, hatta bu kelimeleri çok daha kolay hatırlayabildim. Başarabildiğimi
gördüğümde başka diller öğrenmeye karşı daha çok istekli oldum” (K1) şeklinde
görüşünü belirtmiştir. Bir başka katılımcı ise “Biz burada birçok milletle birlikte
yaşıyoruz, benim annem Afar, babam Somalili. Evimizde zaten bu diller
konuşuluyor. Okula başladıktan sonra Fransızca ve İngilizce öğrendim. Bu şartlar
altında çok dilli olmak benim için zaten bir zorunluluktu; ama yıllar içinde fark
ettim ki bu zorunluluk aslında benim için mükemmel bir fırsat! Bana birçok
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenme Nedenlerine Yönelik Bir İhtiyaç Analizi:
Cibuti Örneği
101
kolaylıklar sağlayan bir fırsat! Bu yüzden, ne zaman bilmediğim bir dil duysam
heyecanlanıyorum ve daha çok duymak daha çok bilmek istiyorum” (K14)
diyerek diğer iki katılımcının görüşünü desteklemiştir.
3.1.2. Kültürel Etkileşim Sağlama
Katılımcılar, Türkçe öğrenme sebeplerine ilişkin ikinci gerekçe olarak kültürel
etkileşim sağlamanın önemi ve ihtiyacı noktasında benzer görüş belirtmişlerdir.
Bu alt temaya göre vurgulanan görüşlerden biri şöyledir: “Burada, Cibuti’de,
doğar doğmaz farklı kültürlerle birlikte yaşamak durumunda kaldım; fakat
gördüm ki onlar hakkında yeni şeyler keşfetmek, farklılıkların ve benzerliklerin
ayırdına varmak çok heyecan verici. Bu sebeple, Türkçe dersleri aracılığıyla Türk
kültürü, yaşam tarzı ve edebiyatı hakkında bilgi sahibi olmak düşüncesi beni çok
motive ediyor” (K10). Bir başka katılımcı bu görüşü şöyle desteklemiştir:
“Burada yaşayan Türklerin evlerini ziyaret ettiğimde, birçok ortak değere sahip
olduğumuzu fark ettim. Bu da beni, ülkemden kilometrelerce uzakta olan
Türkiye’yi daha yakından tanıma, dilini öğrenme Türk kültürünü, değerlerini,
gelenek ve göreneklerini keşfetme noktasında yüreklendirdi” (K2). Bir diğer
katılımcı “Türkçe öğrenmemin temel sebebi, yazın İstanbul’da İTÜ’de yaz
okulunda ders alabilmek ve bir yandan Türk kültürünü daha yakından
gözlemleme fırsatı edinirken diğer yandan da kendi kültürümü orada temsil
etmek ve kültürel alışveriş sağlamak. İnanıyorum ki, bu kültürel etkileşim beni
motive edip Türkçe öğrenmemi daha da kolaylaştıracak” (K8) diyerek kültürler
arası etkileşimin önemini vurgulayan başka bir görüş ortaya koymuştur.
3.2. Dil Öğrenme Sürecinde Karşılaşılan Zorluklar
Bu alt problemin analizi sonucunda altı alt tema ortaya çıkmıştır: programla ilgili
sorunlar, kullanılan kitapla ilgili sorunlar, ders öğretim materyali bakımından
yaşanan yetersizlikler, öğretim elemanlarıyla ilgili sorunlar, Türkçenin dil
özelliklerinden kaynaklanan zorluklar, kullanılan yöntem ve teknikler
bakımından yaşanan sıkıntılar. Bu altı alt tema ele alındığında, öğreniciler
tarafından en fazla vurgulanan noktaların ders öğretim materyali bakımında
yaşanan eksikler (K1, K2, K4, K5, K9, K10, K11, K14, K15) ve Türkçenin
yapısal özelliklerinden kaynaklanan zorluklar (K2, K3, K4, K6, K7, K8, K12,
K13) olduğu görülmüştür.
3.2.1. Ders Öğretim Materyali Bakımından Yaşanan Eksiklikler
Katılımcılar, Türkçe öğrenme sürecinde yaşadıkları en büyük zorluğun ders
materyallerindeki eksiklikler olduğunu belirtmişlerdir. Bu alt başlık altında,
katılımcılar hem öğretim materyaline erişimde yaşadıkları zorluklar hem de
öğretim materyalinin içeriğinin ihtiyaçlarını karşılayamadığı için karşılaştıkları
zorluklar noktalarında birbirlerini destekler görüş ortaya koymuşlardır.
Katılımcılardan biri, öğretim materyaline erişimde yaşadıkları zorluklar
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 102
konusunda “Türkçe öğrenmek benim için çok keyifli; ama ne yazık ki ders
kitabından başka kaynağa erişim sağlayamıyorum. Evde internet yok, okulda
zaman buldukça internetten başka kaynaklar buluyorum; ama bulduğum
kaynakların hepsi sadece dilbilgisi alıştırmaları” (K11) şeklinde görüşünü
belirtirken; diğer bir katılımcı “Ders kitabı tek başına yeterli değil, internetteki
çoğu şey de sadece gramer alıştırmaları. Günlük durumlarla ilgili, daha ilgi
çekici, otantik çalışma materyalleri olsaydı keşke” (K4) diyerek hem bu görüşü
desteklemiş hem de öğretim materyalinin içeriğinin ihtiyaçlarını
karşılayamadığını ortaya koymuştur. Başka bir katılımcı “Ben Türk kültürünü
daha yakından tanımak için Türkçe öğreniyorum; ama ne kitapta ne de derse
getirilen ek materyallerde kültürel etkileşim kurmamı sağlayacak yeteri kadar
etkinlik yok” (K5) diyerek bu görüşü desteklemiştir.
3.2.2. Türkçenin Yapısal Özelliklerinden Kaynaklanan Zorluklar
Katılımcılar Türkçenin dil özelliklerinin anadillerinden veya öğrendikleri diğer
yabancı dillerden farklı olması sebebiyle, Türkçe öğrenirken yaşadıkları bir diğer
önemli zorluğun Türkçenin dil özelliklerinden kaynaklandığını ortaya
koymuşladır. Bu alt temaya göre vurgulanan bazı görüşler ise şöyledir; “Türkçe
sondan eklemeli bir dil, bu yüzden isimlere hep bir ek geliyor. Hangi fiille hangi
eki kullanacağımı, buna neye göre karar vereceğimi öğrenmekte çok zorlandım.
Ayrıca, hangi ismi yalın hangi ismi belirtme ekiyle kullanacağımı öğrenmek de
benim için çok zor oldu” (K7). Bu konuda başka bir katılımcı “Türkçe okunduğu
gibi yazılan bir dil olmasına rağmen, ğ, u, ve ü gibi seslerin telaffuzunda, sınıfta
yapılan dikte etkinliklerinde bu seslerin ayırdına varmakta çok zorlandım” (K12)
diyerek yaşadığı zorluğu ortaya koyarken; bir diğer katılımcı “Ben bulmaca
çözmeyi ve her şeyin içindeki mantıksal matematiksel yapıyı görmeyi çok
seviyorum. Türkçe eklemeli dil yapısından dolayı bu özellikleri barındırıp
merakımı uyandırmasına rağmen, sözcük diziminde fiilin en sonda yer alması ve
ondan önce gelen tüm eklerin fiile bağlı olması gerçekten beni çok zorladı” (K4)
sözleriyle Türkçenin yapısal özelliklerinden dolayı zorluk yaşadıkları görüşünü
desteklemiştir.
3.3. Karşılaşılan Zorluklara Sundukları Çözüm Önerileri
Bu alt problem doğrultusunda öğrenicilerin karşılaştıkları zorluklara sundukları
çözüm önerileri incelendiğinde ders öğretim materyalinde yapılması beklenen
değişiklikler (K1, K2, K5, K9, K10, K11, K14) ve ders içi uygulamalarda
yapılması istenen değişiklikler (K2, K4, K7, K8, K10, K12, K13) katılımcıların
en çok vurguladıkları noktalar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenme Nedenlerine Yönelik Bir İhtiyaç Analizi:
Cibuti Örneği
103
3.3.1. Ders Öğretim Materyalinde Yapılması Beklenen Değişiklikler
Katılımcılar karşılaştıkları zorluklara sundukları çözüm yolları bakımından ders
öğretim materyalinde yapılması beklenen değişiklikler noktasında benzer görüş
belirtmişlerdir. Bir katılımcının görüşü şöyledir: “Burada derste kullandığımız
kitapların bile bize ulaşması için birçok hafta bekledik ve elimizde olan tek
kaynak bu kitaplar. Bu yüzden basılı kitaplar yerine, daha kolay erişim
sağlayabileceğimiz farklı online kaynaklardan yararlanmanın daha yararlı
olacağına inanıyorum” (K9). Bir diğer katılımcı “Türkçeyi, Türk kültürünü daha
yakından tanımak ve Türk yaşam tarzı hakkında bilgi sahibi olmak için
öğreniyorum. Dolayısıyla, sayfa sayfa ders kitabını takip etmek yerine gerçek
yaşamdan örneklere daha çok yer verilen hikâyeler, haberler, kısa videolar
yardımı ile dili öğrenmenin daha eğlenceli ve ilginç olacağına inanıyorum” (K5)
diyerek otantik materyal kullanmanın önemini vurgulamıştır. Başka bir katılımcı
ise “Ders kitabında birçok dilbilgisi alıştırması ve okuma metni var; ama ben
Türkçeyi iletişim kurmak için öğrenmek istiyorum. Bu yüzden, dilin gerçek
hayatta nasıl kullanıldığını görebileceğim, pratik edebileceğim dinleme ve
konuşma etkinlerine ihtiyaç duyuyorum. Böylece, motivasyonumun artacağına
ve dil öğrenme sürecinden daha çok verim alacağıma inanıyorum” (K1) diyerek
dilbilgisine ek olarak farklı becerilerin ön plana çıkarıldığı etkinliklerin derslere
dâhil edilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur.
3.3.2. Ders İçi Uygulamalarda Yapılması İstenen Değişiklikler
Karşılaşılan sorunlara sunulan çözüm önerilerinde bir diğer önemli nokta olarak
katılımcılar, ders içi uygulamalarda değişikliklere gidilmesi konusunda ortak
görüş belirtmişlerdir. Katılımcılardan biri “Derste öğretmenimiz tahtada
dilbilgisi konularını anlatıyor ve sonra kitaptan bol bol örnek çözüyoruz; ama bu
bazen çok sıkıcı oluyor. Bunun yerine bizim daha aktif olduğumuz, grup
çalışmaları yaptığımız, belki oyunlar oynadığımız etkinliklerin daha verimli
olacağını düşünüyorum” (K8) şeklinde görüş belirtmiştir. Bir diğer katılımcı
“Çoğumuz Türkçeyi doğal ortamında nasıl konuşuluyorsa öyle öğrenmek
istiyoruz; ama ders içinde çoğunlukla ders kitabını tek kaynak olarak
kullanıyoruz. Bunun yerine günlük hayatta çekilmiş videolar ya da filmlerden
kareler izlesek ve onları taklit etmeye çalışsak hem daha eğlenceli hem daha
kalıcı bir öğrenme gerçekleştireceğime inanıyorum” (K2) diyerek bu görüşü
desteklemiştir. Diğer bir katılımcı “Bir dili öğrenmek için dilbilgisi çok önemli
biliyorum; ama bence sınıfta yapılan dilbilgisi alıştırmaları ve öğrenilen
kelimeler gerçek hayattan kopuk olmamalı. Çünkü neredeyse hepimiz Türkçeyi
günlük hayatta etkili iletişim kurmak için öğreniyoruz” (K13) ifadesiyle hem sınıf
içi etkinliklerin anlamlı bir bağlam içinde sunulmasının hem de dil öğreniminde
iletişimin önemini vurgulamış ve her iki görüşü de desteklediğini ortaya
koymuştur.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 104
Sonuç ve Öneriler
Katılımcıların yabancı dil olarak Türkçe öğrenme sebeplerinin bir yabancı dil
becerisi geliştirme ve kültürel etkileşim sağlama şeklinde gruplandığı
görülmüştür. Çalışmadan elde edilen bulgular, Balçıkanlı’nın (2010) Florida
Üniversitesi’nde yaptığı ihtiyaç analizi çalışmasında öğrenicilerin sunduğu
yabancı dil olarak Türkçe öğrenme sebepleriyle, günlük durumlarda basit
diyaloglar gerçekleştirebilme ve Türk kültürü hakkında basit cümleler ve
paragraflar okuyup yazabilme, örtüşmektedir. Ayrıca bu bulgular, katılımcıların
dil öğrenme sebeplerinin en önemlisinin Türk kültür ve tarihi hakkında daha çok
bilgi sahibi olmak ve Türkiye’yi ziyaret etmek gibi bireysel ilgi ihtiyaçlar olarak
belirtildiği Adıyaman, Çangal ve Yazıcı (2015) tarafından Uluslararası Hoca
Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi’nde yapılan çalışmayı da destekler
niteliktedir. Buna ek olarak, çalışmada elde edilen bulgular Yılmaz (2014)
tarafından Jagiellonian Üniversitesi’nde yabancı dil olarak Türkçe öğrenen
Polonyalı öğrenicilerin Türk kültürünü daha yakından tanımak ve Türkçede
uzmanlaşmak olarak belirttikleri Türkçe öğrenme sebepleriyle de paralellik
göstermektedir.
Araştırmadan elde edilen diğer bulgular ışığında katılımcılar karşılaştıkları
zorlukların öğretim materyali bakımından yaşanan eksiklikler ve Türkçenin
yapısal özelliklerinden kaynaklanan zorluklar olduğunu belirtmişlerdir.
Katılımcılar tarafından ders öğretim materyaliyle ilgili olarak ortaya konulan bir
eksiklik, derslerde daha çok otantik malzemeye yer verilmesi ihtiyacı, Lüleci’nin
(2011, s. 552) yaptığı çalışmayı desteklemiş ve otantik malzemelerin, doğal ve
gerçek dile ait örnekler içermesi, motivasyonu artırıcı etkisi, tür ve biçim
bakımından sahip olduğu çeşitlilik, erişim imkânlarının son derece geniş olması
bakımından, yabancı dil olarak Türkçe sınıflarında kullanımlarının önemini bir
kez daha ortaya koymaktadır. Benzer şekilde Er, Biçer ve Bozkırlı’nın (2012,
s. 53) yabancılara Türkçe öğretiminde karşılaşılan sorunlarla ilgili alan yazın
değerlendirmesi şeklinde yaptıkları bir araştırma “yabancı dil öğretiminde
materyal kullanımı büyük önem taşır. Yazılı ve görsel materyallerin en önemli
niteliği birer kültür taşıyıcısı olmalarıdır. Bu nedenle, yabancılara Türkçe
öğretimi için kullanılacak ders kitapları Türk kültürünü yansıtacak nitelikte
hazırlanmalıdır” diyerek, katılımcılar tarafından belirtilen öğretim materyalinin
kültürel etkileşim sağlamasının önemini desteklemektedir.
Buna ek olarak, Şengül’ün (2014) “Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde
Alfabe Sorunu” isimli çalışmasında ortaya koyduğu sorunlar, alfabeden ve
Türkçenin yapısından kaynaklanan sesletim sorunları, katılımcılar tarafından
belirtilen zorluklarla paralellik göstermektedir. Ayrıca Açık (2008) tarafından
“Türkiye’de Yabancılara Türkçe Öğretilirken Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm
Önerileri” isimli çalışma, yazımda karşılaşılan sorunların öncelikle alfabe
kaynaklı olduğunu belirtmektedir. Bu çalışma, alfabe kaynaklı yazım sorunu
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenme Nedenlerine Yönelik Bir İhtiyaç Analizi:
Cibuti Örneği
105
yaşayan öğrencilerin %46’sının ünlülerin, %21’inin de ünsüzlerin yazımında
zorlandığını tespit ederek, katılımcılar tarafından ortaya konulan bir diğer zorluğu
desteklemektedir. Bölükbaş (2011), “Arap Öğrencilerin Türkçe Yazılı Anlatım
Becerilerinin Değerlendirilmesi” isimli çalışmasında, Arap öğrencilerin yazma
çalışmalarında en çok yazım konusunda hata yaptıkları sonucuna ulaşmıştır.
“Öğrenciler, “o ve ö”, “u ve ü”, “a ve e” harflerinin sesletimlerinin kendilerine
neredeyse aynı geldiğini, bu nedenle yazarken hangisini kullanacakları
konusunda kararsız kaldıklarını ifade etmişlerdir. Tüm bu çalışmalar, katılımcılar
tarafından ortaya konulan sesletimle ilgili zorlukları desteklemektedir.
Araştırmada ulaşılan bulgulardan hareketle genel bir değerlendirme yapıldığında,
katılımcıların karşılaştıkları zorluklarla baş etme yollarını da göz önünde
bulundurarak, yabancı dil olarak Türkçe öğretimin daha verimli ve etkili
gerçekleşebilmesi için çözüm olabilecek öneriler aşağıda sıralanmıştır:
1. İhtiyaç analizleri aracılığıyla, Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen
öğrenicilerin; gereksinimlerini, düzeylerini, çeşitliliğini göz önünde
bulundurarak, öğretimin bu ihtiyaçlara cevap verecek şekilde planlanması,
öğretim programlarının hazırlanması, eğitim süreçlerinin yapılandırılması ve
ölçme-değerlendirme çalışmalarının yürütülmesi gerçekleştirilebilir.
2. Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi, Türk dilinin sesletim ve yapısal
özellikleri hakkında donanımlı öğreticiler tarafından gerçekleştirilebilir. Bu
amaçla, öğreticilerin öğrenicilerin anadilleri, alfabeleri, bildikleri diğer diller,
anadilleri ve hedef dil arasındaki farklılıklar hakkında da bilgi sahibi olmaları
sağlanabilir.
3. Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi, yapılandırmacı öğrenme kuramı ve
öğrenicilerin öğrenmelerinin sorumluklarını aldıkları öğrenici merkezli
yaklaşımları göz önünde bulundurularak, bunlara uygun yöntem, teknik ve
materyallerle zenginleştirilmiş, kültürel unsurlarla desteklenmiş, öğrenicilerin
aktif rol aldıkları öğretim ortamlarında uygulanabilir.
4. Derslerde ağırlıklı olarak dilbilgisi alıştırmaları yapmak yerine; dört temel
beceriyi de geliştirmeye yönelik, dilbilgisinin bir bağlam içinde sunulduğu,
Türkçeyi günlük hayatta kullanabilme becerisinin geliştirilmesine hizmet edecek
materyaller kullanılabilir.
5. Gerek öğrenicilere erişim kolaylığı sağlayabilmek gerek bilişim
teknolojilerindeki ilerlemelerden yararlanıp çağa uygun eğitim-öğretim
materyalleri kullanabilmek için öğrenimi destekleyici, hızlandırıcı,
öğrenilenlerin kalıcılığını sağlayıcı, öğrenme öğretme sürecini daha ilgi çekici
hâle getiren çevirim içi ders öğretim materyalleri oluşturulabilir.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 106
6. Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi konusunda yaşanan sıkıntıların ve
öğrenicilerin yaşadıkları zorlukların tespitine yönelik deneysel araştırmaların
sayısı artırılabilir, öğretim elemanları Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi ile
ilgili yayın yapmaları konusunda özendirilebilir ve bu yayınlar aracılığıyla daha
sistematik ve bilimsel çözüm önerileri geliştirilebilir.
Sonuç olarak, dünya genelinde kabul edilebilecek küresel bir dil öğretim
metodunun gerekliliği artık yerini belirli bir hedef grubun dil ihtiyaçlarına göre
oluşturulan dil öğretim yaklaşımlarına bırakmaktadır. Dolayısıyla, dil ihtiyaç
analizi çalışmalarıyla öğrenicilerin gereksinimlerinin tespit edilmesi, buna uygun
eğitim öğretim faaliyetlerinin ve ölçme-değerlendirme çalışmalarının
gerçekleştirilmesinin yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin bir disiplin olarak
gelişmesine katkısının olacağı öngörülmektedir.
Kaynakça
Abdelmalak, M. ve Trespalacios, J. (2013). Using a Learner-centered Approach to
Develop an Educational Technology Course. International Journal of Teaching
& Learning in Higher Education, 25(3), 324-332.
Açık, F. (2008). Türkiye’de Yabancılara Türkçe Öğretilirken Karşılaşılan Sorunlar ve
Çözüm Önerileri, Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi
Bölümü Uluslararası Türkçe Eğitimi ve Öğretimi Sempozyumu, 2008.
http://turkoloji.cu.edu.tr/pdf/fatma_acik_yabancilara_turkce_ogretimi.pdf.
Adıyaman, H., Çangal, Ö. ve Yazıcı, M. H. (2015). Kazakistan'da Türkçe Öğrenen
Öğrencilerin İhtiyaç Analizi: Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak
Üniversitesi Örneği, İsmail Güleç ve Bekir İnce (eds.). I. Uluslararası Yabancı
Dil Olarak Türkçenin Öğretimi Sempozyumu, 24-26 Nisan 2015, Gent/Belçika,
ISBN: 978-3-631-66705-7.
Baeten, M., Dochy, F. ve Struyven, K. (2012). Using Students’ Motivational and
Learning Profiles in Investigating their Perceptions and Achievement in Case-
Based and Lecture-Based Learning Environments. Educational Studies, 38, 491-
506.
Balçıkanlı, C. (2010). A Study on Needs Analysis of Learners of Turkish Language. Sino-
US English Teaching, 7(1), 24-28.
Başar, U. ve Akbulut, E. (2016). Yabancılara Türkçe Öğretiminde Öğrenen İhtiyaçlarının
Belirlenmesi: Yunus Emre Enstitüsü Tiflis Türk Kültür Merkezi Örneği.
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 5(2), 1005-1020.
Berwick, R. (1989). Needs Assessment in Language Programming: From Theory to
Practice. In R. K. Johnson (ed.), The Second Language Curriculum (48-62).
Cambridge: Cambridge University Press.
Blumberg, P. (2009). Developing Learner-centered Teaching: A Practical Guide for
Faculty. San Francisco, CA: Jossey-Bass.
Boylu, E. ve Çangal, Ö. (2014). Yabancılara Türkçe Öğretiminde Dil İhtiyaç Analizi: İran
Örneği. International Journal of Language Academy, 2(4), 127-151.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenme Nedenlerine Yönelik Bir İhtiyaç Analizi:
Cibuti Örneği
107
Bölükbaş, F. (2011), Arap Öğrencilerin Türkçe Yazılı Anlatım Becerilerinin
Değerlendirilmesi. Turkish Studies, 6(3), 1357-1367.
Brindley, G. (1989). The Role of Needs Analysis in Adult ESL Program Design. In R. K.
Johnson (ed.), The Second Language Curriculum (63-78). Cambridge:
Cambridge University Press.
Buckingham, T. (1981). Needs Assessment in ESL. Language in Education: Theory and
Practice, 41. Center for Applied Linguistics.
Coşkun, A, ve Daloğlu, A. (2010). Evaluating an English Language Teacher Education
Program through Peacock’s Model. Australian Journal of Teacher Education,
35(6), 24-42.
Çangal, Ö. (2013). Yabancılara Türkçe Öğretiminde Dil İhtiyaç Analizi: Bosna-Hersek
Örneği. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara.
Er, O., Biçer, N. ve Bozkırlı, K. Ç. (2012). Yabancılara Türkçe Öğretiminde Karşılaşılan
Sorunların İlgili Alan Yazını Işığında Değerlendirilmesi. Uluslararası Türkçe
Edebiyat Kültür Eğitim (TEKE) Dergisi, 1(2), 51-69.
Graves, K. (2000). Designing Language Course: A Guide for Teachers. Boston, MA:
Heinle & Heinle.
Henson, K. T. (2003). Foundations for Learner-centered Education: A Knowledge Base
Education 124(1), 5-16.
Hutchinson, T. ve Waters, A. (1987). English for Specific Purposes: A Learning-centered
Approach. Cambridge: Cambridge University Press.
Iwai, T., Kondo, K., Limm, S. J. D., Ray, E. G., Shimizu, H., ve Brown, J. D. (1999).
Japanese Language Needs Analysis. Web:
http://www.nflrc.hawaii.edu/Networks/NW13/NW13.pdf adresinden 15 Ocak
2019 tarihinde alınmıştır.
Lüleci, M. (2011). “Gerçek’leşsek de mi, Öğretsek?” Yabancı Dil Olarak Türkçenin
Öğretiminde Otantik Malzeme, III. Uluslar arası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu Bildiler Kitabı 2629 Mayıs 2010, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü ve Türk Dil Kurumu Yay., 541-553.
Massouleh, N. ve Jooneghani, R. (2012). Learner-centered Instruction: A Critical
Perspective. Journal of Education and Practice, 3(6), 50-59.
McAuliffe, G. ve Eriksen, K. (2002). Teaching Strategies for Constructivist and
Developmental Counselor Education. London, England: Bergin & Garvey.
McCombs, B. (2000). Assessing the Role of Educational Technology in the Teaching and
Learning Process: A Learner-centered Perspective. Paper Presented at the
Secretary’s Conference on Educational Technology: Measuring the Impacts and
Shaping the Future. Washington, DC. 15.01.2019 tarihinde
http://tepserver.ucsd.edu/courses/tep203/fa04/a/articles/mccombs.pdf
adresinden erişildi.
Merriam, S. B. (2013). Nitel Araştırma Desen ve Uygulama İçin Bir Rehber, (Çev.
Editörü: Selahattin Turan). Ankara: Nobel Yayınları.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 108
Munby, J. (1978). Communicative Syllabus Design: A Sociolinguistic Model for Defining
the Content of Purpose-specific Language Programmes. Cambridge: Cambridge
University Press.
Richterich, R. ve Chancerel, J. L. (1978). Identifying the Needs of Adults Learning a
Foreign Language. Oxford: Pergamon Press.
Şengül, K. (2014). Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde Alfabe Sorunu.
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi. 3(1), 325-339.
Watanabe, Y. ve Mochizuki, N. (2005). Identifying English Language Needs of Japanese
High School Students. Unpublished Manuscript. University of Hawai’i Mānoa,
Honolulu, HI.
Weimer, M. (2002). Learner-centered Teaching: Five Key Changes to Practice. San
Francisco, CA: Jossey-Bass.
Wright, G. B. (2011). Student-centered Learning in Higher Education. International
Journal of Teaching and Learning in Higher Education, 23, 92–97.
Yılmaz, F. (2014). An Investigation into Students' Turkish Language Needs at
Jagiellonian University in Poland. Educational Research and Reviews, 9(16),
555-561.
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
(HÜYDOTAD)
Amaç ve Kapsam
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi H.Ü. Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü tarafından 2014 Yaz döneminden itibaren yayımlanmaya
başlayan hakemli, süreli ve yerel bir dergi olup, Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi
alanındaki çalışmaları teşvik etmeyi, yapılan bilimsel çalışmaların sonuçlarını ve
tartışılan-üretilen yöntemleri bilim dünyası ile hızlı bir şekilde paylaşmayı
hedeflemektedir. Kısa adı HÜYDOTAD olan dergi, Yaz ve Kış sayıları olmak üzere
yılda iki kez yayımlanır.
Değerlendirme
Yayımlanmak üzere gönderilen yazılardan Yayın Kurulunun ön değerlendirmesi
sonucunda uygun bulunanlar, incelenip raporlandırılmak üzere iki alan uzmanına
gönderilir. Her iki raporun da olumlu olduğu durumlarda yazının yayımlanması kararı
alınır; raporlardan biri olumsuz ise, üçüncü bir uzmanın görüşüne başvurulur. Hakkında
iki olumsuz rapor düzenlenmiş yazılar yayımlanmaz. Yazarların, Yayın Kurulu veya
uzmanların eleştiri, değerlendirme ve önerilerini dikkate almaları gereklidir; ancak
yazarlar da raporları inceleyip kendi görüşlerini bildirebilirler. Dergiye gönderilen
yazılar yayımlansın veya yayımlanmasın iade edilmez. Yayımlanan yazılardaki
görüşlerin sorumluluğu yazarlarına aittir.
Genel Kurallar
İletişim: Yazarlar, her türlü haberleşmeyi aşağıdaki adresle yapmalıdır.
Hacettepe Üniversitesi
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Beytepe Yerleşkesi 06532, Ankara.
Tel: + 90.312.2977182 / 2976771
Belgeç: + 90.312.2977171
E-posta: [email protected] / [email protected]
Genel Ağ Sayfası: https://dergipark.org.tr/huydotad
Yazarların Dikkat Etmesi Gereken Hususlar
Yazılar, https://dergipark.org.tr/huydotad adresinden giriş yapılarak gönderilmelidir.
Yazarların görev yaptığı kurum, unvan, iletişim bilgileri ve ORCID bilgisi
makalelerinin ilk sayfasında, altta belirtilmelidir. Özel çeviri yazı içeren metinlerde
kullanılan yazı tipleri de (PC uyumlu) e-posta iletisine eklenmelidir.
HÜYDOTAD’a gönderilen yazıların daha önce yayımlanmamış olması ya da aynı anda
başka bir yayın organına gönderilmemesi gerekir. Bilimsel bir toplantıda sunulan
bildiriler, ayrıca belirtilmek ve daha önce yayımlanmamış olmak koşuluyla kabul
edilebilir.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi
110
Başlık: 12 sözcüğü geçmemeli, koyu ve büyük harflerle yazılmalı, ikinci dildeki
karşılığı baş harfleri büyük olmak üzere koyu ve küçük harflerle İngilizce özetin
öncesinde yer almalıdır.
Yazar Adı: Başlığın altında ortada, soyadı büyük harflerle koyu ve italik yazılmalı.
Öz/Abstract: En az 100 en çok 200 sözcük arasında ve yazının özünü verecek tarzda
hazırlanmalıdır. Özet içinde alıntı, kaynak, şekil, çizelge vb. bulunmamalıdır. Her yazı
için Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki özet hazırlanmalıdır; ancak yazılar bu dillerden
farklı bir dilde hazırlanmış ise ilgili dilde üçüncü bir özete yer verilmelidir. Özetler
içerik yönünden birbirinin aynı olmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Özetin hemen altında en az 5, en fazla 10 anahtar sözcük
verilmelidir. Anahtar sözcükler Türkçe, İngilizce ve varsa üçüncü dilde hazırlanmalıdır.
Makale Metni: Yazılar genişliği 16,5 cm, yüksekliği 23,5 cm boyutundaki kağıtlara
bilgisayarda tek satır aralıkla ve 11 punto yazılmalı, sayfa kenarlarından 2'şer cm.
boşluk bırakılmalı ve ikinci sayfadan başlayarak (başlık sayfası birinci sayfa olarak
dikkate alınmak kaydıyla) sayfa numarası verilmelidir. Yazılar ortalama 10.000
kelimeyi geçmemeli, MS Word programında ve Times New Roman veya benzeri bir
yazı karakteri ile yazılmalıdır. Paragraf başlarında tab tuşu, paragraf aralarında enter
tuşu kullanılmamalıdır.
Kaynak Gösterme: Alıntılar ve atıflar için kaynak verme, dipnot şeklinde değil, metin
içinde kısa atıf sistemi kullanılarak, yani (Tekin, 1988, s. 68), (Davletov, 2008, ss. 83-
85) şeklinde gösterilmeli ve kaynaklar, yazı sonunda, alfabetik düzende tam künye
hâlinde sıralanmalıdır. Elektronik kaynaklar kullanıldığında erişilme tarihi kesinlikle
belirtilmelidir.
Makale Örneği
Çınar, B. (2008). Teşbih (Benzetme) Sanatına Dilbilimsel Bir Yaklaşım. Modern
Türklük Araştırmaları Dergisi, 5 (1), 129-142.
Kitap Örneği
Gülsevin, G. (1997). Eski Anadolu Türkçesinde Ekler. Ankara: TDK.
Eckmann, J. (2003). Çağatayca. O. F. Sertkaya (Haz.), Harezm, Kıpçak ve Çağatay
Türkçesi Üzerine Araştırmalar. Ankara: TDK.
Çeviri Kitap
Assman, J. (2001). Kültürel Bellek (A. Tekin, Çev.). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Yabancı Dilde Kitap
Dadrian, V.N. (2004). The History of the Armenian Genocide: Ethnic Conflict from
the Balkans to Anatolia to the Caucasus. the USA: Berghahn Books.
Editörlü Kitaptan Bir Bölüm
McGowan, B. (1995). The Age of The Âyâns,1699-1812. An Economic and Social
History of The Ottoman Empire, 1300-1914, (H. İnalcık and D. Quataert,
Ed.) içinde (ss. 639-757). Cambridge.
Yayın İlkeleri
111
Yüksek Lisans, Doktora Tez Örneği
Üstündağ, N. (2004). Osmanlı Toplum ve Devlet Yapısının Dönüşümü Sürecinde
Balkanlarda Âyanlık (XVII.-XVIII. Yüzyıllar). Basılmamış Yüksek Lisans
Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
Elektronik Kaynak Örneği
Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü. TDK, 23 Temmuz 2012 tarihinde
tdkterim.gov.tr/atasoz/?kategori=atalst&kelime=gibi&hng=tam adresinden
erişildi.
Alıntılar: Üç satır ve daha az alıntılar satır arasında ve tırnak içinde, üç satırdan uzun
alıntılar ise satırın sağından ve solundan birer santimetre içeride, blok hâlinde, 10
puntoyla, tek satır aralığıyla verilmelidir.
Dipnot: Kaynak gösterme dışında kalan ve makalenin ana konusu ile dolaylı bağlantısı
olan açıklamalar, birden başlayarak dipnot kullanmak suretiyle yapılabilir. Dipnotlar
verildiği sayfanın altında 10 puntoyla yazılmalıdır.
Tablo ve Şekiller: Her tablo, tablo numarası ve adını içeren bir başlık taşımalıdır.
Gerekliyse, semboller için yapılacak açıklamalar tablonun hemen altında
gösterilmelidir. Şekil açıklamaları numaralandırılmalı ve sırasıyla dizilmelidir.
Hazırlanan tablo ve şekiller belirtilen sayfa boyutlarını aşmamalı ve metin içerisinde yer
alacakları bölüme düzgün bir şekilde yerleştirilmelidir.
Yayına konulacak resimlerin profesyonel nitelikte çizim veya fotoğraflar olması gerekir.
Şekil sayısı, yazar ve konu her şeklin altında açık bir biçimde belirtilmelidir. Elektronik
ortamdaki siyah/beyaz iki renkli ve renkli resimlerin ölçüleri verildikten sonraki son
çözünürlüğünün 300 dpi, çizgi çizimlerinin ise 800-1200 dpi olması gerekir. Yazıya
konulan resimler .gif veya .jpeg formatlarında olmalıdır.
Dil ve Yazım
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi’nin dili
Türkiye Türkçesidir, fakat Yayın Kurulu uygun gördüğü takdirde derginin üçte biri
oranında başta Türk Dilleri olmak üzere İngilizce, Fransızca, Almanca ve Rusça
yazılara da yer verebilir. Türkiye Türkçesi ile yazılan makalelerin, yazım kuralları
bakımından Türk Dil Kurumunun yürürlükteki Yazım Kılavuzu’na uygun olması
gerekir.
Telif Hakkı
Yazar, Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi’nde
yayımlanmış yazısının telif hakkını Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsüne devretmiş olduğunu kabul eder. Dergide yayımlanan yazıların, yayıncının
yazılı izni olmadan, tamamı veya bir kısmı herhangi bir yolla çoğaltılamaz. Dergide yer
alan yazılar, resim ve şekiller, üçüncü şahıslar tarafından ancak, kaynak gösterilmek
suretiyle alıntılanabilir. Resim, tablo, şekil ve benzerlerinin çoğaltılması için gerekli
iznin sağlanması yazarın sorumluluğundadır.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi
112
HACETTEPE UNIVERSITY
JOURNAL OF TURKISH STUDIES AS A FOREIGN LANGUAGE
Aim and Scope
Hacettepe University Journal of Turkish Studies as a Foreign Language, which has
been published since 2014 Summer term, is a refereed, periodic and local journal. The
aim of the Journal is to encourage the studies in the field of teaching Turkish as a
foreign language and share the results and the discussed-created methods of the
scientific works with the science environment in a very short time. The Journal whose
abbreviation is HUYDOTAD, published twice a year as Summer and Fall issues.
Evaluation
The articles to be sent for publishing which are approved as a result of the pre-
assessment of the Editorial Board are submitted to two referees who are the experts of
their subjects, in order to be analysed and reported. In the case that the two reports are
found to be positive, the article is accepted to the journal; if one of the reports is
negative, a third expert’s opinion is asked for. Those articles which have two negative
reports are not accepted to the journal. The authors are expected to take the criticism,
evaluation and advice of the Editorial Board and the experts into consideration;
however, the authors have the right to analyse the reports and declare their own points
of view. Whether the articles that have been sent to the journal are published or not,
they are not returned. The responsibility of the opinions in the articles published belongs
to the authors.
General Rules
Contact: Authors should make all kinds of communications with the following address:
Hacettepe University
Institue of Turkish Studies
Beytepe Campus 06532 Ankara
Tel: + 90.312.2977182 / 2976771
Fax: + 90.312.2977171
E-mail: [email protected] / [email protected]
HUYDOTAD Web Page: https://dergipark.org.tr/huydotad
The Points to be Considered by the Authors
The articles should be sent to the address https://dergipark.org.tr/huydotad. The authors
should indicate their affiliation, titles, contact information and ORCID number at the
bottom of first page of articles. The type fonts (PC –compliant) used in the texts that
consist of special translation writings should be added to the e-mail message.
It’s essential that the articles sent to HUYDOTAD have not been previously published
or should not be sent to another media organ. The notices presented in a scientific
convention can be accepted under the condition that they will be separately stated and
have not been published before.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 114
Title: It should not be over 12 words, should be written with bold and capital letters, the
words equaled to the second language should be included in advance of the English
abstract with bold and small letters whose initials are to be capitals.
Author’s Name: The name with the surname in bold and italic capitals should be
written in the middle under the title.
Abstract: It should be prepared at least between 100 and 200 words and in a way that
reflects the article’s content. In the abstract, there should not be any quotation, source
material, form, chart etc.. Two abstracts should be written in both Turkish and English
for each article; however, if the articles have been prepared in a different language apart
from these languages, there should be a third abstract in relevant language. The
abstracts should be the same as one another in terms of the content.
Key words: At least 5, at most 10 key words are to be given following the abstract. The
key words should be written in Turkish, English and in a third language if any.
Article Text: The texts should be typed on the papers whose width is 16,5 cm and
height is 23,5 cm in a single-spaced way and with 11 point size, and there should be a
2cm space from the page sides and page number is to be given beginning from the
second page (considering the title page as the first page). The texts should not include
words more than 10.000 and they should be typed through the MS Word program and
with Times New Roman or another typeface similar to it. At the beginning of the
paragraphs the tab key and between the paragraphs the enter key should not be used.
Citation/Bibliography: Citation for quotations and references should be shown using
the short citation system in the text, in other words (Tekin, 1988, s. 68), (Davletov,
2008, ss. 83-85), not in a footnote style and the bibliography should be arranged at the
end of the article in alphabetical order and with the whole tag. When electronic source
materials are used, the date accessed should definitely be indicated.
For Article
Çınar, B. (2008). Teşbih (Benzetme) Sanatına Dilbilimsel Bir Yaklaşım. Modern
Türklük Araştırmaları Dergisi, 5 (1), 129-142.
For Books
Gülsevin, G. (1997). Eski Anadolu Türkçesinde Ekler. Ankara: TDK.
Eckmann, J. (2003). Çağatayca. O. F. Sertkaya (Ed.), Harezm, Kıpçak ve Çağatay
Türkçesi Üzerine Araştırmalar. Ankara: TDK.
Translated Books
Assman, J. (2001). Kültürel Bellek (A. Tekin, Trans.). İstanbul: Ayrıntı Publishing.
Books in a Foreign Language
Dadrian, V.N. (2004). The History of the Armenian Genocide: Ethnic Conflict from
the Balkans to Anatolia to the Caucasus. the USA: Berghahn Books.
Part from Edited Books
McGowan, B. (1995). The Age of The Âyâns, 1699-1812. An Economic and Social
History of The Ottoman Empire, 1300-1914, (H. İnalcık and D. Quataert,
Ed.) (ss. 639-757). Cambridge.
Editorial Principles 115
For Master and PhD Thesis
Üstündağ, N. (2004). Osmanlı Toplum ve Devlet Yapısının Dönüşümü Sürecinde
Balkanlarda Âyanlık (XVII.-XVIII. Yüzyıllar). Unpublished Master Thesis,
Hacettepe University, Ankara.
Elektronic Sources
Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü. TDK, retrieved: 23 July 2012
tdkterim.gov.tr/atasoz/?kategori=atalst&kelime=gibi&hng=.
Quotations: Three-lined and less quotations should be given between the lines and in
inverted commas whereas the quotations longer than three line should be written by
leaving 1 cm from both right and left sides of the line, in a block with point size 10 and
in a single-spaced way.
Footnote: The statements apart from the citation which have a direct connection with
the article’s main topic, can be made through footnote beginning from the first number.
The footnotes should be written in point size 10 and on the page that they are given.
Tables and Graphics: Each table should have a table number and a title including its
name. If it’s necessary, the explanations for the symbols should be shown right under
the table. The graphic explanations should be numbered and arranged in order. The
tables and the graphics that are prepared should not exceed the signified page sizes and
they should be properly put in the sections that they will take place in the text.
It is required that the pictures to be published should be the professional drawings or
photographs. The number of graphics, the author and the ‘topic’ should be clearly
pointed out following the each graphic. Their last resolution is to be 300dpi and line
drawings should be 800-1200 dpi after giving the sizes of the two-colored-white/black-
and colorful pictures in the electronic environment. The pictures added to the article are
required to be in the .gif and .jpeg formate.
Language and Writing
The language of Hacettepe University Journal of Turkish Studies as a Foreign
Language is Turkish of Turkey, but as long as the Editorial Board finds it acceptable,
the articles in particularly Turkic Languages, and English, French, German and Russian
are allowed to take place in the one third of the journal. The articles written in Turkish
of Turkey ought to be befitted to Spelling Dictionary by Turkish Language Agency in
terms of spelling rules.
Copyright
The author agrees that he/she has transferred the copyright of his/her published article to
Hacettepe University Journal of Turkish Studies as a Foreign Language. The complete
or a part of the articles that are published in the journal can not be copied without the
written permission of the publisher. The writings, pictures and shapes can be quoted by
the third parties provided that they will give reference. Enabling permission for the copy
of the pictures, tables, shapes and etc. are in the author’s responsibility.
Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi 116