Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda...

58
Baskınlara, Katliamlara, Adaletsizliğe Son Verin! Mahallelerden Gökdelenlerinizin Dibine, Mahallelerden Gökdelenlerinizin Dibine, Otoyollardan Adliyelere Kadar Otoyollardan Adliyelere Kadar Her Yerde Her Yerde Cephe Milislerinin Adaletini Cephe Milislerinin Adaletini Karşınızda Bulacaksınız! Karşınızda Bulacaksınız! Çağlayan’da Bomba Süslü Pankart Armutlu Karakolu’na Molotoflu Saldırı Kocasinan Polis Merkezi’ne Bombalı Eylem Sarıgazi’de Polise Molotoflu Saldırı Armutlu’da TEM Bağlantı Yolu’nun Kesilmesi Gazi’de, Polisle Barikatlarda Çatışılarak, Devrimci Kurumların Basılmasının Engellenmesi Burjuvazinin İcazetindeki Sorunlar Değil, Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm Düzenidir! Devrimcilik Dışında Bir Gelecek Devrimcilik Dışında Bir Hayat Yoktur “Çocuk İstismarı... Savaş Karşıtlığı... Kadına Şiddet...” HALKIMIZ; ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL, DEVRİMCİLERE EMANET EDİN! www.yuruyus-info.org www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 521 15 Mayıs 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) [email protected]

Transcript of Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda...

Page 1: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Baskınlara, Katliamlara, Adaletsizliğe Son Verin!Mahallelerden Gökdelenlerinizin Dibine,Mahallelerden Gökdelenlerinizin Dibine,

Otoyollardan Adliyelere Kadar Otoyollardan Adliyelere Kadar Her YerdeHer Yerde

Cephe Milislerinin Adaletini Cephe Milislerinin Adaletini Karşınızda Bulacaksınız!Karşınızda Bulacaksınız!

� Çağlayan’da Bomba Süslü Pankart

� Armutlu Karakolu’na Molotoflu Saldırı

� Kocasinan Polis Merkezi’ne Bombalı Eylem

� Sarıgazi’de Polise Molotoflu Saldırı

� Armutlu’da TEM Bağlantı Yolu’nun Kesilmesi

� Gazi’de, Polisle Barikatlarda Çatışılarak,Devrimci Kurumların Basılmasının Engellenmesi Burjuvazinin İcazetindeki Sorunlar Değil,

Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm Düzenidir!

Devrimcilik Dışında Bir GelecekDevrimcilik Dışında Bir Hayat

Yoktur

“Çocuk İstismarı... Savaş Karşıtlığı... Kadına Şiddet...”

HALKIMIZ;ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL,DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

ww

w.yu

ruyu

s-in

fo.o

rg

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 52115 Mayıs 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

yuruyus.biz@

gm

ail.com

Page 2: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel1: (0-212) 536 93 44Tel2: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

[email protected]: (0-212) 251 94 35

Ertelenen her iş, bize o an için zamankazandırıyor gibi gözükür. Ancak, durum tam tersidir;

ertelenen her iş, zincirleme olarakzaman kayıplarına yol açar; kişi olarak,

birim olarak gelişme hızımızı keser.Çünkü ertelenen her iş, "yarın"

üzerindeki yükü artırır. Yarınların yüküarttıkça, yük, altından kalkılamaz hale

gelir ve sürekli olarak yavaşlayan,aksayan gelişme, bir noktadan sonra

iyice tıkanır. Bu noktada kendinegüvensizliğin, moral bozukluklarınıngelişeceği açıktır. Bu ise, işleri iyice

karmakarışık edecektir.

Bu canım memleket bizim Bu yangın yeriBu harman Bu sevda bizimBinbir derdi cefasıyla Cümle ıstırabın dermanı Elimizde büyüyen devrimiyle Trakya’ya göz kırpan Ararat

Karadeniz’i burnundan öpenToroslar Ve Amed’e selam çakan zeybeğiyle Bu canım memleket içinBaş bağladığımız kavgada ŞahidimsinYek kere durmadı yüreğimiz Çarpıyor ve çarpışıyoruz işte...

Page 3: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

lenlerin hayatta kalması için zo-

runlu bir araçtır silahlı mücadele”

40 Bekleyin yine geleceğiz

42 Katliamlarınıza, baskınlarınıza

karşı sinmeyecek, Anadolu halk

savaşını yükselteceğiz!

45 Sinan Okur: “Bizi doğru bildiği-

miz yoldan caydıramayacaklar!"

46 Saldırılarla direnişimizi kıramaz,

bizleri yıldıramazsınız

48 Yürüyüş dergisi ile her yere her

kesime gitmeye devam edeceğiz

50 Halk Meclisi haberleri

51 Avrupa’da Yürüyüş: Halkın

yararına olan üretimlerimize

devam edeceğiz

52 Şehitlerin emaneti olan anneler,

anneler gününde unutulmadı

53 Avrupa’da Yürüyüş: Grup

Yorum ırkçılığa karşı sestir

55 Avrupa’daki Biz: Irkçılığa karşı

tek ses, tek yürek olmanın yolu:

ırkçılığa karşı örgütlenmektir

56 Yitirdiklerimiz

İİ ç i n d e k i l e rgerillada!

23 Devrimci Olmak, Cepheli Ol-maktır: Israr etmek, sonuçalmak Cepheliler’in tarzıdır

25 Savaş ve Biz: Savaşçı dağınıkdeğildir

26 10 Soruda: Müzik ve halkkültürlerimiz

29 Halk Meclisi: Harcadığımızhiçbir emek boşa gitmez

30 Anadolu Cephesi: Yoz kültürekarşı, Anadolu halk kültürünüdevrimci değerlerimizlebüyüteceğiz

31 Kamu Emekçileri Cephesi:Patron sendikacıları halka değildüzene dayanan sendikaanlayışından vazgeçmelidir

34 Kamu Emekçileri Cephesi:KESK’i bir sınıf örgütüolmaktan çıkaranlar; “durumtespiti” yapmak yerine, hesapvermelidir

35 Devrimci İşçi Hareketi:Çocuklarımız, geleceğimiz içinmeclislerde örgütlenelim

37 Uluslararası Eyüp Baş Sempozyu-mu katılımcıları: “Biz sömürü-

8 DHKC Dersim İbrahim ErdoğanKır Gerilla BirliğiKomutanlığı açıklaması

11 Gerilla halktır, yenilmez

14 Biz Diyoruz ki: Devrimcilik;yeni bir hayatı, yeni insanıörgütlemektir

15 Faşizmin meclisinde

halkın iradesi yoktur

16 Halkevleri haline bakmadanGrup Yorum’a “aradan” lafsöylüyor

19 Oligarşi, Özgür Tutsaklarıno kürsüleri kullanmasından

korkar

20 Gençlik Federasyonu’ndan:Dev-Genç’li moral üstünlüğünüdüşmana hiçbir zaman vermez

21 Liseliyiz Biz: Liselilerlearkadaşlık kurmalı,onları örgütlemeliyiz

22 Liseliler; umut gerillada, yarın

4 Düzeniçi çözümleri savunmak,düzene nefes aldırmaktır

GERİLLA HALKTIR, YENİLMEZ!

HALK MECLİSİ TUTSAKLARISERBEST BIRAKILSIN

HALK MECLİSLERİNİ TUTUKLAMALARLA

BİTİREMEZSİNİZHALK MECLİSİ

17 MAYIS SALI GÜNÜSAAT 09.30’DA ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NDEOLALIM!

Page 4: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Gündemi belirlemek, gündemi ya-kalamak, halkın sorunlarını gündem-leştirmek; halktan yana olduğunu söy-leyen, belli bir iddiası olan tüm solgüçlerin en önemli sorunlarından bi-ridir.

Politika üretmektir bunun karşılığı.Günceli, çelişkiyi yakalamak ve doğruçözümler üretmektir.

Peki sol bunu ne kadar başarıyor?Ya da şöyle diyelim solun gündemindeneler var? Sol neleri gündem yapıyor?

Özellikle son süreçte solun gün-demini oluşturan belli başlı konularşunlardır:

Gerici eğitim, İmam Hatipler, te-cavüzcü Ensar Vakfı, gerici kurumlardaortaya çıkan çocuk istismarları vb.üzerinden gericiliğe karşı “LAİKLİK”tartışmaları.

Özellikle son dönemde Birleşik Ha-ziran Hareketi tümüyle gündemini te-cavüzcü vakıflar, çocuk istismarı veburadan hareketle gerici eğitim, laikliktartışmaları üzerine ayırmıştır. Son 1-1.5 aydır BirGün gazetesinin neredeysebütün başlıkları buna benzer konularladoludur. Ensar vakfı, tecavüzcü öğret-menin mahkemesi vb. Buradan hareketlede çözümü laiklik olarak sunmaktadırlar.Muhtemel ki Alevi halkımızı örgütlemehedefi taşıyorlar. Ancak bu politikalarlamümkün değildir.

Savaş karşıtlığı, yani barış tartış-maları... Başta Kürt milliyetçileri olmaküzere, reformist ÖDP’den EMEP’eve Kürt milliyetçilerinin kuyruğundakioportünist kesimlere kadar, solun he-men her kesimi “BARIŞ” ı dilindendüşürmüyor. Kürdistan’da son dönem-lerde artan katliamlardan göçlere, so-kağa çıkma yasaklarından gazetecilerintutuklanmasına kadar, her konuda gün-demleri barıştır. Meydanlarda, halkınbulunduğu yerlerde patlatılan bom-

baların ardından söyledikleri barıştır.Kürt milliyetçilerinin halka zarar verenbombalı eylemlerinin ardından da dilegetirdikleri barıştır. Kısacası tek çö-zümleri barıştır.

Kadına yönelik şiddet konusu dasolun gündemlerinin başında gelenkonulardandır.

Solun esas gündemi neredeyse bun-lardan ibarettir. Yoksulluk, açlık, işsizlik,hayat pahalılığı, iş cinayetleri, faşizmingünlük yaşamımızda karşılığını bulanpek çok uygulaması ve saldırıları gibipek çok sorun ise, solun gündemindeesas karşılığını bulmamaktadır.

Neden? Sorun, öncelikle meşruluk soru-

nudur. Meşruluk olmadığı için, elealınan sorunlar düzeniçi temelde elealınmakta ya da pek çok temel sorungündeme dahi alınmamaktadır. Meş-ruluğunu yitirmiş sol, risksiz konularıgündemine almakta, köklü çözümlersunamamakta ve dahası düzene hizmeteder durumdadır.

Reformist SolunÇarpık Laiklik Anlayışı,Düzene Soluk Aldırıyor

Gerici faşist AKP iktidarı, kendidüzenine uygun kafalar yetiştirmekiçin kurumlaşmalarını da bu temeldeinşa ediyor. Buna göre yasalar çıkar-tıyor, düzenlemeler yapıyor. Son dö-nemlerde, özellikle eğitim alanındaköklü değişiklikler yaptı. Gerici faşisteğitim ve kadrolaşma, mevcut okullarınİmam Hatiplere dönüştürülmesi, 4+4+4dedikleri eğitim sistemi ile kendi de-yimleriyle “dindar bir nesil” yetiştir-menin temellerini attılar.

Halkın dini duygularını istismareden faşist AKP iktidarı döneminde,yozlaşma ve çürüme de had safhaya

Kendi Meşruluğunu Yitiren Sol Halkın Sorunlarından, Taleplerinden veHalk İçin Çözümlerden Uzaklaşmıştır

Düzeniçi Çözümleri Savunmak Düzene Nefes Aldırmaktır!

Meşruluk ve iktidar iddiasınıkaybeden sol, düzenin

gündemini ve çözümlerinidile getirmektedir.

Dile getirdiği, çözüm olaraksunduğu her şey burjuva

ideolojisinden beslenmekte-dir. Hiçbiri halkın

gerçek sorunları değildir.Halkımızın gerçek çelişkileribunlar değildir. Reformizmingündeminde olan taleplerin

tamamı çözüm değil,tam tersine düzene solukaldırmaktır. Kapitalizmi

restore etmek içindir.

Biz umuduz. Biz geleceğisunacağız. Bunun için

diyeceğiz ki “halkımız;çocuklarınızı tecavüzcü

vakıflara değil, devrimcilereemanet edin.”

O çocuklarımızagerçek kurtuluşubiz sağlayacağız.

Gericilik; dinci,İslamcı parti ve düşüncelere

özgü, onlarla sınırlı birdurum değildir. Asıl gericilikkapitalist sömürü düzenidir.Dinci gericiliği besleyen esas

kaynak da, kapitalistdüzenin kendisidir.

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL44

Page 5: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

ulaştı. Çürüme ve yozlaşma artıkgizlenemez boyutlara vardı. EnsarVakfı örneği, ortaya çıkan tecavüzve taciz gerçekleri; AKP düzenininhalk düşmanı, ahlaksız yüzünü degözler önüne serdi.

ÖDP, TKP, EMEP reformizmibaşta olmak üzere reformizmin temelgündemi oldu bu durum. Peki nasıl?

Birleşik Haziran Hareketi’nin ko-nuyla ilgili açıklamalarından birindeşunlar söylenmektedir:

“Her gün bir yenisi eklenen bugerici kuşatmaya, okullarımızın iba-dethaneye dönüştürülmesine, dinseldeğerler merkezli bu ideolojik sal-dırıya gelin hep birlikte karşı duralım.Çocuklarımızın özgürce keşfedecekleri‘başka hayatlar’ için gelin, laik, bi-limsel eğitim mücadelesini birlikteyükseltelim!” Birleşik Haziran Ha-reketi adına yapılan değerlendirmeve konuşmalarda dile getirilenler,konuya nasıl ve hangi cepheden bak-tıklarının da ifadesidir:

“Halkın ekmeğine, özgürlüğünegöz koyan kim varsa önce laiklikkarşıtlığı yapmıştır. Birleşik HAZİRANHareketi bu ülkede laikliğin temina-tıdır. Tek bir devrimci kalana kadarbu kavgayı devam ettireceğiz.”

Kavga, ne kavgası? Kimin kavgası?Bu ülkede laiklik mi vardı ki teminatıoluyorsunuz? Gericiliğe karşı, faşizmekarşı laiklikle sınırlı bir anlayışı sa-vunmak, laikliğin teminatıyız demek,düzenin teminatıyız demektir.

Faşizmin SaldırılarıKarşısında ÖrgütOlamayanlar HiçbirTalebi Savunamazlar

Altında tek tek bireylerin, aydın,sanatçı vb. isimlerin imzasının olduğusivil toplumcu bir anlayış olan “Ge-riciliğe Karşı Aydınlanma Hareketi”de laiklik savunusuyla ortaya çık-maktadır.

“Gericilik başlığında ele alına-bilecek her tür hak ihlaline karşıhukuki ve siyasi girişimlerde bulu-nuyoruz. Her hafta gericiliğin suçdosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz.”diyorlar çağrılarında.

“Zorunlu Din Dersi’nin kaldı-

rılması; Diyanet İşleri Başkanlığı’nınlağvedilmesi; İmam Hatiplerin imamihtiyacıyla sınırlandırılması; kimlik-lerden ve devletin kayıtlarından in-sanların dinsel inançlarıyla ilgili hertür kaydın tamamen silinmesi...” ta-leplerini dile getiriyorlar.

Bu talepler genel olarak demok-ratik taleplerdir. Ancak bu taleplernasıl, hangi araçla gerçekleştirile-cektir?

“Hareketimiz ne bir parti, NEBİR ÖRGÜT, ne de bir cephedir.Gericiliğe karşı yaygın ve ilkesel birtoplumsal kanal açmak için hareketegeçtik, buna devam edeceğiz.” de-niyor. Gericiliğe Karşı AydınlanmaHareketi bildirisinde.

Ve yine şunlar söylenmektediraçıklamalarında:

“AKP bu yolda- Türkiye’yi dinselkurallarla yönetilen bir ülke yapmayolunda- kararlı ve tutarlı bir biçimdeilerlerken meclisteki muhalif partilerkabul edilemez bir aymazlıkla bunuizlemekte, hatta din söylemi ve sem-bollerini kendi çalışmalarında dakullanarak bu süreci hızlandırmak-tadır. Parlamentoda laikliği savunantek bir parti bulunmamaktadır.” (…) “Aydınlanma mücadelesinin, pa-ranın saltanatına ve emperyalizmekarşı verilen mücadele ile bir bütünolduğunu biliyoruz.” (…) “Bir sö-mürge aydını gibi, ülkemizi AKP’yiiktidara taşıyan emperyalistlere şi-kayet etmeyeceğiz, halkımıza gide-ceğiz ve ısrarla gerçeği anlatacağız.”(çağrı bildirisinden)

Savunduğu, talep ettiği tek somutşey laiklik. Gericiliğe karşı “aydınlık”savunusu var. Ancak aydınlık ne?Belli değil.

Ve en önemlisi de kendisini birörgüt olarak nitelemiyor. Bu açıkçasivil toplumcu bir anlayış. Halkaöğüt verecek. Halkın dinamizminiortaya çıkarmayacak, harekete ge-çirmeyecek. Ne yapacak peki?

“Gericiliğin suç dosyasını ka-muoyuyla paylaşacak”mış. Refor-mizm “gericiliğe karşı geleceği bir-likte kuralım” diyor.

Gelecek dediğiniz şeyin adı nedir?Nasıl bir gelecektir? Ve bu geleceknasıl gerçekleşecektir?

Reformizmin AKP gericiliğini,kapitalist düzenin gericiliğini ele alışıdüzeniçi bir ele alıştır. Oligarşi re-formizme, oportünizme düzeniçi mu-halefet zemini olarak “laiklik-şeriat”tartışmalarını sunmuştur. Sorunu“laik-şeriat” ikilemi içinde ele almakdüzeniçi bir ele alıştır. Laiklik, oli-garşinin kendi içindeki çatışma veçelişkilerde küçük burjuva aydınları,Alevi halkı, dahası solu kendine ye-deklemesinde kullandığı suni biraraçtır. Laiklik düşüncesi, burjuvaziyeaittir ve demokratik devrimin birparçasıdır. Oligarşi laiklik söyleminikullanarak; baskının, zulmün ve sö-mürünün üzerini örtmeye çalışmıştır.Laikçileri, gerçekten bağımsız, de-mokratik bir Türkiye asla ilgilendir-memektedir. Oysa gerçek anlamıylalaiklik ancak bağımsız, demokratikbir ülkede karşılık bulabilir. Böyledeğilse laiklik söylemi biçimsel ol-manın ötesine geçemez. Anayasadaolmasına karşılık Türkiye gerçek an-lamda hiçbir zaman laik olmamıştır.

Bağımsızlık, demokrasi mücade-lesi vermeden, emperyalizmin ve oli-garşinin düzenine son vermeden ge-riciliği bitiremezsiniz, gerçek anlamda“laikliği” sağlayamazsınız.

Her Türlü Şiddete KarşıOlan Düzeniçi Sol, Kadına Yönelik ŞiddetKonusunda da DüzeneKan Taşıyor

Kadın sorunu da, halkın günde-minden ve mücadelesinden kaçmakiçin solun sarıldığı konuların başındageliyor. Bu söylediğimizden ülke-mizde kadın sorunu diye bir sorununolmadığı anlaşılmasın. Kadın sorunuda, kadınlara yönelik şiddet ve kadıncinayetlerinin son dönemlerde artmışolması da bu ülkenin bir gerçeğidir.Bizim itiraz ettiğimiz kadın sorunu-nun, kadına yönelik şiddetin çarpıkbir anlayış temelinde ele alınmasıdır.Sorunun temelini oluşturan neden;erkeklerin “katilliği ve kan dökmemerakı” ile açıklanamaz. Bu nedenlede “erkek şiddeti”, “erkek terörü”gibi adlandırmalarla diye açıklanamaz.Kadınıyla erkeğiyle halkı yoksullaş-

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

55DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 6: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

tıran, yozlaştıran sömürü ve zulümdüzenidir. Bu düzene karşı mücadeleile bağını kurmadan, kadınların öl-dürülmesi sorunu da çözülemez.

Kürt milliyetçileri ve reformistsolun ve bunların etkisindeki opor-tünist solun önemli bir kesimi buçarpıklığın taşıyıcısı, temsilcisi du-rumundadırlar.

“Kadına Yönelik Şiddete KarşıMücadele Günü” nedeniyle yaptığıkonuşmada ESP’li ve HDP Eş GenelBaşkanı Figen Yüksekdağ şunlarısöylüyor:

“Evin hakimi erkek, devletin şiddetpolitikalarına bakarak eşlerine, ço-cuklarına karşı şiddet uyguluyor. İk-tidarın savaş politikaları her yerdeşiddeti besliyor. … Erkek şiddetinekarşı onur ve barış mücadelesi veri-yoruz.”

Kürt milliyetçilerinin, reformist-lerin ve onların kuyruğundaki opor-tünistlerin yer aldığı “Kadına YönelikŞiddete Karşı Mücadele Günü” yü-rüyüşünde açılan döviz, pankart veatılan sloganlarda da şunlar var:

“Erkek şiddeti ideolojiktir, öz sa-vunma haktır”, “Kadına değil şiddetekarşı el kaldırın”, “Erkek vuruyor,devlet koruyor”, “Erkek şiddetine,devlet şiddetine karşı barış için yü-rüyoruz”...

Bu anlayış kadına yönelik şiddetiçözemez, çözemiyor.

Hemen her sorunda olduğu gibisorunu getirip düğümlediği, çözümolarak ürettiği şey barış. Kadına yö-nelik şiddeti de barışla çözeceklerinisöylüyorlar.

Bu söylemler ve bu anlayış “hertürlü şiddete karşı” olan çarpık biranlayışı taşımaktadır. Kadına yönelikşiddetin odağına erkeği oturtması,kadına düşmanı olarak erkeği gös-termesi yanıyla da başka bir çarpık-lıktır söz konusu olan.

Gerçekte kadına yönelik şiddetintemelinde ekonomik, sosyal, siyasalyanlarıyla kapitalist sömürü düzenivardır. Kadına yönelik şiddeti ortadankaldıracak temel nokta da buradadır.

Her SorununÇözümü OlarakBarış Diyen Reformizm,

Faşist Katliamlara Karşıda Barışı Çözüm OlarakSunuyor

Faşist katliam ve saldırılar oluyor,oluk oluk kanımız akıyor, kitleselkatliamlar yaşanıyor; başta Kürt mil-liyetçileri olmak üzere, yedeğindekisol, “saray ve cuntasına karşı inadınabarış” diyor. “Her şeye rağmen barış”diyor. “Erdoğan emretti, çeteler kat-letti, inadına barış” diyor. “Bir değilbin bomba atsanız dahi barışı engel-leyemeyeceksiniz” diyor. Bu nasılbir anlayıştır? Kim kendi katilleriylebarıştan söz edebilir? Katille, katle-dilen hiç barışabilir mi?

Kafa böylesi çarpıklaşmıştır. Meş-ruluğunu yitirmiştir. Halkı, kendi ka-tilleriyle, düşmanıyla uzlaştırmayaçalışıyor. Barış, sadece “silahlar sus-sun”, “kan akmasın” demekse eğer,barışla birlikte sömürü ve zulüm dü-zeni bitmiş olacak mı? Adaletsiz-likler son bulmuş olacak mı? Sömürüdüzeninin sahipleri buna razı olabilirmi? Olamaz, olmaz.

Devlet Bu Değildir, Oligarşi Bunlardan İbaretDeğildir

Meşruluk ve iktidar iddiasını kay-beden sol, düzenin gündemini ve çö-zümlerini dile getirmektedir.

Dile getirdiği, çözüm olarak sun-duğu her şey burjuva ideolojisindenbeslenmektedir. Hiçbiri halkın gerçeksorunları değildir. Halkımızın gerçekçelişkileri bunlar değildir. Reformiz-min gündeminde olan taleplerin ta-mamı çözüm üreten değil, tam tersinedüzene soluk aldırandır. Kapitalizmirestore etmek içindir.

Bu politikalar düzeni kendi içindeonarmaya yaradığı gibi bir anlamdahalkın tepkilerini ezilmeye, sömü-rülmeye olan öfkesini, gerçek düş-manlara yöneltmediği için de burju-vazinin çıkarınadır.

Sol; meşruluğunu, meşruluğa olaninancını yitirdiği için bu politikalarıüretiyor. Sol iktidar iddiasını yitir-miştir. Kendine güvensizdir. Burju-vazinin icazetindeki sorunlarla uğ-raşıyor. Meşruluk ve iktidar iddiasınınyitirildiği noktada üretilen politika

da, çözümler de düzeniçi olacaktır.Düzene hizmet edecektir.

Sol bu konuları gündemleştirmesine,düzeniçi, reformist temelde ele alma-sına, bu temelde çözümler sunmasınakarşılık bu gündemlerde de somut so-nuçlar alacak bir yaklaşımdan uzaktır.Sonuç alması da olanaklı değildir. Bu-nun temelde iki nedeni vardır:

Birincisi, sonuç alıcı bir mücadeleanlayışından uzaktır. Reformist birtalep olsa dahi, bu talebin gerçek-leşmesi için mücadele etmek gerekir.Barışçıl eylem ve mücadele biçim-lerini kullanabilirsin, ancak sonuçalmak için uzlaşmaz olmak gerekir.Sol bunlardan uzaktır. Mücadele an-layışından uzak olduğu için, bunauygun bir örgütlenmesi de yoktur.Örgüte uzaktır. “Biz örgüt değiliz”der. Örgütsüzlüğü propaganda eder.Böyle olduğu için de sonuç alamaz.

İkincisi, talep edilen şey sorununçözümünden uzaktır. Bu yanıyla datemelden sonuç almaktan, sorunuçözmekten uzaktır. Çelişkiyi yansıt-mamaktadır.

Reformizm hemen her sorunda dü-zeniçi çözümler sunar. Onun aklı öyleçalışır. İktidarla, devrimle, düzen dışı-lıkla, yasadışılıkla bakmaz. Düzenleçatışmaz, çatışamaz. Böyle olduğu içinAKP faşizminin, 1 Mayıs’ta Taksim’iyasaklaması karşısında önemli olan“Taksim değildir, birleşik, kitlesel bir1 Mayıs’tır” diyerek AKP faşizmiyleuzlaşmış, onun istediği yerde ve biçimde1 Mayıs’a razı olarak; faşizmin saldı-rılarını, baskılarını meşrulaştırmıştır.

Böylesi bir anlayış halklarımızınhiçbir sorununa sahip çıkamaz. Onagerçek çözümleri sunamaz.

Baş Çelişki Ezilen Halklarla Emperyalizm ve OligarşiArasındadır

Düzeniçi, reformist sol; mevcutsorunları kendi sınıf çelişkileri içinde,ideolojik temelde değerlendirmediğiiçin çarpık ele almakta, çözüm diyesunduklarıyla bizzat düzene hizmetetmektedir. Her tavır alış, her politikyaklaşım farkında olunsun ya daolunmasın şu veya bu ideolojiye hiz-met eder; proleter ideolojiye ya daburjuva ideolojisine.

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL66

Page 7: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Kadına yönelik şiddeti erkeklesınırlayan, çelişkiyi kadın ve erkekarasındaki çelişkiye indirgeyen yak-laşım gerçek çelişkiyi, sorunu gizle-diği ve dolayısıyla da çözümü düzeniçinde gösterdiği için burjuva ideo-lojisine hizmet eder.

Aynı durum laiklik-gericilik-şeriattartışmalarında sömürü ve zulüm dü-zenine karşı, barışı çözüm olaraksunması yanıyla da benzerdir.

Gericiliğin karşıtı laiklik değil;bağımsız, demokratik düzendir.

Faşizmin katliamlarına, zulmünekarşı çözüm; barış politikaları değil,emperyalizme ve oligarşiye karşı sa-vaşmaktır.

Baş çelişkiyi gizlemek, sömürüve zulüm düzenini gizlemektir. Onumeşrulaştırmaktır.

Baş çelişkiyi gizlemek devrimigizlemektir, halklarımızı devrimdenuzaklaştırmaktır.

Biz halkımızın çelişkilerini ör-gütlüyoruz. Düşman bellidir; emper-yalizm ve oligarşi.

Halkımız, sömürü ve zulüm dü-zeninin yarattığı sonuçlar; açlık, iş-sizlik, yoksulluk vb. ile baş başadır.Bu sorunların çözümü de bu düzeninyok olmasıyla mümkündür.

Biz umuduz. Biz geleceği suna-cağız. Bunun için diyeceğiz ki “hal-kımız çocuklarınızı tecavüzcü va-kıflara değil, devrimcilere emanetedin.” O çocuklarımıza gerçek kur-tuluşu biz sağlayacağız.

Gericilik; dinci, İslamcı parti vedüşüncelere özgü, onlarla sınırlı birdurum değildir. Asıl gericilik, kapi-talist sömürü düzenidir. Dinci geri-ciliği besleyen esas kaynak da kapi-talist düzenin kendisidir.

Gericiliğe karşı burjuvazinin ideo-lojisi olan laikliği çözüm olarak sun-mak, laikliği savunmak düzeni meş-rulaştırmaktan başka bir şey değildir.

Anti-emperyalist anti-oligarşikdevrim, bütün sorunların çözümüdür.Bu, bütün sorunların çözümünü dev-rime ertelemek değildir. Bu, bütünsorunlarımızın çözümünde iktidarıhedef alan bir perspektife sahip olmakdemektir. Halkın lehine çözümlersunmak demektir. Sorunun kaynağıve çözümü olarak emperyalizmi ve

oligarşiyi odağa koymak demektir. Sol; laikliği, barışı, kadına yönelik

şiddeti gündemleştirirken biz nelerigündemleştirdik?

Adalet talebi ve gündemi... Faşistsaldırı ve baskı politikalarına karşıyürüyüş, toplantı ve gösteri hakkı,cenazelerimize sahip çıkma hakkı,direnme hakkı gibi temel hak ve öz-gürlüklerin kullanılması talebi...

Ve bu hak ve özgürlükleri oligar-şiden, emperyalizmden dilenmedik.Tersine meşru, haklı, uzlaşmaz, mi-litan bir mücadele anlayışını esas al-dık. Tek başına adalet talebimizlebu düzende adalet aranmayacağını,adaletin her türlü araçla, meşruluklasavaşılarak sağlanacağını, nihai çö-zümün halkın kendi iktidarında ol-duğunu gösterdik, gösteriyoruz.

Sadece yürüyüş hakkımız içingünlerce AKP faşizminin polisiyleçatıştık, direndik.

Her çatışmamız, direnişimiz, hertalebimiz iktidar perspektifini taşı-maktadır; haklarımızın, taleplerimizinbu düzende hiçbir karşılığı yoktur.Taleplerimizi uzlaşmaz, sonuç alıcıbir mücadeleyle, örgütlü güçlerimizlekazanabiliriz.

Reformist, oportünist solla ara-mızdaki temel fark şudur: Sol; dü-zenden, düzenin icazetinden, düzeninideolojisinden beslenmektedir. Dü-zenden demokrasi beklemiştir. Par-lamentodan çözüm beklemiştir. Solundemokratik mücadele dediği bu sı-nırlar içinde bir mücadeledir. Bu,gerçekte demokratik bir muhalefetbile değildir. Bu, pasifizmin kendi-sidir. Protestoculuktan da çıkmış siviltoplumculuğa varmıştır.

Sol muhalefet yapmak için hepkendi dışında bir güç, bir dayanakaramıştır. “AB’ye uyum süreci”ylebirlikte sivil toplumcu örgüt ve eylemanlayışıyla muhalefet yapabileceğinidüşündüler. Örgütsüzlüğü teşvik et-tiler, bireyciliği yücelttiler. Militanlığıküçümsediler. Devrimci değer ve an-layışları modası geçmiş, çağdışı de-ğerler olarak nitelediler.

AB umutları suya düşen sol, bukez de umutlarını AKP’ye bağladı.AKP’nin “ezber bozan, tabu yıkan”politikalarına aldandılar. “Yetmez

ama evetçiler” AKP’ye güç taşıdılar. AKP’nin “çözüm süreci” politi-

kasına karşı faşizme koltuk değnekliğiyaptılar. Ürettikleri politikalar, gün-demleştirdikleri talepler işte bu ze-minlerde beslenmektedir.

Devrimci politika, devrimci an-layış; bu sol anlayışla taban tabanazıttır. Biz kendi gücümüze, ideoloji-mize, haklılığımıza güveniriz. Bizmeşruluğumuza, halkımıza güveniriz.Politikalarımıza, gündem ve talep-lerimize, sloganlarımıza, çözümle-rimize yön veren bunlardır.

Biz kendi örgütlülüğümüze güve-niriz. Ülkemiz, gerçek anlamda örgütlüolmayanın bırakalım iktidar mücade-lesini; demokratik anlamda dahi dire-nemeyeceği, sonuç alamayacağı, militanbir anlayışa sahip olmayanın, muhalefetedemeyeceği bir ülkedir.

Sonuç Olarak Bir; reformist düzeniçi sol, meş-

ruluk anlayışını yitirmiştir, kendineve halka güvensizdir. Halkın çeliş-kilerini, halkın taleplerini savunamaz.Gündemine aldığı konularda da dü-zeniçi çözümler sunar.

İki; tüm sorunlarımızın kaynağıemperyalizmin ve oligarşinin düzenidir.

Üç; halkın sorunlarının çözümünübağımsız, demokratik, sosyalist birdüzende aramayan, sömürü ve zulümdüzeninde yaşadığımız her sorunlaDevrimci Halk İktidarı’nın bağınıkurmayan her anlayış; düzeniçi, pa-sifist bir anlayıştır.

Dört; biz meşruluğumuza, ken-dimize, halkımıza güveniriz. Biz ken-di çözümlerimize inanırız. Biz umu-duz. Çünkü devrimi, geleceği bizsavunuyoruz.

Beş; düşmanlarımız emperyalizmve oligarşidir. Baş çelişki; ezilen halk-larla emperyalizm ve oligarşi arasın-dadır. İşte bunun için sorunlarımızıntek çözümü; her türlü mücadele veörgütlenme aracıyla emperyalizme veoligarşiye karşı savaşmaktır. En küçükbir demokratik hakkımızı savunurkende, 1 Mayıs’ta Taksim için direnirkende, adalet talebini ve mücadelesiniyükseltirken de hemen her şeyi ba-ğımsız, demokratik, sosyalist Türkiyekavgasının bir parçası olarak ele alırız.

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

77DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 8: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

ABD emperyalizmine ve faşizmekarşı suren savaşımızı; feda ruhuyla,curetle, yeni şehitlerle buyutuyoruz.

Tarihi kanımızla yazıyoruz.Tarihi şehitlerimiz yazıyor.Onur Polat dağlardan halkın ada-

leti oldu.Onur Polat feda ruhuyla, curetle

yurudu zulmun merkezine ve bastızulmun karargahını.

Defalarca söyledik; halk adaletsizdeğildir.

Halkımız ve şehitlerimiz adaletsizkalmadı, kalmayacak.

Dersim’deki halk duşmanlarınınkarargahı, faşist AKP’nin Dersim’dekimerkezi olan, zulmun baş kalesinibastık.

Halk duşmanlarına ait giremeye-ceğimiz hiçbir yer yok. Zulum nere-deyse biz orada karşılarına çıkacağızdedik ve dediğimizi yaptık.

Bize bu cureti veren, bize bu gucuveren halkımıza, vatanımıza, yoldaş-larımıza, şehitlerimize duyduğumuzsınırsız sevgi ve halk duşmanlarına,başta ABD olmak uzere tum emper-yalistlere, tum vatan hainlerine duy-duğumuz sınırsız kindir.

Ülkemizin ABD’nin çiftliğine dö-nuşturulduğu, bağımsızlığımızın yokedildiği, ulusal baskının ve faşist te-rörun tırmandırıldığı; halkımızın kı-yımdan geçirildiği, katliamların, iş-kencelerin, vahşetin gunluk sıradanuygulamalar haline getirildiği bu top-raklarda yapılacak tek bir şey vardır;o da savaşı buyutmek, halk duşman-larına hak ettiği cezayı vermek, halkın

adaletini uygulamaktır.Biz de bunu yapıyoruz.Ruzgar eken fırtına biçer!Faşizm terörunu arttırdıkça, kan

dökuculuğunu buyuttukçe, halkın öf-kesi de o oranda buyur. Faşizm terörlehalkı sindirmek, teslim almak, korkudağları oluşturmak istiyor.

Oysa bu topraklarda halkın örgutlugucu var. Bu topraklarda 46 yıldırTHKP-C’den Devrimci Sol’a veDHKP-C’ye uzanan, emperyalizmeve faşizme karşı bağımsızlık, demok-rasi ve sosyalizm için kesintisizsurdurulen bir savaş var. İşte buyuzden faşizmin teröru ve vahşetiasla sonuç alamıyor.

Hiçbir zaman Anadolu halkını tes-lim alamayacaktır faşizm.

Kurtuluşa Kadar Savaş şiarıylazulmun, sömurunun uzerine yuruyenhalk kurtuluş savaşçıları var.

Onurlar’la, Çayanlar’la, Çiğdem-ler’le, Bernalar’la dağlarda, şehirlerdeHalk Kurtuluş Savaşçıları, DHKCgerillaları savaşıyor, savaşı buyutuyor.

ABD’nin haydutluğu ve faşizminteröru ve vahşeti arttıkça Onurlar ço-ğalacaktır. Bu zulum, sömuru surdukçeOnurlar çoğalacaktır. Halk duşmanlarışunu unutmayın ki, ulkemizin tumdağlarında, tum şehirlerinde Onurlar’lakarşılaşacaksınız.

Savaşımızı şehitlerimizle buyutu-yoruz.

Çayan Gun Ölumsuzdur!Katlettiğiniz her bir yoldaşımı-

zın hesabını misliyle soracağız!

Şanlı bir tarihe sahibiz. Bu tarihinher bir sayfası şehitlerimizin kanıylayazılıyor. 46 yıldır surdurulen Anadoluihtilalinin bu tarihinde yuzlerce şe-hidimizin kahramanlığı var.

Duşmanın karargahlarına feda ru-huyla girmek, Onur Polat olmak, butarihin bir parçasıdır. Ve biz, Onur-lar’la bu geleneği dağlarda buyutuyo-ruz.

Kuşatmalarda, pusularda, duş-manla karşılaşmalarda teslim olmama,silahımızın son mermisine, kanımızınson damlasına kadar çatışma gelene-ğimiz var.

Teslim olmama geleneğimizi Ça-yanlar’la dağlarda surduruyor vebuyutuyoruz.

Bir Haftadaİki Şehit Verdik

30 Mart 2016’da Onur Polat (TarıkEkrem) yoldaşımız feda kuşağınınkahramanlığına yeni bir halka ekle-yerek Dersim merkezde duşman ka-rargahını bastı ve şehit duştu.

6 Nisan 2016’da Çayan Gün (Hay-dar) düşman kuşatmasında silahınınson mermisine kadar çatışarak şehitdüştü.

Aynı çatışmada bir yoldaşımız,bir DHKC gerillamız yaralı olaraktutsak duştu. Yaralı yoldaşımızın kılınagelecek en kuçuk bir zararın hesabınımisliyle soracağız.

Biz, devrimin bize yuklediği ta-rihsel görevimizi yerine getiriyo-ruz.

ABD emperyalizmine karşı, fa-

DHKC Dersim İbrahim Erdoğan Kır Gerilla Birliği Komutanlığı Açıklaması:

DDHKC GERİLLALARIONUR POLAT VE ÇAYAN GÜN ÖLÜMSÜZDÜR!

Onur'un ve Çayan'ın Silahını KuşanıpOnların Yolundan Yürüyüp Savaşmalıyız!

Onur Gibi Çayan Gibi Yaşayacak ve Savaşacağız!Böyle Savaşacak Böyle Kazanacağız!

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL8

Page 9: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

şizme karşı, bağımsızlığımız için, de-mokrasi için, sosyalizm için savaşacakve kazanacağız.

Böyle SavaşacakBöyle Kazanacağız!

Öle vura, vura öle savaşacağız.Halk duşmanlarını beyinlerinden, ka-rargahlarında vurarak, feda ruhuyladuşmanın inlerine dalarak savaşaca-ğız. Çiğdem, Berna, Elif, Onur gibi...Bahtiyar, Şafak, Alişan gibi...

Bize teslimiyet dayatıldığında, ku-şatıldığımızda, karşımıza duşman çık-tığında tereddutsuz silahlarımızı ateş-ledik, ateşliyoruz. Şehirlerde bir çe-virmede, kimlik kontrolunde, bir takipsırasında, bir ev baskınında, kuşatıl-dığımız bir ussumuzde...

Dağlarda bir pusuda, bir duşmankuşatmasında ya da baskınında veyaduşmanla ani bir karşılaşmada, hernerede ve her ne biçimde olursa olsunsilahlarımızla, sloganlarımızla, marş-larımızla duşmanın uzerine yuruyen,duşmana “Asıl Siz Teslim Olun!” di-yen biziz.

Bakın devrim tarihimize; bununyuzlerce örneğini göreceksiniz.

İşte Ulaş Bardakçı Arnavutköy’deböyle direndi.

İşte Huseyin Cevahir Maltepe’deyoldaşı Mahir’le birlikte böyle yazdıteslim olmama geleneğini.

Ve işte Mahirler Kızıldere’de “BizBuraya Dönmeye Değil Ölmeye Gel-dik!” diyerek kitlesel kahramanlığıyarattılar.

12 Temmuzlar’da, 17 Nisanlar’da,Bağcılar’da, İstanbul’un dört bir ya-nında, Ankara’da, Adana’da, İz-mir’de... Hep aynı ses yukseldi fa-şizmin kuşatmalarında: “ASIL SİZTESLİM OLUN!”

Kanımızla yazdık umudun adınıduvarlara, dağlara, taşlara...

Bazen bir tek savaşçıdır kuşatılanama o savaşçı fiziken tektir orada. Ger-çekte tum halklar adına, tarihin halkduşmanlarına verdiği hukmu haykırır:“Asıl Siz Teslim Olun!” diyerek.

Bazen 18’inde Sibel’dir, bazenSuleyman Örs’tur ya da Adalet Yıl-dırım’dır bir başına kuşatılan.

Hapishanelerde yuzlerce şehit ver-dik teslim alma saldırılarında. 12 Eylul

faşizminin hapishanelerinde 84 ÖlumOrucu ile aydınlattık karanlığı. Ve sonraBuca’da, Ümraniye’de, 96 Ölum Oruç-ları’nda, Ulucanlar’da... Ve 19 Aralık-lar’da. Buyuk Direniş’in butununde...Defalarca teslim alınmak istendik. Herdefasında teslimiyet saldırılarına taar-ruzla cevap verdik. Biz yuruduk duşma-nın uzerine. Bedenlerimizle yuruduk.Göğsumuzu yoldaşlarımıza siper ederekyuruduk. Mevsimlerce açlığa yatarakyuruduk, feda ateşlerinde devrime me-şale olarak yuruduk duşmanın uzerine.Asla teslimiyet yoktu bu tarihte. Tersineherkes direnmeyi bırakıp giderken birbiz kaldık savaş meydanında. Ve birbiz direndik, taarruzumuzu surdurdukve her defasında bir biz kazandık.

Bakın Dersim’in tarihine.Çalaxane’de 12 şehit verdik, Emir-

gan’da 13 şehit verdik, Çaytaşı’nda9 şehit verdik kuşatmalarda. Ve hep-sinde ve her bir şehidimizle ayrı birkahramanlık destanı yarattık.

Bakın Dersim tarihine.Krasor’da, Karadare’de, Bargi-

ni’de, Paşacık’ta, Kinzir’de... Onlarcakez kahpe pusularda, kuşatmalarda,defalarca ölduk ama asla ve asla birtek örneği yoktur teslimiyetin. Herdefasında ölurken umut fidanını su-ladık kanımızla. Ve her defasında fa-şizme karşı nasıl direnileceğini, nasılsavaşılacağını, onurun ve erdemin vesosyalizm bayrağının nasıl en yuksek-lerde tutulacağını gösterdik.

Biz, dağlarda, şehirlerde, hapis-hanelerde, işkencehanelerde devrimciduşuncelerimiz, halkımız, vatanımızve sosyalizm için ölurken bize “öl-meyin”, “ölerek kazanılmaz”, “boşunaöluyorsunuz”, “kendinizi koruyun”diyerek “akıl” verenler, ölumlerimizlebizim biteceğimizi duşunenler! Ahzavallılar... Şimdi hiçbiri ortalıktabile yok. Oysa biz, öldukçe çoğaldık.Çunku biz ölerek ölumsuzleştik.Çunku biz “Ya teslimiyet ya ölum”

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

9DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 10: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

dayatmasında teslimiyeti reddederekölumsuzluğu, zaferi seçtik. Eğer kibiz, “ölmeyelim, yaşayalım da muca-delemizi öyle surdurelim.” deyip tes-limiyeti seçseydik işte o zaman gerçekanlamda ölurduk. Ve işte o zamanbugun biz olmazdık.

Bugun de Onur Polatlar’la, ÇayanGunler’le dağlarda kanımızı toprağaakıtırken asıl olarak çoğalan biziz.

Her bir şehidimiz toprağa ekilenbir tohum oluyor. Ve her bir şehidimizyeni yeni isimlerle, yeni yeni suretlerlemilyonlarla doğuyor, yaşıyor, sava-şıyor.

Kim der ki, Onur Polat öldu.Kim der ki, Çayan Gun öldu.Kim der ki, Çiğdem, Berna, Dilek,

Gunay öldu.Onlar şehirlerde, Onlar kırlarda

gerilla savaşını buyuten oldular. Vehala Onlar savaşıyor ulkemizin dörtbir yanında.

Halkımız!Kurtuluşun yolu Onurlar’ın, Ça-

yanlar’ın yoludur. Onlar bu halkın enonurlu, başı dik evlatlarıdır. Emperya-lizme ve faşizme karşı halkın kurtuluşuolan devrim için, sosyalizm için dağlaraçıktılar, savaştılar. Ve şehit duştuler.Onur ve Çayan, tum halkımızı savaş-maya, DHKC gerillaları’na katılmayaçağırıyorlar. Onur gibi feda ruhuylahalk duşmanlarından hesap sormak,Çayan gibi faşist kuşatmalarda teslimolmamak, Onlar gibi yaşayıp savaşmakbizi kurtuluşa göturur. Ekmek için,adalet için, ulusal kurtuluşumuz için,bağımsızlığımız ve onurumuz için sa-vaşmalıyız. Bize her gun alenen kufre-den, bizi aşağılayan, bizi insan yerinekoymayan ve bizi sömuren, soyan, kö-leleştirmeye çalışan bu ciğeri beş paraetmez, bu aşağılık, bu çakallar surusufaşistlere, emperyalistlere karşı silah-lanmak ve savaşmak dışında başka biryolu yoktur kurtuluşun. Bu yol Onur-lar’ın, Çayanlar’ın yoludur.

Bakın Çayan’a. (*) 27 yaşındabir genç. Adını Kızıldere’deölumsuzleşen Mahir Çayan’dan al-mış ve tıpkı Mahir gibi O da halkı-nın kurtuluşu, vatanının özgurluğuve sosyalizm için, devrim için sila-hını kuşanıp emperyalistlere ve fa-

şistlere karşı savaşarak şehit duştu.İşte, Kızıldere’nin yolunda Mahir olupyurumeye, savaşmaya devam ediyoruz.Ve Kurtuluşa Kadar Savaşacağız.

Halkımız! Onur gibi, Çayan gibisilahlanıp DHKC gerillaları safla-rında yerimizi almalıyız. Binlerce,on binlerce Onur ve Çayan olupbu köhnemiş, bu yıkılası duzenidevirmeliyiz.

Binlerce, on binlerce Onur ve Ça-yan olup ABD’yi bu topraklardanWashington’a kadar kovmalıyız!

Binlerce, on binlerce Onur ve Ça-yan olup faşizmi yıkmalıyız, tumvatan hainlerine hak ettikleri cezayıvermeliyiz.

Ve binlerce, on binlerce Onur veÇayan olup bağımsız, demokratik,sosyalist Turkiye’yi kurmalıyız.

Tum Halk DuşmanlarıHalkın Adaletine HesapVerecek!

Ne diyor faşizmin baş temsilcisi,baş cellat, katil Tayyip “ Ya baş eğe-ceksiniz ya da baş vereceksiniz!”diyor. Zavallı katil, biçare faşist...Amerika’nın en kudurmuş köpeğiTayyip. Biz başımızı veriyoruz. Amabaş almasını da biliyoruz. Sen halkıntepesine şehirleri yıkma hayali kur-mayı bırak da o bin odalı Aksaray’ınınbaşına nasıl yıkılacağının derdineduş. Biz asıl olarak sizin bu zulumve sömuru saltanatınızı yıkacağız. Bufaşist duzeninizi yıkacağız. Sizi layıkolduğunuz pislik çukuruna atacağız.

Elinizden geleni ardınıza koymayıntum faşistler.

Katil, ABD uşağı AKP ve tumhalk duşmanları;

İşte halk burada!İşte DHKC Gerillaları burada!İşte biz savaşıyoruz.Ve diyoruz ki, başta ABD olmak

uzere tum emperyalistleri, tum vatanhainlerini, tum katilleri, tum işken-cecileri, ABD’nin ve AKP’nin kö-peklerini, hepinizi cehennemin dibineyollayacağız.

Tarih ne firavunlar, ne şahlar, nesultanlar gördu. Hepsi halkların nasırlıçıplak ayakları altında ezildi gitti. Oçarlar, padişahlar, o Naziler, o ABDve Avrupa emperyalistlerinin köpek-

liğini yapan o soysuz faşistler. Hepsibirer birer yok oldu, gitti. Sizin desonunuz bu olacak.

İşte savaşıyoruz Onurlar’la.İşte savaşıyoruz Çayanlar’la,İşte dağlardayız.Varsa Cesaretiniz Gelin!Bizim curetimiz ve cesaretimiz,

bizim öfkemiz ve kinimiz sınırsız.Ve bekleyin, geleceğiz!Yoldaşlarımızın hesabını sora-

cağız.Döktuğunuz her bir damla kanın

hesabını, halka yaşattığınız zulmun vevahşetin hesabını bir bir soracağız.

ABD’yi bu topraklardan Washing-ton’a kadar kovacağız!

Faşist duzeninizi, sömuru ve yağmaduzeninizi başınıza yıkarak, SosyalistTurkiye’yi kuracak ve tarihsel hesa-bımızı böylece soracağız.

ONUR POLAT ÖLÜMSÜZDÜR!ÇAYAN GÜN ÖLÜMSÜZDÜR!ŞEHİTLERİMİZİN HESABINISORDUK, SORACAĞIZ!YAŞASIN GERİLLA SAVAŞIMIZ!KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!YAŞASIN ÖNDERİMİZ DURSUN KARATAŞ!YAŞASIN DEVRİMCİ HALKKURTULUŞ CEPHESİ!

DHKC DERSİMİBRAHİM ERDOĞANKIR GERİLLA BİRLİĞİKOMUTANLIĞI9 Nisan 2016

(*) Yoldaşımızın kimlikteki adı Ci-han’dır. Nufus mudurluğundekiişguzar memurun ismi Çayan ola-rak kaydetmeyip Cihan olarak kay-detmesinden dolayı böyle olmuş-tur.

Kim der ki, Onur Polat öldü.Kim der ki, Çayan Gün öldü.Kim der ki, Çiğdem, Berna,Dilek, Günay öldü.

Onlar şehirlerde, Onlar kır-larda gerilla savaşını bü-yüten oldular. Ve hala Onlarsavaşıyor ülkemizin dörtbir yanında.

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL10

Page 11: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Aydınlığım karanlık günlereDağ başında pusulayım gerilla-

yaBen tarihim karanlıkta halkaUmudum, beşikte sallanan

bebeğeYoldaşım direnenBen tarihim işte.Çocukların yaşama sevinciyimTutsakların özgürlük inancıyımEzilen halkların kabaran kini-

yim, öfkesiyim.Atılan sloganın gür sesiyimHalkımın kanıyla yazılan Tarihim ben işte.Oligarşi geçtiğimiz hafta 5 Mayıs

günü Dersim’in Mazgirt ilçesininAlhan, Cefan, Konacık, Seyitler,Babil, Aktarla, Koyunuşağı, Dayılar,İbimahmut, Dervişler, Akpınar,Geçitveren, Sarıkoç, Yeldeğen, Güleçköy ve mahallelerinde sokağa çıkmayasağı ilan etti.

Dersim’in Kazma Kürek ValisiOsman, gerillaları katledebilmek için,gerillanın halkla olan bağını kese-bilmek için keyfi olarak sokağa çıkmayasağı uyguladı.

Ve “operasyon” Murat Tekgöz veHaydar Ağral isimli 2 TİKKO geril-lasının katledilmesiyle sonuçlandı.

Dersim 1938 isyanından bu yanadevletin saldırılarına maruz kalmışama teslim olmamıştır. Dersim dağlarıher daim gerillanın mekanı olmuş-tur.

Seyit Rızalar’dan, Alişerler’denbu yana, bir kez olsun bile düşürmediko bayrağı yere. Kesmedik bu yürü-yüşü, soğutmadık o mavzeri…

Tarihiyle, baş eğmezliğiyleDersim’i, egemenler için bir “çıban”,bir “fesat yuvası” yapan da budur.Her dönem özgürlüğü için egemenlerekafa tutmasıdır.

Bu yüzden Yavuz Selim’den buyana egemenler sayısız sefer düzen-lediler Dersim’e. Bu seferlerin vezulmün adı bazen “İdris-i Bitlisi”bazen “Redif Taburları”na milis top-

lama, bazen Hamidiye alayları, bazenvergi, bazen “yol yapımında zorlaçalıştırma”, bazen de “silahlarını tes-lim etme dayatması” olur. Gerekçene olursa olsun Dersim; inancıyla,değerleriyle, baş eğmezliğiyle hiçbiregemene “eyvallah” dememiştir.

Bugün de devrim yürüyüşü geril-lalarla sürüyor…

Gerilla Halktır...GerillaHalkın Umududur...GerillaVatanın Bağımsızlığı,Halkın Kurtuluşudur!Gerilla SilahlanmışHalktır! GerillayıHalktan Kopartamazlar

Hiç bir yasak Dersim dağlarındangerillaları kazıyamaz.

Oligarşi, gerillayı güçsüz düşür-mek için, halkla olan bağını kopart-mak, gerillayı susuz bırakmak istiyor.Halktan tecrit etmeyi planladığı geril-lanın yaşam koşullarını ortadan kal-dırmak istiyor. Bu, oligarşinin kazmakürek valisinin aklı değildir elbet.Bu emperyalistlerin Vietnam’da,Cezayir’de, Uruguay’da ve dahaonlarca ülkede gerillaya karşı uygu-ladığı taktiklerden birisidir.

l Nisan 1964’te Brezilya’da ger-çekleştirilen ABD destekli darbe ilebirlikte “Ulusal Güvenlik Doktrini”doğdu. Sosyalizmin ideolojik üstün-lüğü karşısında çaresiz kalan emper-yalistler, bu doktrinden medet umdu-lar. Ve sonrasında doktrine“Ayaklanmaya Karşı Mücadele” ekinide yaparak halka yönelik saldırılarınıgenişlettiler. Ulusal Güvenlik Doktrinive Ayaklanmaya Karşı Mücadele şuanlama geliyordu:

“Bilimsel yöntemlerle işkence,silahlı kuvvetlerin yüksek kumanda-sına bağlı paramiliter çeteler verejim karşıtlarının öldürülmesi Ulusal

Güvenlik Doktrini’nin ayrılmaz par-çalarıdır. Devlet sınırları artık geçerlideğildir, geçerli olan ideolojik sınır-lardır, geçerli olan dünya komüniz-minin ve onun emrindeki iç düşmanıngeri püskürtülmesinden ibaret olanBatı’nın ortaklığıdır.

...Ulusal Güvenlik Doktrini dahasonra ek bir unsurla genişletildi:Ayaklanmaya Karşı Mücadele/‘Counter-insurgency’ ile. Bu altmışlıyıllarda gerilla hareketlerinin ortayaçıkışına bir yanıttı ve gerilla hare-ketleri de Ulusal Güvenlik Doktrini’nebir cevaptı. ‘Counter-insurgency’ağırlığı, gizli servislerin geliştirilipgüçlendirilmesine, baskı metodlarınıninceleştirilmesine ve basın faaliyetineverdi, insanların kafasını da fethetmekgerekiyordu. ABD dostu medyalaramilyonlar akıtıldı, sağ gazetecilerfinanse edildi ve uluslararası basınkuruluşları, insan hakları ve basınözgürlüğünün ABD yorumuyla dona-tılıp yetiştirildi, ‘ilerleme İttifakı’nıneski fikri toprak reformu da yenidenmezardan çıkarıldı ve örneğinGuatemala ve El Salvador’da -sınırlıbir şekilde- uygulandı. Ayaklanmayakarşı önlem alıcı mücadelenin anlamı,balığın, gerillanın hareket ettiği suyuzehirlemekti.” (Gerilla Bilanço

Kazma Kürek Valisi Osman’ın, Yasa ve Yasaklarını Tanımıyoruz!

Bu Size Dert Olsun!GERİLLA HALKTIR, YENİLMEZ!

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

11DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 12: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Çıkarıyor, Gaby Weber, syf: 14-15)Emperyalizm yeni yöntemler

uygulamak zorundaydı, çünkü cançekişmesi, gerilla hareketleriyle bir-likte artmıştı. Can çekişen emperya-lizm, gerillayı yok edemeyince, geril-lanın halkla olan bağını kesmekistedi.

Suya zehir karıştırırsa başarır zan-netti.

Ama bitmiyor!!! 20. yüzyıl nasıl ayaklanmalar yüz-

yılı olduysa, 21. yüzyıl da öyle ola-cak.

Balık için su ne ise, devrimcileriçin de halk odur. Suyu kurutmak,yani halkı yok etmek ise, hiçbir faşistiktidar için mümkün değildir.

Bu nedenle Türkiye’de özellikle12 Eylül 1980 faşist cuntasından iti-baren sistemli bir biçimde, “suyukirletme” politikası sürdürüldü.

Yozlaştırma saldırısının bir yanı,uyuşturucuyu, fuhuşu, kumarı, çete-ciliği yaygınlaştırmak iken, diğeryanı, halkın devrimle bütünleşebilecekgeleneklerini, değerlerini tahrip etmesaldırısıdır.

Dersim’de bu saldırının adı şimdisokağa çıkma yasağı olmuştur.

Sokağa ÇıkmaYasaklarını Tanımıyoruz!

DHKC gerillaları, umudun ülke-mizdeki adıdır.

Gerilla, halkın silahlanmış halidir.İstihbarat, silah, yiyecek ve en önem-lisi de savaşçı kaynağı olan halk,gerillasına sahip çıkıyor.

Gerilla halk çocuklarıdır. OnurPolat gibi, Çayan Gün gibi bu halkınen yiğit evlatlarıdır.

Bir canım var, o da halkıma fedaolsun diye Cepheli’nin Dersim dağ-larındaki adıdır Onur, Çayan...

Dersim halkı Cepheli evlatlarınıçok iyi bilir, tanır; Dersim topraklarıgerillaların kanıyla sulanmıştır.

Halkına, vatanına, umuduna yakıl-mış kınasıyla savaşır gerillalar.

Bir türküdür Dersim dağlarındagerillalar.

Kazma Kürek Valisi Osman,Dersim dağlarına kilit vurabilir misin?

Dersim halkına yasak koyabilir

misin?Dersim nice zalimler, hainler gör-

dü de, göğsünü halk çocuklarınakapatmadı. Oligarşinin sokağa çıkmayasakları da işe yaramayacaktır.

Gerilla, HalkınMeşru Gücüdür!Devrimci ŞiddetMeşrudur!

“Şiddetin izleri iyi niyetle silinmez.Sadece şiddet onları yok eder.”

“Şiddet kullanma hakkı, sadecebağımsızlığını isteyen halkındır. Buşiddet, halkın ellerinde, şiddet değil,adalettir.”

Düzen, kendisini şiddetin tek sahi-bi ve mutlak uygulayıcısı olarakgörüyor. Şiddet, sokakları işgal ediyor,sokağa çıkma yasakları oluyor, evlereve insanların aklına yerleşiyor.

Düzen, şiddeti halkı sindirmek,terörize etmek için kullanıyor.

Bu korku düzeninin sonunu halkınumudu olan DHKC gerillaları geti-recektir.

Bir yerde zulmediliyorsa, elbetdirenenler de olacaktır. Sömürüyekarşı adalet kılıcı çekilecek ve şehirde,kırda savaşılacaktır.

Gerilla savaşı politik mücadeleninen üst ve etkili biçimidir. Ve bumücadele emperyalizme ve oligarşiyekarşı sürdürülecektir.

Emperyalizm yenilene, yeryüzün-den silinene kadar; vatanımız hertürlü tehlikeden arınana kadar, gerillasavaşçıları olmaya devam edecek.

Gerilla dağda açan çiçektir, gerillabir yaşam felsefesidir.

Savaşın özüdür; ırmakların veovaların ölümsüz kahramanlarıdır.

Dağlarda özgürlük nöbeti tutangüneşin çocuklarıdır.

Özgürlük mücadelesi veren halk-tan her insan, bir gerilladır. Gerillabiziz!

Halkımız; Oligarşinin gerillaya yönelik sal-

dırısını durdurmalıyız. Şiddete karşı, daha güçlü bir şid-

detle karşı koymalıyız.Halkın adalet savaşçıları, en meşru

ve haklı taleplerle dağlarda savaşıyor.Bizim görevimiz gerillayı sahiplen-

mektir.

Gerillayı Sahiplenelim,Saldırıları Durduralım!OperasyonlarıDurdurmamız Mümkün!

Nasıl? Bolivyalı madencilerinyaptığı gibi, halk çocukları olan geril-laya siper olarak...

Bolivya’da Che’nin katledildiğioperasyondan sonra geriye sadece 6savaşçı kalmıştı. Geride kalanların“Dağlara geri dönelim” çağrısı üzerine67 savaşçı 18 Temmuz 1970’teBolivya’nın dağlarına çıktı.

“Cangıl acımasızdı ve onlarcasavaşçı, yılan ısırması, sineklerdenkapılan bulaşıcı hastalıklar ve vahşihayvanların saldırıları sonucu yaşa-mını yitirdi. Ordunun amansız ‘takibi’devam etmekteydi. Askerlerin herablukası bir ölüm çemberine dönü-şüyor, birkaç savaşçının ölümüylesonuçlanıyordu.

Cangıldaki yaşam beşinci ayınagirdiğinde sadece 8 savaşçı, o daölümün soğuk nefesini her an üzer-lerinde hissederek hayatta kalmıştı.Onlar da açlıkla boğuşmaktaydılar.Ama her şeye karşın ayaktaydılarve inançlarını sonuna kadar koru-yorlardı.

Savaşçıların bu inanılmaz direnciLa Paz’da duyarlı kesimleri hareketegeçirdi.

…Asilerin ordu birlikleri tarafın-dan katledilme riskinin bulunmasımaden işçilerini harekete geçirdi.

Gerillalarla ordu birlikleri arasınagiren maden işçileri, bellerindekidinamit çubuklarıyla, canlı bir siperoluşturdu. Önde savaşçılar, ortadabellerinde patlayıcılarla maden işçi-leri en geride elleri tetikte ölümkomandoları bulunuyordu.

Her an sessizliği kurşun ve pat-lama sesleri bozabilir, ölüm korkunçyüzünü gösterebilirdi.

Fakat patlayanın yalnızca dina-mitler değil, Bolivya’nın kendisi ola-cağı bilindiğinden, ölüm komandolarıherhangi bir saldırıda bulunamadı.

Çünkü maden işçisi ve örgütlülüğüCOB, Bolivya’nın nabzı demekti.Nabız durursa, hayat da dururdu.

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL112

Page 13: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Savaşçılar maden işçilerinin oluş-turduğu canlı kalkan sayesindeTeopante’yi güvenlik içinde terk etti-ler… Bolivya halkı ve işçi sınıfı herkoşul altında kendi çocuklarına sahipçıkıyor, bağırlarına basıyordu.”(Volkan Yaraşır, Reddin Gücü, syf:35-36)

Bolivyalı gerillaların güvenliğinialan halkın cüreti, sahiplenmesiolmuştur. Halk, gerillayı operasyonbölgesinden çıkartmıştır.

Dinamitlerle… Can pahasına…Halk gerillaya sahip çıkmış, katlet-tirmemiştir.

Halkımız,Gerillaya yönelik operasyonları

durdurmalıyız!Bolivya örneği, dünya devrim

deneylerinden sadece bir örnektir.Gerilla, halkın sahiplenmesiyle kat-ledilmekten kurtarılmıştır. Bunu bizde yapabiliriz. Gerillaya yönelik saldırıhalka saldırıdır. Operasyonları dur-durmak, gerillayı operasyon bölge-sinden çıkartmak için göğsümüzüsiper edelim. Bizim için canındangeçen savaşçıların güvenliğini sağ-layalım. Onlar dünyanın en meşru

işini yapıyor. Zalime başkaldırmak,mazlumun yanında olmak, adalet içinsavaşmak dünyanın en meşru işidir.

Bu vatanın en yiğit çocuklarınasahip çıkmalıyız. Devlet, köylerimize,mahallelerimize, evlerimize istediğigibi girememeli. Sokağa çıkma hak-kımızı keyfince gasp edememeli.Gerillaya sahip çıkmak, kendi hak-kımıza, geleceğimize sahip çıkmak-tır.

“GERİLLA HALKIN UMU-DUDUR, GERİLLA HALKTIR,SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI-NI TANIMIYORUZ…” diye duvar-ları donatalım. Tüm duvarları gerillayazılamalarıyla dolduralım.

Gerillanın halkın umudu olduğunukuşlamalarla dört bir yana duyura-lım.

Bulunduğumuz her yerde geril-lanın sohbetini yapalım. Devletinkara propagandasına, yalanlarınakarşı gerillanın mücadelesini anla-talım. Kahvelerde, evlerde, kapı önle-rinde, pazarda, her yerde gerillanınsesini biz yayalım.

Gerillanın çıkardığı dergileri oku-yalım, okutalım.

Operasyonları durdurmak içinKazma Kürek Osman’ın kapısınavaralım, “Halk çocuklarını öldürt-meyeceğiz, sokağa çıkma yasaklarınızkar etmeyecek” diyerek hesap sora-lım.

Gerilla savaşı, halk ordusuna gidenyolu açıyor. Onurlar Çayanlar, açıyorbu yolu.

EKMEK, ADALET VEÖZGÜRLÜK İÇİN GERİLLAYIDESTEKLİYORUZ!

SOKAĞA ÇIKMA YASAK-LARINI TANIMIYOR, HAL-KIN EN YİĞİT EVLATLARIOLAN GERİLLALARI DES-TEKLİYORUZ!

GERİLLA HALKTIR,GERİLLA SEN, BEN, O, BİZ...

HEPİMİZ ONUR’UZ, HEPİ-MİZ ÇAYAN’IZ...

ZULÜM DÜZENİNİN YASA-LARINI VE YASAKLARINITANIMIYORUZ!

GERİLLASI OLAN HALKYENİLMEZ!

DERSİM’E SEFER OLUR,ZAFER OLMAZ!

Dersim İsyanlarıyla, Şehitleriyle Ekmek, Adalet veÖzgürlük Kavgasının Simgesidir!

Kürdistan illerinde yaşanan çatışmalar süresinceAKP’nin yerel uşağı valilikler tarafından alınan sokağaçıkma yasakları, Dersim Valisi kazma kürek Osmantarafından Mazgirt ilçesine bağlı 15 köyde uygulanmakistenmiştir. Dağlarda ve şehirlerde yükselen bağımsızlıkkavgasını, AKP’nin yerel uşakları valiler sokağa çıkmayasağı kararları alarak engellemeye çalışmaktadır. 5Mayıs’ta bölgedeki gerillalar ile yaşanan çatışmadansonra alınan bu yasak, halkın gerillaları sahiplenmesiniengellemek ve gerillayı halktan tecrit etmek içindir.

Gerilla halkın silahlanmış halidir.Gerilla halkın umudu ve özlemidir.Gerilla, Anadolu topraklarında sosyalizm umudunun

tükenmediğini ispatıdır.Hiçbir yasak Dersim dağlarından gerillaları kazıya-

maz!AKP, sokağa çıkma yasakları ile katliamların üstünü

örtmeye çalışmaktadır. Kürdistan illerinde alınan hersokağa çıkma yasağından sonra onlarca çocuk, kadınve erkekler kimyasal gazlarla, tank atışları ve ağır

silahlarla katledilmiştir.Sokağa çıkma yasağı AKP’nin elinde katliamların

üstünü örtmeye yarayan bir örtü gibidir. Sokağa çıkmayasakları ile AKP katil ordusuna katliam özgürlüğütanımaktadır.

AKP’nin adaletsizliklerine ve katliamlarına karşıDersim dağlarında emperyalizme ve faşizme karşısavaşan Şahanların yanındayız!

AKP’nin sokağa çıkma yasakları ile genç-yaşlı,kadın-erkek tümden bir halkı katletme saldırısı karşısındaDersim dağlarının şahanı Onur’uz, Çayan’ız!

Halkımız;AKP’nin her türlü saldırısına karşı Halk Cephesi

olarak, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücade-lesinden vazgeçmiyor, AKP’nin yasaklarını tanımıyoruz!Adalet uğruna Dersim dağlarında savaşan Halk KurtuluşSavaşçılarının yanında olmaya devam ediyoruz! Tümhalkımızı da bu mücadele içerisinde örgütlenmeye,AKP’nin katliamlarına karşı savaşmaya çağırıyoruz!

Halk Cephesi7 Mayıs 2016

AKP’nin Valisi Kazma Kürek Osman Dersim’in Dağlarını, Sokaklarını Yasaklayamaz!

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

13DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 14: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Biz Diyoruz ki;�DEVRİMCİLİK;

YENİ BİR HAYATI, YENİ İNSANI ÖRGÜTLEMEKTİR!�Biz diyoruz ki; devrimcilik yeni bir insan, yeni bir hayat kurma

mücadelesidir.

�Biz diyoruz ki; bu mücadelenin özünde bilimsel düşünen, doğruyöntemler kullanarak; sürekli bilgisini, becerilerini, kişiliğini geliştireninsan olma mücadelesi vardır.

�Biz diyoruz ki; devrimcilik yüksek bir ahlak ve namus anlayışınasahip olmaktır. Başta yoksullar olmak üzere, tüm halk kesimlerinivatanın bağımsızlığı ve kendi sınıf çıkarları için eğitmek, bilinçlendirmekve sömürücülere karşı savaştırmaktır.

�Biz diyoruz ki; sosyalizm yeni bir dünya, yeni bir yaşam, yeni birahlak, paylaşma ve birlikte üretme anlayışıdır. Bu anlayışı büyütmekiçin, sosyalizm için savaşmak zorundayız.

�Biz diyoruz ki; biz yeni bir dünya kuracağız. O dünyada da yenibir hayat... O hayatın gerçek sahipleri mütevazi halk çocukları, buhalkın en yiğit evlatları olacak.

�Biz diyoruz ki; devrimcilik bizden çalınan ne varsa geri alma mü-cadelesidir.

�Biz diyoruz ki; yozlaşan ve çürüyen kapitalizm Lenin'in deyimiyle;“can çekişen kapitalizm”, bize hiçbir şey öğretemez. Biz geleceğitemsil ediyoruz. Yeni hayatı biz kuracağız. Kadınlarımızın gömleklerindeneylem tarzındaki fedaya; sevdadan üretime kadar...

�Biz diyoruz ki; yeni insan daha fazla emektedir, daha fazla feda-karlıktadır, daha fazla sabırdadır... Halka ait değerleri savunmakta dahafazlasını verebilmektedir.

�Biz diyoruz ki; devrimcilik her şeyi yıkar ve yeniden yapar. Yeterki devrimci yöntem ve içerik kullanılsın.

Page 15: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Halkların Demokratik Kongresi(HDK) ve Demokratik Toplum Kon-gresi'nin (DTK) çağrısıyla Anka-ra'daki Büyükhanlı Park Otel’de biraraya gelen 254 siyasi parti, demok-ratik kitle örgütü ve sendika, AKP'nindokunulmazlıkların kaldırılmasıylailgili verdiği kanun teklifine karşıbir deklarasyon açıkladı.

Deklerasyon’un adı; "Halklarıniradesine ve Meclis'teki sesimizedokunma"

Her şey “sınıfsaldır” diyoruz. İki temel sınıf var; proletarya ve

burjuvazi... Ya burjuvaziye hizmetedersin ya proletaryaya...

Düşman da hep bu gerçeklerlebakmaktadır olaylara....

Böyle bakmayanlar “sol”da gö-rünüp düşmanla uzlaşma içinde olan-lardır.

TBMM’ne oligarşinin meclisi di-yoruz. Oligarşinin meclisi halkın de-ğil, emperyalizmin ve işbirlikçi oli-garşinin çıkarlarını temsil eder...

Bizim bunları söylememiz refor-mist, revizyonist, oportünist solda,Kürt milliyetçilerinde, küçük burjuvaaydın çevrelerde hep sekterlikle, slo-gancılıkla suçlanmıştır...

Oligarşinin parlamentosundaki sonbir kaç hafta yaşananlara bir bakın.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu ara-sındaki çelişkilerin derinleşmesi üze-rine Davutoğlu’nun AKP Genel Baş-kanı olarak sahip olduğu parti içindekiatama ve görevden alma yetkisielinden alındı. Bunun üzerine Tay-yip’le olan çelişki daha da derinleşti.AKP, 22 Mayıs’ta Olağanüstü AKPkurultayı kararı aldı. Ahmet Davu-toğlu yapılacak Olağanüstü GenelKurul’da aday olmayacağını açıkladı.

Başta Kürt milliyetçileri olmaküzere, düzen partisi CHP, EMEP,ÖDP... gibi reformistler “Meclisesaray darbesi”, “Halkın iradesine

saray darbesi” diye karşı çıktılar. Olayın kendisi TBMM’nin nasıl

ve kimin meclisi olduğunu başlı ba-şına ortaya koymaktadır.

1Kasım seçimlerinde yüzde 49.5oy alan AKP’nin Genel Başkanı Tay-yip ile çelişkilerinden dolaşı gör-evinden alındı...

Tayyip Erdoğan’ın bir dediğini iki-letmeyecek bir genel başkan AKP’ninbaşına atanıp Başbakan yapılacak.

Yaşanan bu olaylardan Meclis’teHALKIN İRADESİ’nin olduğu söy-lenebilir mi?

Hayır! Yaşananlar tek bir şeyi kanıtla-

maktadır bu parlamento faşizminparlamentosudur. Faşizmin parla-mentosunda halkın iradesi yoktur.

Meclisteki vekiller, yapılan se-çimler faşizmin gerçek yüzünü sak-lamak için birer maskeden ibarettir...

AKP içindeki son gelişmeler bugerçeği en çıplak haliyle ortaya koy-maktadır.

Durum böyle iken 254 kurumunortak imzasıyla yayınlanan "Halklarıniradesine ve Meclis'teki sesimize do-kunma” deklerasyonu faşizmin apaçıkortaya çıkan yüzüne yeni bir maskenintakılmasına hizmet etmektedir.

AKP çok açık bir şekilde kendicephesinden savaşı sürdürüyor.

Oligarşiyle halklar arasındaki çe-lişkinin bu denli derinleştiği bir or-tamda bu düzen içinde yer alacaksantam teslim olacaksın diyor. Aksihalde yaşam hakkı tanımıyor.

Meclisteki HDK milletvekillerinindokunulmazlıklarının kaldırılmasıylailgili meclise getirdiği kanun teklifibunun içindir. Bu konuda da düzenpartileri AKP, MHP, CHP birleşiverdiler.

“Halkın iradesi”ymiş, “demokra-sicilik oyunu”ymuş bunlara bile ih-tiyaç duymuyor AKP... Açıktan sal-dırıyor. “Düzenime boyun eğmiyorsandüşmanımsın” diyor.

Kürt milliyetçi hareket, reformist-ler oportünistler ise hala faşizminparlamentosunu “halkın iradesinedokunma” diyerek meclisi halkınmeclisi olarak göstermeye çalışıyor.

AKP dokunulmazlıkları kaldırarakmeclisten atmaya çalışıyor; onlar,AKP’nin bu saldırısına karşı direne-cekleri yerde hala uzlaşmacılığın ba-tağında debeleniyorlar...

Madem ki siz mecliste halkın ira-desini temsil ediyorsunuz; faşizm budenli pervasızca saldırırken “halkıniradesini” böyle mi savunuyorsunuz.

254 kurum adına deklerasyonmetnini okuyan HDK Eş SözcüsüErtuğrul Kürkçü şöyle diyor:

“Şiddetin son bulması için he-pimizin arayışlarının ve çabalarınınyoğunlaştığı böylesi bir dönemdesiyaset kanallarının hukuksuzca ka-patılması barış arayışlarına vurul-muş ağır bir darbe olacaktır. Geç-mişte denenmiş ve sadece sorunlarınbüyümesine neden olmuş yöntem-lerde ısrarı anlamak da mümkündeğildir. İhtiyacımız demokratik si-yasetin kanallarını açacak tartış-malar yapmaktır."

AKP’nin saldırıları alabildiğinesınıfsal ve sınıf kini taşırken 254kurumun imzasını taşıyan deklerasyonalabildiğine sınıfsallıktan uzak veapolitiktir.

Sonuç olarak; Uzlaşarak faşizmin saldırılarında

kurtulamazsınız...AKP faşizmi tam teslimiyeti da-

yatıyor. Sınıflar mücadelesinde çe-lişkiler derinleştikçe arada bir yerinolmadığını tekrar tekrar gösteriyor.

Şunu aklınıza sokun; faşizminparlamentosunda Kürt sorununun çö-zümü yoktur.

Kürt sorunun çözümü faşizminparlamentosunda uzlaşarak değil,tüm Türkiye halklarının birlikte fa-şizme karşı savaşıyla çözülür...

FAŞİZMİN MECLİSİNDE

HALKIN İRADESİ YOKTUR

““HALKIN İRADESİNE DOKUNMA”DİYEREK FAŞİZMİN MECLİSİNİ

MEŞRULAŞTIRMAYIN

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

15

Page 16: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Sendika.org isimli internet sitesindeyazılan “Göğüs Göğüse Direneceğiz”başlıklı yazıda Grup Yorum’a, “geçerken”laf söylenmiştir. Halkevleri, aklınca,AKP’ye karşı yazdığı bir yazının ara-sından laf atarak Grup Yorum’u eleşti-riyor. Öncelikle bu, eleştiri kültürü veahlaki açıdan doğru olmayan bir yakla-şımdır... Halkevleri bir eleştiri yapmakistiyorsa ya da Grup Yorum’a ilişkinsöyleyeceği bir söz varsa, bunu açıktansöylemelidir. Aradan laf göndererek de-ğil... Fakat görünen, bir eleştiri veyasöyleyecek bir sözün olmasından ziyade,bir hazımsızlığın varlığının yansımasıdır.

“Dolgu Alan” Gerçek Alan Ayrımı!

Söz konusu yazıda Grup Yorum’ailişkin bölüm şu şekildedir:

“Ne yasal alana taşındığında İstanbulNewroz Mitingi, ne dolgu alanında kon-sere razı olunduğunda Grup Yorum kon-seri yasaklanmaktan kurtulmaktadır.”(sendika10.org, 20 Nisan 2016)

Yazı esas olarak AKP’nin saldırıpolitikalarının eleştirisi üzerine kurul-muştur. Ve önümüzdeki süreçte 1 Mayısüzerinden yürüyen tartışmaları da de-ğerlendirirken sürecin genel karakterinitanımlıyor ve aradan geçerken de GrupYorum’a vurup geçmeye çalışıyor.

Aklınca AKP’nin Taksim’i yasak-lamak için gündeme getirdiği Yenikapımiting alanını protesto ediyor ve yineGrup Yorum’un bunu protesto etme-yerek AKP ile uzlaştığını söylemeyeçalışıyor. Halkevleri “dünyanın en uz-laşmaz hareketi” olduğu için en küçükbir uzlaşmaya dahi tahammül etmeyipGrup Yorum’a söz söylüyor.

Yazık, çok yazık! Önce bu alanınneden tercih edildiğini öğrenin. Sonra,bu alan için bile verdiğimiz mücadeleyigörün ve bir de dönüp tüm tarihimizeve Grup Yorum’un küçük bir dinletiiçin bile bedel ödeyerek verdiği mü-cadeleye bakın…

Grup Yorum’un Yenikapı mitingalanında konser vermek isteme nedeniAKP’nin baskıları karşısında bir “razıolma” tavrı değildir. Bu, bilinen bir

gerçektir. Bu gerçek birçok televizyon kanalı vebasında da açıkça ifadeedildi. Halkevleri de bunubilir ama bilmezden gelir.Çünkü onun amacı laf ata-rak kara çalmaktır. ÇünküHalkevleri kıskançlık verekabetçilik içindedir.

Bilinen gerçeği bir kezdaha açıklayalım: Halkev-leri’nin son 1 Mayıs’ta tümoportünist, reformist ha-reketlerle birlikte gidip de, çeyreğinibile dolduramadığı Bakırköy alanı artıkGrup Yorum’a dar gelmektedir. GrupYorum’un orada yaptığı ilk konser 150bin, en son sorunsuz yapılan dördüncükonsere gelen kitle 1 milyon civarında-dır... Keza Grup Yorum ve Halk Cephesibu alan verilmediğinde de, yan çizipkenara çekilerek yasağa sessiz kalmadıve Bakırköy sokaklarında Grup Yorumdinleyicileriyle, halkımızla birlikte ça-tışılarak yasağı tanımadığımız ortayakondu. Ve tüm sokaklar konser alanınaçevrildi.

Süreç artık alanları bir kez daha di-renerek, çatışarak kazanacağımız birsüreçtir ki, bu bizim tüm tarihimizdir.Fakat öte yandan ise gelinen noktadaBakırköy gibi bir alan, artık Grup Yo-rum’a dar gelmektedir ve Grup Yorum,daha büyük alanlarda konser vermeiddiasıyla hareket ediyor. Yenikapı, buyanıyla Bakırköy’ün iki katı bir yerdir...Bu, Grup Yorum’un, Halk Cephesi’niniddiasıdır, hedefidir. Grup Yorum hemdinleyici kitlesini büyütecek ve hemde kendisine alan, salon, stadyum ve-rilmemesinin kavgasını verecektir.

Halkevleri “göğüs göğüse direniş”süreci olarak belirlediği sürecin hangikesitinde, neye karşı, nasıl bir direnişgöstermiştir de bu kadar uzun dilliolabiliyor ve “geçerken” aradan lafatıyor? Buna da bakalım biraz...

Kitleler ve Mücadele Gerçeği: “Razı Olma” Hali Halkevleri’ni Anlatır

Biz hitap edeceğimiz kitle gücü

için iki milyonu alanda toplama id-diasıyla hareket ederken, önceki yıllardabizim ısrarımızla açılan Bakırköy mitingalanına razı olan ama burada, 55 örgütlebirlikte, bırakalım burayı doldurmayı,30 bin kişiye ancak ulaşabilen Hal-kevleri önce bunun bir açıklamasınıyapmalıdır. Bu alana neden “razı ol-duğunu” ve sadece razı olmakla dakalmayıp, alana giderken her türlüyaptırıma neden boyun eğdiğini açık-lamalıdır. Devrimciler söz konusu ol-duğunda aslan kesilen Halkevleri, taşve sopalarla devrimcilere saldırmaktançekinmez, ama nedense devletin faşistsaldırıları söz konusu olduğunda gös-termelik direnişlerin ötesine geçemez...

Taksim alanı için bir dolu laf söy-leyen ve aslında mutlaka Taksim’deolmak gerektiğini anlatan Halkevleri,reformist anlayışını klasik oportünistkimliğiyle de harmanlayarak kaçışınınteorisini yapmaya çalışır. Bırakın sizHalkevleri’nin 1 Mayıs öncesi söyle-dikleri sözlerini, çark eden, Taksim’ipazarlık konusu eden teorilerine bakın...

İşte 1 Mayıs öncesi bize laf attıklarıyazıdaki belirlemeleri:

“...valiliğin ilan ettiği miting alan-larından olan Bakırköy Pazar yerindedahi Newroz Mitingi’nin yapılmasınınyasaklanması ve birçok hak eylemininpolis saldırılarıyla engellenmesi vb.AKP’nin politik hedeflerine göre be-lirlenmektedir. Bu faşist baskılar kar-şısında ilerici muhalefet örgütlerindegeri çekilme eğilimleri giderek art-maktadır. Muhalefet göğüs göğüsemücadeleden kaçındıkça, geri çekilmeyidirenişi erteleme biçimine büründür-

HHalkevleri Haline Bakmadan

Grup Yorum’a ‘Aradan’ Laf Söylüyor!

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL16

Page 17: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

dükçe faşizm daha fazla baskı yap-maktadır.” deyip aradan bize bir lafattıktan sonra büyük konuşmalarınaşöyle devam ediyor

“1 Mayıs başta olmak üzere AKPfaşizmi ile göğüs göğüse gelmemizinkaçınılmaz olduğu günlerden geçiyoruz,direniş göğüs göğüse yaşanacak, zaferde yenilgi de böyle elde edilecektir.”

İşte bu koca koca sözlerin edildiğigünlerin üzerinden fazla bir zamangeçmeden 1 Mayıs gelir çatar ve Hal-kevleri de çark etmeye başlar:

“1 Mayıs’ın bileşeni kimi partiler,hazırlık tartışmalarında oldukça yanlışbir yöntem izleyip, ilerici emek ve meslekörgütlerinde karar ve inisiyatif  zafiyetiyarattılar. 9 Nisan’da, CHP İstanbul İlBaşkanı’nın ‘Taksim’i takıntı haline ge-tirmemek lazım, neresi gösterilirse orada1 milyon kişiyle buluşalım’ önerisi, ger-çeklik payı olmaması bir kenara iktidarınelini rahatlatan ilk açıklama olmuştur.İkincisi ise Demirtaş’ın grup konuş-masında ‘Bu tarihi dönemde tartışmayıTaksim oldu mu olmadı mı tartışmasınaindirgememek lazım’ demecidir. Tabibunlara bir de EMEP mahreçli sendi-kacıların Evrensel gazetesi aracılığıylayürüttüğü kampanyayı eklemek gerekir.(..). Hep birlikte başardıkları tek şeyise iktidarın elini güçlendirmek oldu.Ve ne acıklıdır ki, Bakırköy’ün son anda(Newroz’a yasaklandığı gibi) yasak-lanmamasının sebebinin, devrimcilerinTaksim kararlılığı olduğunu göremeyecekbir görüş menziline sahipler.” (sendi-ka10.org, 4 Mayıs 2016)

Kısacası yaptıkları 1 Mayıs alanınınpazarlık konusu yapılmasından başkabir şey değildir. Tüccar pozlarındaelinin güçlenmesinden vb. söz edenHalkevleri reformizminin tarihinde yok-tur bir alan için direnmek, bir haktalebi için direnişe geçmek. Çünkü bu,reformizmin karakterine terstir. Onlarancak yaratılan değerlerin üzerine te-pinmesini bilirler... Bir alanı elde edi-yorlar ama o bile devrimcilerin Taksimkararlılığı sayesinde...

Alanlar için devrimciler çatışır, be-del öder ve kazanırlar onlar da geliphazıra konarlar... Bu nedenledir kihem alanlar konusunda ve hem demahallelerdeki çalışmalar konusundaHalkevleri’nin kendisinin bizzat ya-

rattığı tek bir örnek yoktur. Fakat öte yandan hazımsızdırlar...

Grup Yorum’un milyonları bir arayagetiren konserlerinden dolayı hazım-sızlar... Kendilerinin ülke çapındakikitlelerini toplayarak yaptıkları miting-lerinde bile ancak beş bin kişiyi topla-yabilmeleri karşısında Grup Yorumyüzbinleri toplayabilmektedir. Onların55 örgütle 30 bin kişi toplayabildikleribir alana milyonları sığdıran bir güçkarşısındaki zavallılıktır aslında Hal-kevleri’ni böyle saldırganlaştıran gerçek.

Halkevleri koca koca laflarına rağ-men neden 1 Mayıs günü Bakırköy’ekaçtığını açıklamalıdır öncelikle. Evet,neden “göğüs göğüse direniş” meyda-nında yoktunuz? Sakın “biz Taksim’ede gelmiştik” demeyin. Küçük bir gruplagelip orada kısa bir şovun ardındankoşar adım Bakırköy’e gitmek değildirTaksim’e gelmek, Taksim için “göğüsgöğüse direnmek...” Sizin olmadığınızve çatışmadığınız, direnmediğiniz ogün ve o alanın etrafında biz vardık,biz direniyorduk.

Siz “...başta İstanbul olmak üzerebirçok yerde polisin aldığı güvenlikleyetinildiği görülüyor.” (Samut Kara-bulut, Halkevleri Genelbaşkan Yardım-cısı) sözleriyle çağırdığınız kitlenin gü-venliğini bile almaktan aciz tavırlarsergilerken biz Yenikapı’ya konser içinçağırdığımız kitleye “sizin güvenliğinizibiz sağlayacağız” iddiasıyla hareketediyoruz ve asla hiçbir konserimizdede kitlenin güvenliğini katil poliseteslim etmedik, etmeyiz. Sizinle ara-mızdaki en temel farklardan biri debudur. Biz, düzenle açık bir çatışmahalindeyiz, siz ise reformist bir bakışaçısıyla protestolarla yetinen bir hare-ketsiniz. Ve bu nedenle sizin tarihinizdeyoktur bir alan için yapılacak kavga,bir miting veya konser için çatışmak...

Bu nedenle bize laf söylemedenönce, kırk kere düşünmenizi ve tarihokumanızı tavsiye ederiz. Hatta tarihede gerek yok, güncel basını okumakbile yeterlidir. Hatta kendi yayınları-nızda dahi vardır. Yenikapı’nın bizeverilmediği günün tümünü ve ülkeninbir çok noktasını, biz, konser alanınaçevirdik ve hemen hemen her alaniçin de çatıştık; gazların, kurşunlarınarasında konserler verdik...

Sizin DİSK’te işten attırdığınızOya Baydak’a destek olmaktan Avru-pa’da yasaklanan konserlerimiz içinmeydanlarda direnmeye kadar tüm ta-rihimiz direniş tarihidir. Bu tarihi gör-mezden gelerek, aradan laf söyleyerekkendi gerçeğinizin üstünü örtemezsiniz.

Tarihiniz kaçışlar, uzlaşmalar, “razıolmalar” üzerine kuruludur. Ne alanlariçin çatışmaktan, ne de “göğüs göğüsedireniş”ten anlarsınız. Sadece bunlarınsözünü edersiniz. Bunları gerçekten yap-tığınız görülmemiştir. Halkevleri’nin ta-rihi düzenle uzlaşma, düzenin icazet sı-nırları içinde hareket etmekle sınırlıdır.Onun için her şey pazarlık konusuolabilir. Kurnaz tüccar pozlarında biralanın hangi taktiklerle alınabileceğiüzerine kafa yorar, sonra da geri adımatarsınız. Bir alan için direnmek, çatışmakve söke söke almak yoktur tarihinizde.

Halkevleri “Gezi direnişi”nden çokçasöz eder, ama Haziran Ayaklanması’nınhemen öncesinde Taksim’de alanlarınaçılması için direnenlerin önünde yeralan Halk Cephesi ve Grup Yorum üye-lerinin polisin saldırıları karşısında nasıldirendiklerini görmez. Mahallelerde bu-lunmak, örgütlenmek ister, ama emekvermeden, direnmeden, çatışmadan…Haliyle de söylemekten ileri gitmeyenbir “oportünizm” çıkar ortaya…

Halkevleri gerçekleştirdikleri birprogram için, “bugüne kadar kapalısalonlarda yapılan en kalabalık” top-lantı demişti. Lafa bakın! Bu neyinkıyaslamasıdır…Neyin rekabetidir.Halkevleri’nin sınırı da iddiası da bukadardır işte… Sonra da bir salondakitle topladım diye seviniyor. Küçükdünyalarının küçük sevinçlerini yaşayıpkendi rekabetçiliklerinin sınırlarındadolanıyorlar. Kendi iddiası küçükolunca yaptığı rekabet bile bu kadaroluyor işte!

Halkevleri, Grup Yorum’un Yeni-kapı’ya toplamayı düşündüğü kitleyirüyasında bile göremez!

Daha önce Grup Yorum’un defalarcaBakırköy’e topladığı yüzbinleri hayalbile edemez! Sonra da kalkmış bizlere“UZLAŞMA” dersi veriyorlar.

Kısacası; Halkevleri reformizmininbize laf atmaya ne haddi ne de yüzüvardır. Ancak “çapsızlık” ve arsızlıkböyle bir ruh hali de yaratmaktadır.

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

117DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 18: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

GRUP YORUM’UN TARİHİNDENKISA BİR KESİT

İlk tutukluluğumuzu 1988 yılında, bir konserde söyle-diğimiz Kürtçe türküden dolayı yaşadık. Bu türkü, 12Eylül sonrasında söylenen ilk Kürtçe türküydü. Bugünbizi eleştirenler önce bunu öğrenmelidir. O kapıyı da bizaçtık.

Sonra Mersin... Bütün Yorumcular tutsak düştü amadışarıda Grup Yorum konserlerine devam etti. Kaç keregözaltına alındık, kaç kez tutsak düştük, kaç kez işkencegördük, artık biz de sayısını bilmiyoruz. Nasıl böyle di-rendiğimiz merak ediliyor? Ektiğimiz fideler tuttuğuiçin. “Türküler Susmaz Halaylar Sürer” sloganınınanlamı da budur.

Hak arama mücadelesinin içinde yer aldığımızı hepsöyledik. Bunun için işçilerin, memurların, öğrencilerinve gecekondu halkının hep yanında olduk. Onlarlabirlikte direndik. Kendi hakkımız için de direndik. Ça-lışmalarımızı başından bu yana sürdürdüğümüz OrtaköyKültür Merkezi’nin kapatılmasını, çalışmalarımızın en-gellenmesini ve konserlerimizin yasaklanmasını protestoetmek için 1995 yılında CHP İstanbul İl Merkezi’niişgal ettik. Yalnız ülkemizde değil, dünyada bir ilktir bueylem. Grup Yorum, sadece şarkılarıyla değil, her şeyiylehesap soracak bir yüreğe sahiptir.

Kar Makinası yol açıyor... Zaman içerisinde açtığımız yolda yeni gruplar oluştu.

Şu anda bu grupların bir kısmı fiilen çalışmalarını sür-dürmüyor olsa da bizimdir, kolektivizmimizin içerisin-dedir. Ankara’da Grup Ekin, İstanbul’da Özgürlük Tür-küsü, Diyarbakır’da Koma Berfin, İzmir’de Günışığı,Adana’da Nisan Güneşi, Samsun’da Karadeniz bunlardanbirkaçıdır. Yenileri de çıkacaktır...

Grup Yorum yol açmaya devam ediyor. Üreterek,albüm yaparak, ülkemizde ve dünyanın pek çok yerindekonserler vererek, haklar ve özgürlükler mücadelesininiçerisinde kimi zaman şarkı söyleyerek, kimi zamanpankart taşıyarak yolumuza devam ediyoruz. Bunlarınyanısıra devrimci sanatçı tavrımızla örnek olmaya, yolgöstermeye devam ediyoruz. Demokratik kitle örgütle-rinin, derneklerin etkinliklerine katkı sağlamak, dayanışmagecelerine katılmak, devrimci sanatçı duyarlılığımızlaolmamız gereken yeri bilerek devam ediyoruz.

Bütün bu saydıklarımız bizi, susturulması emredilen,tehlikeli görülen müzisyenlerin yeraldığı MGK listelerindebirinci sıraya koydu. Onur duyuyoruz. Baskının olduğuyerde en meşru olanı, direnmeyi seçtik ve baskı sahipleritarafından hedef gösteriliyoruz. Bundan daha zorlu veonurlu bir şey olabilir mi?

Yıllarca çalışmalarımızı engellemek ve bizi susturmakiçin her şeyi denediler. Tutsak düştük, işkence gördük, ya-saklandık, sınırdışı edildik. Hiçbiri ama hiçbiri tutmuyor,tutmayacak. Hiçbir karar bizi yolumuzdan döndüremez.Shakespeare, “bir ulusun türkülerini yapanlar, yasalarınıyapanlardan daha güçlüdür” diyordu. Yasaları yapanlar,Grup Yorum adını duyduklarında “izin vermeyin, gözaltına

alın, işkence yapın, tutuklayın” diyor. Bize güvenenleri,bizlerle yola çıkanların güvenini boşa çıkartmayacağız.Bize inananları utandırmayacağız. Kazanana dek inandık-larımızdan zerrece taviz vermeden yolumuza devamedeceğiz.

YENİKAPI KONSERİ İÇİN YAPTIĞIMIZAÇIKLAMAMIZDAN BİR BÖLÜM

“Grup Yorum olarak 12 Haziran 2010 tarihinde, yani25. yılımızda Türkiye tarihinin biletli en büyük konseriniyaptık 55 bin kişiyle. İnönü Stadyumu’na Madonnalar,Michael Jacksonlar 30 bin kişi toplamışken biz tam 55bin kişiyi bir araya getirdik. Sonra 2011 yılından itibarenBağımsız Türkiye konserleri ile halkımızın karşısınaçıktık. Bakırköy Halk Pazarında sırasıyla 150 bin, sonra300 bin, sonra 550 bin, dördüncü konserimizde ise 1milyon kişiyle Bağımsız Türkiye talebimizin halkımızdacoşkuyla karşılık bulduğuna tanıklık ettik. 5. konserimizise faşist AKP’nin yasağıyla yasaklanmış ama konserinyapılacağı Bakırköy ilçesinin her sokağı türkülerimizlebir direniş alanına dönüşmüştür. Çünkü ‘Hırsız KatilAKP’ sloganının milyonlarla atılması AKP’yi rahatsız et-miştir yasakta, baskıda bunun içindir. 2015 yılı, 30. yılı-mızdı... 30. yılımız için stadyumlarda konser düzenlemeisteğimize AKP’nin cevabı yine yasaklar oldu ama Türki-ye’nin 5 ilinde yine yüz binlerle baskılara, yasaklamalaraboyun eğmeyeceğimizi göstermiş olduk. 3 milyonluk İz-mir’de Gündoğdu Meydanı’nda 750 bin kişiyle, Ankara’daSıhhiye Meydanı’nda 250 bin kişiyle, Adana’da UğurMumcu Meydanı’nda 75 bin kişiyle, Dersim’de SeyitRıza Meydanı’nda 10 bin kişiyle ve İstanbul Bakırköyhalk pazarı alanında 1 milyondan fazla kişiyle yaptık bukonserleri. Şimdi hedefimiz yine milyonları konserimizdebir araya getirmek.

Bu sefer adresimiz Yenikapı. Yenikapı’da orkestra-mızla, büyük sahnemizle, konuk sanatçılarımızla, dans-larımız, kurgularımızla Bağımsız Türkiye diye haykıra-cağız bir kez daha. Halkı sokağa çıkamayacak hale ge-tirmeye çalışanlara karşı, adalet için, bağımsız bir ülkeiçin tüm halkımızı 17 Nisan saat 15.00’da YenikapıMeydanı’na davet ediyoruz.

FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA OLMAK İÇİNTÜM TÜRKİYE HAYDİ YENİKAPI’YA !

GRUP YORUM

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL18

Page 19: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Oligarşinin mahkemelerinde herzaman tutsakların savunmalarını yap-maları, kendilerini, inançlarını, dü-şüncelerini anlatabilmeleri, engelleriaşarak olabilmiştir.

Her adımda mahkeme başkanınınyarattığı engeller aşılmaya çalışılır.Tutsaklar susturulmak istenir… De-yim yerindeyse, kullandığımız hercümle için ayrı bir savaş vermek ge-rekir.

Mahkemeler bizim için bir kür-südür; düşüncelerimizin, inançları-mızın aynı zamanda haklarımızın sa-vunulduğu bir kürsü… Egemenlerise o kürsülerden korkar; kür-süleri, bizim tutsaklığımızındevam ettiği birer hapisha-neye dönüştürmek ister.

Özgür Tutsaklar içinse sa-vaşçı kimliğimizin bırakıldığıbir alan değildir mahkeme-ler… Orada da gerekirse herkelimenin savaşını verecek-tir.

Berk Ercan, tahliye ol-duktan sonra tutsaklık yaşa-dığı hapishanede “kapı kır-ma” nedeniyle açılan davaiçin ifade vermek üzere mah-kemeye gitti.

Aynı şekilde, bu davadanyargılanan tutuklu arkadaşlarıUfuk Keskin ve Emre Sarıgülde oradaydı. İlk önce tutuk-luların ifadesi alınacaktı.

Tutsaklar; iddianame gel-mediğini, neyle suçlandıkla-rını bilmediklerini, bu ne-denle de ifade veremeyecek-lerini anlatmaya çalıştılar.Bunun gibi burjuva hukuku-nun en basit kuralını uygu-latmak bile, bunun tartışma-sını yapmak bile yarım saatsüren bir tartışmaya nedenoldu. Hakim daha tutsaklarneyle suçlandıklarını bilme-den “kırdın mı kırmadın mı”

diye soru sormaya, soruşturmayıbitirmeye çalışıyordu. Tutsaklarbu dayatmayı kabul etmediler.

Sıra tutuksuz yargılananBerk Ercan’ a geldi. Berk, kapıkırmanın nedenlerini anlatmayaçalıştı.

Bu nedenlerden bir taneside Ufuk Keskin’in sağlık so-runlarıydı. Hapishanede tedavisiyapılmayan ve sağlığı için ge-rekli olan yiyecek maddelerialınmayan Ufuk Keskin’in du-rumunu anlatmaya çalıştı. Bu-radan Fadik Adıyaman’ın dire-

nişini, tutsakların direnmele-rinin hakları olduğunu anlata-caktı ki, daha ağzından“DHKP-C” sözü çıkar çıkmaz,mahkeme başkanı “deli”yedöndü. Cinnet geçirmiş gibikonuşmaya başladı. “Sizin neolduğunuz belli” diyerek sa-vunmayı durdurdu.

O kadar dengesini kaybettiki katibe, tutsağın söylemediğisözleri söylemiş gibi yazdır-maya başladı.

Berk de hakimi durdurup,oradaki askerlere “Böyle birşey anlattım mı?” diye sordu.Ufuk, hakime “uydurma” de-yince, önce tutukluları sonrada Berk’i salondan attılar. Tut-saklar slogan atmaya başladı.

Kısacası mahkeme başkanıburjuva hukukunun o meşhurgöstermelik objektifliğini dekoruyamadı. En azından, gös-termelik de olsa, tutsaklara sa-vunma yaptırmadı. Mahkemebaşkanının halk düşmanlığı vesınıf kini buna engel oldu.

Tutsaklar ise yine ellerin-deki tüm araçları kullanarakdüşüncelerini savundular...

Oligarşi, Özgür Tutsakların O Kürsüleri Kullanmasından Korkar!

Cepheliler, her yerde olduğu gibimahkeme kürsülerinde de

teslimiyeti değil, savaşı örgütlediler;yargılanan değil, yargılayan oldular.

Çünkü düzendevrimcileri yargılamaz. Çünkü devrimcilerin tarihi

yargılanamaz, ancak yazılır. Çünkü tarihsel ve siyasal haklılığı

olan “suç”lanamaz. Ülkemizde bu

bir CEPHE geleneğidir.Bu gelenek Mahirlerle başladı.Mahir ve Ulaş’ın el sıkıştıkları

mahkeme salonlarındanDevrimci Sol Ana Davası’nda

HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ’a ulaştı.Düzeni yargılama geleneği

Dursun Karataş’ın dava kürsüsündekigörüntüsüyle sembolleşti.

İlk kez orada “Herkes KonuştuŞimdi Sıra Bizde” denildi.İlk kez 12 Eylül savcılarına

“terörist mi arıyorsunuz o haldeaynaya bakın” diye seslenildi.

Şimdi bu gelenekCepheli savaşçılarla devam ediyor.

Devrimcilerin, Kendilerini Yargılamak İçin Kurulan Mahkemelerde Düzeni Yargılamaları Artık Bir Gelenektir...

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

19DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

19 Aralık - Ümraniye Hapishanesi Davasından...

Page 20: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Bağımsız Türkiye ve Demokratik Halk İktidarı’nıkurmak için verdiğimiz mücadelede, düşmanın fizikselve ideolojik saldırılarıyla her an karşı karşıyayız. Halkdüşmanı AKP, ülkemizin dört bir yanında pervasızcasaldırıyor ve halka karşı zulmünü her geçen gün büyü-tüyor. Her yeni güne geliştirilmiş TOMA, akrep, plastikcopların yerine demir coplarının alınacağı, son modelsilahların getirildiği haberleri ile uyanıyoruz. Amaçdevletin yenilmeyeceğini göstermek, halka korku vermekiçin psikolojik saldırıyı sürdürmektir. Bugün düşmandünyanın en soylu damarları olan devrimcileri, sadecefiziksel saldırılarıyla teslim alamayacağını biliyor. Psi-kolojik saldırısını daha da büyüterek, her zaman bizdeolan moral üstünlüğü almak istiyor. Yönetememe krizibüyüdükçe saldırıları da o denli büyüyor.

Düşman bile karşımızda moral üstünlüğünün bizdeolduğunu kabul etmiştir...Düşmana bile bugün moralüstünlüğünün bizde olduğunu kabul ettiren başta ideo-lojimiz, haklılığımızın getirdiği meşru mücadelemiz vetarihimiz vardır. Kuşatma altında düşmana “asıl sizteslim olun”, “biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik”kararlılığıyla umudun adını duvara nakış edenler, düşmankarşısında bugünkü moral üstünlüğümüzün temelinioluşturuyor.

Tarihimiz boyunca düşmanın karşısında moral üs-tünlüğünü yitirmedik. Halkın adalet özlemine sürekli

cevap olduk. Düşmandan hep bir adım önde olduk.Moral üstünlüğümüz ideolojik gücümüz ve uzlaşmaz-lığımızdan ileri gelir.

Ustalar, “savaş moralle yürür” demişler. Bu moralintemelinde sonsuz halk, vatan ve yoldaşlık sevgisi yatar.Halkla iç içe olan devrimci halkı tanır. Halka doğruyaklaşıldığında ne yapacağını bilir, güvenir. Moral üs-tünlüğümüzü yaratan değerler üzerinde dikiliyoruz halkdüşmanlarının karşısına. Zaferi kazandığımızı ilan edi-yoruz. Çünkü tarihsel ve siyasal olarak haklı olanbizleriz. Bu güçle Kızıldereler, 12 Temmuzlar, 16-17Nisanlar, Büyük Ölüm Orucu Direnişimiz... yenilmez-liğimizin ve mutlaka kazanacağımızın göstergesidir.

Tarihimizden aldığımız güçle, hiçbir zaman koşullarateslim olmadan, zorluk karşısında yılmadan moral üs-tünlüğümüzü hayatın her alanına yayacağız.

Sonuç Olarak:1)Moral üstünlük, kavgayı kazanma inancımızdır.2)Moral üstünlüğümüzün temelinde ideolojimiz, mü-

cadelemizin haklılığı ve kahraman şehitlerimizi vardır. 3)Dev-Genç’liler... Koşullar ne olursa olsun moral

üstünlüğümüzü bulunduğumuz her yere taşıyacağız.4)Dev-Genç’liler... Moral üstünlüğünü kaybetmemek,

düşmanın her zaman bir adım önünde olmaktır.5)Dev-Genç’liler... Mücadelemizin her anında savaşın

moralle yürüdüğünü her zaman hatırlayacağız.

Kütahya’da Dev-Genç'liler 7 Mayıs'ta film izledi.Her hafta yapılacak olan film izleme programının ilkhaftasında "Gulaab Gang" isimli Hint filmi izlendi.Filmden sonra çay eşliğinde film hakkında sohbet edildi.Ayrıca filmde de anlatılan kadın sorunu üzerine tartışıldı.Bir sonraki hafta için film önerileri paylaşıldıktan sonrafaaliyet sona erdi. Filmi izlemeye 7 kişi katıldı.

(Filmi izlemek isteyenler için filmin linkleri:http://www.fullhd720pizle.com/gulaab-gang-izle.html/4http://www.hdfilmsaati.org/gulaab-gang-izle.html/8)

Dev-Genç’li Moral Üstünlüğünü Düşmana Hiçbir Zaman Vermez

Bulunduğu Her Yere Moral Üstünlüğünü Taşır

Gençlik Federasyonu’ndan

Ülkemizde Gençlik

Düzenin Yoz Filmlerine Karşı Alternatif FilmlerleYozlaşmaya Barikat Oluyoruz

Çalıştığımız BölgeleriTanıyacağız

Şişli Liseli Dev-Genç, 7 Mayıs’ta Halk Okulu ça-lışması yaptı. Yapılan çalışmada konu olarak “Mahal-lemizi, oturduğumuz yeri ne kadar iyi tanıyoruz?”konusu belirlendi. Beş liselinin katıldığı çalışmadapratik içinden örnekler verilerek çalışma sonlandırıl-dı.

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL20

Page 21: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Ülkemizde gençliğin, özelliklede liselilerin yoz, duyarsız, bencil,sorgulamayan, sürekli rekabet ha-linde ve çıkar ilişkileri ile yaşamasıiçin özel bir çaba harcıyor düzen.Liselileri sınavlarla boğmaya, bir-birleriyle yarışmaya sürüklüyor.Arkadaşının kendisinden üstünolmasını istemiyor, arkadaşlarınıdüşman olarak görüyor düzendenetkilenen liseliler. Böylesi bir dü-zende gençlik, gerçek arkadaşlık-dostluk ne bilmiyor. Liseliler pay-laşmak, fedakarlık, sevgi nedirbilmez. Ait olma duygusu vardırliselilerde. Ve bu duygu devrimehizmet edecek şekilde geliştiril-melidir. Örgütlemediğimiz genç-liğin yoz da olsa bir grubu vardır,grup ruhu vardır. Bizim görevimizliselileri örgütleyerek, büyük ai-lemize katarak liselilerin bu isteğinidevrimden yana karşılamaktır. Çe-teleşmeye varan ilişkilere karşıdevrimci alternatifiz.

Düzenin arkadaşlıkları ile dev-rimci ilişkiler arasındaki farklar;

- Bizim arkadaşlığımız; çıkar-sız, fedakar, yardımsever, payla-şımcı ve emekçidir.

- Bizim arkadaşlığımız; arka-daşımızın eksiklerini düzeltmek,ileri yanlarını daha da çok geliş-tirmek (pohpohlamak değil), de-dikoduculuğu silmek, samimi ol-maktır.

- Bizim arkadaşlığımız; onuzordan kurtarandır.

Düzen ilişkileri ile bizim iliş-kilerimizin farkını görmesi içinliselilerle arkadaşlık kurmalıyız.Onlara düzendeki arkadaşlarınındeğer verip vermediğini, fedakarlıkyapıp yapamayacağını sorgulat-malıyız. Liseliler gerçekleri görenekadar içinde bulundukları durumunormal karşılar. Gerçekleri gör-meleri içinde bizim devreye gir-memiz gerekir. Liselilerle arkadaşolmalı onların hayatına girmeliyiz.

Bu şekilde zamanla bizim ilişkilerimizledüzen arkadaşlığı arasındaki farkı göre-cektir liseli.

Sonuç olarak; liseliler emeğe, payla-şıma, sevgiye, çıkarsız ilişkilere açtır.Bu açlığı gidermek için onlarla arkadaşolmalıyız. Hayatlarına girmeliyiz liseli-lerin. Liselileri düzenin bataklığındançekip alacağız.

Liselilerle Arkadaşlık Kurmalı,

Onları Örgütlemeliyiz!

Biz Cepheyiz!Biz Her Yerdeyiz!

Liseli Dev-Genç’liler 5 Mayıs’taTuzla Aydınlı Mahallesi’nde gerillayaçağrı amaçlı yazılama yaptı. “Gerillayaçağrımızı her yere, her mahalleye ulaş-tırıyoruz” diyen Liseli Dev-Genç’lilermahallenin çeşitli yerlerine birer adet“Savaşa Katıl Gerillayı Destekle!DHKC, DHKP-C” ve sloganlarını du-varlara nakşetti.

Tatil Olsa BileKampanyalarımızaDevam EdeceğizOkmeydanı Liseli Dev-Genç’liler

9 Mayıs’ta mahallenin çeşitli yerlerine7 adet “Parasız Eğitim İstiyoruz” ya-zılamaları yaparak kampanyalarınındevam ettiğini dile getirdi.

Liseliyiz Biz

21DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 22: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Liseliler; Umut Gerillada,Yarın Gerillada!

Liseli Dev-Genç’liler 9 Mayıs’taOkmeydanı’nda “Parasız Eğitim İçinGeleceğin İçin Gerillaya Katıl, OnurOl” yazılı ozalitleri Okmeydanı sokak-larına liselilerin geçiş yerlerine astı.Ardından 4 adet “Parasız Eğitim İçinGerillaya Katıl” ve 2 “Liseli Dev-Genç” yazılaması yaptı. Yapılan çalışmasırasında halktan yoğun ilgi gördü.Aynı gün içerisinde Liseli Dev-Genç’li-ler parasız eğitim ve gerillaya dairanket yaptı yapılan anketten kesitler:

İsminiz?–Deniz…Ne iş yapıyorsunuz?– Öğrenciyim.Parasız eğitim kampanyası hakkında ne düşünüyor-

sunuz?–Gerekli bir kampanya, parasız eğitim ile ilgili örnekler

dünyada vardır. Örneğin Küba...Eğitimin paralı olmasıyla ilgili okulunuzda ne gibi

sorunlar var?–Okulumuzun müdürü en sonki toplantıda “aidat ver-

meyen öğrenciyi artık buraya çıkaracağım” dedi. Okulakayıt parası olarak 200 TL, bir top kağıt, bant ve makasistiyorlar.

DHKC gerillaları hakkında ne düşünüyorsunuz?Küba halkı Che’ye nasıl bakıyorsa, ben de öyle bakı-

yorum. Sivas’ta da olmalarını isterim.���

Kars Polisi EliniAilelerimizden Çek!

Kars Dev-Genç, polisin ailelerini ve arkadaşlarınıtaciz ve tehdit etmesi üzerine 11 Mayıs’ta yazılı kısa biraçıklama yayınladı. Açıklamada şu sözlere yer verildi:

“Biz biliyoruz ki kirli politikalarınız yalan ve dema-gojileriniz asıl olarak bu halkın mücadelesinden, gençlerinpolitikleşip adaletsizliğin üzerine gitmesinden korkma-nızdandır. Kars polisi bundan kısa bir süre önce iki arka-daşımızı ve ailelerini sistematik bir şekilde tehdit vetaciz etmiştir. Arkadaşlarımızı arayıp görüşmek istediğinisöyleyen polis, amacına ulaşamayınca arkadaşlarımızıtehdit etmiştir. ‘Senin KPSS sınavına girmene engeloluruz, hadi girdin atanamazsın’ gibi ifadeler kullanmıştır.

Görüldüğü gibi kendi burjuva yasalarını bile hiçesayarak suç işleyen aslında Kars polisidir. Tacizlerini buseferde aileler üzerinden yapmaya başlayan polis kanunsuzcaevlerin kapılarını çalarak ailelerimizi tehdit etmiş, asılsız if-tiralarda bulunmuştur. Bizim ailelerimize, halkımıza açık-layamayacağımız hiçbir şey yoktur. Haklı ve meşru olmanın

verdiği bilinç ve gururla, yolumuza devam ediyoruz. Haksızve gayrimeşru olan sizlersiniz.

Buradan açıklıyoruz; ailelerimizi taciz ederek suç iş-lemeyi bırakın. Bu acizce çabalarınız nafiledir. Bizlerdoğru bildiğimizi savunmaya devam edeceğiz.”

���

Bir Kez Daha Direnenler Kazandı!Fadik Adıyaman, Tecritin Özgür Tutsaklara Boğun

Eğdiremeyeceğinin Kanıtıdır!Yaşasın Direniş Yaşasın Zafer!Dev-Genç, devrimci tutsak Fadik Adıyaman’ın zaferinin

ardından, 8 Mayıs’ta yayınladığı açıklamada şu sözleredeğindi:

“Fadik Adıyaman 50 yaşında iki çocuk annesi birdevrimcidir. Birçok sağlık sorunu olmasına ve hakkındahapis cezaları verilmesine rağmen ülkemizdeki adalet-sizliklere sessiz kalmayıp halkın kurtuluş savaşına katılmışbir annedir.

Fadik Adıyaman Bakırköy Hapishanesi’nden kaçırılıpzorla Tekirdağ T Tipi Hapishanesi’ne götürüldü. Tecrit iş-kencesine maruz kalan Fadik Adıyaman, kendisine uygulananişkenceye karşı direnişe başladı. Hapishanede, tek silahıolan bedenini 91 gün boyunca açlığa yatırmıştı. Kazananakadar da açlık grevini bitirmemekte kararlıydı. Tüm ÖzgürTutsaklar da destek açlık grevlerine başladılar. Dışarıdakiyoldaşları da direnişi büyütmek, zaferi kazanmak içindirenişe geçti. Ve sonunda halk düşmanlarına geri adımattırarak taleplerini kabul ettirdi. Devrimci irademiz bir kezdaha zafer kazandı. ‘Öleceğiz ama vazgeçmeyeceğiz’ ka-rarlılığıyla direndik, kazandık. Tarihimiz boyunca uzlaşmamışolmanın ve bize bu tarihi bırakan, kanlarıyla bu tarihiyazanların direniş-zafer halkasına bir halka daha ekledik.Fadik Adıyaman dosta da düşmana da göstermiştir ki,direnişin ve devrimci iradenin karşısında ne fiziki yaş, nehastalıklar, ne de düşmanın baskıları engel olamaz. FadikAdıyaman direniş kültürümüzün bir sembolüdür artık. EğerFadik Adıyaman bu kararlılıkla direnişe başlamasaydı, üze-rindeki tecrit işkencesi, aynı şekilde, belki de daha ağır uy-gulanacaktı. Ne pahasına olursa olsun direndi ve halkımızaumut verdi. Düşmana ise kayıp verdirdi. Moral ve coşkukaybeden halk düşmanları, halkımızın umut dolu olmasındankorkuyor. İnancımızı, umudumuzu yok etmek istiyor. Ancakbiz, tüm bu istekleri karşısında devrimciliğin vermiş olduğusorumluluğu yerine getirip uzlaşmıyor, direniyor ve kazanı-yoruz. Coşku ve moral üstünlüğü bizim ellimizdedir. Ha-pishanelerde yılgınlık, umutsuzluk yaratma, devrimcileridüşüncelerinden soyundurma çabalarını 122 şehitle altetmiştik. Şimdi de Fadik Adıyaman direnişiyle yere serdikdüşmanı.

Halkımız; bir kez daha gördük ki zaferi kazanacağımızaolan inançla direnerek büyütürsek kazanırız. Bedel öde-yeceğiz belki ama kazanacağımız şeyler uğruna fedaedebilmeliyiz bazı şeyleri. Biz düşüncelerimizi, nice be-dellerle yazılan tarihimizi teslim etmedik. Kazandık.Direniş mevzilerini çoğaltalım, kazanalım.”

Ülkemizde Gençlik

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL22

Page 23: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

40 milyonun yoksulluk, 20 mil-yonun ise açlık içerisinde yaşamakzorunda bırakıldığı, ölüme direndiğibir ülkede yaşıyoruz.

Ve biz diyoruz ki; “Dünyayı BirKez de Türkiye’den Sarsacağız!”

Ve ekliyoruz;Bunu yapacak tek örgüt biziz.

Bugün dünyada emperyalizme, fa-şizme karşı bir adım bile geri adımatmadan duran BİR TEK BİZ VA-RIZ.

Devrimi, Marksist-Leninist ve desilahlı mücadeleyi kendi ülke ger-çekliğinde somutlamış bir örgüt olanPARTİ-CEPHELİLER yapar, BİZYAPARIZ diyoruz.

O zaman nasıl olacak?Bu AÇLIK VE YOKSULUĞU...Bu ZULMÜ... Bu SÖMÜRÜYÜ...Bu YAĞMA VE TALANI...YANİ, SÜREN BU DÜZENİ...BU SÖMÜRÜ DÜZENİNİNASIL DEĞİŞTİRECEĞİZ?

BU SONUCU DEĞİŞTİRİP;EMEĞİMİZLE, ONURUMUZ-

LA YAŞAYACAĞIMIZ BİR DÜ-ZEN OLAN DEMOKRATİK HALKİKTİDARINI NASIL YARATACA-ĞIZ?

ÖRGÜTLE YAPACAĞIZ!HALKLA YAPACAĞIZ!SİLAHLA YAPACAĞIZ!KADROLARLA YAPACAĞIZ!

ÖRGÜTLENEREK YAPACA-ĞIZ... BUNLARI DAHA DA ÇO-ĞALTABİLİRİZ.

Ama Lenin’in dediği gibi; bütünü,

parçalar oluşturur... Yani en büyük sonucu yaratacak

olan DEVRİM’i getirecek, parça par-ça, yani küçük küçük aldığımız so-nuçlar olacaktır.

Yani DEVRİM yapmak istiyor-sak,

AÇLIĞA VE YOKSULUĞASON VERMEK,

BU SÖMÜRÜYE VE ZULMESON VERMEK İSTİYORSAK

O zaman büyük sonucu yaratacakolan, küçük küçük sonuçları elde et-meliyiz.

Her yaptığımız işi bu ciddiyetleele almalı,

Her yaptığımız işin stratejik he-defimizle bağını kurmalı,

Her yaptığımız işi devrim yapı-yoruz diye düşünerek yapmalıyız.

Her aldığımız sonucun, devrimebizi daha da yakınlaştırdığının veyaalmadığımız her sonucun devrimdenbizi uzaklaştırdığının bilinciyle ha-reket etmeliyiz.

Nedir bu sonuçlar?Bizim devrimci çalışma, düşünce

ve yaşamdaki her şeyimiz bu sonucagiriyor.

Zamanında kalkmak, zamanındarandevuya gitmek, zamanında top-lantıya başlamak... Evet, hepsi dev-rimci bir yaşamın sonucudur...

- Okuduğun kitabı belirlediğinzamanda bitirmek...

- Haftalık filmi izlemek... Yanibunlardan başlayalım da...

yaptığımız eğitim çalışmasına,söylediğimiz bir türküye- marşa,dağıttığımız dergiye, çaldığımız kapıya,eyleme kattığımız halka,bulduğumuz silaha,ulaştığımız istihbarata kadar,her şey bir sonuçtur.

KÜÇÜK KÜÇÜK HEDEFLE-RİMİZ, BÜYÜK HEDEFİMİZ DEV-RİMİN BİR PARÇASIDIR.

Hedefe varmak, sonuç almaktır.Hedef koymak, karar vermektir.

Hedef koymak, o hedefe ulaşmayıyani sonuç almayı sağlayacak olanprogramı oluşturmaktır.

YANİ DEĞİŞMEK, DEĞİŞTİR-MEK...

DEĞİŞMEK VE DEĞİŞTİR-MEK İÇİN POLİTİKA ÜRETMEK-TİR!

Peki şimdi bu genel tanımlama-lardan çıkıp biraz daha derine inelim.

Her Parti-Cepheli tartışmasız vetereddüt etmeksizin devrimi istiyor...Hem de öyle bir istiyor ki, BUNUNİÇİN CANINI ORTAYA KOYUYORVE VERİYOR DA!

Elbette istemek önemli, istemekbelirleyici... Ama yetmez.

Bu istekle, bu istediğin ortaya çı-kardığı coşku ve heyecanla, yolumuzubilgiyle aydınlatmalıyız...Nasıl ya-pacağımızı bilmeli ve bunu hayatlabuluşturmalıyız.

O zaman buradan yola çıkarakformülleştirelim sonuç almayı...

NASIL SONUÇ ALACAĞIZ?

5 şartı bir araya getireceğiz.

1- CÜRET; KARAR ALMAKTIR.Stratejik hedeften şaşmadan;En militan KARARI ALMAK-

TIR!Militanlık ideolojiktir.

2- EMEK;PROGRAMDIR.Stratejik hedeften şaşmadan;Hedef koyup, ona uygun bir

PROGRAM çıkartmaktır.

3- KOLEKTİVİZM; KOMİTE-MECLİS DEMEKTİR. Çıkartılan programa ancak kol-

lektivizmle ulaşılabilir.Bunun pratikteki mekanizmalarını

yaratacak ve çalıştıracağız.Her işe bir komite kuracak, işle-

teceğiz. Komite toplantıdır; komitenintoplantı yapmasını sağlayacağız.Halkı meclislerde örgütleyeceğiz.

El eli yıkar, iki el yüzü yıkar bi-

Israr Etmek, Sonuç AlmakCephelilerin Tarzıdır!

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

23DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 24: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

liniciyle ve silahlanmış, örgütlü halkınyenilmezliğiyle bunun mekanizma-larını oluşturacağız.

4- ELEŞTİRİ-ÖZELEŞTİRİ;BİLGİ, YÖNTEM-ARAÇLARIN

GÖZDEN GEÇİRİLMESİDİR.Diyalektik materyalizmi özetle-

diğimiz 4 artı 3’le gerçeği görecekyani gerçeğin bilgisine ulaşacağız.

Çelişkiyi çözmek için yöntem vearaçlar bulacak, olanı gözden geçi-receğiz.

Gerçeği görmeden, nedeni bula-mayız.

Nedeni bulmadan, sonucu değiş-tiremeyiz.

Korkmadan, tereddüt etmeden,cüretle ilk nedene kadar gitmeliyiz...

Bizi sonuca ulaştıracak ANAHALKAYI YAKALAMALI VEÇEKMELİYİZ SONUNA KADAR.ÇEKMELİYİZ, SONU GELENEKADAR!

YENİLENECEĞİZ! Eskiyeni,devrimci olmayanı aşacağız. Militanolacağız. Ne hafife alacak, ne abar-tacağız!

5- ISRAR...SONUNA KADAR PEŞİNİ BI-

RAKMADAN, HEDEFE VARANAKADAR, SONUCA ULAŞANAKADAR, SAVAŞI BİR ADIM BİLEGERİLETMEDEN SÜRDÜRECE-ĞİZ.

İşte, Güler Zere başta olmak

üzere, hasta tutsaklarımızı hep

düşmanın elinden bu şekilde-

aldık.

Cenazelerimizi hep böyle al-

dık.

Düşman, bizim bir işe el at-

tığımızda sonuna kadar “ölürüz

de geri adım atmayız” kararlı-

lığımızı bildi. Bu yüzden, moral

üstünlüğü hep elimizde tuttuk.

HER PARTİ-CEPHELİ BİL-

MELİDİR Kİ;

İDEOLOJİK-POLİTİK MÜ-

CADELEDE ISRAR ETMEK

VE SONUÇ ALMAK, ANCAK

BEDEL ÖDEMEYİ GÖZE AL-

MAKLA MÜMKÜNDÜR.

TEREDDÜT EDENLER,

BEDEL ÖDEMEYİ GÖZE

ALAMAYANLAR ISRAR

EDEMEZ, SONUÇ ALAMAZ!

VE YİNE HER PARTİ CEP-

HELİ BİLMELİ VE BUNUN

MUTLULUĞUNU, ONURU-

NU YAŞAMALIDIR Kİ;

ISRAR ETMEK, SONUÇ

ALMAK CEPHELİLERİN

TARZIDIR!

SONUÇ ALMAK;

- Sabırlı olmaktır!- Hedefte netliktir!- Disiplindir!- Yaptığımız her işekendimizi vermektir!- Propagandada ısrar,ideolojik mücadeledeısrardır.- Örgütlemektir!- Bedel ödemeyi gözealmaktır!- İktidarı almakta, dev-rimde ısrardır!- Sınıf bilincine sahipolmak, yani halkınısevmektir!- Tarih bilincine sahipolmak, yani vatanınısevmektir!- Doğru düşünmektir!- Bilgidir, eğitimdir!

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

24

Page 25: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

İnsanın kişiliğine yön veren, şe-killendiren sahip olduğu ideolojidir.Bizi biz yapan, sarsılmaz devriminancımızı ve iddiamızı büyüten sağ-lam ideolojimizdir. “İnanç hayattır.Onu yaşamaya cesareti olanlar, sa-dece devrimcilerdir.” der Öğretme-nimiz. Öğretmenimizin bahsettiğiinanç, devrimci inançtır ve bizimiçin inanç, hayatın ta kendisidir. İn-sana en çok yakışan ve insanı ençok mutlu eden, devrimci hayattıryani. Biz bu bilinçle ve cüretle sa-vaşımızı büyütüyoruz, halka umuttaşıyoruz.

Ancak biz devrimci olana kadarda düzende yaşadık ve devrimci saf-lara burjuva ideolojisinin yansıma-larıyla, bazı düzen özelliklikleriylegeldik. Disiplinsizlik, dağınıklık,tembellik, emekten kaçmak vs. bun-lardan bazılarıdır... Ancak artık dev-rimciyiz ve bizi etkileyen burjuvaideolojisinin, baş düşmanımız oldu-ğunu biliyoruz. Taşıdığımız bu özel-likler burjuvaziye ait olduğundan,bizim de düşmanımızdır. Bir savaşçı,düşmanıyla barışık yaşayamaz. Bizimen büyük gücümüz uzlaşmazlığımız-dır. “Yola gelmedik, gelmeyeceğiz”deyişimizdir. İşte böyle bir iradeyesahip bir savaşçı, zaaflarıyla birlikteyaşayamaz, yaşamamalı.

Düşmanı tek gözü kapalı uyutanbir iradenin savaşçısı dağınık olamaz,olmamalı. Dağınıksak, hemen bununideolojik temeline inecek ve onu sö-küp atacağız. Dağınıklık küçük birsorun gibi görünse de gerçekte büyükbir sorundur.

Hiçbir şey nedensiz değildir. El-bette dağınıklığın da bir nedeni varve bu neden ideolojik bir temele da-yanır. Tam da bu nedenle masumdeğildir. “Benim inancım, ideolojimsağlam, dağınıklık bana bir şey yap-

maz” demek, kendini kandırmaktanbaşka bir şey değildir. Ayakları yerebasmayan bir devrimciliktir. Kendinive düşmanı tanımayan bir devrimci-liktir.

“Kapitalist toplumda insanın ki-şiliği doğduğu andan itibaren aile-sinin, çevresindeki insanların, içindebulunduğu sınıfın yaşadığı ekonomik,sosyal, siyasal koşulların etkisi altındaoluşur. Ancak tüm bunlar içinde onunda davranışlarına, kişiliğinin oluş-masına esas olarak yön verecek olan,farkında olsun veya olmasın sahipolduğu ideolojisidir”(Halk Sınıfı 1)

Biz farkında olsak da, olmasakda, dağınıklığın dayandığı yer bur-juva ideolojisidir. Ne istediğini bil-meyen, dikkatsiz, disiplinsiz, özensizbir kişiliktir. Bu sonuçları yaratandüşünce şeklimizdir. Dağınık düşü-nen, kafası dağınık olanın yaşamıda dağınık olur. Çünkü insan nasıldüşünürse öyle yaşar. Halkımızın birsözü vardır. “Aslan yatağından belliolur” der. Savaşçı da aynı halkımızındediği gibi; yatağından, masasından,çantasından, dolabından vb. belliolur. Dağınıklık, sahiplenmemektir.Bu anlamıyla; kafası, eşyası, yaşamıdağınık olan, silahına da sahip çıka-maz.

Oysa biz devrimciyiz ve yapaca-ğımız devrimle, ülkemizden dünyayısarsma iddiasında olanlarız. Halkınumuduyuz. Devrimden başka düşü-müz yok. Ancak düşüncelerimiz da-ğınıksa devrim düşlerimiz de dağınıkolacaktır.

Halkı ve devrimi düşünmüyorsak,o zaman ne düşünüyoruz? Bu soruyumutlaka kendimize sormalıyız. Neylemeşgul ediyoruz düşüncelerimizi?Neden kafamız dağınık oluyor? So-runu bulmalıyız ve hızlıca bu sorun-dan kurtulmalıyız. Çünkü kafası da-

ğınık olan, öğrenmekte de zorlanır.Yoğunlaşamaz; kafası dağınık olanneyi, ne için, kim için yaptığını dü-şünemez ve en önemlisi de dağınıklıkinsanı hataya götürür. Dağınıklık,hem hataları süreklileştirir, hem deağır bedeller ödettirir.

Biz savaşçıyız veya savaşçı aday-larıyız. Düşmanın olduğu her yerdeona savaş açanız; ideolojimizle, po-litikalarımızla, yaşam biçimimizlealternatif olanız. Bu bilinçle, dağı-nıklığın hatalara yol açacağını vebazı hataların son hata olabileceğiniunutmamalıyız. Dağınık olan ne si-lahına, ne notlarına, ne de yaşamınaözen gösterir. Onları koruyamaz.

Dağınıklıkta net bir sınıf kini ol-maz, sınıf bilinci olmaz. Sınıf kinien güçlü duygudur, ancak dağınıkolan kafada sınıf kini duygusu vebilinci uzun yaşayamaz.

Biz savaşçıyız. İdeolojik, politikve askeri bilgimiz, bize, savaşta kar-şımıza çıkan sorunları çözme gücüverir. Bu güç, düzene ait alışkanlıklarıatar ve özensiz, emeksiz, dağınıkyapılan işleri kendine hakaret sayar.

“Devrimci iradenin gücünü, giz-lerini ölçmek, hainlere, hafiyelere,polisin sadık köpeklerine mi kalmış-tır? Tarihin yasaları, geleceğin çı-karları, devrime açılan ahlaksal veekonomik ihtiyaçlar sizinle birlikteyseeğer; eğer ne istediğinizi açık birbiçimde biliyorsanız, kendi elinizde-kiler gibi düşmanın silahları hakkındada tam bilgi sahibi iseniz, yasadışıeylem deneyinden gelmişseniz, ken-dinize güveniniz varsa; güvendikle-rinizle birlikte çalışıyorsanız, devriminfedakârlık gerektirdiğinin bilincin-deyseniz; sizi yenmek mümkün ol-mayacaktır!” (Militana Notlar)

Dağınıklık düzene aittir, biziyenmesine izin vermeyelim!

Savaş, Her Şeyden Önce Disiplin ve Kurallı Bir Yaşam Demektir

Kurallar ve Disiplin Hem Düşmana, Hem de İç Düşmana Karşı Savaşın Temel Yasasıdır

SAVAŞÇI DAĞINIK DEĞİLDİR!

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

Savaş ve Biz

Page 26: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

1- Müzik nedir?Görünen olay ve olguların çeşit-

liliği, onları yansıtmanın da farklıbiçimlerini yaratmıştır. Sanat, bu çe-şitliliğin insan bilincine işlenmesin-deki simgeler şeklinin bir bütünüdür.Müzik de, bu bütünü oluşturan par-çalardan yalnızca biridir.

İnsan sosyal bir varlıktır. Güler,ağlar, hüzünlenir, heyecanlanır, tartışır,inatlaşır, acır, sevinir… İşte insanıçevreleyen bu dünyanın sese yansı-masıdır müzik.

Müzik, duygu ve düşüncelerinsesle anlatılmasını sağlayan bir araçolmuştur. Elbette ki duygularımız daezen veya ezilen sınıfın çıkarlarınayönelik olmalıdır. Bu sebepten, müzikaracının sırtına düzen duygularını yük-lersek umutsuzluğa, karamsarlığa;devrime dair duygularımızı yüklersekgelecek güzel günlere yol alırız.

“Müzik ruhun gıdasıdır” derler.Müziği etkili ve doğru kullandığı-mızda insanların duygu dünyasınagirebilir, halkı gönül telinden ya-kalayabilir, duygularını isyana, di-renişe dönüştürebiliriz.

Bir şarkının sözünü bilmesenizdahi ezgisiyle, icrasıyla verilmekistenen duyguyla bütünleşebilirsiniz.Hasta Siempre gibi tüm dünya halk-larına mal olan bu tür onlarca şarkıve marş vardır.

2- Sanatı ve sanatçıyıhalktan üstün bir kavramve kurum olarakele almak doğru mudur?

Burjuvazi sanatçıyı, bir takımayrıcalıklı sınıf ve sanatı da yalnız

onun uğraşıymış gibigösterir.

Milyonlarca insanpek çok müzik aletinihayatları boyunca gör-memiştir. Biçimsel ola-rak bir şeye benzete-mez, nasıl çalınacağınadair fikir bile üretemezhale getirilmiştir. Bu,egemenlerin bilinçli birpolitakasıdır. Sanat bi-zim için ezilenlerin

zorlukları aşmada yeganearacıdır. Ve sanat, gerçeği kavramlarlaanlatmanın ötesinde; somut duyum-larla algılanabilir hale getirmiştir.Burjuvazi, halkın gelişmesinin, ger-çeği görmesinin önündeki her türlüengelin mimarisidir. Bunun için de,sanatın halktan uzaklaşması için herşeyi yapar.

Lenin’in söylediği gibi; “Sanathalka aittir. Kökleri emekçi kitlelerinderinliğine nüfuz etmelidir. Kitlelersanatı anlamalı ve sevmelidir. Sanatemekçi kitlelerin duygularını, dü-şüncelerini ve iradelerini birleştirmelive kitleleri yüceltmelidir. Sanat emek-çi kitleler arasında sanatçılar ya-ratmalı ve onları geliştirmelidir.”

Lenin’in çok yalın bir şekilde be-lirttiği gibi, halka ait olan sanat, yinehalk içerisinden kendi sanatçılarınıyaratarak sürüp gitmelidir. Ve o halkıniçerisinden gelen Sovyet sanatçılardan

Mihail Şolohov, sanat ve sanatçıyadair görüşünü şu şekilde belirtir;“İçimizden her biri yüreğinin ken-disine söylediği gibi yazar, yüreği-mizse sanatımızla hizmet ettiğimizpartimize ve halkımıza aittir.”

Biz sosyalistiz, devrimciyiz, halkiçin yaşayıp ölenleriz. Burjuvazininsanat ile amacı; halkın gelenekseldeğer ve yargılarını, adalete ve gelecekgüzel günlere olan inancını yok edip,yozlaştırmaktır. Biz sanatımız ve sa-natçılığımızla bunun tam karşısındayerimizi alırız. Bizim sanatımız,emekçilerin sömürücülere karşı mü-cadelesini büyütmek halkın ahlakive estetik görüşlerini geliştirmek içinolduğundan, halktan üstün olamaz.Ancak halk için olur.

3- Türküleri söyleyenlerinve dinleyenlerin,türkülerimizi ele alışı veyaklaşımı nasıldır?

Türkülerimiz, halkımız için din-lemesi ve söylemesi en kolay müziktürüdür. Yaşanmışlığımızdan doğanezgilerin sağlamlığı ve erişilmez sa-deliği onun anlamını ne kadar derin-leştirse de söylenmesini ve dinlen-mesini bir o kadar kolaylaştırır. Tür-külerimiz, Anadolu halklarının ger-çekliğidir. Sevdasını da, kavgasınıda, acısını ve tatlısını da anlatmakiçin halkımız her zaman türkülerimizesarılmıştır. “Türkü söylemek benim

için bir aşk halidir. En güzel aşk-larımı türkü söylerken yaşadım.Ne onlar beni aldattı, ne de benonları. Türkü söyledikçe yeşeriyor,çiçekleniyorum. Ben yalnız türküsöylemiyorum ki…” Ruhi Su’nunağzından dökülen bu sözler halkozanlarımızın türkülere yaklaşımı-nın en özlü ifadesidir.

4- Halk türkülerimizi,diğer çoğu müziktürlerine göreon yıllar geçse dahiunutulmaz yapanözelliği nedir?

Türkülerimiz dışındaki çoğu

Şarkılar kavgada enönde yer alırlar. Tümkitleyi sarar ve ileri

götürürler. Marşlarlayürütürsünüz halkı,

senfonilerle savaştırırsı-nız. Tıpkı dilinde bir türkü

ölüme koşarak gidenMuharremler gibi...

19-22 Aralık'ta üzerlerinebombalar, kurşunlar

yağdırılırken türkülerle,halaylarla direnen

devrimci tutsaklar gibi...

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz den

öğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz!

SORUDA10

BilgiBilgigüçtürgüçtür

Müzik ve HalkTürkülerimiz

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL26

Page 27: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

müzik türleri, bugün burjuva sanat-çıların elinde, hizmet ettikleri sınıfınideolojik-kültürel bunalımını yansıt-maktadır. Burjuva ideolojisi ve yoz-laştırılmış yaşam biçiminden doğanbu şarkılar insanları, bohem, melan-kolik hale getirir ve çıkmaz içerisinesürükler. Ayrıca hızlı bir ritme vesert-kırıcı tonlara sahip müzikler hal-kımız tarafından dinlenmesi ve söy-lenmesi en zor olanlardır. Bunun içinanlamı ne kadar derin olsa da, dildeve hafızada kalıcı olamamaktadır.

Türkülerimiz ise günlük yaşamınta kendisini yansıtır. Halkın yaşamıiçerisinde dünden bugüne gelişe gelişebize uzanmıştır. Halkımız acılarını,sevinçlerini türkülere yansıtmıştır.Halkımız için erişilmez sadelikte olantürkülerimizin yanında, “halk türkü-lerinin bu diriliği ve uyanıklığı kar-şısında bir de dolmuşlarda, sokak-larda, gazinolarda, yatak odası ses-lerini, sevgili kavgalarını yansıtan‘müziğimizin’ haline bakın” diyen

Ruhi Su, aslında burjuvazinin halkasunacağı hiçbir güzelliğin olmadığınıanlatmaktadır. İşte bu yüzden halktürkülerimiz kıymetlidir ve kalıcıdır.

5- Halkımız türkülerle neyianlatmıştır?

Ekmekten aşka, sevdadan fedayakadar yaşamak isteyip de yaşayama-dığı, özlemini çektiği her şeyi halkımıztürküleriyle anlatmıştır. Kağıt kalemeulaşılamadığı ve hatta okuma yaz-manın dahi pek bilinmediği dönemdetürkülerimiz, bir dilekçenin, bir yazınınyerini almıştır. Halk, isteğini, dileğini,yüreğinden geçeni türküleriyle anlat-mıştır. Örneğin Anadolu’daki ‘Dillemi söyleyelim? Telle mi söyleyelim?’deyimi türkülere olan güvenin ifade-sidir aynı zamanda. Birkaç ezgiylede anlatmak gerekirse; “…mert da-yanır, namert kaçar…” diyerek mert-liğin bozduğu zulüm düzenini, “…genç ölümüm yürek yakar, uyan sev-diğim uyan…” sevdanın yasını, “şem-

siyemin ucu kare, yok mu şuderdime çare…” ezgisi ile dederdine çare arar.

6- Her türkününbir konusu var mıdır?

Elbette ki her türkünün birkonusu vardır. Ki türkününsözleri de konusunu hemenbelli eder. Kimi zaman sılahasreti, kimi zaman gurbet,yoksulluk veya coşkunlukturtürkülerimizin konusu. Kimizaman seferberliğe çağrı olur,kimi zaman memleket sevgi-sine tercüman... Öyle ki halkınöküzüne, atına varıncaya kadarbirçok şey türkülerimize konuolmuştur. Türkülerimiz hayatşartlarının ve onu belirleyentoplumsal düzenin dışında elealınamayacağı için, bizim tür-külerimizin de her zaman eko-nomik, sosyal ve siyasal biriçeriği olmak zorundadır.

7- İnsanlar türkülerdensıkılır mı?

İlk önce, türkülerimiz bizene anlatıyor, anlatmıştır bunlara

bakmak gerekir. Su baskınlarındankıtlığa, depremlere, aşktan sürgünekadar, halkın yaşamına tesir edenher şey türkülerimizin içeriğini oluş-turmuştur. Yani, türkülerimiz halkınyaşamıyla var olmuştur. Öyleyse bu-rada bizim anladığımız, insanlarıntürkülerden değil, toplumsal düzeninyarattığı çarpıklık ve adaletsizlikler-den sıkıldığıdır.

Küçük-burjuva aydınlardaki ken-dini beğenmişlik duygusunun da et-kisiyle “hep aynı şeyler” veya “mo-dası geçmiş” diyerek, bir bıkkınlıkbelirtisi gösterebilirler. Ama bu demekdeğildir ki türkülerimiz sıkıcıdır. YineRuhi Su’dan bir alıntı ile özetlemekgerekirse; “Bu zümrenin halindebir bozukluk var. En yeni oyuncak-lardan bile bir-iki saatte bıkan ço-cuklar gibi, her şeyden çabucak bı-kıveriyorlar. Onlar için esas olanbir şey üzerinde uzun zaman heye-canlanmayı bilmekten çok, her anyeni bir şey görmek merakıdır. Dai-ma yeni bir şey, eğlenceli bir şey.Çünkü onlar bu dünyaya bir defagelmişlerdir.”

8- Halk türküleri nasılsöylenmelidir?Farklı yorumlar katarakseslendirmek, bugününenstrümanlarınauyarlayarak tekrardanbestelemek doğru mudur?

Yaşam içerisinde karşımıza çıkanbütün meseleleri içine alan türküle-rimiz, kulaktan kulağa iletilerek Ana-dolu’yu dolaşmıştır. Halk, bu şekildesorunlarını da sevdasını da diyardandiyara duyurmuştur. Ve bu sorunlarınçözülmesi, sevdasının duyulması için-de türkülerinin anlaşılır olmasını is-temiştir. Türkülerin nasıl söylenece-ğini ancak içeriğinden anlayabiliriz.“Yoksulun sırtından doyan doyana”neşeli “Cemilemin gezdiği dağlarmeşeli imanım” coşkusuz bir yorumile okunmaz.

Türkülerimizin tekrar bestelenmesikonusu ise Grup YORUM’un birsöyleşisinde şöyle değerlendiriliyor;“Yeni kuşak artık tek sesli enstrüman

İnsan sosyal bir varlıktır.Güler, ağlar, hüzünlenir,heyecanlanır, tartışır, inatla-şır, acır, sevinir… İşte insanıçevreleyen bu dünyanın seseyansımasıdır müzik.

“...Müzik ruhun gıdasıdır”derler. Müziği etkili ve doğrukullandığımızda insanlarınduygu dünyasına girebilir,halkı gönül telinden yakala-yabilir, duygularını isyana,direnişe dönüştürebiliriz.

Müzik sanat dalları içindeen evrensel olanıdır ayrıca.Bir şarkının sözünü bilmese-niz dahi ezgisiyle, icrasıylaverilmek istenen duyguylabütünleşebilirsiniz. HastaSiempre gibi tüm dünyahalklarına mal olan bu türonlarca şarkı ve marş vardır.

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

27DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 28: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

dinler halde değil. Çok yönlülükvar. Patronuyla olan çelişkisi var,ailesi ile olan çelişkisi var, evi ileolan ekonomiyle olan çelişkileri var.Artık tek başına bir bağlama iledeğil de çok sesli bir müzikle yaşamanüfuz etmeye çalışıyor.” (Grup YO-RUM, Yurt Gazetesi, 28 Haziran2015)

Buradan anladığımız üzere, halktürküleri özüne dokunmamak ve an-lamını değiştirmemek suretiyle, gün-cellenebilir. Halkın çeşitli kesimlerinetürkülerimizi dinletebilmek, türkü-lerimizin güzelliğini halkın tüm ke-simlerine taşıyabilmek amacıyla buyönteme başvurabiliriz.

9- Bir türküye yozlaşmışdiyebilmemizin ölçütünedir?

Türkülerimiz on yıllardır bozula,düzele bugünkü sağlam ve yalınhalini almıştır. Türkülerimizi olduğugibi kabul edip tarih boyunca tekses usulünce söyleseydik kendimizitekrar ve taklit etmiş olurduk. Buise sanatımızın ve müziğimizin ge-lişimi önündeki en büyük engel olur-du. Müzikte yozlaşma, taklitten dedoğabilir. Farklı kültürel gelişmeleriçerisinde ortaya çıkmış olan müziktürlerini taklit, türkülerimizi yozlaş-tırabilir. Çünkü ezgilerimizin bellibir içeriği ve yapısı vardır. Yorumu-muz bunlara bağlı ve uygun olmalı-dır.

Yine bir örnek verecek olursak;Türkiye devriminin manifestosununyazıldığı ve 10 yiğit devrimci ve ön-derin katledildiği Kızıldere’ye ilişkinsöylenen türkü özünde bir ağıttır.“Söyle nedendir dere vurulur genç-lerimiz oy…” kısmından da anlaşı-lacağı üzere halkımızın yiğitçe çar-pışıp, ölümsüzleşen Mahirler’in ar-dından yaktığı bir ağıttır. Şimdi buağıtın bir oyun havası gibi söylendi-ğini veya usulünce söylenirken halayçekildiğini düşünün. İşte bu bir yoz-laşmadır.

Bir türküyü alıp değiştirmek,özünden koparmak, taşıdığı anlamdışında farklı anlamlar yüklemek,halkın duygu ve düşüncelerini ileri

taşımak yerine, geri itecek tarzdatürkülerle oynamak, o türküleri yoz-laştırmak demektir. Biz halkın ahlakive estetik görüşünü zenginleştirecekher türlü yoruma ve icraya açığızdır.Ama bunun da ezgilerin özündenkoparılmadan yapılmasından yanayız.

Diğer yandan, yozlaşmaya genelolarak bakış açımız aslında hayatınher alanında aynıdır; sanat ve özeldemüzik alanında da halkı değer vekültüründen uzaklaştıran, kendi kül-türüne yabancılaştıran, ileri değilgeri taşıyan, duygu ve düşünce dün-yasını egemenlerin hizmetine yön-lendirmeye çalışan her müzik türüve her şarkı nihayetinde yozlaşmışdemektir.

10- Müziğindevrimci mücadeledekiyeri nedir?

Şarkılar kavgada en önde yer alır-lar. Tüm kitleyi sarar veileri götürürler. Marşlarlayürütürsünüz halkı, sen-fonilerle savaştırırsınız.Tıpkı dilinde bir türküölüme koşarak gidenMuharrem'ler gibi... 19-22 Aralık'ta üzerlerinebombalar, kurşunlar yağ-dırılırken türkülerle, ha-laylarla direnen devrimcitutsaklar gibi...

Her eylemde, her di-renişte düşmana halay-larla, türkü ve marşlarlameydan okuyanlar birörnektir. Karadeniz'dehalkın HES'lere karşımücadelesinde tulum vehoronları ile karşı dur-maları örnektir.

Yüzyıllardır sürdürü-len asimilasyon ve yoketme saldırılarına karşıkültürünü yaşatma savaşıveren Kürt halkınındengbejlik geleneğini ge-liştirmesi bir örnektir...Daha bunlar gibi yüz-lerce örnek vardır halk-ların mücadele tarihinde.Müziğin halkı birleştirici,

bütünleştirici ve manevi olarak güç-lendirici özelliğine en somut örnekGrup Yorum'un Bağımsız Türkiyekonserleridir. Milyonlarca insanınaynı amaç uğruna bir araya gelip,devrim türkülerini, marşlarını hepbir ağızdan söylemesi büyük bir güç-tür. Bu konserlerde müziğin halkınher kesiminden insanı nasıl bir arayagetirebildiğini gördük somut olarak.

İşte bu güç nedeniyle AKP faşizmibugün konserlerimize azgınca saldı-rıyor, yasaklıyor. Üç, beş kişinin biraraya gelip türkü ve marşlarla halayçekmesine dahi katlanamıyor. ÇünküNazım'ın şiirinde de dediği gibi "tür-külerimizden korkuyorlar".

Sonuç olarak, müzik devrimcimücadelenin ayrılmaz ve güçlü birparçasıdır. Bu konuda son sözü Al-lende'yle söyleyelim; "şarkılar ol-madan devrim de olmaz".

Bir türküyü alıp değiştirmek,özünden koparmak, taşıdığıanlam dışında farklı anlamlaryüklemek, halkın duygu vedüşüncelerini ileri taşımakyerine geri itecek tarzda

türkülerle oynamak, o türküleriyozlaştırmak demektir.

Biz, halkın ahlaki ve estetikgörüşünü zenginleştirecek her

türlü yoruma ve icraya açığızdır.Ama bunun da ezgilerin özün-den koparılmadan yapılmasın-

dan yanayız. (...)Sanat ve özelde müzik

alanında da halkı değer vekültüründen uzaklaştıran, kendikültürüne yabancılaştıran, ileri

değil geri taşıyan, duygu vedüşünce dünyasını egemenlerin

hizmetine yönlendirmeyeçalışan her müzik türü ve her

şarkı nihayetindeyozlaşmış demektir.

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL28

Page 29: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Yaptığımız her işimizde olumlu-luklarımızı ve olumsuzluklarımızıgörebilmeliyiz. Bunu yapamadığı-mızda iki uç arasında savrulmalaryaşarız. Yani sadece olumluluklarıgörmek, gerçeklerden uzaklaşıp abar-tıya neden olur.

Devamında yetinmeci bir mantıkgelişir ve yaptığımız her işin yeterliolduğunu düşünüruz. Veya zafer sar-hoşluğuna kapılıp kuralsızlıklar yap-maya başlayabiliriz.

Sadece olumsuzlukları görmek isebizi, kendimize ve çevremizdekilerekarşı güvensizleştirir. Moralsizleşir vehiçbir şey yapmak istemeyiz. İnsanlaragüvenmeyiz, yaptığımız işlerin boşunaolduğu duygusuna kapılırız. Olmazcıbir bakış açısı gelişir devamında.

Örneğin şöyle söylenmeye başlarız:“yapıyoruz ediyoruz ama bir sonuçalamıyoruz, eskiden şu kadar kişiyleiş yapıyorduk şimdi yanımıza, kuru-mumuza gelen bile yok. Biz yaptığımızişlerden bir sonuç alamıyoruz. Başa-rısız oluyoruz, demek ki yanlış işleryapıyoruz”, “Biz bu kadar yapabili-yoruz. Madem böyle, o zaman bizbırakalım bu işi yapabilenler yapsın”şeklinde düşünmek yanlıştır.

Bu durum gerçekleri görememek,olayları, durumları doğru değerlen-dirememektir.

Ne durumun sadece olumsuz ya-nını göreceğiz, ne de olumluluklarıabartacağız.

Bu iki durum da ger-çeklikten uzaktır, abartılıdır.Ve bu ruh hallerinin asılnedeni doğru düşünmemek-tir.

Duygularımızla hareketettiğimiz için gerçekleri gö-remiyoruz. Nedir gerçekolan ya da doğru düşünmedediğimiz nedir, nasıl doğrudüşünmeyi başaracağız?

Böyle bir durumda doğrudüşünmek veya duygularladeğil aklımızla konuşmak şu-

dur; önce var olan durumu değerlen-direceğiz. Yani yaşanan nedir diyesorup bu sorunun cevabını var olandurum üzerinden vereceğiz. Yani somutdurumda çalışıp çabaladığımız haldeinsanları kurumumuza getiremiyor mu-yuz, çalışmalarımıza katamıyor mu-yuz?

Eğer somut durum böyleyse kim-seyi katamıyoruz diye düşünüp mo-ralimizi bozmek yerine neden kata-mıyoruz, bizim hatamız eksiğimiznerede onu bulmalıyız. Bu nedenleribulduktan sonra ise onları nasıl or-tadan kaldıracağımıza ilişkin düşün-meli ve çözüm yolları düşünmeliyiz.Bu iki aşamayı moralimizi bozmadanemek vererek sabırla yaptığmızdavar olan tablonun da değişmeye baş-ladığını göreceğiz.

Doğru düşünmeyi başarabildiği-mizde işlerimizi ne kadar güzel veverimli yapabildiğimizi de görürüz.

Yaptığımız her iş halkta etki ya-ratır. Ve nicel birikimlerin nasıl niteldeğişimler yarattığını, bunun hayattakikarşılığını görmemiz doğru düşünmeile mümkün olur.

Örneğin; bir mahallemizdeki HalkMeclisinde arkadaşlarımız süreklihalkı etkileyememekten, kurulduğu-muz zamandaki insanların bile mec-lise gelmediklerini, artmamız gere-kirken aksine her geçen gün sayımızınazaldığından dert yanarlar.Yani var

olan durumun sadece olumsuz yan-larını görürler. Bu durum onları umut-suzlaştırır, mutsuz eder.

Evet yapmamız gereken var olangerçekliğimizi görmektir ama gerçeğigörmek sadece olumsuzları görmekdemek değildir.

Aynı Halk Meclisinde çalışan ar-kadaşımızın bir akrabasının evinehaciz kağıtları gelir. Haciz gönderenkişi haksız yere borçlandırmıştır ar-kadaşın akrabasını… Ve Halk Meclisio kişi ile bu sorun üzerinden görüşüpçözmek istediğinde karşı taraf şöyleder: “Sizin nasıl bir adaletiniz olduğunubiliyorum. Saygın bir kurumsunuzböyle bir konu ile sizin karşınıza çık-maktan utanırım” deyip sorunu HalkMeclisi olaya müdahil olmadan, hak-sızlık yapan taraf gidermiştir.

Sonuç olarak; yaptığımız işlerinsonuçları hemen somut olarak gö-rünmeyebilir. Bu noktada sabırlı veısrarcı olmalıyız.

Emek vermeye devam etmeli veverdiğimiz hiçbir emeğin boşa git-mediğini bilmeliyiz.

O an pratikte somut bir sonuç gö-remesek de umutsuzlaşmamalı nedenve nasıl sorularına doğru cevaplar ve-rerek işlerimizi sürdürmeliyiz. Emekverilen her iş mutlaka sonuç verir.

Her şeyin başı emektir. Emek ya-ratır, emek üretir.

Herkes emek verdiği şeyi savunur,sahiplenir. Çözene kadar kararlılıkladisiplinle emek vermeliyiz.

Emek vermeden, disiplinle çalış-madan sadece nesnel gerçeği ifadeetmenin tek başına bir anlamı yoktur.Değiştirmek için emek, nesnel gerçeğideğiştirmek için ÇABALAMAK,ÇALIŞMAK gereklidir.

Halkımızın tek alternatifinin bizolduğumuzu unutmadan yolumuzdayürümeye devam edelim.

Halk Meclislerini halkın örgütlen-diği, sorunlarını çözdüğü yerler halinegetirme iddiasından sapmamalıyız.

HARCADIĞIMIZHİÇBİR EMEKBOŞA GİTMEZ

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

29DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Çayan

Page 30: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Anadolu; güneşin ülkesi, mede-niyetler beşiği, nice kavgalar kuruldu,bu diyarlarda nice kahramanlıklar,nice destanlar yazıldı.

Anadolu’nun bağrından çıkıp tür-kü yakanlar, sevdalısı için dağlarımesken eyleyenler, işgalciye karşıgenç ömürlerini veren kızlarımız,delikanlılarımız var bizim.

Çünkü biz Anadolu’nun bağrındançıkmış halk ve vatan sevgisi ile ba-ğımsızlık meşalesini taşıyanlarız. BizAnadolu’da yedi düvele karşı savaş-mış, işgalcileri ülkemizden kovmuşbir halkız. AKP faşizminin iktidarısüresince, uyuşturucu kullanımı çocukyaşa düşmüş, fuhuş, taciz ve tecavüzise TV haberlerini işgal etmiş du-rumdadır. Kapitalizm halk kültürünüyok etmek için dünyanın her yerindeyoz ve bencil, ahlaki değerleri tepe-mize çıkarmaktadır.

Nasıl mı? -Uyuşturucu ve madde bağımlı-

lığını yayarak... Ülkemizde maddebağlılığı artıyor. Artık uyuşturucuilkokullarda çok rahat satılabiliyorve bu devletin, polisin eliyle yapılıyor.Ve bunu yapan mafyalar onların hi-mayesindedir.

-Kapitalizmin ve faşizmin tele-vizyonlardan yayınladığı dizilerdeve programlarda halkın değerleri aşa-ğılanıyor. Evlendirme programlarıve dizilerdeki yoz ve ahlaki değeriolmayan programların hedefi; halkındeğerlerini dejenere etmek, yok et-mektir

-Kapitalizmin ve faşizmin en bü-yük hedeflerinden bir tanesi, gençliğinbeynini teslim almaktır. Gençlik de-mek; soran, sorgulayan demektir. Buyüzden ülkemizde “Fanta”, “Efes”festivalleri vb. ile genç kitleleri mey-danlarda içki ile uyuşturup “işte öz-gürlük budur” diyorlar.

Biz halkın değerlerini, festaval-lerimizde gösterelim, örgütleyelim.

Yasaklara karşı halkla birlikte di-renelim. Festivallerimiz salt eğlencedeğil, devrimci değerleri halka ulaş-tıramanın da aracı olsun. Şimdi Ana-dolu’da örgütleyeceğimiz AnadoluHalk Festivalleri’nin komitelerinikuralım.

Biz Diyoruz ki! Sanat, halkların tarihi boyunca

bilinen işlevini sürdürmüştür. Bilgi-lendirir, eğitir, dönüştürür. Bütünbunları bir haz vererek yapar ancaksanat hiçbir zaman halk için sadeceeğlendiren bir araç değildir.

Ama kapitalizmin festivalleri, tü-ketim çılgınlığı olduğu gibi, gençliğiniçini boşaltan arabeskleştiren bir ko-num içindedir.

Halbuki sanat ve sanatçı dediğinhalka yön vermeli aydınlatmalı ileriyetaşımalıdır. Biz de festivallerimizdebunu hedefliyor, bunun için Anado-lu’nun birçok yerinde festival, konserve benzeri sanatsal faaliyetler örgüt-lüyoruz.

Lenin bize diyor ki: “Kapitalizmşartlandırdığı halk kitleleri üzerindekialışkanlıkları, yanlış görüş ve dü-şünceleri yenemezsek devrimimiz ba-şarıya ulaşamaz.”

Evet, kültür sanat alanındaki faa-liyetlerimiz devrimin bir parçasıdır.Bize dayatılan yoz, ahlaksız kültürekarşı devrimi güçlendirecektir. Dev-rimci değerlerimizle halkın ileri yan-larını yoğurarak yeni bir kültür ya-ratacağız, bu da zulmün kalelerinisarsacak ve mücadelemizi bir adımdaha ileriye taşıyacaktır.

Yılmaz Güney diyor ki: Uykudaolanları sarsın, uyandırın. Herkesesöyleyin, yakında ışıklar kesilebilir.Karanlıkta ne yapacaksınız?

Anadolu halklarını karanlıkta bı-

rakmayacağız. Biz var olduğumuzve nefes aldığımız sürece Anadolutopraklarında, ne AKP’nin yasaklarınane de işkence ve katliamlarına boyuneğeceğiz.

Çünkü Mao devrimci sanatın gü-cünü şu şekilde söylüyor bizlere:“Devrimci kültür geniş halk yığınlarıiçin, güçlü bir devrimci silahtır. Hemdevrimden önceki ideolojik zeminihazırlar hem de devrim sırasındageniş devrimci cephe içerisinde önem-li ve gerekli bir mücadele cephesioluşturur.”

Biz uykuda olmayacak, ışıklarında sönmesine izin vermeyeceğiz.Şairin dediği gibi biz, memleket is-tiyoruz...

“Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı

olsun Kuşların çiçeklerin diyarı olsun Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret

olsun Kardeş kavgasına bir nihayet ol-

sun Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı

olsun Kış günü herkesin evi barkı olsun Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden

olsun Olursa bir dert ölümden olsun”

Böyle bir memleket ancak ve an-cak sosyalizmde olacaktır ve bizAnadolu halkları güneş ülkesine, ka-pitalizme karşı savaşımızla, sanatı-mızla hayat vereceğiz.

Islah olmayacağız; özgür ve ba-ğımsız bir ülkeyi kurana dek müca-delemizi sürdüreceğiz.

AA NN AA DD OO LL UU CC EE PP HH EE SS İİ

Kapitalizmin Çürümüş Yoz Kültürüne KarşıAnadolu Halk Festivallerini Örgütlüyoruz!

Yoz Kültüre KarşıAnadolu Halk Kültürünü

Devrimci Değerlerimizle Büyüteceğiz

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL30

Page 31: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Patron Sendikacıları Bu Kez de 1 Mayıs Alanı İçin Uzlaştı!

Patron Sendikacıları Halka DeğilDüzene Dayanan Sendika Anlayışından

Vazgeçmelidir!

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

331DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

“1 Mayıs’ta Taksim’deyiz!” Böylesöylemişti sendikalar ve demokratikkitle örgütleri 1 Mayıs’tan önce.. Ba-sına boy boy fotoğraflar eşliğindeiddialı açıklamalar verdiklerinde tarih15 Nisan’dı… Çark etmeleri çoküzün sürmedi, daha sonra yaptıklarıortak açıklamada Valinin Taksim’e‘sıcak bakmaması sebebiyle’ Bakır-köy Pazar Alanı’na başvuru yapa-caklarını açıkladılar.

Sendikaların kararlarından geridönmesi devrimciler açısından ön-görülen bir tutumdu; zaten 1 Mayıstartışmalarına dair değerlendirmele-rinde, sendikaların geri adım atmakiçin fırsat kolladıklarını ortaya koy-muşlardı.

KESK-DİSK-TMMOB ve TTB’nin“1 Mayıs’ta Taksim’deyiz!” dedikleri15 Nisan açıklamasının satır aralarınıdikkatli okuyanlar, bunun deyim ye-rindeyse yalandan bir çıkış olduğunuanlamışlardı. Sendikal bürokrasi vereformizm, “Devlet nasıl olsa ciddianlamda yasaklar getirecek, bari Tak-sim’deyiz diyelim de şanımız yürüsün”hesabıyla hareket etmiş; “Taksim’eizin çıkmaması halinde yeniden birdeğerlendirme” yapacaklarını söyle-yerek de açık kapı bırakmışlardı.

“Amacımız KimseninBurnu KanamadanKutlamak”

“Açıklamada güvenlik sorununada dikkat çeken Kani Beko, ‘1 Ma-yıs’ta Taksim konusunda İstanbulValiliği ile yapılacak görüşmeninolumsuz çıkması halinde nasıl birtavır alacaksınız’ sorusuna, ‘İstanbulValisi’yle, belki de İç İşleri Baka-nı’yla, Başbakan’la görüşerek, herzaman olduğu gibi görüşlerimizi de-vam ettireceğiz. Bizim dileğimiz 1Mayıs Birlik ve Mücadele günündeTürkiye’nin alanlarında ve dünyanınbirçok yerinde yaşandığı gibi hiç

kimsenin burnu kanamadan kutlamak’dedi.” (15 Nisan 2016)

Böyle buyurmuştu DİSK Başka-nı… Bu ifadenin kendisi bile sendikalbürokrasinin içinde bulunduğu aczigöstermektedir. Evet, bizler de emekçiinsanlarımızın kılına zarar gelmesiniistemeyiz ama sınıflar mücadelesindeböylesi bir gerçeklik var mıdır? Herşeyden önce, 1 Mayıs kutlamalarındave ülkemizin dört bir yanında halkı-mızın burnunu kanatan kimdir; tümmeşru demokratik eylemlere saldıranfaşizm mi, yoksa meydanlarda ısrareden devrimciler mi? Kani BEKO“insanların burnunun kanamasınınönüne geçmek” için, mücadeledenvazgeçmeyi mi öneriyor? Böyle birsendika başkanı olabilir mi, böylebir sendikal anlayış, işçi sınıfı mü-cadelesine önderlik edebilir mi?

Türkiye solunun hafızası zayıftır,o yüzden hatırlatmakta fayda var.Haziran Ayaklanması’nın ilk günle-rinde, sendikaların aldığı grev kararıdoğrultusunda, İstanbul DİSK binasıönünde binlerce emekçi toplanmıştır.Yürüyüşe geçmek için toplanıldığındapolis barikat kurar ve saldırı hazırlığıyapar. Aynı Kani BEKO’nun inisi-yatifiyle eylem apar topar bitirilir.Sokaklarda insanların katledildiği,gaza boğulduğu o dönemde geri adımatılması konusunda yapılan eleştirilereşöyle cevap verir DİSK Başkanı:“Portakal gazı kanserojen madde içe-riyor, işçilerin sağlığını düşünmekzorundaydım”!

Geri Adım Atmanın SonuYok: Taksim-Kadıköy-Bakırköy…Peki Ya Sonra?

Türkiye’de emek örgütleri uzunyıllardır ciddi bir mücadele pratiğiortaya koymaktan uzaklar. Serma-yenin her tehdidinde, saldırısındageri adım atıyorlar; örgütleyebildikleri

bir tane bile direniş yok. Mücadeleetmek, kitleleri eğitmek ve mücade-leye katmak yerine, ikili görüşmelerle,uzlaşıyla sonuç almak istiyorlar. An-cak geri adım atmanın sonu yoktur.Faşizm de bu gerçeği bildiğinden,her seferinde bu gerici sendikal an-layışın karşısına dikiliyor ve dahafazlasına teslim olmalarını dayatıyor.Oligarşi, sendikaların 15 Nisan tarihli“Taksim’deyiz” çıkışının altının boşolduğunu iyi bildiğinden pazarlıkbile yapmadı.

Sırtını İşçi Sınıfına,Halka DeğilDüzene Dayayan Sendikal Anlayış:Patron Sendikacılığı…

1 Mayıs tartışmalarını; sendika-lardaki egemen anlayışı ve ona kolkanat geren reformizmi sorgulamadanyapmak, diyalektik materyalizme tersdüşecektir.

Her ne kadar bu dörtlü bileşene(DİSK-KESK-TMMOB-TTB) aynıicazetçi anlayışlar egemen olsa da,DİSK’e ayrıca değinmek gerekiyor.Tüm değerlerini yitirerek patron sen-dikacılığına soyunan yöneticilerininelinde DİSK, çürümeye devam ediyor.Kendi çalışanı Oya BAYDAK’ı hiçbirgerekçe göstermeden işten attı DİSKyönetimi; DİSK önüne çadır açanOya BAYDAK ve ona destek olandevrimcilere linç saldırısı örgütledi.Bugün idari mahkeme Oya BAY-DAK’ın işe dönmesi yönünde kararalmış olmasına rağmen, DİSK yö-netimi mahkeme kararını uygulamı-yor. İşçi sınıfının çıkarlarını serma-yeye karşı savunması gereken sen-dika, 300 gündür kapısının önündedirenen işçisini görmezden geliyor;mücadelesini işçisinin direnişe karşıveriyor.

Böyle bir sendikal anlayışın dev-lete karşı kararlı bir mücadele vere-

Page 32: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

bilmesi, işçi sınıfının çıkarlarını sa-vunması, 1 Mayıs alanı için ısrarlıolabilmesi mümkün müdür?

Öte yandan Kani BEKO ve ekibikimsenin burnunun kanamamasını is-terken işçi sınıfına ve halka değil,düzenin kurumlarına güvenmeyi tercihediyor. Devletin izin verdiği alandamiting yapıldığında bir sorun olma-yacağını düşünüyor. Suruç Katlia-mı’yla başlayan süreçte, tüm saldırılara,katliamlara rağmen devlete güven-mekten vazgeçmiyor. 10 Ekim Kat-liamı’ndan sonra da başbakana te-şekkür eden Kani BEKO, meydanlardagerçekleştirilen katliamların sorum-lusunun devlet olduğunu gizlemekistiyor. “Taksim’i zorlarsak devletşiddetine maruz kalırız, devletin izinverdiği alanda kutlarsak başımız ağ-rımaz” diye düşünen patron sendika-cılığı, 10 Ekim Ankara mitinginin de‘izinli’ miting olduğunu unutmuş gö-rünüyor. Katliamcıların elini kolunusallayarak geldiklerini, devletin istih-baratının katliamdan haberdar oldu-ğunu, polisin yaralıların üzerine tali-matla gaz attığını unutturmak istiyor.Belki bu kez oligarşi kendilerinegüven vermiş olabilir elbette, “Taksimdiye tutturmayın, gelin Bakırköy’egidin, bakın bu sefer sizi katletmeye-ceğiz” garantisi vermiş olabilir!

Bu, sınıf bilincinin kaybolmasıdır;dost ve düşman kavramlarının bilinçliolarak çarpıtılmasının sonucudur. Emek-çilerin kaderinin bu anlayışa teslimedilmesi ve tüm yaşananlara karşı Tür-kiye solundan en ufak itiraz gelmemesiise, reformizmin koltuk sevdası yü-zünden olduğu kadar; Türkiye solundakiçürümüşlüğün de göstergesidir.

Emekçilerin Taksim Israrıve Reformizmin‘Alan Fetişizmi’Saçmalığı…

Meydanlar bir halkın belleğidir.Dünya devrim tarihinde öyle alanlarvardır ki, halkın yüreğinde yer etmişve mücadeleyle özdeşleşmiştir. Tak-sim Meydanı’nın da Türkiye halklarıiçin böyle bir anlamı vardır. Emek-çilerin kanıyla kazanılmış bu alan,Haziran Ayaklanması’nın da kalbi

olmuş, ülkenin her yanında milyonlar“Her yer Taksim, her yer direniş”sloganıyla meydanları zapt etmiştir.

Taksim’in emekçilere kapatılmasısonrasında ise reformizm, mücadeleetmek yerine ‘neden Taksim’de ısraretmeye gerek olmadığının’ teorisiniyapmaya başlamıştır. Faşizmin bas-kıları arttıkça, ödenen bedeller büyü-dükçe, tatlı su solculuğunun zeminikalmayınca, kendi korkularını, kaç-kınlıklarını meşrulaştırmak adına teo-riler üretmenin derdine düşmüşlerdir.Bu alanda en çok dillendirdikleri ifadeise “alan fetişizmi” olmuştur. Dev-rimcilerin ve emekçilerin Taksim ıs-rarını “alan fetişizmine gerek yok”söylemiyle karşılayan bu anlayış, sık-lıkla, saldırılara karşı emekçilerin bir-liğinden, mücadeleden, kitlesel kut-lamadan dem vurmaya başlamıştır.Bu noktada kendilerine sormak gere-kir: Emekçiler her gün yeni hak gasp-larıyla karşı karşıyayken, işten atmalar,sürgünler, baskılarla boğuşurken ak-lınıza gelmeyen mücadele, Taksim’denvazgeçişin teorisi yapılırken mi aklınızageliyor? Emekçilere yönelik saldırılarbugün mü gündeme geldi? Bugünekadar emekçilerin birliği ve mücadelesiiçin ne yaptınız, hangi işçi direnişininyanında oldunuz?

Bir an için samimi olduğunuzainanalım ve diyelim ki faşizmin bas-kıları yüzünden değil de, gerçektenTaksim ısrarının doğru olmadığınıdüşündüğünüz için Bakırköy’de kararkıldınız. Peki önümüzdeki sene faşizmBakırköy de dahil tüm alanları ya-sakladığında ne yapacaksınız? Busefer de “yürüyüş ve meydan feti-şizmine gerek yok, salonlarda kut-layalım 1 Mayıs’ı” mı diyeceksiniz?

Taksim ısrarı bir alan fetişizmideğil, bir iddiadır, bir mücadele ka-rarlılığıdır. Düzenin icazetine bir baş-kaldırıdır. Emekçiler kan ve can pa-hasına kazandığı bu alanı savunupdüzene geri adım attırmadıkça, hiçbirhakkını da savunamaz.

Kendilerini DüzeneKabul Ettirme ÇabasınınSonucu: Bakırköy…

Sendikalar ve emek örgütleri kendiiradeleriyle başka bir alanı 1 Mayıs

için uygun görmüş olsalardı, bununbelki bir anlamı olabilirdi. Ancakgelinen noktada bu tartışmasız birteslimiyettir. Devlet tehdit etmiş vebu tehdide boyun eğilmiştir.

Diğer yandan patron sendikacılığıve ona biat edenler kendilerini ‘gü-venli’ gördükleri, izinli Bakırköy ala-nına çekerek, Taksim’de ısrar edengüçlerle ayrışmayı bilinçli olaraktercih etmişlerdir. Bu, kendini düzeneispat etme çabasının bir sonucudur.Kendileri mücadele alanlarından çe-kilecek ve devletin tüm şiddetini dev-rimci, ilerici güçlere yöneltmesininönünü açacaklardır. Bu tavır oligarşiye,“biz onlardan değiliz, aynı mahalledendeğiliz” mesajının verilmesidir.

Oysa katliamlar, çocuk tecavüzleri,artan saldırılar, her alanda ayyukaçıkan gericileşme halkta büyük biröfkenin birikmesini de beraberindegetirmiştir. Tam da böylesi bir süreçteöncelikle yapılması gereken, tümemekçilere, neden Taksim’de ısraredilmesi gerektiğini açıklamak, dü-zenin ikiyüzlülüğünü teşhir etmekve tüm halk kesimlerine Taksim çağ-rısı yapmak olmalıydı. 1 Mayıs günüise güçlü bir şekilde Taksim Alanı’nızorlamak, tüm devrimci, ilerici güç-lerle birlikte sokak sokak çatışarakhalka moral olmak gerekmekteydi.Düzen sendikacılığı ise-kendi sınıfsalkonumuna uygun olarak- bütün bun-ları yapmak yerine bir adım dahageri çekilmeyi tercih etmiştir.

Ankara’da 1 Mayıs:Kızılay, Sıhhıye ve Kolej...

1 Mayıs ve Taksim tartışmalarınınbir benzeri de -aynı yoğunlukta ol-masa da- Ankara’da yaşanmıştır. An-karalı emekçiler bilirler, Kızılay Mey-danı uzun yıllardır emekçilere ya-saklanmıştır. Haziran Ayaklanmasısürecinde Kızılay Meydanı ölümlerpahasına emekçiler tarafından zaptedilmiş, sonraki günlerde ise polisinkamp kurarak her türlü eyleme sal-dırdığı bir alana dönüşmüştür. Dev-letin Ankara’da miting için yıllardırgösterdiği alan ise Sıhhıye Meyda-nı’dır.

Ancak bu sene faşizm SıhhıyeMeydanı’na da yasak getirmiş ve

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL332

Page 33: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

sendikaların 1 Mayıs için Sıhhıyebaşvurusunu reddetmiştir. Bununüzerine de sendikalar 2016 1 Ma-yıs’ını Kolej’de kutlamaya karar ver-miştir.

Haziran Ayaklanması’ndan son-raki ilk 1 Mayıs’ta, dönemin kitle-selliği ve mücadele dinamikleri degöz önüne alınarak, Ankaralı emek-çiler Kızılay’ın zorlanmasını ve tekrarkazanılmasını önermiş ancak sendikalbürokrasi ve reformizm engelini aşa-mamıştır. Devrimci sendikacılarınKızılay önerisi, reformizm tarafından“Kızılay’a saldırı olacağı, 1 Mayıs’ıSıhhıye’de bayram havasında kutla-mak gerektiği” gerekçesiyle redde-dilmiştir. Ancak söylediğimiz gibigeri adım atmanın sonu yoktur; faşizmilk fırsatta, reformizmin güvenli alanolarak gördüğü- Sıhhıye’yi de ya-saklamıştır. Sendikalardaki egemenanlayış ise, yine geri adım atmayıtercih etmiştir. Bu sene Kolej Mey-danı’na razı olanların, önümüzdekisene Kolej Meydanı da yasaklanırsanereye gideceği ise meçhuldur.

MücadeledeIsrar OlmadanHiçbir Şey Elde Edilemez

Bugün KESK-DİSK-TMMOB veTTB kendi söylemlerinin arkasındadurmayarak bir kez daha emekçilerive halkı kandırmıştır. Dertlerininmücadele olmadığını, işçi sınıfınınçıkarlarını savunmak olmadığını birkez daha göstermişlerdir.

Faşizm koşullarında mücadele et-mek bedel gerektirir: Tarihsel olarakişçi sınıfının hiçbir kazanımı yokturki ağır bedeller ödenmeden elde edil-sin. Ülkemiz solu ise keşfettiği risksiz,akıllı solculuk oyunundan vazgeç-meden, günü kurtarma derdine düş-müştür. Sınıf ve kitle sendikacılığınıterk edip, kimlik siyasetine soyunansendikal anlayışların geldiği noktabudur ve bu anlayış, emekçilerin sü-rekli hak gaspına uğramasına nedenolmaktadır.

Sendikalarda çürüme öyle bir bo-yuttadır ki; ne tutarlılık, ne kararlılıkne de inanılan değerler uğruna mü-

cadeleye rastlanabilmektedir. Hiçbirözeleştiri vermeden, bir gecede verilensözler unutulmakta; alınan kararlardangeri adım atılmaktadır. Bu anlamdasendikaların artık emekçiler nezdindebir inandırıcılığı, güvenilirliği kal-mamıştır.

Mücadelede ısrar olmadan kaza-nım elde edebilmek mümkün değildir.1 Mayıs’la ilgili atılan her geri adım,emekçilerin üzerindeki baskıyı dahada arttıracaktır. Bugün Taksim’i sa-vunmak, 1 Mayıs’ı savunmaktır. Bu-gün Taksim Alanı için mücadele et-meyenler, yarın AKP’nin izni olma-dan hiçbir talep için hiçbir meydanıkullanamayacaktır.

Ancak faşizmin tüm baskılarınarağmen devrimci işçi ve emekçiler,tarihsel sorumluluklarının gereğiniyerine getirecek kararlılık ve bilincesahiptir. Böylesi zor dönemlerde biradım öne çıkarak, atılan tüm geriadımlara rağmen; Taksim Alanı’nınkazanılması için mücadelelerini sür-düreceklerdir.

Suriye Halk Cephesi 10 Mayıs’ta Suriye tarafındanIŞİD’in Kilis’e fırlattığı füzelerle ilgili bir açıklamayayınladı. Açıklamada kısaca şunlara değinildi: “Rusuçağının sınır ihlali gerekçesiyle, uçağı düşürüp vatanmillet edebiyatı yapan AKP hükümeti, Kilis’e yönelikIŞİD’in saldırılarına karşı sessiz kalmaktadır. Kilis, va-tanımızın bir parçası değil midir? Ancak, ülkemizi par-sel parsel emperyalizme pazarlayan, satmadığı bir şeykalmayan AKP hükümetinin vatan kavramı olmadığınıda biliyoruz.

AKP, kendi çıkarları ve politikalarını uygulamakiçin halktan onlarca insanımızın ölümünü göze alacakkadar faşist bir zihniyetle yönetmektedir. Hedefi, sınır-da güvenli bölge oluşturmak ve ABD’nin Kilis’teki üs-sünün zeminini hazırlamaktır.

Kilis halkı AKP’nin bu katliamcı yüzünü görüp, tep-ki gösterdiğinde, polisin gaz bombalı saldırısına uğra-mış ve susturulup sindirilmek istenmiştir. Kilis halkıAKP’nin katil yüzünü biliyor. Halkın hafızası güçlüdür,unutmaz. Elbet bu katliamın da hesabını soracaktır.

Kilis halkı yalnız değildir. Türkiye halkları ve dev-rimcileri olarak bizler Kilis halkının yanında olup,AKP’nin faşist, katliamcı yüzünü teşhir etmeye, hesap

sormaya devam edeceğiz.Suriye ve Türkiye halkları kardeştir. AKP, Suri-

ye’ye müdahalenin her biçimi için bahane aramakta veyaratmaktadır. Buna izin vermeyeceğiz.

Halkımız, Kilis’te yaşananlara karşı sessiz kalma-malıdır. Kilis halkıyla dayanışmamızı büyütüp, KatilAKP hükümetinden ve yalakalığını yaptığı emperya-lizmden hesap soralım.

Halklara düşman IŞİD, emperyalizmin ve işbirlik-çilerinin yarattığı, vahşet ve katliamlardan beslenerekvarlığını sürdüren bir örgüttür.

“IŞİD’i Yaratan, Halkların Katili Emperyalizm veİşbirlikçisi AKP’den Hesap Soracağız!”

AKP Hükümeti, Kilise Yağan Bombaların Baş Sorumlularındandır

Kilis

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

333DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 34: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

“Gerçekleri görmeye başlayan”lar-dan birisi de, ÖDP-DY’lilerin memurörgütlenmesi DSD temsilcisi İsmailHakkı Tombul’un itiraflarında yeralan ifadelerde açığa çıkan gerçek-lerdir:

“KESK, Kürt sorununda, halklarınkardeşliği ve barış içerisinde birarada yaşam temelinde tutum almıştır.Alınan tutumu yeterli görmeyipKESK’i adeta bir Kürt siyasal aktörügibi tutum almaya zorlayan siyasetindirgemeci yaklaşımlar, zaman za-man kimlik, kültür talepli mücadeleyoğunluğunu arttırmış, bu durumdakitlelerle yabancılaşmaya yol açarakdaralma etkisi göstermiştir.

(…)KESK’te bu sorun (devrimcilere

karşı kirli ittifaklar-b.n) yeni değildir.1998 Genel Kurulu’nda sorun tespitedilip; “KESK siyasal koalisyon gö-rüntüsü veriyor. Bu durumdan hızlauzaklaşıp kitle mutabakatını geliş-tirmek gerekir” denilmiştir. Ancakizleyen genel kurullarda bu sorunutespit edenler de (bizzat kendilerioluyor, b.n) içinde olmak üzere siyasalkoalisyonlar bir biçimiyle devam et-miştir. (…) Bugün ülkemizde emek-çileri mezhepçi faşizmin hegemon-yasından kurtarıp kendi adlarınasınıf olma bilincine ulaşacakları po-litik / pratik süreci örgütlemek, emekhareketini yeniden inşa etmek…”(İsmail Hakkı Tombul Eski KESKGenel Başkanı 20005-2008, EskiGenel Sekreter 2011 – 2014)

Birgün Gazetesi’nin “KESK 20Yılında: Dün – Bugün – Yarın” isimliyazı – röportajlar dizisinde yer alanbu anlatımlar, bir özeleştiri içeriğitaşımıyor. Asla yanlış anlaşılmasın;İ. H. Tombul’un ifade ettiği gibi, sa-dece “durum tespiti” yapılıyor…

Bu reformist-uzlamacı, sivil top-lumcular, ekonomik-demokratik mü-cadele örgütü olan KESK’i, sırf kendiküçük dünyalarını, dar düzeniçi si-yasal çıkarlarını koruyabilmek için

AKP’nin sürgün zulmüne karşı tekbaşına direnen Hatice Yükseller’igörmezden gelecek kadar emek dışısiyaset bezirganlarının kulübü yapmış.Anadolu’daki bir çok KESK şube-lerini kahvehane-içki içilen lokal ha-line getirerek yozlaştırmış, bu nedenlede genel memur kitlesinden uzak-laştırmış, KESK’i sınıf örgütü ol-maktan çıkarıp, bir kadın örgütü,çevre-ekoloji örgütü, “LGBT bireylerisavunma” örgütü haline getirmişlerdir.

“Tespit yapmışlarmış!”Tespit yapıp suçlarınızı gizlemek

için fildişi kulelerden ahkam kese-ceğinize hesap verin!

Nasıl ve ne için bu hale getirdinizo bedeller ödenerek, gazların-coplarınarasında, gözaltıların-işkencelerin,tutsaklıkların, şehitliklerin arasındavar ettiğimiz KESK’i?

“Suç, Samur Kürk olsa kimse üs-tüne almaz” denir, bir halk deyişinde.Bu, tam da yukarıda sözlerinden birbölümünü aktardığımız KESK’i sınıförgütü olmaktan çıkaran “koalis-yon”cuları tarif ediyor!

“KESK’i sınıf örgütü haline ge-tirmek”ten bahsediyorlar, ağız birliğietmişçesine…

KESK kuruluşunda sınıf müca-delesinin önemli bir parçasıydı. Kimsınıf örgütü olmaktan çıkardı? Birmilletvekilliği bahşedilecek diye Kürtmilliyetçilerinin kapılarını aşındıran,yalvarırcasına KESK yönetimindekoltuk karşılığı ittifaklar kuran, kamuemekçilerinin mücadelesiyle alakasıolmayan her ağzını açtığında “baştaKürt sorunu olmak üzere” diyerekKESK’i, Kürt milliyetçiliğinin mev-zisi ve kerameti kendinden menkul“eş başkanlık” statüsüyle bir HDPşubesi haline getirenler kimlerdir?

Ortalık yere tespitlerinizi ataca-ğınıza tüm kamu emekçilerinin umu-du olacak bir örgütlenmeyi nasıl buhale getirdiğinizin hesabını verinönce… KAMU-SEN ve MEMUR-SEN kitlesi bile KESK’li kamu emek-

çilerinin mücadelesiyle hakların ka-zanılabildiğini bilirken, bugün onlarında umudunu kıran ve umutsuz-çaresizAKP’ye teslim edenler kimlerdir?

KEC’li memurlar, daha KÇSPdöneminden başlayarak, “tabanınsöz ve karar sahibi olması” ilkesiningereği olarak; işyerlerinden, şube-lerden gelen sese kulak verilmesini,kararların aşağıdan yukarıya doğruoluşturulmasını, en son işyerlerindenbaşlayarak Memur Meclislerinin ku-rulması çağrısını yaparken, bunlarakulak tıkayanlar, meclis kurulmasıçabalarımızı engelleyenler bugün“Meclisleşmek lazım” diyorlar…

Bir kez daha “Günaydın” hepini-ze!.. Kamu emekçilerinin tamamınıniradesini kararlara yansıtabilecek, di-ğer sendikaların üyelerini de Meclisörgütlenmeleri yoluyla mücadeleninbir parçası haline getirebilecek olanbu örgütlenme çağrısını niçin engel-lediniz, önce bunun hesabını verin!

İşyerlerinde kurulmasını, müca-dele kararlarının işyerlerinden çık-masını engellemek için tepede kur-duğunuz “uzlaşmacılar koalis-yonu”nun meclisi ile durumu kur-tarmaya çalışırken KESK’i mahvet-menin hesabını verin! Bu muhasebeyisamimiyetle yapmadığınız, tüm kamuemekçilerine işlediğiniz bu suçlarınözeleştirisini vermediğiniz sürece;tespitlerinizin de mücadeleye, sınıförgütü olmaya dair sözlerinizin debir anlamı yoktur!

AKP faşizminin 657 sayılı KamuPersoneli Yasasını değiştirerek, kamuemekçilerinin örgütlenmesini engel-leyecek, sürgünler, açığa almalar,işten çıkarmada pervasızlığı arttıracakyasal düzenlemelerin hazırlığı ya-pılmaktadır. Bu saldırılara karşı di-renişleri örgütleyecek olan taban ör-gütlenmelerini yani, Memur Mec-lisleri’ni hızla oluşturmak zorunludur,elzemdir.

Kamu Emekçilerinin Örgütsüzlüğüne Sadece KEC’liler Son Verebilir-4

KESK’i Bir Sınıf Örgütü Olmaktan Çıkaranlar;“Durum Tespiti “ Yapmak Yerine Hesap Vermelidir!

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL334

Page 35: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Yaşları küçük, sokakta oyun oynaması, okulda olmasıgereken, geleceğimiz olan çocuklarımız; eve ekmek gir-mesi, tencerenin kaynaması için çıraklık, seyyar satıcılıkyapmakta; fabrika, atölyelerde, inşaatlarda, tarlalarda,bahçelerde çalışmaktadır. Yaşları küçük, fakat omuzla-rındaki yük en az bir yetişkininki kadar fazladır. 6-7 ya-şından itibaren hayatı oyunlardan, ders kitaplarındandeğil; çalışarak, zorluklar içinde yaşayarak öğrenmek-tedir.

DİSK/Genel-İş’in araştırmasına göre Türkiye’deçocuk işçiler, toplam nüfusun yüzde 5,9’unu oluşturu-yor.

“-Yoksul fertlerin yüzde 44,3’ü çocuk,-Tarımda çalışan çocuk işçi sayısı 326 bin 399’a

yükseldi-Ev işinde çalıştırılan çocuk (yemek pişirme, çamaşır

yıkama, küçük kardeşlere veya hastalara bakma, temizlikgibi) yüzde 49,2”

Erken büyüyor çocuklarımız. Okul yüzü görmedenher gün 10-12 saat çalışmaktadırlar. Bizim çocuklarımızhayatı çalışarak, aç kalarak, sokakta dilenerek tüm zor-lukları yaşayarak, tecavüze uğrayarak, yozlaşma batak-lığına sürüklenerek, hapishanelere atılarak… çocuklarımızbir gün bile yaşayamadan büyümektedir.

Ülkemizde 1 milyon çocuk işçi var. 1 milyon çocukişçinin emeğini çalan, onları köle gibi çalıştıran yaşadı-ğımız düzendir. Düzen, çocuklara, çocukluklarını yaşamahakkı tanımıyor. Okuma, oyun oynama, gülme, eğlenmehakkı tanımıyor.

Çocuklarımızı katleden, aç bırakan, köle gibi çalıştıran,emeklerini sömüren, tecavüz eden, hapse atan, işkenceeden, çocuk yetiştirme yurtlarında tecavüz eden, fuhuşyaptıran düzende yaşıyoruz.

Bu düzen çocuklarımızın katilidir. AKP faşizmininbaşındaki kişi, “kadın da çocuk da olsa gereği yapılır”diyen Tayyip Erdoğan’dır. Faşizm, çocuklarımızı katle-derek, “geleceğiniz de benim elimde” diyor ve gelecekumutlarımızı yok etmeye çalışıyor. İzin vermeyecek,geleceğimize sahip çıkacağız.

Yaşadığımız Sömürü, Zulüm DüzenindeÇocuklarımıza Verilen Bir Değer Yoktur

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dilinden “3 çocuk”

kelimesini düşürmez. Yeni evlenen her çiftten 3 çocukister. Doğan her çocuğumuz emperyalizm ve işbirlikçileriiçin ucuz işgücü demektir. İnşaatlarda, tarlada, bahçede,fabrikada, atölyede 11-12 saat çalışan çocuklarımızınalın teri, kanı canı üzerinden kar etmektedirler. İstenen3 çocuğun ne yiyeceği, ne giyeceği, nasıl okuyacağı vb.Tayyip Erdoğan gibi işbirlikçileri ilgilendirmez. Çok sı-kışırsa işi Allah’a havale edip; “her çocuk bereketiylegelir” diyerek halkın dini duygularını da sömürürler.Çocuklarımız açlıktan ölür, “yetersiz beslenme” olur,çocuklarımız soğuktan, doktorsuzluktan ölür. Hep ölürçocuklarımız “kader”, “takdiri ilahi” olur.

Ölen hep bizim çocuklarımızdır. Çalışan hep bizimçocuklarımızdır. Yozlaşma batağında, çürütülen hepbizim çocuklarımızdır. Tayyip Erdoğan gibi işbirlikçilerinçocuklarının yediği önünde yemediği arkasında olur.Bizim çocuklarımız ise okul yüzü görmez, çalışırlar.

Örneğin Anayasa’nın 42. maddesinde; “Kimse eğitimve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. İlköğretim,kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devletokulları parasızdır” denmektedir.

Gerçekte böyle midir? Hayır, gerçekler, Anayasa’dayazıldığı gibi değildir. Çocuklarımızın eğitim ve öğrenimhakkını ellerinden alan bizzat faşist devlettir.

Asgari ücret 1.300 TL. Okula kayıt parası “bağış”adı altında toplanmakta, okuluna göre bu miktar değiş-mekte ve okul müdürleri 2 bin ila 5 bin liraya kadarvaran miktarda para talep etmektedirler.

Asgari ücretli bir aile, sadece okula ilk başlarken,kayıt dışında bir çocuğu için en az 800 TL harcamakta.Fotokopi parası, karne parası, o, şu, bu parası derkenbirer müşteriye çevrilen öğrencilerden çeşitli kalemlerdepara alınmaktadır. Asgari ücretli bir aile bu parayı öde-yemez, ödeyemiyor yoksul insanlarımız.

İşte çocuklarımıza yaşatılan, dayatılan tablo:-Okula gidemeyen çocuk sayısı 4 milyon 330 bin

504’dür.-1 milyon çocuk işçi var-Resmi rakamlara göre 42 bin gayri resmi rakamlara

göre 200 bin çocuk sokaklarda yaşıyor.-Her yıl 7 bin çocuğa tecavüz ediliyor.-500 bin çocuk sokakta çalışıyor.-100 bin çocuk ev işlerinde çalışıyor.

ÇOCUKLARIMIZ, GELECEĞİMİZ İÇİNMECLİSLERDE ÖRGÜTLENELİM!

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

335DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 36: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

-Çocuklarımızın yüzde 6’sı çalışıyor-4 milyon 330 bin 504 çocuk okula gidemiyor”İş kazalarında çocuklarımız sakat kalmakta, katledil-

mektedir. Sokaklarda Bali, Bonzai vb. uyuşturucu maddelerkullanıyor. Fuhuş yaptırılıyor, hırsız, katil olmaya zorla-nıyorlar.

Çocuklarımıza bunları reva gören bu düzene karşıörgütlenmeliyiz.

Aldığımız üç kuruş aylıkla çocuklarımızın karnı doy-muyor, üst-baş alamıyoruz, istedikleri en ufak bir şeyibile yerine getiremememizin sorumlularına karşı örgüt-lenelim.

Geleceğimiz olan çocuklarımızın bugünden geleceğinesahip çıkmak için Meclislerde örgütlenmeliyiz.

İşçi Meclislerinde örgütlenelim.Örgütlendikçe, çocuklarımızı yozlaşma batağından

hep birlikte çıkartıp alabiliriz.Örgütlendikçe; çocuklarımız yatağa yarı aç girmeye-

cek.Örgütlendikçe; çocuklarımız tarlada bahçede fabrikada,

atölyede çalışmayacak, çıraklık yapmayacak.Örgütlendikçe; bu düzeni tanıyacak güçlü olanın;

devlet, patronlar, yargı, polis vb. olmadığını görecek,güçlü olanın örgütlü halk olduğunu göreceğiz!

Devrimci İşçi Hareketi, İstanbul Sarıyer’de 9 Mayıs'taDİSK ve Genel-İş yöneticilerinin bir kısmını teşhir ettiği50 adet afiş yaptı. Devrimci İşçi Hareketi bu afiş çalış-malarını Genel-İş Sendikası kararı uygulayana kadardevam ettireceğini belirtti.

Şişli: Devrimci İşçi Hareketi ve Şişli Belediyesi İşçiMeclisi, Direnen Genel-İş işçisi Oya Baydak’la birlikteŞişli Cevahir Alışveriş Merkezi önünde masa açtı. Onaydır işine geri dönmek için direnen, direniş boyuncapatron sendikacıları tarafından linç edilen, mahkemeyikazanmasına rağmen işe başlatılmayan Oya Baydak vearkadaşları; halktan işe geri dönebilmesi, mahkeme ka-

ranının uygulanması talepli di-lekçeyi imzalamasını ve bu di-lekçeyi Genel-İş Genel Merkezi’neulaştırmalarını istedi. Saat 18.00ile 19.00 arası yapılan çalışmadapatron sendikacıları DİSK yöne-ticileri Kani Beko, Arzu Çerk-ezoğlu, Genel-İş Genel BaşkanıRemzi Çalışkan ve Şube BaşkanıNebile Çetin’i teşhir eden konuş-malar yapıldı. 22 Nisan'da da aynı yerde yapılan çalışmada30 imza toplandı.

Oya Baydak İşe Alınana Kadar Teşhirimiz Devam Edecek

FFOSEM’in Yazlık Sinema Gösterimi Başladı“Tüm Yoksul Mahalleler Bizimdir”

Fotoğraf ve Sinema Emekçileri, 7 Mayıs’ta SibelYalçın Parkı’nda düzenlediği açık hava sinemasındahalkla buluştu. İlk gösterimi Kemal Sunal’ın oynadığı“Zübük” filmiyle yaptı. Düzen partilerinin ve parla-mentosunun dolandırıcı, hilekar ve alçak yanlarınınişlendiği “Zübük” filmi izleyicileri güldürdü.

Filmden önce Okmeydanı’nda 400 film davetiyesidağıtıldı. Film başlangıcında iki küçük çocuğun attığı

soda şişesini bahane ederek; katil polis parkın etrafın-da film gösterimini taciz etmeye çalışsa da film göste-rimi gerçekleştirdi. 52 kişinin katıldığı yazlık sinema-da “Tüm Yoksul Mahalleler Bizimdir!” şiarı öne çıktı.Komün yapılarak gazoz ve çekirdekler alındı. Filmbitiminde yazlık sinema çağrısı yapıldı. “Tüm YoksulMahalleler Bizimdir!” sloganı ile yola çıkılan sinemagünleri sürecek.

İdil Halk Tiyatrosu Gazi Ekibi çalışma-larına, Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ileSavaş ve Kurtuluş Merkezi’nde devam etti.

5 Mayıs’ta İdil Halk Tiyatrosu (İHT)Gazi Ekibi, Merkez’e yapılan baskın son-rasında çalışanlara ve hastalara geçmiş olsundiledi. Ardından çalışma “faşizmin saldırıve baskı politikaları” üzerine sohbet edilerekbaşladı. Çalışmada mizah konusu işlendi.

Mizahın halklar açısından değer,önemi ve emperyalizmin mizahı,bugün nasıl içini boşaltarak halk-ların kendi aleyhine kullandığıanlatıldı. Verimli geçen çalış-manın ardından Hasan Ferit’tetedavi gören bir arkadaşın doğumgünü pastası kesildi ve yendi.Çalışmaya 13 kişi katıldı.

Düzenin Yoz Mizahı Değil;Devrimin, Halkın Mizah Anlayışını Geliştireceğiz

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL36

Page 37: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

15-16 Nisan tarihlerinde yapılanUluslararası Eyüp Baş Sempozyu-mu’nun geçen hafta yayınladığımızsilahlı mücadele oturumunun ikincibölümüdür...

Michalis Traitapis – Yunanistan– AB’ye karşı Anarşist ve Komü-nistler

Başlangıç olarak bu sempozyumdayer alan yoldaşlara teşekkür etmekistiyorum. Bizler bu tarz toplantılarınuluslararası devrimci hareketin ye-niden örgütlenmesi açısından bir baş-langıç olduğunu düşünüyoruz. Aynızamanda Halk Cephesi’ne özel birteşekkür etmek istiyoruz ve onlarladayanışmamızı dile getirmek istiyoruz.Ve faşist Türkiye devletine ve em-peryalizme karşı verdikleri kahra-manca mücadeleden dolayı ayrıcateşekkür etmek istiyoruz(...)

Son 6 yıldır Yunanistan’da parla-mento, olağanüstü hal kanunlarıylayürürlük yönetilmekte ve AB, iflasıve euro bölgesinden çıkmayı bir gözkorkutma aracı olarak kullanmaktadır.Ve bu Yunanistan’ı 3. Dünya ülkesihaline getirmektedir. Yunan halkınınyaptırımlara, ekonomi paketlerine karşıözellikle de halk hareketleri başarısızolduktan sonra, 2010 yılında çok şiddetliçatışma ve eylemlilik sürecinin ardındanSYRIZA halkın umudu haline geldibir şekilde. Devrimci hareketin başa-rısızlığıyla, halk hareketinde öncülüğüalma konusundaki başarısızlığı ile hü-kümetin düşürülmesini sağlayamadıbu hareket. Ve burjuvaziye, sol refor-

mistlere harekete geçme şansıverdi böylelikle. SYRIZIAtamamen AB yaptırımlarıyanlısı bir partidir. Tamamenemperyalistler tarafından da-yatılan politikaların uygula-yıcısıdır. (...)

Ancak işler bu kadar dakötü değil bizde. Tarih ka-

pitalist krizlerin ve güç dengelerininçok akıcı olduğunu göstermiştir. Yaniortada devrimci bir görev var. İnşaetmek zorunda olduğumuz askeri vesiyasi örgüt için devrimci görev vardır.Yunanistan’da bu süreç ilk olarak birisyan biçiminde gerçekleşecektir. Ta-rih, büyük tarihi devrimlerin hiçbirzaman barışçıl araçlarla olmadığınıortaya koymuştur. Yalnızca şiddetyoluyla olmuştur bu. Kapitalist krizkoşulları altında devrim mümkündür.Çünkü devrimci düşünceler zamanlıve uygulanabilirdir. Bu bir hayal de-ğildir, rüya değildir. Biz sömürülen-lerin hayatta kalması için zorunlu biraraçtır silahlı mücadele. Yani silahlımücadele ve tarihin kaybedeni olmakarasında bir seçim yapmamız gere-kiyor. Biz Yunanistan’da, Türkiye’de,Suriye’de, Afganistan’da, Filistin’de,Lübnan’da savaşmayı tercih ediyoruz.

Bahar Kurt-Halk CephesiKonuşmama başlamadan önce bu

sempozyumu selamlayan bazı yoldaş-larımdan bahsetmek istiyorum. Onlaraslında buradalar, hemen benim sağçaprazımdaki pankartta bize bakıyorlar.Son bir yıl içinde katillerimizden hesapsorarken şehit düsen Cephe savaşçılarıonlar. Onların sesini çok yakın zamandaduyduk. Dersim dağlarından duyduk.Berkin’in katilini yargılamayan savcınınodasında duyduk, Çağlayan’da, Bay-rampaşa’da Çevik Kuvvet binasınınönünden duyduk seslerini. Yani silahlımücadeleyi konuşurken şunu söylemeklazım, bugün burjuvazinin dediği gibi

ya da beynini burjuva ideolojisi iledoldurmuş reformistlerin dediği gibitarihe gömülen, miadı dolmuş bir mü-cadeleden bahsetmiyoruz. Bugün zo-runlu ve yaşanmakta olan bir mücade-leden, silahlı mücadeleden bahsediyoruz.Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Ve nedensavaşmak zorundayız? Aslında bunabakmak gerekiyor. Çok basit ama kılıçgibi bir istatistik, neden savaşmamız,neden silahlanmamız gerektiğine dairbir gerçek.(....)

Ve biz bu güç karşısında bu silahlıgüç karşısında tepeden tırnağa silahlıolmalıyız. Karşımızdaki güç silahlıbir güçtür ve dünya halklarına savaşaçmıştır. Böylesi bir güç karşısındabarışçıl geçiş teorileriyle, parlamenteryoldan iktidarın alınamayacağı, öz-gürlük, demokrasi gibi kavramlarınasla vücut bulamayacağı çok açık.

(...) Silah bırakan ve barış anlaş-maları imzalayan, emperyalizmle ma-saya oturan örgütlerin, ülkelerin du-rumu budur arkadaşlar. Latin Ame-rika’da halklar günde bir doların al-tında gelirle yaşamaya çalışıyorlar.Açlık yoksulluk içinde. Fuhuş çeteleri,uyuşturucu çeteleri almış başını gi-diyor. Bir zamanlar savaşarak öleninsanlar, savaşarak ölen gerillalar,şimdi sokaklarda ne olduğu bilinme-yen, kimin tabancasından çıktığı belliolmayan kurşunlarla, çete kurşunla-rıyla can veriyor. Daha fazla ölüm,daha fazla kıyım, daha fazla yolsuzluk.

Ülkemize bakıyoruz, Kürt milli-yetçi hareketi 2013 yılından bu yanabarış görüşmelerinden bahsediyor.Büyük iddialarla başlattıkları barışgörüşmeleri sonucunda ne oldu? Lice,Sur, İdil yok oldu. Kürdistan’da taştaş üstünde bırakmadılar. Barış dediler,her gün daha fazla kalekol yaptılar.Barış dediler, her gün daha fazla ge-rillayı, her gün daha fazla halktaninsanı katlettiler. Şehirleri yok ettiler.

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

337DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Uluslararası Eyüp Baş Sempozyumu Katılımcıları:“Biz sömürülenlerin hayatta kalması için

zorunlu bir araçtır silahlı mücadele”“Birbirimizi tanıyoruz. Birbirimizi seviyoruz.

Birbirimizde kendimizi görüyoruz”

Page 38: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Köyleri yok ettiler. Ve Kürt halkınıkendi topraklarından Kürdistan’dansürgün ediyorlar şimdi. Barış demekdaha fazla katliam demek, daha fazlagözyaşı, daha fazla sömürü demek.Dünya halkları bu acı deneyimlerine yazık ki yaşadı. Bir zamanlar sa-vaşan ama emperyalizm karşısındadirenemeyen, teslim olan örgütler buacı deneyimleri yaşadılar. Ve bütünumutlarını kaybettiler. Bütün direnmedinamiklerini kaybettiler.

Biz de şunu söylüyoruz; biz ideo-lojik olarak sağlam bir zemindeyiz.Biz Marksist-Leninist’iz. Biz emper-yalizme karşı savaşı, emperyalizmekarşı mücadeleyi, kanımızın son dam-lasına kadar sürdüreceğiz diyoruz.Bazı konuşmalarda varlığımızı ko-rumaktan, tutsaklarımızı düşünmektenbahsedildi. Parti-Cephe hareketi, 1972yılında fiziki olarak yok olmuştur.Kızıldere’de Mahir Çayanlar’ın kat-ledilmesiyle yok olmuştur. Fakat bu-gün Parti-Cephe milyonları etkileyenbir güçtür. Bugün hala ülkemizindağlarında, ülkemizin şehirlerindeCephe savaşçıları hesap soruyor. 1Mayıslar dünyada, üçüncü sırada, enkalabalık şekilde Türkiye’de kutla-nıyor. Ve üç yüze yakın tutsağı vardırCephe’nin. Yedi yüze yakın şehidivardır. Fakat Anadolu’da farklı birşey var bugün, Latin Amerika’yısaran o umutsuzluk dalgasından farklıbir şey var... Anadolu’da umut var.Çünkü Anadolu’da Cephe var. Bizbu kadar katliam, bu kadar infaz, bukadar saldırı karşısında hala gülebi-liyorsak, hala umutluysak, bu savaş-tığımız içindir.

Bu kör bir inat değil. Kör bir inti-kam duygusu değil. Reformistler derki, kör bir şiddettir intikam, kişiselbir intikam duygusu... Hayır böyledeğil; hesap sormak demek, intikamdemek, bugün sosyalizm mücadelesivermek demek. Dilek’in, Berkin’in,Günay Özarslan’ın hesabını sormakdemek. Katledilen Kürt halkımızın,katledilen Türk halkımızın ve tümdünya halklarının hesabını sormakdemek. Biz umutluyuz. Çünkü Mark-sist- Leninist sandalyemizde oturmayadevam ediyoruz. Ve dünya halklarınaemperyalizme karşı mücadelede si-

lahlarını terk eden bütün örgütlerebütün ülkelere çağrımız, silahlanmaçağrısıdır. Emperyalizme karşı silah-lanmaktan başka çare yoktur. Baştada söylediğimiz gibi, karşımızda te-peden tırnağa silahlı bir güç var vebu güç dünya halklarını, dünya halk-larının öncülerini, sosyalistleri yoketmeye kilitlenmiş durumda. Bizimde iddiamız var, biz de onları yokedeceğiz diyoruz. Emperyalizmi Ana-dolu topraklarından ve dünyadan,ayak izlerine kadar sileceğiz diyoruz.Söküp atacağız onların bütün üslerinidiyoruz. İşte bu iddia bu inanç bizimbugün savaşma kararlılığımızdır. Dün-yada tek örgüt kalsak bile dünyadatek Cepheli kalsa bile emperyalizmekarşı savaşacaktır. Şehitlerimiz bizesavaşın diyor. Tüm dünya devrim şe-hitleri diyor ki; ya özgür vatan ,yaölüm şiarından vazgeçmeyin. Biz deonlara söz veriyoruz, vazgeçmeye-ceğiz. Ülkemizi bağımsız yapana ka-dar, emperyalizmi söküp atana kadarsavaşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Si-lahlarımız asla susmayacak. Barışındiyorlar, kiminle barış? Barış karşı-lıklıdır. Ama karşımızda barış deyipbize silah bırakmayı dayatan, kendisiise her geçen gün daha fazla silahlanandüşman var. Barışsa o zaman onlarda silahlarını bırakacaklar. Ama maa-lesef böyle bir dünya yok. Böyle biremperyalizm gerçeği yok. İki tarafvar; emperyalizm ve halklar. Biz busavaşta halkların tarafındayız halkınöncüsüyüz bu yüzden savaşacağızdiyoruz. Bu yüzden savaşı seçiyoruz.Bu yüzden silahlanalım diyoruz.

Ümit İlter’in Açılış KonuşmasıSevgili arkadaşlar merhaba... Dünyanın dağlarında, sokaklarında

savaşmaya devam eden bütün yol-daşlarımıza ve onların en yiğit haliolan şehitlerimize bin selam olsun.Onlar buradalar, devrim önderlerimizburada, kahramanlarımız burada.

İslam Ortaçağını yaşayan Anado-lu’da bizim bir gülmece ustamız var.Bilenler hatırlayacaktır; adı NasreddinHoca... Eşşeğe ters binmesiyle meş-hurdur. Birgün Nasrettin Hoca’yasormuşlar, “ ...dünyanın merkezi ne-residir?” diye.

Elindeki bastonunu yere saplamış

ve demiş ki Nasreddin Hocamız: “Dünyanın merkezi burasıdır...” Tarih bugün bize soruyor; “...dün-

yanın merkezi neresidir?” Biz irademizi saplıyoruz ve di-

yoruz ki, hep beraber dünya halklarıolarak:

“Dünyanın merkezi burasıdır...” Bu merkezlerden birisi de Eyüp

Baş adına düzenlenen bu sempoz-yumdur. Dünyanın merkezi bugünburasıdır. NATO’nun merkezleri de-ğildir. Pentagon’un kirli masaları de-ğildir. Avrupa Birliği’nin o liberal,laçka masaları değildir. BirleşmişMilletler’in ikiyüzlü, riyakar masalarıdeğildir. IMF’nin alçakça, DünyaBankası’nın alçakça planlar yapılanmasaları değildir. Dünyanın merkeziburasıdır.

Niçin dünyanın merkezi burasıdır? Çünkü biz, dünyanın geleceğine

karar veriyoruz. Çünkü biz, dünyanıngeleceği için hep beraber savaşıyoruz.Bakmayın bugün devrim dalgası geriçekilmiş gibi... Alttan alta kaynayanbüyük bir deniz var. Kabartmamızgereken büyük bir dalga var... Hepimizhatırlarız, ölümsüz komutanımız Er-nesto Che Guevera diyordu ki:

“Bunlar” emperyalistleri kastede-rek “bunlar silahsız halkları yutarakbeslenen canavarlardır” Bunu Bir-leşmiş Milletler toplantısında söyledi.Bunu Patrice Lumumba’nın katle-dilmesinden sonra söyledi. Emper-yalistlerin suratına ağır bir haklılıktokadı çarparken söyledi.

Evet, bunlar silahsız halkları yu-tarak beslenen canavarlar...

Çıkardığımız tarihsel ders şudur,hep beraber çıkardığımız tarihsel dersşudur: Yutulmak, köleleştirilmek is-temiyoruz. Bunun için silahlanmakzorundayız. Bu sempozyumun şiar-larından birisi şu, ana şiarı şu: “Em-peryalizmin Kurbanı Değil, CelladıOlacağız!”

Emperyalizmin celladı olmanıntek bir yolu var; ölümsüz komutanımızChe ne demişse odur... Küba’da neyapmışlarsa odur... Kongo’ya niçingitmişse odur... Bolivya dağlarına ni-çin çıkmışsa odur... Che, bizim içinromantik bir kahraman değildir. Che,yaşadığımız gerçekliktir. Che, daha

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL338

Page 39: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

birkaç ay önce, şurada, Bayrampa-şa’da halk düşmanı katillerin karşısınaçıkan o iki yiğit kız, iki ölümsüzkahramanımızdır. Onların ismine Çiğ-dem ve Berna diyorlar. Onlar devriminiki yiğit, iki güzel kızıydı. Onlar Er-nesto Che Guevera’ydı.

Denir ki, artık silahlı mücadelenindönemi geçti. Kimi liberaller, kimiemperyalizme boyun eğmiş çaresizlerbunu söylüyorlar. Duyuyoruz. Tarihselgülüşümüzle bunları dinleyip geçipgidiyoruz. Niçin? Çünkü biz şunugayet iyi biliyoruz: Eğer biz kaderi-mizi yazmazsak -kaderimize tarihdeniyor-, kaderimizi yüreğimizle,yumruğumuzla, dayanışmamızla, yol-daşlığımızla ve elbette bütün bunlarınsimgesi olan silahlarımızla yazmazsak,bizi yutuyorlar. Bizi köleleştiriyorlar.Bizi birbirimize kırdırıyorlar. Din,milliyet, mezhep... yaşadığımız ger-çeklik bu değil mi? Bu...

O halde biz, CHE’yi kuşanmalı-yız... Biz, Ho Amca’yı kuşanmalıyız...Biz, Mao’yu kuşanmalıyız. Biz Ma-hir’i kuşanmalıyız. Biz Dayı’yı ku-şanmalıyız. Biz kendi özgürlüğümüzükuşanmalıyız. Kendi özgürlüğümüzçok somuttur. Bize diyorlar ki, “kendikaderinizi yazmayın” Ellerimize ba-kalım arkadaşlar. Gerçekten ellerimizebakalım...Biz bu ellerle bir tarih ya-rattık. Nerelerden geçtik geldik? Kar-şımıza çıkan kralları, padişahları, dik-tatörleri yendik. Emperyalistleri deyeneceğiz...

Evet, biz kurban değiliz... Biz, ağlamıyoruz... Biz, dağlara çıkıyoruz... Bize Çayan deniyor. Bize Onur

deniyor. Bize Çiğdem deniyor. BizeBerna deniyor. Bize Mahir deniyor...Densin... Biz bunların hepsiyiz vedevam edeceğiz bu yolda.

Bakmayın; bize güçsüzlük, bizeyenilgi, bize karamsarlık, bize umut-suzluk aşılamaya çalışıyorlar. Bizeyenilgi ruh hali aşılamaya çalışıyorlar.

Hepsini reddediyoruz. Hepsinireddedeceğiz. Tarih yazmaya devamedeceğiz. Tarih kanla yazılır. Çokkanımız dökülecek.

Bize diyorlar ki, “ölüyorsunuz” Söylüyoruz, “daha çok öleceğiz” Bu bir savaş... Hiçbir şeyimiz

yok; halkların dayanışmasından, yü-reklerinden, yoldaşlığından ve o büyükiddiamızdan başka, hiçbir şeyimizyok. Biz tarihi, yüreklerimizle ve şiiryazar gibi yazacağız. Biz tarihi, büyükbir neşeyle yazacağız.

Biz tarihi, Nasreddin Hoca’mızlayazacağız. Biz tarihi, o ölümsüz kah-ramanlarla yazacağız. Biz tarihi, şu-rada birbirimizin yüzüne büyük bironurla, umutla bakan dünya halkla-rıyla yazacağız.

Emperyalizmin kurbanı değil decelladı olacaksak, emperyalizmi ye-necek ve tarihe gömeceksek, bunuellerimizle yapacağız. Ellerimizdekaderimiz var. Ellerimizde özgürlü-ğümüz var. Ellerimizde umutla şakı-yan silahlarımız var.

Onur’dan yadigardır... Çayan’dan yadigardır... Çiğdem’den yadigardır... Che’den yadigardır... Spartaküs’ten yadigardır... Bugün Suriye’de, Kürdistan’da,

dünyanın her yerinde, Anadolu’dadirenen yiğit insanlardan yadigardır.(...)

Tarihi yazanlar dağlarda yazıyorlar,sokaklarda yazıyorlar.

Bu güzel yiğit insanların, yoldaş-larımızın ardındayız.

Bırakmayacağız. Özgürlüğümüzü emperyalistlere

ezdirmeyeceğiz. Hepimizi katletsinler.Birgün bir bozkırda bir gelincik

dikilir. Gelincik süs bitkisi olmaz.Ona anemon diyorlar. –SanıyorumLatince bir isim.- Anadolu’nun hasçiçeğidir. Görmüşsünüzdür bozkır-larda. Gelincik... Kimse onları süsbitkisi yapamaz. Kimse sosyalistleri,Marksist-Leninistleri kendilerinin süsbitkisi yapamayacak. Biz emperya-listlerin süs bitkisi olmayacağız. Bizçok dikenli bir karanfiliz. Biz çokdikenli bir gülüz. Dağlarda ve şehir-lerde açmaya devam edeceğiz.

Nereden güç alıyoruz? Buraya gelen dostlarımızdan güç

alıyoruz. Halklarımızın yiğit insan-larından güç alıyoruz. Birbirimizi ta-nıyoruz. Birbirimizi seviyoruz. Bir-birimizde kendimizi görüyoruz. Lüb-nan’dan gelen dostlarımız var. Dün-

yanın değişik yerlerinden gelen dost-larımız var. İtalya’dan gelen dostla-rımız var. Ben bugün tanıştım; Fas’tangelen dostlarımız var...

Dünyanın güzel insanlarını biti-remediler.

Herkesi bireycileştiremediler... Herkesi yozlaştıramadılar... Herkesi teslim alamadılar... Bugün buradayız... Nasreddin

Hoca haklı; Dünyanın merkezi bura-sı...

NATO değil! Birleşmiş Milletler değil! IMF değil! Dünya Bankası değil! Avrupa Birliği değil! Pentagon değil! Dünyanın merkezi burada! Neden?

Dünyanın umudu burada, kalbi buradaçarpıyor çünkü. Dünyanın onurununkalbi burada çarpıyor. Şu ya da buoranda olmamızın, arkadaki sandal-yelerin biraz boş olmasının hiçbirönemi yok. Önemli olan bütün en-gelleri aşıp bugün burada toplanma-mız.

Bu umudu yayacağız! Söz olsun! Ant olsun! Dağlara yayacağız... Şehirlere yayacağız... Belki bir dahaki buluşmamızda

aramızdan bazıları burada olmayacak.Geçen yıl burada olan arkadaşlar var-dı; onlar dağlarda şehit düştüler. Belkibir daha görüşemeyeceğiz. Ama şun-dan eminiz; bu maviş dünya, şusonsuz uzayda özgürlüğünden vaz-geçmeyecek. Çünkü dünyada halklarvar. Sınıflar mücadelesi sürüyor. Vetarih kanla yazılmaya devam ediyor.

Sempozyumu düzenleyen yoldaş-lara, gelen konuklarımıza,

Burada olmasa da, dağlarda veşehirlerde kalpleri bizimle atan yol-daşlarımıza,

SAVAŞÇILARA, DİRENENLERE, HERKESE SELAM OLSUN!

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

339DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 40: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL440

Bedelini Kanımızla Ödediğimiz, 1 Mayıs Alanımız Taksim’den Vazgeçmeyeceğiz!

Cephe Milisleri 1 Mayıs’ta, GaziTEM yolunu molotoflarla, adaletinnamlularıyla keserek İstanbul trafiğinikilitledi. Yola bombalı pankart koyanCepheliler TEM yolunda lastikleriateşe verdi. Ardından kısa bir yazılıaçıklama yayınlayan milisler şu sözlerevurgu yaptı: “Yoldaşlarımıza Yapılanİşkencelerin Hesabını Sorduk Soraca-ğız! 1 Mayıs’ta Halkımızın İşçi Bay-ramı’nda Katlettiğiniz Nail Mavuş’unHesabını Soracağız, Halkımızı SokakOrtasında Katledemeyeceksiniz! ...Bu-gün Gazi TEM’de yaktığımız ateşisyan ateşimizdir, devrim ateşimizdir.Dersim’deki gerillarımıza halk çocuk-larından, halkın milislerinden selamı-mızdır. Cephe Milisleri Elif Şafak Bah-tiyar’dan, Çiğdem ve Berna’dan, Onurve Çayan’dan aldıkları cüretle her yer-dedirler”.

� Cepheliler, Polisin Derneğe Girmesine İzin VermediBarikatın Ardı Vatandır!

5 Mayıs günü sabaha karşı bas-kınlarla gelen halk düşmanlarına karşı,Gazi Cephe Milisleri barikat başın-daydı. “Barikatın ardı vatandır” diyerekkurumlarını savundular, halk düşman-larına geceyi dar ettiler. Derneğin bu-lunduğu binaya saldıran kiralık katiller,alt katın camlarını kırdılar.

Halk düşmanlarına “CephelileriYatakta Değil Ayakta Bulacaksınız”diyen Cepheliler; taşla, molotofla, si-lahla, ne buldularsa onunla her sokaktan,her köşeden düşmanı püskürtmeye ça-lıştılar. Onlarca zırhlı araç ve sivilaraçla Gazi Mahallesi abluka altındaiken Cepheliler her yerden çıktılar vedüşmanı şaşkına çevirdiler. 05.30 sa-atlerinde katiller uzun konvoy şeklindedefolup gittiler.

� Cephe Milisleri Baskınların Hesabını Soruyor

Cephe Milisleri, 1 Mayıs Mahal-lesi’nde, mahallelere yapılan bas-

kınlara yönelik 4 Ma-yıs’ta eylem yaptı. 3001Caddesi’nde caddeyitrafiğe kapatan CepheMilisleri, yapılan bas-kınların hesabını sor-mak için DHKP-C pan-kartı açtı ve MOBE-SE’yi taradı. Cepheliler3001. Caddesi’nden çı-kıp ajitasyonlarla slo-ganlarla halka yapılanbaskınların meşru ol-madığını anlattı. İkiCephe Milisi mobeseyitaradıktan sonra eylem-lerini iradi bir şekildebitirerek geri çekildi.

� Armutlu HalkınınAdalet ÖzlemiBitiremeyeceksiniz!

Armutlu Cephe Mil-isleri, Armutlu Kara-kolu’nu vurduklarınadair kısa bir açıklamayayınladı. Açıklamada"Önce faşist AKP ikti-darının polisi Dilek Do-ğan’ı evinde vurdu, kat-letti. Sonra, Dilek Do-ğan için adalet isteyen-lere defalarca saldırdı,gözaltına aldı. DilekDoğan için adalet tale-biyle çadır açıldı, çadırasaldırdı, defalarca, günlerce… Halkınçadırı kurma iradesini kıramadı. Ar-mutlu halkının adalet özlemi herpolis tomasından, kurşunundan, ga-zından ağır geldi, yeniden kurdularçadırı. Polis iki gündür saldırılarınadevam ediyor. Bugün yeniden ça-dırlarını kurmak isteyen Halk Cep-helilere saldıran polise halk ellerindetaşlarla direnirken, Cephe MilisleriArmutlu karakolunu molotof ve havaifişeklerle vurdu" denildi.

� Cephelilerin Cüreti Karşısında Çaresizsiniz!Bekleyin, Yine Geleceğiz!

Bahçelievler Cephe Milisleri, 7Mayıs gecesi İstanbul Bahçelievler

Kocasinan Polis Merkezi’ne el yapımıbombalı eylem gerçekleştirdi. Eylemleilgili açıklama yapan Cepheliler:

"Halk düşmanı AKP ve onun elikanlı katil polisleri demokratik mü-cadele yürüten derneklerimizi basmışve yoksul emekçi mahallelerimizdeterör estirmişti. Derneklerimizi talanetmiş, şehitlerimizin resimlerini çal-mışlardı. Siz derneklerimizi basarsanızBİZ de karakollarınızı basarız.

Halk düşmanları sanmayın ki sizkatleder, derneklerimizi basar, in-sanlarımıza işkence eder sokak or-talarından insanları kaçırır ve bunlarınbir hesabı olmaz. Yine söylüyoruz;siz derneklerimizi basarsanız, biz dekarakollarınızı bombalarız. Patlayanpatlamayan tüm bombalar bizimdir.

AKP, Bize Taksim’i Dar Edemeyecek, Biz O’na İstanbul’u Dar Edeceğiz!

AKP, Bize Taksim’i Dar Edemeyecek, Biz O’na İstanbul’u Dar Edeceğiz!

Gazi

Sarıgazi

Page 41: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

441DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

O bombalar halk düşmanlarına olansınıf kinimizin, öfkemizin adıdır. Obombalar halkımıza, vatanımıza duy-duğumuz sevginin adıdır. O bombalarşehitlerimize olan bağlılığımızın adı-dır. O bombalar BİZİZ… BekleyinYİNE GELECEĞİZ.

Aldığınız güvenlik önlemleri bo-şunadır. Yol çevirmeleriniz, zırhlıaraçlarla devriye gezmeleriniz, ka-rakol etrafında dolaşan sivil itleri-niz… hiç biriniz Devrimci EylemiEngelleyemezsiniz! Çünkü biz dev-rimciyiz. Cephelileriz. Cephelilerincüreti karşısında çaresizsiniz. Bas-kınlarınıza, katliamlarınıza; devrimcişiddet eylemlerimizle karşılık ver-meye devam edeceğiz. Sizden hesapsormaya devam edeceğiz. Bekleyin,Yine geleceğiz" dedi.

� Katilleri Uyarıyoruz!Halka Yönelik TerörünüzünMisliyle Hesabını Soracağız!

Sarıgazi Cephe Milisleri, 8 Nisanakşamı hava fişek ve molotoflarıylacemevi çevresinde nöbette bekledi.Katil polislerin gelmesi ile Cephe Mi-lisleri havai fişek ve molotoflarla sal-dırmış, katiller ne olduğunu anlamadankaçmışlardır. Daha sonra Cephelilerbarikatlar kurarak tekrar katilleri bek-lemiştir. Ancak katiller korkularındanen fazla belediyenin önüne çıkabildi.Cephe Milisleri de diplerine kadargirip tekrar havai fişeklerle saldırdı.Katiller korkularından sağa sola gazatıp Cephelileri silahlarla taradı. Birsokakta ışıklarını söndürüp saklananakrebi farkeden Cepheliler gizlice gi-derek molotoflarla akrebi yaktı. Akrebiniçindeki katiller Cephelilerden korkupkaymakamlığa kaçtı. Cephe Milisleriajitasyon çekerek eylemi sonlandırdı.Cephelilerin geri çekilmesiyle TOMAgelerek yanan barikatları söndürdü.

Eylemle ilgili Cephe Milisleri şuaçıklamayı yaptı:

"Katilleri Uyarıyoruz!Mahallemizde hergün akşam sa-

atleri katil polisler sokaklarda terörestirmektedir. Derneğimizin önündekiparkta hava karardıktan sonra oturangençlere plastik mermiler sıkarakdağıtmaya çalışmaktadırlar.

Onur’umuzun 40 yemeğinde silah-larıyla gelerek acizce pankartımızıalmaya çalışmış, karşı koyanlara si-lahlarını doğrultmuş, ‘çekilmezsenvururum’ diyerek tehdit etmişlerdir.

Tüm Türkiye’de olduğu gibi Sarı-gazi’de de polis terörü yaşanmaktadır.Bizler de bu teröre karşı artık her gecenöbet tutacağız. Her sokaktan, her cad-deden çıkacağız karşınıza. Molotofla-rımızla, havai fişeklerimizle neredengeldiğimizi anlayamayacaksınız halkdüşmanları. Rahat yüzü göstermeye-ceğiz sizlere. Her girdiğiniz sokağabizlerin korkusuyla gireceksiniz. Hal-kımıza, gençlerimize yaptığınız terörünmisliyle hesabını soracağız".

� Hasan Ferit’in KatilleriniKorumaktan Vazgeçin!

İstanbul’da 9 Mayıs’ta ArmutluCephe Milisleri TEM Otoyolu bağ-lantı noktasını trafiğe kapattı. Yolüzerine bombalı pankart asan Cep-heliler, Armutlu Meydanı’na kadarsloganlarla gelip oradan da mobeseyitarayıp geri çekildiler.

Açıklama yapan Armutlu CepheMilisleri: “27 duruşmadır adaletinzerresinin bulunmadığı oligarşininmahkemelerinde bir kez daha katillerkorundu. Adliyenin önünde, yüzlercepolisin arasında bir devrimciyi vurdu;Gülsuyu’nda dernek binalarını yaktı.Hasan Ferit Gedik’in Hesabını So-racağız! Hiçbir suçları cezasız kal-mayacak yaptıkları her şeyin hesabınısoracağız. Hasan Ferit Gedik’in ka-tillerini korumaktan vazgeçin, aksitakdirde Şafak ve Bahtiyar’ı unut-mayın. Yaşasın Halkın Adaleti” dedi.

� Hasan Ferit Gedik’in HesabınıŞafaklarla Soracağız!

Dev-Genç Milisleri 10 Mayıs'taHasan Ferit Gedik'in mahkemesindesüren adaletsizlikle ilgili eylem yap-tıklarını açıkladı. Açıklamada: "25celse boyunca, tek tek katillerin tahliyeedildiği, katil sanıkların kemerlerle ai-lelere ve avukatlara saldırdığı, katillerinistediği gibi konuşup küfür ve hakaretettiği ama ailelerin ve avukatların tekbir söz hakkına sahip olmadığı bir da-vadır Hasan Ferit Gedik davası. Biz

Dev-Genç'liler olarak bu mahkemelerdeyaşatılan adaletsizliğe karşı sessiz ka-lamazdık, kalmadık. AKP’nin mah-kemeleri çeteleri, uyuşturucu satıcısıkatilleri koruyorsa, halkın adaleti dehalk çocuklarını koruyacak ve halkdüşmanlarının beyninden vuracaktır.İşte bu yüzden 10 Mayıs sabahı Çağ-layan Adliye Sarayı’nın yanında bu-lunan metrobüs üst geçidine “HASANFERİT GEDİK’İN HESABINI ŞA-FAKLARLA SORACAĞIZ!” yazılı,bomba süslü bir pankart astık.

Dev-Genç milisleri pankartlarınıastıktan sonra, AKP’nin polislerininelleri ayaklarına dolanmış ne yapa-caklarını bilemez hale gelmişlerdir.Önce araç trafiğini kesen katil polislerardından bölgede ve Okmeydanı ci-varında helikopter uçurarak Milisle-rimizi aramışlardır.

Dev-Genç Milislerini arayanAKP’nin aciz polislerine yerimiziaçıkça söylüyoruz: Biz adaletsizliğeboyun eğmeyen halkımızın yüreğin-deyiz. Gücünüz yetiyorsa gelin alın!

Halkımız;AKP’nin yargısının halka vere-

bilecek bir adaleti yoktur. Mahke-meler çeteleri, halk düşmanlarını vetekelci burjuvaziyi korumaktadır.Önderimizin söylediği gibi açlığaancak açlar, yoksulluğa ancak yok-sullar son verebilir. Yani adaletsizliğiortadan kaldıracak olan, yine bizadaletsizliği yaşayanlarız.

Başta Amerikan emperyalizmi veişbirlikçisi AKP’nin yaşattığı açlığın,yoksulluğun ve adaletsizliğin hesa-bını sormak için tüm halkımızı vegençlerimizi Dev-Genç saflarındaörgütlenmeye adaletsizliklerin hesa-bını sormaya çağırıyoruz!" denildi.

� 1 Mayıs Taksim’de KutlanırÇayan Mahallesi’nde Cephe Mil-

isleri 1 Mayıs’ta korsan eylem yaptı.Cephe Milisleri ajitasyon çekerek günboyunca “1 Mayıs Taksim’dir Tak-sim’de Kutlanır” sloganları attı. Eylemgece geç saatlerde polisin mahalledençekilmesi ile iradi olarak bitirildi.Ayrıca eylemde bir itfaiyenin camlarıkırıldı.

Page 42: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL442

Halk Cephelilerin Taksim’deki ısrarcılığı, cüreti sa-yesinde AKP iktidarı bir kez daha yenildi. Bu yenilgiyihazmedemeyen AKP iktidarı, 4 Mayıs’ta katil köpeklerinigüpegündüz devrimci kurumlara saldırttı ve 10’unüzerinde devrimci kurum basıldı. Katil polisler acizliğini,kurumları yıkıp dağıtıp oradaki insanları işkencelerlegözaltına alarak gösterdi. Halk Cepheliler, her yerde busaldırganlığa karşı tepkisini şöyle dile getirdi:

İzmir Dev-Genç: Halk Düşmanı AKP,1 Mayıs Hazımsızlığını Atamamıştır!

“Katil AKP’nin polisleri 1 Mayıs hazımsızlığını üs-tünden atamamıştır. 1 Mayıs günü yüzlerce devrimcidemokrat insanı yollardan toplamış, işkencelerle gözaltınaalmıştır. Ama tarihimizden aldığımız güçle Taksim Mey-danı’na girdik halaylarla sloganlarla Mehmet Akif’iorada yaşattık.

AKP’yi uyarıyoruz! Katliamlarınızın ve baskınlarınızınkarşılığı yenilgi, sinmişlik değil; Anadolu halk savaşınıyükseltmek olacaktır. Girdiğiniz her yerde, soluk aldığınızher yerde, Cephelileri göreceksiniz. Dağlarda Onur’lar,Çayan’lar; şehirlerde Şafaklar’dan Bernalar’a bizi bula-caksınız. Onlarca yıl hapis cezalarınız katliamlarınız dö-külen kanımızın, katledilen insan-larımızın hesabını sormamıza engelolamayacak. Biz halkız halkıniçindeyiz. Biz kazanacağız”.

İzmir Halk Cephesi: “1 Mayıs’ta yasaklarınız, Tak-

sim’e yığdığınız 20.000 polisiniz,gözaltılarınız, terörünüz bize sök-medi. 1 Mayıs’ı, direnen Cephe-lilere yasaklayamadınız! İstan-bul’un yoksul mahallelerinden,Anadolu’nun dört yanından hal-kımız Cephelilerin önderliğindezulmün karşısına çıktı ve direndi.Defalarca Taksim’e çıkıp halay-larıyla, pankartlarıyla 1 Mayıs’ızafere dönüştürdü Cepheliler!

Hazımsızlığınız bundandır! İs-tediğiniz kadar derneklerimizi basın,halkımız devrimcileri tanıyor veonlara güveniyor. Baskınlarınızlabizleri yıldıramazsınız, ancak ha-zımsızlığınızı gidermeye çalışırsınız,ama direnişimiz ve halkın sahip-lenmesiyle onu da başaramazsınız.”

Amed Halk Cephesi: Bu vatanın sahipleri, halkın

parçasıyız. Faşizm Halk Cephe-

si’ne saldırarak kendine bir soluk arıyorsa yanılıyor.Aksine mezarının daha hızlı kazılmasını sağlıyor. Cephe’yesaldırarak soluk değil; ancak cehennemi kazanırsınız.Her saldırınız, katliamınız öfkemizi ve hesap sorma ki-nimizi büyütüyor. Bunu Gazi halkı da gösterdi. Onuniçin saldırmaktan vazgeçip hesap vermeye hazırlanın".

Antalya Halk Cephesi:"Siz bizim geri adım attığımızı nerede gördünüz. Biz

gücümüzü ‘biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik’diyenlerden aldık. Asla geri adım atmayacağız. Bizleremeydanları, alanları yasaklayarak bizleri susturacağınızımı sandınız. Sizin yasaklarınız bize sökmez. Gözaltılarla,baskılarla bizleri yıldıramazsınız, teslim alamazsınız.Baskılar, gözaltılar, saldırılar karşısında derneklerimizi,mahallelerimizi savunmaya devam edeceğiz."

Dersim Halk Cephesi:"AKP, Taksim'e çıkmamızı engelleyememiş, sokak

sokak çatışarak Taksim'de pankart açma onuru HalkCephelilerin olmuştur. Onlarca mahallede basılan ku-rumların yağma edilmesi AKP`nin talancı zihniyetini degösteriyor. Bin defa yıksanız, biz bin defa yenisini yapa-cağız. AKP’nin zulmüne teslim olmayacağız"

Eskişehir Halk Cephesi:“1 Mayıs gözaltılarında ‘46

yıllık örgüt mü olurmuş’ diyorlar.100 yıllık da olur, 1000 yıllık da.Ne zaman bu düzeni başınıza yık-tık, dünyaya da sosyalizmi inşaettik, sizi ve pis düzeninizi tarihinçöplüğüne gömdük, o zamana ka-dar huzur yok size! Milyonlarıörgütleyip karşınıza dikeceğiz,korkularınızı büyüteceğiz!”

İSTANBULGazi Halk Cephesi: Kurum-

larımızı Savunmaya, AlanlarımızıZapt Etmeye Devam Edeceğiz!

"Tüm İstanbul’un polisini ge-tirin, tanklarınız, toplarınızla ge-lin... Yüreği Cephe sevdası iledolmuş bir nesli kimse teslim ala-mayacaktır! Bu azgınca saldırıla-rınızın nedenini biliyoruz. 1 Ma-yıs'ta Bakırköy’de olmadık diye,boyun eğmedik diye kurumlarımızıhedef aldınız. Ne 1 Mayıs'ta Tak-sim’den vazgeçeriz ne alanları-mızdan. Biz nerede istersek oradaolacağız. Unutmayın halk düş-manları bizim kurumlarımız varsa,

Katliamlarınız, Baskınlarınıza Karşı Sinmeyecek, Anadolu Halk Savaşını Yükselteceğiz!

Page 43: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

443DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

sizin de KURUMLARINIZ var!"1 Mayıs Halk Cephesi: “Yoz-

laşmanın karşısında biz devrim-ciler varız, faşist devlet ise yoz-laşmanın yanındadır, yozlaşmapolitikalarını uygulayandır. HasanFerit Gedik Uyuşturucu ile Savaşve Kurtuluş Merkezi’ne saldır-maları bunu bir kez daha gösterdi.Merkez açıldığından bu yana,yaklaşık iki yıldır 500’e yakınhastayı tedavi etmiş, bu düzeninpisliğinden kurtarmıştır. Baskılarbizi yıldıramaz, biz yolumuzdandönmeyeceğiz.”

Esenyurt Halk Cephesi: "Der-neğimizi hızla toparlayıp eskisindendaha iyi hale getirdik. Baskınları-nızla talan ettiğiniz derneğimizihalkımızla birlikle eskisinden dahagüzel yaptık. Hiç bir baskın bizisindirmedi, yılgınlığa düşürmedi.Aksine daha güçlü şekilde topar-landık. Halkımız, yapılan baskınlarıteşhir etmek ve kurumlarımızı sa-hiplenmek için hep bizimleydi,şimdi de bizimle..."

Okmeydanı Halk Cephesi:Boşuna uğraşmayın. Yaptığınızsaldırılarla tarihin akışını durdu-ramazsınız. Ancak öfkemizi bü-yüterek daha çok mücadeleye sa-rılmamızı sağlarsınız. Sonunuzungelmesini engelleyemezsiniz. Kanve can bedeli kazandığımız 1Mayıs Meydanı’nın düzen sen-dikaları ve ortakları tarafındansatılmasına izin vermeyeceğiz.Hiçbir güç 1 Mayıs’ta Taksim’izaptetmemizi engelleyemez. Bas-kınların, gözaltıların ve işkence-lerin hesabını mutlaka soraca-ğız.”

Kamu Emekçileri Cephesi:“4 Mayıs’ta, aralarında KamuEmekçileri Meclisi dergisi bü-rosunun da olduğu birçok kurum,polisler tarafından basılarak, içe-ride bulunanlar gözaltına alındılar.Kamu Emekçileri Meclisi dergi-mizin kapısı kırıldı, içeride bu-lunan eşyalarımız dağıtıldı. Bizler,Kamu Emekçileri Cepheliler, busaldırılara boyun eğmeyeceğiz.Yine alanlarda, meydanlarda ola-cağız. AKP’nin çizdiği sınırlara

hapsolmayacağız. Dergimiz, yinegerçekleri yazmaya, kamu emek-çilerinin sesi olmaya devam ede-cek.”

TAYAD'lı Aileler: "TAYAD’lıAileler olarak 30 yıllık mücadeletarihimizde birçok dernek bas-kınları, tutuklamalar, katliamlaryaşadık. Hiçbirinde yılmadık,teslim olmadık. Her defasındadevrimci tutsaklarımızı daha çoksahiplendik. Bedeli ne olursa ol-sun sahiplenmeye devam edece-ğiz".

Yürüyüş Dergisi: Tüm Ma-halleleri Bassanız, Taksim Ye-nilgisinden Kurtulamazsınız!

"4 Mayıs öğle saatlerinde EyüpHaklar Derneği, Bahçelievler Öz-gürlükler Derneği, Bağcılar Ka-ranfiller Kültür Merkezi, Esenyurt,İkitelli, Kuruçeşme, Nurtepe, TA-YAD ve KEM (KEC) dergi büro-sunu basan katil polisler 5 Mayısgecesi de Gazi Mahallesi’ndekidemokratik kurumlara baskın yaptı.Gece 3.00 saatlerinde mahalleyegiren katil sürüleri Hasan FeritGedik Uyuşturucu ile Savaş veKurtuluş Merkezi ile Gazi HalkMeclisi’ni bastılar. Gazi HaklarDerneği’ne kurulan barikatlar se-bebiyle giremediler. Hasan FeritGedik Uyuşturucu ile Savaş veKurtuluş Merkezi’nde tedavi gö-renleri yerlerde sürükleyip aramabitinceye kadar ters kelepçe iletutan AKP’nin köpekleri tedavigören bir kişiyi adli dosyasını ge-rekçe göstererek gözaltına aldılar.Baskın boyunca hastalara ahlak-sızca sözlerle taciz eden polisleraradıklarını bulamadan defolupgittiler. Yine Gazi Halk Meclisi’ndede aradığını bulamayan katil sürüsüduvarlara diş macunu sürerek vekapıdaki tabelayı sökerek zararvermeye çalıştı.

Aradıkları Taksim’e onları darederken giyilen Halk Cephesiyelekleri. Dirimizden, ölümüzden,konserimizden, dergimizden…Her şeyimizden korkuyorlar! Şim-di de ismimizin yazdığı önlükle-rimiz yetiyor korkularını büyüt-meye!"

Baskınlarınız Nafile Çabalardır!

Tarih Faşizme Boyun EğmeyenBİZ Cephelilerin

Nihai Zaferini Yazacak!Esenyurt Halk Cephesi, İstanbul’un

yoksul mahallelerine yapılan polis baskınlarınakarşı, 4 Mayıs’ta basın açıklaması yaptı. Ya-pılan açıklamada baskınların nedeni anlatılıphalk düşmanı AKP ve onun katil polisleriteşhir edildi.

18 kişinin katıldığı açıklamadaşöyle de-nildi; “AKP Taksim 1 Mayıs zaferimizdenkorkmuştur. Yüzlerce polisle yaptıkları bas-kınların nedeni budur. Herkesin korkup kaç-tığı, karşılarına dahi çıkamadığı bir zamandaCepheliler tek başlarına kalma pahasına daolsa AKP’nin yasaklarını dinlememiş ve hertürlü bedeli göze alarak halk düşmanlarınınkarşısına çıkma cüretini göstermiştir. Zaferişte budur. Şimdi halk düşmanları hazmede-medikleri 1 Mayıs zaferimizi baskınlarlaperdelemeye çalışıyorlar.”

Armutlu Halk Cephesi, AKP’nin elikanlı polislerinin mahallelerdeki demokratikmevzilere saldırısına karşı eylem yaptı. Aynıgün Armutlu Köyiçi meydanda toplananHalk Cepheliler Armutlu halkına baskınlarıanlatan bir ajitasyon çekti. Daha sonra "Bas-kılar Bizi Yıldıramaz" sloganı atıldıktansonra açıklamaya başlandı. 25 kişinin katıldığıaçıklamada; baskınlarla mücadelenin geri-lemeyeceği ve durmadan mücadelenin süre-ceği vurgusu yapıldı.

Kuruçeşme Kültür Derneği'ni de 4 Ma-yıs'ta basan katil sürüleri, duvarda "HaklıyızKazanacağız" yazılı sloganı karalayıp altınaPÖH yazdılar. Kürdistan’da yaptıkları her kat-liamın ardından duvarlara PÖH yazan ruhhastası katil polisler Kuruçeşme derneğine deaynı psikolojiyle geldiler. Derneği talan ediportalığı dağıttıktan sonra defolup gittiler. Bas-kından hemen sonra mahallenin gençleri vehalktan insanlar derneğe gelerek sahiplendi.Aynı günün akşamında ise saat 20.30’da yürüyüşyapılarak baskınlar protesto edildi. Yapılan yü-rüyüş sırasında halk balkonlardan pencerelerdenalkışlayarak yürüyüşe destek verdi.

Bahçelievler Halk Cephesi de aynı günYenibosna Pazar Pazarı’nda baskınlara karşıbasın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamadabaskınların nedeni anlatılıp halk düşmanıAKP ve onun katil polisleri teşhir edildi.

Page 44: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Binlerce, On binlerce Yüzbinlerce Hasan Ferit Olup Bu Bataklığı Kurutacağız!

Alibeyköy’de Cephe Milisleri, 8 Mayısgünü, halktan aldığı duyumlar üzerine,içici olduğu bilinen 2 kişiyi çevirdi ve üzer-lerini aradı. Şahısların üzerinden ‘şeker’adı verilen uyuşturucu madde çıktı. Ancakiçicilerden biri, üzerinden çıkmasına rağmen,maddeyi kimin cebine koyduğunu bilmedi-ğini söyleyerek yalanlarını sürdürdü. Yalansöyledikleri için ve halkın huzurunu boz-dukları için bu iki kişi tokatlandı. ŞahıslaraHasan Ferit Gedik ve onun adını taşıyanUyuşturucu ile Savaş ve Kurtuluş Merkezianlatıldı. Ancak şahıslar bu merkezde yatmakistemedi. Mahalleye bir daha uyuşturucumaddesi sokmamaları konusunda son kezuyarılan 2 kişi bırakıldı.

Adaleti Sağlamak İçin Gecemizi Gündüzümüze Katacağız

Armutlu Halk Cephesi, Gülsuyu’nda çetelertarafından katledilen Hasan Ferit Gedik’in 9Mayıs’ta görülen mahkemesi için gün günçalışmalarını sürdürdü. Yapılan çalışmalarkapsamında, 3 ve 8 Mayıs arası yapılan çalış-malarda 450 evin kapısı çalındı. Birçok yereyazılamalar yapıldı, ayrıca 18 Armutlu’dakatledilen Dilek Doğan içinde yazılama yapıldı.Armutlu girişine, Köyiçi Meydanı’na, Cemevibölgesi ve yine mahallenin birçok yerinetoplam 30 pankart asıldı, mahkemeye katılıpdestek olacakların isimleri alındı ve yapılankonuşmalarda “adaleti sağlamak için bu mah-kemeye katılmak zorunda olunduğu” vurgu-landı.

Okmeydanı Halk Cephesi, Hasan FeritGedik’in mahkemesi için çağrı çalışmalarıyaptı. Yapılan çalışmalarda 7 Mayıs’ta Ok-meydanı Mehmet Ayvalıtaş ve Anadolu Par-kı’na mahkemeye çağrı pankartı asıldı.

Gazi Özgürlükler Derneği’nin etrafını, 9 Mayıs’ta, 8 zırhlı araçlasaran katil polisler, taşlarla kovuldu. Derneğin ön ve arka sokaklarınazırhlı araçla gelen katiller ellerinde uzun namlulu silahları ile derneğinarka sokağının köşesinde inerek halka korku vermeye çalıştı. “KatilPolis Mahalleden Defol” sloganlarıyla “Gazililer” hızlıca bir arayageldi, yaklaşık 20 kişi taşlarla sloganlarla polisi kovmak için mahallesinive derneği savundu. Katiller, derneğin arkasında bir boşluğa 10 kişigirip, bir poşetle çıktı. Korkuyla taşlardan kafalarını sakınarak zırhlıaraçlarına binip gittiler. Taş atanlara ve sokaklara gaz atarak defolupgittiler. Açıklama yapan Gazi Halk Cephesi: “Bu korku ‘neredeler,nereden gelecekler, ne hazırlıyorlar’ korkusudur. Korkun halk düşmanları!Her tarafı her boşluğu bassanız da bir gedik bulacağız ve o gediktenyine geleceğiz!” dedi.

Saldırı Varsa Direniş de Var!Kurumlarımızı Sahiplenmekten de Demokratik Haklarımızdan da

Vazgeçmeyeceğiz!5 Mayıs günü saat 20.00’de baskınlara karşı yapılacak yürüyüşün

hazırlıkları yapılırken Gazi Halk Meclisi önüne S84 zırhlı aracıylagelen katiller 2 metre mesafeden gaz kapsülleriyle saldırdılar.

“Kurumlarımıza Yapılan Saldırıların Hesabını Soracağız/ HalkCephesi” yazılı pankartı açıp toparlanmaya başladıkları sırada pankartınönüne kadar gelen halk düşmanları pankartı tutan 2 kişiye hedefgözeterek gaz kapsülleriyle saldırdı. Bir kişiyi bacağından vuran AKP’ninkiralık katilleri mahalleyi gaza boğdular. Halk Meclisi binasına gazkapsülleriyle saldırdılar etrafı gaza boğduktan sonra Halk Meclisibinasının dibine gelerek tabelasını çaldılar. Bu sırada yoldan geçenBayram Yalıncak isimli bir kişi başından kapsülle vuruldu.

Halk Meclisine saldıran katilleri kovmak için Gazi Halkı; esnafı,yaşlısı, genci 5 yerde barikat kurdu. Eski Karakol durağı çevresinde veeski postane çevresinde kurulan barikatlarla çatışma buralara yayıldı.

S23, S28, S84, S2, S83, S47, S11, S18, TOMA81, TOMA63,TOMA73 zırhlı araçlarıyla her yerden alçakça saldıran halk düşmanlarınakarşı Cepheliler 3 saat boyunca çatıştı, demokratik kurumlara ve halkasaldırıların hesabını sordu. Bu arada halk düşmanları bir berberi basarakmilisleri aradı.

Açıklama yapan Gazi Halk Cephesi: “Halk düşmanları işte bu cüretiteslim alamayacaklar! Mahallelerimizde örgütlenmeye, mahallelerimizihalk düşmanlarına dar eden gençleri örgütlemeye devam edeceğiz! İştebütün hazımsızlıkları bundandır!” dedi.

Hazımsızlığınıza Gerekli CevabıHalk Direnişiyle Verdik

Alibeyköy Halk Cephesi 4 Mayıs’ta Cen-giz Topel 4 yolda, halka ajitasyon çekerekpankart astı. Yaklaşık 1 saat asılı kalan pan-kartı katil polis sökmeye geldi ve halk dire-nişe geçti. Mahallede yoğun abluka olmasınarağmen halk barikatları bırakmadı ve çatış-malar geç saatlere kadar yoğun şekildedevam etti.

Katil Polis Mahalleden Defol!

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL444

Page 45: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

445DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Samandağ’da Açlık Grevinde olanSinan Okur’la 10 Mayıs'ta görüştük:

Halkınsesi: Bize kısaca kendinizitanıtır mısınız?

Sinan Okur: 1971 Hatay/Saman-dağ doğumluyum. Lise mezunuyum.Yirmi yıldır Suudi Arabistan’da ça-lışıyorum. Evliyim, iki çocuğum var.Ailem şu an Suudi Arabistan’da...

Halkınsesi: Neden açlık grevi ya-pıyorsunuz?

Sinan Okur: Yürüyüş dergisiokuruyum. Samandağ’da Yürüyüşdergisi dağıtırken, 8 kişi polisin sal-dırısına uğradık. İşkenceyle gözaltınaalındık. Tarih, 17 Mart 2016 idi. 5arkadaşımız tutuklandı. 3 kişi serbestbırakıldık. Tutuklama ve gözaltı ge-rekçeleri tamamen keyfiydi. Yasalbir dergiyi dağıttığımız için “terörörgütü” propagandasıyla ilişkilen-dirdiler. Sonra 5 arkadaşımızdan biritutuklandıktan birkaç hafta sonra ser-best bırakıldı. Bir diğeri de ondankısa süre sonra bırakıldı. 3 kişi tutuklukaldı. Kalan 3 kişi daha sonra mah-keme olmadan serbest bırakıldı.Tu-tuklu kaldıkları süre içinde arkadaş-larımıza hiçbir şey ulaştıramadık.Gönderdiğimiz kıyafetleri, kitaplarıalmadılar. Mektuplar ellerine geç-medi. Arkadaşlarımız hapishane yet-kililerine “Açlık grevi yapacağız”dedikten sonra mektuplarını aldılar.Ziyaretlerine gittiğimizde görüşeme-dik. Tutuklananlardan bir arkadaşı-mızın Furkan Ersöz’ün abisi savcılıkizniyle görüşüne gitmesine rağmenhapishane idaresi görüşmelerine izinvermiyor, savcılık izin belgesine elkoyuyorlar, geri de vermiyorlar. Bizidenetimli serbestlik ve yurtdışı yasağıkoyarak serbest bıraktılar. Ben ko-şullarımı, durumumu savcıya anlattım.Ailemin, işimin yurtdışında olduğunusöyledim. Savcı “Bak, seni tutukla-madım” dedi. Sanki “haline şükret”der gibiydi. Biz savcıya ifade verirkensürekli polisler içeri girip çıkıyorlardı.Savcının işine karıştıkları her halle-

rinden belliydi.Bu hukuksuz,keyfi karar ne-deniyle işim-den, ailemdenayrı kaldım.Uğradığım haksızlığın ortadan kal-dırılması, mağduriyetimin giderilmesiiçin açlık grevi yapıyorum. Talebimyurtdışı yasağımın kaldırılması. Ai-leme, işime kavuşmak istiyorum.

Halkınsesi: Neden açlık greviniseçtiniz? Ve açlık grevine başlamadanönce başka yöntemler denediniz mi?

Sinan Okur: Açlık grevine baş-lamadan önce hukuki yolları denedim.İki defa itiraz dilekçesi verdim, red-dedildi. Sesimi duyurmak için açlıkgrevini seçtim çünkü; açlık grevininçok etkili bir eylem olduğunu kendiyaşadıklarımdan, gördüklerimden vetarihimizden biliyorum. Doğrudan in-sanların vicdanlarına hitap ediyor. Açlıkgrevine 3 Mayıs’ta başladım. Bu tarihekadar iddianameyi savcı sümen altıediyordu. Hazırlamasına rağmen gön-dermemişti. Eyleme başladıktan hemensonra iddianameyi gönderdi. Bu bileeylemimizin gücünü gösteriyor.

Halkınsesi: Eyleminiz ne kadarsürecek? Açlık grevinin yanı sıraneler yapıyorsunuz?

Sinan Okur: Açlık grevi 30 günsürecek. Aslında zafere kadar sürecek.Aynı zamanda imza kampanyası baş-lattık. El ilanları dağıtıyoruz. Süreklihalkla sohbet ediyoruz. Yaşadıkları-mızı, uğradığımız hukuksuzluğunnedenlerini anlatıyoruz.Halkın çokyoğun bir ilgisi var. Her yaştan, herkesimden insanlar ziyarete geliyor.Yaşlılar, çocuklar… Antakya’dan,İskenderun’dan ziyaretime geliyorlar.Bu akşam buradaki demokratik kitleörgütleri ziyaretimize geldiler.

Halkınsesi: Sürekli polisin sal-dırısına uğruyorsunuz. Polisin saldırıve tacizleri sizi nasıl etkiliyor?

Sinan Okur: Polisin saldırıları an-cak öfkemizi büyütüyor. Saldırdıkla-

rında sloganla cevap veriyoruz. Ya-nımda sürekli destek açlık grevindeolan arkadaşlar var. Bazıları beş gün,bazıları iki-üç gün açlık grevi yaparakbana destek veriyorlar. Polis saldırdı-ğında direniyoruz. Pankartlarımızı alı-yorlar. Bugün yine saldırdılar. 30’unüzerinde polis saldırdı. Sadece pan-kartlarımızı alabildiler. Halka ajitasyonçekiyoruz. Bizi doğru bildiğimiz yoldancaydıramayacaklar. Kesinlikle geri dö-nüş yok.

Halkınsesi: Son olarak eklemekistediğiniz bir şey var mı?

Sinan Okur: Samandağ’ın duru-munu anlatmak istiyorum. Sistematikolarak baskı altında. İnsanlara uyuş-turucu, kumar, yozluk aşılanmış. Dev-rimci mücadelenin olmasına taham-mülleri yok. Samandağ feodal ilişki-lerin yoğun yaşandığı bir yer. Sa-mandağ’ın büyük bölümü geliriniyurtdışından kazanıyor. Buna rağmeninsanları korkutmuşlar. Bu eylemi-mizin insanlardaki korkuyu bir parçaazaltacağını, insanlar üzerinde etkibırakacağını düşünüyorum. Ben verefakatçim her akşam bir ailenin ya-nında kalıyoruz. Polis eylemimizi ka-ralamaya çalışsa da, başarılı olamıyor.Halk bizi tanıyor, sahipleniyor. Bütünbu olumsuz etkileri, korkuyu kırmakiçin de açlık grevi kararı aldık.

Halkınsesi: Teşekkür ederiz.

Tüm Haklarımızı İstiyoruz!Direnecek Alacağız!

Şişli Belediyesi’nde çalışan ta-şeron işçileriyle, belediye arasın-daki toplu iş sözleşmesi 10 Mayıs'tauyuşmazlıkla sonuçlandı. BelediyeBaşkanı Hayri İnönü işçilere yüzdebeşlik zam teklif etti. Bunun üze-rine işçiler belediye önünde, pan-kart asarak eyleme başladı. Gecegündüz devam edecek eyleme ŞişliBelediyesi İşçi Meclisi de katılı-yor.

Röportaj

“Bizi Doğru Bildiğimiz Yoldan Caydıramayacaklar!"

Page 46: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL446

Açlık Grevinin 1. günü 3 Mayıs

Uyanıp sabah açlık grevi çadırınınihtiyaçlarını almak için çarşıya gittimarkadaşlarla beraber. Açlık grevi içingerekli önlükleri yaptırdık. Çadır içingerekli malzemeleri aldık. Saat 13.45’teSamandağ Abdullah Cömert Parkı’ndahazırlıklara başladık. 15 dakika sonrabasın açıklamamızdan sonra pankart-larımızı ağaçlara astık. Çadırımızı kur-duk. Parktaki gençler bizi çok sevdi.Gençlerden biri bana 3 adet gömlekhediye etti. Parktaki esnaflar arkadaşlaralimonata, pasta ikram ettiler. Esnaftansıcak su ve çay ihtiyacımızı karşıladık.Saat 20.00’da çadırımızı ve pankart-larımızı sökerek yeni bir güne hazır-lanmak için evlerimize gittik.

2. GünüHer zamanki gibi sabah 08.00’da

çadır yeri Samandağ Abdullah CömertParkı’nda kurularak güne başlandı.Yürüyüş, Dev-Genç, Tavır dergisive Umut Veren Asi gazetesinin deiçinde bulunduğu bir stant açtık. Aji-tasyonlar çekerek dergiler halka ulaş-tırdık. 165 kişi kampanyaya katılarakimzalı destekte bulundu. Açlık gre-vinin haberini yapan yerel gazetelerinsayfalarını keserek panoya astık.

4. GünHer zaman ki gibi çadırımızı ku-

rup, pankartlarımızı astık. Günlükulusal ve yerel gazetelerimizi aldık.Açlık grevi ile ilgili haberleri pano-muza işledik. Devrim Deniz Kara-taş’tan sonra Bahar Uçucu ve DilanDuman arkadaşlarımız da destek içinaçlık grevine başladılar. İlerleyensaatlerde Samandağ SYKP İlçe Ör-gütü’nden bir heyet gelip beni ziyaretederek sağlık durumu ve açlık gre-vinin sebepleriyle ilgili bilgi aldılar.Akşam saatlerine doğru doğup bü-yüdüğüm Meydan Köyü’nden akra-balarım ziyaretime gelip sohbet ettive moral vermeye çalıştılar.

5. GünAçlık grevinin 5. gününde çadır

açıldıktan hemen sonra halk düşmanıkatil polisin tacizine uğradık. Çadıraolan saldırıyı görmesi ve görenlerinyakınlarına haber vermesi sonucuhalk çadırda toplandı. Halktan ikikişi polislerle tartıştı. Halk düşmanlarıyine imza masasında bulunan Yürü-yüş dergisini bahane etti. Halk düş-manlarının asıl amacı haklarımın ia-desi için direnişimi yalnızlaştırıp di-renişten vazgeçirmektir. Çadırı zi-yaret eden bir doktor açlık grevi di-renişçilerinin tansiyon kontrolleriniyaptı. Gün boyunca halka ajitasyonçekmeye devam ettik. 500 bildiri da-ğıtılırken ayrıca 300 imza toplandı.

7. GünHatay’da yapılan açlık grevinin

7. gününde de güne saldırılarla baş-landı. Her gün ki gibi sabah pan-kartları astıktan çevre düzenlemesiyaptık. Saat 10.30’da sivil ve üni-formalı polisler direniş alanındakileresaldırıp zorla pankartları aldılar. Po-lisler gittikten sonra halk çadıra gelipbu saldırıların sebebini sordu. Halkher zaman direnişçilerin yanında ol-duğunu ve direnmekten vazgeçme-melerini söyledi. 7 günde bin beşyüze yakın imza toplandı.

8. Gün Polislerin çaldığı pankartların ye-

rine yenileri asıldıktan ve rutin işle-rimizi bitirdikten sonra günlük ulusalgazetelere ve yerel gazetelere bakıyorve değerlendiriyoruz. Toplam 7 günde1500’ü aşkın imza toplayıp binlercebildiri dağıttık. Açılan stant aracılığıile Yürüyüş dergisi ve Umut VerenAsi gazeteleri halka ulaştırıldı. Saat14.00’da Demokratik Kitle Örgütleriile birlikte Hükümet Konağı’na gidipsavcıyla görüşmek amacıyla alandatoplanıldı. Savcıyla konuşmanın ar-dından halk, polislerin saldırısınauğradı, tehdit edildi. Halkın sahip-lenmesi polisleri geri çekilmeye mec-bur bıraktı.

Haklarımı Alana Kadar Direnmeye Devam Edeceğim

Page 47: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

447DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Hatay’ın Samandağ ilçesinde kurulan 30günlük açlık grevi çadırına 7, 8, 9 ve 10 Mayıs'tapolis saldırısı oldu. 7 Mayıs'ta ilk olarak saat09.00 sıralarında çadıra gelip direnişçileri vedestekçileri “10 dakika içinde buraları toplayıpgitmezseniz gözaltına alırız” diyerek tehdit et-mişlerdir. Halkın sahiplenmesi sonucunda halkdüşmanları o gün çadırın yakınına bile gelemedi.Bir sonraki gün, esnaflar iş yerlerini daha aç-madan, direniş alanının en tenha olduğu saatteçadırda bulunanlara işkence uygulayarak çadırıve pankartları gasp etmişlerdir. Sinan Okur’a 6gündür açlık grevinde olduğu halde kafasınayumruk atmış, destekçilere de tekme atmış vetırmalamışlardır. Yine çadıra destek veren aynızamanda Sinan Okur’un gözaltına alındığı günonunla beraber olan ve tutuklanan Sertan İlas-lan’ın da ailesini arayarak “oğlunuz yine onlaradestek veriyor uzaklaşmazsa tekrar tutuklarız”diyerek tehditler savurmuştur.

Hatay Samandağ’da Demokratik Kitle Örgütleri Sinan Okur’a Destek Verdi

Halk Cepheli Sinan Okur’un kendisine vetüm halka yapılan yasaklara karşı yaptığı 30günlük açlık grevi direnişine demokratik kitleörgütleri 9 Mayıs’ta basın açıklaması yaparakdestek verdi. Saat 16.30’da başlayan açıklamadaSinan Okur’a keyfi bir şekilde yurtdışı yasağıverildiğinden, Sinan Okur’un bu haklı müca-delesinin destekçileri olduklarını ve polisin di-renişçilere yaptığı saldırıları kınadıklarını be-lirttiler. Açıklamaya: Akdeniz Kültür ve Daya-nışma Derneği, CHP İlçe Örgütü, SamandağÇevre Koruma Derneği, Samandağ Eğitim-Sen,Samandağ Halkevi, HDP İlçe Örgütü, Kalemder,SYKP İlçe Örgütü, Emek Partisi, SamandağKalkındırma Derneği, Samandağ Ziraat Odasıkatıldı.

Saldırılarla Direnişimizi Kıramaz Bizleri Yıldıramazsınız

ÇağrıDirenișin Yanında OlalımHatay’da 17 Mart'ta Yürüyüş dergisi dağıtan sekiz kişi gözaltına

alındı. Gözaltına alınanlardan beş kişi tamamen keyfi bir şekildetutuklandı. Üç kişi çeşitli kısıtlamalar konularak serbest bırakıldı.Sinan Okur serbest bırakılan üç kişiden biriydi. Denetimli serbestlikve yurtdışı yasağı konularak serbest bırakıldı. Yıllardır SuudiArabistan’da çalışıyordu ve ailesi oradaydı. Bu durumu savcıyasöylemesine rağmen, kararda değişen bir şey olmadı. Amaç dazaten insanları mağdur etmek, “pişman etmek”ti… Aradan geçenzaman içinde tutuklananlar tahliye edildi. Sinan Okur hakkındakikısıtlamalar kaldırılmadı. Ekmeğiyle oynayan bu adaletsiz düzenekarşı çözümü Sinan Okur direnmekte buldu. 3 Mayıs'ta Hatay’ınSamandağ ilçesinde 30 gün sürecek açlık grevine başladı. AbdullahCömert Parkı’nda açlık grevi çadırını kurdu. Bütün gün parktayaşadığı haksızlığı Samandağ halkına anlatıyor ve imza topluyor.Samandağ’da ilk defa açlık grevi çadırı kurulduğu için halkınyoğun bir ilgisi var.Sinan Okur’u arayalım, destekleyelim: 0539 898 21 22Hatay Halk Cephesi

Direnişin Direnişimizdir Zaferini Şimdiden Kutluyoruz

Sevgili Sinan Abi,Yusuflar’ımızın, Erdinçler’imizin sıcaklığıyla kucaklayıp

selam ve saygılarımızı iletiyoruz…Tüm haklarımızı tek tek elimizden almaya, bizi hareketsiz

köşeye sıkışmış hale getirmeye çalışıyorlar. Fakat her seferindede Asi Nehri gibi tersimize denk geliyor, yenik düşüyorlar.Sende bir direnişe tutuştun ve gücünü Ölüm Orucu şehitlerimizdenaldığına göre zaferin şimdiden kutlu olsun. Biz de Liseli Dev-Genç'liler olarak senin yanında olduğumuzu, direnişini direnişimizbildiğimizi belirterek tekrar zaferimizi kutluyoruz.

Selam ve Sevgilerimizleİstanbul Liseli Dev-Genç

Page 48: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL448

Yine yeni bir hafta, yine dergimiziçin ödediğimiz bedellerin, direnişlerinyoğun olduğu bir hafta. Neden süreklibunu söylüyoruz, çünkü hayatın içindebunu yaşıyoruz ve gün geçtikçe der-gimizin değerini daha iyi anlıyoruz,bu da bize sorumluluk yüklemeli. Obize ışık tutan, doğruyu-yanlışı ayıran,bizi eğiten… kısaca hayatımızda ol-mazlardan biri. Bir bakalım geçtiğimizhafta içinde neler yaşadık, kısa kısabir değinelim; ilk olarak Hatay-Sa-mandağ’da dergimizi halka ulaştır-maya çalışan okurumuz Sinan Okur,Yürüyüş dergisini halka ulaştırdığıiçin keyfi bir şekilde yurtdışı yasağıkoyularak ve neredeyse bütün hakla-rından mahrum bırakılarak tecrit edil-meye çalışıldı. Ama teslim olmadı,dergimizden öğrendiği şekilde direnmeyolunu seçti ve kendi deyişiyle “zaferekadar devam edeceğim” diyerek 3Mayıs'ta Açlık Grevine başladı. İs-tanbul-Gazi Mahallesi’nde ise "belkibir ilk oluyor" faşistler Gazi Orma-nı’nda bir piknik etkinliği düzenle-dikleri sırada, dağıtımcılara hakaretediyor ve saldırıyor, tabi cevap ge-cikmiyor halk ve Cepheliler hemenfaşistlere karşılığını veriyor. Ve Der-sim'de dergimizi dağıtanlara "terörörgütüne yardım finanse ediyorsunuz"denilerek tutuklama veriliyor. İşte bizbu yüzden dergimizi “bir iken iki, ikiiken dört ve yüzlere binlere ulaştıra-cağız” diyoruz. Halk daha çok sahip-lenecek, daha iyi anlayacak ve tabi

daha iyi savaşacak meşru hakları için.Geçtiğimiz hafta Anadolu ve İstanbulsemtlerinde yapılan çalışmalardankısa kısa haberler şu şekilde;

İSTANBUL-Gazi: Halk Cep-hesi 8 Mayıs’ta Gazi Kent OrmanıPiknik Alanı’nda 22 kişi ile topludergi dağıtımı yaptı. İsmet Paşa Cad-desi boyunca davulla, sloganlarla pik-nik alanına kadar gelindi. Yol boyuncayoldan geçen insanlara ve araçlaradergi tanıtımı yapıldı. Piknik alanınagelindiğinde birçok yöre derneğinintoplu piknik etkinliği düzenlediği gö-rüldü. Ardahan ili Senemoğlu Köy-lülerinin ve Amasya Taşovalı’larındüzenlediği piknikte hep birlikte halayçekildi, sofrasına davet edenlerle soh-bet edildi, dergi tanıtımı yapılarakyanlarından ayrılındı. Niğde DerneklerFederasyonu’nun düzenlediği piknikalanına da girildi. Burada AKP pro-pagandası yapıldığına dair halktangelen şikayetler üzerine uyarıda bu-lunuldu. “Burası Gazi. Burada siyasipartilerin reklamını, şovunu yapa-mazsınız, pikniğinizi, şenliğinizi ya-parsınız zaten. Burada kimse kimseninhuzurunu bozmaz” dendi. Karşılıklıanlaşılarak dergi dağıtımcıları slo-ganlarla dergi tanıtımına devam etti.Piknik alanının çıkışına doğru tekrargeri gelirken sofra başında oturanlaradergi tanıtılarak çıkıldı. Bu sırada birkişi Yürüyüş dergisi dağıtımcısına“aileleri rahatsız etmeyin” diyerek

üzerine yürüdü. Bu kişiyle konuşu-larak gönderildi, hemşerileri arayagirerek bu kişiyi uzaklaştırdı. Tartış-malar Niğdelilerin giderek Yürüyüşdergisi dağıtımcılarının etrafını sar-maları ve dağılmamaları sonucu arttı.Bu tartışmalardan sonra faşist sal-dırganlar cezalandırıldı ve piknik ala-nından gönderildi. Çalışmada İsmet-paşa Caddesi üzerinde kafelere vekahvelere dergi tanıtımı yapıldı. Top-lam 400 dergi halka ulaştırıldı.

Esenyurt: Hiçbir baskı, hiçbirgözdağı, bizi susturamaz… Yürüyüşhalkın sesidir, gerçeklerin sesidir,Devrimin Sesidir. Halk CephelilerYeşilkent Mahallesi’nde 8 Mayıs’taYürüyüş dergisini halka ulaştırdı.Yapılan çalışmada toplam 36 dergidağıtıldı.

Sarıgazi: Halk Cepheliler 10 Ma-yıs’ta gerçeğin sesi Yürüyüş dergisinihalka ulaştırdı. Cemevi bölgesindeyapılan dağıtımda 40 dergi halkaulaştırıldı. Dergi dağıtımı sırasındamahallede yaşanan polis terörü, ma-hallenin sorunları hakkında sohbetedildi.

ANADOLU-Eskişehir: HalkCephesi 5 ve 6 Mayıs’ta GültepeMahallesi’nde Yürüyüş dergisinindağıtımı için kapı çalışmasına çıktı.Yapılan çalışmada 15 adet dergi halkaulaştırıldı. Ayrıca 4 Haziran’da GültepeMahallesi’nde cemevi toprak sahadayapılacak olan ”Yozlaşmaya KarşıAnadolu Halk Festivali”nin duyurusuyapıldı. Ve Grup Yorum EskişehirHalk Korosu’na kayıt alındı.

Antep: Halk Cepheliler 4 Mayıs’taDüztepe Mahallesi’nde esnaflara Yü-rüyüş dergisi dağıtımı yaptı. Esnaflarile sohbet edildi. 6 kişinin katıldığıçalışmada 43 adet dergi halka ulaş-tırıldı.

Dersim: Halk Cepheliler 6 ve 7Mayıs’ta Merkez’de ve Yeni Mahal-le’de Yürüyüş dergisi dağıtımı yaptı.Yeni Mahallede Yürüyüş dergisi da-ğıtımını gören yaşlı bir teyze “Haq

Yürüyüş Halktır Susturulamaz! Yürüyüş Dergisi ile Her Yere

Her Kesime Gitmeye Devam Edeceğiz!

Page 49: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

449DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

keder sima nedo (Allah sizekeder vermesin)” diyerek da-ğıtımcılara sarıldı. “Epeydirgelmiyorsunuz nerelerdesiniz?Sizin liseli kız nerde?” diyekapılarını açtı. Mahallede aynızamanda Onur ve Çayan’ınkırk yemeğine çağrı davetiye-leri dağıtıldı. İki gün yapılançalışmalarda 150 dergi halkaulaştırıldı.

Dersim’de PolisinYürüyüş DergisiTahammülsüzlüğü veKeyfi Tutuklamalar

Dersim’de 9 Mayıs’ta Ela-zığ-Tunceli Karayolu’nda biraraçtan indirilen Selda Bulut veYusuf Güler işkenceyle gözaltınaalındı. Bu gözaltından bir saatsonra da Nazım Keskin üniver-site yolunda belediye otobüsün-den indirilerek yakapaça gö-zaltına alındı. Gözaltına alınmasebebi ise Dersim’de Yürüyüşdergisi dağıtarak “terör örgüt-lerine finans sağlamak” olarakiddia edildi. İşkenceyle TunceliEmniyeti’ne götürülen Yürüyüşdergisi okurları burada da iş-kenceye maruz kaldı. 10 Ma-yıs’ta çıkarıldıkları mahkemedeYürüyüş dergisi dağıttıkları MO-BESE kayıtlarından göründüğüsöylenen Yusuf Güler ve NesimKeskin tutuklanarak Tunceli Ha-pishanesi’ne götürüldü. SeldaBulut ise adli kontrol şartıylaserbest bırakıldı.

İzmir: Halk Cepheliler, İz-mir’in Güzeltepe Mahallesi’ndeYürüyüş dergisinin dağıtımınaçıktı. 9 Mayıs’ta yapılan dergidağıtımında dergi okurlarınınevlerinde çay içip sohbetlerinde edildiği bir çalışma yapıldı.Deniz Gezmişler’in afişi altındaoturan nenelerin hem onlarahem de onların yolunda yürü-yenlere hayır duaları eşliğindeyapıldı dergi dağıtımı. Yapılandağıtımda 45 dergi halka ulaş-tırıldı.

Bahçelievler Özgürlükler Derneği,Ahmet Davutoğlu’nun AKP'nin genelbaşkanlığından istifa etmesiyle ilgili 7Mayıs'ta bir açıklama yaptı. Açıklamada:“... AKP 'Ergenekon' , 'Balyoz' vb. ope-rasyonlarla oligarşi içi çatışmada güçkazanmış sömürü pastasından pay sahibiolabilecek kesimlerin iktidardaki gücünüazaltmıştı. Ancak oligarşi içi çatışmabitmemişti. AKP oligarşi içi çatışmadakendisi için tehlikeli gördüğü TSK ve'ulusalcılar'ın iktidardaki gücünü azalt-tıktan sonra bu kez savaşı 'FettullahGülen Cemaati'ne açmıştı. Ki bu gündehala 'Paralel yapı operasyonları' denilerekAKP-Fettullah Gülen Cemaati çatışmasısürmektedir. Bütün hırsızların, arsızlarınnamussuzların toplandığı AKP içerisinde

çatışmalar kavgalar bitmez. Bitmemiştirde. Erdoğan-Davutoğlu çatışmasının özüde budur... Çünkü Cumhurbaşkanı Er-doğan başkanlık sistemini getirerek pas-taya tek başına sahip olmak istiyor. AKPiçerisindeki çatışmanın halklarımızahiçbir yararı yoktur. AKP’ye kim genelbaşkan olursa olsun, kim başbakanlıkkoltuğuna oturursa otursun halklarımızınpayına düşen yine daha fazla sömürü,katliam ve adaletsizlik olacaktır. Erdoğan,Davutoğlu çatışmasında tutacağımız hiçbir taraf yoktur. Her iki tarafın savunu-cuları da halklarımızın katilleri, kanemici sömürücülerdir. Bizim tarafımızhalkın yanıdır. Halkımızı iliklerine kadarsömüren, bizi bir lokma ekmeğe muhtaçedenlere karşı savaşmaktır" denildi.

Katliamcı AKP iktidarı mahallelerimizdeterör estirmeye devam ediyor. Dilek Do-ğan’ın katili Yüksel Moğultay’ın tutuk-lanması talebiyle Küçükarmutlu Mahalle-si’nde açılan adalet çadırını 9 Mayıs’takatil polisler saldırarak yıktı. Çadırı onlarcakez yıkmalarına rağmen, Halk Cephelilerher şey pahasına aylarca direnerek çadırıtekrar kurdu. Aynı gün açıklama yapanHalk Cephesi: “Anadolu halkları bin yıl-lardır zulme direniyor. Bizim çadırımızsadece 2 tahta 1 brandadan ibaret değil.Bugün çadırımız Anadolu halklarının di-renme geleneğinin bir sembolüdür. İşteadaleti böyle sağlayacağız. Gün olacak 2tahta 1 brandayla, gün olacak Çiğdemler’le

Bernalarla… Gencecik bir kızı ailesiningözünün önünde katledip, sonra mahkemedepişkin pişkin yalanlar söyleyerek kurtulamazkatiller bizden. Bugün direnmek en meşruhaktır. Bu hakkımızı tarihimizden, şehit-lerimizden alıyoruz. Bu hakkımızı sonunakadar savunacağız.

AKP’nin yeni katliam politikalarınakarşı biz de savaşımızı yükseltecek, yeniyöntemler üreteceğiz. Bu savaşı siz başlat-tınız. Dilek’i evinde, Yılmaz’ı sokak ortasındasiz katlettiniz. Sanmayın ki Çiğdemler, Ber-nalar sizin o kahpe kurşunlarınızla biter.Şimdi biz birer Çiğdem, birer Berna olacağızve ne pahasına olursa olsun o çadırı tekrarkuracağız” dedi.

AKP İçerisinde Yaşanan Oligarşi İçi Çatışmanın Devamıdır

Karadeniz Özgürlükler Derneği 8 Ma-yıs’ta iki anlamlı günü Halk Savaşçısı ŞafakYayla’nın ailesiyle birlikte geçirmek amacıylaGiresun’un Çanakçı ilçesinin Karabörk kö-yüne gitti. Görele otogarından itibaren süreklipolis takibi olmasına rağmen gitmek istenilenyere varıldı. Şafak Yayla’nın doğum günüve anneler gününün aynı tarihe denk gelmesiziyaretin anlamını daha arttırmış oldu. Aile-sinin tam bir Anadolu misafirperverliğiyle

ağırlaması ve kendi evlatları gibi yaklaşmasıDev-Genç’lileri duygulandırdı. Bu anlamlıgünde hiç susmayan telefonları halkın ŞafakYayla ve ailesini ne denli sahiplendiğiningöstergesiydi. Aile ile uzun uzun Şafak hak-kında sohbet edildi. Ardından mezar ziyaretinegeçildi, mezarı başında anma yapıldı. Göre-le’ye geri dönüldüğü zaman yeni bir aramanoktasıyla karşılaşıldı, keyfi GBT sorgula-masının ardından yola devam edildi.

Dilek’in, Yılmaz’ın Katilleri Dilek Doğan Adalet Çadırını Yıktı!

Şafaklar ile Mücadeleyi Büyütüyoruz! Analarımızın Yüreğine Su Serpiyoruz!

Bizi Kızıldere’den Çağlayan’a, Çağlayan’dan Bayrampaşa’ya,

Bayrampaşa’dan Dersim Dağlarına Teslim Alamadınız, Alamayacaksınız!

Page 50: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL550

Ulaşım Hakkımız Engellenemez!Otobüs Sorunumuz Çözülsün!

Okmeydanı Halk Meclisi; otobüs sorununu çözmekiçin topladığı dilekçeleri vermek üzere, 9 Mayıs’taİstanbul Büyükşehir Belediyesi önüne gitti. Halk Meclisiüyeleri 9 Mayıs için hafta boyunca çağrı çalışması yaptı.3-6 Mayıs arası Mahmut Şevket Paşa, Piyalepaşa Mahallesi,Dikilitaş, Sibel Yalçın, Anadolu Parkı, Perşembe Pazarı,Sağlık Ocağı, Anadolu Işıklar bölgesi başta olmak üzerebir çok yere pankart, ozalit ve bildiri dağıtımı yapıldı.

���

Çayan’da Halk Meclisi Toplantısı PolisinTüm Tacizlerine Rağmen Yapıldı

Çayan Halk Meclisi’nin 7 Mayıs’ta yapacağı aylıkgenel toplantısı için, iki saat önce sesli çağrı yapıldı.Henüz toplantı başlamadan önce üç akrep, iki TOMASokullu Caddesi’nde ve Çayan sokaklarında gövde

gösterisi yapmaya başladı. Toplantının yapılacağı HüseyinAksoy Parkı’na inerek, halkı taciz etti. Polisin estirdiğiterörden herkes rahatsızdı, çocukların okul çıkış saatindebile plastik mermi yağdırmışlardı. Polisin estirdiği terörekarşı imza toplanıp kaymakamlığa verilme kararı ve oanda heyet oluşturup oradaki polislere, duyulan rahatsızlığıdile getirme kararı alındı. Heyet görüşme yaptı. Polis,ihbar üzerine geldiğini, heyet ise neden rahatsız olduğunu,yaptıklarının normal olduğunu anlattı. Bunun üzerinepolis parktan ayrıldı.

“Kanın Hala Coşmuyorsa Şayet, Damarlarında AkanSıvı Sudan İbarettir. Memleketine Hizmet Etmiyorsa Şayet,Gençlik Ateşi Neye Nimet!” cümleleri onlara ait sözlerdensadece bir kaçıdır. Dedesinin günlüğünü okuduğunda, Suetarihte bir yolculuk yapar ve dedesi kadar etkilenir Hindistanlıdevrimcilerden. Kariyerini, yaşamını bir kenara bırakarak,Hindistan’a onların filmini çekmeye gelir. Filmin çekimindeüniversiteli bir grup Sue’ye yardımcı olacaktır. Fakat SueHindistan’a geldiğinde hayal kırıklığına uğrar. Çünkü ken-disine yardımcı olacak gençler, kendi değerlerinden, kül-türünden, tarihinden uzaklaşmış, yozlaşmış; birer batıtaklitçisi haline gelmişlerdir. Bütün zorluklara rağmenfilmin çekimlerine başlarlar. Günlüklerde anlatılanlargençleri kendi tarihleriyle yüzleştirir. Beklenmedik olaylar

ise hiçbir şeyi ciddiye almayanbu gençleri bambaşka birerinsana dönüştürür.

Orjinal isim: Rang De BasantiSüre:157 dakikaYapım tarihi:2006Yönetmen: RakeyshOmprakash MehraÜlke: HindistanOyuncular: Aamir Khan, Kunal Kapoor, SharmanJoshi, Siddharth

Sanat Meclisi

KAPTANLAR TOPLANTISI SAAT 18:00’deHasan Ferit Gedik Uyuşturucuya Karşı Savaşve Kurtuluş Merkezi’nde!

Berkan Abatay 589 Spor Merkezi’nin veHasan Ferit Uyuşturucuya Karşı Savaş ve KurtuluşMerkezi’nin düzenlediği “Yozlaşmaya karşıYOLDAŞ/LİG” turnuvası başlıyor. Tüm ku-rumları, mahalleleri ve halkımızı turnuvamızadavet ediyoruz. Yozlaşmaya karşı bir GOL desen at.

Başlangıç Tarihi: 13 Mayıs 2016Son başvuru tarihi: 08 Mayıs 2016

İletişim : [email protected]şılaşmaların Olacağı HalıSahalar: Gazi Mahallesi 3 Halı SahaOkmeydanı 1 Halı SahaÇayan ( Nurtepe) 1 Halı SahaAlibeyköy 1 Halısaha1 Mayıs Mah. 1 Halı SahaSarıgazi 1 Halı Saha

Sarıya Boya Filminin Tanıtımı Yapıldı

Okmeydanı

Yoldaş Lig: Kaptanlar Toplantısı

Page 51: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

HHalkız, Halkın Kültürü ile Var Olmaya Devam Edeceğiz

Her sene 5 Mayıs’ta, yakılan ateşler, tutulandilekler ile karşılanan geleneksel Hıdırellez bayramı,bu sene İzmir’in Doğançay Mahallesi’nde tüm coş-kusuyla kutlandı. Hıdırellez’in anlamı ve halkınkültürel değerlerinin anlatıldığı konuşma ile başlayangece, Deniz Gezmiş’in ölüm yıl dönümüne denk gel-mesi dolayısıyla tüm devrim şehitleri adına 1 dakikalıksaygı duruşuyla ilerledi. Doğançay Halk Korosu’nunçalışmasını yürüttüğü Hıdırellez, yakılan ateşin üze-rinden atlanarak, tutulan dilekler ve çekilen halaylarlaanlamında yaşandı. Hıdırellez etkinliği, Grup YorumDoğançay ve İzmir Korosu’nun birlikte seslendirdiğitürkülerle daha da renklendi. 6 Mayıs günü, Doğançayhalkının her sene mezarlarının başına giderek evlerdehazırladığı yiyecekleri tüm halk ile paylaşması, ik-ramlarda bulunması halkımızın değerli kültürününyaşatıldığının göstergesi oldu. Her evin kapısınaasılan rengarenk çiçeklerle karşılanan Hıdırellez, bol-luğun, mutluluğu ve paylaşımların büyüdüğü bir günolarak Doğançay’da yaşatılmaya devam ediliyor.

Halk İçin Üretim, Halk İçin Mühendislik Çalışmalarını Gelin Birlikte Yürütelim!Halkın Mühendis Mimarları, 8 Mayıs'ta İzmir’in Doğançay

köyünde sergi ve seminer yaptılar. Hafta içerisinde sergi veseminer hazırlıklarına başlayan Halkın Mühendis Mimarları,Doğançay halkının düzenlediği hayır yemeğine ve Hıdırellez’ekatıldı ve pazar günkü programın çağrısını yaptı. TMMOB’abağlı odalarda ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nde de duyuruçalışmaları yapan Halkın Mühendis Mimarları, buralarda 200bildiri dağıttı ve afiş astı.7 Mayıs'ta serginin kurulacağı mey-danda sergi kurulumu için ön hazırlıklarını yapan HalkınMühendis Mimarları, aynı gün akşam saatlerinde ise mahalleyikapı kapı dolaşarak bildiri dağıtımı yaptı. Davul eşliğinde 10kişiyle yapılan bildiri dağıtımında, sergi ve seminere çağrıyapıldı.

Halk için elektrik üretiminin örnekleri olan rüzgar türbini veenerji bisikletinin de getirildiği serginin kurulumuna Cumartesiakşam saatlerinde başlandı. Akşam ayrıca Halkın MühendisMimarları, İzmir Halk Cephesi ve Doğançay halkı, köy içerisindetek tek evleri gezerek 200 adet bildiri dağıttı. 8 Mayıs sabahıDoğançay halkı ile birlikte yapılan kahvaltının ardından sergi kuru-lum hazırlıkları devam etti. Saat 12.00’da sergi hazırlıkları tamam-landı. Mayıs Kurt’un işe geri alınması talebiyle hazırlanan imzaföyleri, sergiye katılanlar tarafından imzalandı. Sergiyi 100’ü aşkınkişi ziyaret etti. Öğlenden sonra meydanın yanındaki çay bahçesin-de halk için mühendislik semineri başladı. İlk olarak HMM HalkBahçesi komitesi adına Yıldız Çıplak söz aldı ve halk bahçelerinineden kurduklarını, çalışmalarının nasıl ilerlediğini Doğançay hal-kına anlattı. Ardından Hasan Ferit Gedik Rüzgar Türbini ile ilgilibir sinevizyon gösterimi yapıldı ve sonrasında HMM EnerjiKomitesi adına Kenan Emre Üstündağ söz aldı. Üstündağ, haftaiçerisinde Armutlu’da türbinin kurulduğu evin önünde bir basıntoplantısı yaptıklarını ve bunun ardından türbinin basında çokçayer aldığını ve internet üzerinden çok sayıda kişiye ulaştıklarınıbelirtti. Ferhat Gerçek yürüteci ve Berkan Abatay enerji bisikletin-den de bahseden Üstündağ, enerji alanında halkın ihtiyaçları doğ-rultusunda bu projeleri daha da yaygınlaştıracaklarını ifade edereksözlerini bitirdi. Ardından soru cevap kısmına geçildi. 45 kişininkatıldığı seminer, saat 17.30’da sona erdi. Sergi ve seminerin ardın-dan hep birlikte Çiğli Halk Bahçesi’ne gidildi. Burada bahçedesulama yapıldı, yemekler yenildi ve şarkılar türküler söylendi.

Halkın Mü-hendis MimarlarıEnerji Komitesi,geliştirdikleri rüz-gar türbinini 5

Mayıs'ta, Küçükarmutlu’da, Su Deposu bölgesinde, türbinikurdukları evin önünde yaptıkları basın toplantısıyla anlattı.Basın toplantısında ilk olarak İnan Altın söz aldı. Altın,Halkın Mühendis Mimarları’nın kapitalist yağmaya karşıhalk için çözümler, projeler ürettiğini, rüzgar türbininin de

bu projelerden biri olduğunu vurguladı. Bu türbinin herşeyini Halkın Mühendis Mimarları’nın tasarladığını ve üret-tiğini, bunun da emperyalizme karşı güçlü bir zafer olduğunubelirtti. Ardından Olcay Abalay, düşük rüzgar hızlarında birevin elektrik ihtiyacının beşte birini, orta hızlarda evin ihti-yacının tamamına yakınını, yüksek hızlarda ise 2 evinihtiyacını karşılayacak kadar elektik ürettiklerini aktaranAbalay, elektrik üreten sistemin 1200 TL’ye mal olduğunu;akü, regülatör ve invertörle birlikte toplam maliyetin 3000TL civarında olduğunu aktardı.

Halkın Mühendisi Mayıs Kurt ve Halkın Mü-hendis Mimarları, 8 Mayıs'ta Ankara Yüksel Cad-desi’nde Mayıs Kurt’un işe geri alınması içinbasın açıklaması yaptı. Basın açıklamasının ar-dından bildiri dağıtımına başlayan ve imza masasıaçan Halkın Mühendis Mimarlarına AKP’ninpolisleri 5 dakika bile geçmeden keyfi biçimdesaldırdı. Saldırıda Mayıs Kurt ve Orhan Acargözaltına alındı.

Halkın Mühendis Mimarları’nın bununla ilgiliaçıklamalarında şunlara değinildi: “İşimi geri is-tiyorum” demenin, işi ile ilgili adalet istemenin“suç” kabul edildiği bir ülkede yaşıyoruz. Mey-danları, sokakları halka yasaklıyor. Halka karşısuç işliyor. Bunun adı faşizmdir. Faşizme teslimolmayacağız!

Halkın Mühendis Mimarlarını Gözaltına Almakla Yıldıramazsınız

Halkın Yararına Olan Üretimlerimize Devam Edeceğiz!

Halkı Alternatifsiz Bırakmayacağız!

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

51DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 52: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL552

Armutlu Halk Cephesi 5 Mayıs’ta,Armutlu’da bulunan şehit ve tutsakailelerini ziyaret etti. Nice yiğitleryetiştiren anaların elleri öpülerek,karanfil verildi. Halk Cephelilerievlatları gibi öpüp sarılan analarlakısa bir sohbetten sonra anneler gün-leri kutlanıp ziyaret bitirildi.

Dünyayı GüzelleştirenAnnelerimizin AnnelerGününü Kutluyoruz

Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuile Savaş ve Kurtuluş Merkezi annelergünü sebebiyle 8 Mayıs'ta bir açık-lama yaptı. Açıklamada:"Bugün anne-ler günü, elbette biz annelerimizesevgimizi, saygımızı bir güne sığ-dırmayacağız. Yılın bir gününü anne-lerimize ayırıp geri kalanında unut-mayacağız. Sevdiğine emek vermeyi,emek vermenin değerini, her şeyinama her şeyin emekle var edildiğinipaylaşmayı, dayanışmayı annemizdenöğrendik. Sabrı, sabırlı olmayı, vefalıolmayı, bağışlamayı da ilk önce anne-mizde gördük ve hepsini annemizdenöğrendik. Ancak içinde bulunduğu-muz dünya annelerimizin bizlereöğrettiği gibi değil de, karlarına karkatmak, servetlerine servet eklemekisteyen gözü doymazlar, dünyamızıkirletiyorlar. Bu düzen; insanları,bizleri, hepimizi kirletiyor. Bu top-

lumsal kirlenmeye biz yozlaşma diyo-ruz. İnsanlık tarihi boyunca yozlaşmahiç bu boyutlara ulaşmamıştı. Amaannelerimiz tam da bu noktada ben-cillik yapıyorlar. İyiyi, güzeli, doğruyuöğrettikleri biz çocuklarının bunlariçin mücadele etmesini istemiyorçoğu annemiz. Oysa bugün dünyatüm insanları kirleten bir bataklıkhaline getirilmiş. Bu bataklıkta kir-lenmesin istiyor çocukları. Bataklıktayaşayıp da kirlenmemek mümkündeğil. Ya bu bataklığı kurutacağız,tüm halkımızın yozlaştırılmasınıengelleyeceğiz, ya da hepimiz bubataklıkta kirleneceğiz. Ancak batak-lığı kurutma mücadelesi vermektemiz tutar bizi... Bu duygu ve düşün-celerle tüm annelerimizin AnnelerGünü’nü kutluyoruz." denildi.

Anneler GünündeAnnelerimizleydik!

Eskişehir Halk Cephesi 8 Mayıs’taanneler günü ziyaretleri yaptı. İlkolarak mezarı bulunan şehitlerÇiğdem Yakşi ve İsmail Kandemir’inmezarları ziyaret edildi. Asri mezar-lıkta ziyaret edildikten sonra karan-fillerle ve anneler için hazırlanmışkartlarla tek tek aileler gezilmeyebaşlandı. Özellikle içi boşaltılan anne-ler günü anlayışına alternatif olarakkaranfil ve kart götürüldü annelere.Sohbet edilerek bugünler ve yarınlara

dair hayaller üzerine konuşuldu.Annelerin her daim değerli olduğusöylendi ve mücadele ederken evlat-larının her zaman yanında olmalarınınönemi anlatıldı ve Devrim şehidiÇiğdem anıldı. Yenilen yemeklerinardından program sonlandırıldı.

Liseli Dev-Genç: "Açlığın, yoksulluğun ve zulmün

içinden geldik hepimiz. Daha gözü-müzü açtığımız ilk anda karşılaştıksömürüyle. Bizim gibi ülkelerdedoğan bebekler bile borçlu doğarmış.Tabi ki de bu tabloyu, ne biz ne desiz yarattınız. Bu tabloyu yaratanlarbinlerce emekçinin sırtından geçinen,yüzlercemizi madenlerde katleden,katilleri mahkemelere bile çıkartma-yan uşakları ve Amerika’dır.Gençliğimizi size göre belki dahayaşayamadık. Ama inanın ki çokmutlu olduğumuz, her şeyin en güzelien safını yaşadığımız bir yerdeyiz.Bu yüzden mücadelemizin her anındasizden destek bekliyoruz. Bu kavgadayer alan yiğit annelerimizi de unut-muyoruz. Halk Kurtuluş Savaşı’nın2 çocuklu annesi Fadik Adıyaman’ıve başta Şenay ve Gülsüman anala-rımız olmak üzere bizimle birliktebu mücadelede bedel ödeyen tümannelerimizi unutmuyor, zaferimizibir kez de onlar için kazanacağımızıbelirtmek istiyoruz. Tüm anneleri-mizin ellerinden öperiz.”

Şehitlerin Emaneti Olan Anneler,

Anneler Gününde Unutulmadı

Duyuru:Amed Özgürlükler

Derneği YeniAdresine Taşındı

Amed Özgürlükler DerneğiBağlar’da yaşanan çatışmalardasaldırıya uğramış ve bütün dernektahrip edilmişti. Kaynartepe 204Sokak, 25 numaradaki yeni adresinetaşınan dernek saldırıdan kalaneşyaları ile kurumu düzenledi.Çocuk korosu ile faaliyetini sür-dürüyor.

Ankara Devrimci İşçi Hareketi(DİH) Oya Baydak’ın işe geri alınmasıiçin 3 Mayıs’ta, DİSK Genel İş’inönünde basın açıklaması yaptı.Açıklamada “Mahkeme KararıUygulansın! Oya Baydak İşe GeriAlınsın!” pankartı açıldı. 8 kişininkatıldığı basın açıklaması okunurkensendika yöneticileri yanlarına topla-dıkları kalabalıkla provokasyon yarattı.

Basın açıklaması okunurken haka-ret dolu sloganlar ve sözlerle dev-

rimcilere saldırdılar. Hüseyin Yamanve Genel-İş Sendikasının Ankara 2No’lu şube yöneticisi Ali PaşaTürkyılmaz saldırgan ve provakatifbir tutum takındı. Tayyip Erdoğan’ınkorumalarından öğrendikleri böğür-tüyü devrimcilere karşı kullanmaktabir sakınca görmeyen bu zatlar, işve-ren karşısında süt dökmüş kedi gibi-dirler. Linç kültürü içine sinmiş birsendika işçi sınıfına bir şey vere-mez.

Linç Kültürü İçine Sinmiş Bir Sendika İşçi Sınıfına Bir Şey Veremez!

Page 53: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Hava Bizim Su Bizim Toprak Bizim Sokaklar Bizim

Direniş Çadırı Günlüğü:Londra’da Açılan Çadırın 16. Günü

Sabah erken saatte kalktık, 1 Ma-yıs sonrası olduğu için arkadaşlarlaçadırda kahvaltı yaptık ve 1 Mayıs’ıbu sene Türkiyeli hakların yaşadığımahallelerde nasıl kutladığımız venasıl geçtiğine dair kısa bir değer-lendirme yaptık, eksilerimizi konuş-tuk. Daha sonra günlük programla-rımızı hayata geçirmek için yapılacakolan işlerimiz için çalışmaya başla-dık.

Gün boyunca bir çok ziyaretçiçadırımızı ziyaret etti…

Londra’da Açılan Çadırın 17. Günü

Sabah erken saatte kalktık. Çadı-rımızı temizledik, topladık, çayımızıdemledik, kahvaltımızı hazırladık.Gelen arkadaşlarla kahvaltı yaptık.Kahvaltıdan sonra nöbetçi arkadaşlarçadırda kaldı ve diğer arkadaşlarYürüyüş dergisi dağıtımına çıktı.

Bazı arkadaşlar da iş-lerini yapmak için ça-dırdan ayrıldı.

Gün boyunca es-naflarımızı ziyaret et-tik…

Londra’da Açılan Çadırın 18. Günü

Sabah erken toplandıkve çadıra gelen arkadaş-larla kahvaltı yaptık. Ha-vanın çok güzel olmasınedeniyle çadırın önündeoturup sohbet ettik. Dahasonra işlerimizi yapmakiçin, çadırda nöbetçi ar-kadaş bırakarak çadırdanayrıldık.

Gün boyunca bir çokailemiz çadırı ziyaret etti…

Londra’da Açılan Çadırın19. Günü

Sabah erken kalktık ve çadırınönüne gelen arkadaşlarımızla, buhafta boyunca havalar çok sıcak ola-cağı için, biz de hafta sonu piknikkararı aldık. Hemen piknik için ça-lışmaya başladık.

Londra’da Açılan Çadırın20. Günü

Sabah erken saatten itibaren bazıarkadaşlar piknik için gerekli mal-zemeleri hazırlamaya başlarken, bazıarkadaşlar da çadırdan aileleri ara-yarak piknik için çağrı yaptılar. Günboyunca çadıra gelen esnaflar ve ai-lelere piknik çağrısı yapıldı…

Londra’da Açılan Çadırın 21. Günü

Sabah erken saatte kalktık. Çadı-rımızı temizledik, topladık, çayımızıdemledik, kahvaltımızı hazırladık.Gelen arkadaşlarla kahvaltı yaptık.Kahvaltıdan sonra nöbetçi arkadaşlarçadırda kaldı, bazı arkadaşlar herhafta düzenli şekilde açılan Yürüyüşdergisi stantlarını açmak için çadırdanayrıldı. Diğer arkadaşlar ise haftasonu yapılacak piknik için, son ek-sileri hazırlamak için çadırdan ay-rıldı.

Av ru pa’da

� Grup Yorum Irkçılığa Karşı Sestir!

Almanya Grup Yorum Gönül-lüleri, 4 Mayıs 2016 günü Es-sen’den sonra Dortmund HBFönünde masa açtılar. Saat 16.00’dabaşlayan etkinlikte bildiri dağıtıldı,imza toplanıldı ve müzik dinletisiyapıldı. 18 Haziran’da yapılacakolan 5. Büyük Avrupa Konseri’ninçağrısı yapıldı ve hep birlikte coş-kuyla halaylar çekildi.

� Pedallar Grup Yorum İçin Çevrildi

9 Mayıs günü Avrupa Dev-Genç, Grup Yorum’a yönelik vizeyasağına dikkat çekmek amacıylaAlmanya’nın Dortmund şehrindenbisikletleriyle yola çıktı. Saat15.00’da yola çıkan Dev-Genç’lilersaat 19.30’da Bochum’a vardı.Yolda hep birlikte marşlar ve tür-küler söylendi. Saat 19.30’da Boc-hum çarşısında Dev-Genç’lileriarkadaşları karşıladı.

Akşam saat 21.00’da evleregidildi ve evde bisiklet turu anla-tıldı.

DEV-GENÇ GELECEKTİR

7 Mayıs tarihinde Avrupa Dev-Genç’liler Dortmund’da arkada-şımızın evinin bahçesinde buluştu.Yemekler yenildikten sonra soh-betler edildi, halaylar çekildi. Saat19.00’da başlayan buluşmaya top-lam 8 genç katıldı ve buluşmaakşam saat 23.00’da bitirildi.

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

53DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 54: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Dünya çapında kutlanan işçinin ve emekçinin bayramı1 Mayıs, Fransa’nın Strasburg şehrinde de, 1 Mayıs2016 Pazar günü coşkuyla kutlandı. 1 Mayıs yürüyüşüne1500-2000 kişilik bir kitle katıldı.

Strasbourg Halk Cephesi olarak biz de kortejdeyerimizi kızıl bayraklarımız, Türkçe ve Fransızca “HalkCephesi” yazılı pankartımızla aldık. Halk Cephesi kor-tejimizde 27 kişi yer aldı.

Avusturya:Şubat ayından bu yana, Anayasayı Koruma Örgütü

tarafından Halk Cephelilere ve Anadolu Federasyonuçalışanlarına dönük tehdit ve tacizlere karşı çalışmalarbaşlatıldı. Polisin yasadışılığı ve keyfiliği teşhir edilerek1 Mayıs’ta Halk Cephesi kortejine çağrı yapıldı.

1 Mayıs sabahı saat 10.00’da Opera binası önündetoplanıldı. Avusturyalı ve Türkiyeli sol örgütlerin organizeettiği yürüyüş başlamadan evvel, kurum temsilcileri ko-nuşmalar yaptı.

Avusturya Halk Cephesi pankartının arkasında sancakekibi yer aldı. Yürüyüş boyunca araçtan Grup Yorumtürküleri çalındı. Kızıl fular, yeşil gömlek ve yakalardaAlmanca “Anadolu Federasyonu’ndan Elinizi Çekin,Türkiye Faşizmiyle İşbirliğine Son” kokartlarıyla yü-ründü.

Votiv Park’a kadar süren yürüyüş boyunca Türkçe veAlmanca pankartlar açıldı, umudun sloganları haykırıldı.Alanda yapılan konuşmaların ardından müzik dinletisiyapıldı. Farklı dillerde söylenen şarkıların ardındanhalaylar çekilerek miting sona erdi.

Yunanistan:Yunanistan’da sürmekte olan Paskalya Bayramı’nda,

hükümetin IMF’nin istediği sosyal kısıtlamaları oyladığı8 Mayıs günü genel grev ilan edildi ve 1 Mayıs etkinlikleride 8 Mayıs Pazar günü yapıldı.

Sabah saat 10.00’da başlayan etkinlikler akşam saat22.00’a kadar belirli aralıklarla devam etti on binlercekişinin katıldığı etkinliklere Yunanistan Halk Cephelilerde katıldı. Halk Cepheliler etkinlikte KRİZİN SORUM-

LUSU EMPERYALİZMDİR pankartı ve kızıl bayraklartaşıdılar. “KAHROLSUN EMPERYALİZM”.”KAH-ROLSUN FAŞİZM”,”YAŞASIN HALKLARIN KAR-DEŞLİĞİ” sloganları atan Halk Cepheliler aynı zamandaetkinlikler boyunca Yunanistan’da yayınlanan OAGONAS(MÜCADELE) dergisi dağıtımı ile Türkiye’deki katli-amları ve yürütülen mücadeleyi anlatan bildiriler Yunanhalkına ulaştırıldı Yunanistan halkının, IMF’nin ve hü-kümetin hak kısıtlama politikalarını tepki ile karşıladıklarıgözlemlendi. Ayrıca IMF heyetinin kaldığı oteli havaifişek ve maytaplarla protesto eden insanlara karşı, polisilk defa gördüğümüz yüksek ses çıkartan hafif mentolkokan gaz bombaları attı. Yunanistan Halk CephelileriYunan halkının her zamanki gibi sahiplendiği etkinliklergece saat 22.00’da sona erdi.

1 Mayıs Kutlamımızı Baskı ve Yasaklamalar Engelleyemez!

Strasburg

Hollanda

Viyana

Yürüyüş

15 Mayıs2016

Sayı: 521

ÇOCUKLARINIZI TECAVÜZCÜ VAKIFLARA DEĞİL554

1 Mayıs Kutlamımızı Baskı ve Yasaklamalar Engelleyemez!

Page 55: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

18 Haziran 2016 günü Almanya-Gladbeck’te Irkçılığa Karşı Tek Ses,Tek Yürek Festivali yapılacak.

Festival, Avrupa’da devrimcilerin or-ganize ettiği ilk uluslararası festivaldir.Bugüne kadar birçok değişik eylem biçimiyapılmış ama, böylesi boyutta bir festivalçalışmasını ilk defa yapıyoruz. Ama bizilklere imzasını defalarca atmış bir gele-neğin insanıyız. Bu ‘ilk’in de hakkınıvereceğiz. Avrupa’da da ‘ilk’lerin gele-neğini devam ettireceğiz.

Ne Kadar Emek, O KadarSonuç

Ne kadar emek harcarsak, o kadarsonuç alırız. Önümüzde bir aylık bir sürevar. Ve bu süre içinde ne yapabilirsek,tarihe geçecek olan bu ‘ilk’imizin sonucuda o olacak. Yani her şey bize bağlı.

Avrupa’da genel olarak bir aylık sü-reler, çok kısa gibi görülür. Ama bir aylıksüre kısa değildir. Örneğin Türkiye’deyapılan Bağımsızlık Konserlerini düşü-nelim; yüzbinlerin, milyonların geldiği oetkinliklerin kitle çalışması birkaç haftayasığdırılabilmektedir. Geriye kalan tek şey,organize etme işidir. Organize edeceğizve kitleye gideceğiz.

Organizasyon işindeki ilk adım, kitleyietkinliğe taşımaktır. Yani otobüs veyaartık hangi araçlar kullanılacaksa, bunlarındüzenlenmesidir. Festival için en uyguntaşıma aracı da otobüs olduğu için, özellikleotobüsler üzerinde durmalıyız.

OtobüslerOtobüsler, bizim kitlemizi taşıyaca-

ğımız araçlardır. Eğer kitlemizi taşıyacakaraçlarımız olmazsa, istediğimiz kitleyietkinliğe taşıyamayız. Onun için tüm böl-gelerden, her şehirden ve hatta demokratdevrimci insanların olduğu her ilçedende otobüs kaldırmaya çalışmalıyız.

Halkımıza GüveniyoruzHalkımıza güvendiğimizi söyledik.

Bunun altını doldurduğumuz her yerdesonuç aldık bugüne kadar. Panel yaptı-ğımız veya kitle çalışması yaptığımızher dernekten aslında bir otobüs kal-dırmak çok basittir. Bugüne kadar hep

böyle oldu. Nerede otobüs tutmuşsak,halkımız da bizim yüzümüzü kara çı-karmamıştır. Onun için her bölgede ye-dek otobüslerimiz olmalıdır.

Otobüslerimiz Dayanışmamı-zın Göstergeleridir

Otobüslerimizi bu yıl da, yine daya-nışma biletleri ve esnaf-dost ilişkilerimizindestekleriyle düzenlemeliyiz. Şunu çokiyi bilmeliyiz: Otobüs yoksa, kitle de ol-maz. Ve halktan insanlarımızı taşıyabilmekiçin de, otobüslerin insanlarımız için biryük olmamasını sağlamalıyız.

Grup Yorum’un sevenleri hemenhemen dünyanın en fedakar, cefakarsevenleridir. Dünyada başka hiçbir sa-natçı yoktur ki, binlerce insan binlercekilometrelik yolları katedip, tüm yor-gunluğunu halay çekerek atsın. Ancakbinlerce kilometrelik yol yapan insan-larımızın en azından taşınması konusunuda bir maddi engel olmaktan çıkarmakzorundayız. Onun için, dayanışma bi-letlerinin önemi büyüktür.

Dayanışma Biletleri dePropoganda Aracıdır

Dayanışma bileti aynı zamanda, ırk-çılığa karşı neden tek ses, tek yürek ol-mamız gerektiğini anlatma aracıdır. Sadeceanlatma değil, aynı zamanda ikna aracıdır.Ve biz bu konuda, hiç bir zaman zorlan-madık. Çünkü, bizim gerekçelerimiz,bizim doğrularımız meşrudur. Ve bizimdüşüncelerimiz tüm emekçi insanlar açı-sından meşrudur. Hatta bizim düşünce-lerimiz, halkımızın duygularının sesli ha-lidir. Düşüncelerimizin duyulmasını isti-yorsak örgütlenmeliyiz. Halktan olan birinsanı biz mutlaka ikna ederiz. Bizimikna edemeyeceğimiz kimse yoktur inan-cıyla hareket etmeliyiz.

Festival, DüşüncelerimizinGümbür Gümbür HaykırıldığıYer Olacak

Şimdiye kadar ‘Irkçılığa Karşı TekSes, Tek Yürek’ konserlerinde hep he-deflerimizi gerçekleştirdik. Kendimizede, halkımıza da bu konuda güvenimiztamdır. Biz istiyorsak, yaparız. Hem de

en iyi şekilde yaparız. Ama bunun yolununda emekten ve örgütlü emekten yani ko-lektif çalışmadan, komitelerden geçtiğiniçok iyi biliyoruz. Onun için bu sefer dedoğru bildiklerimizi yapacağız.

Mümkün Olanı Değil,Doğru Bildiğimizi Yapmalıyız

Bir aylık bir süre az değildir. Amaen büyük kayıp zamanın darlığı değilde, bu konuda hayıflanmak olacaktır.Yani oturup, ‘zamanımız az’ diye ağla-manın zamanı değil. Onun yerine, doğrubildiklerimizi yapmalıyız. Doğru olanda, emek harcamak, koşturmak ve ya-nımızdakilerin emeğini örgütlü hale ge-tirmektir. Bunun pratikteki ismi de açık-tır: Festival Komiteleri, Grup YorumGönüllüleri Komiteleri...

Festival KomitesiNasıl Kurulacak, Ne Yapacak?

Festival Komitesi, yanımıza ikincikişiyi bulunca kurulabilir. Kim olacakikinci kişi? Bize en yakın olan kişidirikinci kişi... Yani en yakın arkadaşımız,dostumuz, akrabamız, çocuğumuz veyaana-babamızdır ikinci kişi. Her GrupYorum sevdalısı ikinci kişi olabilir. Irk-çılığa karşı olan herkes ikinci kişi ola-bilir. Yani ikinci kişi yelpazemiz çokgeniştir. Bize düşen ise, sadece bir taneikinci kişi bulmaktır.

İkinci kişiyi bulduktan sonra yapılacakolan ilk şey; toplantı yapıp, kendine hedefkoymaktır. Ancak hedeflerimizi yerinegetirebilmek için ise, her komite en azbir otobüsün ayarlanması işini yapacak.Yani toplantıdan sonra yapılacak ilk iş:otobüs kiralamaktır. Ve otobüsü doldurmakiçin de kitle çalışması yapacak. İşte ko-mitenin görevi budur.

‘Her Komite Bir Otobüs’Temel şiarımız bu olmalıdır. Her ko-

mite, mutlaka bir otobüs insan taşımak,bir otobüs dolusu insanın ırkçılığa karşısloganlarını örgütlemektir. Her komitebir otobüs dolusu kavga ve sevda türkü-sünün, devrim marşının taşıyıcısıdır. Herotobüs; coşkularımızı, özlemlerimizi ta-şıyacak.

AVRUPA’dakiBİZ

Irkçılığa Karşı Tek Ses, Tek Yürek Olmanın Yolu:IRKÇILIĞA KARŞI ÖRGÜTLENMEKTİR

15 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 521

555DEVRİMCİLERE EMANET EDİN!

Page 56: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

“En zor koşullarda bile eğilip bükülmeden, dimdik sür-dürüyoruz yürüyüşümüzü... Ölmek var dönmek yok bu yolda.Sonu zafer olduktan sonra...”

Uğur Türkmen

23 Mayıs - 29 MayısUğur TÜRKMEN23 Nisan 1972ʼde Mersin-Tarsus Yenice

kasabasında doğdu. Mücadeleye 1993ʼteBurdur Meslek Yüksek Okulu öğrencisiykenkatıldı. Mersinʼde Kurtuluş bürosunda ça-lıştı.1998 Nisanʼında tutuklandı. En son Cey-han Hapishanesiʼndeydi. F Tiplerinin gün-deme gelmesiyle, ölüm orucu direnişçisi ol-

mak için gönüllü oldu. 2. Ekiplerde yer aldı. Direnişteykentahliye edildi, kendinden önce tahliye olup ölüm orucunusürdüren bir örnek yoktu. O, ilk örneği yaratarak, 204 günkendi evinde ölüme yürüyerek 27 Mayıs 2001ʼde ölümsüz-leşti. Tutsaklığı sona eren birinin dışarıda direnişi sürdürerekşehit düşmesinin, ülkemizde ve dünyada ilk örneğidir Uğur.Ve onun açtığı yoldan yürümüştür onlarca devrimci tutsak.

uğur Türkmen

Faruk KADIOĞLU:

9 Mayıs 2005ʼte 12. Ölüm Orucu Ekibiʼninbir direnişçisi olarak ölüme yattı. Açlığın koy-nunda sürdürülen bu yürüyüşün en hızlı koşu-cusu o oldu. AKP iktidarının tecriti daha da ko-yulaştıran CİKʼi çıkardığı gün, açlığının henüz17. gününde bedenini tutuşturarak ölümsüzleşti.Direnişin 119. şehidiydi Faruk. 1977 Ağus-

tos'unda Trabzon Of İlçesi, Hovaza (Karşıyaka) Köyü'ndedoğmuştu. Yedi kardeşin en küçüğüydü. Yoksul bir aileninçocuğu olarak 16 yaşına kadar köyde, hem çayda çalıştı, hembabası ile hafızlık, müezzinlik yaptı. İstanbul BakırköyLisesi'nde okurken gençliğin örgütlenmesi içinde yer aldı.Hızla gelişti. Liseli gençlik Topkapı bölgesi sorumlusu oldu.1995'ten 2000ʼe kadar gözaltılar, işkenceler, tutsaklıklar yaşadı.Onun F Tipleriʼne karşı mücadelesi dışarıda başladı. 19 AralıkKatliamı sırasında da dışarıdaydı. 2001'in Ağustos'unda tekrartutsak düştü. Artık o da F Tipi hapishanelerin hücrelerindenbirindeydi. Direnişin en ön mevzilerinde yer almak için herdaim gönüllüydü. Nihayet 12. Ölüm Orucu Ekibiʼnde alnınakızıl bandını kuşandı. Ve o bandı, onurla, gururla, cüretle ta-şıyarak 25 Mayıs 2005ʼte ölümsüzleşti.

Faruk Kadıoğlu

İrfan ÇİMEN:Ardahanlı olan İrfan Çimen, Gazi Öz-

gürlükler Derneği Başkanı idi. 27 Mayıs2010’da yakalandığı akciğer kanserine yenikdüşerek yaşamını yitirdi. İrfan Çimen yıllardırdevrim mucadelesine emek vermiş, devrim-cilerin her zaman yanında olmuştu.İrfan Çimen

Bismil’de Şehidimiz Erhan Yılmaz’ıBaşucunda Andık

Amed Halk Cephesi 6 Mayıs’ta, önceden şehitlerhaftasında yapamadığı mezar ziyaretini yaptı. Sabaherken saatte yola çıkarak Denizli-Tavas KomutanıErhan Yılmaz’ın mezarını ziyaret için Amed’den Bis-mil’e gidildi. Orada köylülere mezarın adresi sorulasorula ulaşıldı ve mezarlık bulundu. Mezar kapısınınkilitli olması nedeniyle halk Halk Cephelileri evlerinedavet etti. Tabi orada mezarın bulunmaması üzerinebaşka bir mezarlığa gidildi ve oranında kapısınınkilitli olması üzerine duvarın üzerinden atlanarakKomutan Erhan Yılmaz’ın mezarına ulaşıldı. Ardındanüzerindeki otlar temizlendi ve gül fidanı dikildi. Veyapılan konuşmalarda Erhan ve Mehmet komutanınkahramanlıkları üzerine konuşma yapıldı. Son olarakmezar başında “di yarenler” parçası okunarak mezar öpüldüve anma sonlandırıldı.

Onurumuz Kavgamızda Yaşıyor!Sarıgazi Halk Cephesi, 8 Nisan’da cemevinde Onur Po-

lat’ın 40 yemeğini verdi. Program, açılış konuşması ve saygı

duruşu ile başladı. Yapılan konuşmada Onur’un mücadeleye

bağlılığı ve kararlılığı anlatılarak, devrettiği bayrağı onurla

geleceğe taşıma sözü verildi. Ardından Onur Polat’ın halkına

ve yoldaşlarına olan sevgisi ile mücadeleye olan inancını

anlatan mektubu okundu. Hep beraber yenilen yemekten

sonra program bitirildi. Yemeğe 500 kişi katıldı.

Page 57: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

Faruk Kadıoğlu, bedenini ateşe vermeden önce, TekirdağF Tipi Hapishanesi idaresi aracılığıyla Adalet Bakanlığı’na,Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na ve savcılığa birdilekçe yazıp bıraktı. İşte tarihe alevlerin arasındakaydedilen dilekçe:

Ben Faruk Kadıoğlu, Fidan Kalşen 12. ÖlümOrucu Ekibi’nin bir direnişçisi olarak 9 Mayıs2005 tarihinde ölüm orucuna başladım. Ölümorucuna başlama nedenlerimi dilekçemdede ayrıca belirtmiştim. Tekrar etmeyece-ğim.

5 yıldır zulme ve tecrit işkencesinekarşı büyük bir direniş gerçekleştiriyoruz.Bugüne kadar 11 ölüm orucu ekibi yolaçıktı. 118 kahraman yoldaşımızı buuğurda şehit verdik, yüzlercemiz sakatkaldı. Aradan geçen 5 yılın her saniye-sinde zulümle, sansürle, baskıyla ve eş-kıyalık yöntemlerinin her türlüsüyle kar-şılaştık. Kimyasal gazlarla yakıldık, kur-şunlandık. İşkencelere uğradık. Ama ka-rarlılığımızdan bir an olsun geri durmadık.

Şimdi 118 ölüm, yüzlerce sakat ve zulümpolitikasının üzerine faşist TCK-CİK yasalarıile tecrit işkencesi yasal hale getirilecek.

Elbette Nazi kafasıyla hazırlanan ve her maddesidirenişimizin kırılması, direnme hakkımızın yok edil-mesini amaçlayan bu yasalar bizleri şaşırtmıyor.

Çünkü adını aldığımız Fidan Kalşen yoldaşımızındediği gibi; Siz düşmansınız. Sizler ne bu vatanı sevebilecekyüreğe, ne de halkımızı sevebilecek saflığa sahipsiniz.

Siz Nazilerin soyundan gelen ve yeryüzünün tek gerçekteröristi ABD’nin işbirlikçi iktidarının kuklası, insanlığınyüzkarasısınız.

Başta ülkemiz olmak üzere, Irak’ta, Filistin’de, Afga-nistan’da dökülen her damla kanın sorumlusu olaraktarihte hak ettiğiniz yeri aldınız. Şimdi benim feda eyle-mimle bir kez daha tarihe adınıza yakışır bir şekilde ge-çeceksiniz.

Bu eylemi bu kadar "erken" gerçekleştirmemin nedeni;Faşist CİK yasanızı gözden geçirmeniz, tecrit işkencesininkaldırılması için uyarı amaçlıdır.

118 rakamına bir kişi daha eklenir diye hesap da ya-pabilirsiniz. Ancak geride tecritin kaldırılması için ölümegönüllü yüzlerce insanın olduğunu, 5 yıldır aynı kararlılıkve inançla yoluna devam eden bir iradenin olduğunuunutmayın.

Bugüne kadar çokça ifade ettik. Bizler ölme meraklısıdeğiliz. Aksine yaşamayı çok seviyoruz. Ancak, yaşatmakiçin zulmün karşısında ölüm kaçınılmazsa, bunu da seve

seve yerine getirmekten kaçmayız, kaçmıyoruz. Bu uğurda ben de ‘ölüm safa gelsin, hoş gelsin’

diyorum.Ölüm orucuna başladıktan sonra faşist Tekirdağ F

Tipi idaresi ve onun disiplin kurulunun her bir üyesi,gelen giden mektuplarıma imha kararı verdi. Aileme gön-derdiğim zarfın içinden kimi şeyleri çalarak nasıl birahlakın temsilcisi olduğunu gösterdi. Bunlar da yetmedi1 ay mektup cezası verdi.

Yoldaşlarımdan, arkadaşlarımdan, dostlarımdan, ai-lemden gelen mektupları engelleyerek onların sevgisinden,onur ve gururundan mahrum kalacağımı, moralimin bo-

zulacağını sandılar. Ama yanıldılar. Aksine her uygulamakararlılığımı daha da perçinledi. Sevgimi

daha da büyüttü. Feda eylemim aynı zamanda

bu acizliklere, kafatasçılara daverilen bir cevaptır. Tekirdağ 1Nolu Hapishanesi’nin şu ankimüdürlerinden faşist MustafaDolunay, Yusuf Kafadar veDisiplin Kurulu üyeleri, faşistkararları onaylayan Tekirdağsavcıları, hakimleri ve bu po-litikadan birinci dereceden so-rumlu olanlar; huzurla kınayakabilirler.

Ama bilsinler ki, hiçbirşey unutulmaz. Ergeç hesabı so-

rulur. Hiç kimse "biz emir kuluyuz"diye kendini kurtaramaz. Nazi su-

bayları insanları yakarken, derileriniyüzerken de aynı şeyi diyorlardı. Ama

bu onların suçsuz olduğunu kanıtlamıyordu.Fazla söze gerek yok.

Bugün kendi irademle feda eylemi yapıyorum.Tecriti kaldırın, ölümleri durdurun!Faşist yasaları geri çekin!Bunları yapmadığınız sürece feda feda deyip beyninizde

patlamaya devam edeceğiz.Direnme hakkımızı savunmaya devam edeceğiz.Tecrit işkencedir.Sorumlusu devlettir. Emperyalistlerdir. ABD’dir,

AB’dir.Hesabını soracağız. Bugün ben ölüm orucu eylemininde

hesabını soruyorum. Yarın diğer yoldaşlarım hesap sormayadevam edecek.

Biz, devrimciyiz. Siyasi kimliğimizi, düşüncelerimizi,direnme hakkımızı yok edemezsiniz.

Ben de kendi özgür irademle feda eylemi yapıyorum.Cezalarınızı da yasalarınızı da başınıza çalıyorum.

Ölümlerden, tecriti uygulayanlar, yani sizler sorumlu-sunuz ve bunun hesabını vereceksiniz.

Yaşasın ölüm orucu direnişimiz!Yaşasın feda eylemimiz!25 Mayıs 2005Faruk Kadıoğlu

Anıları MirasımızFaruk Kadıoğlu’nun

Feda Eyleminden ÖnceYazdığı Dilekçe:

Page 58: Halkımızı Kuşatan Sömürü ve Zulüm ...yuruyus.biz/pdf/pdf/521.pdf · günlük yaşamımızda karşılığını bulan pek çok uygulaması ve saldırıları gibi pek çok sorun

30 Mart 2016 tarihinde Dersim merkezde düşman karargahına baskın eyleminde şehit düştü.EKREM, TARİHİMİZE ŞEHİRDE EYLEM YAPAN

İLK KIR GERİLLAMIZ OLARAK GEÇTİ

Onur Polat (Tarık Ekrem)