11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin,...

25
i BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 11. DÖNEM KASIM DERS NOTLARI Editör Dr. Tahir ÖZAKKAŞ Ahmet ÇORAK

Transcript of 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin,...

Page 1: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

i

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ

11. DÖNEM

KASIM DERS NOTLARI

Editör

Dr. Tahir ÖZAKKAŞ

Ahmet ÇORAK

Page 2: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 154

Bütüncül Psikoterapi 11. Dönem Kasım 2012 Ders Notları

ISBN 978-605-4817-19-1

Copyright Psikoterapi Enstitüsü

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda

yayımlanamaz.

Birinci baskı: Mart 2014

Editör: Tahir Özakkaş

Yayıma hazırlayan: Sevgi Akkoyun & Menekşe Arık Katkıda Bulunanlar: Pelin Aksu, Demet Balcı

Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti. Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul

Tel: 0212 613 40 41

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK

ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ

Tel: 0262 653 6699 Fax: 0262 653 5345

Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel: 0216 464 3119 Fax: 0216 464 3102

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

Page 3: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

iii

SUNUŞ

nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları

tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan

girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucu-

ları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek öte-

kileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlar-

dan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış-

malar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleş-

meyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.

Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-

ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi,

uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bü-

tüncül psikoterapi, zaman zaman eklektik ve asimilatif, genellikle

de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yak-

laşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalı-

şan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir

araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.

Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eğitim

ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygulama-

larının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Elinizdeki

bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psikotera-

pi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygu-

lanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı

terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik

İ

Page 4: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

iv

Eğitimi 11. Grubunun mart ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders

notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi

benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.

Bu ders notlarında dürtü çatışma kuramı, psikanaliz ve serbest

çağrışım ve rüya analizleri konuları ele alınmaktadır.

Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde

olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak

psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır.

Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu

eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duymakta-

yız. Keyifli okumalar dileriz…

Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı

Page 5: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

v

İ Ç İ N D E K İ L E R

KASIM 2012 1. GÜN

1 DÜRTÜ ÇATIŞMA KURAMINA GİRİŞ....................................................... 3

2 DÜRTÜ ÇATIŞMA KURAMI................................................................... 46

3 PSİKANALİZ VE SERBEST ÇAĞRIŞIM - ROL PLAYING ............................. 71

4 ROL PLAYING .................................................................................... 141

KASIM 2012 2. GÜN

5 DÜRTÜ ÇATIŞMA KURAMI: TEORİ, TARİHÇE VE NÖROBİYOLOJİ ........ 185

6 DÜRTÜ ÇATIŞMA KURAMI VE NÖROBİYOLOJİSİ ............................... 242

7 RÜYA NEDİR? .................................................................................... 266

8 RÜYA VE SİMGELERİN YORUMU........................................................ 305

KASIM 2012 3. GÜN

9 RÜYA ANALİZLERİ .............................................................................. 343

10 RÜYA ANALİZLERİ – ROL PLAYING ................................................... 404

11 RÜYA ANALİZLERİNE DEVAM .......................................................... 450

12 DİNAMİK PSİKOTERAPİ KURAMINI GÖSTEREN SEANS DEMOSU ..... 500

Page 6: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı
Page 7: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

Kasım 2012

1. GÜN

Page 8: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı
Page 9: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

1

DÜRTÜ ÇATIŞMA KURAMINA GİRİŞ

ahir Özakkaş: Arkadaşlar hoş geldiniz.

Dürtü Çatışma Kuramı ile ilgili neler okudunuz, neler

biliyorsunuz? Özet yapabilecek bir arkadaş var mı? Yok, ne

güzel. Hiç kitap okuyan oldu mu?

Kursiyer: Ben.

Tahir Özakkaş: Ne okudun?

Kursiyer: Halk Konferanslarını bitirmemiştim, onu tamamladım.

“Bütüncül Psikoterapi” kitabını tekrar gözden geçirdim. “Haz İlkesi-

nin Ötesinde Ben ve İd” kitabına başladım ama devam edemedim.

Tahir Özakkaş: Çok güzel. Kursiyer N. , sen neler okudun?

Kursiyer: “Psikanaliz Yazıları” da okudum.

Tahir Özakkaş: “Psikanaliz Yazıları” ndan hangilerini okudun?

Kursiyer: ”Annelik”, “Nesne Olarak Anne” yi bir de aileyle ilgili olanı

okudum.

Tahir Özakkaş: Kendinle ilgili olan kısımları okudun. Peki, arka

tarafa bir mikrofon daha gönderelim. Kursiyer F. ne okudun?

T

Page 10: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

4 11. BPT KASIM DERS NOTLARI

Kursiyer: Ben çok az okudum. Vamık Volkan'ın yasla ilgili kitabını

okudum.

Tahir Özakkaş: “Gidenin Ardından”

Kursiyer: Evet. Yaklaşık on beş gün önce oğlunu kaybeden bir danı-

şanım gelmişti. Bu kitabı gözden geçirme ihtiyacı duydum. Tavsiye

ederim, gerçekten çok faydalı bir kitap.

Tahir Özakkaş: Arka sıralar, sizler ne okudunuz? Ankara ekibi,

kursiyer İ.?

Kursiyer: Bu ay “Ruhsal Aygıt” ile “Psişik Yapı” yı okudum. Biraz da

“Psikanaliz ve Sonrası” na, Engin Geçtan'a bakabildim.

Tahir Özakkaş: Evet, başka? Kursiyer Y.?

Kursiyer: “Nevrozlar 1” ve “Nevrozlar-2” kitaplarını okudum.

Tahir Özakkaş: Çok güzel.

Kursiyer: “Nevrozların Psikanalitik Teorisi” ni 150 sayfa kadar oku-

yabildim.

Tahir Özakkaş: Aferin çok hoş, keşke bitirebilseydin.

Kursiyer: Engin Geçtan'ın “Normal Dışı Davranışlar” kitabını oku-

dum.

Tahir Özakkaş: Güzel, doğru kitaplar.

Kursiyer: Bir de Judith Beck’in bilişsel davranışçılığın temel ilkele-

riyle ilgili kitabını okudum.

Tahir Özakkaş: Onu geçen ay okuyacaktın ama bu aya erteledin,

tamam. Kursiyer B. "hoca bana bakmasın “ diye hiç bu tarafa bak-

mıyor. "Gazete bile okumadım" diyor.

Page 11: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

Dürtü Çatışma Kuramına Giriş 5

Kursiyer: Ben de “Nevrozlar” kitabını okudum. Vamık Volkan'ın bir

kitabı vardı yeni buldum, onu okudum. Halime Odağ Vakfı'nın ya da

başka bir yayınevinin, emin değilim.

Tahir Özakkaş: Yas kitabı mı?

Kursiyer: Yas kitabı değil, Nesne İlişkileri Kuramı ile ilgili.

Tahir Özakkaş: Halime Odağ' ın, kırmızı kitap mı?

Kursiyer: Galiba…bilmiyorum. Evet, kırmızı kitap. Onun dışında

kendi ders notlarım vardı. Ege Üniversitesi'nin “Psikolojik Kuramlar”

kitabından Psikanaliz Kuramı'nı okudum. Vamık Volkan'ın kitabı

güzel, sürükleyici. Nevrozlar da iyi ama Anna Freud'un yazdıklarının

çevirileri çok ağır. Bizim hocaların yazdıkları çok güzel.

Tahir Özakkaş: Katılıyorum. Oralarda mikrofon alacak birisi daha

var mı?

Kursiyer: Hocam ben “Ruhsal Aygıt”ı, “Psişik Yapı”yı okudum. Bir

de “Bilişsel Davranışçı 7. Dönem Ders Notları”nı okudum.

Tahir Özakkaş: Bizim ders notlarından hikaye gibi okudunuz.

Kursiyer: Ama çok zevkli.

Tahir Özakkaş: Burada ciddi kitap okutamıyoruz. İçinde fıkralar,

espriler olacak o zaman acayip okuyorlar.

Kursiyer: Bir de Masterson Yaklaşımı'na giriş yaptım da, daha bit-

medi.

DİL SÜRÇMELERİ-LAPSUSLAR

Tahir Özakkaş: Evet... evet, ders notları işe yarıyor gibi görünü-

yor. Okumayı en azından kalaylaştır... kolaylaştırıyor. “Kolaylaş-

tırma” ve “kalaylaştırma” kelimeleriyle başlayalım. "Ders notları,

okumayı kalaylaştırıyor" dedim.

Page 12: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

6 11. BPT KASIM DERS NOTLARI

Kursiyer: Kalaylamak istiyorsunuz.

Kursiyer: Muhtemelen.

Tahir Özakkaş: “Kalaylama” kelimesiyle, “kolaylama” kelimesi

arasında bir fark var. Buna dil sürçmeleri denir. Bilinçdışı istek ve

arzular, psikanalizde lapsuslar dediğimiz dil sürçmeleri sayesinde

çıkabilir. İç dünyamız ve bilinçdışını kavramanın en önemli yolları

da kişinin lapsuslarıdır, dil sürçmeleridir. Acaba ben neden” kalay-

lamak” kelimesini kullandım da “kolaylama” kelimesini kullanma-

dım? Türkçede “Kalaylama” kelimesi bir kaç anlamda kullanılır.

"Ananızı, avradınızı, sülalenizi" diye, karşı tarafa öfke ve kızgınlığı

dile getirmek için “kalaylama” yapılabilir.

İkinci olarak; dışı bozulmuş olan, içi-özü iyi olan kıymetli bakır

kabın iç yüzeyini zehirlenmeden arınmak için kalay yapılır ve buna

“kalaylama” denir. Bu da olumlu bir şey. Acaba benim “kalayla-

mam”, ki şu anda sizlerle muhatap oluyorum, birinci anlamda bir

“kalaylama” mı yoksa ikinci anlamda bir “kalaylama” mı, bunu be-

nim bilinçdışı süreçlerim bilecek. Zaman içerisinde çıkacak yeni

lapsuslar, çağrışım zincirlerim, hatırlayacağım rüyalarım veya anı-

larım, kalaylamanın hangi tür kalaylama olduğuyla ilgili, sizlere

daha net bilgiler verecek. Bu tabi sizinle ilintili değil, benimle ilin-

tili olan bir şey. Ben karşımda her zaman, ilk çocukluk ilişkilerim

olan anne ve baba türevlerimi gördüğüm için, o anne babaya karşı

ya birinci anlamda kalaylamayı ya da ikinci anlamda kalaylamayı

yapmaya çalışırım ama siz bu kalaylamanın sizinle ilintili olduğunu

zannedersiniz. Ben içimde kızdığım veya sevdiğim anne babaları

kalaylayacak her türlü fırsatı ve yeri değerlendiririm. Buna substi-

tute denir.

Substitute, türev demektir. İlk yaşanmış olan nesne ilişkilerinin

ve yaşantıların daha sonraki hayatınızda habire tekrarlanması,

Page 13: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

Dürtü Çatışma Kuramına Giriş 7

repetition compulsion dediğimiz, kompülsif bir şekilde tekrarla-

yan döngülerdir. Siz çocukluk döneminizdeki anne - baba - çocuk

üçgenindeki problemleri halledememişseniz, hayatınız boyunca

önünüze gelen herkesi ya anne yerine ya da baba yerine koyarsınız,

onunla yaşadığınız yaşantıları, onun üzerinden tekrarlarsınız. Hep

böyle kalaylarsınız. Ne zaman ki iç dünyanız dinginleşir ve sakinle-

şir, bunu fark ederseniz, o kalaylama biter.

PSİKANALİZ

Psikanaliz 1800’ lü yılların sonunda Sigmund Freud tarafından

Viyana'da kurulmuş olan bir kuramın ismidir. Psikanaliz Kuramı'nı

Freud kendisi uydurmuştur. “Yeni bir kuram kuruyorum ve bu

kuramın ismini de “Psikanaliz” koyuyorum” demiş ve o günden

bugüne dek “Psikanaliz”, kuramsal bir yapı olarak 20. yüzyılı ve

hatta 21. yüzyılı etkileyen, insanoğlunun bütün bilim ve disiplinlere

bakış tarzını değiştiren çok ciddi bir kuramsal yapı olarak ortaya

çıkmıştır.

Kursiyer: Bu kuram dünya tarihinde “üçüncü narsisistik kırılma”

olarak geçiyor. Birinci kırılma, Kopernik'in.

Tahir Özakkaş: “Dünya yuvarlak” demesi...

Kursiyer: İkincisi Darwin, üçüncüsü Freud.

Tahir Özakkaş: Evet, doğru. Dünya'da beş tane Yahudi söyleyin,

neler yapmışlardır, diye. Bir Darwin'i sayarlar, iki Freud'u sayarlar,

üç Marx'ı sayarlar, dört Einstein'i sayarlar, beşinciyi hatırlayama-

dım. Darwin'den de önce gelendi…

Kursiyer: Kopernik.

Tahir Özakkaş: Yok, Kopernik değil. Bildiğim kadarıyla Kopernik

Yahudi değil. Aklıma gelince söyleyeyim.

Page 14: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

8 11. BPT KASIM DERS NOTLARI

Evet, bu ayki konumuz, “Psikanaliz”. Ruhsal aygıtı geçen aylar-

da anlattık. Ruhsal aygıtın özü Freud'un bulmuş olduğu kuramsal

temele, psikanalize dayanıyor. Bu ay psikanalizin tedavi kısmını

anlamaya ve kavramaya çalışacağız. Biz psikanalist değiliz, burada

psikanalizi öğretmiyoruz. Burada psikanalizle ilgili kuramsal bilgi-

leri sizlere aktaracağız. Psikanalizden, psikanalitik psikoterapilere

geçiş kısmındaki süreci size öğreteceğiz. Psikanalizin biraz değişti-

rilmiş veya yeni versiyonları anlamındaki kuramsal yapıyı ve bunun

uygulamasını öğreneceksiniz ama burada psikanalist olmayacaksı-

nız. Burası bir psikanaliz enstitüsü değil, ben de bir psikanalist

değilim. Psikanalizi mutlaka çok iyi bilmemiz, öğrenmemiz, ku-

ramsal temellerini anlamamız, gerekirse onu kritik etmemiz, eleş-

tirmemiz ve neden psikanalizin belirli bir noktaya kadar geçerliği

ve güvenirliği olmasına rağmen biz psikanalitik psikoterapilere,

nesne ilişkilerine veya ilişkisel psikoterapiye eğilim içerisinde ve o

yönde gelişme çabası içerisindeyiz; bunu anlamamız gerekiyor.

Bunu anlamamız için de gerçekten psikanalizi kavramamız lazım.

Psikanalistlerin iddiası şudur: Gerçekten psikanalizi anlamak is-

tiyorsanız içinden geçerek anlayabilir ve kavrayabilirsiniz. Dışarı-

dan kitaplar okuyarak bunu anlamanız, kavramanız veya bu konu-

da kritik yapmanız mümkün değildir.

Belki doğru söylüyorlar ama psikanalizin içinden gelen, psika-

nalist olmuş ve hatta Uluslararası Psikanaliz Birliği ve Bölgesel

Psikanaliz Birlikleri'nin başkanlığını yürütmüş olan çeşitli bilim

adamları vardır. Bunlar; Kohut, Kernberg gibi çok değerli ve saygın

insanlardır. Bu kişiler psikanalizi kritize ederek, kendilerini psika-

nalizden ayrı bir noktaya koymuşlardır. Albert Ellis, Aaron Beck de

bunlara dahildir. Bu kritikleri yapanlar da psikanalizin içinden

geldikleri için de, onların söylediklerini de çok anlamlı olarak de-

ğerlendiriyor ve düşünüyoruz.

Page 15: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

Dürtü Çatışma Kuramına Giriş 9

FREUD VE PSİKANALİZ

Psikanalizin hikayesine baktığımız zaman; Freud bir nörolog-

nöropatolog olarak doktorluk hayatına devam ediyordu ve nevroz-

lar ilgisini çekmeye başladı. Konversiyonlar ilgisini çekmeye başla-

dığında da yavaş yavaş nörolojiden psikiyatriye doğru bir eğilim

içerisine girdi. Bunda da en etkin rol, hipnoz çalışmalarıyla ilgili

olarak, ruhsal yapının farklı boyutlarını anlaması ve kavraması

oldu. O dönemin Fransa'sı, özellikle nöroloji ve psikiyatri konu-

sunda dünyanın merkeziydi.

Charcot çok meşhur bir nöropsikiyatristti. Fransa'da onun bu-

lunduğu tıp fakültesindeki bölümünde hastalar tedavi ediliyordu

ve tedavi yöntemi olarak da hipnoz kullanılıyordu. Bir süre Char-

cot'un yanında çalışan Freud, memleketi Viyana'ya döndüğünde

yavaş yavaş psikiyatri ve psikoterapi ile ilgilenmeye başladı. Bunun

en önemli dönüm noktalarından bir tanesi de Anna O vakasıdır. Bu

vaka ile psikanaliz kuruldu diyebiliriz. Freud hipnotik trans altında

hastaların travmatik anılarını ortaya çıkardığında semptomların

ortadan kalktığını gördü. Yani bir kişi konversiyon reaksiyonu geçi-

riyorsa; eli tutmuyorsa, gözü görmüyorsa, konuşması kaybolmuşsa,

yürüyemiyorsa, felç olmuşsa, bayılma nöbetleri geçiriyorsa, bir

takım histerik veya konversif reaksiyonlar karşısında bu kişilerin

(ki o zamanın 19. yüzyılında bunlar çok miktarda olan hastalardı,

bayan hastalardı ve biraz aristokrat sınıftan olan hastalardı) hipno-

tik trans altında kaybettikleri anılarına ulaştığında, onları ilk semp-

tomun başladığı zaman dilimine götürdüğünde, kişilerin hafızala-

rına bunlar geldiğinde, semptomların ortadan kalktığını gördü ve

hipnoz onun için çok önemli bir araç halini aldı.

Bütün hastalarını hipnoz ve hipnoterapi ile tedavi etmeye baş-

ladı. Fakat Freud'un kafasında farklı bir şey vardı. İnsanın ruhsal

Page 16: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

10 11. BPT KASIM DERS NOTLARI

yapısı nasıl bir şey, hipnoz nasıl bir fenomen, insanların ruhsal

yapısı nasıl çalışıyor, insanın ruhsal yapısı dinlerde bahsedilen

spread kavramı gibi tanrıdan gelen bir ruh parçası mı yoksa insanın

ruhsal yapısının psişik yapısının bir determinal ilişkisi var mı, ne-

densellik ilişkisi var mı şeklinde kafa yormaya başladı. Yaptığı ça-

lışmalarda gördü ki aslında ruhsal yapının bir nedensellik ilkesi

var. O zamanki Newton fiziğinin geliştiği dönemlerde, fizik her

şeyi, evrenin yapısını izah ediyor, kimya evrenin yapısını izah edi-

yor. Evrende, kainatta olan her şey bir matematiksel kural içerisin-

de inanılmaz muhteşem bir dizayn içerisinde ortaya çıkıyor ve her

bir şeyin mutlaka önce bir sebebi var; sebep, sonucu doğuruyor.

Dolayısıyla kişinin sebeplerini, olayların sebeplerini bulursanız,

sonuçlarının ne olduğunu bulabilirsiniz. Buna biz determinal ilişki

diyoruz; sonuçlar, sebeplere bağlıdır. Herhangi bir etki olmadan,

ortaya tepki çıkmaz.

Bütün sistem, evrendeki düzen fizik ve kimya yasaları perspek-

tifinde, bu matematiksel bütünlük içerisinde hareket ediyor ve

bilim de buradan, bu kesinlikten çıkıyor. Bilimsel faaliyet demek,

bu matematiksel kesinliğin, her yerde aynı sonuçları doğuracağına

dair olan inançtır. Bu dünyanın sürekliliği için gerekliliği olan bir

malzemedir. Bu bilimsel yapılar ortaya çıktığında Freud da insanın

ruhsal yapısının mekanizmalarını, beyinde nörolojik, anatomik

bölgelerde araştırmaya başladı. Kadavralar üzerinde çalışmalar

yaptı, histolojik çalışmalar yaptı ve beyinde ruhsal yapının ayak

izlerini aradı. “Tüm bu ruhsal yapıdaki konversif reaksiyonlar, psi-

kotik yapılar, nevrotik yapılar, borderline yapıların hepsi beyindeki

bir takım organik beyin bozukluklarına bağlıdır. Ben bunu bulaca-

ğım” dedi. Fakat nörolojiyle ilgili veya insanın ruhsal yapısının

beyindeki karşılığıyla ilgili makaleyi yazdıktan sonra, bir nevi ma-

kalenin okunmasını yasakladı.

Page 17: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

Dürtü Çatışma Kuramına Giriş 11

O makaleden sonra yolunu ayırdı. “Hayır” dedi. “Bizim yolu-

muz, beyindeki nörolojik yapılarla ruhsal yapıyı bulmak değildir.

Bu bir safsatadır, ruhsal yapı tamamen soyut bir kavramdır. Ben

soyut bir dünyada, soyut kavramlardan oluşan yeni bir ruhsal yapı

dizayn edeceğim. Biz artık beyinle ilgilenmeyeceğiz, insanın ruhsal

yapısı soyut bir alandır, akıl gibi zeka gibi beyinde gösterilecek bir

fenomen değildir” dedi ve ruhsal yapıyı topografik olarak sınıflan-

dırdı.

Dedi ki; “biz nörolojik olarak, nöroanatomik olarak ruhsal ya-

pıyı artık araştırmayacağız, onun yerine soyut yeni bir psişik aygıt

tanımlıyorum. Bu aygıtın 3 özelliği var; bilinçli alanımız var bilinç

öncesi alanımız var ve bilinçdışı alanımız var”.

Freud hipnotik trans altında, insanların nasıl bilinçdışı alanları

olduğunu gördü. İnsanlar hipnozdan çıktıktan sonra olanı biteni

hatırlamıyorlardı, verilen telkinleri hatırlamıyorlardı, bu çok şaşır-

tıcıydı. Hatta posthipnotik telkinler veriliyordu. İnsanlar, şuursuz

bir şekilde hipnotik trans altında aldıkları telkinleri otomatik ola-

rak uyguluyorlar ve daha sonra neden bunu yaptığı sorulduğunda

da, aklileştiriyorlardı.

Freud bu noktada “insanın bilinmeyen bir tarafı, insanın eylem-

lerini belirliyor olabilir” dedi. Bu, devrim niteliğinde bir yapıydı.

Bütün insanlık tarihini oynatan bir cümleydi. Neden derseniz, in-

sanların yaptıkları her şeyi bilinçli, iradeleriyle, kendi istek ve arzu-

larıyla yaptıklarını, dolayısıyla belirli tercihlerinin olduğunu ve bu

tercihlerden dolayı da sorumlu olduklarını beyan eden bir hukuk

sistemi, bir din sistemi, bir evren sistemi, bir kainat sistemi, bir

adalet sistemi kurulmuştu. Adamın biri diyor ki, insanların yaptık-

larının büyük kısmı, kendilerinin bilmedikleri, iç dünyalarındaki

bilinçdışı alandan otomatik olarak gelir, kişi robot olarak bunu

Page 18: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

12 11. BPT KASIM DERS NOTLARI

uygular, diyor. Şimdi bu kabul edilebilecek bir şey mi, bütün sis-

temler çatırdıyor, fark ediyor musunuz, insanın felsefi arka planı

çöküyor.

“İnsan, kendi yaptığı eylemlerin büyük bir kısmından kendi ha-

berdar değildir ve nedenselliğini bilmez ancak kişinin bilinçdışına

inerseniz; bilinçdışında o eylemin nedenselliğini anlayabilir ve kavra-

yabilirsiniz” şeklinde bir açıklama getiriyor. Böyle bir açıklama

topyekun reddediliyor. " Güya insanlar yaptıkları eylemden haber-

dar değilmiş, içimizde bir başka parça varmış, o parça bizi yöneti-

yormuş, şimdi ben seninle konuşuyorum ya, aslında ben konuşmu-

yormuşum, arkamdaki beni idare eden şey konuş diyormuş, onun

için konuşuyormuşum, şu saçmalığa bak ya... Adı da profesör, geri

zekalı..." anlamına gelecek acayip hakaretler yapılıyor.

Tabii Freud çalışmalarını durdurmuyor, devam ediyor, insanın

ruhsal yapısını anlamaya çalışıyor. Ömrü boyunca düzenli olarak

günlük on iki saate yakın çalışan bir insan... 1939 yılına kadar hiç

durmadan çok disiplinli bir çalışma hayatı olan ve hep düşünen,

her hastasında anlamaya ve kavramaya çalışan, ruhsal yapıyı anla-

maya çalışan, yargısız. Herhangi ön planı olmadan, herhangi bir

felsefi yapıyı dikte etmeden, orada ne var, orada ne var, mütecessis

bir ruhla, inanılmaz bir ruhla habire araştırıyor ve yaptıklarını so-

yut kuramlar halinde bütünleştiriyor. Yeni gelen bilgi ve malumat

o soyut kuramları eğer geçerli kılmıyorsa, onu yıkıyor, vazgeçiyor,

dönüyor, yenisini inşa ediyor. Yapıyor, yenisini inşa ediyor. Yapı-

yor, yenisini inşa ediyor... onun için uzun bir yolculuk. İlk yazdığı

makalelerinden bu tarafa her makalede yeni bir açılım yeni bir

evrim, bir önceki makalenin bazı alanlarını değiştirerek, hayata

devam ediyor.

Page 19: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

Dürtü Çatışma Kuramına Giriş 13

Bilinç, bilinç öncesi ve bilinçdışını açıkladıktan sonra, buna

Freud'un Topografik Kuramı deniyor yani bilinç açısından olaylara

bakmak. Tabi ruhsal yapıyı aydınlatmak yetmiyor. Ruhsal yapıyla

ilgili olarak özellikle “Yas ve Melankoli” makalesinde insanın ken-

disine nasıl zarar verdiğini, kaybedilen bir nesne karşısında nasıl

suçluluk duyduğunu, sanki kendisini yargılamak ve aşağılamak için

hayatı kendine mahrum kıldığını ve hayatı kupkuru bir alana dö-

nüşmüş gibi hissederek depresif bir ruh halinde, melankolik bir

halde nasıl yaşadığını anlatabilmek için, içinde kendini yargılayan

ve kritize eden bir şey var. Sanki benliğin bir parçası kişini kendisi-

ni yargılıyor, kendisini sıkıntılandırıyor, diye ilk defa süperegonun

varlığını yavaş yavaş hissedip, ruhsal aygıtın parçalarını anlamaya

çalıştı ve zaman içerisinde id, ego ve süperegoyu netleştirdi. Ruhsal

yapımızın büyük bir kısmını kapsayan ana yapı- id, dürtüsel bir

alan ve birincil primer süreç dediğimiz yapıyla ilişkiliyken, ego

sekonder süreç veya sekonder düşünme süreci dediğimiz, ikincil

düşünce daha çok realiteye dayalı düşünme tarzını tanımlıyordu ve

üzerinde de süperego vardı.

Bu üçlü yapıyı netleştirip, açığa çıkarınca ruhsal aygıtın ana ça-

tısı kuruldu. “Bu yapısal bir model” dedi, topografik modelin yanı-

na ikinci bir sacayağını getirdi.

- Sacayağını biliyor musunuz, arkadaşlar? Kaç kişi biliyor? İyi,

çoğu kişi biliyormuş. Biliyorsunuz sacın üç tane ayağı olur. Masa

gibidir. Üzerine tencere koyarsınız, ateşi de altından yakarsınız.-

Freud ikinci ayağa Yapısal Kuramı koydu. Birinci ayağına To-

pografik Kuramı koymuştu. Bilinç, bilinçöncesi ve bilinçdışı. Nasıl

keşfetti? Hipnoz sayesinde keşfetti. Hastaları dinledikçe, ayrı bir

üçlü sistemin birbirleriyle ruhsal dünyada dans ettiğini gördü. Dür-

tüsel yapılar, gerçekliğe uyum gösteren ego tarafı, yaptığı işleri

Page 20: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

14 11. BPT KASIM DERS NOTLARI

yargılayan veya “aferin” diyen bir süperego tarafı. Üç tane ayrı kü-

menin ruhsal yapıda faaliyet gösterdiğini görünce, topografik ku-

ramını kurdu, sacayağının ikinci aşaması da ortaya çıktı.

Hastaları dinledi dinledi, getirdikleri semptomlara baktı. Bir

kısmı bağımlı edilgen bir pozisyonda diğerleri tarafından bakım

görmeyi bekleyen bir pozisyonda terapiye ve tedaviye gelirken, bir

kısmı inatçı ve katı bir şekilde tedaviye geliyor, bir kısmı da reka-

bete dayalı problemlerle terapiye geliyordu. Bunları incelediğinde,

ruhsal yapının bebeklikten itibaren gelişim evreleri olabileceğine

dair fikir ileri sürdü. Dedi ki, her ruhsal yapı, belirli bir olgunluğa

eriştikten sonra, bir üst sınıfa geçebilir. Tıpkı ilkokulu bitirdikten

sonra ortaokula, ortaokulu bitirdikten sonra liseye, liseyi bitirdik-

ten sonra üniversiteye geçmek gibi. Eğer birisi ilkokulu başaramaz

ve beceremezse, ilkokulda habire kalır ve o ilkokulun özelliklerini

taşıyan bir yapı ortaya çıkar. Ortaokulda kalır, lisede kalır. İşte

ruhsal yapı da böyle katmanlardan oluşuyor, dedi ve sacayağının

üçüncü ayağı olan Psikoseksüel Gelişim Evrelerini tanımladı.

İlk bir yaş Oral Evredir. Edilgen, bağımlı, pasif çocuğun hayatı-

dır. Oraya takılıp kalmış olan bireyler, üst sınıfa geçememişlerse,

ömür boyu bakım görmeyi, edilgen olmayı, pasif olmayı yeğlerler

ve davranışları bu bağlamda gider, dedi.

Eğer bir üst sınıfa geçmiş Anal Döneme gelmişse, anal dönem

inatçı, sınırların konduğu, iradenin keskin olarak ifade edildiği ve

ambivalansı yapıp yapmama konusunda sürekli şüphelerin duyul-

duğu bir dönemdir. Kişi ambivalans duygularla geliyorsa, yapıp

yapmama duyguları, katı ve inatçılıkla geliyorsa, her şeyde obsesif

bir temizlikle geliyorsa, simetri ve düzenle geliyorsa, bu insan anal

dönemin özelliklerini taşıyor, dedi ve buna Analsadik Dönem is-

mini verdi.

Page 21: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

Dürtü Çatışma Kuramına Giriş 15

Üçüncü döneme de Ödipal Dönem dedi. Ödipal dönemde daha

çok rekabetle ilgili, anne- baba- çocuk ilişkileriyle ilgili yapı üzeri-

ne çalıştı.

Psikoseksüel Gelişim Evrelerini de tanımladıktan sonra sacaya-

ğının üçü, ana iskelet olarak ruhsal aygıtın çatısı kuruldu ve detay-

lara başladı. Detayları çalışmaya başlayınca hastalarla ilgili olarak

ne yapılabilir, dedi. Freud'un derdi hastaları tedavi etmek değildi.

Freud'un derdi, insanın ruhsal yapısını anlayacak evrensel bir ku-

ram geliştirmekti. İnsanın var oluşunu, insanın yaratılışını, insanın

anlamını açığa çıkaran, bütün bilimleri etkileme yönünde bir gay-

reti vardı. Kökeni antropolojiye dayanıyordu, sosyolojiye dayanı-

yordu, mitolojiye dayanıyordu, tarihe dayanıyordu, insan ilişkileri-

ne dayanıyordu, biyolojiye dayanıyordu ve en son ruhsal aygıta

dayanıyordu. Yani öyle bir insan anlayışı ve modeli oluşturayım ki;

bu insan anlayışı, insanın dünyadaki varoluşunun her türlü ilişki-

sini anlamlandırsın. Her türlü ilişkiye bakış tarzı getirsin, her şeyi

izah etsin. Dolayısıyla kuramı çok ciddi incelemelerden geçiyordu

ve bu hasta nasıl tedavi edilir derdinde değildi. Bir insanın ruhun-

da neler oluyor, nasıl oluyor, ne yapıyor? Derdi, kendini anlamak

ve incelemekti.

Bir ömür boyu buna gayret gösterdi ve bununla ilgili sacayağı-

nın üçayağını oluşturduktan sonra insanın varoluşunu, insanın

ruhsal yapısını, insanın determinal sisteminin normal yapısını an-

lamaya çalıştı ve bununla ilgili yazılar ve makaleler ortaya koydu.

Bu makalelerin ve yazıların çığır açıcı noktası, bebeklik cinselliğiy-

di, çocukluk cinselliğiydi. İnsanoğlunun en temel özelliği hazdır,

dedi. İnsanoğlu doğumdan ölüme kadar hazzın peşinde koşar,

acıdan ve kederden kaçar. Aynı davranışsal sistemde olduğu gibi.

Eğer davranış ödüllendirilirse devam eder, cezalandırılırsa kaçınılır

ve söner. Burada pekiştirme sistemleri çok net. Freud da aynı şeyi

Page 22: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

16 11. BPT KASIM DERS NOTLARI

söyledi. İnsanoğlu hazza koşar, elemden kaçar. İnsanoğlunun hazzı

psikoseksüel gelişim evrelerine göre farklılıklar arz eder. İnsan

vücudunda hazza duyarlı mukozalar vardır.

-“İnsan vücudunda hazza duyarlı mukozalar vardır”. Soyut

kavramı nereye getirdi? Biyolojiye getirdi, insanın anatomi-

sine getirdi. –

Bu haz merkezleri psikoseksüel gelişim evrelerine göre dünyayı

sevmenin, dünyada var olmanın ana etkenidir, dedi. İlk mukoza,

bebeğinin annesini emdiği, ağız mukozasıdır. Dudaklar ve ağız

içerisindeki mukoza, çocuğun emme refleksiyle beraber ilk eroto-

jenik yani cinsel hazzı ve zevki veren noktadır, dedi.

Şimdi Freud!un burada erotojenik, cinsel hazza dayalı bir mer-

kez olarak tanımlamasının, erişkin bir insanın ergenlik döneminde

ulaşacağı cinsellikle hiçbir alakası yok. Burada kastedilen coşkulu,

keyifli bir şekilde, aynı bir orgazma ulaşır gibi çocuğun keyif alan

haz sistemini ve motorunu aktive etmesidir. Annesinin memesini

emen çocuk, emdikçe büyük bir keyif alıyor, büyük bir coşku du-

yuyor, haz alıyor, sanki orgazma ulaşıyor. İşte o haz, memeyi daha

çok kavramaya, daha çok emmeye, daha çok beslenmeye ve hayat-

ta kalmaya yarıyor. Baktığınız zamanda bütün biyoloji yapılarda,

hayatta kalmak, canlılığını devam ettirmek ve üremek için gerekli

olan iki tane temel sistem var. Bu ancak hazla yaşanabiliyor. Ya-

şamda kalın ve neslinizi devam ettirin.

Bütün canlılar, hatta moleküller, sistemde bu iki tane şeye kod-

lanmış. Buna ister doğa deyin, ister yaratılış deyin, ister Allah de-

yin. Öyle bir sistem var ki; bütün canlılarda; bitkilerde, hayvanlar-

da, insanlarda sistem iki temel prensibin üzerine kuruluyor. Ya-

şamda kalın, neye mal olursa olsun canlılığınızı sürdürün. Bunun

için her türlü savunmayı yapın, gerekirse öbürünü öldürün, öbürü-

Page 23: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

Dürtü Çatışma Kuramına Giriş 17

nün etini yiyin. Bir, bu yaşamda kalın; iki, mutlaka karşı cinsten

çiftinizi bulduğunuzda da çiftleşin ve üremenizi sağlayın, nesliniz

devam etsin. Bütün canlılar bunun üzerine planlanmış.

Bugün gayet iyi biliyoruz ki; endorfin sistemleri, dopaminerjik

sistemler, beyinde, kişiyi bu alanda motive eden programlar oluş-

turuyor. Kişi emerse, haz alıyor. Haz aldıkça endorfin sistemi ve

dopaminerjik sistem bağımlılık yaratıyor. Daha çok emiyor, daha

çok emdikçe daha çok süt geliyor, daha çok süt geldikçe yaşamda

kalma şansı daha çok artıyor. Ağızcıl fonksiyonlar yaşamı devam

ettirirken kişide inanılmaz haz dolu bir yapı oluşuyor. Evrende en

çok bakıma muhtaç olan, bırakıldığında ölen; insan yavrusudur.

Diğer canlılarda böyle bir şey yok, sadece insanda vardır. Bir yıl

gibi uzun bir süre başkasının mutlak bakımına muhtaçtır. Yatacak,

bekleyecek, ağzına bir meme gelirse emecek, yapabileceği tek şey

ağzında emme refleksini harekete geçirmek, onun dışında başka

bir gücü yoktur. Dolayısıyla edilgen geçen bu bir yıllık dönem kişi-

nin hayatında, başkaları tarafından beslenmesiyle ilgili bir gerçek-

liği ortaya çıkarıyor. İşte burada Freud bir fantezi kuruyor. “Çocuk

bu dönemde kendisini omnipotans hisseder” diyor ve bu durumu

primer narsisizm olarak adlandırıyor. Buradaki omnipotans meka-

nizması, bebeğin kendisinin yarattığı dünyada başkaları tarafından

beslendiği, her ihtiyacının anında karşılandığı, bir tanrı gibi his-

setme duygusudur. Bilmez ki aslında hayatın gerçekliği; annesi ona

acıdı, bakıcısı ona acıdı, ağzına meme getirdi. Aç olduğu zaman

açlığı hemen gideriliyor, altı değiştiriliyor. Bu yaratıcı güç muhte-

şem bir şeydir, her istediği sanki oluyormuş gibi bir duyguya giri-

yor.

İkinci dönemde -iki ile üç yaş arasında- anal döneme geçtiğinde

mukozanın yeri değişiyor. Mukozanın yeri anal mukoza ve üretra

dediğimiz dışkılama yeri yani idrar ve kakanın çıkış yerindeki has-

Page 24: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

18 11. BPT KASIM DERS NOTLARI

sasiyetlerin farkına varan, bir zihinsel gelişim, bir nörobiyolojik

gelişim ortaya çıkıyor. Ağız bölgesi önemini göreceli olarak azaltı-

yor. Ağız mukozasından alınan haz yerine bu sefer ikinci bir mu-

koza yani büyük abdestle ilgili, kakayla ilgili, onu tutma ve bırak-

manın getirmiş olduğu iradi bir kontrol sistemi devreye giriyor.

Kakayı istediği zaman bırakma, istediği zaman bırakmama ve anal

mukozadan, bu şekilde tutma bırakma veya idrarını tutma ve bı-

rakma keyif verici bir süreç oluyor. Çocuğun bu dönemde kakasıy-

la, idrarıyla çok yoğun ilgi içerisinde olması, annelerin çocuklarına

tuvalet alışkanlıklarını bu dönemde vermeye başlaması ve sfinkter-

lerin de bu dönemde olgunlaşması nedeniyle Freud bu döneme

anal dönem demiştir ve haz bölgesi erotojenik olarak anal bölgeye

takılmıştır.

Daha sonra eşcinsel ilgiler, anal ilişkiler vesaire hep Freud'un

anal bölgeye takılmadan kaynaklanan tatmin yolları olarak izah

edilecek, sadistik davranışlar, annenin tuvalette bekletilmesi, ço-

cuğun kakasını vermemesi gibi iradenin ve gücün onda olması gibi

birtakım özellikler, bekleten, tutan, kabız olan, hiçbir şeyi verme-

yen, temizlik alışkanlıkları, disiplin alışkanlıklarına göre hayatı

devam ettiren kişiler, anal dönemde takıntı içerisine girmiştir. Bu

insanlar ya kabız olurlar ya ishaldirler, anlatabildim mi? Dolayısıyla

dışkılama, direkt olarak öfkeyi öbürüne boşaltma yoludur. O ne-

denle bizim küfürlerimizde sana şöyle şöyle yaparım der yani ka-

kamı sana bol miktarda veririm anlamında sıçmayı kullanırlar.

“Sıçarım lan sana “ derken, anal dönemin agresif dürtülerinin sıç-

mayla kendisini ifade etmesidir.

Bu şekilde ya bokunu tutup, kabız oluyor ya da s.çıyor. İki tane

tepkisi var insanın. Onun için insanlar harcamazlar. “Sıkıp suyunu

çıkararak yalıyor” derler. Varyemez amcadır; kimseye bir şey kok-

latmaz, ardından öyle bir saçar, dağıtır ki şaşırırsınız; bu sıçma

Page 25: 11. DÖNEM - yayin.psikoterapi.com · Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

Dürtü Çatışma Kuramına Giriş 19

hareketidir. Yani yardım etmez, para vermez, pul vermez, harca-

maz, bilgi vermez, emeğini vermez, imzasını vermez. Kafası bozul-

duğu zaman da ne yapar? Atar.

ANALSADİK VAKA ÖRNEĞİ

Hastama dedim ki; “paranı vereceksin”. “Nasıl?” dedi. “Verdik

ya” dedi, üç ay önce. Haftada iki gün terapiye geliyor, üç ay önce

bir muayene ücreti aldım, fabrikatör. “Her gelişte ayrı vermen ge-

rekiyor, muhasebeye borcun var” dedim. “Manyak mısın doktor,

ben her gelişte ayrı muayene ücreti mi vereceğim sana?”. “Evet”

dedim. “Git ya Allah aşkına, sen benden daha çok kazanıyorsun o

zaman” dedi.

Kursiyer: “Para fabrikası mı var?” dedi hocam.

Tahir Özakkaş: Ağır depresyonda olan bir hastamdı. Eşini kaybet-

tikten sonra büyük bir sıkıntıya girmişti ve psikotik bir tablodaydı.

Kardeşleri fabrikanın ortaklarıydı, bir şekilde benimle bağlantıya

geçip tedaviye getirmişlerdi. Ben belirli bir süre ilaç tedavisinden

sonra psikoterapiye almıştım. Fabrikanın muhasebesinden parası

ödenecekti. Fakat ben hastadan para istedim; çünkü kardeşleri

hiçbir şey söylemiyorlar. “Sen doktora git, hallederiz” diyorlar. Psi-

kotik tablo gitti, depresyonu gitti, yavaş yavaş biz derinliğine ça-

lışma dediğimiz iç dünyasına bir yolculuğa başladık ve bunu kaldı-

rabilecek duruma geldiğinde de o yarı tanrı gelmiş, lütfetmiş, bi-

zim karşımıza oturmuş, biz şerefleniyoruz aslında, ona para ver-

memiz lazım ama biz ondan para istedik. Olacak iş mi şimdi? Kı-

yamet koptu. Gitti, daha sonra araştırmış kardeşlerinden, “ya deli

bu doktor, manyak. Her gittiğimde para verecekmişim, ha oturu-

yor oraya ben konuşuyorum, o esniyor, kafasını kaşıyor, arada sıra-

da çay kahve içiyor falan biz de para basacağız her geldiğimizde,

haftada iki sefer” demiş. Kardeşler demiş ki, “abi olur mu, etme